5 Temmuz 2015 Pazar

2058/HADİ CANIM SEN DE PROFF!?



    TC.

OSMAN TÜRKOĞUZ

TV. Çeşmealtı,04 Haziran 2015.

“HİÇBİRPEYGAMBERDİĞERİNEZITDÜŞMEMİŞTİR!?”                                                                                                       Proff. Dr. Fahri kayadibi. Posta gazetesi,03 Temmuz 2015.

             “Bazıları çekişmelerin, savaşların kaynağının dinler olduğunu söylerler.

Yanılıyorlar. Savaşan—Çekişen dinler değil, insanlardır. Dinler arasında uyum vardır. İlahi dinler birbirinin tamamlayıcısıdır. Sonra gelen önce gelenin noksanlarını tamamlamıştır. Hiçbir peygamber diğerine zıt düşmemiştir. Çünkü onlar tek Allah tarafından aynı görevle gönderilmişlerdir. Hepsi sevgi ve barışla insanlığı tevhit inancı şemsiyesi altında toplamaya çalışmışlardır. İnananların çekişip-Savaşması tevhid akidesini getiren kendi dinlerine de ters düşer. Bunlar kendi aralarında da savaşarak büyük bir yanılgıya düşmüşlerdir. Yanlışlık ve yanılgılarına kutsal savaş diyecek kadar da akıl-Mantık dışı kalmışlardır.”Etme Hoca,insanları yönlendiren peygamberlerin Allah  eseri dedikleri  ve insanların da öyle kabul ettikleri  din kitapları değil midir?!

“Kâfir Kimdir? İmanın altı esasından birine ittiba etmeyen kâfirdir, deniliyor. Yani Müslüman olmayan, Ehl-i kitap da olsa kâfirdir deniliyor.”KÜFFAR=KÂFİRLER,MÜSLÜMANLIK İNANIŞI DIŞINDAKİLER.BASIN KILINCI?!ŞARAP HELAL,ŞARAP HARAM?!Bu nasıl BİRBİRİNİ tamamlama Hocam?!HADİS:

Hadis No: 1056
Ravi: Abdullah İbnu Amr İbnul-As
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah yolunda cihada çıkıp gazve yapan selamete erip ganimetle dönen her ordu ve her seriyye ahirette elde edeceği mükafaatın üçte ikisine dünyada kavuşmuş olur. Hiçbir ganimet elde edemeyen, korku geçiren ve musibetlere maruz kalan her ordu ve her seriyye ise (ahirette) tam ücrete erer."

