7 Aralık 2016 Çarşamba

2124/SAYI MİSTİZİZMİ.3'ÜNCÜ BÖLÜM.


  TC.                                                                                                                                                                                                       OSMANTÜRKOĞUZ   
  osmanturkoguz@gmail.com                                                                                 TV.İZMİR;07 Aralık 2016.

                          SAYI MİSTİSİZMİ,     

                          ÜÇÜNCÜ BÖLÜM:

        Rakamlara başka bir anlam vererek Gaipten haber verme işi İslama da yansıtılmıştı. Bu gibi hesaplarla ilkönce Batiniler ilgilenmişlerdir.”İhvan;ı Safa ve Hallan’ül Vefa”-Temiz kardeşler ve vefa dostları—adlı gizli bir cemiyet,hicretin Dördüncü yüzyılında,Basra’da kurulmuştu.İslam hukukunda,şahıs toplulukları,dernekler ve cemiyetler yasak olduğu halde Batiniler bu adda bir gizli cemiyet kurmuşlardır.Sayıların mahiyet ve keyfiyetinden,hendeseden,yıldız bilgisinden,müzikten , coğrafyadan ve sanayiden söz  eden Elli ciltlik bir ansiklopedi meydana getirmişlerdi.Hz. Ali’nin oğlu Muhammed’iHanefiye’yiMehti ve hatta Tanrı olarak tanıyanlar bile çıkmıştır.Mehdilik davasına girişmişlerdir.”Her zahirin bir batini—Derunu,içeriği,içi—olduğunu ve Kuranı Kerim ile Hadislerin  ancak teville anlaşılabileceğini de savunmuşlardır.”Muhammed,insan’ı kâmillerden birisidir.Mucizesi de yoktur.Rivayet edilen mucizeler ise sihir ve göz boyacılığından ibarettir. Kuran da Tanrının değil,Peygamberin sözü olup,Peygamber sadece Cebrail denilen akıldan taşan bilgileri cümleler şekline sokmuştur?!””Şüphesiz kuran’I Kerim bir elçinin sözüdür ayeti de bunun bir delilidir?!”Demişlerdir…”İnsan,cisim ile ruhtan mürekkeptir;Dört tabiattan yapılmıştır;7 azası ve 12 Cerihası Vardır.Dünyaya da bakalım,o sa iki kısımdır:Mamur ve Harap.4 YÖN,7 İklim ve 12 ceziredir.(kıta’dır).da Aynı şey Sema’ya da uygulanabilir: İnsanın yüzünde iki kısım vardır:1-Mamur ön yüz,2—Harap arka(başın arkası).4 e Saç ve sakal,7 uzuv,2 göz,2 kulak,2 burun deliği ve bir ağız.Bu uzuvların harflerinin toplamı da(12) eder.A y-göz-Üç harf,uza—kulak 3 harf;Mumhar—Burun deliği 4 harf;ve f’am-ağız iki harf diye hesabederler.imam;12’şer Dinar karşılığı Oruç,Namaz,Zekat ve içki yasağını kaldırır.Humeyni’nin İran İslam Cumhuriyetinde imamlara verilen bahşiş karşılığında tüm suçlardan kurtulmanın dayanağı Batınilikte yatmaktadır.Daha sonraları;İran’da Fazlullah adında birisi ortaya çıkmış,İbn’iArabi’nin(1240) Fütuhat adlı eserindeki,”Huruf Bilgisi’ni genişletmiştir.Mehdi olduğunu savunan Fazlullah,Kuran’ı Kerim yerine,Gürgan lehçesiyle yazdığı “CAVİDANNAME—İlahi’yi koymuş;ezanı ve namazı da kendi tanrılığını bildirir şekle sokmuştur(1394).Fazlullah2ı Hurifinin kurduğu Hurufilik—Harflere dayalı din---daha da ileri giderek NOKTAVİLİK şeklinde islam dışı bir yapıya dönüşmüştür.Daha sonraları;İran’daki sosyal çalkantılar,Rusya’nın ve İngiltere’nin baskıları sonucu Müslümanlık dışı akımlar güçlenmiştir.Ahmed’i Aksai ve Reştli Kâzım ŞEHLİK mezhebini kurmuşlardır.