18 Haziran 2011 Cumartesi

396-KUBİLAY OLAYI VE GERİİİCİ AYAKLANMALARIN GERÇEK NEDENİ:3

OSMAN TÜRKOĞUZ
          osmanturkoguz@hotmail.com
          Çeşmealtı; 15 Haziran 2011.

KUBİLAY OLAYI
VE
GERİCİ AKIMLARIN GERÇEK NEDENİ

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

                              İlgi: 07 Haziran 2011: BİRİNCİ BÖLÜM
                                    13 Haziran 2011: İKİNCİ BÖLÜM

“Milletler; maddi ve manevi varlıklarını yitirmekle yıkılmazlar. Milletleri yok eden illet, hafızalarını yitirmiş olmalarıdır!” Prof.Dr. Gustave le Bon.

          Derviş Mehmet’in başını çekmiş olduğu ihanet kafilesi, Çukurköy caddesinden ilerleyerek, İsmet İnönü Caddesiyle kesiştiği köşedeki Yahudi asıllı Bakkal Hayım oğlu Jozef’ten urgan ve bazı malzemeler satın almışlardır. Niyetlerini açıklamış olmalılar ki, olay anında Jozef te, Müftü camisinin önündeki seyirciler arasındadır si
1.                Derviş Mehmet isminde bir yobaz ve altı silahlı arkadaşı 23 Aralık 1930 günü Menemen'e gelmişler ve Müftü camisinde sabah namazı sonrası üzerinde dini ibareler yazılı bir bayrakla, camide bulunanları ve merakla cami önüne toplananları, kendileriyle birlik olmaya davet etmişlerdir. Derviş Mehmet halka hitap ederek; "Ey Müslümanlar, ne duruyorsunuz; Halife Abdülmecit hududa geldi, Sancağı Şerif çıktı, gelin altında birleşelim ve şeriat isteyelim!” Diye bağırmıştır.

Derviş Mehmet. ”72.000 Arap askeriyle Menemen kuşatılmıştır. Ankara hükümetini yıkıp, Abdülhamit’in oğlu Selim’i Halifeliğe getireceğini söyleyerek, namazdan çıkan halkı camiden çıkardıkları Yeşil bayrağın altından geçmeye zorlamıştır.
Bir yazıcı Jandarma eri, durumu Menemen ilçe jandarma komutanı j.Yzb. Fahri Bey’e bildirmiştir. Bölük komutan yardımcısı j.Üsteğmeni derhal müdahale edilmesini önermişse de, j.Yzb. Fahri Bey, Menemen piyade alay komutanlığından yardım istemiştir. Eğitime çıkmamış bir manga piyade erine manevra fişeği dağıtılarak Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın komutasında olay yerine sevk edilmiştir.
Daha önce de, piyade alayı iaşe subayı, yapılmakta olan eylemi görerek alay komutan yardımcısına bildirmiştir.
Manevra fişeklerinin gerici hainlere etki etmeyişi onları daha da “bizlere mermi işlemez! ”İnancına götürmüştür. Piyade tüfeğiyle yaralanan Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın başı Derviş Mehmet’in bir taraftarı tarafından kesilerek Yeşil bayrağın tepesine geçirilmiştir.
Olaya müdahale eden Giritli Bekçi Şevki ile Bekçi Hasan da hainlerin ateşiyle şehit edilmiştir. Piyade alayından yetişen takviye kuvvetler, hainlerin başını ve iki adamını da vurmuşlar, diğerlerini yakalamıştır.
Olaya müdahale safhaları aşağıdaki mavi renkli başlıklardadır. Olayın boyutları hakkında, Dâhiliye Vekili Şükrü Kaya ile İkinci ordu Müfettişi Birinci Ferik (Orgeneral) Giritli Fahrettin Ferd i(Altay) Paşa Dolmabahçe sarayına gelerek Reisicumhur Mustafa Kemal’e bilgi vermişlerdir. -27 Aralık 1930-
          Bakanlar Kurulu; 31 Aralık 1930 tarihinde toplanarak, Anayasamızın 86’ıncı maddesine göre, Menemen ilçesi ile Balıkesir ve Manisa illerinde bir ay süreli sıkıyönetim ilanına karar vermiştir. Bakanlar Kurulunun bu kararı, 01 Ocak 1931 tarihinde, Türkiye Büyük Millet meclisinde görüşülerek oy birliği ile kabul edilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin (594)  sayılı bu kararı, 3 Ocak 1931 tarihli ve (1689) sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Sıkıyönetim kararı 2 Şubat 1931 tarihinde Türkiye büyük Millet meclisinin 608 sayılı kararı ile uzatılarak, 3 Şubat 1931 tarihli ve 1716 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
          İkinci Ordu Müfettişi Birinci Ferik Fahrettin Ferdi—Altay—Paşa Sıkıyönetim Komutanlığına atanmıştır. Menemen’de kurulacak Harp Divanı Başkanlığına da Birinci kolordu Komutanı Mirliva-Tümgeneral—Muğlalı Mustafa—Muğlalı—Paşa getirilmiştir. İvedilikle de Harp Divanı üyeleri, Cumhuriyet Savcısı ve yardımcısı ile  sair görevlileri de atanmıştır.


KUBİLAY OLAYI...

Divanı Harp Kararnamesi

25 Ocak 1931

Yargılama 25 Ocak 1931'de Divanı Harp Kararnamesi'nin açıklanmasıyla sona erdi.
 

105 sanıktan 37’si için ölüm cezası verildi. 6’sının ölüm cezası yaş haddi nedeniyle 24 yıl “idama bedel hapis Cezası”na çevrildi. Diğer sanıklardan 20’sine bir yıl, 14’üne üç yıl, 6’sına 15 yıl, birine 12,5 yıl hapis cezası verildi, 27 sanık beraat etti.
Kararda sanıkların, "Türkiye Cumhuriyeti Teşkilâtı Esasiye Kanununu tağyire cebren teşebbüs ettikleri ve bunlara müzaherette bulundukları ve Mehdi Mehmed’in Mehdiliği için harekete geçtiğini bildikleri halde zamanında Hükümete haber vermedikleri ve tekkelerin seddinden sonra ayini tarikat icra ettikleri" belirtildi.


 

