TC.
OSMAN TÜRKOĞUZ
TV. İZMİR; 03 ŞUBAT 2014
MİLLİ İRADE ÜZERİNE SERENAT!+
TÜRK ULUSU MUSTAFA KEMALİN ÖNDERLİĞİNDE, ATEŞ VE ÇELİKLE İMTİHANDAN
GEÇEREK ULUSAL İRADESİNİ ORTAYA KOYMUŞ, EGEMEN VE ÇAĞDAŞ ÜNİTER BİR DEVLET OLAN
TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ KURARAK, ANAYASAMIZ VE YASALARIMIZLA DA GÜVENCE ALTINA
ALMIŞTIR. BU GÜVENCELİ ORTAMDA BİR SİYASİ PARTİNİN İKTİDARA TAŞINMASI O
SİYASİ PARTİYE İHANET YAPMA HAKINI/DİSSENSUS/ VE YETKİSİNİ VEREMEZ.
“Milli İradeyi
çaldırtmayacağız!”İçİşleri Bakanı Efdal ALA. Çaldırttığınız ve
çaldığınız Türk parası Milli Değil mi a zilli!
“Bir genel seçimde; ortaya çıkan seçim
sonuçlarının tümü, Türk Halkının Siyasi iktidarı ve muhalefeti tercihinin
sonuçlarıdır. Ya da, genel seçime iştirak eden tüm siyasi partilerin aldıkları
oyların toplamı o genel seçimde Türk Halkının siyasi partilerin programlarına
ve vaatlerine yönelmesinin eseridir! Kendi Partisinin almış olduğu oya Milli İrade
diyenin Çoğulcu ve Çoğunlukçu Demokraside ve ülke yönetiminde de yeri yoktur!
Ostüzü.
Onbaşı Adolf Hitlerin iki özdeyişine ve Allah ile aldatmaya sarılarak
iktidar olan Atatürk’ten Korkanlar Partisi; yalanlarla bir yere
gidilemeyeceğini gördüğü halde yine de aldatmacaya dört elle
sarılmıştır.”Politika yalan sanatıdır!”Yalan ne kadar büyük olursa inananı da o
kadar çok olur!”Haksızlığa uğradıklarını ileri sürerek iktidar olanlar,
haksızlıkları ve adaletsizlikleri Anayasadan üstün bir yere getirmişlerdir. Türk Gençliğinden ilham alan Brezilya ve Bulgaristan’da da, haksızlığa
karşı protesto mitingleri yapılmıştır. Her üç ülke yöneticilerinin Protesto
Mitinglerini değerlendirmesi çok ilginçtir.
TÜRKİYE
CUMHURİYETİNİN Başbakanı, Başsavcısı ve Baş yasa koyucusu Sayın Recep Tayyip Erdoğan,
Afrika destek gezisinden de kösteklenerek döndüğün de Gençlerin protesto
gösterilerine yumuşak Bakan! Baş Noter Sayın A.Gül’ün ve sürekli ağlayanın
aksine hezeyanlar ortaya dökmüştür:
“Gezi Parkı için protestoya kalkışan Gençler; ÇAPULCUDUR! VANDALDIR!
TERÖRİSTTİR!”BUYURMUŞ! Terörle mücadele eden Kahramanlarımıza ve
Genelkurmay Başkanımıza da bu sıfatı yakıştırmak devlet adamlığı ve insan onuru
ile bağdaşamadığından bu gençlerimize de vatansever demek istediğini anlamış
bulunmaktayım! Bu devlet adamımız İmamlıktan gelmedir!
ATATÜRK’TEN Korkanlar Partisi Cumhurbaşkanı da, iyi bir komiser rolünü
oynayarak:”LAMBUR, LAMBUR!”DEMİŞTİR. Amma; Sayın R.Teyyip Erdoğan Kuzey Afrika
semalarında uçarken:”Demokrasi yalınız oy vermek değildir!”fikrini de bir cümle
olarak, başkasından derleyerek ifade buyurmuştur!