Çarlık Rusya’nın Tahran Büyük Elçisi Prens Dalgorski bu akımların baş yaratıcısı olmuştur.Prens Dalgoraki---Dalgorski’nin kuklası Ali Muhammed,Babailiği geliştirip,güçlendirmiştir.Önce İran Şahının emriyle temiz bir meydan dayağından geçirilmiş sonra da Tebriz’de kurşuna dizilmiştir.Öldürülmeden önce,Baha’nın kardeşi Yahya Nuri’ye “Allah’tan Allah’a” başlıklı bir mektup yazarak O’NU yerine Vasi tayin etmiştir.Önce;Allah’ın Farsça konuşan birisini(kendisini) Resulün ve vekillerinin dinini korumak için gönderdiğini,”beyan etmiştir…Önceleri,kendisini Onikinci İmamın Naibi,sonra da bizzat Mehti olduğunu tanıtmaya çalışmıştır.Yeni bir din ve yeni bir kitapla geldiğini savunmuştu…Daha sonra da,Allah’ın kendisinde zuhur ettiğini söylemişti.Daha sonra da,tüm bunların Batıl olduğunu yazılı ve imzalı,”TÖVBE—NAME’”SİYLE açıklamıştır…Buna rağmen tekrar eski Hezeyanları nüksettiğinden;Çarlık Rusya ve İngiliz İmparatorluğunun baskılarına rağmen kurşuna dizilmiştir…18 öğrencisi ve kendisi “EL BEYAN” adlı kutsal kitabının hikmetlerini yaymağa çalışmıştır.-Bir yılı (19) aya bölmüşler,(19)defa yapılacak işleri de hayırlı Saymışladır.Bir erkekin boşadığı karısı ile(19) defa yatma hakkı olduğunu da vurgulamışlardır.19 rakamı ile ilk defa bu adam ilgilenmiştir.Nurculuk,19’uncu asırda İran’da oynanmış olan soytarılığın Ülkemizde sahnelenmesidir.Bay Recebin Peygamber,Mehti ve Allah kabul edilmesi de tüm dinlerin uydurma olduğunun ikrarıdır.1953 yılında;Emekli bir TCDD Yolları memuru,Akif adlı birisinin Tavşanlı’da kurduğu “AKİFİYE” tarikatında da (19) rakamının kutsallığı vurgulanmıştı…Konya ilimizden (6000)kilometrekare küçük olan Hollanda’nın gücü,ünü ve  saygınlığı neden büyüktür,merak edeniniz var mı acaba?!Hollanda,işçi çocuklarımıza bile Türklüklerini unutturacak kadar etkili ve sosyal bir devlettir.Neden acaba?!Endonezya gibi dev bir İslam devleti,1949 yılında Hollanda’nın elinden yakasını zor kurtarabilmişti…Aydınlığı ve aydınları sayesinde Hollanda ve İngiltere Batının zulmünden kaçanlara sığınma yeri olmuştu.Laleyi Osmanlıdan aldı,lalenin de vatanı oldu.Tarımsal kazancı 50.000.000.000 Dolardır.ERASMUS adlı ünlü bir papazları ve de ERASMUS ADLI BİR DE ÜNİVERSİTELERİ VARDIR. DESİDDERİUS ERASMUS 27 Ekim 1466—12 Temmuz 1536 tarihleri arasında yaşamış,Hollandalı olmasına rağmen, Basel’de ölmüştür.Akdeniz de bir gemiyle seyahatteyken 10 Haziran  1508.“DELİLİĞE ÖVGÜ?!” Adlı ünlü eserini yazmıştır. HOŞGÖRÜYÜ savunmuş, İnsanları aldatanlarla, din adamı olsalar bile, Engizisyonlara rağmen dalga geçmesini bilebilmiş, dini bilgisi, genel kültürü ve mitolojik bilgisi çağımızdaki DİNCİLERDEN çok büyük bir din adamıdır. Bu Erasmus denilen bilge sayı oyunuyla da dalga geçmiştir…

