29 Şubat 2012 Çarşamba

606/BAŞI KARA PAPAKLI BAŞKOMUTANIMIZ!

                                                              
OSMAN TÜRKOĞUZ
         osmanturkoguz@gmail.com
         İzmir;29 Şubat 2012.

                            BAŞI KARA PAPAKLI BAŞKOMUTANIMIZ!
“Başkomutan Abdullah Gül, Kış tatbikatında!”
                                                                  Mütareke Basınını torunları!
         Yani, “Türk Askerinin dağlara ve taşları ne mutlu Türküm Diyene!” basitliğini yazmış olduğu yerlerde!1993,RP Milletvekili Sn.A. Gül. Ps: Sonradan 864’e çıktı ve çok güldü!                           
Herkes ama herkes, Başkomutanlığı temsil edebilir. Başı açık, başı Kara Papaklı ve sivil de olabilir! Amaaa!
Başkomutanımız Mareşal Gazi Mustafa Kemal’i temsil etmek KALPAKLILARA özgüdür. Temsil edebilecek Kalpaklı kalmasa da ne gam: Ben varım O’NU temsil edecek! Ben ölürsem de ne gam, TÜRKOĞUZ’LARI anaları ne gün için doğurdu! OSTÜZÜ.
         Hadi diyelim ki, Halkımız Anayasamızı okumaz! Yahu yandaş gazete ve televizyonlarımız siz neden okumadan atıyorsunuz! Ostüzü.
         Batıda hukuk devleti kavramı en yüksek doruğuna Işıklar Yüzyılında—Onsekizinci asır—yükseldiği halde, Osmanlı Çöl mesellerinin ve Ümmet uyuşukluğunun hâlâ doruklarında ve önüne gelenden hakaret gören ve dayak yiyen bir mevkideydi.1839 Gülhane hattı hümayunu ve 1856 Fermanı Batının zoru ile yayınlanmıştı. Batılıların İstanbul toplantısında yeni bir aşağılanmayı önlemek için 23 Aralık 1876 tarihinde yeni bir anayasa yürürlüğe konulmuştur. Aslında, bu anayasa da 1831 tarihli Belçika anayasasının acele tercüme edilerek Osmanlıya uygulanmasıydı. Bu anayasanın 1-7’inci maddeleri padişah ve Halifeye ayrılmıştı.7’inci maddesi Padişahın yetkilerini düzenlemişti. Padişaha sınırsız yetkiler verilmişti: Savaş ilanı ve barış,--Birinci Dünya Savaşına Girme Fermanını Padişah ve Halife Mehmet Reşat’a imzalatmak için gece yarısı koynuna 16—Onaltı—yaşında bir Çerkez kızı sokmuşlardı: para basmak, kara ve deniz kuvvetlerinin başkomutanlığı ve en sonunda da Meclisi feshetmek yetkileri ve bazı kimesneleri de sürgüne gönderme yetkisi gibi. Osmanlıda Anayasa fikri bile yoktu. Osmanlının vatanı Padişahların mülkü, Osmanlının tebaası da Padişahın kullarıydı. Anayasanın 18’inci maddesine de: Resmi dilin Türkçe olduğu!” Yazılmıştı.
         21 maddelik 1921 anayasamızla 1876 anayasasına ve eklerine dokunulmamıştı. Ancak; Cumhuriyet kurulduktan sonra, Doğal Hukuk—Tabii hukuk—prensiplerine göre hazırlanan bir anayasamız onaylanarak yürürlüğe konulmuştur.
         Okuyanlarımızın bildiği gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkomutanlık yetkisini Mustafa Kemal Paşa’ya vermişti. Mustafa Kemal öldüğünde, üzerinde bulunan Başkomutanlık unvanı kaldırılmamıştı.
Şimdi; sıra ile anayasalarımızda düzenlenen BAŞKOMUTANLIK tanımına bir göz atalım:
         20 Nisan 1340 tarihli ve 491 sayılı Teşkilâtıesasiye kanunumuzun 40’ıncı maddesini okuyalım:
         “40-Başkomutanlık, Türkiye Büyük Millet Meclisinin şahsiyeti manevisinde mündemiç olup Reisicumhur tarafından temsil olunur. Kuvayı harbiyenin emrü kumandası, hazarda kanunu mahsusasına tevfikan Erkânı Harbiye’i Umumiye Riyasetine ve seferde İcra Vekilleri Heyetinin inhası üzerine Reisicumhur tarafından nasbedilecek zata tevdi edilir.”