Kaynak: Müslim, İmaret 153, (1906); Ebu Davud, Cihad 13, (2785); Nesai, 15, (6, 17, 18); İbnu Mace, Cihad 13.”Hani öteki dinler de Allahın kitabına göreydi?! Musevilerin ve  Hıristiyanların malları ve canları Allahın korumasında değil mi?!Hani dinde zorlama yoktu?!
+DAVUT,General Uria’nın karısını gebe bırakarak,General Uria’yı öldürttü?!
+Süleyman’ın/Salomon’un/700 karısı ve 300 cariyesi vardı?!Hz.Muhammedin 24 karısı olmuştu?!
+Davudun oğlu,öz ablasının ırzına geçmişti?!
+Hz. İsa’nın yalınız bir kadın dostu vardı, o da Fahişe Anna Maria Mağdelenaydı. Yalınız Ol kadın Hz. İsa’nın sırtını yağlardı.
+Hıristiyanlıkta boşanmamak koşulu ile tek evlilik vardı?!Müslümanlıkta dört kadın ve sayısız cariye var?!
+Musa/Moşe/Savaş esiri olarak getirilen kadınlardan ellenmişleri hemen öldürttü?!MÜSLÜMANLIKTA DA ESİR KADINLARIN VE KIZLARIN IRZLARINA GEÇİLEREK PAZARLARDA SATILIRLARDI!?
+Tüm dünya insanları malları ile birlikte Yahudilerin kölesidir?!Yahudi dini metinleri.
+Dünyayı Kureyşliler yönetecek,cennet dili Arapça olduğundan ve ben  her Müslüman mutlaka Arapça öğrenecektir.”Türk,baban bile olsa öldür!”Hz:Muhammet!?
 +Cennette her Müslüman erkeğe 72 kadın,100 Cariye ve de 100 Huri verilecektir.Öteki dinlerden olanlar da,seks ihtiyaçları için  ne yapacaklardır?!
+Hıristiyanlıkta içki içmek serbesttir. Müslümanlıkta da, Hamza’nın sarhoş olarak Hz. Ali’nin devlerinin ayaklarını kesmesinden sonra, içki haram olmuştur.Hurmsuresi67’inci ayet. Maide suresi 90-91’inci ayetler?!CENNETTE ŞARAP IRMAKLARI VARDIR İÇMESİ DE BELEŞTİR?! Bu konudaki ayetleri ve de Hadisleri ve yorumları okuyalım:
“Kur'ân-ı Kerim'de İçkinin Haramlığı ve Yasaklanma Aşaması
"ALINTIDIR:
        “Kur'ân-ı Kerim'de İçkinin Haramlığı ve Yasaklanma Aşaması   Hamr kelimesi, Kur’ân-ı Kerim’de toplam 7 Yerde geçer (2/Bakara, 219; 5/Mâide, 90, 91; 12/Yusuf, 36, 41; 24/Nûr, 31; 47/Muhammed, 15). Bilindiği gibi, içki yasağı tedricî şekilde getirildi. Kur’ân-ı Kerim’de bu âyetler, şu iniş sırasını tâkip etti: Önce içkinin güzel olan rızıklardan ayrı olarak (güzel olmayan) bir rızık/gıda olduğunu belirten âyet (16/Nahl, 67) indi, sonra içkide büyük zarar ve günah olduğuna dâir âyet (2/Bakara, 219) bunu tâkip etti. Daha sonra sarhoşken namaza yaklaşılması yasaklandı (4/Nisâ, 43
). En sonunda da içkiyi kesin şekilde yasaklayan ve onu şeytan işi bir pislik ilan eden âyet nâzil oldu (5/Mâide, 90-91).      “Hurma ve üzüm gibi meyvelerden hem sarhoşluk veren içki, hem de güzel gıdâlar edinirsiniz. İşte bunlarda da aklını kullanan kimseler için büyük bir ibret vardır.” (16/Nahl,67,) "Sana, şarap ve kumar hakkında soru sorarlar. De ki: Her ikisinde de büyük bir günah ve insanlar için birtakım faydalar vardır. Ancak her ikisinin de günahı faydasından daha büyüktür. Yine sana iyilik yolunda ne infak edip harcayacaklarını sorarlar. 'İhtiyaç fazlasını' de. Allah size âyetleri böyle açıklar ki, düşünesiniz." (2/Bakara, 219) “Ey iman edenler! Siz sarhoş iken -ne söylediğinizi bilinceye kadar-, cünüp iken de -yolcu olan müstesnâ- gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta olur veya bir yolculuk üzerinde bulunursanız yahut sizden biriniz ayak yolundan gelirse, veya kadınlara dokunup da bir su bulamamışsanız o zaman temiz bir toprakla teyemmüm edin: Yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz Allah çok affedici ve bağışlayıcıdır.” (4/Nisâ, 43) “Ey iman edenler! Hamr (sarhoşluk veren içecekler), kumar, dikili taşlar (putlar, putlaştırılan heykeller), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan içkide ve kumarda, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi, Allah’ın zikretmekten ve namazdan alıkoymak ister. Artık (bunlardan) vazgeçtiniz, değil mi?” (5/Mâide, 90-91) “Müttakîlere vaad olunan Cennetin durumu şöyledir: İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Orada meyvelerin her çeşidi onlarındır. Bunlardan da öte Rablerinden bir bağışlama vardır. Bu, ateşte ebedî kalan ve barsaklarını parça, parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu hiç?”