16 Şubat 2014 Pazar

1229/SEKSEN MÜTEC AVİZ,YARIM SAAT TECAVÜZ,ORTADA BİR SIYRIK!

T.C. OSMAN TÜRKOĞUZ osmanturkoguz@gmail.com TV. İzmir;17 Şubat 2014 YÜZ MÜTECAVİZ! YARIM SAAT TECAVÜZ! BİRKAÇ EKİMOZ VE YALINIZ BİR SIYIRIK! “Politika yalan sanatıdır! “Halk kitap okumaz, radyo dinler ve gazete okur!” Ben, hiçbir yeteneği olmayan insanları kurtarmaya değil, onları kullanmaya geldim!” Onbaşı Adolf Hitler. “Halkı her zaman ateşle. Asla soğumasına izin verme. *Hatalı olduğunu veya yanlış yaptığını asla kabul etme. *Asla rakibinin üstün bir yanı olduğunu kabul etme. *Asla kendinden başka bir seçeneğe hareket alanı bırakma. *Asla kabahat üstlenme. *Sadece bir rakibine odaklan ve kötü giden her şeyin suçunu onun üzerine yık. *Halk büyük yalanlara, küçük yalanlara göre daha çabuk inanır. *Bir yalanı yeteri sıklıkla tekrarlarsan, halk eninde sonunda ona inanır. "Bir yalanı ne kadar uzun süre tekrarlarsanız insanlar ona o kadar fazla inanırlar. Hıristiyanlığın bu kadar etkili olmasının sebebi 2000 yıldır aynı şeyi söylüyor olmasıdır."Dr. Paul Joseph GOEBBELS, Onbaşı Hitlerin Propaganda Bakanı(29 Ekim 1897/1 Mayıs 1645)Hitlerin sığınağında; eşini ve Alt oğlunu tabanca ile öldürdükten sonra intihar etmiştir. ”Hitler hiç büyümemiştir, hep çocuk kalmıştır sözü de onundur. İlgi: Halk, Delilerden Ne dâhiler yaratır ”Adlı yazım. SAYIN Bay Recep Tayyip Erdoğan Beyimizin bir tek tutarlı ve doğru sözünü okumak ve dinlemek kısmet olmadı.17 Haziran olaylarını, iftiralar ve yalanlarla hempalarını kandıracak şekilde anlatmasını döne, döne sürdürmektedir.Camide bira içmişler! Camiye ayakkabı ile girmişler!Altı aylık çocuğu bulunan başı örtülü bir genç kadına etmedikleri tecavüzü ve hakareti bırakmamışlar. Kadının ifadesinden de ruhsal yapısını okumak mümkündür!Onbaşı Adolf Hitler, dünya kamuoyunu kandırmak için, Polonya ordusunun üniformalarını giydirdiği Yahudileri öldürtmüştü. Bizimkisi de, Anayasal Gösteri haklarını kullanmakta ısrarlı olan Türk vatandaşlarını Recepkoların, dövdürterek öldürtüğü gibi onlara da her türlü iftirayı atmaktan utanmamaktadır. Bu sefer yalanları meydana çıktığında başka bir tezgaha sarılmıştır:”Tabip raporu var,bu rapora ne diyeceksiniz?”Ona da yalan deriz. Başımızdan geçen gerçek öykülerden birisini anlatmak durumundayım gari:12 Eylül 1980 tarihinde; Zonguldak il jandarma alay komutanıydım. Daha önce,Polis mıntıkasında başları kesilerek ve tabanca ile vurularak öldürülen altı şoförün dosyasında hiç ilerleme olmamıştı. Öldürülenlerin yakınlarını alay komutanlığına çağırarak, beni Donanma Sıkıyönetim Komutanlığına, cinayet dosyaları ile ilgilenmediğim için şikâyet edeceksiniz! Dediğim de itiraz ettiler. İşin inceliğini anlattığım da akılları önerime yatmıştı. Ben, Donanmada görevli ve çok yakından tanıyan bir asker yargıç ile anlaşmıştım benim için yapılacak şikâyetler üzerine Donanma ve Sıkıyönetim Komutanının imzası ile bu işle bizzat uğraşmam için bir emir yazacaktı. Beklediğim emir gelir, gelmez güvendiğim polislerden bir ekip kurmuştum.Yanlışla boynundan ağır yaraladıkları başka bir şoförün ölmeden önce alınmış ifadesi vardı.Uzun bir uğraştan sonra elebaşıları dahil altı katili yakalamış ve itiraflarını aldıktan sonra Zonguldak Devlet Hastanesinden de bedensel ve ruhsal bir işkenceye uğramadıklarıana dair Elli dört adet rapor almıştım. Yanlışlıkla Almanya çalışmaya gidecek olan Sungurlulu bir vatandaşımız Gerede’de öldürdüklerini de meydana çıkarmıştık. Sanıklar tutuklandıktan sonra başka cinayet suçlarından arandıkları Vakfıkebir adliyesine Komando astsubay üstçavuş Sayın Ömer Aslan komutasındaki bir timle sevk etmiştim. Sanıklar biribirini darp ederek, ayaklarında yaralar oluşturmuşlar, bu durumu jandarmanın ve polisin soruşturma sırasında meydana gertirmiş olduğunu da ağlayarak anlatmışlar.Savcı ve sorgu hâkimi sanıklardan yana bir tavır alınca Sayın Ömer Aslan olay çıkarmış. Jandarma Genel Komutanlığı olayı bana aktarınca elli dört Hastane raporunu ortaya koyarak sanıkların idam talebi ile yargılanmalarını sağlamıştım. Saat 1930 sularında Kabataş iskelesinde sigara içen polislerin gözleri önünde, belden yukarısı çıplak ve kadının anlattığına göre de maslahatları ellerinde bulunan mütecavizler yarım saat ol kadına ve bebesine zulüm ve tecavüz etmişler! Beş gün sonra alınan komik rapor da ortada. Mobese kameralarının görüntüleri de ortada. Şeksen kişi 17 Haziran 2013 günü saat 1930’de bu kötülüğü yapacaklar! Şenin polislerinin ve vatandaşlarının tümü gösteri haklarını kullanmak isteyen insanlarımızı haklamakla mı meşguldüler Sayın Büyük Ağabeyimiz? Şimdi de bir senaryo ben yazayım:Bir akşamüzeri geç vakitte,bir kadın sizin oturmakta olduğunuz köşkün polis karakoluna,kanrevan içinde gelmiş olsun.Hastanede kendisine gelen kadın,polise “beni bu hale,gösteri hakkımım kullandığım için ,Bay Recep Tayyip Erdoğanla oğlu Bilal Erdoğan koydu!” Dese ve ifadesini imzaladıktan sonra da ölse! Bu duruma ne buyurursunuz? Sizden yalınız bir tek defa Türkiye Cumhuriyetinin başbakanı gibi konuşmanızı istemek her vatandaşımızın hakkıdır!

İzleyiciler

Blog Arşivi