13 Ekim 2014 Pazartesi

1249/MEKKE GÖÇMENLERİ VE MEDİNELİLER.

TC. OSMAN TÜRKOĞUZ osmanturkoguz@gmail.com TV. İZMİR;09 Ekim 2014. MEKKE GÖÇMENLERİ VE MEDİNELİLER!(1) Benim Rahmetli Bacanağımın Rahmetli olan Ortanca Oğlu Oğuz Yağcı, Mersindeki dükkânını açtığın da, kapısına gelen yaşlı bir adama Beş Lira vermiş ve şu öğüdü almış: “Bak evladım; acıyanın acıyanı olmaz!” Herodot Tarihinde okuduğumu sandığım bir ilginç olay var: İstilacıların şehirlerini ellerinden aldığı bir şehir halkını komşu İyonya şehri misafir ederek evlerini onlara açar. Şehir sakinleri surlardan dışarı çıkarak bağ ve bahçelerinde çalıştıktan sonra şehirlerine döndüklerin de, eşyalarının surların dışına atılarak kale kapılarının yüzlerine kapatıldığını görür. Başka bir yerleşim yeri bularak oraya yerleşirler. Hz. Muhammet,16 Eylül 622 tarihinde; Müslüman olmayan hemşerisi Arapların şerrinde kurtulmak için, Mekke’de yatağına Yeğeni Ali’yi yatırarak Medine’ye sığınır. Bundan sonra da, Mekkeli Müslüman olmuş Araplar da Medineye/Yesrip/sığınırlar, Medineliler onlara evlerini açarlar hatta hurmalıklarını bile paylaşırlar! Ve yine hicretin ilk zamanlarında Peygamber nüfus sayımı yaptırır. Nüfus sayımıyla ilgili olarak Peygamberimiz: "Müslümanlığını sözü ile açıklayanları bana yazınız." Buyurur. Araştırmacılara göre Medine'de yaklaşık 1.500 Müslüman, 4.000 Arap müşrik ve 4.000-4.500 Yahudi unsuru bulunmaktadır.”KUREYZA YAHUDİ KABİLESİNE KARŞI YAPILAN KATLİAM DA 1500 Müslüman’ın ÇIKARI İÇİN 4500 KİŞİLİK YAHUDİ TOPLULUĞUNUN ERKEKLERİNİN ETEK KILLARI SİYAH OLANLARI ÖLDÜRÜLMÜŞ, ÖLDÜRÜLMEYENLER DE KADIN VE ÇOCUKLARLA BİRLİKTE SATILMIŞTIR. PROFESÖR DR.SÜLEYMAN ATEŞ ”ALLAHIN EMRİ İLE ÖLDÜRÜLMÜŞ VE SATILMIŞLARDIR!”Buyurmuştur. Gerçekte, Kureyza aleyhindeki kararı her iki tarafın da hakem olarak kabul ettiği S’AD ADLI MÜSLÜMAN Arap vermiştir. HZ. Muhammet, Medinelilerin önüne düşerek; Mekkeli AKRABALARINA KARŞI, BEDİR, UHUT VE HENDEN GAZASINI YAPMIŞ, MEKKEYİ DE ONLARLA FETHETMİŞTİ! BUNA RAĞMEN DE DÖRT HALİFE DE GÖÇMENLERDEN SEÇİLMİŞTİR! Medine sözleşmesinin önemli maddeleri nelerdir? • Müslüman ve Yahudi topluluklar barış içerisinde yaşayacaklardı. • Şehrin dışından gelen saldırılarda, hep birlik olunacak ve şehir savunması birlikte yapılacaktır. • Yahudiler dinlerinde serbest olacaktır. • İki taraftan birinin, üçüncü bir tarafla olan anlaşmazlığında diğer taraf yanında yer alacaktır. • Yahudiler ve Müslümanlar arasında olacak anlaşmazlıklarda, Hz Muhammed hakem olarak kabul edilecektir. • Her topluluk kendine ait bölgeden sorumlu olacaktır. • Çıkacak bütün anlaşmazlıklar Allah'a ve Resul'üne sunulacaktır. “Medine sözleşmesinin içeriğinde bulunan konular nelerdir?” “Adalet: Antlaşmanın çoğu maddesi herkese eşit olarak adalet sağlanmasını öngörüyordu. Bu anayasa herkese adalet götürme, adli işlerin idare edilmesi konularında devrim yapmıştır. Adalette yetkiler kişilerden alınarak, merkezi idareye bağlanmıştır. Artık kabileler içinde suçlular