30 Haziran 2013 Pazar

1070- YENİ MİLLETİNİZ VE MİLLİYETİNİZ HAYIRLI OLSUN!

                   TC.
            OSMAN TÜRKOĞUZ
         TC.osmanturkoguz@hotmail.com
          İzmir; 29 Haziran 2013
 YENİ MİLLETİNİZ VE MİLLİYETİNİZ
         HAYIRLI OLSUN

İngiliz Harp Tarihi: Türk askerlerinden bir grup Conkbayırına doğru kaçıyordu. Tepede bir atlı belirdi, emir verdiği kaçan askerler süngü takıp mevzi aldı, İngiliz askerleri de tam siper yaptı; böylece Birinci Dünya Savaşı da dört yıl uzamış oldu!”
”Bir İngiliz Teğmeni Dokuz yüz metre ilerideki Conkbayırı tepesinde beliren ve askerlerine emir verdiği anlaşılan atlıya ateş etti, vuramadı!” İngiliz belgeleri.
“Yirmi kadar Türk Askeri tepeye doğru kaçıyordu. Sebebini sordum: ”Efendim, düşman!” Dediler.
”Düşmandan kaçılmaz!” Dedim,
“Mermimiz bitti!” Dediler.
”Merminiz bittiyse kasaturalarınız var!” Dedim ve “süngü takk! komutunu vererek mevzi aldırdım.
Düşman askerleri de mevzi aldılar. Kazandığımız vakit bu vakitti; geriden, haber yolladığım birliklerimiz yetiştiler!” Erkan’ı Harp Kaymakamı,19’uncu Fırka  Komutanı Mustafa Kemal
TÜRK ORDUSU ÇANAKKALE’DE TARİHİ BİR DESTAN YARATMIŞTIR. Aşağıdaki W.Churchill’in itirafını Sayın Cansın Türkoğuz iletmiştir.
Türkiye Cumhuriyetinin Başsavcısı ve Tüm Anayasal Erklerimizin de sahibi ve tek kullanıcısı  Sayın Recep Teyyip Erdoğan Beyimiz buyurmuşlardır ki: ”Polisimiz Gezi yolunda anayasal Protesto haklarını kullanmak isteyenlere karşı BİR DESTAN YAZMIŞTIR!”
         ANAYASAL Protesto ve gösteri yapma haklarını kullanmak isteyen Türk İnsanına karşı; Biber gazlı, Tomalı, Coplu ve Tekmeli bir saldırı ile büyük bir başarı kazanan Sayın Başsavcımızın Milislerinin Komutanı Komiser: ”Sizinle gurur duyuyorum! İkinci bir Çanakkale Destanı yazdınız!” Demiş!
         Türk Ulusu kahraman Silahlı Kuvvetleriyle, Çanakkale’de; İngilizlere, Fransızlara diğer hempalarına karşı destansı bir zafer kazanarak Türk ulusunun Tarihine armağan etmişti.
Pekiyi, insana sormazlar mı?
Bu İkinci Çanakkale destanı Kime karşı ve kimler adına kazanılmıştır?
         Türk ulusuna karşı kazanıldığını övünerek anlattıkları bu Fistan!
         Dahili ve Harici Bedhahlarla Kürtler adına kazanılmıştır.
Hz. Ali’nin başını kestiği için övünerek gazel okuyan ilkel Araptan bunların farkları nedir?
İhanettir!


1069/DESTAN YAZAN YAZANA!


 

 
                           TC.

         OSMAN TÜRKOĞUZ

         TC.osmanturkoguz@hotmail.com

             İzmir;30 Haziran 2013


                   DESTAN YAZAN YAZANA!

         Kendi vatandaşlarına karşı destan yazanlar; Hainlerin kendi ulusuna karşı yazdığı destanlarda neden sus ve puslar!

         Büyük Ustamız ve ülkemizin Başsavcısı, Sayın Recep Teyyip Erdoğan buyurmuşlardı ki:”

         “Gezi Parkı eylemcileri Çapulculara! Karşı Polisimiz destan yazmıştır!”

         Anayasal Protesto haklarını kullanan Türk vatandaşlarına karşı; her türlü silah ve donanımla saldıran Bay

Recep Teyyip Erdoğan’ımızın  Militanlarının başı bir komiser de:”

         “Çok gururluyum; bugün ikinci bir Çanakkale destanı yazdınız!”Diyerek Militanlarını okşamıştı!

Sayın Beyler ve  Sayın Devletlilerimiz; sizler Türk halkına karşı destanlar yazarken, Güneydoğuda da Terör Örgütleri Karakol basarak, Güvenlik Güçleri kurarak ve aracını yaktığı bir Türk Uzman Çavuşunu kaçırarak kendi destanlarını dünyaya ilan etmektedirler. Neden susuyorsunuz? Gücünüz Anayasal gösteri haklarını kullanan silahsız Türk vatandaşlarına mı yetmektedir! Silahsız ve Tecavüzsüz Kendi vatandaşlarına karşı destan yazanlar, kendi ulusuna karşı olan hainler karşısında korkak ve korumacıdırlar! HİLAFET ORDUSU DA TÜRK ULUSUNA KARŞI DESTAN YAZMAK ÜZERE KURULMUŞTU. Türk Ulusu da bu hainleri iki ay içersinde ihanetlerinin batağında, tüm dünyaya rağmen, boğmuştu! Hainlerin sonu da hep boğulmak olmuştur1             

 

                           

                           

 

29 Haziran 2013 Cumartesi

1068/HİLAFET ORDUSU YA DA BOŞUNA İHANET!


 


         OSMAN TÜRKOĞUZ

         osmanturkoguz@hotmail.com

             İzmir;29 Haziran 2013

                           
        HİLAFET ORDUSU VE BOŞUNA İHANET!

