26 Nisan 2010 Pazartesi

115- ANAYASA'YI ŞERİATA AÇMAK MÜMKÜN MÜ?

OSMAN TÜRKOĞUZ     
 İzmir; 27 Ekim 2008
        

                                    

 115- ANAYASA’YI ŞERİATA AÇMAK MÜMKÜN MÜ?

                       
            Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olan; evrensel değerlere sahip, Mareşal Gazi Mustafa Kemal’in vermiş olduğu uluslar arası kişilik ile kişilikli; Türkiye Cumhuriyetini koruyup, kollamakla yükümlü ve hükümlü, anayasal kurum ve kuruluşlarımızın vermiş oldukları gerekçeli kararları BAZI YEMİNLİLERİ ÇİLEDEN ÇIKARTARAK, NE SÖYLEDİKLERİNİ BİLEMEZ BİR HALE SOKMAKTADIR.
Bu cümle, biraz uzun oldu; ATATÜRK DEVRİMLERİ VE ÇAĞDAŞLIK SÖZ KONUSU OLDUĞUNDA, KISA CÜMLELERLE ÇAĞDIŞILIĞIN HEZEYANLARINI ANLATMAK MÜMKÜN OLAMAMAKTADIR.
            Bendeniz, Sayın R.T.E’NİN, çağdaş ve uygar bir ülkenin bir insanına bile yakıştıramadığım söylemlerinin yanlışlıkların anlatmak istiyorum. Yüzüne hiç tebessüm ve neşe uğramamış; basurdan tedirgin olmuş bir eda ile yırtınan Sayın Bahçeli’ye hiçbir sözüm yoktur, olamaz da.
Tanrı Dağından ve Erciyes’ten inen, senede bir gün, Başbuğlarının kabrini ziyaret eden, MHP’NİN üç tekerleğini de yitirip, tek stepneyle kalan Sayın Bahçeliyi, ne yapacağını bilemez bir dul Bayan şaşkınlığı içersinde, Sayın R.T.ERDOĞAN’A STEPNE OLMUŞ görüyorum.
Ülkemizin ve ülküsünün yüksek çıkarlarını tehlikeye sokan! Sayın R.T.Erdoğan’ı bir kaşık suda boğmak isteyen Sayın Bahçeli; aynı R.T.E, ANAYASAL KURUMLARA VE ONLARIN ANAYASAL TASARRUFLARINA, HAKSIZ VE AĞIR BİR SUÇ İŞLER BİÇİMDE SALDIRMASINI GÖRÜNCE; ” Gel kardeşim, gel, Anayasal kurumları kuşa çevirelim”, demekten çekinmiyor.
Hani, Sayın Bahçeli’nin böylesine yanar ve dahi döner tavırlar sergilemesinde hiçbir çekincesi de yok.
Bizler, çağdaşlaşmadan ve Atatürk devrimleri ekseninden ülkemiz kayar diye endişe ediyoruz; çünkü ve dahi çünkü yarınlarımızı, aydınlık ve çağdaş bir şekilde teslim edecek ÇOCUKLARIMIZ VAR.    
Sayın Bahçeli’nin böyle bir endişesi de yok sanıyorum. ”Efendim, Sayın Bahçeli, çok ince bir politika izliyor. AKP’YE tuzaklar hazırlıyor!”
 Bizim, böylesine ince politikalara da aklımız ve vicdanımız ermez. Ülkemin geleceği üzerinde ince ve dahi mince politikalar yürütülemez.
Sayın Bahçeli’nin Rahmetli Türkeş’in kabrini ziyareti; ”yaptığım icraatlar nedeniyle, acaba yerinde duruyor mu kontrolüne yönelik olmalı“ diyorum.
Şimdi, gelelim Sayın Recep Tayyip Erdoğan Bey’e; Sayın Bayım, sizin tavrınızı, ”DÖVERİM HA’LARLA”, ETRAFINA SALACAĞI KORKULARLA, ANAYASAL KURUM VE KURULUŞLARI VE VATANDAŞLARIMIZI KORKUTUP, DURUMU KURTARACAK, BLÖFÇÜ BİR TAVIR OLARAK GÖRÜYOR VE ALGILIYORUM.
Rahmetli Adnan Menderes te, “ÖN TEDBİRLER KANUNU” İLE Anayasamızın temel hak ve özgürlüklerini askıya almak istemişti; tutmamıştı.
O zaman, Türkiye Cumhuriyeti’nin bu denli sağlam hukuki güvenceleri de yoktu.
Yol yakın iken bu söylemlerden ve Anayasal kuruluşlarımıza ve oy kopartabilmek için, yiyecek dağıttığınız ve dahi İFTAR ÇADIRLARINI MESKEN TUTTURDUĞUNUZ VATANDAŞLARIMIZA, bu denli hakaretlerle yüklenmekten de vazgeçiniz.
Anayasa Mahkemesinin 11 üyesi de, birer AKADEMİ MEZUNU OLSALAR BİLE, SİZİN İSTEDİĞİNİZİN GERÇEKLEŞMESİ YİNE DE MÜMKÜN OLAMAZ.                                           
SİZLERİ, DEMOKRASİ TRENİMİZDEN, İSTEDİĞİNİZ İSTASYONDA İNDİRTMEZLER, BUNU DA İYİCE ANLAMIŞ OLMANIZ GEREKİR.                                                    
            NEDEN VE NİÇİN İSTEDİKLERİNİZ OLAMAZ.
            Sizler, iktidara gelmek için, şimdi dört elle sarıldığınız, şekilci ve halkımızı birbirine düşürücü konulardan hiç söz etmemiştiniz. Seçildikten sonrada, T.B.M. MECLİSİ KÜRSÜSÜNDEN, TÜRK ULUSUNUN VE TÜM DÜNYANIN GÖZLERİ ÖNÜNDE AND İÇMİŞTİNİZ. Bu içtiğiniz andı, su yerine içmediğinizi idrak ettiğinize inanıyorum.
Şimdi, benim yazacağım bu andı, bir aynanın üzerine yazarak, aynanın karşısına maile geçip, işbu andınızı, yüksek bir sesle okumanızı öneriyorum; unutmuş olabilirsiniz; siz unutmamış olsanız bile, etrafınızı çevirenler, size unutturabilirler.
             2.AND İÇME
            Madde 81-Türkiye Büyük millet meclisi üyeleri, göreve başlarken aşağıdaki şekilde and içerler:
            1-Devletinin varlığı ve bağımsızlığını,
            2-Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü,
            3-Milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma;
            4-Hukukun üstünlüğüne,
            5-Demokratik ve laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalacağıma;
            6-Toplumun huzur ve refahı,
            7-Milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanma ülküsünden ve anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine and içerim”.
            Bendeniz, daha iyi anlaşılsın diye, AND’I, maddeler halinde yazdım. İnsana sormazlar mı, ”Beyefendi, delik deşik yapmak için çırpındığınızı gözlemlediğimiz, bu anayasaya ve habire yüklendiğiniz CUMHURİYETİMİZİN DEĞERLERİ ve BAĞLI KALACAĞINIZI, HER SIKIŞTIĞINIZ ZAMANDA YİNELEDİĞİNİZ ATATÜRK DEVRİMİ ÜZERİNE ANDİÇMEMİŞ MİYDİNİZ?
Andınızın hükmü, iktidara gelebilmek için, halkımızı kandırmaya kadar mıydı? Bu soruların yanıtını, önce, aile fertlerinize vermelisiniz.
Eğer, onları ikna edebilirseniz; bizim karşımıza çıkıp ta, yalayıp, yuttuğunuz andınızı savunmalısınız.
Haydi, bu teklifimizi duymamış olduğunuzu kabul edelim. 1961 anayasamızın 154’üncü maddesinde dokunulmalarına anayasa yasağı konulan ve 1982 anayasamıza aynen alınmış olan şu yasalarımıza ne diyeceksiniz? “ 