cezalandırılmayacak, her şey merkezi idarenin elinde olacaktır. Suçlular ve mağdurlar merkezi idare tarafından değerlendirilecekti. Bütün mümin kişiler suç işleyenlere karşı, merkezi idareye yardım etmekle mükellef kılınmıştır. Yahudilerin topluluğa girme nedeni de, zaten herkesin eşit muamele görmesidir. Artık kabile reislerinin otoritesi alınmış, merkezi idare kişilerde adaletin olduğu duygusunu uyandırmıştır.” “Suçun şahsiliği: Antlaşmada suçun şahsiliği konusunda vurgular yapılmış, hiçbir günah başkasına yüklenemez denilmiştir.” “Sigorta: Antlaşma savaşta esir düşenlerin, ölüm ya da yaralama hallerinde diyet ödeyebilmek için, sigorta kurumu olmasını öngörmüştür. Artık Müslümanlar kendi aralarında değil, kabileler arasında da, paylaşım kabul edilmiştir. “ “Vatandaşlık ve savunma: Antlaşma din, dil ve ırk gözetmeksizin herkesi eşit bir şekilde vatandaş olarak kabul etmiştir. Savaş durumunda herkesin kendi giderini karşılaması gerektiği kabul edilmiştir.” “Medine şehrinin sınırları: Antlaşmadan önce dağınık bir yerleşimin olması sebebiyle, şehrin sınırları belirlenmiştir. Medine merkezin ve ovasının sınırları bu şekilde belirlenmiştir.” “Din özgürlüğü ve takva: Antlaşma herkese din özgürlüğünü getirmiştir. Yahudilerin kendi dinlerine göre muhakeme edilebilmesinin önü açılmıştır. Bazı maddelerde ise, Allah korkusu ve toplum hayatındaki rolü üzerinde durulmuştur. Takvanın adaletin temeli olduğu konusu üzerinde açık ifadeler konmuştur. Takvanın en üstü kanunlara itaat etmektir, denmiştir. “ “Müslümanlarla ilgili maddeler: Antlaşma Müslümanların birbirlerine yardımcı olmakla mükellef olduğunu ifade etmektedir. Müminlerin kardeşliğine değinilmiş, müminlerin suçluları korumaması gerektiği belirtilmiştir.”BUNU UNUTMAYINIZ. MEDİNE SÖZLEŞMESİ. “Medine Vesikası’nın genel hükümlerinden başka sonuçlar da çıkartılabilir. Ama yeri burası değildir. Vesika’nın bizim için önemli tarafı, 622 yılında yazılı bir belge olarak üç ayrı dinî ve sosyal blok arasında karşılıklı görüşme ve anlaşma sonucu kaleme alınması ve uygulamaya konulmuş olmasıdır” İkinci kurucu ilke hâkimiyet’in değil, katılım’ın hareket noktası seçilmesidir. Çünkü totaliter ve üniter bir siyasal yapıda farklılıklar kabul edilemez. Medine Vesikası, Müslüman ve Yahudileri kabile, kabile (tek, tek) zikreder. Müşriklere de ayrı bir maddede değinir. (Md. 20/B). Muhacirler, Ensar, Benu Avf, Benu Harisler, Benu Saide, Benu Cuşem, Benu’n-Neccar, Benu Amr İbn Avuflar, Benu Nebît ve Benu’l-Evs... (Md.1-11). Yine Yahudilerden Benu Avf, Benu’n-Neccar, Benu’l-Haris, Benu Saide, Benu Cuşem, Benu’l-Evs, Benu Sa’lebe, Cefne, Benu Şuteybe (Md.25-33) kabilelerini ve onların Mevlalarını ayrı, ayrı zikreder.” Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla /Bismillâhirahmanırrâhim. 1. Bu yazı/kitap/ Peygamber Muhammed tarafından Kureyşli ve Medineli müminler, Müslümanlar, bunlara tabi olanlara sonradan katılanlar ve onlarla beraber cihat edenler içindir. 