Anadolu’da kurulan Kuvvayı Milliyeye karşı; İngiliz altınları ve silahları ile teçhiz edilen bir ihanet ordusunun adıdır: bu İhanet ordusuna Kuvvayı İnzibatiye de denilirdi. Bu Ordunun başına; İzmit Limanında demirli Yavuz Zırhlısında karargah kuran;Ünlü Benli Belkıs’ın babası,Süleyman  Şefik Paşa getirilmişti.20 Nisan 1920 tarihinde kurulmuş olan bu ihanet ordusu,İzmit,Adapazarı,Düzce ve Bolu ayaklanmalarında etkili olmuş,At cambazlığından Jandarma komutanlığına ve sonra da Paşalığı yükseltilen Çerkez Anzavur Ahmet çetesi de bu orduya katılmıştı.Subaylarının maaşları 150/250 ,Eratının maaşları da 15/25 Altın lira olan bu ihanet ordusu, yalınayak ve maaş alamayan Ulusal Güçlerimiz tarafından dağıtılmıştı.Bu nedenle de bu ihanet ordusu 20 Haziran 1920 tarihinde lağvedilmişti.Personelinin  bir kısmı esir edilmiş,bir kısmı silahları ile Kuvvayı Milliyeye katılmış,en hainleri de İstanbul’a kaçmıştı.

Şimdi de öğreniyoruz ki; Protestocu Türk Halkına her türlü zulüm ve işkenceyi lâyık gören ; Başsavcımız Sayın Recep Teyyip Erdoğan’a bağlı  Militan polislerin sayıları 250.000 ‘e çıkartılacağı gibi; Biber gazı,tazyikli su ve gaz fişeği ile Anayasal hakkını kullananları,yaralayan ve öldürenlere de 1000/5000TL.İkramiye verilecekmiş!Denenmişi yeniden denemek Akıllı insanların ve devlet adamların işi olmaması gerek!                                                    Yalınız ihaneti gelecek nesillerimize taşıyabilmek amacıyla bir önerim var:Anayasal haklarını kullanan Protestocu Çapulcularımıza!

        Saf nizamında saldıran Militanlara, üzerinde kurukafa işlemeli Gümüş madalya; Tazyikli suyla, Biber gazı, Cop ve tekme onları yaralayan,sakat bırakan ve hâtâ öldüren Militanlarımıza da üzerinde kurukafa resimli Altın madalya verilmelidir!

1067/ATMAYINIZ İRECEP TEYYİP PAŞAMIZ1


                   TC

         OSMAN TÜRKOĞUZ

         TC.osmanturkoguz@hotmail.com

             İzmir;29 Haziran 2013


                   ATMAYINIZ İRECEP TEYYİP PAŞAMIZ!

İngilizlerin çıkartmış olduğu 31 Mart 1909 olaylarında; Vatan haini Gericilerin toplanarak Türk Askerine silahla karşı koyduğu Topçu Kışlasını yeniden yaptırtma kaprisiniz sizleri,Militanlarınızı ve Ülkemizi ne hallere soktuğunu artık görmelisiniz!Hâlâ bir Kabadayı edası ile:

         “Taksimdeki Gezi yeri için Mahkeme nasıl karar verirse versin; Referanduma götüreceğim!”Diyorsunuz! Öncelikle Referandum ile Plebisit arasındaki ince farkı görmelisiniz! Saniyen, Mahkemenin vereceği kararı Halk oyuna götüremezsiniz!Neden mi götüremezsiniz?Mahkeme kararları, UÇAĞINIZA DOLDURARAK GEZİYE GÖTÜRDÜĞÜNÜZ YALAKALARINIZDAN DEĞİL DE ONDAN.Anayasamızın %92,07 halk oyu ile onaylanan Anayasamızın 138’inci maddesinin varlığını hiç duydunuz mu!beraberce okuyalım:

                            ÜÇÜNCÜ BÖLÜM”

                                       YARGI

         “1-Genel hükümler

         A.Mahkemelerin bağımsızlığı

         MADDE 138-“Hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar,Anayasaya,kanuna  ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler.

         Hiçbir organ, makam,merci, veya kişi,yargı yetkisin in kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez,genelge gönderemez;tavsiye ve telkinde bulunamaz.

         Görülmekte olan bir dava hakkındaYasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz.

         Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır;bu organlar ve idare,mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez”.

         Büyük ustalığınızı kullanarak, Ulusal İrade ile oluşmuş bir anayasa hükmünü yok sayamazsınız!Bizim bahçemizdeki kargaları bile güldürmekten vazgeçmelisiniz!

 

        

        

                  

 

25 Haziran 2013 Salı

1066/MİLLİ İRADEYE SAYGI!HADİ CANIM SİZDELER!


 

 

                     TC.

            OSMAN TÜRKOĞUZ

         TC.osmanturkoguz@hotmail.com

          İzmir;25 Haziran 2013

MİLLİ İRADEYE SAYGI!HADİ CANIM SİZDELER!

Anayasamız 7’inci maddesiyle yasama yetkisini Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine,Yürütme yetkisini ve görevini /8’inci madde/Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kuruluna,Yargı  yetkisini de/9’uncu madde/ Türk milleti adına bağımsız mahkemelere vermiştir.Bunlar ahenk içersinde ve biri birlerinin yetkilerine karışmadan çalışacaklardır.Nitekim Bay Recep Teyyip Erdoğan’ın zuhuruna kadar da böyle olmuştur.Bu Anayasamız %92,07 gibi yüksek bir katılım ile TÜRK ULUSUNUN ULUSAL İRADESİ OLARAK ORTAYA KONULMUŞTUR!

        Son genel Seçimlerde de Siyasi partilerimizin oy oranlarını Türk ulusal İradesi belirlemiştir. Çatma Dosyalar, maskeli çatma Tanıklar ve özel hukuk düzeni ile tutuklanan bazı kimseleri de Milletvekili olarak seçmiştir. Atatürk’ten Korkanlar Partisi “Milli İrade”gereği Meclise ve Bakanlar kuruluna yükselmiştir. Peki; masallarla esir kamplarında tutulan Milletvekillerimizi Türk Ulusunun Milli iradesi seçmemiş midir? Bunlar hapislerde çürütülürken, Utanmadan ve Sıkılmadan Milli iradeye Saygıdan söz etmenin siyasi ahlakla bağdaştırılması mümkün müdür!Acele tedavi önermekteyim,vakit geçmeden!

 

1065/ŞEYHÜLİSLAM MEHMETES SEYYİT AYINTAPLI EFENDİMİZ!