Anadolu’ya
önce Yahudiler geldi diyen; Newyork’ta bar işletirken devşirilen Dönme Köklü
Bakanlarımızdan birisi de:”Bundan sonra Taksime çıkan Teröristtir! Buyurmuş! ÇÜŞT! HANİ MİLLİ İRADE A ZİBİLLİ!
Brezilya’da; Yirmi Kuruşluk taşıma zammını Protesto ederek ortalığı kırıp,
döken Meclisi ateşe veren Protestocular/Göstericiler/ için Brezilya devlet
Başkanı Ekselans Bayan Dilma Rousseff:
“Gençlerle
gurur duyuyorum, protestonun büyüklüğü demokrasimizin gücünün
göstergesidir!””Sokakları dinleyerek sokaklara saygı duymamız gerekir!”
“BURASI
TÜRKİYE DEĞİL!”Brezilya Dış işleri Bakanı Ekselans Antonio Patriota.
CNN’DEN
Bayan Chiristina Amanpour’un programına telefonla katılan Brezilya Dış İşleri
Bakanı Ekselans Antonio Patriota, kendisine Türkiye’deki eylemlerin
hatırlatılması üzerine,”burası Türkiye değil, Brezilya’da şiddet ve çatışmalar
görülmeyecektir!”Demiştir. İşte Profesör
Dr.Mauris Duverger’in tanımını yaptığı
devlet adamı:”Politikacılar gelecek seçimleri düşünür; DEVLET ADAMLARI DA
GELECEK NESİLLERİ DÜŞÜNÜR!”
Bulgaristan’da,
hükümet karşıtı, sokaklara taşan Protestolar sekizinci gününü doldurmuştur.
Bulgar Belçika’da bulunan Başbakan Oreşarski, istifasını isteyen protestoculara
karşı Sayın RecepTeyyip Beyin şiddetiyle karşılık vereceğine”istifam sorumsuz
bir karar olur!”Demiştir. Bulgaristan Cumhurbaşkanı Ekselans Rosen Plevneliev:
”Böyle sevimli protesto ile gurur duymalıyız!”Demiştir. Mustafa Kemal, Sofya’da
ateşemiliter iken Bulgarların ulusal operaları varmış! Şimdi Allah, Demokrasi
ve Milli İrade masalları ile Türk halkını aldatan sahtekârlara soruyorum: Yedi
ölü, On üçü ağır 4000 yaralı verilerek yapılan anayasal bir hak olan
gösteriler, her türlü kanunsuz güç kullanılarak önlediğiniz, Türk Halkının gösterileri
Milli İradenin eseri değil miydi?Türk ulusunun Milli İradesinin Yaratmış olduğu
Anayasamız üzerine ant içen Dönekler, su içmediğinizi ne zaman
hatırlayacaksınız?!
“2.Andiçme”
MADDE 81-Türkiye Büyük Millet
Meclisi Üyeleri, göreve başlarken aşağıdaki şekilde and içerler:
Devletin varlığı ve bağımsızlığını,
vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız
egemenliğini koruyacağıma;
hukukun üstünlüğüne,
demokratik ve laik cumhuriyete ve
Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, millî
dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel
hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakattan ayrılmayacağıma
;büyük Türk milleti önünde namusum ve
şerefim üzerine ant içerim”.
Cumhurbaşkanı andını da bir görelim: “
“C.Andiçmesi
MADDE103-Cumhurbaşkanı,
göreve başlarken Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde aşağıdaki şekilde ant
içer:
Cumhurbaşkanı
sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü,
milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne,
demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve laik cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma,
milletin huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin
insan haklarından yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye
cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi
tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma büyük Türk
milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine ant içerim”.
Anayasamızın,
Siyasi partiler yasasının ve diğer yasalarımızın vermiş olduğu yetkiler üzerine,
usulüne uygun olarak/ kurulmuş olan siyasi partiler Demokrasimizin vaz geçilmezleridir.
