6 Aralık 2011 Salı

480- DÜPEDÜZ İHANET!


         OSMAN TÜRKOĞUZ
         osmanturkoguz@gmail.com
         İzmir; 07 Aralık 2011.
                  
                                      DÜPEDÜZ İHANET!

                   ŞEHİTLERİMİZE, GAZİLARİMİZE, KAHRAMANLARIMIZA,
                   TÜRK ULUSUNA VE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNE
                            “TARİHİMİZE VE İNSAN ONURUNA İHANET!

         Balkan Savaşı sonunda, Bulgarlarla sulh şartları konuşulurken; Bulgar delegesi, ayağa kalkarak: ”Edirne bizimdir!” Dediğinde, İngiliz delegesi: Edirne bizimdir diye üstüne oturmaya kalkarsanız, minareleri kıçınıza batar!” Demişti.
"Saat 6.30’da Metris tepe’den gördüğüm durum: Artçı olduğu sanılan bir düşman müfrezesi sağ kanat grubunun saldırısıyla gayrı muntazam çekiliyor... Düşman savaş meydanını silahlarımıza bırakıyor..."
           İkinci İnönü Zaferinden sonra; Mustafa Kemal Paşa’nın Garp Cephesi Komutanı ve Genelkurmay Başkanı Miralay İsmet Paşa’ya çektiği Kutlama telgrafı;                                                                                “İnönü Muharebe meydanında Metris tepe’de Garp Cephesi Komutanı Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisi İsmet Paşa’ya: Bütün tarihte, Sizin İnönü Meydan Muharebesinde yürüttüğünüz görev kadar, ağır bir sorumluluk üstlenmiş komutanlar enderdir. Siz orada yalnız düşmanı değil, Milletin makûs talihini de yendiniz.”
              Bu telgraflar, yapılmamış bir muharebe için mi çekilmişlerdir!
             Neyimiz varsa; Türkiye Büyük Millet Meclisimiz dahi varsa ve bu Yüce Meclisten bir Münkir; tarihimizi, şehitlerimizi, şehitliklerimizi ve Yunan zulmünü inkâr edebiliyorsa, bu ihanetini bile inkâr ettiklerine borçludur.
             Bunlara belge göstermek boşuna gayret olsa da gösterilecek tek belgemiz, uluslar arası politikada biz zamanlar önemli rol oynamış olan Türkiye Cumhuriyeti ve başımızın üzerine çıkardığımız, dünün seks aleti ve köle durumundaki kadınlarımızdır.
                Ve bu inkârcılar, Ulusal Kurtuluş Savaşını kazanmış olduğumuz Türk Askerinin kullandığı silahlar üzerine yerleştirilen Türkiye Cumhuriyeti topraklarında oturmaktadır. Dikkat etmelerini önemle öneririm: Bu silahlar, bu anıtlar ve bu mezar taşlarımız kıçlarına batabilir. Benden söylemesi.                                                  

İşgalin başlama tarihi 15 Mayıs 1919.

   
Türk-Yunan Cephesi
Kurtulus savasi.jpg
Batı Cephesi'ni tasvir eden bir resim
Tarih
15 Mayıs 1919 - Kasım 1922
Bölge
Sonuç
Taraflar
Kumandanlar
Güçler
19 Mayıs 1919: ~35,000 savaşçı[2][Not 1]
1922 sonuna kadar 18 piyade ve 5 süvari tümeni:
208,000 asker[3]
100,352 tüfek
1,025 hafif ve 839 ağır makineli tüfek
323 savaş topu
5,282 kılıç
10 uçak[3]
Aralık 1919: 80,000 asker[4]
Eylül 1920: 107,500 asker[4]
1922 sonuna kadar 12 piyade ve 1 süvari tümeni:
225,000 asker[3][Not 2]
130,000 tüfek[5]
3,139 hafif ve 1,280 ağır makineli tüfek
418 savaş topu
1,300 kılıç
50 uçak[3]
Kayıplar
Askeri: 9.121 ölü
33.685 yaralı
en az 30.809 asker firar etti
19.362 ölü
18.095 kayıp
48.880 yaralı
4.878 muharebe dışı ölen
~10.000 esir
Toplam zayiat: ~101.215

 
Yunan Ordusunun İzmir'e çıkışı
Yunan Ordusunun Bandırma'ya girişi

Yörük Ali Efe'nin grubu.                               
Bu site, ebediyen minnettar olduğumuz büyük kurtarıcımız ve büyük insan Atatürk'e onun ilke ve devrimlerine gönül vermiş yüreği gerçek Atatürk sevgisi ile dolu olan vatansever kimselerce hazırlanarak ülke insanımızın hizmetine sunulmuştur.

Mustafa Kemal Paşa ve Yunan Kuvvetleri Komutanı Trikopis - Atatürk, askerlik yaşamının her anını cephenin sıcak ateşiyle iç içe geçirmiştir. En ön siperlerde kimi zaman Mehmetçiklerin yanında kimi zaman önünde olmuş, cephenin acılarını, sevinçlerini, zorluklarını, ateşini onlarla paylaşmıştır. O, kararlığıyla, cesaretiyle, sevgisiyle, bilgisiyle, öngörüsüyle Mehmetçiklerin efsanelerine konu olmuştur. Mehmetçik O’na inanmış, Onunla zaferi mutlak görmüştür. Atatürk’ün, cephede komutanlar ve Mehmetçiklerle iç içe oluşunu, Yunan Başkomutanı Trikopis kendi yenilgilerinin gerçek nedeni olarak görmüştür.

