OSMAN TÜRKOĞUZ
İzmir; 23 Nisan 2012.
KEMALİZM VE ATATÜRKÇÜLÜK KARMAŞASI
KEMALİZM’DEN
ATATÜRKÇÜLÜĞE!- A TILIMDAN EYYAMCILIĞA!
“Ben, manevi miras
olarak, hiçbir ayet, hiçbir doğma, hiçbir dondurulmuş ve kalıplaşmış kural
bırakmıyorum. Benim medeni mirasım, İLİM ve AKILDIR. Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin
mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek
hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur. Benim Türk Milleti için yapmak
istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Bundan sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen
üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım
olurlar” Mareşal Gazi Mustafa Kemal.
Milli Eğitim Bakanımız Rahmetli Dr.
Reşit Galip’in—1893 Rodos-Mart 1934 Ankara-- bir sorusu üzerine. Mareşal Gazi Mustafa Kemal bu yanıtını
Atatürk soyadını almadan çok önce vermiştir. Kemalist Devrimi/Türk Devrimi/de
1919/1933 yılları arasında Mareşal Gazi Mustafa Kemal tarafından
gerçekleştirilmiştir. Ostüzü.
“Sömürgeci Batının “Truva atı görevini” üstlenen iktidar
sahipleri, Siyonist ve CIA ajanı Graham Fullerin “Kemalizm'in modasının
geçtiği” yolundaki emirlerini, ellerine geçirdikleri tüm kurumlarda eksiksiz
yerine getirmektedirler. Bu nedenle bu işlem tek başına AA genel müdürü Kemal
Öztürk’ün değil, iktidarı ele geçiren Sömürgeci Batı destekli irticanın
“Kemalist Cumhuriyet’in tasarımını değiştirme” eyleminin bir parçasıdır.” Anadolu Ajansından Mustafa Kemal adının silinmesi üzerine Isparta
A.D.D.Bildirisi.
Önce Cumhurbaşkanımız Mareşal Gazi Mustafa
Kemal, hangi tarihte ATATÜRK soyadını almıştır. Ona bir göz atalım: Soyadı
kanunu çıktığında Her Türk vatandaşının bir soyadına sahip olması yasal bir
zorunluluk haline gelmişti. Mustafa İsmet’e İNÖNÜ soyadını Mustafa Kemal vermişti.
Mustafa Kemal’e ATATÜRK soyadının verilmesini de Mustafa Kemal’in DİLAÇAR
soyadını vermiş olduğu Ermeni asıllı Agop Martayan—22 Mayıs1895–12 Eylül 1979-
teklif etmişti. Aşağıdaki fotokopiden de anlaşılacağı üzere; Başbakan ve
Malatya Mebusu Mustafa İsmet ve arkadaşlarının TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
vermiş oldukları bir önergenin yasalaşması üzerine de Mustafa Kemal’e ATATÜRK
soyadı verilmiş oldu.1932 Türk Dili Kongresine; Türk vatandaşı olmadığı halde,
Mustafa Kemal’in özel davetlisi olarak Türkiye’ye gelmiştir.
“Atatürk Devrimleri--1922/1933”
Aslında 22 Haziran 1919Amasya Genelgesi ile Temel değişim başlatılmıştır! Göksel irade yerini Beşeri—İnsan—iradesine bırakmıştır:”Vatanımızın ve ulusumuzun bağımsızlığı tehlikededir. Vatnımızın ve ulusumuzun bağımsızlığını, yine ulusun azmi ve kararı kurtaracaktır!” Ostüzü.
14/21 Temmuz 1921
tarihleri arasında, Kütahya ve Aslıhanlar muharebesi devam ederken, Ankara’da
maarif Kongresine ülkemiz genelinden 250’den fazla Kadın ve erkek Öğretmen katılmıştı.
Kadınlarla Erkeklerin aynı salonda, ayrı yerlerde oturdukları halde buna
tahammül edemeyin bazı geri kafalılar Çankaya köşküne çıkarak, durumu Türkiye
Büyük millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal’e şikâyet etmişlerdi. Kongrede görev
alanları köşke davet eden Mustafa Kemal, şikâyetçilerin önünde onları
paylamıştı:
“Birbirinize güveniniz mi
yok! Aynı salonda; Kadın ve Erkek öğretmenleri neden ayrı yerlerde
oturtuyorsunuz!”Şikâyetçiler, boylarının ölçülerini alarak Köşkü terk etmişler,
Kadın ve Erkek öğretmenler de Kongre süresince karışık olarak oturmuşlardır! Bu
devrim değil midir?