2. İşte bunlar, diğer insanlardan ayrı bir ümmet oluştururlar. 3. Kureyş’den olan muhacirler, kendi aralarında adet olduğu üzere, kan diyetlerini ödemeye iştirak ederler. Savaş esirlerinin kurtuluş fidyelerini müminler arasındaki iyi ve makul bilinen esaslara ve adalet ölçülerine göre ödemeye iştirak edeceklerdir. 4. Beni Avflar, kendi aralarında adet olduğu üzere, önceki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye iştirak edeceklerdir. Müslümanların teşkil ettiği her zümre savaş esirlerinin kurtuluş fidyelerini müminler arasındaki iyi ve makul bilinen esaslara ve adalet ölçülerine göre ödemeye iştirak edeceklerdir. 5. Beni Harisler, kendi aralarında adet olduğu üzere. 6. Beni Saidler. 7. Beni Cuşemler. 8. Beni Neccarlar. 9. Beni Amr b.Avfler. 10. Beni Nebitler. 11. Beni Evsler. 12. Müminler, kendi aralarında ağır mali mesuliyetler altında bulunan hiç kimseyi bu durumda bırakmayacaklar. Kurtuluş fidyelerini veya kan diyeti gibi borçlarını iyi ve makul bilinen esaslara göre vereceklerdir. 12B. Hiçbir mümin diğer müminin dostu ile onun aleyhine bir anlaşma yapmayacaktır. 13.Takva sahibi müminler, kendi aralarında, saldırgana, haksız bir fiili tasarlayana, bir suça veya bir hakka tecavüze ya da müminler arasında bir karışıklık çıkarma kasdını taşıyan kimseye karşı olacaklar ve bu kimse onlardan birinin evladı bile olsa, hepsinin elleri onun aleyhine kalkacaktır. 14. Hiçbir mümin, bir kâfir için, bir mümini öldüremez ve mümin aleyhine hiçbir kâfire yardım edemez. 15. Allah’ın himaye ve teminatı tektir. Müminlerin en önemsizlerinden birinin himayesi, onların hepsi için bağlayıcı bir hüküm ifade eder. Zira müminler, diğer insanlardan ayrı olarak birbirlerinin dostu durumundadır. 16.Yahudilerden bize tabi olanlar, zulme uğramaksızın ve onlara karşıt olanlarla yardımlaşmazlarsa, yardım ve desteğimize hak kazanacaklardır. 17. Sulh müminler arasında bir tektir. Hiçbir mümin Allah yolunda girişilen bir harpte, diğer müminleri hariç tutarak, bir barış anlaşması yapamaz. Bu sulh ancak müminler arasında genellik ve adalet esasları üzere yapılacaktır. 18. Bizimle beraber savaşa katılan bütün askeri birlikler, birbirleriyle nöbetleşeceklerdir. 19. Müminler birbirlerinin Allah yolunda akıtılan kanlarının intikamını alacaklardır. 20. Takva sahibi müminler en iyi ve en doğru yolda bulunurlar. 20B. Hiçbir müşrik, bir Kureyşlinin mal ve canını himayesi altına alamaz, hiçbir mümine bu Hususta engel olamaz. 21. Herhangi bir kimsenin bir müminin ölümüne sebep olduğu kati delillerle sabit olur da, ölenin velisi rıza göstermezse, kısas hükümlerine tabi olur. Bu halde, bütün müminler ona karşı olurlar. Bunlara sadece bu kuralın tatbiki için hareket etmek helal olur. 22. Bu yazının muhteviyatını kabul eden, Allah’a ve Ahiret Gününe inanan bir müminin bir katile yardım etmesi ve ona sığınak temin etmesi helal değildir. Ona yardım ve yataklık eden, kıyamet günü Allah’ın lanet ve gazabına uğrayacaktır. O zaman artık kendisinden ne bir para ve ne de bir taviz kabul edilecektir. 