17 Nisan 2016 Pazar

2090/SAĞLIKLARINA CENNETLE MÜJDELENENELER HEP MUHAMMEDİN ÇEVRESİ


            TC.

OSMAN TÜRKOĞUZ


TV. İZMİR;17 Nisan 2016.

                                   “Bir yerde dinden söze dildi mi,sıkı durun, ya malınızı ya da canınızı alacaklardır?!KONFÜÇYÜZ.HEP,ALLAH RAHMET ETSİN DİYORSUNUZ?!İSLAM ÜLKELERİNDE ALLAH’I ÇOKTAN ÖLDÜRDÜLER*!ilginç bir ileti İnternette dolaştı.Kimsenin dikkatini de çekmedi:Bir ulemamız,KENEVİR YAPRAKLARINI KAYNATARAK İÇİNİZ,BAŞ AĞRINIZ GEÇER ,FERAHLARSINIZ.HZ.MUHAMMET,MEDİNELİ ÇOCUKLAR KAFASINI TAŞLA YARALADIĞINDA KENEVİR YAĞRAĞINI KAYNATARAK İÇMİŞTİR?!MUHAMMEDİN MİRAC OLAYI DA O GECE OLMUŞTU?!

                                   CENNET Mİ?ARAP PEYGAMBERİ MUHAMMEDİN AİLE ŞİRKETİ ENVALİ,YAKINLARININ EBEDİ MEKANI?BİZİM SAPIKLARIN DA KERHANESİ?! Çok ilginçtir. Sağlığında cennetle müjdelenenler hep Hz.Muhammedin çevresinde ona inanan yakın akrabalarıdır. Bu çok doğan bir KADROLAŞMADIR? Osman Beye bakalım; çevresinde ona inanan bir kadro var. Yalınız Türk töresinde farklı bir kadrolaşma sistemi vardır: Yakın akrabalardan iktidar kadrosu kurulamaz. Hanedana mensup Kadın ve Erkek iktidarda eşit şartlarda hak sahibidirler. Onbaşı Adolf Hitlere bakınız; Eroinman Emekli hava Yüzbaşı Mareşal Göring olarak çevresindeki yerini almıştır. Muaviyeye bakınız; Orospu analı Amr ibn’ülas onun çevresindeki yerini almıştır. Bir liderin etrafında ona inanan, ondan faydalanmak isteyen adamları/apotrları/vardır. Uzatmayalım kadrosuz başarı olamaz. Bay Recep Tayyip Erdoğan’ın çevresi onun gibi Türk ve Atatürk düşmanları ile doludur. Önemli olan da, oluşturulan güce belli bir doğrultuda kullanabilmektir. Hz. İsa’nın da çok yakın bir etrafı vardı: Bunlara HAVARİLER denirdi. Hz. Musa, İkinci Ramses’in kız kardeşinin bir Yahudi Mimardan nikâhsız doğan Yeğeni ve Amon-Ra Rahipliğinin yanı sıra İkinci Rames’in muhafız alay komutanıydı. Arkasında Museviler vardı. Devlet başkanı gibiydi, yağmacı ve kıyıcıydı. Hz.Muhammet, başlangıçta Hz. İsa’nın yolunu izlemişti. Medine’ye kaçtıktan sonra da Yağmada ve kıyıcılıkta Hz. Musa’yı bile geçmişti.Sayın Süleyman Ateş te aynı görüşteydi?!Hz.Muhammedin SAHABELERİ HEP GAZALARI İŞTİRAK ETMİŞTİR.GAZA VE GAZVE NEDİR?GAZVE:Hz.Muhammedin komutasında yapılan savaşlara denilirdi.Sonradan Kâfirlere karşı yapılan seferlere Gazve,yapılma işine de Gaza denildi?!Bedir bir Gazvedir.Bedir’e iştirak edenlere maaş bağlanmış ve çok onurlu sayılmışlardır.Mehmet Akif Ersoy bile,Çanakkale kahramanlarına:”Bedrin aslanları da bu kadar şanlı idi?!Diyebilmiştir.Bedir Gazvesi,Şam’dan Mekke’ye gelecek olan,EBU  SÜFYAN KOMUTASINDAKİ  1000 develik Mekke kervanını soymak için yapılmıştır.369 kişi,Beş at,27 kılıçla sefer tamamlanmıştır.Hüneyin Gazvesi sonunda 300 Okka altın,600 Okka gümüş,44000 koyun ve keçi,24.000 deve ve 6000 kadın ganimet olarak alınmıştır.Önceleri;Ganimet ALLAH İLE Hz. Muhammed’e ait iken Ganimetten Mekkelilere fazla pay ayrılması yüzünden Mekkelilerle Medineliler arasında büyük bir kavga çıkmıştır.Hz.Muhammet,burada da Allah adına 8’inci surenin 1’inci ayetini,aynı sureye 41’inci ayet ekleyerek değiştirmiştir.Allah Ganimet kadın ve Kızları N’apacaktır?!Ebu Süfyan;Hz.Muhammedin Kayınbabasıdır.Ganimetten ona,120 Okka Gümüş ve 3000 deve verilmiştir?Bir Sahabe,HZ.Muhammedin huzuruna çıkarak:”Ya Allahın Elçisi,Ganimet Kadın ve Kızları düzdüğümüzde gebe kalıyorlar,bu nedenle de satış bedelleri düşük oluyor?!Ne çare buyurursunuz?!Dediğin de,Hz.Muhammet, şu çareyi önermiştir.”Azledin?”Yani Rahimlerine boşalmayın,badana edin?!Hani Kâfirlere karşı din savaşıydı?!