 

 

                     TC.

            OSMAN TÜRKOĞUZ

         TC.osmanturkoguz@hotmail.com

          İzmir;25 Haziran 2013

 

                   ŞEYHÜLİSLAM ES SYYİT MEHMET AYINTAPLI’DAN FETVA!

Bir zamanlar Sayın Başsavcımız R.Teyyip Erdoğan Bey;”türban kararını Ulemamız vermelidir!”Buyurmuşlardı! Atatürk’ten Korkanlar Partisinin Diyanet işleri Başkanı Sayın Mehmet Görmez Efendi, bu sefer de Sayın Recep Teyyip Erdoğan Militanlarının Anayasal gösteri haklarını kullanan vatandaşlarımıza reva gördüğü gayrı insani muameleler üzerine fetvayı Şerif vermiştir!Biz enayi Müselmanlar fetvaların Kur’anı Kerime,Hadislere ve de icmayı ümmet kararlarına dayanılarak verileceğine inanırdık!

         AKP’NİN DİN VE DİYANET İŞLERİ BAŞKANI VERMİŞ OLDUĞU FETVA İLE

  Bizleri dalmış olduğumuz gafletten uyandırdı! Fetvanın özü:

         “Bütün dünya devletlerinde göstericileri dağıtmak için o ülkelerin polisleri Biber gazı, Tazyikli su, Cop ve her türlü aracı kullanmaktadırlar. Ülkemizde de polisimizin bu araçları kullanarak Protestocular üzerinde,ikinci bir Çanakkale Zaferi kazanmalarının Yüce  İslam dinince hiç bir sakıncası yoktur!”Gerçeği yalınız Türk ulusu bilir!”

         Pekiyi Sayın Şeyhülislamımız; Anayasal hakkını kullanan protestocuları öldürmek, yaralamak,kör ve sakat bırakmanın Hıristiyan ülkelerde yeri neresidir!

         Deniz, Feneri Soyguncularını Alman Adaleti Mahkûm etti, bu konudaki

Örnekleme eseri fetvanız nasıl olacaktır? Amerika Birleşik Devletleri, sizin fetvanıza uyarak öğrencilerin gözlerine Biber gazı sıkan polislerinin bu eylemleri için öprencileri 30.000 Dolar ödediği;Avusturya cumhuriyetinin de aynı suça uğrayan insanlarına Beşer Bin avro ödediği günümüzde,sizin Vicdani sağlığınız iyi mi?

 

                           

                           

 

24 Haziran 2013 Pazartesi

1064/MİLLİ İRADEYE SAYGI MİTİNGİYMİŞ!HAYRET!


   TC.

OSMAN TÜRKOĞUZ


İzmir; 24 Haziran 2013

 

 MİLLİ İRADEYE SAYGI MİTİNGİYMİŞ!

                   HAYRET!

TÜRK ULUSUNUN önünde ve elinde, 17 kere değiştirilse de, 1982 Referandumundan %92,07 oyla kabul edilmiş bir anayasa vardır. Bu Anayasamızın doğrultusunda kabul edilmiş olan Siyasi partiler ve Seçim kanunlarına göre de yapılmış sayısız Genel Seçim vardır. AKP İktidarı bu Anayasamızın güvencesinde iktidar olmuş ve bu Anayasamıza göre de, tüm ulusumuzun ve tüm dünyanın gözü önünde, Anayasamızı, Atatürk Devrimlerini,üniter yapımızı koruyacağına and içmiştir.Anayasamız ve bu Anayasamıza göre de oluşturulmuş,Yasama,Yargı ve Yürütme erkleri ve devletimizin tüm kurum ve kuruluşları BİRER MİLLİ İRADE ÜRÜNÜDÜR!

         Anayasamızın Çağdaşlığımızı ve Atatürk devrimlerini koruyan kırmızı çizgileri yasalarla da korunma garantisi altına alınmasına rağmen,pervasızca ve haince saldırıları eylem ve örgütlenme haline sokularak sürdürülmüştür.Türkiye Cumhuriyetinin tüm Çağdaş ve Atatürkçü kaleleri ;TBMMECLİSİNDE içilen And’a ve Türk Ulusu adına kara verecek Yargı Erkine rağmen fütursuzca işgal edilmiş,Komutanlar,Aydınlar ve Vatanseverler,özel mahkemeler ve uyduruk delillerle tutuklanmıştır.Anayasa Mahkemesi,iktidarda bulunan AKP’Yİ “İRTİCANIN ODAK NOKTASI” SAYMIŞTIR!  BU KARARI OLUŞTURAN TÜM YARGIÇLAR DA SÜRÜLMÜŞTÜR!

         Delikten süpürülmek korkusu Sayın Bay R.Teyyip Erdoğan’ın mantıki ve objektif düşünme düzenini de bozmuştur!Çok acele bir ruh kliniğine yatırılması gerekmektedir.”Onlar bir milyon Twitter atsalar da bizim bir bismillahımız onları karşılamaya yeter!”Bu söz;değil bir

 Başbakanın ağzına normal bir insanımızın ağzına yakışır mı?Hani Birkaç gün içinde Suriye halkının Ulusal İradesiyle seçilen Beşar Esat’ı devirecekti?Acaba bu işe Bismillahsız mı başladı!

         “Evlerinize üç Hilalli Osmanlı Bayrağını asarsanız seviniriz!”Cehaletin böylesi görülmemiştir.Türkiye Cumhuriyeti Beyaz Ay-Yıldızı Al Bayrağını Osmanlı’dan miras olarak almış,iki sefer değişen  Bayrak Kanunu ile VASIFLARI BELKİRLENMİŞ VE ANAYASAMIZDAKİ YERİNİ DE ALMIŞTIR.Osmanlının resmi Devlet Bayrağı bugünkü bayrağımızdır.