(47/Muhammed, 15) “(Ey Muhammed!) Hayatın hakkı için, onlar, sarhoşluklar içinde bocalıyorlardı.” (15/ Hıcr, 72) “Ey insanlar! Rabbinizden korkun! Çünkü kıyâmet vaktinin depremi müthiş bir şeydir! Onu gördüğünüz gün, her emzikli kadın emzirdiğinden vazgeçer, her gebe kadın çocuğunu düşürür. İnsanları da sarhoş bir halde görürsün. Oysa onlar sarhoş değillerdir; fakat Allah’ın azâbı çok dehşetlidir.” (22/ Hacc, 1-2)  “Ölüm sarhoşluğu bir gün gerçekten gelir de, ‘işte (ey insan) bu, senin öteden beri kaçtığın şeydir’ denir.” (50/Kaf, 19) “Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin. Kendiniz bilip dururken, insanların mallarından bir kısmını, yalan yemin ve şâhitlik ile yemeniz için o malları hâkimlere (reislere, yetkili idarecilere veya mahkeme hâkimlerine el altından) vermeyin.” (2/Bakara, 188) “Ey iman edenler! Aranızda karşılıklı rızâya dayanan ticâret olması hali müstesnâ, mallarınızı, bâtıl (haksız ve haram yollar) ile aranızda (alıp vererek) yemeyin. Ve kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz Allah size merhamet edecektir. Kim düşmanlık ve haksızlık ile bunu (haram yemeyi veya öldürmeyi) yaparsa, (bilsin ki) onu ateşe sokacağız; bu ise Allah’a çok kolaydır. Eğer yasakladığımız büyük günahlardan kaçınırsanız; sizin, küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere sokarız.” (4/Nisâ, 29-31) İçki mâide sûresi 90’ıncı âyet le mutlak anlamda haram kılınmadan önce, hakkında iki hüküm daha inmişti (2/Bakara, 219, 4/Nisâ, 43). Son hüküm gelmeden önce Hz. Peygamber (s.a.s.) kendileri mutlak yasağa hazırlamaları için halkı toplamış ve onları uyararak şöyle demişti: "Allah insanların içki içmelerinden asla hoşlanmaz. Mutlak yasak yakında gelse gerektir. Bu yüzden ellerinde içki bulunanlar en iyisi mi onu satsınlar." Bundan bir süre sonra, Mâide suresi 90’ıncı ayet inince, "Şu anda ellerinde içki bulunanlar artık onu ne içebilir, ne de satabilir; bu yüzden onu yok etsinler."Diye ilânda bulundu. Bunun üzerine dökülen içkiler Medine sokaklarında aktı. Bununla birlikte bazıları "Onu Yahudilere hediye edemez miyiz?"Diye Hz. Peygamber'e (s.a.s.) sordular. Cevap şöyleydi: "Onu haram eden, hediye olarak verilmesini de yasaklamıştır." Daha bazıları "Onu sirke yapamaz mıyız?" diye sordular. Cevap: "Hayır, dökmelisiniz" şeklinde oldu. Bir başkası tekrar, tekrar sordu: "İçkiyi ilaç olarak da kullanamaz mıyız?" Hz. Peygamber (s.a) üstüne basa, basa bunu da reddetti ve şöyle buyurdu: "Hayır, o bir ilaç değil, bir hastalıktır." Yine, bir başkası daha sordu: "Efendim, biz çok soğuk bir yerde yaşıyoruz ve işimiz de yorucudur. Bu bakımdan, yorgunluğumuzu gidermek ve ısınmak için içki içiyoruz." Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle dedi: "İçtiğiniz sarhoşluk veriyor mu?" "Evet" dedi adam. Bunun üzerine, Hz. Peygamber (s.a.s.) "Ondan el çek!"Buyurdular. Soruyu soran adam bu kez, "Bizim orada oturanlar bunu kabul etmeyecektir." Dedi. Hz. Peygamber (s.a.s.) buna da şöyle karşılık verdi: "Eğer kabul etmezlerse git, onlarla savaş!" İbn Ömer'den (r.a.) rivâyet edilen bir hadise göre Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuşlardır: "Allah içkiyi ve onu içeni, sunanı, satanı, alanı, üreteni, ürettireni, taşıyanı ve kendisine taşıtanı lânetlemiştir." Bir başka hadisinde Hz. Peygamber (s.a.s.) Müslümanlara içkiyle birlikte sunulan yemekten yemeyi yasaklamıştır. Yasağın ilk döneminde, içkiyi çıkarmada ve içmede kullanılan aletlerden yararlanılmasını bile yasaklamış, fakat daha sonra yasa iyice yerleşince bunların kullanımına izin vermiştir. Arapça "hamr" kelimesi öncelikle üzümden yapılan şarap anlamına geliyorsa da, buğday, arpa, kuru üzüm, hurma ve baldan yapılan içkiler için de kullanılır olmuş ve yasak, sarhoşluk veren her şeyi içine almıştır. Hadisler bu noktada oldukça açıktır: "Her sarhoşluk veren hamrdır ve haramdır”, "Sarhoşluk veren her içki haramdır", "Her sarhoşluk veren şeyi yasaklıyorum." Cuma hutbelerinden birinde Halife Hz. Ömer (r.a.) hamr'ı "düşünme melekesini gideren her şey" olarak tanımlamıştır. Bu bağlamda Hz. Peygamber (s.a.s.) genel ilkeyi şöyle koymuşlardır: “Çoğu sarhoşluk veren şeyin en az miktarı da haramdır; bir bardağı sarhoşluk veren şeyin bir damlası da haramdır..." Hz. Peygamber (s.a.s.) zamanında sarhoş için belli bir ceza yoktu. Tutuklanıp mahkemeye çıkarılan suçlu ayakkabılarla dövülür, tepiklenir, yumruklanır, çomaklanır ve kırbaçlanırdı. Bu suç için verilen cezanın en yüksek miktarı kırk kırbaçtı. Hz. Ömer'in (r.a.) halifeliğinin ilk günlerinde de aynı ceza uygulanıyordu. Fakat o suçların arttığını görünce, diğer sahabelere de danışarak cezayı seksen kırbaca çıkardı. İmam Malik, İmam Ebu Hanife ve bir rivayete göre İmam Şafiî de aynı görüşteydiler. Fakat İmam Ahmed b. Hanbel ve bir başka rivayete göre İmam Şafiî, içki içmenin cezasının kırk kırbaç olduğu fikrindedir. Hz. Ali (r.a.) de kırk kırbacı kabul etmiştir. İslam fıkhına göre, yasağın üzerinde durmak İslâm Devleti'nin görevidir. Nitekim Hz. Ömer (r.a.) zamanında Beni Sakif kabilesinden Ruveyşid adlı bir adamın dükkânı, içinde gizlice şarap üretilip satıldığı için yakılmıştır. Başka bir seferinde ise, şarap sattıkları için bir köyü yaktırmıştır (Tefhîmu’l Kur’an, Mâide, 90’ıncı âyetin tefsiri).“
 