                                               BEŞİNCİ KISIM
                                   ÇEŞİTLİ HÜKÜMLER
            1- İnkılâp kanunlarının korunması
            Madde 174-Anayasanın hiçbir hükmü, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve Türkiye cumhuriyetinin laiklik niteliğini koruma amacını güden, aşağıda gösterilen inkılâp kanunlarının, anayasanın halkoyu ile kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin, anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz:
            1- 3Mart 1340 tarihli ve 430 sayılı Tevhidi Tedrisat kanunu,
            2- 25 Teşrinisâni 1341 tarihli ve 671 sayılı Şapka İktisası Hakkında kanun,
            3- 30 Teşrinisâni 1341 tarihli ve 677 sayılı tekke ve Zaviyelerle türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına dair Kanun;
            4- 17 Şubat 1926 743 sayılı Türk Kanunu Medenisiyle kabul edilen, evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medenî nikâh esası ile aynı kanunun 110’uncu maddesi hükmü,
            5- 20 Mayıs 1928 tarihli ve 1288 sayılı Beynelmilel Erkamın kabulü hakkında kanun,
            6- 1 Teşrinisâni 1928 tarihli ve 1353 sayılı Türk harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında kanun;
            7- 26 Teşrinisâni 1934 tarihli ve 2590 sayılı Efendi, Bey, Paşa gibi lakâp ve Unvanların kaldırıldığına dair kanun,
            8- 3 kânunuevvel 1934 tarihli ve 2596 sayılı Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine dair kanun.”
            Sayın Recep Tayyip Beyefendi; İran gibi ülkelerde, çağdışı ve insan onuruyla bağdaşmayan yönetimler, kolayca iktidar olmuş düşüncesi,  Sahte evrak düzenlemek suçundan mahkûm SAYIN Erbakan’a da kolay yapılabilir bir eylem olarak gözükmüştü.
                                                   