“Osmanlı bayrağı terimi, Osmanlı Hanedanlığı'nın yönetimdeki sultanları tarafından kullanılan her hangi bir bayrağa referans olur. Osmanlı İmparatorluğu'nun varlığı süresince çeşitli bayraklar kullanıldı. Ve sultanlar ayrıca devletin farklı kutlamalarında farklı kişisel bayrak kullanıyordu. Osmanlı İmparatorluğu'nun bu sosyal karışım ve politik organizasyonundan dolayı, 1844 yılına kadar onun tarihi içinde tek bir bayrağı yoktu. 1844 yılında şimdiki Türk bayrağı 1793–1844 Osmanlı Donanması bayrağından esinlenerek Tanzimat reformunun bir parçası olarak resmi Osmanlı bayrağı yaratıldı. Bu bayrak halen Türkiye Cumhuriyeti'nin bayrağı olarak kullanılmaktadır. Bayrağın geometrik özellikleri 1936 yılındaki Türk Bayrağı kanunu ile yasal olarak standardize edildi.

İmparatorluğun ileri yıllarında ay ve yıldızlı bayrağın kullanımı (beş köşeli yıldızlı) fotoğraflar ile iyice belgelendi. Ayrıca Osmanlı İmparatorluğu (Türkiye Cumhuriyeti) ileri dönemindeki bayrağının Ay-Yıldız olarak isimlendirildiğinin devlet kayıtları vardır.

Osmanlı İmparatorluğu, Sultan Birinci Abdülmecit tarafından (1839 – 1861 yılları arasında) yönetilirken yapılmış ve Osmanlı İmparatorluğunun ilk resmi bayrağı olarak kabul edilmiştir. 1844 yılında yapılan Osmanlı İmparatorluğu bayrağı ile Türkiye Cumhuriyeti bayrağı neredeyse aynıdır.”

OSMAN TÜRKOĞUZ                                                             


İzmir;26 Haziran,2008              

 

BAYRAK; TÜRK BAYRAĞI, BAYRAĞIMIZ.(1)

 

         Ulusal Bayramlarımızda, Ulusal Günlerimizde, ULUSUMUZUN KADERİYLE ilgili Gösterilerimizde ve Gurur verici bir başarımızın kutlanmasında; ellerimizde Türk Bayraklarıyla Meydanları doldururuz. Şehitlerimizin tabutlarının üzerine Türk Bayrağı sereriz. Mezarlığa giden yolları, Türk Bayrakları ile APAL ederiz. Evlerimizin ve iş yerlerimizin pencerelerinden Bayraklarımızı sarkıtarak, sevincimizi ve Ulusal Coşkumuzu dile getiririz.

Türk Bayrağı ile caddelerimizi ve meydanlarımızı doldurduğumuzda, her türlü yapay farklılıklar da, kendiliğinden ortadan kalkar.

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN tanımına bürünürüz: ”Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı yapan TÜRKİYE HALKINA, TÜRK MİLLETİ DENİR,”

Aynı ruhu ve aynı düşünceyi taşıyan tek insan olurda meydanları doldururuz.

Ülkemizde; hiç kimse alınmasın; sağda salaklar, ortada malaklar, solda da solaklar kendi türkülerini çığırmaktadır.

ATATÜKÇÜ geçinen bizler de, ”ne olacak bu memleketin hali” türküsü söyleyerek, kurtarıcı beklemekteyiz.

30 Ekim,1918’den sonra, kurtarıcı bekleyen Türk İnsanı’na kurtuluşun kendi elinde olduğunu göstererek, Türkiye Cumhuriyetini kuran Gazi Mustafa Kemal’den ders te almış değiliz.

Bayrakla bütünleşen, ”NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE,” diyen Türk Toplumu’nun söylemek istediği şeyi de anlamış değiliz.

Ellerinde Türk Bayrağıyla, yüzlerine işledikleri Türk Bayrağıyla sokaklarımızı AL’A boyayan insanlarımızı ve Türk Bayrağı üzerinde, Şükür Namazı kılan Gençlerimizi görünce, derin düşüncelere daldım. Sizlere de, bu düşüncelerimden kırıntılar sunayım dedim.

         Çift Davullu Düğün geleneğimiz, neredeyse kalkmak üzere. Yörük köylerimizdeki Gençler Odası geleneğimiz de unutuldu, gitti. Çok küçük yaşlardaydım; çift davulların, köyümüzü inlettiği bir gece; ANAM beni düğün alanına götürmüştü. Meydan, lükslerle ve fenerlerle aydınlatılmıştı. Meydan’ın orta kenarında Efe Başı oturmuştu; arkasında, Palalı bir muhafızın dimdik beklediği, Köy Sancağı dalgalanmaktaydı. Aniden çıkan bir rüzgâr, bu sancağı devirmişti. Gençler telaşla ayağa fırlamış, orada toplananlar çığlık atmaya başlamışlardı. Davullar ve Zurnalar susturulmuş; nereden ve nasıl bulunup getirildiğini kimsenin bilemediği bir Koç, Bayrağın devrildiği yere yatırılıp, kesilmişti. Bu işlem bittikten sonra da; Eski Muhafız, Efe Başı tarafından azledilerek, yerine yeni bir Muhafız görevlendirilmişti. Ne olup bittiğini anlayamamıştım.

Rahmetli Anacığım: ”Yavrum Osman’ım, bu Türk Bayrağını Cavırlar böyle yerlere yatırmışlardı. Mustafa Kemal Paşa, milletin önüne düşerek, binlerce şehit pahasına Bayrağımızı yerden kaldırdı, bizi de esirlikten kurtardı.” dediydi.

O anda, MUSTAFA KEMAL, BAYRAK, HÜRRİYET ve VATAN kelimeleriyle bütünleşmiştim. Çok sonraları; bölücü bir siyasi parti’nin Ankara’da yapılan genel kongresinde, tavandan sarkıtılan bir Türk Bayrağı fırlatılarak yere atılmıştı. Bu manzara karşısında, Başbakan Mesut Yılmaz’ın sesi ve soluğu kesilmişti.

Yaşlı bir Yörük’e takıldım. Aldığım yanıt, suratımda bin şamar olarak patladı: ”Siz ne diyorsunuz Beyim? Koç kurban etmek ne kelime. Biz, O ALBAYRAK UĞRUNA koç gibi Delikanlılarımızı kurban ediyoruz, KURBAN!”