         Bu anayasamızın dili 1945 senesinde Türkçeleştirilmişti. Demokrat Partisi iktidara geldiğinde, Atatürk ilkelerinin de eklenmiş olduğu bu yeni dilli anayasamızı değiştirmişti.1Ocak 1945 tarihli ve 4695 tarihli anayasamızı değiştirerek 491 sayılı anayasamızı yürürlüğe koymuştu. Bakanlıklar Vekâletler, Milli Savunma Milli Müdafaa olmuştu.27 Mayıs 1960 senesinden sonra, çağa ve akla uyan yeni bir anayasa yapma gereği duyulmuş, bu anayasanın yazılması görevi de Büyük Hukukçu ve en büyük Atatürkçümüz olan Rahmetli Ordinaryüs Profesör Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’na verilmişti.Anayasamız bir Kurucu Meclis tarafından kabul edilmişti. Halkoyuna sunulan bu anayasamız %95 oy ile kabul edilmişti.09 Temmuz 1961 tarihinde ve 334 numara ile uygulamada yerini alan bu anayasamızla, Türkiye Cumhuriyeti çok yeni kurumlara da kavuşmuş, çağdaşlık ve Atatürk Devrimi de korumaya alınmıştır.
                            Vııı.MİLLİ SAVUNMA:
         a)BAŞKOMUTANLIK VE GENELKURMAY BAŞKANLIĞI:
         MADDE:-“110(1488)Başkomutanlık, Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî varlığından ayrılamaz ve Cumhurbaşkanı tarafından temsil olunur
Milli güvenliğin sağlanmasından ve Silahlı Kuvvetlerin savaşa hazırlanmasından, Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı,Bakanlar Kurulu sorumludur.Genelkurmay Başkanı Silahlı Kuvvetlerin komutanıdır.
Genelkurmay Başkanı, Bakanlar Kurulunun teklifi üzerine, Cumhurbaşkanınca atanır; görev ve yetkileri kanunla düzenlenir. Genelkurmay Başkanı bu görev ve yetkilerinden dolayı Başbakana karşı sorumludur.
Milli Savunma Bakanlığının görev ve yetkileri, Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet komutanlarıyla ilişkileri kanunla düzenlenir.”
12 Eylül 1980 askeri idaresinden sonra da daha dar bir anayasaya ihtiyaç duyulmuştu. Öze ait hürriyetler şekle sokulmuştu. Anayasamız daraltılmıştı, Anayasa mahkememizin kesinleşmiş kararları da yeni anayasamıza uyum gösterememiştir.177 maddeden oluşan bu anayasamız da sağcı siyasi partiler tarafından 17 defa olmak üzere 111 maddesi de değiştirilmiştir. Hukuk devletimiz; önce Kanun devleti sonra da şahıs devleti haline dönüştürülmüştür. Hükümetin başı tüm erkleri sultası altına almıştır. Danışma Meclisi adı altında bir Kurucu Meclis oluşturularak bu yeni anayasa hazırlanarak halkoyuna sunulmuştu.%92.07 halkoyu ile de onaylanmıştır.2709 numaralı bu Anayasa 07 Kasım 1982 tarihinde kabul edilmiştir. Türkiye Cumhuriyetin değiştirilemezleri, Atatürk Devrimi ve çağdaşlık güvence altına alınmıştır.
1.Milli Savunma
1.Başkomutanlık ve Genelkurmay Başkanlığı
MADDE 117-Başkomutanlık, Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevi varlığından ayrılamaz ve Cumhurbaşkanı tarafından temsil olunur.
Milli güvenliğin sağlanmasından ve Silahlı Kuvvetlerin yurt savunmasına hazırlanmasından Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı, Bakanlar Kurulu sorumludur.
Genelkurmay Başkanı; Silahlı Kuvvetlerin komutanı olup, savaşta Başkomutanlık görevlerini Cumhurbaşkanlığı namına yerine getirir.
Genelkurmay Başkanı, Bakanlar Kurulunun teklifi üzerine, Cumhurbaşkanınca atanır; görev ve yetkileri kanunla düzenlenir. Genelkurmay Başkanı, bu görev ve yetkilerinden dolayı Başbakana karşı sorumludur.
Milli Savunma Bakanlığının, Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlıkları ile görev ilişkileri ve yetki alanı kanunla düzenlenir.”
Mustafa Kemal Paşa, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kararı ile Başkomutanlığa atanmıştı. AKP’NİN 864 rakımlı tepemize seçtiği Sayın Abdullah Gül’ü Başkomutanlığa hangi makam atamıştır! TBMM’İNİ daime Meclis Başkanımız temsil etmektedir. Yani yaa! Başkomutanımız olan TBMM’İNİ de asker yerine Polisimiz korumaktadır! Başkomutanlığın Temsilcisini de bir tugay korumaktadır! Daha derinlere inmeyeyim, oksijen kifayetsizliğine uğrayabilirem!
        
        
                           
        
                  
                                              

İzleyiciler

Blog Arşivi