                                   Hayber’de, Hz.Muhammet bizzat, ucu alevli bir odunla, Kale komutanını ve oğlunu döverek öldürmüş, hazinenin yarısının yerini de bu suretle öğrenmişti? Feddek hurmalığını da Yahudilerin ellerinden almış onları yarıcı yapmıştı?’Hz. Muhammed’in öldürttüğü Kureyza Yahudi kabile reisinin kızı Safiye, öldürülen Hayber kabile reisin öldürülen oğlunu karısıydı: Hz.Muhammet, güpegündüz ve ordunun ortasında, devesinin havudunu kapatarak Safiyenin ırzına geçmiştir.

                                   Hendek Savaşında; Kureyza Yahudi kabilesi Mekkelilerle birlik olmuştu. Savaşı Medineli Müslümanlar kazanınca, bir Arap Müslüman kabile reisinin hakemliğini kabul etmişlerdi. Bu hakem, hendekten atlarken düştüğü hendekte kıçına uzun bir dikleme kök girmişti.Hakem kararını vermişti:KUREYZENİN YETİŞKİN ERKEKLERİ ÖLDÜRÜLECEK,GERİ KALAN KADIN KIZ VE ÇOCUKLARDA SATILACKTIR?MEŞALELERİN AYDINLIĞINDA KAZILAN ÇUKURLARIN BAŞINA GETİRİLEN KUREYZELİLERİN ETEK KILLARINA BAKAN ARAP PEYGAMBERİ MUHAMMET,ETEK KILLARI SİYAH OLAN 600-900 KUREYZELİYİ ÖLÜME GÖNDERMİŞTİR.Hz. Ali’nin 80 kişiyi kestiği anlatılmaktadır.Hz. Muhammed’in göz koyduğu 13 yaşındaki  Reyhana adlı dünyalar güzeli bir Yahudi kızı,babamın ve yakınlarımın katili ile evlenemem?!Demiş,cariye olarak gittiği Muhammed’in evinden üç gün sonra da ölüsü  çıkmıştır.Kureyza Yahudi kabilesinin Ergin erkeklerinin öldürülmesine kendisi de üç gün sonra ölen Müslüman bir Arap kabile reisi karar vermiştir.ALLAHIN EMRİ BİR MASALDIR,SUÇU DİLİ VE AĞZI SÖYLEYEMEZ ALLAH’A ATMAKTIR?!Hani bir kişiyi öldürmek tüm insanları öldürmekti?!Medine’nin etrafına hendek kazmak fikri Allah’tan gelmemiştir.İranlı SELMAN’I FARİSİ’NİN ÖNERİSİ İLE HENDEKLER KAZILMIŞTIR.Mekkelilerin 10.000 kişi ile Medine’ye saldıracağı istihbaratı da H.muhammed’in Mekke bulunan Amcası Abbasa aittir.BEDİR’E YÜZBİN MELEK GÖNDEREN ALLAH,UHUT’TAN HABESİZ MİYMİŞ?!

