14 Ağustos 2011 Pazar

46-ULUSLARARASI TAHKİM KURULU.

                                                                    

OSMAN TÜRKOĞUZ

         İzmir; 25 Mart 2010./14 Ağustos 2011.

                   ULUSLAR ARASI TAHKİM KURULU!
“İki şey sonsuzdur: Uzay ve Aptallık. Birincisinden o kadar emin değilim!” Alberte Einstein.
         Günlük gazetelerimiz, Urla-İskele semtindeki genel gazete dağıtıcısında Dede Market’e gelir. Bizim okuduğumuz gazeteleri getiren genel dağıtım, gazetelerimizi biraz geç getirmektedir. Bu nedenle de bazı meraklı arkadaşlarımız, önceden gelen gazeteleri türevlerler.
         Bir arkadaşımız yüksek sesle bir haberi okudular:
         “Türkiye, Yunanistan’ın yaklaşık 300.000.000 Dolar olan doğalgaz borcunu, her şey düzelene kadar erteledi!”Ve Enerji bakanımız Taner Yıldız Bey de:
         “TAHKİME GİTMİYORUZ ÖDEME PLANI TELAFFUZ EDİLİRSE İYİ OLUR!” DEDİ.”Enerji Bakanı Taner Yıldız,10 aydır ödenmeyen borç nedeniyle hukuken alacağını tahsil edebilmek amacıyla Türkiye’nin tahkim süreci başlatmaya hazırlandığının hatırlatılması ve”Türkiye tahkimden tamamen vaz mı geçti?” Sorusuna da,şu yanıtı verdi:
         “Evet. Kendilerinden bize gelecek olumlu bir teklifin bütün bunların yerini kaplayacağına inanıyoruz. Kendilerinden bu manada zor durumda olmalarına rağmen bir yaklaşım bekliyoruz. Bu borcun ticari bir niteliği var. Bu yüzden ticari olarak Yunanistan’ın geleceğe dönük bize bir “ödeme niyeti” ve planı telaffuz etmesi tabii ki Türkiye’nin elini rahatlatır. Bu fırsatı her iki tarafın da iyi değerlendireceğine inanıyorum. Şu ana kadar biz değerlendirdik Türkiye olarak!”      14;Ağustos 2011.
         Dede Market’in önünde bu haberi dinleyen çoğu yüksek tahsilli ve de Emekli arkadaşlarıma sordum:
         “TAHKİM NEDİR VE TAHKİME GİTMEK NEDİR?
          Çıt yok! Yalınız bir arkadaş,”Tahkimat yaparak mevziyi güçlendirirdik!” Dediler. Kısaca bildiklerimi anlattım.25 Mart 2010’da yayımlamış olduğum bir yazımı hatırladım ve onu yeniden adreslerime iletmeye de karar verdim.
         TAHKİM: Arapça İsim.(Hükm’den).1-Sağlamlaştırma, Berkitme,2-(Bir dava için)Hakem tayin etme.3-Mecelle’i Ahkamı’Âlinin 1790’ıncı maddesine göre de:”Tahkim, hasmeynin husumet ve davalarını fasl için rızalarıyle ahar kimseyi hâkim ittihaz etmelerinden ibarettir.”Nihat Sami Özön, Türkçe-Osmanlıca Sözlük, s.805.Ve ol yazımı da aynen iletiyorum.
         Bendeniz; Türkiye bu konudaki anlaşmayı kabul ettiğinde, bir yazı yazarak yerel bir gazetede yayımlamıştım: ”Seattle’de Küreselleşme, MİAV! MİAV!” İdi yazımın başlığı. O günlerde, Seattle’de ve Londra’da bu anlaşma aleyhinde yoğun ve şiddetli gösteriler olmuştu. Seattle’de; Amerika’nın tarihinde, ilk defa gece sokağa çıkma yasağı, Sonra da sokağa çıkma yasağı konulmuştu.