Hiçbir yasal dayanağı olmadan oluşan
terör ve şiddet uygulayan ya da kuruluş amacının ve yasal desteğinin
aksine aynı siyaseti uygulayan oluşumlar da İLLEGAL VE MARİJİNAL gruba girer.
Anayasa Mahkememizin Kararı ile “İrticanın Odak Noktası Haline geldiği
kararlaştırılan Atatürk’ten Korkanlar Partisi ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan da
illegal ve Marjinal hale dönüşmüştür. Gezi Eylemini yapanlar, anayasal haklarını
kullandıkları halde; Terörist ve Çapulcu sıfatlı “İllegal ve Marjinal Gruplar!
“olarak iftiraya uğramışlardır! Devletin
Polisliğinden Sayın Recep Tayyip’in fedailiğine soyunan Polislerin Taksimde ve
diğer Eylemlerde yapmış olduğu Anayasamıza, İnsan haklarına ve evrensel hukuk
kurallarına uymayan uygulamaları onları da İllegal ve Marjinal gruplar
listesine sokmuştur! Sayın Recep Tayyip Erdoğan; her duyduğunu söylemlerine katan,
Anayasal haklarını kullanan Onurlu Türk Gençliğine her türlü iftira ve yalanı atan,
din ve Allah ile ve masallarla Halkımızı ve tüm Müslümanları aldatan, Türkiye
Cumhuriyetinin olanaklarını kullanarak; dünyada bir eşi ve benzeri görülmemiş
bir biçimde, hiç uymadığı ve uygulamadığı Milli irade masalına sığınan bir
Narsist olup çıkmıştır. Marijinal Gruplar ne demektir? Diye sorduğum da aldığım
yanıtlar utanılacak düzeydeydi: Çapulcu, Gomünist, Vatan haini ve Türkiye
Cumhuriyetine düşman! Yanıtını almıştım! Başbakan Erdoğan
TBMM'deki grup toplantısında, ilk defa bir tanımlamada bulundu: “Kaybedenler lobisi!” Boşbakan'ın bu
tanımlamasıyla birlikte 'faiz Lobisi’nden sonra
'kaybedenler lobisi' tabiri de siyasi sözlüğümüze girmiş oldu. “Biz siyasi partinin
mensuplarıyız. Bizim her hareketimiz şeffaftır. Bizim söylediklerimiz milletin
önündedir. Önceki gün İstanbul'da ifade ettim hırsızlığın, yolsuzluğun her
türlüsü kötüdür!” Diye açıklama yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “en büyük hırsızlık
milli irade hırsızlığıdır!” Dedi ekledi: "KAYBEDENLER LOBİSİNE
SÖYLÜYORUM" "Milli iradeyi gasp etmeye çalışanlar yolsuzluğun
izini süremezler. Eski Türkiye'nin kaybedenleri toplu halde yolsuzluk türküsü
söylüyorlar. Bunu kaybedenler lobisine söylüyorum. Yolsuzluk yapan görmek
istiyorsanız gidin aynaya bakın. EK: Nereye
baksak, hangi soyguncuyu görmek istesek, hayret, aynalarda hep sizler maile çıkıyorsunuz
gari! BBC. Wall Street Journal. Bu
gazetelerin patronları kimler. İngiltere'de de aynı şeyi yaptılar. Sonra
Amerikan vurmaya başladılar. Zihniyet aynı. Bu zihniyeti iyi bilmemiz lazım.
Bunları iyi tanımamız lazım. Bu ülkede milli iradeyi bunlar çaldılar. Bu
ülkenin kaynaklarını bunların hortumladılar.” Sayın Bayımız, siz attıkça biz utanıyoruz! Bu kadar da
olur mu kardeşim?
Sayın
Bay Recep Beyimiz. Bilmediği her şeyden kulak dolgunluğu ile konuşuyor.