                                   “Bir yerde Taun/veba/varsa orayı hemen terk edin. Taun/Veba/olan yere de sakın girmeyin?!”Allah,Cebrail vasıtası ile neden Taun’un çaresini bildirmektedir?!Allah,ganimetten pay alacağına neden altın madenlerinin yerini sevgili Peygamberine bildirmemektedir!?Şimdi;Malazgirt,1171 Bizans kırımı,600.000 KİŞİLİK Haçlı ordusunun Konya’ya varamadan yok edilişini sağlayan Kılıçaslan ve komutanlarını unutalım.KIRK KİŞİ İLE ÇİN SARAYINI BASANKÜRŞAT,URUNGU VE BALAMİRİ UNUTALIM.4000 ATLISI İLE 60.000 KİŞİLİK Haçlı ordusunu yok eden Hacı İlbey’i  ve SIRP SINDIĞI KAHRAMANLARINI DA unutalım.Kosova ve Niğbolu meydan muharebelerini,Mohaç Meydan muharebesinin yiğitlerini ve Preveze deniz zaferi kahramanlarını yok sayalım.Çanakkale,İnönü,Sakarya ve Başkomutanlık  meydan muharebesinde hiç söz etmeyelim?!Arabın,akraba Arap kabilelerini soyarak insanlarını hayvan pazarlarında satanlarını da ağlayarak yad edelim?Rahmetli Recai Zade Mahmut Ekrem,Hz.Muhamedin Gazvelerini şöylece hicvetmişti?”MUHAMMET ONBAŞI ÇOK GAZADA ZAFERDAR?!Müslümanlığı,ortaçağın çok ilkel Arap yazarlarının yazılarını referans  alarak yorumlarsak,tüm sosyal ve modern SOSYAL DÜZEN KURALLARINI ORTAÇAĞIN ARAP KUMLARINA GÖMMÜŞ OLURUZ.

AŞERE-İ MÜBEŞŞERE:






6 - HZ. ZÜBEYR BİN AVVAM (R.A.)                                                                                                                    7 - HZ. SA'D BİN EBİ VAKKAS (R.A.)



10 - HZ. SAÎD BİN ZEYD.          

1-Hz.Ebu Bekr,AYŞE’NİN BABASI?!AYŞE DE ÇOCUK YAŞINDA MUHAMMEDİN Karısıdır?!

2-Hz.Ömer,   Muammedin Karısı Hafıza’nın Babası. 

4-Hz.Ali, Muhammed’in kızı Fatma’nın Kocası ve Yeğeni. Öldüğünde, YEDİ DİNARLIK BİR SERVETİ ÇIKMIŞTIR? Eşi Fatma öldükten sonra ON KADINLA DAHA EVLENMİŞTİR. ONLARDAN 14 OĞLAN VE 17 KIZI OLMUŞTUR. 

3-Osman bin Affan: Hz. Muhammed’in iki Kızının da Kocası /Ümmü Gülsüm ve Rukiyye’nin/ . Öldürülünce cenazesi bir kapı kanadı üzerinde İslam mezarlığına getirilmiş, halkın tepkisi üzerine de Yahudi maşatlığına gömülmüştür. Muaviyenin Dayısıdır, Müslümanlığa Rüşveti ve torpili sokan  düşük seviyeli bir Emevi uşağıdır.Öldüğünde 1000.000DİNARLIK BİR SERVETİ  çıkmıştır.Peygamberin ,sağlığında müjdelediklerinden olmasına karşın, halk cesedinin İslam mezarlığına   gömülmesine engel olmuştur?!                                                                                                                       7- HAZRETİ SA’D BİN EBÎ VAKKÂS

             7-Eshâb-ı kiramın büyüklerinden ve İran’ı zapt eden ordunun kumandanı. Dünyada iken Cennetle müjdelenen on sahabeden biridir. İsmi Sa’d,         künyesi Ebû İshâk’dır, Babasının adı Mâlik ve künyesi Ebû Vakkas’dır.         Babasının adı yerine künyesi kullanılmaktadır. İlk Müslüman olanların yedincisidir. Fil vaka’sından 23, Hicret’ten 30 yıl önce Mekke’de doğdu. Onyedi yaşında iken Hazret-i Ebû Bekir’in vasıtasıyla Müslüman oldu.              Müslüman oluş hâdisesi şöyle rivâyet edilir. Müslüman olmadan önce bir rüya görür. Rüyasında kendisi zifiri bir karanlığın içinde iken, birdenbire her tarafı aydınlatan parlak bir ay doğar. Ayın aydınlattığı yolu takip ederken aynı yolda Zeyd bin Haris, Hazreti Ali ve Hazreti Ebû Bekir’in önünden ilerlediğini görür. Kendilerine “Siz ne zaman buraya geldiniz?” diye sorar. Onlar da “Şimdi” diye cevap verirler. Gördüğü bu rüyadan üç gün sonra Hazreti Ebû Bekir’in kendisine İslamiyeti anlatması üzerine, kalbinde İslâmiyet’e karşı bir sevgi hasıl oldu. Bunun üzerine Hazreti Ebu Bekir onu Peygamberimize ( aleyhisselâm ) götürdü. Peygamberimizin aleyhisselâm ) huzurunda iman edip, Müslüman oldu. Nesebi hem baba tarafından, hem de anne tarafından Peygamber efendimizle ( aleyhisselâm ) birleşir. Babası Mâlik bin Üheyb bin Abdi Menaf bin Zühre bin Kilâb-i Kureyşi’dir. Annesi, Zühre oğullarından Hamne binti Ebû Süfyân’dır. Annesi oğlunun Müslüman olduğunu başarılı olamadı:”duyunca çok sinirlenip, Onu İslâm dininden döndürebilmek için çeşitli yollara müracaat etti. Oğlu Sa’d’ın kendisine karşı saygısını ve bağlılığını bildiğinden İslâm dininden döndürebilmek için ne yaptıysa etkili olamamıştır.”                                                                                                          6-Hz.Zübeyr bin Avvam: sağlığında Cennet ile müjdelenen Eshâb-ı Kiramdan. Nesebi; Huveylid bin Esed bin Abduluzzâ bin Kusey torunudur. Eshâb-ı kiramın büyüklerindendir. Hazreti Hadîce’nin erkek kardeşinin ve Resûlullah’ın ( aleyhisselâm ) halası olan Hazreti Safiyye’nin oğludur. Dördüncü olarak imana geldi. Hazreti Ebû Bekir’in damadı idi. Bütün gazalarda bulundu. Çok yaralandı. Mısır’ın fethinde de bulundu. Zengin olup, bütün malını Allah için dağıttı. Eshâb-ı kiram şehîd olunca yetimlerine vasî olur, onları beslerdi. Deve Vak’asında Hazreti Talha ve Hazreti Âişe ile birlikde, Hazreti Ali tarafında değildi. Harbden çekilip namaz kılarken, İbn-i Cermuz tarafından, 36 (m. 656) yılında, altmış yedi yaşında şehîd edildi. Hazreti Ali bunu işitince çok üzüldü. Namazını kendi kıldırdı. Hazreti Ali, Zübeyr, Talha ve Sa’d bin Ebî Vakkâs aynı yılda doğmuşlardır.”Hz.Muhammet, Aliye karşı savaşırken öldürüleceğini bildirmişti. Cemal vakasında Ayşe’nin safında yerini aldığında Hz.Ali bunu hatırlattığın da pişman olmuş, yine de Hz. Ali’ye karşı durmuştu. Hz.Ömer bıçaklandığında Zübeyirin Halifeliğe lâyık olmadığını söyleyerek halife olmasını kabul etmemişti. Akıl almaz bir servet sahibiydi.                                                                                                                              

5-Hz.Talha Bin Ubeydullah: “Talha, Bedir Kervan soygununa iştirak etmemesine rağmen Resulullah (s.a.v.) kendisine ganimetten pay vermiştir. Kimi rivayetlere göre, bu sırada ticaret için Şam'da bulunuyordu. Akla daha yatkın olan bir başka rivayete göre ise, Kureyş kervanı hakkında bilgi toplamak üzere, Resulullah (s.a.v.) tarafından Şam yoluna gönderilmişti. Nitekim, dönüşte Talha'nın ganimetten pay istemesi bunu gösteriyor (İbn Sa'd, a.g.e., III, 216; İbnü'l-Esîr, a.g.e., III, 86). Hz. Osman'ın şehid edilmesinden sonra, Müslümanların büyük bir kısmının Hz. Ali'ye bey'at ettiğini biliyoruz. Bu bey'atte bulunanlardan biri de Talha b. Übeydullah’tır. Ancak, bey'atten kısa bir süre sonra, Talha ile Zübeyr İbnü'l-Avvam'ın, Hz. Ali'ye karşı çıkan Hz. Âîşe'nin yanında yer almışlardır. Neticede ez-Zübeyr, Hz. Ali'ye karşı çıktığına pişman olarak savaş meydanını terketmiştir. Talha ise mücadeleye devam etmiş, nihayet Cemel günü (h. 36), Mervan b. Hakem tarafından öldürülmüştür. Vefat ettiği zaman tahminen 60-64 yaşlarındaydı (İbn Hişam, a.g.e., 1, 251; İbn Sa'd, a.g.e., III, 224; İbnü'l-Esir, a.g.e., 111, 87; el-Askalânî, a.g.e., 111, 292; İbn Cerîr, Tarîhü'l-Ümemi ve'lMülûk, XI, 50' Beyrut). Talha, Peygamber Efendimizin bacanağıydı. Hanımlarından dört tanesi Resulullah (s.a.v.)'ın zevcelerinin kız kardeşleriydi. Bunlardan Ümmü Gülsüm, Hz. Âîşe'nin; Hamne, Zeynep bint Cahş'ın; el-Fâria, Ümmü Habibe'nin ve Rukiyye, Ümmü Seleme'nin kızkardeşi idi (el-Askalânî, a.g.e., III, 292).”Para ve emlak bakımından  Müslümanların en zenginiydi.Hz.Ömer halifeliğe lâyık görmemişti.Hz.Ali fakirden yana olduğu için ona karşı çıkarak Deve olayında öldürülmüştür.

8-HZ. ABDURRAHMAN BİN AVF:

Eshâb-ı Kirâmın büyüklerinden ve Cennetle müjdelenen on kişiden biri. Adı, Abdurrahmân bin Avf bin Abd-i Avf bin Hars bin Zühre bin Kusey’dir. Soyu, yedinci dedesi Kilâb bin Mürre’de Resûlullah efendimiz ile birleşmektedir. Künyesi Ebû Muhammed’dir. İslâmiyet’ten önce adı Abd-i Amr, bir rivâyette de Abdul-ka’be veya Abdülhâris olup, İslama geldiğinde Peygamber efendimiz tarafından ismi değiştirilip “Abdurrahmân” olmuştur. Babası Avf, Cahiliye devrinde Gamisâ adındaki yerde Fâkih bin Mugîre ve Affân bin Ebi’l-Âs ile beraber Cüzeyme kabilesi tarafından katl edilmiştir. Annesi Şifa binti Avfdır. Hazreti Ebû Bekir, Osman, Talha ve Zübeyir (radıyallahü anhüm) hazretlerinin anneleri ile birlikte Müslüman olmuştu. Kardeşlerinden Esved ve Abdullah da Müslüman olmakla şereflenmişlerdir. Birçok defa evlenmiştir. Yedisi kız, yirmi biri erkek olmak üzere yirmisekiz çocuğu olmuştur. Erkek çocuklarından bazılarının isimleri, Muhammed, İbrahim, Hameyd, Zeyd, Ebû Seleme, Mus’ab, Süheyl, Osman, Ömer, Misver’dir. Bunlardan İbrahim, Muhammed, Hameyd ve Zeyd’in annesi Ümmü Gülsümdür. Ebû Seleme’nin annesi ise Tümadır’dır. Oğlu İbrahim, Resûlullah efendimizle görüşmek şerefine kavuşmuştur.

Hazreti Abdurrahmân bütün GAZA VE GAZVELERDE bulundu. Bedir’de kahramanlıkları çok oldu. Hazreti Abdurrahmân bin Avf, Bedir gazasında şahit olduğu bir hadiseyi şöyle anlatıyor: “Bedir’de çatışma saflarında durup sağıma soluma baktığım zaman Ensâr’dan iki genç delikanlı gözüme ilişti. Bunlardan en kuvvetli ve vurucu olanı ile bulunmak istedim. Bu iki gençten biri beni gözü ile süzdü sonra bana dönerek: “Ey amca! Ebû Cehil’i tanır mısın?”Diye sordu. Ben de: “Evet tanırım”, dedim ve “Ey kardeşimin oğlu, Ebû Cehil’i ne yapacaksın?” diye sordum. O da “Bana haber verildiğine göre, Ebû Cehil Resûlullah’a sövermiş. Allah’a yemin ederim ki onu bir görürsem, öldürünceye veya kendim ölünceye kadar asla ondan ayrılmayacağım.”Dedi. Bir gencin heyecan halinde söylediği kat’i bu söze doğrusu hayret ettim.”

Bu iki gençten diğeri de beni gözden geçirerek diğerinin söylediği gibi söyledi. Bu sırada gözlerim hiç bir tarafa takılmadan ben de Ebû Cehil’i görmüştüm. O, Kureyş” askeri içinde hiç durmadan ileri geri dönüp duruyordu. Ben: “Gençler, öteye beriye telaşla giden şu şahıs, bana o sorup tanımak istediğiniz Ebû Cehil’dir;” dedim. Onlar da hemen kılıçlarına sarıldılar ve Ebû Cehil’i öldürünceye kadar kılıç darbesine tuttular. Sonra dönüp Resûlullah’ın huzuruna geldiler. Ve hâdiseyi arz ettiler. Resûlullah ( aleyhisselâm ): “Ebû Cehil’i hanginiz öldürdü?” Diye sual etti. Bunlardan biri “Ben öldürdüm;” dedi. Resûlullah ( aleyhisselâm ) “Kılıçlarınızı sildiniz mi?” Deyince. Onlar da: “Hayır silmedik”; diye cevap verdiler. Bunun üzerine Resûlullah efendimiz, kılıçlarına ne kadar kan bulaştığını ve ne derece derinlikte battığını anlamak için gençlerin kılıçlarını tetkik edip, gözden geçirdi. İltifât ve tebrik ederek: “İkiniz öldürmüşsünüz!” Buyurdu.

 

Hicretten 44 sene önce (m. 580) yılında doğdu ve Hicretten 31 sene sonra (M. 653) Medine’de vefât etti. Hazreti Ebû Bekir’in teşviki ile O’nun tavsiyesine uyarak en önce iman edenlerin beşincisidir. Mekke’de iken ticâret yapardı. Hazreti Abdurrahmân İslâmiyeti kabûl edince diğer Müslümanlar gibi eziyet ve işkencelere maruz kaldı. Böylece vatanını terk ile hicrete mecbur oldu. Habeşistan’a hicret eden Müslümanlarla beraber bu memlekete gitti. Çok geçmeden Peygamber efendimizin Medine-i münevvereye hicretinden sonra Medine’ye gelerek Resûlullaha katıldı.”

9-Hz.Ebu Ubeyde bin Cerrah. Ailesi
Asıl adı Âmir b. Abdullah b. Cerrah olan Ebu Ubeyde b. Cerrah, tarih boyunca künyesi Ebu Ubeyde ve dedesine nisbeti İbni Cerrah ile meşhur olmuş ve hep öyle anıla gelmiştir. Soy kütükleri Hz. Peygamber (sas)'in onuncu, Ebu Ubeyde'nin yedinci dedesi olan "Fihr"de birleşir.
Uzun boylu, zayıf yapılı, seyrek sakallı bir vücut yapısına sahip olan Ebu Ubeyde Hazretleri, cennetle müjdelenen sahabilerden biridir. Babasının adı Abdullah, annesinin adı ise, Da'd binti Hilal'dir. Ebu Ubeyde, Bedir Savaşı'nda müşrikler safında yer alan babasını fark edince, onunla karşılaşmamaya oldukça özen göstermiş, fakat babasının ısrarla kendisini takip edip öldürmek istemesi karşısında, zor durumda kalarak istemediği halde Babasını öldürmüştür. "Ebu Ubeyde, Uhud Savaşı'nda Allah Rasûlü (sas)'nü hiç terk etmeyen sahabilerden biridir. Savaş ortasında Müslümanlar arasında yaşanan sarsıntı sonucu, Peygamber Efendimiz (sas)'in Uhud'un eteklerine doğru çekildiği esnada, O'nu korumak için etrafında halka teşkil eden, 14 cesur sahabi arasında Ebu Ubeyde de vardır. Uhud ve Ebu Ubeyde yan yana gelince, onun, Efendimiz (sas)'in mübarek yanaklarına batan miğfer parçalarını dişleri ile çıkarmasını hatırlamamak mümkün değildir. O, yaptığı ısrarlar sonucu Hz. Ebu Bekir'den bu iş için izin alır ve dişleri ile miğfer parçalarını Efendimiz (sas)'in yanaklarından çıkartır. Ebu Ubeyde'nin bu ameliye esnasında iki dişi kırılmış, fakat bu durum, (sahabenin, hemen bütün kaynaklarda yer alan ifade ve itiraflarıyla) onun güzelliğine ayrı bir güzellik katmıştır.Hz.Ömer,yaralı olarak evinde yatarken.Eğer bu Ebu Ubeyde sağ olsaydı onu halife yapardım?!”Demiştir.”NOT:Medine’den Harran’a göç ettiği,orada da,meçhul kişi ya da kişilerce  iki okla vurularak öldürüldüğüne dair rivayetler de vardır.
Ostüzü.  