         Gelibolu Şehitliğinde yangın çıkmış; muharebe mevzilerimiz yanmış. Yedi sene önce çıkan orman Yangını’nı söndürmek için hayatını veren Orman Bölge Müdürü’nün babasının evinde çıkan yangın, tüm evi yaktığı halde, Türk Bayrağı ve şehidimizin fotoğrafı yanmamış.

Buna ne buyrulur?

         Besençon şehrinde; Yaşlı bir Ermeni’nin evine giden Türk Öğrencilerini bir sürpriz karşılamıştır. Türkiye ile ilgili anılarla dolu odaya, Türk Bayrağının altından geçilerek girilmektedir.

Bizleri Basel Şehrine davet eden eski Osmanlı Vatandaşı Garabet; adres olarak:” Kime, Türk Garabet derseniz, benim Mağaza’nın adresini size verir.” Demişti.

Çıktığımız yokuşun sol tarafında bulunan Büyük bir Halı Mağazası’nın camekânında Büyük bir Türk Bayrağı asılıydı. Bir Garson Kıza: ”Türk Garabet” der, demez; Kızcağız, önümüze düşerek, mağazanın yerini tarif etmişti.

KIZILTEPE J.Alay Komutanlığı sancak subaylığına Rum Asıllı J.Atğm’ini atamıştım. Ailesini KIZILTEPE’YE çağırdıydı. Alay Sancağımızı dışarı çıkarırken ve yerine alınırken; J.Asteğmeni KARAGÖZOĞLU ve ailesi hıçkıra, hıçkıra ağlamışlardı.

         Bugüne kadar, kimlere Türk Bayrağı hakkında ne sorduysam doğru ve doyurucu bir yanıt alamadım.

         —1936 tarihli Bayrak Kanunu değişti. Hâlâ, ”Türk Bayrağı mutlaka YÜNDEN imal edilir”, diyenlerimiz var. Yeni Bayrak Kanunumuzun, 22 Eylül 1983 kabul edilerek, 24 Eylül 1983 tarihli R.G.’ de yayımlandığını anlatıp, 25 Ocak, 1985 tarihli TÜRK BAYRAĞI TÜZÜĞÜ’NÜ okuyorum.

Anayasa Kitapçığının arkasında yazılı.

           —Türk Bayrağı’nın geometrik çizimini bilen var mı? Fransız ve İtalyan öğrenciler, kendi bayraklarının geometrik çizimlerini, gözleri kapalı yapabiliyorlar. Nereden mi biliyorum, apaçık gözlerimle gördüm.

Sancak; Silahlı Kuvvetlerimizin onur timsalidir. Törenlerde, kendisine tören düzenlenenleri eğilerek selamlar. Bayrak, Ulusumuzun onurunu temsil ettiği için eğilmez.

         1977 Genel Seçimlerinden sonraydı;  bir ayağı Hıra Dağında olan; Tanrı Dağlarında at koşturan, Anadolu’da Mehter adımlarıyla yürüyen Rahmetli Türkeş, Başbakan Yardımcısı olmuştu.

Kara Kuvvetleri Komutanı Rahmetli Namık Kemal Paşa ile sınıf arkadaşı oldukları için araları gayetle iyiydi.

Birden bire; Komuta etmekte olduğum J.Alayı’na Üç Hilalli Osmanlı Kadırga ve Kalyonları’nın tıpkıbasım fotoğrafları geldi.

Bu fotoğrafların kışlaların münasip yerlerine asılmaları emrini de aldık.

Becerikli bir Asteğmeni görevlendirerek; bir gece içinde, üç hilalleri silip, tüm Osmanlı donanmasının Kalyon ve Kadırgaları’nın bayraklarını AYYILDIZLI hale soktuk.

Bir Büyük Komutanım bana çok kızmış, notumu düşürmüştü.

Ulusal sembollere bir siyasi parti sahip çıktığında;  o ulusal sembol, ulusallığını, saygınlığını yitirerek bir siyasi parti’nin amblemine dönüşürdü.

Eskiden; öğrenciler için hazırlanan defterlerin arka kapaklarında güzel yazılar ve şiirler olurdu. Tüm kırtasiyecileri dolaştım, üşenmeden böyle bir defter aradım. Defterin arka kapağında, Rahmetli Orhan Şaik Gökyay’ın BAYRAK ŞİİRİ bulunsun. Bir kırtasiyeci: ”Beyefendi, ben uzun süredir kırtasiyecilik yaparım; bu gelenek kalkalı çok oldu, boşu boşuna yorulmayınız:” dedi.”

Şimdi anladım, tarikatların, Fethullah Gülenlerin, Norslu Saitlerin, TAKİYYECİLERİN, Arap Bülbüllerinin başımıza neden musallat olduklarını. ”Dağa, Taşa Ne mutlu Türküm Diyene “ basitliğini yazdılar diyen AG’NİN , ”NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE “diyenin köşküne nasıl gelip oturduğunu.

Bir genç: ”Beyefendi Amca, AG. Kimyada gümüşün simgesidir”, dedi. “Doğrudur Beyefendi oğlumuz, RTE’NİN simgesi altın sayıldığına göre; Noter olarak Çankaya’ya atadığının simgesinin de gümüş olması mantıklıdır.”

Dedim.

Türk Toplumunun Türk Bayrağı ile bütünleşmesi; tüm problemlerimizin, bu Bayrağın altında ve bu Bayrağın temsil ettiği onurlu mücadele ile çözümlenebileceğinin işaretidir.