Yalan ocağının söndürülmesini önlemek için ne bulursa içerisine atıyor,
tarihîmizi yakıyor, ulusal onurumuzu yakıyor, ulusal birliğimizi yakıyor. Pamuk
atıcı sanki. Atıyor da atıyor. Bilmiyor ki kendisini de yakıyor! İngiltere’de
Rupert Murdock’un 168 senelik gazetesi, kanunsuz telefon dinleme skandalı
nedeniyle, sahibi tarafından kapatılmıştır. İngiltere’de hükümet gazete
kapatamaz. Hele, hele başbakana ve hükümete çatan hiçbir gazete de asla
kapatılamaz. Eski bir futbolcu olan Sayın Bay Tayyip Erdoğan iyi ki kaleci
değildir. Yoksa tüm şutları gol olarak kabul edermiş!
“Milli İrade Kavramı”,
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın sürekli dile getirdiği ama anlamını hiç bilmediği
bir kavramdır. Geç olmaklar beraber, ele güne karşı, bu kavramı öğretmek
durumundayız gari! Önce İradenin ve Milli iradenin tanımını yapmak gerek:
MİLLİ ve İRADE kelimeleri üzerinde
durmak ve Halkımızı aldatan sahtekârların sığınağına girmek istiyorum.
Milli,
Milliye: A.S.Din ve Millete ait, onunla ilgili(XIX’ uncu yüzyıl sonlarından
başlayarak)Ulusal, Milli. Adab’ı milliye, Dine uygun terbiye ve töreler. Âyad-ı
milliye, Kutsal bayramlarSonradan”Dini”kelimesiyle ayırt edilen hep Millet:
A.İ. olarak geçer.”
MİLLET
1-Din, Mezhep.2-Bir din ya da mezhepte beraberler grubu.3-Milletler,
uluslar(XX’İNCİ YY.)Millet’i Beyza=Müslümanların hepsi. Milletler arası=arsı
ulusal.
MİLEL=A.İ(Çoğul
MİLLET)1-milletler=uluslar.2-Bir din ve mezhepten olan toplulukla. Millet-i
Erbaa: Osmanlı İmparatorluğu döneminde din ayrıcalığına göre bulunanlar:
Müslüman, Yahudi, Ermeni, Rum. “Mustafa Nihat Özön, Osmanlıca-Türkçe Sözlük,
s.536-537.
İRADE=A.İ.1-İsteme,
Dileme.2-Büyük bir kimsenin buyruğu, emir, ferman.3-İrade-i âliyye=Sadrazam
buyruğu.4-İrade*i cüz’iyye=Tanrı tarafından insan eline bırakılmış istek.
Elindelik.5-İrade-İlahiyye=Tanrı isteği.6-irade-iSeniyye=Padişah emri.7-İrade-i
Zaife=Geçici arzu, heves, istek “Mustafa Nihat Özön, Osmanlıca-Türkçe Sözlük, s.384.
İrade-i Külliye=Tanrının iradesi,
İrade-i Cüziyye, insanın iradesi. İRADECİ İmam Maturitti.
MİLLİ İRADE: Bir toplumun, Bir Ulusun siyasi varlığını ve sistemini zor
kullanarak kuran, o sistemin işleyişini sağlayan iradedir.
Ostüzü.
Bir ulusun belirli bir doğrultuda
isteklerini açıklaması.
1982
ANAYASAMIZ REFERANDUM SONUNDA %92,07 OY ALARAK ONAYLANMIŞTIR. Bu Türk
ulusunun Mili iradesinin ortaya konulmasıdır.
Fİ
TARİHİNDE YAPILMIŞ OLAN GENEL SEÇİMDE, A partisi %42,B PARTİSİ %35,C PARTİSİ %,25 oy almış
olsun. Geri kalan oylar da bağımsız adaylar arasında paylaşılsın. Bu seçimde
Türk Halkının İradesi bu şekilde ortaya konulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti
Çoğulcu ve çoğunlukçu bir demokrasiyi anayasasına ve yaşamına yerleştirmiştir.
