23 Eylül 2013 Pazartesi

1138/İHANETİN BÖYLESİ,BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU!


              TC.                                        İHANET YARIŞI!
OSMAN TÜRKOĞUZ
İzmir;24 Eylül 2013

                              

 Türkiye Cumhuriyetinde Kürt Saidi Nursi,

Arnavutlukta da Sarı Saltuk Sempozyumu!

Saru Saltuk, Hacı Bektaş Velinin öğrencilerinden biridir.750 sene önce İslamiyeti yaymak üzere Balkanlara geçmiştir.”TRT, Türk,Türklük ve Müslümanlık haini Saidi Norsi sempozyumun,Kürtçü Hüseyin Çelik’in konuşması ile vermiştir!”Önce buyurunuz Hüseyin Çelik’in numarasını:

“Onu dinleselerdi bugün böyle olmazdı!”Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik! Ve incilerinin devamı:”Eğer Cumhuriyetin başında Bediüzzaman resmi makamlarca dinlenseydi,bugün ülkenin durumu şüphe yok ki böyle olmazdı.Maneviyattan yoksun olarak yetiştirilen Doğuluların Kürtçü,Batılların da Türkçü olmamalarını beklemek iyimserlik olur…”Yave daha çok ama yazmadım.Hürriyet gazetesi01 ekim 2003/25 Şubat 2004.Sayın NURCUMUZ,Cumhuriyetten önceki 29 Kürt ayaklanmasına ne buyurulur!Ostüzü.

 

“NURCULUK”

 

“İNANÇLARA VE AKLA TERS BİR YAKLAŞIM! 

MÜSLÜMANLIĞA ENDİREK SALDIRI!
 

OHRANA, İntelligence servis, CİA ve Yerli İşbirlikçiler!

VE

       DAHİ BONANZA ÇİFTLİĞİ! 

POLİTİKACILARIMIZ! 

 BİLİM ADAMLARIMIZ VE AYDIN GEÇİNEN HAİNLERİMİZ!

VE   
                                                     KÖRLER ÜLKESİ,NANKÖRLERİMİZ!
 
 
                                                    OSMAN TÜRKOĞUZ 

   E.J. KD. ALB-HUKUKÇU

 

(1957-1998) Kitabın yazılış süresi.”

 

“Nur Risalelerinin Türkçe, Arapça, Farsça Dillerinin hiçbirini tam bilmeyen kulak dolgunluğu ile elde edilmiş kelimelerin yanlış tertip edilmiş örneklerinden ibaret olduğu, bunların mucize, keramet ve Allah tarafından gönderilmiş olduğu yolundaki iddiaların, ya iddia sahibinin kuruntusu ya da iddia sahibince bile, bile uydurulmuş bir düzen olduğu, halkın bu risalelerin Kuran’dan sonra, hatta bazen ondan daha önemli olduğu görüşüne saptırıldığı, bu uğurda hapse girmenin ibadet yerine geçeceği, ölenlerin şehit olup gideceği, nurcu olmayanların imansızlardan, dinsizlerden meydana gelmiş bir kalabalık teşkil edeceği...” 22. 07. 1971

BİLİRKİŞİLER:

Şükrü ŞARDAĞ                                                        Mehmet ORUÇ

 

-Eskişehir Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 82 Nurcu hakkında gerekçeli kararı s.45-46

TÜRK GENELKURMAY BAŞKANLIĞI'NA kulak verelim:

GENELKURMAY HARP DAİRESİ BAŞKANLIĞI RESMİ YAYINLARI

SERİ NO:8 S.4:

"Din perdesi altında Osmanlı Devletini bölmek isteyen Kürt politikacısı Said’i Kürdi’ bu maceradan faydalanmak isteyen Derviş Vahdeti de aslında birer maşadan ibarettiler. Maskeleri, ancak, binlerce Türk'ün ve Müslüman’ın kanı aktıktan sonra düşmüş ve gerçek içyüzleri anlaşılmıştı.

