11 Mayıs 2012 Cuma

719/CUMHURİYET,LAİKLİK VE BAŞKANLIK SİSTEMİ!


OSMAN TÜRKOĞUZ
İzmir;12 Nisan 2012
            CUMHURİYET,LAİKLİK VE BAŞKANLIK SİSTEMİ’
                                                           Budur Ustamızın son istemi!

“06.Şubat.2007 tarihli Milliyet Gazetesi, laiklik tartışmasını çok ilginç bir şekilde verdi. Sayfa’nın başına, Cumhurbaşkanımız Sayın Ahmet Necdet Sezer’in, ”70. Yıl uyarısı” başlığını koyduktan sonra; daha büyük harflerle, ”LAİKLİK GÜVENCEDİR.” BAŞLIĞINI KOYDU.
Bunların hangi gün söylediklerinin TAKİYYE olduğunu kestirmek mümkün değildir. Sayın Arınç, o gün için şöyle buyurmuştu: ”Laiklik, vatandaşlarımıza vicdan, dini inanç ve kanaat özgürlükleri konusunda en büyük güvenceyi sağlamıştır.
5. Şubat. 1937 ‘de Anayasa hukukumuza giren laiklik ilkesi ile tüm inançlar teminat altına alınmıştır. Laik düzende herkes, dini inanç ve düşünme özgürlüğüne sahiptir. Bu nedenle, laiklik Türkiye Cumhuriyeti’nin vazgeçilmez ilkeleri arasındadır.”
Sayın R.T.E de, şöyle buyurmuştu: ”BİRLEŞTİRİCİ OLSUN.” Mutlulukla söyleyebilirim ki, milletimiz, cumhuriyetin temel niteliklerini benimsemiş, laiklik gibi hukukun üstünlüğü ilkelerini de içselleştirmiştir. Bütün diğer kurumlarıyla, cumhuriyetimizin de, demokrasimizin de, en büyük güvencesi, işte bu itibarla aziz milletimizdir. Anayasamızda yer almasının 70. Yıldönümünde, bugün laiklik ilkesinin, farklı inanç ve yaşam biçimleri için özgürleştirici bir güvence olarak ne kadar hayati öneme sahip olduğunu çok daha görüyoruz. Laikliği, ayrıştırıcı değil, birleştirici bir ilke olarak yaşatıp, gelecek kuşaklara taşımalıyız.”
Aynı Recep Tayyib Erdoğan Beyimiz, bu sefer de başka türlü konuşmuş:Referansımız İslam. Tek hedefimiz İslam Devletidir!”
Taa! İspanya’dankükremiş: BİR TUTTURMUŞLAR LAİKLİK ELDEN GİDİYOR DİYE! MİLLET İSTERSE TABİİ GİDECEK BE!””SONRA NEDİR BU LAİKLİK ALLAH AŞKINA? BU NE MENEM ŞEY!”Gömlek değiştirmek önemli değildir, yeter ki karakter değiştirilmesinkardeşim!Ostüzü.
 Profesör Dr. Maurice Düverger söylemiş: ”POLİTİKACI, GELECEK SEÇİMLERİ DÜŞÜNÜR. DEVLET ADAMI DA, BİR ULUSUN GELECEĞİNİ, YARINLARINI DÜŞÜNÜR.”
Attıkları oyları, milli irade sayılan, evlerinde bir tas çorba kaynatmaktan mahrum bırakılıp, İFTAR ÇADIRLARININ DMİRBAŞI YAPILAN, KENDİLERİNİ BU HALLERE
DÜŞÜRENLERİ BAŞTACI YAPAN, MİDESİNİ VE DAHİ TAKIM TAKLAVATINI DÜŞÜNEN KALABALIKLAR DA, BİR KİLO BULGURU, BİR KİLO NOHUDU DÜŞÜNÜRLER.
Sayın Bülent Arınç: ”Anayasamızın ikinci maddesine atıfta bulunarak: ”Hiçbir zaman dinsizlik anlamına gelmeyen laiklik, her ferdin istediği inanca, mezhebe sahip olabilmesi, ibadetini yapabilmesi ve dini inançlarından dolayı diğer vatandaşlardan farklı bir muameleye tabi kılınmaması anlamına gelir. Laikliğin tanımı dendiği zaman ben bunu anlıyorum.” demiştir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Ahmet Necdet Sezer de: ”Laiklik, Türkiye’nin ümmetçilikten ulusçuluğa, kulluktan yurttaşlığa, bağnazlıktan çağdaşlığa yönelişini simgeler.” dedikten sonra, laiklik ilkesinin Türkiye Cumhuriyeti’nin değiştirilemez ilkeleri arasında yerini aldığını “, vurgulamıştır
23.Aralık.2003 tarihli Cumhuriyet Gazetesinde; Fransa’nın Eski Cumhurbaşkanlarından Sayın Bay Jacgue Chirac’ın laiklik ilkesi ürerine yapmış olduğu konuşması, tam metin olarak, birinci sayfa’da yayımlandı. ”LAİKLİK’İN SINIRLARI DEĞİŞTİRİLEMEZ”.
“Kamusal alanda, türban’ın yasaklanmasını destekleyen Chirac: ”Laiklik, cumhuriyetçi kimliğimizin merkezinde yer almaktadır. Artık, laikliğin sınırlarını değiştirmek söz konusu olamaz demiştir
.”OsmanTürkoğuz; Tüm İnsanları Kucaklamak.11
Şimdi de tutturmuşlar  Başkanlık Sistemi! Hadi canım sen de! Tüm erkleri şahsında toplamanın başka adı mı var?
Sayın Kemal Kara Bey’in liselerde okutulan şimdilerde de ortadan kaldırılmış iki ciltlik kitabının adı: Kemalizm/Atatürkçülük idi.O kitapta Mustafa Kemal’in bir öngörüsü de yer almıştı:
“En iyi yönetim şekli Cumhuriyettir.Milletvekilleri ve hatta cumhurbaşkanı hırsız olursa onları vatandaş eliyle,seçimle değiştirmekmümkündür!”Korkulan nokta bu mudur!