Kubilay Olayı'na ilişkin Divanı Harp Kararnamesi şöyle:
(25 Ocak 1931)
T.C.
Menemen
DivanıHarbiÖrfi
Riyaseti
Umumî 4
Divanı Harp Kararnamesi
Müddei Umumiliğin iddianamesi ve evrakı dava serapa okunduktan sonra icabı tezekkür olundukta:
Türkiye Cumhuriyeti teşkilatı esasiye kanununu tağyire cebren teşebbüs ettikleri ve bunlara müzaherette bulundukları ve Mehdi Mehmed’in Mehdiliği için harekete geçtiğini bildikleri halde zamanında Hükümete haber vermedikleri ve tekkelerin seddinden sonra ayini tarikat icra ettikleri iddiasile maznunu aleyhim (Erbllli olup İstanbul’da Erenköyünde mukim 1259 doğumlu Sait Oğlu Esat ve aslen Erbllli olup İstanbul’da Erenköyünde mukim 1291 doğumlu Esat oğlu Mehmet Ali; aslen Rize’nin Karadere nahiyesinden olup İstanbul’da Beykoz’da Mektep sokağında 7 numaralı hanede mukim mütekait tabur imamı 300 doğumlu Salih oğlu Laz İbrahim Hoca; ve Manisanın Hacı Yahya Mahallesinde mukim 38 yaşında Refet oğlu Süleyman (Matuf); Manisanın Çarşı mahallesinde mukim 298 doğumlu Hüseyin oğlu Manifaturacı Osman; Manisa’nın Ebe kuyu mahallesinden 329 doğumlu Ali oğlu Hasan; Manisa’nın Aktar Hoca mahallesinden bekar 326 doğumlu Mustafa oğlu Nalıncı Hasan; ve Manisa’nın Narlıca mahallesinden 318 doğumlu Emrullah oğlu Mehmet Emin; Manisa’nın Keçili köyünden olup halen Manisa’nın Aktar Hoca mahallesinde mukim çobanlıkla müşteğil 325 doğumlu Çakır oğullarından Mustafa oğlu Ramazan; Manisanın Lalapaşa mahallesinde mukim 305 doğumlu çırak Mustafa oğlu Mustafa; Manisa’nın Karakuyu mahallesinde mukim 26 yaşında Hacı Ahmet oğlu terzi Talat; Manisanın Lalapaşa mahallesinde mukim 314 doğumlu Hafız Memetoğlu su yolcusu Topçu Hüseyin; Manisa’nın Lalapaşa mahallesinden 311 doğumlu İbrahim oğlu Tatlıcı Mutaf Hüseyin; Manisa’nın Arabalan mahallesinden 307 doğumlu Hüseyin oğlu Eskici Hüseyin Ali; Manisa’nın Lalapaşa mahallesinden 292 doğumlu Himmet oğlu Süleyman; Manisa’nın Hacıyahya mahallesinden 276 doğumlu Hacı Ömer oğlu Şeyh Hakkı; Manisa’dan 290 doğumlu Hüseyin oğlu Hafız Cemal; Manisa’nın Karakuyu mahallesinde mukim 287 doğumlu tabur imamı Ali oğlu Hoca İlyas; ve aslan Giritli olup Manisa’da mukim 287 doğumlu Hüseyin oğlu Hoca Hilmi; Manisa’nın İbrahimçelebl mahallesinden 297 doğumlu Hacı Ali Paşa zade Ragıp: İzmir de Selimiye mahallesinde mukim aslen Rizeli 1280 doğumlu Hüseyin oğlu Mehmet Ali Hoca; Manisanın Molla Şaban mahallesinden 300 doğumlu Halil oğlu Şeyh Hafız Ahmet; aslen Alaşehirli olup 60 yaşında Memet Sadık oğlu Şeyh Ahmet Muhtar; Manisa’nın Paşa köyünden 317 doğumlu Kahya Ahmet oğlu İsmail; Menemenin Bozalan karyesinden 35 yaşında Çakır oğlu Koca Mustafa; Menemen’in Bozalan karyesinden 286 doğumlu Hasan oğlu Hacı İsmail; Menemenin Bozalan karyesinden 323 doğumlu Hacı İsmail oğlu Hüseyin; Manisanın Görece karyesinden 305 doğumlu Mustafa oğlu Abdülkerim; Rumeli muhacirlerinden Menemende mukim 298 doğumlu Veli oğlu Ramiz; aslen Çıtak köyünden olup Menemende mukim 294 doğumlu Hacı Mustafa oğlu Molla Süleyman; Menemende mukim belediye arabacısı 310 doğumlu Yahya oğlu Hüseyin; Menemende mukim 48 yaşında Ali oğlu Acem Haydar; aslen Selanikli olup Menemenin Camii kebir mahallesinde mukim 300 doğumlu Memetoğlu Çingene Ali; Aslen Harputlu olup Menemenin Pazarbaşı mahallesinde mukim 279 doğumlu Ömer oğlu Memet; Menemenin Gaybi mahallesinde mukim 313 doğumlu Hayimoğlu Jozef; Menemende mukim 47 yaşında Ali Osman oğlu Şımbıllı Memet; Menemenln Ağahızır mahallesinden 302 doğumlu Ali Mazlum oğlu gözlüklü Memet Ali; Rumeli muhacirlerinden Menemende mukim 23 yaşında Yusuf oğlu Arnavut Kamil; Aslen Yanyalı olup Menemenin Ulu cami civarında mukim Manisa Vilayet vaizi 295 doğumlu Memet Ali oğlu Hoca Saffet; Menemen’in Hamidiye mahallesinden 307 doğumlu Hüseyin oğlu Rasim; Menemenin Kasımpaşa Mahallesinden Boşnak muhacirlerinden 314 doğumlu Selim oğlu Abbas; Manisanın Lalapaşa mahallesinde mukim 299 doğumlu İbrahim oğlu İsmail; Manisanın Hamidiye mahallesinde mukim 287 doğumlu İdris oğlu bıçakçı Mustafa; Manisanın Çarşı mahallesinden 314 doğumlu Süleyman oğlu Murat Mustafa; Manisanın Paşa köyünde mukim 319 doğumlu Memetoğlu Abdurrahman; Manisanın İlyas kebir mahallesinden 310 doğumlu Ak Memetoğlu Memet; Manisanın Hacıyahya mahallesinden 312 doğumlu Mustafa oğlu furuncu Ahmet; Manisanın Narlıca mahallesinden Ası Mehmet Eminin anası 55 yaşında Emrullah Hoca karısı Hasibe; Manisa’da Mukim Ası Mehmet Eminin kız kardeşi keçeci Süleyman karısı 314 doğumlu Emrullah kızı Halide namı diğeri Fatma; Manisanın Narlıca mahallesinden Ası Memet Eminin Karısı 322 doğumlu Ramazan kızı Emine; Manisanın Aktar hoca mahallesinde Simsar Kâtibi 315 doğumlu Hafız Ali oğlu Mustafa; Manisanın Paşa köyünden posta sürücüsü Ası maktul Mehdinin bacanağı 516 doğumlu Memetoğlu Ahmet; Manisanın Paşa köyünden Ası ve maktul Mehdinin kayınvaldesl 60 yaşında Osman karısı Rukiye; Manisa’nın Lalapaşa mahallesinden 304 doğumlu çoban Kara Ahmet oğlu Ali; Manisa’nın Lalapaşa mahallesinde 297 doğumlu lüle Memet oğlu Ali; Bozalanda mukim muhtar 301 doğumlu Ahmet oğlu Mustafa; Bozalan Heyeti ihtiyar iyesi azasından 309 doğumlu Mustafa oğlu Mustafa; Bozalan Heyeti ihtiyariye azasından 320 doğumlu Mehmet oğlu İsmail Bozalan Heyeti ihtiyariyesinde 315 doğumlu Mehmet oğlu İbrahim; Manisanın Nalıca mahallesinden keçeci Hüseyin oğlu Süleyman (305); Bozalan Heyeti ihtiyariyesinden 309 doğumlu Hali loğlu Hasan; Bozalanlı 309 doğumlu kır bekçisi Ahmet oğlu Hüseyin; Bozalanlı 306 doğumlu hacı İsmail oğlu Hasan; Manisa’nın Lala mahallesinden 311 doğumlu Tarakçı Hüseyin oğlu İbrahim Etem; Manisanın Paşa köyünden aslen Üsküplü 315 doğumlu Koca Hasan oğlu Hüseyin; Manisanın Paşa köyünden 317 doğumlu Ramazan oğlu arabacı Bekir; Manisanın Paşa köyünden 320 doğumlu Şerif Ahmet oğlu Eyyup; Bozalan kariyesinden 30 yaşında Osman oğlu Hasan; Bozalan kariyesinden 317 doğumlu Memetoğlu Ahmet; Bozalan kariyesinden 51 yaşında Hüseyin oğlu İbrahim; Manisa’nın Lala paşa mahallesinde 301 doğumlu Ahmet oğlu Hacı Hasan (Kurabiyeci); Manisa’nın Lala paşa mahallesinden 313 doğumlu Hüseyin oğlu Ayan Mehmet; Bozalan karyesinden 297 doğumlu Hacı Ali oğlu Mustafa; Manisa’nın Tevfikiye mahallesinde 317 doğumlu Lütfullah oğlu Halil; Manisa’nın Tevfikiye mahallesinden 305 doğumlu Hasan oğlu Katmerci Mehmet; Manisanın Horoz köyünden 50 yaşında Ahmet oğlu İbrahim; Manisanın Horoz köyünden 305 doğumlu Mustafa oğlu Sadi; Manisa’nın Horoz köyünden 313 doğumlu Abdinoğlu Tahsin; Manisanın Horoz köyünden 66 yaşında Zenne oğlu Hasan; Manisanın Lalapaşa mahallesinden 304 doğumlu Çulhacı Ahmet oğlu Memet Çavuş; Manisanın Horoz köyünden 36 yaşında Sadettin oğlu Nurettin; Manisanın Horoz köyünden 282 doğumlu Aslan oğlu Şaban; Manisanın Horoz köyünden 299 doğumlu Ömer oğlu Ahmet; Manisanın Horoz köyünden 294 doğumlu Muslih oğlu Halit; Horoz köyünden 313 doğumlu Neciboğlu Mevlüt; Horoz köyünden 287 doğumlu Ragıboğlu Osman; Horoz köyünden 80 yaşında Muhtar oğlu Haşim; Horoz köyünden 55 yaşında Muhittin oğlu Ali Koç; Horoz köyünden 298 doğumlu Hasan oğlu Ahmet; Horoz köyünden 58 yaşında Yakuboğlu Ali; Horoz köyünden 313 doğumlu Selâhattinoğlu Naşit; Manisanın Rahmanlı köyünden 293 doğumlu Abdullah oğlu Hacı Hafız Ali Osman; Horoz köyünden 52 yaşında İbrahim oğlu Mustafa; Horoz köyünden 315 doğumlu Yasin oğlu Osman; Manisanın Kasımpaşa mahallesinden 305 doğumlu Raşit oğlu İbrahim; Bozalan köyünden 35 yaşında Hasan karısı Halil kızı Fatma; Manisanın Paşa köyünden Simavlı 292 doğumlu Salih oğlu Osman; Menemende mukim 300 doğumlu Mazlumaki oğlu Giritli Ali; aslen Bozköylü olup Menemende mukim 35 yaşında Kerim oğlu İbrahim; Menemende mukim 313 doğumlu İbrahim oğlu İsmail; Menemende mukim cami müezzini 299 doğumlu Abdullah oğlu Hafız Berber Ahmet; Manisanın Lalapaşa mahallesinden 306 doğumlu Ahmet oğlu Halil; Manisalı 317 doğumlu Ahmet oğlu Saatçi Hüseyin Mazlum; Manisanın Gülhane mahallesinden 298 doğumlu Mustafa oğlu Memet; Manisa’da mukim 308 doğumlu Hasan oğlu Hasan;)