 
 
 
 

 

       

        5/MÂİDE-68: (Yaşar Nuri Öztürk) De ki: "Ey Ehlikitap! Siz, Tevrat'ı, İncil'i ve Rabbinizden size indirileni tam uygulamadıkça hiçbir şey değilsiniz." Rabbinden sana indirilen, onlardan birçoğunun küfür ve azlığını elbette artıracaktır. Küfre batan topluluk için tasalanma artık. / (Abdullah Parlayan) De ki: “Ey bize de kitap verildi diyenler! Siz Tevrat'a, İncil'e ve Rabbiniz tarafından indirilen son kitap Kur'ân'a tam olarak uymadıkça, inançlarınızı sağlam bir temele oturtmuş olamazsınız.” Fakat Rabbin, tarafından sana indirilen o Kur'ân, onlardan çoğunun azgınlığını ve inkârını artıracaktır. Ama gerçekleri örtbas eden bu insanlar için üzülme.”     Yahu Hocam,İncillere ve Tevrat’a inananları neye göre,kimin Tanrısal buyruğuna göre kestik?!

        Tevrat ve İncil’in Değişmezliği Soru Bazı insanlar Tevrat’ın ve İncil’in değiştirildiğini iddia ediyorlar. Buna cevabınız nedir? Bayan A.

 Irak Giriş Tanrı binlerce yıl önce Yahudilere Musa aracılığıyla şu buyruğunu verdi: “Size verdiğim buyruklara hiçbir şey eklemeyin, hiçbir şey çıkarmayın. Ama size bildirdiğim Tanrımız RAB’BİN buyruklarına uyun” (Yasanın Tekrarı 2:4). Bu buyruk aynı kitapta tekrar edilir: “Size bildirdiğim bütün buyruklara iyice uyun. Bunlara hiçbir şey eklemeyin, hiçbir şey çıkarmayın” (Yasanın Tekrarı 12:32). Bundan yüzyıllar sonra Bilge Süleyman, Kutsal Ruh’un esinlemesiyle şu tanıklıkta bulundu: “Tanrı’nın her sözü güvenilirdir, O kendisine sığınan herkese kalkandır. O’nun sözüne bir şey katma, yoksa seni azarlar, yalancı çıkartır” (Süleyman’ın Öydeyişleri 30:5-6). Kutsal yazıların sonunda şu şiddetli uyarıyı okuyoruz: “Bu kitaptaki peygamberlik sözlerini duyan herkesi uyarıyorum! Her kim bu sözlere bir şey katarsa, Tanrı da bu kitapta yazılı belaları ona katacaktır. Her kim bu peygamberlik kitabının sözlerinden bir şey çıkarırsa, Tanrı da bu kitapta yazılı yaşam ağacından ve kutsal kentten ona düşen payı çıkaracaktır” (Vahiy 22:18-19). Bu yasak ve kesin uyarılardan sonra Tanrı’ya, O’nun kitaplarına ve peygamberlerine inanan biri, Tanrı’nın ruhsal bereketlerini ve O’nun insanoğluna vaadettiği kurtuluş ve sonsuz yaşamı elinin tersiyle iterek Tanrı kelamını bozmaya yeltenebilir mi? İnanmayanlara gelince, onların kutsal yazıları bozup değiştirmeleri zaten mümkün değildir. Zira bunu yapabilmeleri için, Kutsal Kitap’ın yeryüzüne dağılmış binlerce nüshasını eksiksiz toplamaları, aynı zamanda iman edenlerin de buna seyirci kalmaları gerekirdi. Ne yazık ki, günün birinde bazıları Mesih’in pak elçilerini, kendilerine emanet edilen Kutsal İncil’i değiştirmekle suçlayabilmişlerdir. Oysa bu, sadece kutsal yazılara iftira değil, Kuran’ın Mesih’in elçileri hakkındaki olumlu ifadeleriyle de (Al-i İmran 52) çelişmektedir. Kutsal Kitap’ın her türlü tahrif ve bozukluktan uzak oluşunun kanıtlarına gelince, onları teker, teker bu kitapçığımızda değerli okuyucunun dikkatine sunacağız. I KUTSAL KİTAP’IN OLUŞUMU Tanrı, yüce Kutsal Kitap’ını hikmet ve anlayışla oluşturmaya, son derece büyük bir özen göstermiştir. Eski Anlaşma’yı inceleyen biri, Kutsal Kitap’ın bu bölümünün, üç dönemde tamamlandığını, yine Kutsal Kitap’ın kendisinin duyurduğunu görecektir:” - See moreat:http://www.kitabimukaddes.com/tevrat-ve-incilin-degismezligi.html#sthash.LY8pUOY6.dpuf

             İncillerin ve Tevratın nasıl ve ne zaman yazıldıklarını kesin olarak bilmekteyiz. İncil adlı Hz.İsaya indiği iddia edilen bir kitap ta yoktur. İnciller, sonradan yazılmışlardır. İznik ve Efes konsülleri 2500 İncili Dörde indirerek bunlara,”Kanonik/Yasal /İnciller!”Demiştir. Sonradan Barnabas incili bulunmuş,1945 senesinde de Mısır’da bir çocuk mezarında 114 sureli Saint Thomas incili bulunmuştur. Hakkâri’de bir mağarada da Barnabas incili bulunarak koruma altına alınmıştır. Altı İncil de benim kitaplığımda var?!Aslına bakarsanız Kuranın 200’e yakın ayeti sonradan değiştirilmiştir.

                 “YAHUDİLER VE HIRİSTİYANLAR CENNETE GİREMEZ?!”Buradaki yazılanların tümü de ALINTIDIR?!Ostüzü.

        “Bir ayeti alarak hüküm çıkarmanız sadece cehaletinizin hükmünü vermeniz olur.”

   Dolayısıyla bir ayeti alarak Yahudi ve Hıristiyanlar hakkında “cennetlik” fetvasını verenler bu büyük kaideyi çiğneyerek kendi cehalet veya art niyetlerini ortaya koymaktadırlar.

   Şimdi konuyu genişleterek Yahudi ve Hıristiyanlar için iman şartının ne olduğunu anlatmaya çalışacağız.”

BAKARA 62 – MAİDE 69.