En çok oy alan siyasi parti yalancı pehlivanlar gibi Milli irade türküleri
söyleyerek diğer partileri yok sayamaz. İktidar sahiplerine karşı Gerçek ve
Tüzel kişileri korumak için anayasalara ve yasalara yaptırımlar konulmuştur.
Siyasi iktidarlara Cezai ve akçalı sorumlulukların yanı sıra vatandaşlarımızın
Toplantı ve protesto hürriyetlerini sağlıklı bir biçimde yapmalarını sağlamak
görevi de verilmiştir. Anayasamızın 24/25/26 ve 34’üncü maddeleri fikir
hürriyetini ve protesto hakkını silahsız ve saldırırsız olarak ve önceden izin
alınmaksızın kullanma yetkisini Herkese
vermiştir. Şimdi, yalınız kendilerini Milli İradenin mahsulü sayanların
içtikleri ayranı pardon andı da gördük!
İslamda; Allahın
iradesine külli İrade, beşerîn/kulun//İnsanın iradesine de cüzi irade denilir. Beşeri,
Cüzi İrade, Külli iradeye/Göksel irade/ ve Külli iradeyi temsil ettiğine
inanılan egemene kulluk etmekten öte bir değer taşımazdı. Ne zaman ki Amasya
Genelgesi yayınlandı; ulusumuzun ve vatanımızın kaderi Göksel İradenin elinden
alınarak Beşeri İradenin eline verildi. Ulusumuzun ve vatanımızın kurtarılması
için milli irade ayağa kaldırıldı. Bir bakalım:
AMASYA
GENELGESİ “İlk
kez ulusal egemenlikten bahsedilmiştir. Bir ihtilal bildirisi niteliği
taşımaktadır, çünkü İstanbul Hükümeti'ni hiçe saymakta, hükümetin düşman
devletlerin esiri olduğunu söylemekte ve milleti yine milletin kendisinin azmi
ve kararlılığının kurtaracağını söylemektedir. Maddenin yorumu Kurtuluş Savaşı'nın amacı ve yönetim şeklinin halk tarafından yapılması ve seçilmesidir[1] Mustafa Kemal kendisinin hazırladığı Amasya Tamimi'ni, 9. Ordu
Müfettişi sıfatı ile
Mustafa Kemal
tarafından Cevat Abbas Bey’e yazdırılan temel esaslar şunlardır[2]:
- Vatanın bütünlüğü milletin bağımsızlığı tehlikededir.
- İstanbul hükumeti aldığı sorumluluğun gereğini yerine
getirememektedir. Bu durum milletimizi yok olmuş gösteriyor.
- Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. Ek: MİLLÎ İRADENİN ORTAYA KONULMASI. Milli
İradenin Mayası! Ostüzü.
- Milletin içinde bulunduğu durum ve şartların gereğini yerine getirmek
ve haklarını gür sesle cihana duyurmak için, her türlü baskı ve kontrolden
uzak milli bir heyetin varlığı zaruridir.
- Anadolu’nun her bakımdan en güvenilir yeri olan Sivas’ta hemen milli
bir kongre toplanması kararlaştırılmıştır.
- Bunun için bütün illerin her sancağından milletin güvenini kazanmış üç
temsilcinin mümkün olan en kısa zamanda yetişmek üzere yola çıkılması gerekmektedir.
- Her ihtimale karşı bu mesele milli bir sır olarak tutulmalı ve
temsilciler gereğinde yolculuklarını kendilerini tanıtmadan yapmalıdırlar.
- Doğu illeri adına 10 Temmuz’da Erzurum’da bir
kongre toplanacaktır. O tarihe kadar öteki illerin temsilcileri de Sivas’a
gelebilirlerse Erzurum Kongresi'nin üyeleri de Sivas genel kongresine katılmak
üzere hareket ederler.”