718/ŞURA-YI DEVLET,DANIŞTAY VE YANDAŞTAY!


                   OSMAN TÜRKOĞUZ
                   osmanturkoguz@gmail.com
                   İzmir;11 Nisan 2012.İletiyi gönderme yazım!
                 Karakullukçuluk temizlikte kullanılan devlet görevlisinin unvan ve sıfatıymış! Bunu böyle bilerek kızmamamız gerek.Herkes üzerine düşen görevi ifa etmekle sorumludur.Kirli ve bulaşık kaplar ve dahi kazanlar  ortada mı kalsın Kardeşim!
                     ŞURA-YI DEVLET,DANIŞTAY VE YANDAŞYAY!
         Danıştay Başkanlığına seçilmiş olan Başbakan Yardımcımız Bay Bülent Arınç’ın sınıf arkadaşı Hüseyin Karakullukçu adlı kimesne Danıştayın 144’üncü ve Yandaştay’ın da birinci kuruluş yıldönümünde bir fikir beyan etti ki,tam Adaleti kullananlara özgü!
         “Danıştayın 144’üncü kuruluş yıldönümünde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyib Erdoğan’ın huzurlarında başkanlık sistemini desteklediklerini açıklamıştır!”Ve şöyle buyurmuşlardır:
         “Başkanlık sisteminin tartışmaya değer ve demokratik bir yönetim modeli olduğu KANISINDAYIZ!”Bu, bir Danıştay Başkanının açıklaması olmayıp,Danıştay üyelerinin oybirliği ile almış oldukları bir karardır!Vay anam vay!İkinci Mahmud’un ve Sultan Abdülaziz’in ve eski Danıştaylıların kemiklerini sızlatmaz mı bu haksız,hukuksuz ve taraflı konuşma.
         Bendeniz;”Atatürk Kültür ,Dil ve Tarih Yüksek Kurumu,Türk dil Kurumunun Türkçe sözlüğünün Karakullukçu maddesine bir bakayım dedim.İkinci cilt,sahife 793.                                                          “Kara Kullukçu:İ.Ta.Yeniçeri ocağı bölük ve ortalarında ,odaları ve odalara gelen konukların ayakkabılarını temizlemek,yemek kaplarını yıkamak gibi işlerde görevli yeniçeri eri!”
         Bu konuda sözü uzatmaya da gerek kalmadı sanırım.Uzun boylu olarak ta Danıştay’ın tarihinden söz edecek te değilim.Yalınız bir olguyu vurgulamak istemekteyim:
         Yeni binasına taşınan ve yepyeni bir başkanına da kavuşan bu Anayasal Kurumumuzun adının YANDAŞTAY olmasını önermekteyim.Saygılarımla.     
Nereden nereye geldiğimizi göstermek amacı ile Şimdiki YANDAŞTAY’IMIZIN       kısa bir öz geçmişini veriyorum:

Şura-yı Devlet

Vikipedi, özgür ansiklopedi: ALINTIDIR!
Şura-yı Devlet (Osmanlıca: شوراى دولت) Osmanlı Devleti'nde günümüzdeki Danıştay'a karşılık gelen yüksek yargı kurumudur. 1868-1922 yılları arasında görev yapmıştır.
Şura-yı Devlet'in temelleri II. Mahmut tarafından 1837 yılında kurulmuş olan Meclis-i Vâlây-ı Ahkâmı Adliye adındaki yüksek mahkemeye dayanır. Bu mahkeme günümüzdeki Danıştay ile Yargıtay’ın temelleri olan bir kurumdur. Daha sonra 1839 yılında Gülhane Hattı Hümayunu ile Osmanlı halkının din ve mezhep farkı gözetilmeksizin can, mal, ırz ve namus gibi tabi haklarının kanun teminatı altına alınacağı devletçe vaat edilmiş, böylece yeni bir hukuk devletinin temel prensipleri ortaya konmuş, idarenin (devletin) de hukuk kurallarına uyması gerekliliği Osmanlı’da kabul edilir bir fikir haline gelmiştir.
1868 yılında padişah Abdülaziz döneminde Meclis-i Vâlây-ı Ahkâm-ı Adliye ikiye ayrılarak Danıştay işlevini yapmak üzere Şura-yı Devlet, Yargıtay işlevini yapmak üzere ise Meclis-i Ahkâmı Adliye adıyla iki kuruma ayrılmış, böylelikle, yargı ve yürütme birbirinden ayrılmıştır. Bu iki yargı organından Şura'yı Devlet'e hem kanun tasarılarını hazırlama hem de idarî uyuşmazlıklara çözüm getirme şeklinde hem "kanun tasarı hazırlama" hem "yargı" görevi olarak iki görev verilmiştir. Divan­-ı Ahkâm­-ı Adliye'ye ise yalnızca "yargı" görevi verilmiştir.
Padişah Abdülaziz'in 10 Mayıs 1868 günlü nutkuyla fiilen çalışmaya başlayan Şura-yı Devlet'in[1] görevi "Kavanin ve nizamat layihalarını tetkik ve tanzim, mesalihi mülkiyeyi tetkik, hükümet ile eşhas beyninde mütehaddis deaviyi rü'yet ve memurini devletin tahkik ahvaliyle, muhakemelerini icra" olarak ifade edilmiştir. "Hükümet ile eşhas beyninde mütehaddis davaları" görmek ve çözümlemek görevi, 1876 Kanuni Esasisi ile genel mahkemelere bırakıldığından, Şura-yı Devlet'in yargısal görevi çok sınırlı kalmıştır.
Osmanlı döneminde 54 yıl görev yapan Şura-yı Devlet, 4 Kasım 1922 tarihinde İstanbul’daki bütün merkez kuruluşlarının TBMM Hükümetinin yönetimine geçmesiyle sona erdi[2]. 669 sayılı Kanunla Şura-yı Devlet'in yerine Danıştay kurulup, 6 Temmuz 1927 tarihinde çalışmaya başladı.
  1. ^ II. Meşrutiyet Döneminde Danıştay (Şura-yı Devlet), Erkan Tural, Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, V:13, 2006, sayfa: 79-89
  2. ^ 1868'den 1922'ye Şura-yı Devlet Reisleri, Fethi Gedikli.
  3. Ülkemizde hâlâ hukukçu olduğuna inanan Milli İrade mensuplarımıza armağan edilmiştir iş bu yazımız!

İzleyiciler

Blog Arşivi