         İnterpol’ün ve tüm güvenlik güçlerinin izlerini bile bulamadıkları oğul Uzan’lar, Uluslararası Tahkim Kuruluna ifade vermek üzere Paris’te bir araya gelmişler. Bu haber üzerine ol eski yazı hatırladım ve yeniden daha geniş bir kitleye sunmaya karar verdim.
         “USA’DA bir elektrik şebekesinin ihalesini 500.000.000 Dolara bir Kanada firması alır. Firma, gününden önce de işi bitirir. USA, döşenen kablolardaki yalıtım eksikliği nedeni ile firmaya 500.000.000 Dolar para cezası keser. Kanada firması iş bu para cezasını öder. İvedilikle TAHKİM’E gider. Kuralına uygun olarak seçilen Tahkim Kurulu dosyayı inceler, tarafları dinler ve ihale şartnamesini de gözden geçirir ve kararını verir: USA’NIN iç hukukunda, cezaya esas alınan yalıtım şartı aranır hükmü vardır. USA ile işi yüklenen Kana’da firması arasındaki yapılmış olan iş sözleşmesine yasanın ön gördüğü şart konulmamıştır. Bu iç hukuk hükmü, bu nedenle, MAİ ve ULUSLAR ARASI TAHKİM YASASI hükümlerine göre kanada firmasına uygulanamaz. İş bu nedenle de USA; Kana’da firmasına 1.5000.000.000 dolar ödemeye mahkûm edilir. USA; çatır çatır da çatır çatır, hükmedilen dolarları Kanada firmasına öder.
         Bu MAİ nedir? Kime sorduysam TIK! Yok. Eski Keskinlerden birisi, “MİYA FARROW! Olmasın!” Dedi. Kimileri CİA’NIN yeni versiyonu dediler. KİA diyen de oldu. Muhataplarımı biraz daha zorlasaydım, bizim tekir gibi: ”MİAV! MİAV!” Diyeceklerinden de emindim.
         Mia, 1995’TEN BERİ, Ülkemizin de üyesi olduğu (EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ *OECD* içinde gerçekleştirilen, Ekim 1998’de imzaya açılması planlanan “ÇOK TARAFLI YATIRIM ANLAŞMASININ İNGİLİZCE ADININ BAŞ HARFLERİDİR”.(Multilateral Agreement on investment ) olmuş size MİA!
         Uluslararası sermaye, ulus dışı alanlarda, kârını katlayabilmek için, çeşitli uluslar arası birlik ve komisyonlar oluşturmuştur. Tüm bu girişimlere de KÜRESELLEŞME adını vermiştir. (OECD), (WATO) *DÜNYA TİÇARET ÖRGÜTÜ* GATT (Gümrük Tarifeleri Genel Antlaşması1986; (NAFTA)* Kuzey Amerika Serbest Ticaret Genel anlaşması* Ayrıca, MAİ’NİN bir alt basamağı ve Dünya Bankası’nın bileşeni olan MIGA, 1998 yılında kurulmuştur. Yatırımları belirli risklere karşı koruyan ve bu riskleri üslenen ve dahi yatırımları garanti altına alan bir kuruluştur.
         Nasıl, AT’IN 100,000 sahifelik bir mevzuatı varsa, MAİ’NİN DE 200 sahifelik bir anlaşma metni vardır. Bu metnin özü, şöylece açıklanabilinir: ”Ülkelerde yapılacak yabancı sermaye yatırımlarına, hiçbir şekilde, yerli sermayeden daha az bir avantaj sağlanamaz!”