“Nutuk'un aynı bölümünde ifade edilir ki, aslında bu taslak,
dört maddelik bir müsvedde olarak dikte edilmiştir. Amasya genelgesinin sonuç
bildirgesi bu taslak doğrultusunda gerçekleşmiştir. Bu taslak metnin sonunda,
Mustafa Kemal'in, Kurmay Başkanı Albay KazımÖzalp/ Bey'in, kurmay heyetinden tebliğ işlerinden sorumlu memur
Hüsrev/Gerede/ Bey'in, askeri makamlara şifre yayan diğer bir yaver Muzaffer/Kılıç/
Bey'in ve sivil makamlara şifreleyen fakat Nutuk'ta adı açıklanmayan bir sivil
memurun imzaları vardır, Nutuk'ta ifade edildiğine göre bunlardan başka imzalar
da vardır.
Bildiri, Erzurum'da 15. Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir'e ve Cemal (Mersinli) Paşalara da sunuldu[1]. Onların onayının alınmasından sonra, bildiri, 22
Haziran 1919'da ülkenin en batısındakinden en doğusundakine kadar tüm mülki
amir ve askeri komutanlara telgrafla Abdurrahman Rahmi Efendi tarafından
ulaştırıldı.”
Amasya Genelgesi'nin Sonuçları:
Türk inkılabının ihtilâl safhası başlamıştır.
1.
İlk kez milli egemenliğe dayalı bir
yönetimden bahsedilmiştir.
2.
İstanbul Hükümeti ilk kez yok sayılmıştır.
3.
Türk Milleti, hem İstanbul'a hem de işgalci
güçlere karşı mücadeleye çağırılmıştır.
4.
Kurtarıcı olarak görülen padişah, hilafet, manda ve himaye düşüncesinin yerini millet ve milliyetçilik düşüncesi almıştır.
5.
Üstü kapalı olarakKurtuluş Savaşı'nın gerekçesi, amacı ve yöntemi belirlenmiştir. Milli İradenin oluşumu!
Ostüzü.
6.
Heyet-i
Temsiliyenin (Temsil Kurulu) oluşturulmasından bahsedilmiştir.
7.
Mustafa Kemal padişah tarafından kendisine
verilen 9. Ordu Müfettişliği yetkilerini aşmış, kendi sorumluluğunda olmayan
batı bölgelerine de bir tamim yayınlamıştır.
8.
Direniş esasları ilk defa Amasya'da yazılı
bir ilke haline getirilmiştir.
9.
Milletin
bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır oluşumu sağlamlaşmıştır.
10. İlk kez ulusal egemenlikten bahsedilmiş olduğundan evrensel bir maddedir.
11. Avrupalı devletlerin sömürgelerindeki mazlum uluslar için de bir örnek
teşkil etmiştir.
12. Müdafayi Hukuk Cemiyetlerini birleştirmek için Sivas'ta bir kongre toplanma
kararı alınmıştır.
13. Ordu terhis edilmemesi ve Erzurum'a gelen delegelerin doğrudan Sivas'a
gelmeleri istenmiştir.”
Gazetenin
çıkarılmasına Sivas Kongresi’nde karar
verilmişti. İlk sayısı 3 gün sonra çıkarılan gazetede niçin bağımsızlık
savaşına girişildiği ve son durumun ne olduğu halka ve dünya kamuoyuna
aktarılmış olduğu için bu yayın, Kurtuluş Savaşı ve Türkiye tarihi açısından büyük önem taşır. Ayrıca Damat Ferit Paşa kabinesinin
düşürülüp Ali Rıza Paşa başkanlığında
yeni bir kabinenin kurulması; Osmanlı
Meclis-i Mebusanı için seçimlerin yapılması; Meclis-i Mebusan’a milli
mücadele taraftarı kimselerin girmesinde rol oynamış bir yayın organıdır[1]
İrade-i
Milliye, Heyet-i Temsiliye'nin Sivas'ta
bulunduğu günlerde 16 sayı çıkarılmış; heyetin Sivas'tan ayrılıp Ankara'ya gitmesinden sonra bir yerel gazete hüviyetine bürünmüş; yayın hayatına
1922’nin sonuna kadar devam etmiştir.[2] Heyet-i Temsiliyenin Ankara'ya gidişinden sonra,
milli mücadelenin yayın organı olma görevini Hâkimiyet-i
Milliye gazetesi üstlenmiştir,”
Kuruluşu
Milli
Mücadele’nin esaslarını anlatmak, milli mücadele karşıtı propagandalara yanıt
vermek üzere bir gazete çıkarılması Sivas Kongresi’nin 11 Eylül 1919’da
gerçekleşen sekizinci oturumunda kararlaştırıldı. Gazeteye mesul müdür bulma
görevi kongrenin Sivas delegesi Rasim Bey (Başar)’e verildi. İttihat ve Terakki ile ilgisi
olmayan birini bulması Bey’den özellikle istendi[3] Rasim Bey, o sırada 22 yaşında bir genç olan Demircizade
Selahaddin'i (Ulusalerk) Mesul Müdür olarak belirledi. Heyet-i Temsiliye
üyesi Mazhar Müfit/Kansu/ Bey yazı işleri müdürü oldu. Gazete, Vilayet Matbaası’nda basıldı.