Aradan 50 yıl geçtikten sonra, meydanı boş ve uygun bulduğu bir anda adını da değiştirerek yeniden ortaya çıkan Said’i NURSİ ise vaktiyle politika yolu ile başaramadığı bölgecilik ve bölücülüğü bu kez din ve dindarlık maskesi altında sağlamaya çalışan, Gerçek ve maalesef başarılı bir anarşisttir. Bununla beraber müteşebbis gene o değildi. İplerden birinin ucu dışarıdaki Türklük düşmanlarının, diğerinin ucu da içerdeki bir kaç hain ile kütle halindeki deki gafillerin elinde idi.

 

“NUR RİSALELERİ HAKKINDA DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULU KARARLARI:”

1-  Ebcet hesabıyle ve tevafuklarla manalar verildiği, bunların Müslümanlık esaslarına göre dini ve ilmi kıymeti olmadığı.(1948-323)

2-  Risale-i Nur’un ve müellifinin manevi işareti müjdelediği ve buna binaen vazife sahasında bu, muhalefetin ise Cenab-ı Hakkın rızasını kazandıracak bir yol olduğu iddiası. (1960-156)

3- Nur Risalelerini toplu olarak okumak bir nevi hizipçilik olduğu, (1960-203)

4- Risale-i Nur’un dini mukaddesat arasına katılmak istendiği; yalnız Nurcular için dua yapılarak müslümanlar arasında bir zümre meydana getirildiği ve tefrikaya yol açıldığı.(1962-5)

5- Nurculuk propagandası yaptığı.(1962-28)

6- Said’i Nursi ve eserlerinin harikuladeliğinden ve kerametlerinden bahsolunduğu, indi teviller ve mübalağalı ifadeler kullanıldığı.(1962-526-536)

7- Mübalağalar, indi tevil ve mütalaalar.(1962-547)

8- Mübalağalı, indi tevil ve mütalaalar.(1962-548)

9- Birtakım indi tevillerlerle hizipçiliğe müeddi (1963-506)

10-Kur’anı Kerim’in harflerinden bir takım manalar istihracına kalkışmak gibi ulemanın ekserisince benimsenmeyen bir yol tutulduğu, Asay-ı Musa adlı eserinde, bazı ayet ve kelam-ı kibari indi olarak tevil ederek bunların Risale-i Nur’u tebşir ve teyid ettiği iddiası (1963-520)

11-Nur Risalelerini Kur’anı Kerim’in manevi mucizesi olarak göstermek iddiası (1963-572)

12- Nur Risalelerinde Said’i Nursi’nin tasavvufla karışık şahsi görüşleri mübalağalı fikirler, indi teviller ve Hurufilik. (1963-669)

GERİCİLİK VE ÖTESİ S.150-151 Fuat KADIOĞLU, ZONGULDAK Eski Valisi.                                                                                                               Said’i Norsi,30 sene Bahaîliğe İNANDIĞINI DA İTİRAF ETMİŞTİ! Bahailik, İngilizlerin baskısı ile 1947’de Birleşmiş Milletler tarafından yeni bir din olarak kabul edilmiştir! Ostüzü. Diyanet İşleri Başkanı Bay Mehmet görmez; VATAN HAİNİ Sait Molla ve Dürrizade Abdullah ile Mustafa Sabri Efendinin selamlarını getirdim.bu deliyi bir sene süre ile Toptaşı Akılı Hastanesinde tutan Abdülhamit’i Saniden de selamınız var!1957 seçim propagandası için,Adnan Menderes Nur Risalelerinin yayımlattırılması işini Isparta Milletvekili Dr. Tahsin Tola’ya vermişti.Diyanet İşleri Başkanı Hayri Urgancıoğlu fikrini sorduğu başbakanlık Müsteşarı Rahmetli Ahmet Salih Korur’dan şu yanıtı almıştı:”Hocam!Bu risalelerin yayınlattırılmaması için yazarının adı yeterli değil midir?!