   Öncelikle size ayetlerin manasını verelim sonra izah edelim:

   “Şüphesiz o kimseler ki, iman etmiştirler, bir de o kimseler ki Yahudi olmuşturlar, ayrıca Hıristiyanlar ve Sabiiler; Allah’a ve o son güne inanmış, Salih bir amel de işlemişse; onlar için Rableri nezdinde ecirleri vardır. Onlar üzerine hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.” (Bakara 62)

   “… O kişiler ki, Yahudi olmuşlardır. Bir de o sabiler ile Hıristiyanlar; işte her kim Allah’a ve o son resulüne inanır ayrıca Salih bir amel de işlerse, artık onlar üzerine hiçbir kork yoktur ve ancak onlar mahzun olmayacaklardır.” (Maide 69)

   Ayetlerin yalın manalarını verdik. Kur’an’ı açıp ilk olarak bu ayetleri gören Müslüman veya herhangi bir insan muhakkak ki çeşitli evhamlara kapılacaklar, biraz arsızlık var ise bu ayetlerden hüküm bile çıkaracaktır.

   İlk olarak şu bilinmelidir ki, bu ayetler Peygamber Efendimize kavuşamayan ve tek Allah inancına sahip olan bozulmamış ehli kitap hakkında nazil olmuştur. Fakat bazıları gibi bu ayetler o zamanda geçerliydi bu zamanda geçerli değil diyemeyiz. Ayetler kıyamete kadar tazeliğini koruyacaktır.

   Ancak en başta da dediğimiz gibi Kur’an bir bütündür ve tamamını ele almadan hususi mana ifade eden bir ayeti umumi şekilde anlayamazsınız.

   Bu nedenle diğer ayetlere göz atacağız bakalım ne olacak…

   Her gece okuduğumuz “Amenerrasulü” de bakınız Mevla Teâlâ ne buyuruyor:

   “O Peygamber de, Rabbinden kendisine indirilmiş olana iman etmiştir, müminler de. Her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve resullerine inanmıştır” (Bakara 285)

   Ne görüyorsunuz bu ayette? İman şartları kaça tamamlandı?

   Yukarıda “Allaha, resulüne ve ahirete” iman zikredilirken bu ayette ise “Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve resullerine” inanmak da zikrediliyor. Bunu teyit eden ve ters istikamette gidenleri tehdit eden bir başka ayeti kerime okuyalım:

   “Ey inanmış olan kimseler! Allah’a, Resulüne peyderpey indirmiş olduğu o kitaba ve daha önce topyekûn indirmiş olduğu kitaplara iman edin (imanda sebat edin)

   Her kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve o son günü (bunlardan birini) inkâr ederse, muhakkak ki o, pek uzak bir sapmayla sapıtmıştır.” (Nisa 136)

   Görüldüğü üzere iman şartları sadece Allah’a ve son güne inanmaktan ibaret değil. Ve işin ince noktası bu şartları inkâr edenler dalalete düşmüş, hidayet yolundan sapmış sapık olarak nitelendiriliyor.

   Yazının üçüncü kısmında ayet ve hadis-i şerifler ile delillerimizi sıralayacağız ancak öncelikle Yahudi ve Hıristiyanların içinde bulundukları şirki gözler önüne serelim…

             KÜFRE DÜŞEN YAHUDİ HIRİSTİYANLAR

  “Andolsun “Şüphesiz Allah Meryem oğlu Mesih’tir.” diyenler küfre düşmüştür. De ki: “O eğer Meryem oğlu Mesih’i onun annesini ve yeryüzündekilerin tümünü helak (yok) etmek isterse Allah’tan (bunu önlemeye) kim bir şeye malik olabilir? Göklerin yerin ve bunlar arasındakilerin tümünün mülkü Allah’ındır; dilediğini yaratır. Allah her şeye güç yetirendir.” (5/17)

   “Yahudi ve Hıristiyanlar: “Biz Allah’ın çocuklarıyız ve sevdikleriyiz” dedi. De ki: “Peki ne diye sizi günahlarınızdan dolayı azablandırıyor? Hayır siz O’nun yarattığından birer beşersiniz. O dilediğini bağışlar dilediğini azaplandırır. Göklerin yerin ve bunların arasındakilerin tümünün mülkü Allah’ındır. Son varış o’nadır.” (5/18)

   Dediler ki: “Allah oğul edindi.” O (bu yakıştırmadan) yücedir. Hayır, göklerde ve yerde her ne varsa o’nundur tümü O’na gönülden boyun eğmişlerdir. (2/116)

   “Yahudiler: “Üzeyir Allah’ın oğludur” dediler; Hıristiyanlar da: “Mesih Allah’ın oğludur” dediler. Bu, onların ağızlarıyla söylemeleridir; onlar, bundan önceki inkâr edenlerin sözlerini taklid ediyorlar. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar? (9/30)

  “Onlar Allah’ı bırakıp bilginlerini ve rahiplerini rablar (ilahlar) edindiler ve Meryem oğlu Mesih’i de. Oysa onlar tek olan bir ilah’a ibadet etmekten başka bir şeyle emrolunmadılar. O’ndan başka ilah yoktur. O bunların şirk koştukları şeylerden yücedir.” (9/31)

   “Allah katından yanlarında olan (Tevrat)ı doğrulayan bir Kitap geldiği zaman -ki bundan önce inkâr edenlere karşı fetih istiyorlardı- işte bilip-tanıdıkları gelince, onu inkâr ettiler. Artık Allah’ın laneti kâfirlerin üzerinedir.” (2/89)

   “Kitap Ehlinden olan kâfirler ve müşrikler, Rabbinizden üzerinize bir hayrın indirilmesini arzu etmezler. Allah ise, dilediğine rahmetini tahsis eder. Allah büyük fazl sahibidir.” (2/105)

   Bu ayeti kerimelerden anlaşılacağı üzere Hıristiyan ve Yahudiler Allah’a çocuk isnat eden, kendilerini onun çocuğu gören ve rahiplerini rab edinen, birer kâfir ve müşrik topluluktur.