23. Üzerinde ihtilafa düştüğünüz herhangi bir şey, Allah’a ve Muhammed’e götürülecektir. 24. Yahudiler, müminler gibi savaş devam ettiği sürece harp masraflarını karşılamak mecburiyetindedirler. 25. Beni Avf Yahudileri müminlerle birlikte bir ümmet (toplum) teşkil ederler. Yahudilerin dinleri kendilerine, müminlerin dinleri kendilerinedir. Buna, dostları da dâhildir. 25B. Yalnız, kim haksız bir harekette bulunur veya bir suç işlerse, o sadece kendine ve aile efradına zarar vermiş olacaktır 26. Beni Neccar Yahudileri de Beni Avf Yahudileri gibi aynı haklara sahiptirler. 27. Beni Haris Yahudileri de Beni Avf Yahudileri gibi aynı haklara sahiptirler. 28. Beni Saide Yahudileri de Beni Avf Yahudileri gibi aynı haklara sahiptirler. 29. Beni Cuşem Yahudileri de Beni Avf Yahudileri gibi aynı haklara sahiptirler. 30. Beni Evs Yahudileri de Beni Avf Yahudileri gibi aynı haklara sahiptirler. 31. Beni Salebe Yahudileri de Beni Avf Yahudileri gibi aynı haklara sahiptirler. 32. Cefne ailesi Salebenin bir koludur. Bu sebeple Salebeler gibi kabul edileceklerdir. 33. Beni Şuteybe de Beni Avf Yahudileri gibi aynı haklara sahip olacaklardır. Kurallara mutlaka riayet edilecek ve bunlara aykırı davranılmayacaktır. 34. Salebelerin dostları bizzat Salebeler gibi kabul edilecektir. 35. Yahudilere sığınanlar bizzat onlar gibi kabul olunacaklardır. 36. Yahudilerden hiç kimse Muhammed’in izni olmadan, Müslümanlarla birlikte bir askeri sefere çıkamayacaktır. 36B. Bir yaralamanın intikamını almak yasak edilmeyecektir. Biri bir adam öldürecek olursa neticede kendini ve aile efradını mesuliyet altına sokar. Aksi halde haksızlık olacaktır. Allah bu yazıya en iyi riayet edenlerle beraberdir. 37. Bir savaş sırasında Yahudilerin masrafları kendi üzerine ve Müslümanların masrafları kendi üzerinedir. Bu sahifede gösterilen kimselere harp açanlara karşı, onlar birbirleriyle yardımlaşacaklardır. Onlar arasında iyi davranma olacaktır. Kaidelere mutlaka riayet edilecek, bunlara aykırı davranış olmayacaktır. 37B. Hiç kimse müttefiklerine karşı bir suç işleyemez. Zulmedilene mutlaka yardım edilecektir. 38. Yahudiler Müslümanlarla birlikte harp ettikleri sürece masrafta bulunacaklardır. 39. Bu sahifenin gösterdiği kimseler için Medine vadisi mukaddes bir yerdir. 40. Himaye altındaki kimse himaye eden kimse gibidir. Ne zulmedilir ne zulmedebilir. 41. Himaye verme hakkına sahip olanların dışında hiç kimse himaye veremez. 42. Bu sahifede yazılı kimseler arasında zuhurunda korkulan bütün öldürme ve tartışma vakalarının Allah’a ve Resulüne götürülmeleri gerekir. Allah, bu yazıya en iyi riayet edenlerle beraberdir. 43. Kureyşliler ve onlara yardım edecekler, himaye altına alınmayacaklardır. 44. Müslümanlar ve Yahudiler Medine’ye saldıracaklara karşı yardımlaşma yapılacaktır. 