İşin ön emli yanlarından
birisi de, Kütahya-- Aslıhanlar Muharebesinde, Türk Ordusunun en yetenekli
yiğit subaylarından birisi olan 4’üncü Tümen Komutanı Miralay Nazım Bey, atının
üzerinde Yunan kurşunlarına hedef olarak şehit olmuştu---15 Temmuz 1921--.Bu
haber Mustafa Kemal’e ulaştırıldığında ve muharebenin aleyhimize döndüğü sırada,
Maarif Kongresine giderek Öğretmenlere ülkemizdeki cehaleti vurgulamıştı.
Selanik’te bulunan bir
alayın komutanı rahatsız olduğunda, alayında kıdemli subaylar var iken alay
komutanlığı vekâletini Üsteğmen Mustafa Kemal’e bırakmıştı. İlk sabah tekmiline,
atının üzerinde çıkan Üsteğmen Mustafa Kemal, askere:”MERHABA ASKER!”
Dediğinde, askerler şaşalayarak sessiz kalmışlardı. İkinci sefer ve daha gür
bir sesle: MERHABA ASKER!”Dediğinde de askerler:”SAĞOL!” Demişlerdi. Eskiden
komutanlar askerlere Selamün aleykim!” Derlerdi. Bu bir devrim değil midir?
Komünizm, Faşizm ve Nazizm prensipleri, dogmaları olan birer ideolojidir.
Dinler de aslında değiştirileme, esnetilemez ve toplumların gelişmişliklerine
uyamayan birer ideolojidirler. Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Mustafa
Kemal’e:”Kemalizm’in prensipleri yok!”Dediğinde şu ünlü yanıtı almıştır:
“Prensip koyarsak donar çocuğum!”Bizim Batı sosyolojisine göre
düşünen kopyacı Aydınlarımız, KEMALİZM’İ de öteki dar kalıplı ideolojiler gibi yorumlamışlardır. İLİM ve AKIL faktörlerini göz ardı etmişlerdir.
Anadolu’da başlayan
ulusal şahlanışın başında, bu şahlanışı yaratan Mustafa Kemal olduğu için;
Batılı Emperyalist ülkeler, özellikle de İngiltere ve Fransa, Ulusal Kurtuluş
Savaşını “Kemalist bir hareket “olarak nitelemişlerdi. Bu savaşın içinde ve
Mustafa Kemal’in komutası altında bulunanlara da”Kemalistler!”denilmişti.
Fransız parlamentosunda, Başbakan, Mustafa Kemal için Çete!”Dediğinde, kürsüye
çıkan muhalefet lideri de:”Bu gibi kimselere Fransa’da kahraman
denilmektedir!”Demişti.
Türkiye’de oldum olası kullanılması yasak kelime ve deyimler vardır:
Abdülhamit döneminde”Burun”,”Yıldız”gibi kelimeleri kullanmak şiddetle
yasaklanmıştı.12 Eylül 1980 olayından sonra da “Devrim!”Kelimesini kullanmak yasaklanmıştır.
İnkılâp denilecektir. Jandarma Genel Komutanlığı, subay ve astsubaylara bir
metin örneği göndererek, bunu el yazıları ile yazıp, parmak izleri ve imzalarıyla de
onaylamalarını emretmişti. Bana gelen örnek metinde İNKILÂP kelimesi İNKİLÂP
şeklindeydi. Bunu Kelpleşmek=Köpekleşmek anlamına geldiğini yazarak açıklama da
yazıp öyle iade etmiştim.
Kemalizm’i Komünizm
ile birmiş gibi göstererek Atatürkçülük kelimesi devreye sokulmuştur. Kemalist
olanlar; Mustafa Kemal gibi, Emperyalizme düşman ve Tam Bağımsızlıktan yanaydılar. Bu da
Amerika’ya ve Avrupa ya yamanan iktidar sahiplerinin sevmedikleri bir durumdu.
Bu nedenle, KEMALİSTLER ve TAM BAĞIMSIZLIĞI savunlar Komünistlerle bir tutuldular,
Eyyamcı, Masalcı ve Heykelciler Mustafa Kemal’e mirasçı oldular. SİMİTÇİ! SÜTÇÜ!