Gözleri görmeyenler, kulakları duymayanlar, akılları Ortaçağa takılıp kalanlar, uyudukları gaflet uykusu ile BU ONURLU HALKI uyutma sevdasından vazgeçsinler. Şimdi, bunlara seslenmek istiyorum:

         -İhaleye Fesat karıştıranlar,

         -Pirinç, nohut, Şeker, yağ ve en sonunda, Karpuz dağıtarak Seçme İradesine fesat karıştıranlar,

         —Öze yönelen, insanın özünü güzelleştiren İslam Dinini şekle, bir bez parçasına indirgeyerek, DİNİMİZE Fesat karıştıranlar,

          —Anayasamızın (102)  inci , (23) üncü ve (138) inci maddelerine Fesat karıştıranlar,

         —Yüksek Yargımızın kesinleşmiş kararlarını AİHM’’YE şikâyet ederek Türk Bayrağı’nın temsil ettiği ONUR’A Fesat karıştıranlar,

         —Türkiye’de, Müslüman çoğunluk ta dini inanç özgürlüğünü kullanamamanın sıkıntısı içersindedir,” diyerek, Türkiye’nin onuruna Fesat karıştıranlar,

            —Bağımsız Yargımıza, Ulusumuzun Onuru Türk Silahlı Kuvvetlerine, Öğretim Sistemimize, Çağdaşlığa, LAİSİZİM’E ve tüm ülkemize Fesat karıştıranlar! Kendi Fesadınızın kurbanı olacaksınız. ”Aklınızı başınıza alınız,” desem, boşuna gayret olur. Çünkü hafızalarınız ortaçağda kalmış. Bana, ne yapıyorsunuz? Demeyiniz; çünkü ben, Türk Bayrağı’nın onurunu savunuyorum.

Bir ulusun bireyleri, tüm kurum ve kuruluşları, hükümetleri, silahlı kuvvetleri, parlamentosu başını dik tuttuğu sürece, o ulusun bayrağı yükseklerde dalgalanır. Böylece de, o ulusun onuru korunmuş olur.

         -Evlerine yiyecek alamayanlara, dağıtılan Bulgur, Kuru Fasulye, Nohut ve Şeker ile oy alanlar; sizi iktidara getiren  MİLLİ İRADE değil; AŞURE İRADESİDİR.

                                         BAYRAĞIM.

         Ey! Mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,

         Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü

         Işık, ışık; dalga, dalga bayrağım,

         Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım

         Sana benim gözümle bakmayanın, mezarını kazacağım.

         Seni selamlamadan uçan kuşun yuvasını bozacağım.

         Dalgalandığın yerde, ne korku, ne keder,

         Gölgende, bana da, bana da yer ver.

         Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar,

         Yurda Ay-Yıldızının ışığı yeter.

         Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün,

         Kızıllığında ısındık.

         Dağlardan çöllere düşürdüğü gün,

         Gölgene sığındık.

         Ey! Şimdi süzgün, rüzgârda dalgalı,

         Barışın güvercini, savaşın kartalı,

         Yükseklerde açan çiçeğim,

         Senin altında doğdum,,

         Senin dibinde öleceğim.

         Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim,

         Yeryüzünde yer beğen,

         Nereye dikilmek istersen,

         Söyle, seni oraya dikeyim.

                                                                                                                                                                                             

                     CUMHURBAŞKANI FORSU

         Türk Bayrağı Yönetmeliği’nin (28) inci maddesi- “Cumhurbaşkanı forsu, (EK:4) te gösterilen ölçülere uygun olarak yapılır. Forsun sol üst köşesinde yer alan güneş ve yıldızlar sarı renklidir. Cumhurbaşkanının ikametgâhında, ziyaret süresince bulunduğu yerde, Bayrak direğine çekilir, gece ve gündüz çekili kalır, makam odasında çalışma masasının sol gerisine konur, içinde bulunduğu arabanın sol önünde, tepesinde ay yıldız bulunan kromajlı direğe çekilir.”

Benim soracağım soru bu yazdıklarım değildir. Bugüne kadar, bir Allah’ın kulunun bu sorunun yanıtını merak etmiş olduğunu göremedim. Belki de, ben, merak etmeyenlere rastlamışımdır.

Şans bu; senelerdir Milli Piyango Bileti alıyorum; büyük ikramiyeye rastlayamadım, büyük ikramiye yok mu deneyim!” Yoksa Firdevs’inin Gazneli Mahmud’un Sarayı’nın duvarına yazdığı dörtlüğü mü okuyayım? Soruyu ben sorup, izninizle de, ben yanıtlayacağım.

Profesör Dr. Çeçen Yıldız’ın yayımlanmış bir kitabı var. ”Tarihte Kurulmuş Türk Devletleri. ”Bu kitaba göre (114) devlet kurmuşuz. Bunlardan (16) tısını birer yıldız sembolle, Cumhurbaşkanı Forsundaki, GÜNEŞ’İN etrafına yerleştirmişiz. Bu yıldızlar, hangi Eski Türk Devletlerini temsil ediyorlar?

Bendeniz, bunu bilmek zorunda olduğuma inanıyorum. Bunu Mustafa Kemal ATATÜRK yaptığına göre, bundan bir ders çıkarmamızın gereğine inanıyorum. Yanımda hiçbir evrakım da yok. Bir iki yanlış yaparsam affımı dilerim:

         1-Büyük Hun İmparatorluğu,

         2-Asya Hun İmparatorluğu,

         3-Ak Hun İmparatorluğu,

         4-Avrupa Hun İmparatorluğu,

         5-Avarlar İmparatorluğu,

         6-Gök Türk İmparatorluğu,

         7-Kara Hanlılar devleti,

         8-Uygur devleti,

         9-Herzem Şahlar Devleti,

         10-Büyük Timur İmparatorluğu,

         11-Babür İmparatorluğu,

         12-Altınordu Devleti,

         13-Gazneliler Devleti,

         14-Büyük Selçuk İmparatorluğu,

         15- Anadolu Selçuklu devleti,

         16- Osmanlı İmparatorluğu.

          GÜNEŞ’TE, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’Nİ temsil etmektedir.

         Sayın Bay Recep Teyyip Erdoğan Beyimiz; Türk Ulusunun ulusal iradeleriyle oluşturduğu kutsal değerlerimizi HEZEYANLARA VARAN GÜRLEMELERİYLE YIKMAK İSTEMEKTEDİR.Tezelden tedavisi gerekmektedir.Kuru kalabalıkların ıslatılan Gençlerimiz karşısında değerleri yoktur!

 

        

        

        

           

 

 

 

 

  •  

 

 


                  

                                                                                    

 

             

1063/KAYPAKLIK USTALIK DEĞİLDİR A USTAM!