 

BAHAİLİK HAKKINDA DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULU KARARI:

     Bahailikle ilgili “Bahai Dini-Tarihi-Prensipleri ve Dini Hükümleri” adlı kitap hakkında Din İşler Yüksek Kurulu’nun 03.07.1967 tarih ve 118 No.lu Kararı: “.....Menşei itibariyle İslamiyet’teki Batıniliğin kollarından, bazı esaslar alan, ayrıca çeşitli dinlerden, bilhassa Hıristiyanlıktan mülhem mesnetsiz, batıl bir mezhep veya tarikat olduğunda bütün müesses din mensuplarının ittifak halinde bulunduğu Bahailik, kökü dışarıda, siyasi bir cemiyet karakterinde ve devletlerin temel nizamlarını değiştirip Bahailik esaslarına uydurma gayesindedir.

    Tetkik edilen ve Dr. N. Özsuca tarafından derlenen “Bahaî Dini” adlı kitapta da bu husus müşahede edilmekte ve semavi kitaplarına Bahailiğin kurucusu Bahaullah’ın geleceğini ve kendine ilahi vahiy nazil olacağını haber verdiğine dair sarih ifadelere rastlanmakta, dolayısı ile Kur’an-ı Kerim’den sonra Semavi kitap gönderileceği zımnen iddia olunmakta, Hristiyanı tesirle Cenab-ı Hakka “Semavi Peder” denilip, Allah’a evlat isnat edildiği bir “Dünya Merkezi Hükümet” inden bahisle bütün hükümetler üstünde merkezi bir hükümet meydana getirilmesi gerektiği şeklinde...” birçok mesnetsiz iddialar serdedilmektedir.

    Netice olarak, her ne kadar, Bahaîliğin bir din olduğu iddia ediliyorsa da din olmayıp milli bütünlüğümüzü bozucu sapık bir mezhep ve tarikat olduğu kanaatine varılan bu kitapta baştan sona kadar Bahailik propagandası yapıldığı cihetle eserin zararlı ve toplattırılması lüzumlu olduğuna ittifakla karar verildi.” İslama Yönelen Yıkıcı Hareketler Bahailik ve Babilik. S.3. Muhsin Abdülhamit.

           KIRKİKİ SENEDE:

BENİM ÇIKARDIĞIM SONUÇ:

OHRANA (ÇARLIK RUSYA GİZLİ POLİSİ)+İNG. İNTELLİGENCE SERVİSİ+İ,RANLI ARHUNTLAR+BAHAÎLER.

BAHAİLİK+SAİDİ NORSİ+DIŞ İSTİHBARAT GÜÇLERİ.

SAİDİ NORSİ+NUR SURESİ= SAİDİNURSİ.

SAİDİ NURSİ+BATİNİLİK+HURUFİLİK+KÜRTÇÜLÜK+DIŞ GÜÇLER VE İÇ DESTEK= RİSALEYİ NUR KÜLLİYATI.

R.NK+ SAİDİ NURSİ+ ADNAN MENDERS+ TAHSİN TOLA+ SÜLEYMAN DEMİREL+ SAĞ POLİTİKACILAR VE DAHİ BÜLENT ECEVİT.=NURCULUK.

NURCULUK+ ÇİA+ ÇIKAR ÇEVRELERİ+ İÇ BUDALALALR= TÜRKLÜĞE VE DAHİ İSLAMA YÖNELİK; AKLA, İNSAN ONURUNA, ÇAĞDAŞLIĞA VE BİLİME AYKIRI YENİ BİR DİN.

NURCULUK, OSMAN TÜRKOĞUZ

“LEVH-i MAHFUZ, CİFR, EBCET HESABI VE HURUFİLİK”

   “Levh-i Mahfuz'da yazılı olduğuna inanılan Tanrısal sırların, Hz. İbrahim’den, Hz. Mu­sa'ya oradan da Hz. Ali'ye, ondan da Said Okur'a geçtiğine inananlar vardır. Hz. Ali gaybı bi­lir; öldürüleceğini, bahçesindeki kazlar bilmesine karşın kendisi bilemez. Sıffın'ı, oğullarının felaketli ölümlerini de bilemez.

    Said Okur, Nur Risalelerini yazarken; Mısır'dan, Suudi Arabistan'dan, İngilizlerin ege­men olduğu yörelerden, Kur'an'ı Kerim ayetlerinin kendisini haber verdiğine dair mektuplar alır.

Ben, bu konuları, 1957 den bu yana araştırmaktayım. Babilik, Bahaîlikteki Rus ve İngiliz oyunları apaçık ortadadır. Nurculukta da...

    Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN hayatında, ilginç bir sayısal uyum vardır. Bu sayısal uyu­mu, 1975 yılında bir broşür halinde yayımlamıştım.

    Roosevelt, Churchill, Hitler, Mussolini ve Stalin'in doğum tarihlerinden 1944 yılına kadarki hayat safhalarının toplamı da eşittir.

    Biz, ATATÜRK’ÜN yaşamındaki bu sayısal uyuma mistik hezeyanlarla ve dört elle sa­rılmıyoruz. ATATÜRK gerçeğinin, böylesine saçmalara sığınmasına gerek duymuyoruz.

Roosevelt --     Churchill--        Stalin--  Hitler--   Mussolini

Doğum Tarihi Yaş (1944'e kadar) işbaşına geliş tarihi işbaşında kaldığı süre 1944'e kadar

     1882                 1874            1879        1889       1883

         62                      70                  70         55           61

      1933                 1940             1922         1933    1922

           11                      4                22            11          22

TOP:3388                3388               3388         3388      3388

SAYILARIN KUTSALLIĞI

  

   3.7.9.12.18.19.40.41 ve 52 sayıları, bazı inanç gruplarınca kutsal sayılır. Bazı sa­pık dini akımlarda; cifir ve ebcet hesaplarıyla kendilerine kutsallık yakıştırmakta, ayetlerin harflerinin sayılarını toplayarak; onlardan yardım ummaktadırlar. Tek sayısal uyum ATATÜRK’TEDİR. Bunu mistik sayıklama yapmayız. Sayılar kutsalsa; o kutsallık, hiçbir zorlamaya, sapkınlığa başvurmadan Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN yaşamında vardır. Doğumu 1881'dir. Bunun Arapça yazılışı (IAAI’ DİR.

    Bir erkeğin sağındaki kadınıyla elele tutuştuğunu görelim; erkeğin sağ eli, kadının sol eli yine (!AA!) eder. Erkeğin sağ elinde (lA), kadının sol elinde (AI) yazılıdır.

Efendim; kadın solda olur, denilirse; kadının sağ elinde (lA), erkeğin sol elinde (AI) birleşince yine de (IAAI) oluşur.

    Bu ellerin aynen birleştiğini düşünüp sayıları toplayalım:

lA + AI = 18

1881 eder.

AI + lA = 81

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK = 19 (On dokuz) harflidir.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE = 19 (On dokuz) harflidir.

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK:

1881'de doğmuştur,

19’Uncu asırdır,

19’Uncu Asrın bitimine 19 yıl vardır.

19 Mayıs 1919'da SAMSUN’A çıkmıştır.

19 + 19 + 19 = 57 eder.

SAMSUN’A çıktığında 38 yaşındadır. 57 yaşında da aramızdan ayrılmıştır.

1915'de 19’Uncu Tümen Komutanı olmuştur. 19 +15 = 34 eder. O tarihte 34 yaşın­dadır.

1920'de T.B.M.M. açılmıştır.

19 + 20 + 39 eder. O tarihte 39 yaşındadır.

3 Mart, 1924'de Hilafeti kaldırmıştır. 19 + 24 = 43 eder. O tarihte 43 yaşındadır.

25.4.1915'de ARIBURNU’NDA düşmanı; önce geri çekilen, 19 jandarma erine süngü taktırarak mevzilendirmiş ve durdurmuş, sonra da 57’İnci Alayı koşar adımlarla savaş alanına sürmüştür. Mustafa Kemal olarak bu 19’Uncu Tümen'in 57’İnci Alay İle doğmuş, 57 yaşında hayata gözlerini yummuştur.