Sayı oyunundaki düşüncelerine gelmeden önce dalga geçtikleriyle ilgili düşüncelerini okuyalım:”

        “ Gökten düşen bir Hâkim, birden bire aranızda görülse de şöyle haykırsa;”Tanrınız ve Efendiniz nazarıyla bakmakta olduğunuz kimse, insan adına bile layık değildir. O,mademki hayvanlar gibi iradesini vahşi ihtiraslarına bırakmış, o halde hayvanlar sınıfına da üstün değildir. Madem ki bu kadar Zelil Efendilere kendi arzusuyla inkıyat etmektedir, o halde esirlerin en alçağıdır…”Deliliğe Övgü, s.53MEB.YAYINI,1959. “Türkler ve arzın dörtte üçünü kaplayan şu sayısız Barbarlar, doğru dine malik olmakla övünürler. Hurafelere inanan Alçak kimseler telakki ettikleri Hıristiyanlara yukarıdan aşağıya bakarlar.”S.G.E.S.85.Asırlarca Hıristiyanlara yukarıdan bakanların Torunları;ülkemizi Onların ellerine bakar duruma getirerek,Onlara aşağılardan yalvarmakta,AT’A girebilmek için taklalar atmaktadırlar…”Vaaz edilirken,kiliselerimize gidiniz;Hatip ciddi bir meseleden mi söz ediyor?Kimin içi sıkılır,kimi esner,kimi de uykuya dalar.Fakat çok defa olduğu gibi,Yaygaracı/Affedersiniz Vaiz demek istiyorum/Erasmus’un notu./tumturaklı bir eda ile eski birKadın-Nine masalı anlatmaya konulsun;dinleyenler o anda tavırlarını değiştirirler;uyanırlar,doğrulurlar,dinler ve göz kulak kesilirler.Bu kilisenin büyük törenlerinde de böyledir…”S.G.E.S.58.”Öyleleri vardır mi,para görünce titremeye başlarlar.ular,en küçük sikkeye dokunmaktansa en zehirli yılana dokunmayı tercih ederler.Fakat,şarap ve kadın elde etmek söz konusu olsun,Aziz papazlar o zaman o kadar vicdanlı değildirler.Bu alanda,her keşiş kümesi,ötekinden ayırt olmak için ne kadar cehdeder.Onların en büyük istekleri,Mesih’e benzemek değil,aralarında biribirlerine benzememektir.”s.g.e.s.120.”Kürsüde vaaz eden bir keşi kadar zevkle dinleyeceğiniz bir aktör,bir meydan soytarısı bulunur mu?!Cümlelerinin belagat kaidelerini nasıl gülünç bir şekilde tatbik ettiğini,kullandığını görüp te kahkahalarla gülmemek mümkün mü?!Aman Tanrılar;ne el kol hareketleridir o,ne gülünç,ne komik ses nağmeleridir o!Ne havlamalar,ne böbürlenmeler!Her an suratlarını ne büyük çeviklikle değiştirirler,ne kadar kuvvetli bağırtılar—kubbeleri çınlatan bağırtılar—çıkarırlar…”s.g.e.s.123.”İlk önce dikkat etmediniz mi ki,çocuklar,kadınlar ve avanaklar,dini törenlerden başkalarından daha ziyade hoşlanıyorlar…”s.g.e.s.164.”Hem de dünya yüzünde  hiçbir deli kalbi dindarlığın sevgisiyle alevlenmiş olan kadar deli görünüşlü değildir.Bunlar,her tarafa bol para saçarlar,hakaretlere de sabırla boyun eğerler,aldatırlar,dostlarıyla düşmanlarını aynı derecede severler…Hulasa izanın her nevisinden o derece vazgeçmişlerdir ki,insan,ruhlarının bedenlerinden ayrı yaşadığına inanır…”s.g.e.s.164.Günümüzde ile tüm sıcaklığını koruyan bu konuları ERASMUS 10 Haziran 1508 tarihinde,Akdeniz’de ve bir gemide yazmıştır.Bu,ne büyük bir gözlem ve ne büyük bir cesarettir…Dr. Martin Luter’in kilise babalarına kafa tutabilmesi,böylesine bir bilgi ve esaret ortamından  yetişmesiyle mümkün olabilmiştir.1520…Temelleri bu denli güçlü ve cesaretli insanlara dayalı olan uluslar,günümüzde de bu denli güçlü ve onurlu olabiliyorlar…

        “Levhi mahfuz’daki anlatılanlar, dünyanın kuruluşundan sonsuza kadarki bilgileri kapsıyormuş. Bu bilgiler, önce Hz. Musa’ya bildirilmiş; sonra da Hz. Ali’ye bildirilmiş. Oğlak ya da dana işkembesinden mamul CİFR adlı bir kâğıtta yazılıymış.Bu bilgiler Said’i Norsi adlı bir Türk düşmanına da ulaşmışmış?!Bilgi akışı Hz. İbrahim kanalıyla geldiğinden,Sait’in cenazesini bu nedenle Urfa’ya Hz. İbrahim’in yanına gömmüşler. Bu gömme işinin de sonucunu bilmekteyiz?!Bölük,pörçük masallar ve Mitler,sonunda nasıl çok etkili  bir dini  inanca dönüşmektedir.Gaz bulutu Nebulaların yıldızlara dönüşümü gibi…Ünlü sosyal  Arap tarihçisi İbn’i Haldun,Mukaddime adlı eserinin 3’üncü cildine,Hz. Musa’nın sihir ve tılsımdaki  kerametlerinin öyküsünü anlatmakla başlamaktadır.Tatlı,tatlı anlatarak uğrar,Hint’e gider,Babil’e,Endülüs’e de uğrayarak sihir ve kerametteki ilmini anlatır da anlatır…Filozoflardan   sonra,kuranın Falak ve Nas  surelerine de uğrar.Tanrı’nın”Düğüm bağlayarak efsun üfürenlerin şerrinden sabahın rabbi olan Allah’a sığınırım,”ayetini indirdiğini yazar.Babil’deki Keldanilerden.Nebat ve Süryanilerde sihir bilgisinin çok yaygın olduğunu da anlatır.Türk ülkelerinde,bulutları sihirliyerek  belli ve muayyen topraklara yağmur yağdırıldığından da söz eder.Dört unsur olarak ünlenen ATEŞ,HAVA,SU VE TOPRAK’IN belli harflere sahip olduklarını da yazar:

      ATEŞİÇİN         HAVA İÇİN        SU İÇİN   TOPRAK İÇİN

        A              B                     C              S

        B              V                      Z              R

        T              Y                      K              L

        D              N                      S              D

        U              Z                      K              R

        F              T                      S              H

        S              Z                      G              Z

        İbn’i Haldun, bu harflerin hangi yıldızın etkisiyle ne biçim özellikler gösterdiklerini açıklamıştır?!Rakamların,Hint,Habeş,Sint hükümdarlarının,Hürmüz ve Tatarın ve dahi Yezdigird’in tarihini de bildiğini söyler.Abbasi halifelerini övdükten sonra,Türklerin idareyi ve devlet yönetimini onların elinden aldığını anlatır.Güneşin ve yıldızların hallerini de rakamsal sırlara bağlar.Bir matematiksel uyum ve armoni elbette varır.Elbette bunlarla uyumlu matematik denklemlerin gerçekçiliği de vardır.İbn’i Haldun sayılar üzerine de Mukaddime’sinde görüşlerini açıklamıştır.Üçüncü cildi okunmalıdır…

        Ünlü Rus yazarı Lev Nikolayeviç Tolstoy/1828—1910/Savaş ve Barış adlı,sinemaya da uyarlanmış olan eserinin birkaç yerinde bu sayı  oyununu da kullanmıştı. MEBAKANLIĞININ 1946 yılı tercüme yayının Üçüncü cildinin 92 ve 93’üncü sahifelerinde bu kullanımı görebiliriz:

        “İçinde bulunduğu durumun/Prens Piyer / uzun süre devam edemeyeceğini. bütün hayatını değiştirecek felaketin yaklaştığını hissediyor ve sabırsızlıkla her şeyde, yaklaşan bir felaketin alametlerini arıyordu. Piyer’in Mason biraderlerinden biri o’na Napolyon hakkında Yuhanna’nın Apokalips’inden çıkarılan aşağıdaki kehaneti keşfetmişti. NOT: Apokalips=Gaipten haber verme, Ahdi cedit kitabı.” “Apokalips’in onüçüncü bölümünün onsekizinci ayetinde şöyle deniliyor:”Burada hikmet var; akıl ve zeka sahibi kişi canavar sayısını saysın; bu insanca bir sayılır ve bu sayı altıyüz altmış altıdır.””Aynı bölümün beşinci ayetinde:”ve onun bir ağzı var ki büyük ve bayağı sözler söyler ve ona bir saltanat verilmiştir ki kırkiki aylıktır.” “Fransız harflerinde ilk on harf, İbrani temsili rakamları gibi vahit ifade eder; diğer harfler ise şöyle bir manzara gösterir:

                “A B C D E F G H İ K L M N O PQ R S T U V W X Y    Z

        123456789102030405060708090100110120130140150160     NOT:Her harfin altına bir sayı gelecektir.Bu alfabeye göre rakamla l’empereur Napoleon  sözü yazılınca elde edilen rakamların toplamı 666 olur,  bu suretle ,Napolyon’un Akokalips’de bildirilen canavar olduğu meydana çıkar. Aynı alfabeye göre, Quarante deux/42/yani canavarın ikbalinin sonu a bu kelimelerin rumuzu olan harflerin toplamı yine de 666 eder. “6x6=36+6=42,Napolyon 1812’de 42 yaşındaydı. Alın bir de benden: 1812’yılında yapılan Fransız—Rus meydan muharebesinde,29 Fransız generaliyle 47 Rus generali ölmüştü. Bunların toplamı:29+47=76 etmekedir.6x7=42 Napolyon’un yaşıdır. Said’i Norsi 30 sene Bahaî idi. İran’da Bahaîleri kullanan ve Risalelerini çoğunu da yazan Çarlık Rusya’nın Tahran Büyük Elçisi Prens Dalgorkiydi. Kuranı Kerim ayetlerinin harflerin sayısal değerlerine göre yorumlanması İslam inancına göre doğru değildir. Cifr denilen bir HURİFİLİK saptırmasıdır. Şimdi anlatabildim mi Müslümanlığa saldırının nerelerden kaynaklandığını?!ÜÇÜNCÜ BÖLÜMÜN SONU…

.

 

   

İzleyiciler

Blog Arşivi