                  

          TC                                                                                                                    Osman Türkoğuz


İzmir; 25 Haziran 2013

                   KAYPAKLIK USTALIKDEĞİLDİR!

Bildiğiniz gibi; Büyük Politika ve Büyük Bölme ustamız Sayın Recep Teyyip Erdoğan,”Beni aman deliğesüpürtmeyin!”Mitinglerinden birisinde,Sincan’da Milli Hareket Partisinin Amblemi olan Üç Hilalli Bayrağı da açtırarak onlarında bu mitinge ortak olduğu mesajını vermek istemişti.Bu ahlaksızlığı yutmayan Bay Devlet Bahçeli de hakaretamiz sözler söyleyerek dava açacağını bildirmişti.Büyük ustamız ve Çatma Davaların Başsavcısı Sayın Recep Teyyip Erdoğan,evini Türk Bayrakları ve Üç Hilalli Bayraklarla süslettikten sonra Erzurum’da da:

       “Üzerinde başka işaret bulunan Türk Bayraklarını evinize asmayın. Osmanlının bayrağı olan Üç Hilalli bayrağı asarsanız sevinirim!” Buyurmuştu! Bilgisizlik ancak ve ancak bu kadar olur! Daha önceki Türk devletlerinin bayrakları olduğu halde Osmanlıda bayrak mefhumu gelişmemişti. Üç Hilalli Bayrak,Osmanlı Donanmasının Flamanlarından birisiydi.Osmanlı Devleti Gülhane Fermanından sonra;Batılılar ve diğer devletler gibi ulusal bir Bayrak yaratma işine girişti.1389’da,KOSOVA Meydan Muharebesi sahasında geceleyin şehit kanları üzerine Ayın ucuna gelen yıldızın görüntüsü düştü masalı ile Türk Bayrağı bezlere işlenmişti.Aslı da Gök Tanrı inancına dayanmaktadır.1844 senesinde de,Birinci Abdülmecit bugünkü Bayrağımızı Osmanlı devletinin Bayrağı olarak kabul etti.Cumhuriyet kurulduktan sonra;Gök Bayrak fikri ortaya atıldı.Devletin devamlılığı ilkesinden hareketle  Beyaz Ay-Yıldızlı Albayrak Türkiye Cumhuriyetinin de Bayrağı oldu.1936 senesinde de Türk Bayrağı Kanunu ile de özgünleştirildi ve Halkımızın onayından geçen 1961/1982 Anayasalarımıza da girerek,Türk ulusunun Ulusal İradesinin onayını da almış oldu!Daha sonraki değişiklik ile de bazı yenilikler getirildi.

       Hukuk yaratma hünerini Silivri’de gördüğümüz Bay Teyyip Beyimiz;Milli Hareket Partisinin Amblemini Türk Bayrakları listesindenmiş gibi göstererek Başsavcısı olduğu Yüce Türk Adaletini yanıltacak!Kaypaklık Ustalık değildir ey aklı kulaklarında olanlarımız!

 

 

 

 

23 Haziran 2013 Pazar

OSMAN TÜRKOĞUZ: 1062/MİLLİ İRADE ÜZERİNE SERENAT!

OSMAN TÜRKOĞUZ: 1062/MİLLİ İRADE ÜZERİNE SERENAT!:   OSMAN TÜRKOĞUZ TC.osmanturkoguz@gmail.com İzmir;22 Haziran 2013                                   MİLLİ İRADE ÜZERİNE S...

22 Haziran 2013 Cumartesi

1061/KAHRUMAN VE MUZAFFER POLİŞSLERİMİZ!


/             TC.

OSMAN TÜRKOĞUZ


İzmir;22 Haziran 2013

 

         “Eli kanlı, zalim bir Despotun emrindeki askerler kuldur; kendi halkının emrindeki askerler de Büyüktür!”Yüzbaşı Alfret de Vıgny(1797/1863)Askerliğin Kulluğu ve Büyüklüğü.

                   KAHRUMAN VE MUZAFFER POLİSLERİMİZ!

         Gönüllerinde Türklük, Vatan, Cumhuriyet, Özgürlük ve Atatürk sevgisi bulunan; ellerinde de Türk Bayrağı taşıyan Çağdaş ve Uygar Türk Gençliğine karşı Sayın Recep Teyyip Erdoğan ve emperyalizm adına büyük bir zafer kazanan polislerimiz,çarşı esnafı arasında bir anket/sormaca /yapmış!Bu davranış,vicdanlarındaki suçluluk duygusunu yatıştırmak için yapılmış kanısındayım!Soru şu:”

         “Gezi Parkı Eylemlerinde; bizden mi rahatsız oldunuz, Eylemcilerden Mİ?”

         Bu, Türk Ulusunun onuruna Lâyık eylemler,hepimiz adına ve Türk ulusuna giydirilmek istenilen papaz Cübbesine!Karşı yapıldığından,aklım ve yüreğimle ve de Türklük bilincimle bu eylemlerin içinde bulunduğumdan ol soruya yanıt vermek durumundayım

1-Devlet  Hizmetinden Başsavcı Sayın  Recep Teyyip Erdoğan’ın emir ve hizmetine geçen; kendi insanlarını ve yabancı konukları ve Çarşı Esnafını, Biber gazı,tazyikli su,tekme,çivili sopa,taş ve kiremit 9parçası ile bir iyice döverek Atatürk’ün Bursa Nutkunda tarif ettiği polise örnek oldunuz!Anayasamıza ve yasalarımıza aykırılığı Ayyuka çıkan  bir Siyasi Partiye hizmet etmenin onurunu Türkiye Cumhuriyetine hizmet etmenin onuruna tercih ettiniz! “İnsanlara eşit işlem ve eşit davranış sergileme yeminine dört elle sarılarak Yaşlı, Genç,Kadın,Erkek çocuk ayırımı yapmadan  gazlayıp,  coplayarak!Usulsüz ve kanunsuz emrin kulu olduğunuzu tüm dünyaya karşı kanıtladınız! Bu işlemlere muhatap olan bizler bunlarda da bir kusur göremedik! Çünkü sizler Ubudiyetlik görevini yerine getirdiniz!