Aşağıdaki hikâyecik bu anlayışa güzel bir örnektir. Büyük Taarruz esnasında Gazi’nin yanında bulunan arkadaşlar, Yunan Kuvvetleri Komutanı General Trikopis’in Başkomutan Çadırı’na nasıl getirildiğini şöyle anlattılar: Trikopis, diğer esir kolordu ve tümen komutanları ile birlikte Gazi’nin huzuruna çıkarıldıkları zaman, hepsi çok heyecanlı ve bitkin halde imişler. Gazi, bunları oturtmuş, kendilerini teselli için bu gibi yenilgilerin tarihte örnekleri olduğunu, sevk ve idareyi eksiksiz yapmış iseler vicdanen rahat olabileceklerini söylediği zaman, Trikopis:
- Askeri görevimi tamamen yaptığıma eminim. Fakat asıl görevimi maalesef yapamadım” diye intihar edemediğini anlatmak isterken, Gazi:
- O size ait bir düşüncedir” diye sözünü kesmiş ve harita üzerinde:
- Şurada bir tümeniniz vardı. Niçin onu şuraya almadınız. Filan yerdeki kuvvetlerinizi falan yere sürseydiniz daha iyi olmaz mıydı? Gibi bazı eleştiriler yapmış, Trikopis:
- Ben öyle hareket etmek için emir verdim. Fakat (yanındaki Kolordu Komutanı’nı göstererek) bu yapamadı” demiş. Bu görüşmeler olurken esir komutan yavaşça yanında bulunan subaylarımızdan birine:
- Bizim ile konuşan bu general kimdir? Diye sormuş, subay:
- Başkomutan Mustafa Kemal, deyince adam hayrete düşmüş:
- Şimdi anladım biz niçin mağlup olduk! Bizim Başkomutan İzmir’de vapurda oturuyordu, diyerek derdini dökmüş.

Em. Tümg. Muzaffer ERENDİL, İlginç Olaylar ve Anekdotlarla Atatürk, s.43


         “Yunan Ordusunun EGE’DE savaşı yoktur!” Diyebilen hainlere bir şamar daha vurmamak için; Başkomutanları Tümgeneral Trikopis’in diğer Esir Yunan Generalleri ve dahi Kurmay Albay Galip Bey ile çektirmiş olduğu fotoğrafını eklemiyorum. Ben, bu Allah ve Din ile aldatanlara soruyorum: İnkâr ve yalancılık Müslümanlıkla da bağdaşır mı?

479-AFYON BELEDİYE BAŞKANINA AÇIK MEKTUP!

                                                                 
OSMAN TÜRKOĞUZ
  İzmir;06 Aralık 2011.

                        AFYON BELEDİYE BAŞKANINA
                                   AÇIK MEKTUP!
            Sayın Başkanım; önce selam ve dahi saygılarımı iletir, gerilerden ileriye dönük çalışmalarınızda da başarılar dilerim. Belki Türk ve Yunan toplumu unutmuştur, ama velâkin bendeniz bir önerinizi unutmuş değilim:
            İki sene kadar önce “Afyon’a bir Yunan Şehitliği! Kurmak istemiştiniz. Megalo İdea için Anadolumuzu işgal için gelen ve burada vurularak ölen Yunan askerleri için bir mezarlık yapmak fikrinizin ekonomik boyutunu düşünen olmamıştı. Nasıl Gelibolu’daki İngiliz; Fransız ,Yeni Zelanda ve Avustralya askeri mezarlıklarına ziyaretler  yapılarak Şafak Ayinleri yapılırsa,aynı olayların Afyon Yunan Mezarlığında yapılması Afyon’a ve Ülkemize sayılamayacak kadar getiriler kazandıracaktı.Bir kere;Afyon Mermer ve mezarlıklar sanayi çok gelişecekti!Sonra;Avrupa Birliğinden,Amerika’dan ve Yunanistan’dan paralar akacaktı.Afyon kaymağı ve Afyon sucukları dünyaya açılacaktı.Bu öneriniz Devlet Büyüklerimizce de uygun görülmemişti.Şimdi;Türkiye Büyük Millet Meclisinde,tarih doktoru ve dahi Milletvekili Bay İhsan Şener’in aydınlatmasıyla kafam dank etti.Ya maazallah,Kapısında her dilde ve dahi Yunanca:”Yunan Şehitliği!Burada Anadolu’ya Turistik gezi için gelen ve yanlışlıkla öldürülen Yunan Askerleri yatmaktadır!”Yazısı bulunan Yunan Mezarlığı açılmış olsaydı,ne durumlara düşerdiniz?Bay İhsan Şener, Tarih Uleması ve Türk Milletvekili:
            “Yunanlıların Harp Tarihlerinde bir Anadolu savaşı yoktur. Ulusal Kurtuluş savaşı,şehitlikler uydurma bir dümendir!”Buyurdular;hem de,Ulusal Kurtuluş Savaşı yapmış ve kazanmış olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin içinde! Hayali bir mezarlık için dünyanın parasını sarf edecek ve âleme de irezil olacaktınız: Bir dost olarak geçmiş olsun der; bir daha Tarih uleması Bay İhsan Şener’e danışmadan büyük işlere kalkışmamanızı öneririm.Kaygılarımla.

İzleyiciler

Blog Arşivi