            O ülkelerden Mustafa Kemal geçmedi ki. O ülkelerin Mustafa Kemal’leri yoktu ki. O ülkeleri yönetenler de çağ dışında bir saltanat rüyasıyla yaşamaktaydılar.
 İran, İran silahlı kuvvetlerinin işgali altındaydı. Ali gitti, Veli geldi. Şahlık, bastonun tepesinde; softalar da bastonun altındaydılar. Yönetim bastonu tepetaklak etti; Mollalar üste çıktılar, İRAN HALKI DA TEPESİ ÜSTÜNE DİKİLDİ. 
Bugünlerde, afla beraber, eski sağlığına ve eski politik gücüne kavuşan Sayın Affedilmişin hakkını yememek lâzım. Telefon dinletmek suçundan Başkanlıktan olan ve hapis cezası alan Richard Nixon da, tekerlekli sandalyeye sığınarak affa mazhar olmuştu.
Sayın Devletimizi Dolandırmaktan Aflı’ya tekerlekli sandalye çok yakışmıştı.
Ünlü Fizikçi Stephan Hawkins gibi, bitkin ve büyük bir masumiyet içersinde gözükmesiyle yüreklerimizi dağlamıştı. Ne ise, hiç olmazsa eski öğrencisi ve yardımcısı Sayın A. Gül, O’nu kurtararak, üzülenlerinin yüzlerini güldürmüştü.
Bu konular, birbirlerine bağlı oldukları için bu tarafa da uğranamazlık edemezdim. Bazı açıklamalar yaptıktan sonra; politikacıların önlerindeki mayınlı sahalara geleceğim.
            Sayın Bay Recep Tayyip Bey; siz, isterseniz %100 çoğunlukla T.B.M.Meclisine geliniz; her istediğinizi, kanun olarak çıkartamazsınız.
Nedenini mi soruyorsunuz?
Şu, MİLLİ İRADE SÖYLEMİNİ BİR KENARA BIRAKMALISINIZ. 
Rahmetli Adnan Menderes te,   “genel irade”, türküsünü söyleye, söyleye gitmedi miydi?
Beğenmediğiniz, değiştirmek için can attığınız anayasa’yı %97’lik bir genel irade kabul etmedi miydi? %47’yi genel irade kabul ediyorsunuz; çok güzel; size oy vermeyen % 53, neyin iradesi oluyor dersiniz?
Cumhuriyetimizi kurup, bugünlere getirenlerin iradeleri neyin iradesi oluyor dersiniz?     

             UYMAK ZORUNDA OLDUĞUNUZ KURALLAR.