Ve YOĞURTÇU! Gibi bir sıfat haline sokuldu dinamik Kemalizm! CHPARTİSİNİN
1935’te toplanan Dördüncü kongresine, Partinin güttüğü prensiplerin KEMALİZM
PRENSİPLERİ olduğu vurgulanmıştır. Tama Bağımsızlıktan yana olanlar ve
Emperyalizm’e karşı olanlarla; Statükocu ve Statik eyyamcı olanlar karşı
karşıya gelmişlerdir. İktidarı ve Türkiye Cumhuriyetini ele geçirenler,
Atatürkçülüğü belirli günlerde Atatürk’ü anmak ve Atatürk heykellerine çelenk
koymak olarak anlattılar ve tanıttılar. Karşı taraftan da Gardırop
Atatürkçülüğü deyimi ile karşılandılar. Atatürk’e ve Kemalizm’e düşman olanlar
da aynı oyunu oynadılar. Uğur Mumcu, Hablemitoğlu, Ahmet Taner Kışlalı Kemalist
oldukları için öldürüldüler. TSK da bu politikaya tamamen uydu. Statik bir
Kemalist anlayışı ülkeye ve devrime egemen oldu. Kemalizm bir atılım kendi
kendini feda etmeye gönül vermek iken, yozlaştırıldı ve pasifice edilerek
bugünlere gelindi. Ben, Atatürkçüyüm derken Kemalist olduğumu söylemekteyim.
Onun için de emekli olduğum ve 15 Mayıs 1931 doğumlu olduğum halde Kemalist bir
ruh taşımaktayım. Buyurunuz okuyunuz.
Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal
Kayseri'de halka Latin alfabesini tanıtırken (20 Eylül 1928).
Atatürk Devrimleri ya da Atatürk İnkılâpları:
“Atatürk
Devrimleri ya da Atatürk
İnkılâpları (Kemalist Devrim,
Türk Devrimi, Atatürk Reformları, Türkiye Cumhuriyeti Devrimi, Atatürk İhtilali vb. adlarla da
anılır), Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk
cumhurbaşkanı olan Mustafa Kemal Atatürk tarafından öncülük
edilen, TBMM'nin
açılmasından sonra 1922'de
saltanatın kaldırılması ile 1933'e kadar devam eden
ve sonucunda teokratik
ve çok uluslu Osmanlı
Devleti'nin laik,
demokratik
ulus
devlet Türkiye'ye
dönüşmesiyle sonuçlanan devrimlerin tümüdür. Bu devrimler toplumsal, kültürel, legal
ve ekonomik bir dizi düzenlemelerdir.
Konu başlıkları |
Yapıldıkları alanlara göre devrimler
Siyasî alandaki devrimler
·
Çok Partili Rejim Denemeleri (Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası 1924, Serbest Cumhuriyet Fırkası 1930)
·
Kadınlara siyasi
hakların verilmesi (1930 Belediye - 1933 Muhtarlık - 1934 Meclis)
Toplumsal alanda yapılan devrimler [değiştir]
·
Milletlerarası Takvim ve Saatin,
Yeni Rakamların Kabulü ve Ölçülerde Değişiklik (26 Aralık
1925 - 26 Mart 1931)
Eğitim alanındaki devrimler [değiştir]
·
Harf Devrimi (1 Kasım 1928)
·
Dil Devrimi (1932)
Ekonomi alanındaki devrimler [değiştir]
·
Toprak
Reformu (1929)
Hukuk alanındaki devrimler [değiştir]
·
Şer’iyle Mahkemelerinin Kapatılması (1924)
·
Mecellenin Kaldırılması (1926)
·
Türk Medeni Kanunu (TBMM'de 17 Şubat 1926'da
kabul edildi ve 4 Ekim 1926'da yürürlüğe girdi.)
·
Türk Ceza Kanunu (1926).