Haklarında alenen icra kılınan muhakeme neticesinde maznunlardan Nalıncı Hasan; Emrullah oğlu Memet; Giritli Küçük Hasan; Çoban Ramazan; Kahveci Çırağı Mustafa; Terzi Talat; Topçu Hüseyin; Tatlıcı Mutaf Hüseyin; Eskici Hüseyin Ali; Keçeli köylü Himmet oğlu Süleyman nam şahısların Menemen hadisesinin tarih vukuu olan 23-XlI-930 tarihine tekaddüm eden günlerde çırak Mustafanın kahvehanesinde ve tatlıcı Hüseyinin hanesinde müteaddit içtimalar yaparak mehdilik ilânı suretile Türkiye Cumhuriyeti teşkilâtı esasiye kanununu tağyire cebren teşebbüs için müzakereler icra ve kararlar ittihaz eyledikleri ve bunlardan Ali oğlu Hasan; nalıncı Hasan; Mehmet Emin çakır Ramazanın diğer maktul üç arkadaşlar ile birlikte harekete geçerek Menemen hadisesini meydana getirdikleri, bunlardan Ali oğlu Hasan, Nalıncı Hasan, Mehmet Eminin vak’anın sureti cereyanını hikâye sadedindeki ihbaratı ve diğer maznunların bu ihbarata kısmen Müeyyed ifadatı delaleterile sabit olmasına;
2. Ve Paşa köyünden Kâhya Ahmet oğlu İsmail’in mehdilik iddiasile harekete geçen isimleri malum yedi kişiyi evine kabul ve bunları iki gün iaşe ve ibate ederek ve fikirlerine, müzakerelerine ve kararlarına iltihak ve bu suretle merkumunun teşkilâtı esasiye kanununun tağyire cebren teşebbüs filme iştirak eylediği maznunlardan Ali oğlu Hasan, Nalıncı Hasan, Mehmet Emin, çoban Ramazanın, mavaka’a mutabakatına kanaati kâmille hasıl olan mazbut beyanat ile tezahür eylemesine;
3. Bozalandan Koca Mustafa, Hacı İsmail, Hacı İsmail oğlu Hüseyin Göriceli Abdülkerim’in Mehdilik davasile meydana çıkan Derviş Mehmet ve rüfekasını köylerine vürutlarında istikbal ve ikametlerine müstakil bir ev tahsis ettikleri ve köyde kaldıkları on beş gün müddet içinde kendilerini iaşe eyledikleri ve mehdinin emri üzerine sakin ve asude bir yer olmak üzre intihap olunan kır mahallinde kulübe inşa eyledikleri ve burada da merkumunu iaşe ettikleri ve şu suretle merkumunun mehdilik bahanesiyle teşkilâtı esasiye kanununu tağyire cebren teşebbüs etmek filine iltihak ve iştirak ettikleri ismi yukarıda geçen üç asinin ihbaratı ve kendilerinin bu ihbaratı müeyyit ve müevvel ikrarları ve diğer fiillerden maznun Bozalan köylülerinin sureti beyanat ile nümayan bulunmasına;
4. Ve Cuma’ibaIâlı Ramizin asilerin Menemene girişini müteakip kendilerine rehberlik ederek mahallatı birlikte dolaştığı ve şu suretle altı asinin teşkilâtı esasiye kanununu ilgaya cebren teşebbüs etmek fikrine iştirak eylediği kendisinin ikrarı ve şahitlerin şehadetile anlaşılmış ve her ne kadar merkum asilerin arkasından hareketlerini kontrol edip neticeyi Hükümete haber vermek üzere dolaştığını müdafaaten ityan eylemekte ise de merkumun altı asi ile birlikte dolaştığı esnada hareketı isyaniye esasen Hükümetçe haber alınarak tenkil tedbirlerine tevessül edilmiş ve bu cihette merkum Ramizin malûmu bulunmuş olması itibarile müdafaatı vakıa şayanı kabul görülmemiş olmasına;
5. Ve Çıtaklı Molla Süleyman’ın altı asinin Menemende icrayı faaliyet ettikleri sırada daima yanlarında bulunmak ve hatta bir aralık asilerden biri ile Reis Mehdi Memede sigara ikram eylemek ve arabacı Hüseyinin isimleri malûm asileri belediye meydanına bayraklarını dikmek için lâzım gelen çukuru kazmak ve hazırlamak ve Çingene Memetoğlu Ali, Harputlu Ömer oğlu Memet, Hayimoğlu Jozef, Şımpıllı Ali Osman oğlu Memedin Mehdi ve arkadaşları belediye meydanında zikir ve tekbirlerle meşgul oldukları sırada yanlarına gelen Jandarma Yzb. Fahri Ef. Nin asilerin reisile konuşup ayrılmasını zabıta amirinin asilerin kuvveti karşısında ricata mecbur kaldığı şeklinde kabul ederek bu hareketi alkışlayarak asilerin hareketi isyaniyelerini idameye teşvik eylemek ve Arnavut Yusuf oğlu Kâmilin, Kubilay Beyin şahadetini müteakip başını direğe bağlamak için asiler Reisi Mehdiye kendi arzu sile ip vermek ve hareketi isyaniyenin müddeti devamınca asilerin yanında emirlerine âmade bir halde ahzı mevki etmek ve Kerim oğlu İbrahimin, asilerin tedibi için mahalli vak’aya asker geldiği sırada kaçışmak isteyen halka hitaben (kaçmayınız bunlar evliyadır kurşun işlemiyor) demek ve Selim oğlu Boşnak Abasın altı asinin belediye meydanında icrayı habaset ettikleri sırada bunlardan Mehdi Mehmed’in silâh atmasını müteakip mahallat arasında silâh atarak halkı bu harekatı isyaniyeye teşvik etmek suretlerile altı asinin teşkilâtı esasiye kanununu tağyire cebren teşebbüs filme iltihak ve iştirak eyledikleri dinlenen şahitlerin ifadatı mesbukası ve kendilerinin bu şehadatı müeyyet ve müevvel ikrarları delaletlerile tahakkuk eylemesine;
6. Erbllli Şeyh Esat, oğlu Mehmet Ali, Laz İbrahim Hoca, mutaf Süleyman, manifaturacı Osman’ın Nakşîlik tarikatını neşir ve tamim için faaliyete geçerek ve muhtelif yerlerde halifelik müritlik namı altında hafi bir teşkilât yaparak birçok kimseleri bu teşkilâta ithal ederek faaliyetlerinin hududunu tevsi ve bu meyanda Mehdinin arkadaşlarından nalıncı Hasanı tarikatlarına intisap ettirdikleri ve merkumu Menemen hadisesinden 15 - 20 gün evvel Erenköyünde Şeyh Esadın evine celp ve orada 13 gün alıkoydukları ve bu müddet zarfında merkuma dervişlik ve mehdilik hakkında zabıtnamede bertafsil yazılı olduğu veçhile telkinatta bulundukları ve şu suretle Mehdi ve arkadaşlarını nalıncı Hasan vasıtasile teşkilâtı esasiye kanununu tağyire cebren teşebbüs etmek fiiline azmettirdikleri nalıncı Hasanın ifadatı ve Şeyh Esadın ve oğlu Memet Ali ve Laz İbrahimin bu ifadatı müeyyit ikrar ve itirafları ve Şeyh Esadın evini aranmasında zuhur eden mektuplar münderecatı delaletlerile tebeyyün eylemesine;
7. Hafız Cemal, İlyas Hoca, Ali Paşa zade Ragıp, Laz Mehmet Ali Hocanın Laz İbrahim vasıtasile şeyh Esat’tan telâkki ettikleri emirler ve talimat dairesinde muhtelif zamanlarda ve muhtelif yerlerde Nakşîlik tarikatının intişar ve tamimi için vaızlarile ve propagandalar ile Mehdi ve arkadaşlarında Nakşîlik ve mehdilik fikirlerinin ve binnetice cürüm ikaı kararının uyanmasına ve canlanmasına sebebiyet verdikleri ve şu suretle asilerin teşkilâtı esasiye kanununu tağyire cebren teşebbüs etmek fi’line azmettirdikleri Memet Eminin ifadatı sarihası ve Laz İbrahim’le diğer asilerin bu ifadatı müeyyit beyanatın delaletlerile taayyün eylemiş olmasına;