Gazetenin
başlığında haftada iki gün yayınlanır ifadesi yer alıyordu[3] ancak başlangıçta hafta bir gün çıkarıldı [4]. Zaman içinde haftada iki kere ve daha sonra günlük
olarak çıkarılmıştır.[1]
Kimi kaynaklara
göre gazetenin adı bizzat Mustafa Kemal Paşa tarafından konuldu ancak bu adının
konuluşu hakkında kesin bilgi yoktur.[1] Gazetenin başlık altında "Metâlib ve Âmâl-i
Milliyenin Müdafiîdir" ("Milletin arzu ve isteklerinin
savunucusudur") ibaresi yer almıştır.” Milli irade kavramının babası İngiliz filozofu
Thomas Hobbes/1588/1679/ ,1651’de Leviathan-Ejderha- adlı bir eser yazarak Batı
yönetiminin yolunu çizmiştir. Daha sonra da bu konuyu Contract Social
/Toplumsal sözleşme/İçtimai Mukavele/Fransız Filozofu Jean Jacgues Rousseau’dur./1712/1778/
J.J.Rousseau'ya göre milli irade yalnızca devletin kuruluşunda tam bir uyuşma
içinde var olabilir. Buna da Konsensüs/Genel Kabul/denilir. Buna göre sonradan
bu iradeyi oluşturanlardan birinin dahi bu iradenin dışına çıkması, artık milli
iradenin bulunmadığını gösterecek ve yeni bir milli irade oluşturmaya çalışacaktır.
Konsensüs’e karşı Dissensüs/ XVIII. yüzyılın en önemli düşünürlerinden biri olan
Jean-Jacgues Rousseau sıkı bir toplum eleştiricisi olarak tanınır. Babası
ömrünün uzunca bir kısmını İstanbul’da Osmanlı Padişahının sarayında saat
tamircisi olarak geçirmiştir. Toplum sözleşmesinden önce yazdığı iki söylev bu bağlamda düşünülür.
İnsan doğal durumda iyiydi, düşünmeden doğanın bağrında yaşıyordu, toplumsal ya
da uygar duruma geçince başka insanlarla ilişkileri arttı, mülkiyeti yaratarak bozulmayı
yaşamaya başladı, lükse, hırsa, eşitsizliğe, kötülüklere yöneldi. Bilimleri ve
sanatları oluşturdu, bunlar onun bozulmasını artırdılar. Ancak insan doğal duruma dönemeyecektir. Öyleyse doğal yaşama
benzer bir yaşam düzeni kurmak gerekir. Bunun özü de toplum sözleşmesine dayanır. Her toplumun üyeleri birbirlerine toplum sözleşmesiyle bağlanmalıdırlar. Toplum sözleşmesiyle insan toplum yararına bazı özgürlüklerinden vazgeçecek ve
genel isteme baş eğecektir.”İTE:www.kitapyurdu.com
Sayın
Bay Recebimizin yemin ve kasem ederek sağlamaya çalıştığı çağdışılık Türkiye Cumhuriyetini
yaratan Konsensüse karşı bir Dissensüs yaratmak Türklük inancı dışındaki
gayretidir! Millî irade kavramı tam bir fikir birliği ister. En ufak bir aykırı
düşünce milli iradenin olmadığını gösterir. Rousseau’nun Genel irade hakkındaki
detaylı görüşleri ve nasıl ortaya çıktığını merak ediyorsanız, toplum sözleşmesi
kitabına bir kez olsun bakmalısınız.