                                                                                                                                                 ESHÂB-I KİRÂM

                                   HAZRETİ SAÎD BİN ZEYD

                                   “Aşare-i mübeşşereden, yani dünyâda iken Cennetle müjdelenen on sahâbî’den biri. Künyesi Ebû Aver ve Ebû Sevir idi. Nesebi Sa’îd bin Zeyd bin Amr bin Nüfeyl bin Rezâh bin Adiyy bin Kâ’b bin Lüeyd idi. Kâ’b bin Lüey’de Peygamberimiz Muhammed ( aleyhisselâm ) ile nesebi birleşir. Annesi Fâtıma binti Ba’ce İbni Halef el-Huzariyyedir. Dedesi Amr Hazreti Ömer İbni Hattab’ın amcasıdır. Hazreti Ömer’in hem eniştesi hem de kayınbiraderidir. Kızkardeşi Âtike binti Amr, Hazreti Ömer’in, onun kızkardeşi Fâtıma binti Hattab da kendisinin hanımı idi. Saîd bin Zeyd, 51 (m. 671) senesinde Medine’ye yakın yeşilliği bol ve güzel bir yer olan Akîk’te yetmiş yaşlarında vefât etti. Cenâzesini Sa’d bin Ebî Vakkas ( radıyallahü anh ) yıkayıp, techîz etti. Abdullah bin Ömer ( radıyallahü anh ) namazını kıldırdı. Medine’de Bâki Kabristanlığına Eshâb-ı kiramın omuzları üstünde getirilip, Sa’d bin Vakkas ( radıyallahü anh ) ile Abdullah bin Ömer kabre indirerek defn edildi.”Sayın Ahmet Kurucan’dan alıntıdır.

Ahmet Kurucan.

AŞERE-İ MÜBEŞŞERE HARİCİNDE CENNETLE MÜJDELENENLER
Türkiye'deki Müslüman halk arasında yaygın bir kanaat var: "Hayatları esnasında Efendimiz (s.a.s) tarafından cennetle müjdelenen sadece 10 kişi vardır. Bu yaygın inanışın sebebini herhalde aşere-i mübeşşere, yani cennetle müjdelenen on kişinin çok meşhur olmasında aramak gerekmektedir. Yalnız kaynak kitaplarımıza müracaat ettiğimizde gördüğümüz bir husus var ki, o da aşere-i mübeşşere haricinde gerek hayatları esnasında, gerekse vefat ettikten sonra veya farklı bir anlatım tarzı içinde, gerek ferdî, gerekse cemaat ve grup hâlinde âyet-i kerimeler ve Efendimiz (s.a.s)'in beyanları ile cennetle müjdelenenlerin oluşudur. İşte bu kısa çalışmada okuyuculara bir fikir verebilmek ve daha çaplı araştırmalara zemin hazırlayabilmek için aşağıda sunacağımız tertip içinde cennetle müjdelenenleri belirtmeye çalışacağız.

1)Hz. Peygamber (s.a.s)'in zevceleri arasından,
2)Hz. Peygamber (s.a.s)'in çocukları ve torunlarından,
3)Aşere-i mübeşşere haricindeki sahabe-i kiramdan,
4)Ashab içinde vefatlarından sonra,
5)Ashab-ı Bedr, Bey'at-i Rıdvan’a katılanlar,
6)Şehitler,
7)Akıl baliğ olmadan ölenler,
8)Rüyada cennetle müjdelenler.

1) Hz. Peygamber (s.a.s)'in Zevceleri Arasından

Hz. Hatice (r.anha): Ebu Hureyre (r.a) dedi ki, "Cibril Hz. Muhammed (s.a.s)'e geldi ve dedi ki: "Ya Rasulallah, Hatice beraberindeki yiyecek ve içeceklerle senin yanına geliyor. O geldiğinde Rabbinden ve benden ona selam söyle; lü'lü ve mercanlar içinde gürültü ve meşakkatin bulunmadığı cennet ile onu müjdele" buyurdu.(1)

Hz. Âişe (r.anha): "Cibril (a.s) kendi suretinde, yeşil ipekten hırka içinde Resulullah'a geldi ve dedi ki: Bu (Hz. Aişe) dünyada da, ahirette de senin zevcendir. "

Hz. Hafsa (r.anha): Efendimiz (s.a.s) bir sebebe binaen Hz. Hafsa validemizi boşamıştı. Sonra kendisi şöyle anlatıyor: "Cibril bana geldi Hafsa'ya geri dön, yani onu nikâhına tekrar al. Zira o savvame, kavvame yani çok oruç tutan ve çok namaz kılan bir kadındır ve o cennette senin zevcendir" dedi.(3)

Zeyneb b. Cahş (r.anha): Hz. Âişe (r.anha) anlatıyor: Efendimiz buyurdular ki: "Bana sizin aranızdan en çabuk iltihak edecek olan eli en uzun olanınızdır. " Bizim aramızda eli en uzun olan yani en çok sadaka veren Zeyneb idi. Zira o, kendi eliyle iş yapar (el işleri) -para kazanır- ve onu tasadduk ederdi.(4)

Görüldüğü gibi Efendimiz (s.a.s)'in beyanıyla, ismi geçen analarımız direkt veya dolaylı olarak cennetle müjdelenmişlerdir.