8. Manisa’dan şeyh Hafız Ahmedin Mehdi Memet ve Memet Emini mehdiliğe teşvik ve hatta derviş Memede mehdilik hareketinde muavenetini de esirgemeyeceğini beyan etmek suretile merkumu mehdilik ilânı zımnında teşkilâtı esasiye kanununu tağyire cebren teşebbüs etmek filine azmettirdiği Memet Eminin ifadatı mazbutasile sabit idüğüne;
9. Şeyh Ahmet Muhtarın Nakşî tarikatına intisap ettirdiği ve eline kendi imzasını muhtevi muska vermek ve mehdilik hakkında merkuma telkinatı mütemadiyede bulunmak suretile Mehdi Memedi keza teşkilâtı esasiye kanununu tağyire cebren teşebbüs etmek filine azmettirdiği Memet Eminin beyanatı ve Mehdinin üzerinde Ahmet Muhtar imzalı muskanın zuhuru (ve Ahmet Muhtarın vak’aya takaddüm eden tarihlerde mehdinin evinde üç ay misafireten kaldığının sübut bulması) delaletlerile anlaşılmış bulunmasına;
10. Manisa’da mukim Giritli İbrahim oğlu İsmail’in asilere silah ve mühimmat tedarik ve ita eylediği ve kendileriyle beraber gitmeğe talip ve azim olduğu kezalik asilerin ifadatı mazbuta ve kendisinin müevvel ikrar ile taayyün eylemesine binaen bunlardan nalıncı Hasan; Giritli Ali oğlu Hasan; Manisalı Emrullah oğlu Mehmet Emin; Çoban Ramazan; tatlıcı Hüseyin; kahveci Mustafa; terzi Talat; topçu Hüseyin; eskici Hüseyin Ali; keçeli Himmet oğlu Süleyman çavuş; Kâhya Ahmet oğlu İsmail; koca Mustafa Hacı İsmail; Hacı İsmail oğlu Hüseyin Abdülkerim; Veli oğlu Ramiz; Çıtaklı Molla Süleyman; Yahya oğlu Hüseyin; Çingene Mehmet oğlu Ali; Harputlu Ömer oğlu Mehmet; Hayım oğlu Jozef; Şımbıllı Mehmet; Arnavut Kâmil; Boşnak Abbas, Kerim oğlu İbrahim; Manisa’dan Giritli İbrahim oğlu İsmail; Türk ceza kanununun 64’ üncü maddesi delaletile 146’ ıncı maddesinin birinci fıkrasına ve Laz İbrahim, Mustafa Süleyman Hüseyin oğlu Osman; Hüseyin oğlu hafız Cemal; tabur imamı İlyas; hacı Ali; Hacı Ali Paşa zade Ragıp; şeyh hafız Ahmet; şeyh Ahmet Muhtar; Mehmet Ali hoca; şeyh Esat ve O. Mehmet; Ali’nin 64 üncü maddenin 2’ inci fıkrası delaletile 146 ncı maddenin birinci fıkrasına tevfikan idamlarına; ancak bunlardan Ali O. Hasanın hini ikaı fiilde 15 yaşını bitirerek 18 ini ikmal eylemediği evrak meyanındaki hüviyet cüzdanın tetkikinden nümayan olmasına mebni 55 inci maddenin 1 inci fıkrasına tevfikan hakkındaki idam cezasına mukabil 15 sene ağır hapis ceza sile icrayı mücazatına ve nalıncı Hasanın cürüm işlediği sırada 18 yaşını bitirip 21 yaşını ikmal etmediği keza evrak meyanındaki hüviyet cüzdanının tetkikinden anlaşılmasına binaen 56 ncı maddenin fıkrai mahsusasına tevfikan hakkındaki idam cezasına bedel 24 sene ağır hapis cezasile tecziyesine ve çakır Ramazanın kezalik hini ikai fiilde 21 yaşını ikmal eylemediği anlaşılmakla hakkındaki idam cezasına bedel merkumunda 56 ncı maddenin fıkrai mahsusasına tevfikan 24 sene ağır hapis cezasile icrayi mahkûmiyetine ve Harputlu Mehmet ve İzmir de mukim Rizeli Hoca Mehmet Ali ve Şeyh Esadın cürmün vukuu ve hüküm zamanında 65 yaşını bitirmiş oldukları evrak meyanında mevcut hüviyet cüzdanı ve müzekkerei cevabiyeler münderecat ile anlaşıldığında haklarındaki idam cezasına bedel 56 ncı maddenin fıkrai mahsusası hükmünce 24’ er sene ağır hapis cezasile tecziyelerine;
11. Süleyman oğlu Murat Mustafa, Kara Ahmet oğlu Ali, Hasan oğlu Ayan Memet, Paşa köyünden Memetoğlu Abdurrahman; Hoca Hasan oğlu Hüseyin, Ramazan oğlu Bekir, Şerif Ahmet oğlu Eyyup; Bozalanda Hacı İsmail oğlu Hasan, Muhtar Ahmet oğlu Mustafa, aza Memetoğlu İsmail; aza Memetoğlu İbrahim; aza Halil oğlu Hasan; Bekçi Ahmet Hüseyinin Mehdi ve arkadaşlarından mehdilik zımnında teşkilâtı esasiye kanununun tağyire cebren teşebbüslerini bildikleri halde zamanında sui niyetle Hükümete haber vermedikleri tahkikatı cariye ile tehakkuk eylemiş bulunmasına binaen merkumunun cümlesinin Türk ceza kanununun 151 inci maddesinin birinci fıkrasına tevfikan üçer sene ve Paşa köyünden Memetoğlu Ahmet, Sirnavlı Salih oğlu Osman, Bozalandan Ahmet oğlu Memet, Osman oğlu Hasan, Hüseyin oğlu İbrahim, Ak Memetoğlu Memet, Simsar kâtibi Mustafa, Lüle Memetoğlu Ali, Tarakçı Hüseyin oğlu İbrahim Ethem, Kurabiyeci Hacı Hasanın mehdi ve arkadaşlarının hareketi isyankârilerine muttali oldukları halde sui niyetle Hükümete ihbarı madde eylemedikleri tahkikatı mevcude ile anlaşıldığından cümlesinin Türk ceza kanununun 151 inci maddesinin birinci fıkrasına tevfikan birer sene müddetle hapislerine;
12. Horoz köyünden Selâhattinoğlu Naşit, Yakuboğlu Ali, Muhittin oğlu Ali Koç, Hasan oğlu Ahmet, Neciboğlu Mevlut, Ragıboğlu Osman, Mümtaz oğlu Haşimin dini alet ittihaz ederek halkı devletin emniyetini ihlâl edebilecek harekete teşvik eyledikleri sureti cereyanı muhakeme ve vak’aya takaddüm eden zamanlarda Şeyh Esadı müçtemian ziyaret ederek nezdinde kalmış bulunmaları ekseri zamanlar Horoz köyünde Laz İbrahimle toplanarak zikrile meşgul olarak Hükümet aleyhinde gizli içtimalar yaptığı anlaşıldığından hareketlerine muvafık olan Türk ceza kanununun 163 üncü maddesinin birinci fıkrasma tevfikan ve takdiren onbeşer sene ağır hapis cezasile icrayı mücazatlarına ve bunlardan Mümtaz oğlu Haşimin hihi ikaı fiilde ve hüküm zamanında 65 yaşını ikmal ettiği anlaşıldığından 56 ncı maddenin fıkrai mahsusası veçhile altıda birinin bittenzil on iki sene altı ay ağır hapsine;
13. Manisa’dan Şeyh Hacı Hilmi, Horoz köyünden Ömer oğlu Ahmet, Ahmet oğlu İbrahim, Mustafa oğlu Sadi, Zenooğlu Hasan, Aslan oğlu Şaban, Muslih oğlu Halit, İbrahim oğlu Mustafa, Abdinoğlu Tahsin, Yasimoğlu Osman, tekkelerin seddine dair olan kanunun meriyetinden sonra ayini tarikat icra ve Nakşi tarikatına alt hizmetleri ifa eyledikleri cari muhakematla anlaşıldığından 677 numaralı kanunun birinci maddesine tevfikan birer sene hapislerine ve Rahmanlı köyünden Hacı Hafız Ali Osmanın ayni ef’ali irtikapla fazla olarak daha faal bulunması sebebi şiddet addile ayni madde ahkâmına tevfikan üç sene hapsine;
14. Hoca Saffet, Menemenli Rasim, Bozalandan Mustafa oğlu Mustafa; Bozalandan Hacı Ali oğlu Mustafa; tütüncü Haydar, gözlüklü Mehmet Ali, Naşit oğlu İbrahim, Mazlumaki oğlu Ali, İbrahim oğlu İsmail; berber Hafız Ahmet, Manisalı Hüseyin oğlu Süleyman; fırıncı Mustafa oğlu Ahmet, Lutfullahoğlu Halil; Ahmet oğlu Hüseyin mazlum; Hasan oğlu Katmerci Memet; tütüncü Hasan oğlu Hasan; Manisa’dan Ahmet oğlu Halil; Mustafa oğlu Memet; bıçakçı İdrisotlu Mustafa; Çulha Ahmet oğlu Mehmet çavuş; Horoz köylü Nurettin; Hacı Ömer oğlu Hoca Hakkı, Mehmet Eminin anası Hasibe; Rukiye; kız Kardeşi Halide Fatma; karısı Emine; Bozalanın; Fatmanın mabehüzahrı olan ef’ali işledikleri hakkında temini kanaata kâfi delil mevcut olmadığından bunların da beraatlarına ve ağır hapisle tecziye edilenlerin mahkûmiyetleri müddetince mahcuriyet halinde kalmalarına ve hapis ile ağır hapse mahkûm edilenlerin müddeti mahkûmiyetlerinin Hükümetçe tensip edilecek hapishanelerde ikmaline ve mahkûm edilen maznunların suçları işlemediklerine dair olan müdafaalar ile Müddei Umuminin karara muhalif iddiası tahkikatın sureti cereyanına ve muhakemeye nazaran gayrı varit görüldüğünden retlerine ittifakla karar verilerek tefhim kılındı. 25.1.931
 