         MAİ’YE giren devletler, hiçbir şekilde, beş sene süre geçmeden bu örgütten çıkamazlar! Çıktıkları takdirde; 15 yıl süreyle, tüm anlaşma hükümlerini uygulamak zorundadırlar.
         Bugüne kadar, tüm uluslar arası ticaret anlaşmalarına uygulanan “EN ÇOK KAYIRILAN ÜLKE STATÜSÜ” MAİ ile tüm çok uluslu şirketlere uygulanacaktır! Ulus devletleri, kendi düzenlerini ve varlıklarını korumak için alacakları önlemler ve yasalar, ulus ötesi şirketlerin rekabetlerine olumsuz etki yaparsa… Evet, olumsuz bir “olumsuz bir rekabet yaratırsa! ”Uluslar arası mahkemelere gidilecek ya eski duruma dönülecek, ya da tazminata hükmedilecektir!”
         Ulus ötesi şirketler; MAİ HUKUKUNA dayanarak, yatırımlarla ilgili olduğunu belirttiği her elemanı, kendi ülkesinin pasaportu ile yatırım yaptığı ülkeye sokabilecektir!
Neden bu kadar derine indiğimi Ülkemizi ilgilendiren bir haberi anlatarak açıklamak istiyorum: Hani, yakın bir zaman önce; Star televizyon kanalı, Star gazetesi derken, GENÇ PARTİ ADLI bir siyasi parti kurarak; sazlı, sözlü ve yarım ekmekli yarım kanat tavuklu ve nohutlu pilav ile 2.500.000 oy alan; çiftliğinde konuk ettiği devlet büyüklerimizin yatak eylemlerini gizli kamerayla görüntülediği iddia edilen UZAN’LAR vardı. Ülkemizin her türlü iş alanlarına hızla girmişlerdi.
Adaletten Kaçanlar Partisi iktidara geldiğinde işler değişmişti.
         KEPEZ ve ÇEAŞ’A elkonulmuştu. Baba Kemal Uzan ile Hakan Uzan yurtdışına kaçmışlardı. Büyük oğul Cem Uzan da soluğu Paris’te almıştı. Şimdi; iddia edilirki: ”Çukurova ve Kepez elektriğin %65’ini; sahibi Ali Can Türkan adlı; Güney Kıbrıs’ın Rum kesiminde; Lefkoşa’daki LİBANANCO ŞİRKETİNE lisansları ve barajları ile birlikte, 01 Nisan 2003 tarihinde satılmış olması; 21.500.000 Dolar tazminat isteminin “ULUSLAR ARASI TAHKİM KURULU” nezdinde, Türkiye Cumhuriyeti aleyhinde dava konusu yapılmasından ibarettir!”
Eski tarikli yazımıza dönelim:
         “Diyelim ki; Güneydoğu’ya, Harran’a yatırım yapan bir ULUSLAR ARASI ŞİRKET, oradaki işsizliği görmezden gelerek, kendi işçisini, kendi ülkesinin pasaportu ile ülkemize sokabilecektir!
         Halen,135 üye devlet ile 35 aday devlet vardır. *10 SENE ÖNCE*
         KÜRESELLEŞME, TEK PAZAR VE SERBEST PİYASA EKONOMİSİ ÜZERİNE OTURTULACAKTIR!
         Gümrük duvarları ve tüm sübvansiyonlar kaldırılacaktır.
         DPT. SEKİZ YILLIK PLAN ÇERÇEVESİNDE, 2001-2005, KÜRESELLEŞME ÖZEL İHTİSAS KOMİSYONU KURMUŞTUR.
          Ülkemizde sözlü ve dahi yazılı basın bu konu üzerine eğilmemiştir. Bu dikkat çekici konu da hiçbir Türk vatandaşının dikkatini çekmeden yerli, yerine oturtulmuştur!