Devrimlerin özeti [değiştir]
Devrim
|
Türü
|
(Başlangıç)
Tarihi |
Siyasî
|
1922–11–22
|
|
Siyasî
|
1923–10–13
|
|
Siyasî
|
1923–10–29
|
|
Siyasî
|
1924–03–03
|
|
Siyasî
|
1924
|
|
Siyasî
|
1930–04–03
|
|
Toplumsal
|
1925–11–25
|
|
Toplumsal
|
1934–11–26
|
|
Toplumsal
|
1934–06–21
|
|
Toplumsal
|
1928–04–10
|
|
Toplumsal
|
1925–12-26
|
|
Toplumsal
|
1925–11–30
|
|
Eğitim
|
1929–01–01
|
|
Eğitim
|
1924–03–03
|
|
Eğitim
|
1924
|
|
Eğitim
|
1926
|
|
Eğitim
|
1928–11–01
|
|
Eğitim
|
1928
|
|
Eğitim
|
1931–04–12
|
|
Eğitim
|
1932–07–12
|
|
Eğitim
|
1933
|
|
Eğitim
|
1933–05–31
|
|
Ekonomi
|
1923
|
|
Ekonomi
|
1925–02–17
|
|
Ekonomi
|
1925
|
|
Ekonomi
|
1925–05–05
|
|
Ekonomi
|
1925
|
|
Ekonomi
|
1926–07–01
|
|
Ekonomi
|
1927–05–28
|
|
Ekonomi
|
1929
|
|
I. ve II. Kalkınma Plânları
|
Ekonomi
|
1933
|
Ekonomi
|
1933
|
|
Ekonomi
|
1935
|
|
Hukuk
|
1926
|
|
Hukuk
|
1926–10–04
|
|
Hukuk
|
1926
|
|
Hukuk
|
1924–04–20
|
|
Hukuk
|
1921
|
|
Şer'iyye
Mahkemelerinin Kapatılması
|
Hukuk
|
1924
|
Atatürk devrimlerinin nedenleri
·
“Atatürk'e göre bu devrimlerin amacı; Türk
Milletinin son asırlarda geri kalmasına neden olan bütün kurumları kaldırarak
yerine milletin karakterine, şartlara ve çağın gereklerine uygun ve ilerlemeyi
sağlayacak yeni kurumlar kurmak ve Türkiye'yi çağdaş medeniyetler seviyesine
çıkartmaktır.
·
Osmanlı
Devleti'nin içte ve dışta saygınlığını yitirmiş, vatandaşın sorunlarını
çözmekten uzak hale gelmiş, ekonomisi bozulmuştu. Büyük devletler, Osmanlı
Devleti'ne verdikleri borçların karşılığı olarak, üretilen malların çoğuna
el koymaktaydılar.
·
Birbiri ardı sıra yapılan savaşlar ve ayaklanmalar
halkı bezdirmiş, toplum düzeni bozulmuştur. Vergiler adaletsizdi. Kanun
karşısında kimseye eşit davranılmıyor ve halk gittikçe daha da fakirleşiyordu.
·
Osmanlı
Devleti Birinci Dünya Savaşından da yenik çıkınca,
ülke diğer devletlerce işgale uğradı. Artık Osmanlı
Devleti, fiilen çökmüş, sadece ismen varlığını devam ettirmekteydi. Padişah
kendi canının ve tahtının kaygısına düşmüş, işgal devletleri ile işbirliği
içerisindeydi. Vatanın ve milletin kurtarılması gerekiyordu. Bu da ancak yeni
bir devlet ve rejimi kurarak yapılabilirdi.
·
Atatürk ve arkadaşları Türk
milletini bu durumdan kurtarmak için Kurtuluş Savaşını başlatmış, Samsun'a çıkışından
sonra Erzurum ve Sivas
Kongrelerini yaparak Anadolu'nun dört bir yanından gelen temsilciler ile birlikte
vatanı kurtarmak için çalışmaya başlamışlardır. Sonunda 23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM açılmış ve yeni
bir Türk Devleti , Türkiye Cumhuriyeti kurulmuş oldu. Bu yeni
devlet içte padişah hükümetine, dışta işgalci düşmanlara karşı büyük bir
mücadele başlattı. Vatan toprakları düşmandan temizlendi. Sonra da padişahlık
yönetimi kaldırıldı. Yerine, akılcı, gerçekçi, ilerici bir yönetim kuruldu. Atatürk'ün yaptığı devrimlerle bugünkü çağdaş
Türk toplum düzeni oluşmuş oldu. Çağdaş devlet düzeninde temel alınan esaslar
çağın ilerleyen devletlerindeki ilerlemeyi sağlayan sistemleri bir devrimle
uygulayarak çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkmaktır. Başarılı olmasının
temel sebebi de daha öneki çabalar gibi taklit ve özenti olması değil ilerleyen
ve çağın ilerisindeki devletlerin nasıl ve ne şekilde ilerlediğini temelde
felsefik olarak inceleyen ve bunu taklit yoluyla değil temelini kurarak düşünce
sistemi içine yerleştirerek akılcılığın öncülüğünde uygulamasıdır.”
|
"http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Atat%C3%BCrk_Devrimleri&oldid=10987582"
adresinden alındı.