 
Örfi Divanıharp Reisi
Mirliva
Mustafa
Aza
Miralay
Ata
Aza
Miralay
Demir
Aza
Kaymakam
Ziya

Aza
Kaymakam
Baha

 
 
.

          Türkiye Büyük Millet Meclisinin 611 sayılı, mahkemece verilmiş olan ceza kararlarının infazını onama kararı Resmi gazetede yayımladığının ertesi günü, üç grup halinde idam cezaları infaz edilmiştir. Mehmet Emin, Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın başını kestiği yere kurulan sehpada asılmıştır. Diğer bir grupta, tuz Pazarına, Bedesten ve şehir sinemasının önüne, diğer bir grup ta İstasyonda idam edilmişlerdi. İdam sırasında firar etmiş olan bir hükümlü de iki gün sonra, Menemen’in Gediz nehri ötesindeki YanıkKöy civarında yakalanarak hükmü infaz edilmişti.
          İzmir Suikastı girişiminde de aynı taktik kullanılmıştı. En kısa yoldan Yunan adalarından birisine kaçmak. Olay, İstanbul’daki Nakşibendî Şeyhi Hoca Esat, Hoca Saffet ve Hoca Esatın oğlu Mehmet Ali tarafından kışkırtılmasına rağmen Menemen özellikle seçilmiştir. Menemen’e mübadelede çok muhacir yerleştirilmişti ve dünyadan kopuk bir ilçemizdi.
          08 Mart 1931 tarihinde Sıkıyönetim Harp Divanı çalışmaları da sona ermişti. Aynı gün; Harp Divanı Başkanı Mirliva Mustafa Muğlalı, üst komutanlarına şu telgrafı çekmiştir:
          “Devrim tarihimizin Menemen’de açılan acı ve elemli bir safhası, tarihi harp divanının sona eren çalışması ve icraatı ile bugün kapanmıştır. İki ayı geçen bir zaman, geceli ve gündüzlü devam eden çalışma sırasında sizlerin kıymetli uyarma ve yardımlarından ilham alan harp divanı Heyeti, bu hissin ve vatani görevlerini başarmaktan doğan manevi gururun etkisi ile mütehassıs olarak buradan ayrılıyorlar. Başta ben olduğum halde bütün mesai arkadaşlarımın ayrılırlarken yüksek ve saygı değer kişiliğinize karşı belirttikleri minnet ve şükran duygularını sizlere arz eyler ve lütfen kabulünü istirham eylerim”. Cumhuriyet Döneninde Türkiye Cumhuriyetinde Ayaklanmalar. S.361-365.
          İdam edilen Vatan Hainlerinin adları, ibret için:
          1* Manisa-Kahveci çırağı Mustafa,
          2*”     “     -Terzi Talat,
           3*     “      -Topçu Hüseyin,
          4*     “      -Tatlıcı Mustafa,
          5*     “      -Eskici Hüseyin,
          6*     “      -Keçeli köyünden Himmet oğlu Süleyman,
          7* Manisa  “    -Paşa köyden Katıya Ahmet oğlu İsmail,
          8*        “           -Mutaf Süleyman,
          9*        “           -Manifaturacı Osman,
          10*      “           -Hafız Cemal,
          11*      “           -Tabur imamı İlyas Hoca,
          12*      “           -Ali Paşazade Ragıp Bey,
          13*      “           -Şeyh Hafız Ahmet,
          14*       “          -Giritli İbrahim oğlu İsmail,
          15*Menemen          -Bozalandan Koca Derviş Kafa,
          16*       “          -Bozalandan Hoca Hacı İsmail,
          17*       “          -Hacı İsmail oğlu Hüseyin,
          18*       “          -Görüceli Abdülkerim,
          19*       “          -Cum’ali Belalı Ramiz,
          20*       “          -Çıtaklı Molla Süleyman,
          21*        “         -Hayım oğlu Jozef,
          22*        “         -Şımbıllı Ali Osman oğlu Memet,
           23*       “          -Arnavut Yusuf oğlu Kamil,
          24*        “         -Kerim oğlu İbrahim,
          25*        “         -Selim oğlu Boşnak Abbas,
          26*Alaşehir’de -Şeyh Ahmet Muhtar,
          27*      “           -Esat oğlu Mehmet Ali,
          28*Manisa Hastane Md. Mütekait Laz İsmail Hoca,
          29*      “            -Emrullah oğlu Mehmet,
          30*       “           -Nalıncı Hasan, idama bedel (24) sene ağır hapis, yaş 20,
          31*       “           -Çoban Ramazan, idama bedel (24) ağır hapis, yaş 20,
          32*       “           -Giritli Küçük Hasan, idama bedel (24) sene ağır hapis, yaş 17,
          33*-Harputlu Ömer oğlu Memet, idama bedel (24) sene ağır hapis, yaş 65’i
          34*Erbllli Şeyh Esad, idama bedel (24) sene ağır hapis, yaş 65,
          Mahkeme Başkanı Mirliva Mustafa Muğlalı, Ulusal Kurtuluş Savaşı Kahramanlarımızdandır. İstanbul’dan Anadolu’ya silah ve malzeme kaçırmak için Yavuz Grubunu kurmuştur, son parti silahlar yakalanınca Anadolu’ya kaçmıştır. Yavuz Grubunun imza ve mühürü Milli İstihbarat Teşkilatı arşivindedir. Resimleri de “Mit’in Tarihi” kitabında yayımlanmıştır.
Mustafa MUĞLALI, İkinci Dünya Savaşı sırasında; Üçüncü Ordu Komutanı iken, İran ile her türlü yasadışı işleri yapmayı itiyat haline getirmiş (33) Türk vatandaşını kurşuna dizmekten tutuklanarak 20 sene ağır hapis cezasına çarptırılmış, hapishanede perişanlıklar içersinde ölmüştür.
Van’da adının verildiği kışladan, adının silinmesi için sürekli uğraşlar verilmektedir.
          Beşeri İrade; dogmaların, hurafelerin ve masalların tutsaklığından tüm ezilmişleri ve köleleştirilmişleri kurtarır. İnsanları, SEBEP-SONUÇ ilişkilerine götürür. İnsanın kendisine, aklına ve düşüncelerine egemen olmasını sağlar. İnsan iradesinin egemenliği insan düşüncesini laisizme götürür, Laisizm, tüm insanların “olmazsa olmazıdır!” Sİ Ne gu’a non’sudur. Laisizm olmayınca da insanlar mantıklı olamazlar; Tanrı ve din adına ölçer, biçer ve sürekli olarak keserler. Dünya üzerinde yaşamak için yaratılmış olan insanlar, dünyalarını yaşayamaz bir konuma getirilirler. Vaat edilen ödülü de ödüle lâyık görülen aslından büyük sanırlar.
                    Türk Basınında KUBİLAY OLAYI.
          Yayımlanma Tarihi: 23 Aralık 2002
          Yayımlayan Gazete: Hürriyet Gazetesi.
                    Kazanımları Savunacağız.
          Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, devrim şehidi Kubilay’ın ölüm yıldönümü nedeni ile yayımladığı mesajda:                                             ”Cumhuriyetimizi yıkmayı, toplumumuzun Cumhuriyet döneminde elde ettiği çağdaş kazanımları yok etmeyi amaçlayan tüm hareketlere kararlılıkla karşı konulacağını bir kez daha vurgulamak istiyorum”, dedi.
          TBMM Başkanı Bülent Arınç ta yayımladığı mesajda; Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda milli birlik ve beraberliği korumaya kararlı olduklarını;” söyledi.
,         Başbakan Abdullah Gül ise mesajında:
          “Hiç şüphe yok ki, Türk Milleti, Cumhuriyet değerlerini, milli birlik ve beraberliğini her koşulda korumaya kararlıdır!” Değerlendirmesini yaptı.
          Yazar: Emin Çölaşan
          Yayımlayan Gazete: Hürriyet Gazetesi
          Yayım tarihi:1- 23 Aralık 2001
                                 2- 24 Aralık 2002
                    KUBİLAY OLLAYINI UNUTMAYIN
          Adı Mustafa Fehmi Kubilay, baba adı Hüseyin, ana adı Zeynep, Giritli bir ailenin çocuğu.1906 doğumlu. kubilay bir öğretmen. Cumhuriyet öğretmeni. 1930 yılında İzmir’in Menemen ilçesinde askerlik görevini yapıyor. O sırada 24 yaşında.23 Aralık 1930 sabahı, bundan 72 yıl önce, Menemen’de tuhaf şeyler oluyor. Sabahın erken saatlerinde,dördü silahlı altı kişi,belediye meydanında tekbir getirerek gezinmeye başlıyor.Hepsi çember sakallı.Başlarında sarık,sırtlarında cübbe var.
          “Biz şeriat istiyoruz!” Deyip Müftü camiine giriyorlar. Elebaşçıları Derviş Mehmet, camide namaz kılanlara kendisini”Mehdi” olarak tanıtıyor ve dini korumaya geldiklerini söylüyor. Arkalarında 70 bin kişilik Halife ordusu olduğunu, öğle saatine kadar şeriat bayrağı altında toplanmayanların kılıştan geçirileceğini tebliğ ediyor. Derviş Mehmet isimli sapık ve arkasındaki yobazlar,camideki yeşil bayrağı alıp,uzun bir sopaya takıyorlar.Yoldan geçmekte olan birine çukur kazdırıp bayrağı oraya dikiyorlar.Yobazlar,bayrağın çevresinde dönmeye, tekbir getirmeye,zikretmeye başlıyorlar ve bağırıyorlar:
          “Şapka giyen kâfirdir. Yakında yine şeriata dönülecektir. Bize kurşun işlemez!”
          İşin acı yanı, Menemen ahalisinden bazıları bunlara alkış tutuyor.
                                       ***
          Olaylar ilçedeki askeri birliğe duyuruluyor. Alay komutanı—Aslında alay komutan yardımcısı olacak-yedek subay Kubilay’ı bir manga askerle birlikte olay yerine gönderiyor. Kubilay ve askerlerin silahlarında mermi yok. Süngü takıp olay yerine giriyorlar. Kubilay, askerlerini meydan girişinde bırakıyor ve yobazların teslim olmasını istiyor.İşte bu anda yobazlardan birisi ateş ediyor.Kubilay yaralanıp,yere düşüyor.Ayağa kalkıp cami avlusuna kaçıyor ama orada tekrar yere düşüyor.çevresindeki kalabalık paniğe kapılıp kaçışıyor.Derviş Mehmet ve arkadaşları,işte o anda Kubilay’ın başına çöküyorlar.Mehmet,çantasını açıp,testere ağızlı bağ bıçağını çıkarıyor.Ve yaralı yedek subay Kubilay’ın başını orada,kıtır,kıtır kesip gövdesinden ayırıyor. Kin ve nefret gözlerini öylesine bürümüş ki, kesik baştan akan kanı içiyorlar. Şaçlarından tuttuğu kesik baş şimdi Derviş Mehmet’in elindedir. Yeşil bayrağın sopasına kesik başı dikmeye çalışıyorlar; ancak bir türlü başaramıyorlar. Bunun üzerine birileri kendilerine ip getiriyor. Kesik baş, bayrağın dikili olduğu sopaya iple bağlanıyor. Bütün bunlar olurken yine tekbirler getirilmekte,”ey ahali din elden gidiyor”çığlıkları Menemen’de yankılanmaktadır. Silah seslerini duyan Mahalle Bekçisi Hasan, koşarak olay yerine yetişiyor, ateş ederek yobazlardan birisini yaralıyor. Hemen ardından yobazlar ateş edip, Bekçi Hasan’ı orada şehit ediyorlar. Arkadaşının yardımına koşan bekçi Şevki de yobazların açtığı ateş sonucu can veriyor. Birkaç dakika içinde üç şehit verilmiş, bir baş kesilmiştir.
          Yobazlar mutludur! Kubilay’ın kesik başı yeşil bayrağın sopası üzerinde sallanmaktadır. İşte bu aşamada asker olay yerine yetişiyor. Komutan: ”Teslim olun!” Diye bağırıyor. Yobazların yanıtı kesindir:
          “Bize kurşun işlemez!”
          Askeri birlik ateş ediyor. Yobazlardan bazıları, orada yere serilirken, bazıları kaçıyor. Daha sonra hepsi birden yakalanıyor.
          Menemen olayı, Genç Cumhuriyet Rejiminin 1925 yılındaki Şeyh Sait isyanından sonra tanık olduğu ikinci önemli irtica olayıdır, Hükümet derhal sıkıyönetim ilan etti. General Mustafa Muğlalı başkanlığında Harp Divanı kuruldu. Olaya doğrudan ve dolaylı katılan bütün sanıklar menemen’de yargılandı.18 gün süren yargılama sonucunda karar açıklandı:
          40 kişi, sorumsuzluğu nedeni ile salıverildi.27 sanık beraat etti,41 suçlu hapis cezası aldı.36 kişiye idam cezası verildi. Ancak bazılarının cezaları yaşları nedeniyle ağır hapse çevrildi.
          28 hükümlü 03 Şubat 1931 gecesi Menemen’de asıldı. Yobazlardan bazıları, yedek subay Kubilay’ın başını kestikleri yerde asıldı.
          Atatürk—Soyadını henüz almamıştır. ostüzü-  Menemen olayına çok kızdı. Söylentilere göre, Menemen’i haritadan silinmesini emretti. Daha 10 yıl önce Yunan işgali altında inleyen bir ilçede yobazların yaptığı ve halktan bazılarının bu yobazlara sahip çıkması, O’NU çileden çıkartmıştı.
          Olayın ardından Menemen’de devrim şehidi iki Bekçi ve yedek subay Kubilay adına anıt dikildi. Anıtın üzerinde şöyle yazar:
          “İNANDILAR, DÖVÜŞTÜLER ÖLDÜLER. BIRAKTIKLARI EMANETİN BEKÇİSİYİZ.”
          Dün Menemen irtica olayının 72’inci yıldönümü idi. Yılanın başı, aradan geçen bunca yıla karşın ezilmedi. Yılan pusuda bekliyor, bazan da ülkeyi yönetiyor.
          Yayım Tarihi:23 Nisan2002
          Yazan: Hasan Pulur.
          Yayımlayan Gazete: Milliyet Gazetesi.
         