Yalınız hak yememek gerektir. Uşak’ta CHP’Lİ Gençler, çıkarmış oldukları ”Yedinci Ok” adlı dergide bu konuya eğilmişlerdi. Ayrıca, 07 Aralık 1999’da Sayın Cüneyt Ülsever; 07 Aralık 1999’da Sayın Enis Berberoğlu Hürriyet gazetesindeki köşelerinde birer yazı yayımlamışlardır. Ayrıca; Sayın Işık Kansu ve Sayın Banu Salman,” MAİ artık iç hukukumuza girdi” başlıklı çok güzel bir yazı yayımlamışlardı.
         TBMM’Si, 07 Aralık 1999 gün ve 4485 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile ABD Hükümeti arasında Ticaret ve Yatırım İlişkilerinin geliştirilmesine Anlaşmanın Onaylanmasının uygun bulunduğuna dair Kanun” ile MAİ’NİN uygun görmüş olduğu bazı önlemleri kabul etti.
         *Tüm yatırımın önlemlerini korumacılıktan vazgeçilecek,
         *İleri teknoloji üreten ABD’NİN çıkarlarına yönelik fikri mülkiyet haklarına güvence verilecek.
         *Türkiye Cumhuriyeti, NAFTA üyesi olmadığı için ABD’Lİ yatırımcılar, tek taraflı olarak tahkime gidebilecektir. ABD’DE YATIRIM YAPACAK TÜRK GİRİŞİMCİLER TAHKİME GİDEMİYECEKLERDİR!
         *ABDÖZELLİKLE GAPBÖLGESİNDE KURULACAK SERBEST BÖLGEDE; TÜRKİYE’DE YAPACAKLARI YATIRIMLARINKÂR VE KATMA DEĞERLERİNİ, ENGELLE KARŞILAŞMADAN, TÜRKİYE DIŞINA ÇIKARTABİLECEKTİR.
         Bizler, soyulup ta soğana çevrilecek olanlar, Çin seddini yıkamadık amma, geliniz de gözlerinizle görünüz, elin oğullarına setler dayanmıyor!
Bizler, derin uykularımızda, televole seyrederken, ELİN OĞULLARI BİZLER ADINA MEYDAN SAVAŞLARI VERİYORLAR. Aralık başında; USA’DA ve Londra’da kıyametler koptu. USA’NIN bugüne kadar görmediği toplumsal olaylar meydana geldi. Seattle kasabasında; 135 ülkenin katılımı ile dört gün süren, dünya Ticaret Örgütü Toplantısı yapıldı. USA’NIN tüm politik hünerli girişimlerine karşın, anlaşmaya varılamadı. Londra’da, polisle şiddetli çarpışmalara varan gösteriler yapıldı. USA’DA; Seattle kasabasında, destekli güvenlik güçleri göstericilerle başa çıkamadı. Seattle’de USA tarihinde, ilk defa, gece sokağa çıkma yasağı konuldu. Yasak süresi gündüze de sarkıtıldı. Kavganın iki nedeni vardı:
         1*USA’NIN, Avrupa Birliğinin tarımı desteklemesine karşı çıkması;
         2*Zenginlerle yoksul ülkelerin, işçi hakları ve gümrük duvarları konusunda anlaşamamaları.
         Seattle’de ve Londra’da kıyametler koptu,
         Bizler; Osmanlının vel islamın getirmiş olduğu vurdumduymazlık uykularında uyuklamaktayız.
         DEMOKRASİ TEPKİ REJİMİDİR! TEPİŞMEK REJİMİ DEĞİLDİR. ”DIŞARIYA DÖNÜK GÜCÜNÜ YİTİRENLER, İÇERİYE DÖNEREK BİRİBİRİYLE DÖĞÜŞÜRLER. DIŞA KARŞI GÜÇ GÖSTERİSİNİN TEMELİNDE VATAN VE MİLLET SEVGİSİ VARDIR. İÇE DÖNDÜRÜLEN KAVGANIN TEMELİNDE KİŞİ VE ZÜMRE ÇIKARLARI VARDIR”OSTÜZÜ.
         “Soyulurken soğan yaşarır gözler/Soyulurken vatan bakar öküzler!”PS: TREN GEÇTİKTEN YİRMİ DAKİKA SONRA, TERS YÖNE KAÇAR ÖKÜZLER!

        
        

İzleyiciler

Blog Arşivi