   Kâfir ve müşrikler için ise büyük tehditler vardır:

   “Şüphesiz küfredip kâfir olarak ölenler, bunların hiçbirisinden, yeryüzü dolusu altını olsa -bunu fidye olarak verse de- kesin olarak kabul edilmez. Onlar için acı bir azab vardır ve onların yardımcıları yoktur.” (3/91)

   “Ve kâfirler için hazırlanmış olan ateşten sakının.” (3/131)

   “İnkâr edenler, Beni bırakıp kullarımı veliler edindiklerini mi sandılar? Gerçekten Biz cehennemi kâfirler için bir durak olarak hazırlamışız. (18/102)”

   “Gerçekten Allah, kâfirleri lanetlemiş ve onlar için ‘çılgın bir ateş’ hazırlamıştır. (33/64)”

      AYET-İ KERİMELERDEN DELİLLERİMİZ


   İSLAM BÜTÜN DİNLERDEN ÜSTÜNDÜR!Ben,Allahın dinini kabul ettirene kadar savaşmak üzere gönderilmişim!?”Hz.Muhammet.Öteki dinler hani Allahındı?!Allah sözünden dönen midir?!Ostüzü.

   “Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O’DUR. Öyle ki onu (hak din olan İslam’ı) bütün dinlere karşı üstün kılacaktır; müşrikler hoş görmese bile.” (Saf 9)

   ALLAH KATINDA TEK DİN İSLAMDIR

   “Şüphesiz ki Allah katında tek din İslam’dır…” (Al-i İmran 19)

   Bazıları bu ayete karşılık “o halde neden Allah Kur’an-ı Keriminde diğer dinleri muhatap alıyor” diyebilir. İşte onların bu yanlış anlamalarına fırsat verilmemesi için başka bir ayet yukarıdaki ayeti hem tefsir etmekte hem de manasını kuvvetlendirmektedir:

   “Peki, onlar, Allah’ın dininden başka bir din mi arıyorlar? Oysa göklerde ve yerde her ne varsa -istese de istemese de- O’na teslim olmuştur ve O’na döndürülmektedirler.” (Al-i İmran 83)

   “Kim İslam’dan başka bir din ararsa asla ondan kabul edilmez. O, ahirette de hüsrana uğrayanlardandır.” (Al-i İmran 85)

   Görüldüğü üzere Allah katında tek din İslam’dır ve her kim İslam’dan başka herhangi bir dine uymuş olursa ondan kabul olunmayacak, ahirette hüsrana uğrayacak yani batıl yolda olduğunu anlayacak, eli boş kalacak, cehenneme gönderilecektir.EK:TÜM KİTAPLARI ALLAH İNDİRDİYSE,ALLAH DÖNEK Mİ?!Müslümanlıktan önceki din sakinleri cennete,HADİ CANIM SEN DE.OSTÜZÜ.

   EHLİ KİTAP İMAN ETSEYDİ!

   Bu ayette ise İslam dinine iman etmeyenlerin fıska saptıklarını, hayrın İslam’da olduğu beyan ediliyor..

   “Kitap Ehli de inanmış olsaydı, elbette kendileri için hayırlı olurdu. İçlerinden iman edenler vardır, fakat çoğunluğu fıska sapanlardır. (Al-i İmran 110)

   MÜMİNLERİN TÖVBESİNİ KABULEDER.

   “Şundan ki: Allah, münafık erkekleri ve münafık kadınları, müşrik erkekleri ve müşrik kadınları azablandıracak; mü’min erkeklerin ve mü’min kadınların tövbesini kabul edecektir. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.” (33/73)

   İSLAM’A AÇILAN GÖNÜL

   “Allah, kimin göğsünü İslam’a açmışsa, artık o, Rabbinden bir nur üzerinedir” (Zümer 22)

   Bu ayette Müslüman olanların hidayete ulaştıran nur olduğu beyan edilirken alttaki ayet tarafından teyit ve tefsir edilmektedir

   “Allah, kimi hidayete erdirmek isterse, onun göğsünü İslam’a açar; kimi saptırmak isterse, onun göğsünü, sanki göğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı kılar. Allah, iman etmeyenlerin üstüne işte böyle pislik çökertir.” (6/125).Bu iş ALLASHTANSA KULA HESAP NİYE?!HADİ CANIM SEN DE.OSTÜZÜ.

   Yani hidayet İslam dinindedir.

   İNKÂR EDEN EHLİ KİTAP

   Aşağıdaki ayette ise Ehli Kitap ve müşrik burada aynı kategoride zikredilip ikisinin kurtuluşu da İmana bağlanmış, İslam dinini inkâr ederek imandan yüz çevirmeleri halinde her iki guruba da cehennem vaad edilmiştir.

   “Şüphesiz, kitap ehlinden ve müşriklerden inkâr edenler, içinde sürekli kalıcılar olmak üzere cehennem ateşindedirler. İşte onlar, yaratılmışların en kötüleridir. (98/6)

   İSLAMA ÇAĞRILDIĞI HALDE…

   “İslam’a çağrıldığı halde, Allah’a karşı yalan uyduranlardan daha zalim kimdir? Allah, zalim bir kavmi hidayete erdirmez.” (Saf 7)

HADİS-İ ŞERİF VE SİYER ÖRNEKLERİ


   Şu hadis-i şerif aslında tartışmalara mahal bile bırakmamaktadır..

   “Muhammed’in canı, (kudret) elinde olan Zât’a yemin olsun ki; bu ümmetten Yahudi veya Hıristiyan herhangi bir kimse beni duyar da, sonra benimle gönderilen dine inanmadan ölürse, mutlaka cehennem ashâbından olur!” (Müslim, İman: 70, no:153)”.

   Hadîs-i şerifi de, bu kâfirlikten, sadece “Allah’ı ve âhireti inkâr” kastedilmeyip, bununla birlikte “Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in dinine uymamanın da imansızlık sayıldığını açıklamaktadır.EK:Hani din ,Allahındı?!OSTÜZÜ.

   BİZANS KAYSERİ HERAKLİYUS’A GÖNDERİLEN MEKTUP:

   Bizans kayserine gönderilen mektup bu konuda hayli açıktır:

   “Allah’ın kulu ve Rasûlü Muhammed’den, Bizans’ın Başı Herakliyus’a.  Selam hidayete tabi olanların üzerine olsun.. 
   Bundan sonra ey kral, seni İslâmiyet’e davet ediyorum. Müslüman ol. Allah seni bütün belâlardan korur ve seni iki kat mükâfatlandırır. Amma inkâra sapar ve bu tebliği kabulden imtinâ edersen, yalnız kendi inkârının günahını değil, tebaalarının inkârının günahı da senin boynunadır.

   De ki: “Ey kitap ehli! Aramızda müşterek olan bir söze gelin de yalnız Allah’a ibadet edelim, ona hiçbir şeyi ortak tutmayalım.” 
Fakat yüz çevirirlerse: “Şâhid olun ki biz (Allah’ın iradesine teslim olan) Müslümanlarız” deyin. 
(Âl-i İmrân: 64)

   “Peygamber Efendimiz, İslama davet ettiği Ehli kitap bir hükümdara Müslüman olması aksi halde inkâra sapacağını ve halkının da vebalini yükleneceğini ilan ediyor… Hâlbuki diyalogculara ve bazı ilahiyatçı geçinenlere göre kralın Müslüman olması şart değil! Peygamberimize göre hidayetin ve doğal olarak cennetin anahtarı Müslüman olmasında, sapıklara göre ise tam tersi!”

   YAHUDİ GENCE İSLAM TEBLİĞİ.

   Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hizmetinde bulunan Yahudi bir genç vardı. Bir gün hastalandı. Peygamberimiz, onu ziyarete gitti, başucuna oturdu ve ona, “Müslüman olmasını” teklif etti. Çocuk, düşüncesini öğrenmek için, yanında bulunan babasının yüzüne baktı. Babası: Ebü’l-Kasım’ın çağrısına uy, deyince, çocuk da Müslümanoldu.
   Bunun üzerine Peygamberimiz: “Şu yavrucağı cehennemden kurtaran Allah’a hamdolsun.” diyerek oradan ayrıldı. (Buhârî, Cenâiz 80)

   Görüldüğü üzere Peygamberimiz bir Yahudi’ye ölüm anında bile İslam’ı tebliğ etmiş, kabul ederek vefat etmesi üzerine cehennemden kurtulduğunu söylemiştir. Kabul etmeden Yahudilik üzerine ölseydi cehennem odunundan başka bir şey olmayacaktı.

   MÜSLÜMAN OLMAK ŞART?!

  “ Gayri Müslim bir kimsenin Müslüman olabilmesi için Allah’a, Peygamberimize, getirdiğine iman etmesi ve ona tabi olması ile mümkün olur. Peygamber Efendimize itaat ise mensubu olduğu batıl dinin bütün inanç sisteminden sıyrılması gerekir.”

   “Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Resulü olduğuna şehadet edinceye kadar, insanlarla savaşmakla emrolundum.” (Müslim 52-53, Buhari: 1/14)

   “Kendilerine kitap verilenlerden Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah’ın ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din İslam’ı din edinmeyen kimselerle, küçülerek (boyun eğerek) kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın.“ (Tevbe 29)

   “De ki: “Ey insanlar! Şüphesiz ki ben, O Allah’ın sizin hepinize (gönderdiği) elçiyim ki, göklerin ve yerin mülkü sadece kendisine aittir, O’ndan başka hiçbir ilah yoktur, o diriltir ve öldürür. O halde Allah’a da, o Nebiyy-i Ümmi olan Rasulüne de iman edin ki, o da Allah’a ve kelimelerine (indirmiş olduğu kitaplara) inanmaktadır. Bir de ona hakkıyla tabi olun, ta ki siz hidayet bulabilesiniz.” (Araf 158)

   Bu ayeti kerimede de Yahudi Hıristiyan fark etmeden bütün insanlara Resulüllah’a yani Hazreti Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) inanmanın ve ona tabi olmanın zarureti, kaçınılmazlığı ve hidayetin anahtarı olduğu beyan ediliyor.