Léon Duguit/1859/1928/ ise günümüzde toplumsal zihinde oluşan milli irade
kavramını eleştirir. Ona göre günümüzde milli irade kavramı sadece politik
kudreti eline alanlar yönüyle irdelenmektedir.
Günümüzde milli iradenin temsilinin somut yansıması sadece ve sadece
anayasalardır. Kabine üyeleri, hatta ve hatta meclisin kendisi dahi milli
iradenin temsilini tam olarak yansıtamaz.
Uğur Mumcu söz
meclisten içeri
kitabında politikacıların "milli irade" kavramını neden diline
doladıklarını şöyle dile getirir:
"Günlük dilde “milli irade” olarak adlandırılan seçim sonuçlarını, seçim
sistemleri açısından değerlendirdiğimizde, bu “milli iradenin, bir önceki
parlamentonun belirlediği seçim yasasına göre değişik sonuçlar verdiğini
görürsünüz. Öyleyse bunlardan hangisi “milli irade”, hangisi değildir? Buna
yanıt bulmak gerekir.
Hukuk alanında olduğu gibi, siyasal konularda da soyut ve genel kavramlarla
konuşmak insanların kolayına gelir. Söz gelişi “milli irade” deyince, bu
tılsımlı sözün yaratacağı yankılarla çok “bilimsel” konuştuğumuzu sanırız.
Bunun gibi, “egemenlik” deyince; hükümetin, bakanlıkların, meclislerin “manevi
şahsiyetleri” deyince olup bitenleri, hükümetleri, bakanlıkları, meclisleri
oluşturan kişilerden soyutlayarak, konuları, bir çeşit “metafizik” bulutlar
içine sokarız. Bunu yaptık mı, gerisi kolay; bundan sonra kim “milli iradeye”
karşı çıkabilir, kim “egemenlik” kavramını eleştirebilir, kim “manevi şahsiyet”
kavramının dokunulmazlık zırhını deler!" (Uğur Mumcu, Söz meclisten içeri,
s.1)
Hukuki ve demokrasi altındaki kavramları eğip bükmeye pek meraklı bir milletiz.
Bu kavramların neden okullarda öğretilmediği ise ayrı bir konu. Her "milli
irade" diye tutturana inanmak gerekmeyeceği gibi, bu kavramları çıkış
noktasından günümüze geliş aşamasına kadar çocuklara yavaş yavaş öğretmek ve
benimsemesini sağlamak en iyi yol olacaktır. “Siyasi Partilerin hükümet etme
vaatleri ve her türlü çıkar gözeterek almış olduğu Seçim sonuçlarına Genel
İrade/Milli İrade/demek aklı kulaklarında olanları esir almak demektir.
Bay Recebimizin Şeriat devleti kurmak için ettiği yemin ve kasemi unutmayalım!
“Bizim için demokrasi amaç değil,
araçtır!”RTE.
“Demokrasi treni istediğimiz
istasyona geldiğin de trenden ineceğiz!”RTE.
“Hem laik, hem de
Müslüman olunmaz! ”Bizim yolumuzun üstünde de ölmüş bir inek yatmaktadır!”RTE. Hindistan’da Mustafa
kemalimizi kaydetmiştir. Millî irademize ve Milli İrademizle kazanmış
olduklarımıza düşmanlık ve aykırılık ,Allahlık
vasıflarını da kazanmış olan Bay Recep T