Sicil Numarası: 317/8 = 19 eder.

1915'de 19 + 15 + 34 yaşındadır.

İsmet İnönü’nün, Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN ölüm gününde söylediği söylevi 19 cümledir.

Bismillahirrahmanirrahim'in Arapça yazılışı 19 harften oluşmaktadır.

 

ATATÜRK:

19 Yaşında Harp Okulu'na girmiştir.

19 yıl askerlik yapmıştır.

19 yıl da devletimizi yönetmiştir.

19 Eylül 1921'de Mareşal olmuştur.

             19 Kasım 1938'de cenazesi ANKARA’YA getiriliştir.

             1919 içinde 101 adet 19 vardır.

             Sayılar kutsalsa bu kutsallık Tanrısal ise; ATATÜRK’ÜN çıkışı, devrimi, ölümsüz önder­liği, Türk ulusu için kutsallığı da Tanrısaldır...


29 Ekim 1975 Osman TÜRKOĞUZ

J. Yarbay

117’İnci Sınır. A.K.V. Kızıltepe/MARDİN

 

           BİLGE KAĞAN:

19 SENEDE YETİŞMİŞ

19 SENE ÇİN’LE DÖVÜŞMÜŞ

19 SENE DEVLET BAŞKANLIĞI YAPMIŞ

19 KİŞİYLE ÇİN’E BAŞKALDIRMIŞ

57 YAŞINDA ÖLDÜRÜLMÜŞTÜR

ATATÜRK, Samsun’a 19 kişiyle çıkmıştır.

Kur’an’ı Kerim’de büyük ölçüde 19 uyumu vardır.

Bilge KAĞAN’IN babası, İlteriş KAĞAN ile Annesi İlbilge Hatun, 17 kişiyle, Çin'e başkaldırmıştı

1976'dan sonra, Kur-an'ı Kerim'in 19. sayısıyla ilgisi üzerine araştırmalar yoğunlaştırılmıştı.

Londra'da Ahmed Deadat, bir dernek ve yayınevi kurdu. Sonradan bu araştırmadan vazgeçti. Libya asıllı, Mısırlı Ziraat Mühendisi Reşat Halife, A.BD giderek 19 ve Kuran’ı Ker­im üzerine çalıştı. Kur'anda fazla ayet olduğunu savundu ve sonra da peygamberciğini ilan et­ti ve öldürüldü. Karacan Yayınlarından, Bilinmeyenler Ansiklopedisinde, bu konuda makale yayınlandı Sonunda: ünlü Sunucu Cenk KORAY, 19 ve ATATÜRK adlı bir kitap yayımlayarak satış rekorları kırdı.

    “Elinde tek bir asker, tek bir silah bile bırakılmamış devleti, mezardan hayata kavuşturmadı mı? Sakarya zaferinden sonra millet ona “GAZİ” unvanı vermedi mi?

    Şimdi adı bir ayet büyüklüğünü taşıyan bu zatın ismini “Gazi Mustafa Kemal’i ebced hesabıyla hesaplayınız. Zaferinin tarihini yani(1338–1922) i bulursunuz. Gâvur dediğiniz adama Allah bu nimeti nasip etmez.Bu uzun yazıyı ona Protestanlığı isnat edecek kadar İslamlığı bilmeyen ve böylece Nahl suresinin 125. ayetini inkâr eylemiş bulunan Müslümanlara Enfal suresinin 24. ayetini okumalarını ve onun “Devlet ve Millete hayat veren davetine icabet ediniz” sözünü tekrarlayarak son vermek istiyorum.

Av. Dr. A. ALTUNSU, Osmanlı Şeyhülislamları S.XXXV.

Prof. DR. Vasfi Raşit SEVİG’İN Önsözü 74.NURCULUK, OSMAN TÜRKOĞUZ.

 

 

İzleyiciler

Blog Arşivi