                    MUSTAFA MUĞLALI VE KORKUT EKEN PAŞALAR.
          Babamız ve arkadaşları, emekli subaylar,1940’larda Osmanbey’deki Suna kıraathanesinde haftada birkaç kere buluşurlardı. Hepsi de Kurtuluş savaşının subaylarıydı, görevlerini yapıp kenara çekilmişlerdi”Mustafa Muğlalı” adını ilk kez orada duyduk;”orgeneral”’den saygı ile söz ederlerdi. Daha sonra bu ismi daha çok duyduk.”Muğlalı Paşa”Kurtuluş Savaşının ve Cumhuriyetin önemli subaylarındandı, Menemen ayaklanmasında Kubilay’ın kafasını kesen gericileri yargılayan mahkemenin başkanıydı.
          Çok partili düzene geçildikten sonra, Van’ın Özalp ilçesinde kurşuna dizilen 33 vatandaşın hesabı, emekli olan Mustafa Muğlalıdan soruldu. Sınır boyunca eşkıyalık, kaçakçılık yapan bu insanları 3’üncü Ordu Komutanı Mustafa Muğlalı sorgusuz, yargısız emir verip kurşuna dizdirmişti. Demokrat Partinin ısrarlı takibi sonucunda Mustafa Muğlalı yargılandı; önce idama, sonra 20 yıla mahkûm oldu, karar Askeri Yargıtay’da bozuldu ama Paşa, cezaevinde öldü.
          Olay 1943 yılında olduğu zaman, İnönü Cumhurbaşkanıydı; Muğlalı Paşa yargılanıp mahkûm olduğu 1950 Martında da Cumhurbaşkanı İnönü’ydü.
          “Muğlalı Olayı”, yıllar yılı askerlerin politikacılara güvensizliğine örnek gösterildi.” 27 Mayıs’ta Zırhlı tugayla İstanbul’a hâkim olan Orhan Erkanlı ”Askeri demokrasi” adlı kitabında” Muğlalı Olayı” için şöyle yazar:
          “Elbette bu olayda devrin hükümetlerinin ve İnönü’nün de haberi vardı. Fakat Yiğit Muğlalı, askerliğin, kumandanlığın ezeli kuralına uyarak, (Kumandan, yapılan ve yapılmayan her şeyden sorumludur). Sorumluluğu üzerine aldı ve ölüme mahkûm oldu. Kendisi son günlerinde akli dengesini kaybetti, yapılan bu muameleyi hazmedememişti, feci şartlar içinde dünyaya veda etti
          İşte bu olayı, biz Türk subayları hiç unutmadık, Muğlalı Paşa’nın acısını yüreğimizin derinliliklerinde duyarak yaşadık.”
          1987’de duygularını böyle anlatan Erkanlı, yazısını şöyle tamamlıyordu:
          “Kim bilir, belki ileride bir gün, son aylarda doğu ve Güneydoğu sınırlarında yapılan operasyonların hesabını da soracaklar çıkabilir!”
       Şimdi buraya bir nokta koyalım, bekleyelim, göreceğiz.
       Yalınız “Muğlalı Olayı” ile “Korkut eken” kaba çizgilerle benzer tarafları olsa da”aynen” demek mümkün değildir. Yargıtay kararına göre Korkut Eken, Güneydoğu’daki ya da Kıbrıs’taki “Kahramanlık” sıfatına uygun, hizmetleri nedeniyle değil,”çete kurmak” suçundan mahkûm olmuştur. Lakin herkesin aklına da, şu soru gelmektedir:
          PEKİ, ÇETE KURUP HANGİ SUÇLARI İŞLEMİŞTİR?
          Adam mı kaçırmıştır, banka mı soymuştur, haraç mı almıştır, ne yapmıştır?
Eğer varsa, bu somut suçlardan niye yargılanmamıştır?
          BU SORUMUZ DA MUHTEREM PAŞALARADIR!
          Korkut Eken yargılanırken niye mahkemeye başvurup tanık olarak dinlenmenizi istemediniz?”
          Rahmetli Orgeneral Mustafa Muğlalı, Atatürk’e yürekten bağlı bir Kahraman komutanımızdı. Hatay bunalımında Mustafa Kemal Atatürk çok rahatsızdı ve bu durum da O’NU çok üzüyordu. Bu konuda Korgeneraller düzeyinde yapılmış olan bir değerlendirme toplantısında, Korgeneral Rahmetli Mustafa Muğlalı ayağa kalkarak:
          “Sayın Atatürk’üm siz üzülmeyiniz. Bir manevra bahanesiyle ben Suriye’ye girer ve Hatayı işgal ederim. Siz de, hükümet politikasına aykırı davranma suçu ile beni asarsınız. Bu işte böylece halledilmiş olur!” Der.
          Yayımlayan Gazete: Cumhuriyet Gazetesi
          Yayım tarihi: 23 Aralık 2002.
          Beyanat: Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök.
          “İRTİCAYA KARŞI UYARI”
          “Genelkurmay başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, devrim şehidi Kubilay; şeraitçiler tarafından şehit edilişinin 72’inci yıldönümünde anarken irticaya karşı sert uyarılarda bulundu. Özkök, ”Menemen olayları, Türk Devrim Tarihinin en önemli mihenk taşlarından birisi olarak, sayesinde vatanımızda özgürce ve esenlikle yaşadığımız çağdaş Cumhuriyetimizin ne büyük zorluklarla bu günlere getirildiğini öğrenmek ve öğretmek bakımından genç nesillerin asla unutulmaması gereken bir derse dönüşmüştür.” Dedi.
          “Orgeneral Hilmi Özkök, Menemen’de şeraitçiler tarafından katledilen Devrim Şehidi Kubilay’ı anma mesajında irticaya karşı sert uyarılarda bulundu:
           Menemen olayının, ”İslam dinini  sapık amaçları için kötüye kullanarak halkı aldatmaya çalışan, ancak gerçekte dinin yüce değerleri ile alakası bulunmayan art niyetli kişilerin gerçek yüzlerinin anlaşılması” bakımından büyük önem taşıdığını belirten Özkök, genç nesillerin bu dersi asla unutmaması gerektiğini bildirdi!”
          “Genelkurmay başkanı Özkök,mesajında Şehit Kubilay’ı “irtica ile mücadelenin sönmez meşalesi”olarak niteledi.mesajında Kubilay’a seslenen Özkök şu görüşlere yer verdi:
          “Yobazlara gövdeni siper ettin:72 yıl önce Büyük Önder Atatürk’ün bizlere en kutsal emaneti olan çağdaş Cumhuriyetimizin temel değerlerinden Laikliği hedef alarak Türk Halkı’nı yeniden Ortaçağın karanlık günlerine döndürmeyi amaç edinen, çağdaş gelişme ve yaşama karşı olan yobazlara gövdeni siper ederek, Türk Devrim tarihinde unutulmaz bir sembol oldun.”Dedi ve:”Menemen olayları, islam dinini sapık amaçlarla kullananların gerçek yüzünü gösteriyor!” Dedi. Ve vitrindeki ete de soğan doğramadığını” itiraf etti. Ve dahi” Ne Darbe teşebbüsü var derim, ne de Darbe teşebbüsü yok derim!” Diyerek tarihimize not düştü. Kendi beceremediğini de Biz gençlere emanet etti.
          Muğlalı Paşa’nın başına gelenleri bilmeyenler aslında Türk Silahlı Kuvvetlerine uygulananları da bilmemektedirler.
          Damad’ı şehriyari Enver Paşa, başkomutan vekili olur, 1100 subayı hemen emekliye sevk eder. Demokrat Partisi İktidara gelir,15 General ve 150 Subayı emekliye sevk eder Ulusal Kurtuluş Savaşı Kahramanı Orgeneral Abdurrahman Nafiz Gürman’ı da emekliye sevk eder.
          27 Mayıs 1960 Askersel darbesi olur, her rütbeden subaylardan oluşturulan Milli Birlik Komitesi, (7.500) Subayı emekliye sevk eder, EMİNSU Davası başımıza türlü dertler açar.
          23 Aralık 2005 gününde devlet Büyüklerimiz hamasi beyanatlarda bulunurlar. İsterseniz, önce Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın mesajını okuyarak ferahlanalım.
          “Türk Milletinin Cumhuriyet değerlerini, milli birlik ve beraberliğini her şart altında korumaya kararlı olduğunu belirterek, 75 yıl önce Şehit edilen Kubilay’ın bu kararlılığının sembolü olarak Cumhuriyet tarihinde müstesna bir yere sahip bulunduğunu kaydetti.”
          “Türk Milleti, Cumhuriyet değerlerini, milli birlik ve beraberliğini her şart altında korumaya kararlıdır. Kubilay’ın bu kararlılığını bir sembol olarak Cumhuriyet tarihinde müstesna bir yeri vardır. Türkiye Cumhuriyeti, Aziz milletimizin bu kararlılığın güvencesi altında önüne çıkan her engeli aşarak muasır medeniyet hedefine doğru ilerlemeye devam edecektir. Cumhuriyetimizin kuruluş idealleri uğrunda şehit düşen Asteğmen Kubilay’ı şehadetinin 75’inci yıl dönümünde bütün şehitlerimizle birlikte savgı ve rahmetle anıyoruz.” Sayın RTE:
          23 Aralık 2005 tarihinde, Cumhurbaşkanımız Mümtaz Hukukçu ve “İnsan’ı kâmil” Sayın Ahmet Necdet Sezer idi. O’NUN dahi aklının ve vicdanının sesini yansıtmış olduğu Türk ulusuna seslenişini de okummamazlık etmemeliyiz, gelecek seçimleri değil de gelecek nesillerimizi düşünen, özü ve sözü bir insanımızdır:
          “23 Aralık 1930 günü Menemen’de bir grup gericinin gerçekleştirdiği eylemler Cumhuriyet karşıtlarının çirkin yüzlerini göstermeleri yönünden ibretle anımsanması gereken bir olaydır. Cumhuriyete başkaldırı niteliğindeki Menemen olayı, tarihimizdeki en acı olaylardan biridir. Menemen’de Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ı acımasızca katledenlerin temsil ettiği zihniyetin günümüzdeki uzantılarının çok iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Menemen’de şehit olan Mustafa Fehmi Kubilay, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağnazlığa ve karanlık düşüncelere karşı başlattığı savaşın simgesi olmuştur. Cumhuriyete sahip çıkılması uğrunda canını ortaya koyarak yurttaşlarımızın gönlünde ölümsüzleşmiştir. Kubilay, onurlu girişiyle Cumhuriyetin tüm kazanımlarıyla korunacağının ve somur örneği olarak tarihimizdeki saygın yerini almıştır.
          Bağnaz düşünceleri birey, toplum ve devlet yaşamını etkilememesi için duyarlı olmalı, Türkiye Cumhuriyeti’nin hedeflerinin gerçekleştirilmesi yolunda ileri atılımları, ilk günkü bilinçle sürdürmeliyiz. Cumhuriyetin felsefesi, Atatürk ilke ve devrimleri için tehdit oluşturulan düşünce ve girişimler, Türk Ulusunun duyarlılığı ve sağduyusu ile kurumlarımızın kararlılığı sayesinde hiçbir zaman amaçlarına ulaşamayacaktır.
Türk Ulusunun, Yüce Atatürk’ün aydınlattığı yolda ilerleyeceğinden, Cumhuriyetimize, ulusal değerlerimize bağlılığını her koşulda göstereceğinden kuşku duymamalıdır.”
          Rahmetli Fazıl Hüsnü Dağlarca’ın “Kubilay Destanı” adlı bir şiir kitabı da vardır.
                                  Menemen önleri
                    23 Aralık 1930’dur,
                    Gece yeşilimsi dağlar ak
          Bir altın çizgi gibi yerle gök arasında
Ün doğdu, doğacak.