             1- Anayasa’da yazılı olan ve KAZIYE’İ MUHKEM HALE gelmiş, -UYULMASI ZORUNLU OLAN, KANUN HÜKMÜNDE İÇTİHAT-  yüksek mahkeme kararlarına aynen uyacaksınız;
            2- T.B.M.Meclisi iç tüzüğünü aynen uygulayacaksınız;
            3- Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün getirmiş olduğu, POZETİF VE EVRENSEL HUKUK KURALLARINA aynen uyacak ve uygulayacaksınız;
            4 -AİHM kararlarını uygulayacaksınız;
            5- “ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞINI YAPAN TÜRKİYE HALKINA, TÜRK MİLLETİ DENİLİR,”tanımındaki, TEK ULUS, TEK VATAN, TEK BAYRAK VE TEK EGEMENLİK tanımının dışında çözüm arayışlarına gitmeyeceksiniz;
            6- MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN CUMHURİYETİMİZİ GENÇLERE EMANET ETTİĞİNİ DE HİÇ AKLINIZDAN ÇIKARMAYACAKSINIZ;              
            7- ANAYASAMIZA GÖRE KURULMUŞ BULUNAN TÜRKİYE CUMHURİYETİ’Nİ koruyup, kollamakla görevli kurum ve kuruluşların olduğunu aklınızdan asla çıkarmayacaksınız,                                                 
            8- Takiyye’ye sapmayacaksınız ve “DARÜL HARP”, masalını bir kenara bırakacaksınız.  
Bunlara aynen uymazsanız ne mi olur? Anlatayım:
            Anayasa kitapçığımızı açıp, okuyalım:

                                               “BİRİNCİ KISIM”
                                               “GENEL ESASLAR”
            “1. Devletin şekli
            “Madde 1-Türkiye devleti bir cumhuriyettir,
            “11- Cumhuriyetin nitelikleri”
            “Madde 2-Türkiye Cumhuriyeti,”
              1- Toplumun huzuru,”
            “Milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde,”
              İnsan haklarına saygılı,”
             “Atatürk milliyetçiliğine bağlı,”
             Başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan,”    
              Demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.”
            111. Devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkenti.
            Madde 3-Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçe’dir.
            Bayrağı, şekli kanunda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
            Milli marşı ”İstiklal Marşı “dır.
            Başkenti Ankara’dır. 
                                              
1V-DEĞİŞTİRİLEMEYECEK HÜKÜMLER
            Madde 4- Anayasanın 1’inci maddesindeki Devletin şeklinin                                                 
Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2’inci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.”                          
V. DEVLETİN TEMEL AMAÇ VE GÖREVLERİ
            Madde5-Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
            Sayın Bay Recep Tayyip Beyefendi; bu yazdığım, anayasamıza konulan yasaklar; dış politikada sık, sık değiştirdiğiniz kırmızı çizgilere hiç benzemezler. Bunlar, ULUSAL GENEL KABUL VE KANLA YAZILMIŞLARDIR.
ANAYASALAR KANLA YAZILIRLAR, HÜKÜMET PROĞRAMLARI DA BUYASAKLARIN KAPSAMINDADIR. ”Ben programıma aldım”,” ben, halkıma söz verdim”,  ANAYASAMIZIN HÜKÜMLERİ KARŞISINDA ÖZÜR OLARAK KABUL EDİLEMEZ.
Şeker, Bulgur ve Nohutla da seçmenler kandırıla bilinir; amma velâkin, MİLLİ İRADE SÖYLEMLERİYLE anayasa hükümleri çiğnenemez. 
SAYIN BAYIM, İŞTE SAYDIĞIM BU NEDENLERDEN ÖTÜRÜ, HER İSTEDİĞİN KUŞU KAFESE KOYDURTMAZLAR.
BENDEN SÖYLEMESİ.
T.B.M. MECLİSİ DE, YASAK ÇİZGİLERİNİN KAPSAM ALANINA GİREN KONULARDA YASA YAPAMAZ.
YAPARSA DA, CUMHURİYETİNİN ŞEKLİNE AYKIRILIK, ANAYASA MAHKEMESİNİN GÖREV ALANI İÇERSİNE GİRER.
                                  





                       
                       
                       

                       
                       
                       



                                  

Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi