18 Mayıs 2011 Çarşamba

379-NASIL BİR ANAYASA SAYIN RECEP BEY!

                                                                  

         OSMAN TÜRKOĞUZ
         osmanturkoguz@hotmail.com
         İzmir;12 Mayıs 2011.


                   NASIL BİR ANAYASA SAYIN RECEP BEY!
                            “Bölerler yönetirler, Parçalarlar yutarlar!”Ostüzü.
“Hâlbuki hangi istiklâl vardır ki ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir hâdiseyi kaydetmemiştir!”Mareşal Gazi Mustafa Kemal,06 Mart 1922,TBMM: Kürsüsü.
         Sayın Recep Beyefendimiz; seçim meydanlarında ve dahi özel programlarınızda:”Bana oylarınızı veriniz, Anayasayı değiştireyim!” Buyuruyorsunuz.
         Sizin ANA sıfatına alerjiniz olduğunu ünlü emrinizden anlamıştık:”Ananı da al git!” Siz bu emrinizi cihana karşı verirken, o garip vatandaşımızın, yani sizin deyiminizle “milli irademizin” yanında Anası da yoktu. Yalınız,%92,7 Halkoyu ile onaylanmış Anayasamızda yazılı hakları vardı. Anadan mı Anayasamıza? Yoksa Anayasamızdan mı Anaya geçtiğinizi? Bilemiyoruz! Bal gibi biliyoruz da!
         Yalınız şu ünlü yemininizi de ezbere biliyoruz:
         Ben, Muhammed müslüman ümmetindenim, Türkiye dinsiz, laik bir memleket haline gelmiştir. Hayatımı Mustafa Kemal dinsizliği ile savaşa adayacağıma, Türkiye’yi bir din ve şeriat devleti haline getirmek için mücadele edeceğime, Kemal Paşa zamanında çıkarılan dinsiz kanunların tatbikini önleyeceğime, kısa zamanda, ümmet esasına dayanan, şeriat devletinin kurulması için çalışacağıma, dinim, Allah’ım ve bütün mukaddesatım üzerine yemin ve kasem ederim.”
         Tüm yuvarlak ve Atatürk devrimi, üniter devlet ve Türklük aleyhine söylemlerinizi de biliyoruz. Müslümanlığın ve Ümmetçiliğin kardeşliğimizin yaratıcısı olduğunu sürekli iddianıza tarihimiz ve insanlık tarihi başka türlü yanıtlar vermektedir. Osmanlı İmparatorluğu zamanında, yalınız Anadolu’da (135) ayaklanmanın neden çıktığını; dinleri, peygamberleri ve dilleri aynı olan Arapların neden ayrı devletler halinde biri birlerini öldürdüklerini; Müslüman ve Ümmet olan Arapların aynı inançta olan Türkleri neden sırtından hançerlediklerini açıklıyabilir misiniz? Fransız devriminin getirmiş olduğu aydınlanma ile Milliyetçiliklerine sarılan tüm uluslar bağımsız ulus devlet olarak egemenliklerine kavuşmuşken; Osmanlı İmparatorluğu modası geçmiş ve Araplaşmak olan ümmetçiliği nedeniyle perişan edilmişti.
         LAİKLİK, insan olmak demektir. LAİKLİK sayesinde tüm insanlarla ve tüm başka inanç sahibi kişi ve kuruluşlarıyla dost ve kardeş olduğumuzu,”YURTTA SULH VE CİHANDA SULH”‘A LAİKLİK SAYESİNDE KAVUŞTUĞUMUZU size hiç hatırlatan olmadı mı?
         Nasıl bir Anayasa? Önce bunun sınırlarını bana anlatmak zorunda olduğunuzu ne çabuk unuttunuz? Bendeniz Milli iradeyim. Komünizm, Nazizim ve Faşizmden sonra; Bulgurizm, Nohutizm, Kömürizm ve Beleşizm’i ve dahi Açılizmi yarattınız.%92,07 Halkoyu ile onaylanmış olan Anayasamızın bazı kırmızı çizgilerini anlatmamda yarar olduğuna inanmaktayım. Bu anayasa işidir, ona göre davranmanızı da önermek durumundayım.
         Zonguldak’ta yalana alkış tutanlarla Türk halkını da bir tutmamanızı önermekteyim. Zonguldak Maden Mektebi 1924 tarihinde kurulmuştu. Sonradan Zonguldak Yüksek Maden Mühendis Mektebi ve Hacettepe Üniversitesine Bağlı Maden Fakültesi olmuştu.1992 tarihinde de Zonguldak Kara Elmas Üniversitesi olarak kurulmuş, Karadeniz’e egemen bir tepenin üstüne kurulmuş olan Tıp Fakültesi de Halkımıza hizmet verir olmuştu.
         Siz, evet Sayın Recep Beyimiz Siz:”
         “Zonguldak’ta üniversite var mıydı? Dediniz. Bindirilmiş alkışçılarınız da:
         “YOKTUUU!”Deyu bağırdıklarında; onları onaylayarak:
         “Evet, yoktuuu!2007’de biz kurdukkkk!’” Buyurdunuz.
         Sayın Recep Beyimiz; bir yalana ve yanlışa yüz bin kişi “doğridirr!” Dese ol yalan ve dahi yanlış doğru olmaz!
         Şimdi şu; delik, deşik edilen Anayasamıza bir bakalım.
                          Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
                                      Başlangıç
         “Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve onun inkılâp ve ilkeleri doğrultusunda;
         Dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak, Türkiye Cumhuriyetinin ebedi varlığı, refahı, maddi ve manevi mutluluğu ile çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azmi yönünde;”….
         “TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi edilmiştir.” Yazmaktadır.
                            BİRİNCİ KISIM
                            GENEL ESASLAR
         1.Devletin şekli
         MADDE1.-Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
         11.Cumhuriyetin nitelikleri
         MADDE2.-Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
         111.Devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkenti
         MADDE3.-Türkiye devleti, ülkesi ve milliyetiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
         Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
         Milli marşı,”İstiklal Marşı”dır.
         Başkenti Ankara’dır.
         IV. Değiştirilemeyecek hükümler
         MADDE4-Anayasanın I’inci maddesindeki devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2’inci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.”
         X.Kanun önünde eşitlik
         MADDE10.-Herkes,dil,ırk,renk,cinsiyet,siyasi düşünce,felsefi inanç,din,mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
         Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
         Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır.
         XI. Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü
         MADDE11.-Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.
         Kanunlar anayasaya aykırı olamaz.”
         16 Mart 1959 günü bir görevle Diyarbakır’daydım. Başvekil Adnan Menderes te oradaydı. Belediyenin balkonundan halkımıza hitabederken sağ tarafında duran bir adamı bana gösteren Diyarbakırlılardan bazıları:
         “Bu adamın adı Hasan Değerdir. Belediye Reisimizdir. Yarın kurulacak olan Kürt hükümetinin de Harbiye Bakanıdır. Mademki Başbakanlıkta görevli bir subaymışsın, bunu Başvekile mutlaka anlatmalısın!” Demişlerdi.
         İlkokul mezunu bile olmayan—sonradan çatma---Adalet Partisinden Diyarbakır Milletvekili seçilmişti.1961 Anayasamızın 154’üncü maddesindeki devrim yasalarının bir açığını bularak, hafta tatilinin cumaya alınması için bir kanun teklifi vermişti.
         Atatürk devrimi ile ilgili kanunlardan bazıları 1982 Anayasamızın 174’üüncü maddesinin korumasına da alınmıştır. Bu kanunlarımızı sıralamak istiyorum:
                      BEŞİNCİ KISIM
                   ÇEŞİTLİ HÜKÜMLER
         1.İnkılâp kanunlarının korunması
         MADDE174.-Anayasanın hiçbir hükmü, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve Türkiye Cumhuriyetinin lâiklik niteliğini koruma amacını güden, aşağıda gösterilen inkılâp kanunlarının, Anayasanın halkoyu ile kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin Anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanmaz.
                   1.3 Mart 1340 tarihli ve 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu;
                   2.25 Teşrinisani 1341 tarihli ve 671 sayılı Şapka İktisası Hakkında Kanun;
                   3-30 Teşrinisâni 1341 tarihli ve 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun;
                   4-17 Şubat 1926 tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisiyle kabul edilen, evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medeni nikâh esası ile aynı kanunun 110’uncu maddesi hükmü;
                   5-20 Mayıs 1928 tarihli ve 1288 sayılı Beynelmilel Erkânın Kabulü Hakkında Kanun,
                   6-1 Teşrinisâni 1928 tarihli ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun;
                   7-26 Teşrinisâni 1934 tarihli ve 2590 sayılı Efendi, Bey, Paşa gibi Lâkap ve Unvanların Kaldırıldığına dair Kanun;
                   8-3 Kânunuevvel 1934 tarihli ve 2596 sayılı Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine dair Kanun.
         Anayasamızın 26,27 ve 29’uncu maddelerine bile tahammül edemezken,20 Nisan 1340 tarihli ve 491 sayılı Anayasamızın (83)üncü maddesinde “Tabii Hâkim ilkesi” varken;--Madde83-Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir mahkemeye celp ve sevk olunamaz-- Sıkıyönetim ve Devlet Güvenlik Mahkemelerini kaldırarak, Başsavcılığını yaptığınız Özel Mahkemeler ve özel seçilmiş Müddeiumumîler eli ile işlenmemiş suçların sanıklarını, ceza verircesine, süresiz tutuklatarak, Silivri esir kampına gönderebilirken NASIL BİR ANAYASA?
         “Bana oy verinizde, yeni bir anayasa yapayım!” Demenizin manasını biliyoruz:”Tüm mahkemeleri kontrolüm altına aldım. Yeni seçilecek TBMM’İNDE DE kontrol elimde olacaktır! Getirmek istediğim şeriat sistemine dair yemin ve kasemimi de biliyorsunuz!”
         Sayın Recep Beyimiz; uluorta ve yuvarlak sözleri bir kenara bırakalım da devlet adamı gibi konuşmaya ne dersiniz? Anayasamızın kırmızı çizgilerini belirttim. Bunlardan bazılarını teklif etmek bile “idamı mucip” bir cezayı müeyyideye tabi iken, siz bunlar hususunda neler düşünüyorsunuz? Yapacağınız az maddeli anayasa taslağınızı milletimize ilan ediniz de bizler de bilelim ve ona göre irademizi belirleyelim. PS: Sizler Milletvekili seçildiğinizde bu beğenmediğiniz Anayasamızı koruyacağınıza TBMM’İNDE, kürsüye çıkarak ant içmediniz mi? O yemininiz mi önemli, Kur’an Kursu yemininiz mi önemli? Birisi gizli, birisi de dünyaya ve Yüce Soylu Türk Ulusuna karşı! Ne dersiniz? Hangisi Takiyye?”Darülharp bölgesinde mi ant içtiniz?
        


        

İzleyiciler

Blog Arşivi