45.Yahudiler, Müslümanlar tarafından sulh yapmaya veya bir sulh aktine iştirake davet olunurlarsa, bunu doğrudan doğruya akdedecekler veya ona iştirak edeceklerdir. Şayet Yahudiler, Müslümanlara aynı şeyleri teklif edecek olurlarsa, müminlere karşı aynı haklara sahip olacaklardır. Din konusunda girişilen harp vakaları müstesnadır. 45B. Her zümre, kendine ait mıntıkadan sorumludur. 46. Bu sahifede gösterilen kişiler için ortaya konan şartlar, aynı şekilde Evs Yahudilerine, yani onların dostlarına ve bizzat kendilerine, yine bu sahifede gösterilen kimseler tarafından sıkı ve tam bir şekilde tatbik olunur. Kurallara mutlaka uyulacak, bunlara aykırı hareket edilmeyecektir. Haksız yollarla kazanç temin edenler, sadece kendilerine zarar ermiş olurlar. Allah, bu sahifede gösterilen maddelere en doğru ve en mükemmel riayet edenlerle beraberdir. 47. Bu yazı, bir haksız fiil veya cürüm işleyenin ceza görmesine engel olamaz. Harbe çıkan da Medine’de kalan da emniyet içindedir. Haksız bir fiil işlemek müstesnadır. Allah ve Rasulü Muhammed himayelerini, bu sahifeyi tam bir sadakat ve dikkat içinde muhafaza edenler üzerinde tutacaklardır.” 17) Sulh, mü’minler arasında bir tekdir. Hiçbir mü’min Allah yolunda girişilen bir harpde, diğer mü’minleri hâriç tutarak, bir sulh anlaşması akdedemez; bu sulh, ancak onlar (mü’minler) arasında umumiyet ve adalet esasları üzere yapılacaktır. 18) Bizimle beraber harbe iştirak eden bütün (askerî) birlikler, birbirleriyle münavebe edeceklerdir. 19) Mü’minler, birbirlerinin Allah yolunda (uğrunda) akan kanlarının intikamını alacaklardır. HÜKÜMLERE İÇKİN KURUCU İLKELER: “Bu vesika Muhammed Peygamber’in kitabıdır ki, bunu yazan (veya yazdıran) Muhammed’in kendisinden başkası değildir. Diğerleri, yani Müslümanlar, Yahudiler ve Müşrikler buna katılmışlardır.”26 Caetani’nin bu sözlerinden, Peygamber’in kendi başına hazırladığı bir metni diğerlerine dikte ettirdiği veya bir emr-i vaki durumu yaratıp onlara onaylattığı sonucunu çıkarmamak lazım. Enes’ten ve diğer kanallardan gelen bilgiler, Vesika’nın karşılıklı görüşmeler sonucunda ve bir toplumsal mutabakat ürünü şeklinde ortaya çıktığını göstermektedir.” “Doğrusu da budur. Çünkü Mekke’den ve gece yarısı gizlice çıkıp Medine’ye göç etmiş, üstelik bütün taraftarları genel şehir nüfusunun yüzde 15’ni geçmeyen bir insanın, tamamen kendi istek ve arzularına ya da gelecekteki çıkar hesaplarına hizmet edecek bir sözleşme metnini, kendisinden sayıca ve silahça daha güçlü kimselere kabul ettirmesi düşünülemez. Bu hiç de akla yatkın görünmüyor. 8). Savaş, merkezî yönetimin ortak kararıyla alınacaktır. Savaşın en önemli sebeplerinden biri dışarıdan gelecek bir saldırıya karşı ortaklaşa mukavemet etmek üzere yapılır. Böyle bir savunma savaşında anlaşmaya taraf olan gruplar mali ve askerî ortak sorumluluklar yüklenirler, hep birlikte savaşırlar. (Md. 15, 18, 19 ve 24). Ancak din adına yapılacak savaşlarda ortak sorumluluk yoktur. (Md. 45). Buna göre eğer Müslümanlar, kendi dinleri için ve başkalarıyla -o da Medine dışında olmak üzere- savaşacak olurlarsa, Yahudiler ve Medineli Müşrikler onlara katılmak