Buz yok ama donmuştur sanki
Sarı yapraklarla kış kocaman bir yüz.
Tarla çizgileriyle bir kilim işte
                      Menemen ovası dümdüz.

                    Yalancı Mehti derviş Mehmet
                    Yürümüş Manisa’dan bir sarı su gibi.
                    Beş on adamıyla Menemen’e varmak üzere
                    Yılan uykusu gibi.

                    TANRI SEVER AYDINLIĞI
                    Bismillah der demez daha bismillah,
                    Kalkarız dağ başlarından daha güzel,
                    Yobaz sen Allah’a uzaksın.

                    Bismillah der demez bismillah,
                    İçimiz dışımız daha yaşamak,
                    Yobaz sen Allah’a çok uzaksın.

                    Yedek Asteğmen Kubilay, bir öğretmendi,
                    Bir ışıktı incecik.

                    Mustafa kemal’in devrimleriyle büyümüş
                    Başaklar sarı
                       Kavaklar yeşil
                    Irmaklarla ak..
                    Gündüzü yurt üzreydi
                    Yurt üzreydi geceleyin gördüğü düş.

                    BİRİNCİ YOBAZ
                    Yeşil bayraklar açıla
                    Al bayraklar neymiş ki.

                    Gerçek yok, şeriat var,
          Kul başını eğmiş ki.

          İçimiz en karanlık,
          Geceye göz değmiş ki

          Kara ustura olmuşuz
          Kara taş bileymiş ki.
          YARALIDAN BAŞ ALMAK
          Üşüştüler karanlıklarından
          Gözleri bir irin gibi sarı.
          Daha ölmemişti Kubilay’ın üstüne
          Yeryüzünün en iğrenç yobazları.
          ULUSUN ELİ
          Her ulusun
          Bir ucu aydınlığa varırken
          Bir ucu karanlıktadır daha.
         
          Karanlıktakini lerin
          Örer gözlerini
          Bir örümcek.

          Karanlıktakilerin
          Örer kulaklarını bir örümcek.

          Her ulusun bir eli vardır
          Yok eder,başını kesseler bile o
          Örümceği de ağlarını da.
          ********************************
          Yok, edilecektir uygarlık yollarına dikilen geri
          Allah yürek üzre bir, yurt başımız üzre bir.
          Mustafa Kemal devrimlerini yaşatmak için
           Bu ulus bayraktan bayrağa ant içmiştir.

.

                              KAYNAKÇA
1*Moltke……………..Türkiye Mektupları
2*Akit Gazetesi……   24 Aralık 2001
3*Devrim Tarihi……..Çeşitli
4*Amasya genelgesi  Nutuk
5*Erzurum ve Sivas Kongreleri.
6*Tevhidi Tedrisat kanunu
7*Atatürk’ten Özdeyişler.
8*1961/1982 Anayasaları md:154—174
9*E.J.Kd. Alb. A.Avcı… Konferans
10*A.Gölpınarlı…..Mezhepler ve tarikatlar
11*E.Behnan Şapolyo…Mezhepler ve Tarikatlar Tarihi
12*Hamret türkoğuz….Süleymancılık
13*Fazilet Takvimi….Çeşitli günler
14*Ömer Nasuhi bilmen… İslam İlmihali
14*Gn.Kur.Harp Tarihi D.Bşk.seri8 s.361-365 Menemen olayı
15*Hürriyet Gazetesi,23 Aralık 2001-24 Aralık 2002
16-Milliyet Gazetesi23 Aralık 2002
16*Kemal üstün, Arkadaşım Kubilay
17*İslam Ans. C.1 Kubilay maddesi
18*Fazıl Hüsnü Dağlarca, Kubilay Destanı

 SAYIN AHMET NECDET SEZER’İN 23 Aralık 2005 günü Kubilay’ı anarken çekilmiş resmi         


 17’İNCİ SAHİFEDE.

 Günümüze örnek gerçek bir olay:
          Elazığ Akıl Hastanesinin sokağa açılan bahçe kapılarını bir akıllı, deliler de hava alıp, dışarıyı görsünler diyerek açmış. Delilerin %50’si sokaklara fırlayarak kaçmışlar. Deneyimli bir Baş hekim personele emir vermiş:
          “Çabuk benim arkama geçiniz, trencilik oynayacağız. Başka türlü bu delileri tutmamız mümkün değil!” diye emir vermiş. Peş peşe takılarak, cıff! Cuff! Sesleri çıkararak sokaklara dalmışlar. Yarım saat sonra, trenin kuyruğunun çok uzadığını görerek Hastaneden içeriye girmişler. Trenin peşine takılanları saydıklarında, Başhekim şaşırmış kalmış. Kaçan delilerin tümü içeriye girdiği gibi 500 akıllı da Trenin peşine takılarak tımarhane’ye girmişler. Hayret!
                                      








Sayın Ahmet Necdet Sezer’in fotoğrafları
                                                                                         / 23.12.2005






rttaşlığa geçişin simgesi olduğunu kaydetti.

Türk ulusunun, cumhuriyetin ilanı ile dünyadaki saygın yerini aldığını, din, inanç, etnik köken ayrımı olmaksızın tüm yurttaşlarıyla, birlik içinde aydınlık yarınlara yöneldiğini ifade eden Sezer, din ve devlet işlerinin ayrılarak, kutsal din duygularının siyasal amaçlarla kötüye kullanılmasının önlenmesinin, cumhuriyet yönetiminin temel yaklaşımlarından biri olduğunu ifade etti.

Sezer, Türkiye Cumhuriyeti'nin, bir yandan uygar dünyayla bütünleşme yolunda ilerlerken, öte yandan cumhuriyetin dayandığı değerler sistemine yönelen tehditlere, Atatürk devrimlerini içine sindiremeyen çevrelere karşı da kararlı bir savaşım vermek durumunda kaldığını kaydetti.

Sezer, şöyle devam etti:  “23 Aralık 1930 günü Menemen'de bir grup gericinin gerçekleştirdiği eylem, cumhuriyet karşıtlarının çirkin yüzlerini göstermesi yönünden ibretle anımsanması gereken bir olaydır. Cumhuriyete başkaldırı niteliğindeki Menemen olayı, tarihimizdeki en acı olaylardan biridir. Menemen'de asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay'ı acımasızca katledenlerin temsil ettikleri zihniyetin ve günümüzdeki uzantılarının çok iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Menemen'de






































































































Kubilay anılıyor  / 23.12.2005şlığa geçişin simgesi inin gerçekleştirdiği eylem, cumhuriyet karşıtlarının çirkin yüzlerini gylardan biridir. Menemen'de asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay'ı acımasızca katledenlerin temsil ettikleri zihniyetin ve günümüzdeki uzantılarının çok iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Menemen'de şehit olan Mustafa Fehmi Kubilay, Türkiye Cumhuriyeti'nin bağnazlığa ve karanlık düşüncelere karşı başlattığı savaşımın simgesi olmuş, cumhuriyete sahip çıkılması uğrunda canını ortaya koyarak yurttaşlarımızın gönlünde ölümsüzleşmiştir. Kubilay, onurlu girişimiyle cumhuriyetin tüm kazanımlarıyla korunacağının en somut örneği olarak tarihimizdeki saygın yerini almıştır.”

Kubilay'ın şehit edilmesinin, ülkenin her köşesinde kınandığını, yurttaşların cumhuriyete


İzleyiciler

Blog Arşivi