   Gördüğünüz gibi Allahu Teâlâ, Peygamberine insanları kendisine iman ve itaat etmeye çağırmasını emrediyor ve hidayetin bu imana bağlı olduğunu beyan ediyor. (Bu ayet, “peygamber Yahudilere Müslüman olun demedi, Hıristiyanlara Müslüman olun demedi” diyenlere de cevaptır.)

   Şimdi bir kişi bunca ayet hadise rağmen kalkarak Bakara 62, Maide 69 ayetlerini alıp Yahudi ve Hıristiyanlara cennet vizesi vermeye kalkıyorsa bilin ki ya o çok cahil bir adamdır, ya da çok meşhur bir insandır. Cahil ise bilgisizliğindendir. Peygamberimiz: “Cahil cesur olur” buyurmuştur. Meşhur bir kimse ise anlayın ki satılmıştır. Adı kullanılarak bu sapıklığın yayılması kolaylaştırılır.

   Biz bu gün bu iddiayı atan kelli felli hocaların daha dün bu görüşlere karşı geldiğini de biliyoruz. İnsan sormadan geçemiyor: “Peki, ne oldu da değiştiniz?” Siz mi değiştiniz, yoksa kitabınız mı değişti? Bu delilleri ezberleyen kişi Yahudi Ve Hıristiyanların cennetin kokusunu dahi alamayacağını, deve iğne deliğinden girse bile Yahudi ve Hıristiyanların cennete giremeyeceğini ortaya koyar. Biz yemeği pişirdik size kaşık sallaması kaldı… www.ihvanlar.net”MASALLARI dinlemeyiniz tarihi gerçeklere bakınız!?OSTÜZÜ.

2057/YENİ AYET Mİ,HADİS Mİ YOKSA YAVE Mİ?!



   TC.

OSMAN TÜRKOĞUZ


TV. Çeşmealtı,05 Temmuz 2015.

                    YENİ HADİS Mİ,YENİ  SURE Mİ,

                YOKSA YENİ YAVELER  Mİ?!

    Sayın en büyük Müslüman büyüğümüz, yine büyük sözler etmiş. Demiş ki:

“Bir Müslümanın ne uyuşturucuyla, ne içkiyle ne de kumarla zaten asla ilgisi yoktur, olamaz.Ben severek kabul edilen sigarayı da bu kapsamda değerlendiriyorum.Bakıyorsun koskoca profesör sigarayı da,içkiyi de götürüyor.!”?   Bendeniz de, hakları çalınmış bir Türk vatandaşı olarak soruyorum:“Sayın en  büyük,dünya çapındaki Müslüman liderimiz;BAKIYORSUNUZ,sigara ve içki içeni görüyorsunuz.Bakmıyorsunuz mu,etrafınızdaki kabine arkadaşlarınız rüşveti,milyonluk saatleri,dolarları,dükkanları,yalıları,Türk tarihini,Türkçeyi ve Laikliğimizi   alenen götürüyorlar görmüyor musunuz?!Yukarıdaki sözlerinizi  aynaya bakarak söyleyebilir misiniz?!Sonra da,bu sözlerinizi hangi kategoriye sokarak BİAT EDECEĞİZ.Anlatayım:

      Ulusların binlerce senede ortaya koydukları özlü sözlere ATASÖZÜ denir. Bir büyük adamın çok anlamlı ve ders alınacak sözüne VECİZE denir. Bazı kimselerin öğretici ve ders alınacak sözlerine de NASİHAT denir. Haddini bilmez kimselerin uluorta sözlerine de MAVAL denir. Türklüğü,Türk tarihini ve Atatürk’ümüzü de inkâr edene de VATAN HAİNİ Denir?!Peygamberlerin sözlerine de HADİS denir. Tanrı kelamına da her dinde AYET denir. Sizin söylemlerini dinledikçe bizler şaşırdıkta ortada kalakaldık. 1994’te parmağınızdaki alyansı göstererek:

TÜM SERVETİM BU.Eğer iktidar olur da zenginleşirsem,bilin ki Recep Tayyip Erdoğan hırsızlık yapmıştır!?Demiştiniz.Sonra parti başkanı,başbakan ve Cumhurun başı oldunuz.Biz sade ve onurlu Türk vatandaşları sizi bu sıfatlarınızla tanıdık ve dahi kabul ettik?!Bazıları size “son Osmanlı Padişahı?!Dediler.Bazıları da sizi son peygamber kabul ettiler?!Bazıları da daha ileri giderek:

               “Tayyibin göğe yansıması  Allahtır?!Buyurdular.

               Nesin sen doğru söyle;KULMUSUN,PEYGAMBER MİSİN,ALLAH’MISIN?!Sözlerinizi ona göre tutalım A Türk, Türklük ve  ATATÜRK düşmanı?!Bizler Allahın ve peygamberlerin hırsızlık,rüşvet ve yalancılık üzerine ayet ve hadislerine mi uyalım,yoksa sizin bazı yalakalarınızca AYET VE HADİS kabul edilen yavelerinize mi uyalım?!

     

 

 

                                  

     

 

 

İzleyiciler

Blog Arşivi