ATATÜÜRK
soyadı Nasıl seçilmiştir:
“14 soyadı adayı arasından Onat’ın tavsiyesi üzerine Mustafa
Kemal Paşa'nın seçtiği soyaddır Atatürk.
Çankaya’da yapılan toplantıda liste okunduktan sonra Mustafa kemal Paşa orada bulunan Naim Hazım Onat’a: "Siz ne dersiniz?" Diye sormuş; Onat da şu cevabı vermiştir: "Türkata ve Türkatası kelimeleri gerek yazılışta gerek söylenişte bana biraz tuhaf geliyor. Arkadaşlar, biliyorsunuz tarihimizde Atabey unvanı vardır. Anlamı da askerlikte müşavir, hoca demektir. Bu unvanı taşıyan birçok Türk büyüğü vardır. Biz de Türk’e her alanda atalık etmiş, Türklüğü kurtarmış, istiklaline kavuşturmuş olan Büyük Gazi'mize Atatürk diyelim. Bu bana şivemize de daha munis, daha uygun gibi geliyor." Bunun üzerine Gazi, Atatürk soyadını benimsemiştir.
Mustafa Kemal, Gazi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kemal Atatürk. Tüm bu isimler aynı kişiyi işaret eder. Kalplerin ulu insanı Atatürk’ümüzü.”
Çankaya’da yapılan toplantıda liste okunduktan sonra Mustafa kemal Paşa orada bulunan Naim Hazım Onat’a: "Siz ne dersiniz?" Diye sormuş; Onat da şu cevabı vermiştir: "Türkata ve Türkatası kelimeleri gerek yazılışta gerek söylenişte bana biraz tuhaf geliyor. Arkadaşlar, biliyorsunuz tarihimizde Atabey unvanı vardır. Anlamı da askerlikte müşavir, hoca demektir. Bu unvanı taşıyan birçok Türk büyüğü vardır. Biz de Türk’e her alanda atalık etmiş, Türklüğü kurtarmış, istiklaline kavuşturmuş olan Büyük Gazi'mize Atatürk diyelim. Bu bana şivemize de daha munis, daha uygun gibi geliyor." Bunun üzerine Gazi, Atatürk soyadını benimsemiştir.
Mustafa Kemal, Gazi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kemal Atatürk. Tüm bu isimler aynı kişiyi işaret eder. Kalplerin ulu insanı Atatürk’ümüzü.”
İşte
O, ATATÜRK soyadını öneren Agop Martayan adlı Ermeni vatandaşımızdır.Mustafa
Kemal O’NU Sofya Üniversitesinden 1932 Türk Dili Kongresine davet ederek DİLAÇAR soyadını verip, Türk Dil Kurumunun
başına getirmiştir.Mustafa Kemal, ATATÜRK soyadını bir yasa ile 25
Kasım
1934’te almıştır. Kanımca Atatürk Devrimi ya da Türk Devrimi demek daha
doğrudur.Devrimleri denildiğin de sanki değişik değerde devrimler yapılmış
düşüncesi akla gelmektedir.Devrim yapılan reformlarla meydana çıkartılmış olan
yeniliğin adı olması gerek diyorum.Devrim bir bina gibidir.Yapılan atılımlar ve
değişiklikler bu binanın penceresi,kapısı ve çatısı gibidir.Tüm
yenilikler,Çağdaş,Tam bağımsız,emperyalizme karşı,evrensel değerlere sahip bir
toplum ve insan yaratmaya yönelik olmuştur.
Devrim düşmanları,devrimi
yozlaştırmak için türlü numaralarla halkımızı aldata gelmişlerdir.Devrim,bir
öykü gibi anlatılmış,yaşanmamıştır.Devrimin sömürüsü bittiğinde de yapılan tüm
hata ve yanlışlar Atatürk Devriminin sırtına yüklenmiştir.yeni sömürü yolları
aranmış;Rahmetli Osman Bölükbaşının deyimiyle:”En iyi yatırım,dine yapılan
yatırım olmuştur!” Atatürkçülük bir
seremoni haline getirilmiş ve halktan da uzak tutulmuştur. Tüm kutlamalar
Devrimden yararlananlarca yapılmıştır.
Sonuç olarak; Mustafa Kemal’in yaratmış olduğu tüm değerler birer, birer yok sayılmış,Cumhuriyetimizi
tartışma konusu yapılmış, geriye dönüş
hızla başlatılmıştır.Atatürkçüyüm diyenlerin akıllarında bile,Kemalistler ve
Kemalizm tehlike sayılmıştır.