         2-Eşekli Adalet Hâkimlerinin de Bursa Nutkunda tanımı yapılanlar olduğunu;”Şeriat gelse bile, Kadı olarak görevimi yaparım!”Mantığının hayata geçirildiğini de gördük!

         3-Türk Gençliğinin de Atatürk’ün Bursa Nutkunda özlemini çektiği Türk Gençliği olduğunu gördük! Yalınız:Cop,taş,tekme ve  mermi ile vurulduklarında acıdan bağırmalarından çok rahatsız olduk!Aztek Kıralı Montezuma ateşte bağırdı mı!Bir de bir boş kovanlar vurularak ölmeleri bizleri rahatsız etti!Kahraman bir polisimizin Bir Metreden yüzüne Biber gazı sıktığı Hanımımızın bu eylem nedeniyle elbisesinin kızarmasını da Devlete karşı bir protesto olarak algılayıp üzüldük!Sayın Polislerimiz,yapmış olduğunuz bu insanlık dışı davranışlarınızdan sizler üzülmediniz mi?Bu hareketlerinize Vandalizm denilmezse neye Vandalizm diyelim!

         Bu iktidarın Valisi bile yalan söylerse,kime inanalım!

Kordon Esnafı’ndan Vali’ye yalanlama!

20 Haziran 2013
Açıklama:
                    http://egedesonsoz.com/haber_resim/2132132213231213213321231231.jpgVali Toprak eylemcilere esnaftan şikâyet aldıklarını bildirerek çadırları kaldırmaları gerektiğini söylemişti.
Kordon İşadamları Derneği Başkanı Şanlı ise “Şikâyet etmedik hatta işletmelerimizi açtık, hiçbir esnaf ‘gidin’ demedi” diye konuştu.
Fatih YAPAR / EGEDESONSÖZ – Kentte günden Kordon’a yapılan şafak baskını…
İzmir Valisi Mustafa Toprak, Gündoğdu’ya Gezi Parkı eylemcileriyle yaptığı zirvede Kordon esnafından şikâyet aldıklarını, görüntünün kent turizmine ve EXPO’ YA zarar verdiğini bildirerek çadırların kaldırılmasını istemişti.
Eylemcilerin karşı çıkması sonucu yapılan şafak baskınıyla çadırlar toplandı, çok sayıda eylemci gözaltına alındı.
Bu flaş gelişmenin gölgesinde Kordon İşadamları Derneği Başkanı AK Partili Ömür Şanlı’dan önemli bir açıklama geldi.
Ömür Şanlı, Vali’nin şikâyet açıklamasına karşı çıkarak kesinlikle kurumsal olarak hiçbir kurum ile temasta bulunmadıklarını söyledi.
İŞLETMELERİMİZİ AÇTIK, ‘GİDİN’ DEMEDİK!
Şanlı, “Biz Vali Bey ile bir araya gelmedik.
Derneğimiz tüzel kişilik olarak ne emniyetten ne de valiliğin ilgili kurumlarından bir talepte bulunmamıştır.
Bir toplantımız ve görüşmemiz de olmadı.
Zaten görüşseydik bunu kamuoyuna açıklardır.
Bu zamana kadar yapılan eylemlerde esnafımız katılımcıların birçok ihtiyacını karşılamıştır.
Çadırlarda kalan ve orada yaşayan insanlara işletmelerimizi açtık.
Tuvalet ihtiyaçlarını rahatlıkla karşıladılar.
Kimse onlara ‘çıkın, gidin’ demedi.
Biz, sadece süreci yakından izledik.
Alınan tedbirler, önlemler ve son yapılan müdahale valilik ve emniyetin inisiyatifindedir.
Bizimle uzaktan yakından alakası yoktur”
dedi.


 

 

Kordon Esnafı’ndan Vali’ye yalanlama!

20 Haziran 2013
Açıklama:
                    http://egedesonsoz.com/haber_resim/2132132213231213213321231231.jpgVali Toprak eylemcilere esnaftan şikâyet aldıklarını bildirerek çadırları kaldırmaları gerektiğini söylemişti.
Kordon İşadamları Derneği Başkanı Şanlı ise “Şikâyet etmedik hatta işletmelerimizi açtık, hiçbir esnaf ‘gidin’ demedi” diye konuştu.
Fatih YAPAR / EGEDESONSÖZ – Kentte günden Kordon’a yapılan şafak baskını…
İzmir Valisi Mustafa Toprak, Gündoğdu’ya Gezi Parkı eylemcileriyle yaptığı zirvede Kordon esnafından şikâyet aldıklarını, görüntünün kent turizmine ve EXPO’ YA zarar verdiğini bildirerek çadırların kaldırılmasını istemişti.
Eylemcilerin karşı çıkması sonucu yapılan şafak baskınıyla çadırlar toplandı, çok sayıda eylemci gözaltına alındı.
Bu flaş gelişmenin gölgesinde Kordon İşadamları Derneği Başkanı AK Partili Ömür Şanlı’dan önemli bir açıklama geldi.
Ömür Şanlı, Vali’nin şikâyet açıklamasına karşı çıkarak kesinlikle kurumsal olarak hiçbir kurum ile temasta bulunmadıklarını söyledi.
İŞLETMELERİMİZİ AÇTIK, ‘GİDİN’ DEMEDİK!
Şanlı, “Biz Vali Bey ile bir araya gelmedik.
Derneğimiz tüzel kişilik olarak ne emniyetten ne de valiliğin ilgili kurumlarından bir talepte bulunmamıştır.
Bir toplantımız ve görüşmemiz de olmadı.
Zaten görüşseydik bunu kamuoyuna açıklardır.
Bu zamana kadar yapılan eylemlerde esnafımız katılımcıların birçok ihtiyacını karşılamıştır.
Çadırlarda kalan ve orada yaşayan insanlara işletmelerimizi açtık.
Tuvalet ihtiyaçlarını rahatlıkla karşıladılar.
Kimse onlara ‘çıkın, gidin’ demedi.
Biz, sadece süreci yakından izledik.
Alınan tedbirler, önlemler ve son yapılan müdahale valilik ve emniyetin inisiyatifindedir”


 

        

 

İzleyiciler

Blog Arşivi