2) Hz. Peygamber (s.a.s)'in Çocukları ve
Torunları
Hz. Fatıma (r.anha): İbn-i Abbas rivayet ediyor: Bir gün Allah Rasulü (s.a.s) yere dört çizgi çizdi. Sonra "bunlar nedir biliyor musunuz? " dedi. Biz de Allah ve Rasulü daha iyi bilir dedik. Buyurdular ki: "Cennet kadınlarının en faziletlisi Hatice b. Huveylid, Fatıma b. Muhammed, Asiye b. Müzehim (ki firavunun karısı idi) ve Meryem b. İmrândır. (5)
Hz. Hasan ve Hüseyin (r.anhüma): Ebu Saîd el-Hudrî anlatıyor. Efendimiz buyurdular ki; "Hasan ve Hüseyin cennet ehli gençlerin efendileridir. "(6)
Hz. İbrahim: Efendimiz (s.a.s)'in Hz. Mariye'den olma çocuğunun adı. Süt emme çağında iken vefat etmişti. Enes b. Mâlik anlatıyor: Allah Rasulü buyurdular ki; "İbrahim benim oğlumdur. Emzikte iken vefat etti. Onun cennette iki tane sütannesi vardır ki onun süt emmesini ikmal ediyorlar. " (7)

3) Aşere-i Mübeşşere Haricindeki Sahabe-i Kiramdan

Bizim isimlerini bildiğimiz ve bilmediklerimizle beraber 37 tane cennetle müjdelenen şahabı var. Bir fikir verme amacıyla bunlardan bazılarını zikredelim.

Ebu Zerr el-Gifârî (r.a): Ebu Zerr ile Allah Rasulü arasında şöyle bir konuşma geçiyor.
"Ya Rasulallah. Bir adam bir kavmi seviyor ama onlar gibi amel yapmaya gücü yetmiyor?
Sen ya Ebu Zerr, sevdiklerinle berabersin.
"Ben Allah ve Resulünü seviyorum."

"Şüphesiz ki sen sevdiklerinle berabersin. Ebu Zerr bu cevaptan sonra, aynı cümleyi birkaç defa tekrar etti, her seferinde aynı cevabı aldı. "(8)

Arabî (r.a): Ebu Hureyre (r.a) anlatıyor: "Bir Arabî Efendimiz' e geldi. Ya Rasulallah, bana öyle bir amel göster ki, ben onu işlediğimde cennete gireyim" dedi. Allah Rasulü, "Allah'a ibadet eder ve O'na hiçbir şeyi şerik koşmaz, namaz kılar, farz zekâtı verir, Ramazan orucu tutarsan cennete girersin" dedi. Arabî, "Nefsim elinde olana yemin olsun ki buna hiçbir şey ziyade etmeyeceğim" dedi, döndü gitti. Efendimiz, "Cennet ehlinden bir adama bakmak kimin hoşuna giderse, şu adama baksın" buyurdu.(9)

Arabî (r.a): Bir Arabi Müslüman olmuş, Hayber veya Huneyn gazvesine katılmıştı. Efendimiz ona da ganimetten hissesini ayırdı. Bu hisse kendisine ulaşınca, onlan eline aldı ve huzur-u Nebeviye geldi: "Ya Muhammedi Ben bunlara nail olmak için sana biat etmedim. Fakat ben -boğazını göstererek- ha şuradan bir ok yiyerek ölüp cennete girmek için biat ettim" dedi. Efendimiz, "Eğer sen Allah'a karşı -bu isteğinde- sadık isen, Allah seni sadık çıkarır yani arzunu verir" buyurdu. Sonra bir savaşta düşmanlarla savaştı ve boğazından ok yiyerek şehit olmuş olduğu hâlde Efendimize getirildi. Bu "O mu? " dedi. "Evet, O" dedi sahabe-i kiram. Sonra Allah Rasulü onu kefenledi, cenaze namazını kıldırdı ve şöyle dedi: "Allahım bu senin kulundur. Senin yolunda muhacir olarak yola çıktı ve şehit olarak öldürüldü ve buna ben şahidim. (10)

Harise b. Numan (r.anha minha): Hz. Aişe (r.a) validemiz anlatıyor: "Allah Rasulü (sav) buyurdu ki; cennete girdim, (bir başka rivayette rüyamda cenneti gördüm;) bir okuyucunun (Kur'ân okuyordu) sesini duydum. Kim bu dedim. Bu Harise b. Numan dediler. Sonra Rasulullah (s.a.s) bana iki defa dedi ki, "bu iyiliğinin karşılığı, mükâfatıdır." Zira Harise b. Numan insanların içinde annesine karşı en çok iyilik eden idi. "(11)

 

 

İzleyiciler

Blog Arşivi