zorunda değildirler. Bu madde gereğince Bedir ve Uhud Savaşı Medine dışında bir yerde cereyan etmiştir. Medine Vesikası’nın genel hükümlerinden başka sonuçlar da çıkartılabilir. Ama yeri burası değildir. Vesika’nın bizim için önemli tarafı, 622 yılında yazılı bir belge olarak üç ayrı dinî ve sosyal blok arasında karşılıklı görüşme ve anlaşma sonucu kaleme alınması ve uygulamaya konulmuş olmasıdır.” “Hz. Muhammet, Mekke’yi gizlice terk edip, Medine’ye sığındığında, orada yaşayanlarla ve Yahudi toplumu ile 65/47/ maddelik bir anlaşma yapmıştı.-Taha Akyol; Medine’den Lozan’a- Bu anlaşmaya göre; Hz. Muhammet, kervan basma gibi eylemlere girişmeyecek, Medine’deki huzuru koruyacaktı. Bedir Gazasında; kendisini Beni Nadir Yahudi aşiretinin öldüreceğini öğrenen Hz. Muhammet; Beni Nadir Yahudi aşiretinin tüm mallarına el koyarak, kendilerini Medine’den sürgün etti. Uhut Gazasından sonra da; Beni Luka Yahudi aşiretini, 24 saat içersinde, birer deve yükü eşya alarak Medine’yi terk ettirdi. Bir kış günü; Müslümanlığı kabul etmemiş Kureyşlilerin, 10,000 kişilik bir kuvvetle Medine’ye saldıracakları haberini Hz. Muhammet’in amcası Abbas bildirince, Medine’deki panik, şehrin etrafına, Selmani Farisi’nin önerisi üzerine, hendek kazılması ile durduruldu” Medine’de yaşayan en büyük Yahudi topluluğu olan Kureyza; Mekkelilerle bir oldu. Kureyza kabile reisinin kızı Safiye de, Hayber Yahudi aşireti reisinin oğlu ile evliydi. Mekkeliler, Medine ablukasını kaldırıp, Mekke’ye dönünce; Kureyza aşiretinin anlaşmaya uymama konusu gündeme getirildi. Kazılan hendekten atlayarak geçmek isterken, bir ağaç dikmesinin üzerine düşerek, ağır yaralanan bir Müslüman hakem seçildi. Hasta haliyle Medine’ye gelen bu seçilmiş hakem, iki tarafı dinledikten sonra; kararını açıkladı: “Kureyza aşiretine mensup, bütün ergin erkeklerin boyunları vurulacak; bütün malları ve mülkleri ellerinden alınacak, çocukları, kadın ve kızlarına esir işlemi yapılacaktır. ”Meydana toplatılan Kureyzalı erkeklerin, meşale ışıkları altında; bizzat Hz. Muhammet tarafından, etek kıllarına bakılarak; etek kılları siyah olanlar cellâtlara teslim edilerek boyunları vuruldu.*-İslam Ansiklopedisi, Beni Nadir, Beni Luka ve Kureyza maddeleri.”HZ.ALİ’NİN 80 YAHUDİNİN BOYNUNU VURDUĞU ANLATILMAKTADIR. Hayber Yahudi kalesi fethedildi, Hayber Reisi ve Oğlu, Safiyenin kocası/işkenceden geçirilerek öldürüldü, hazinenin yarısı ele geçirilerek, hurmalıklarla birlikte el konuldu. Hz. Muhammet, Safiye ile devenin üstüne kurulan bir kapalı mekânda gerdeğe girdi. HÜNEYİN, HZ.Muhammedin Sütanası Halime’nin kavmine baskın düzenlenerek 300 okka altın,600 okka gümüş,24.000 deve,44000koyun ve 6000insana köle olarak el konuldu. Ganimetin paylaştırılmasında Medineliler ayaklandığından SEKİZİNCİ SURENİN BİRİNCİ AYETİ KIRKBİRİNCİ AYET İLE DEĞİŞTİRİLDİ! Yağma ve Arap asaleti ile övünme islamlaştırmanın önüne geçer. Bundan sonra, diğer ulusların ülkelerine yapılan seferler de YAĞMA VE KATLİAM ÖN PLANDA TUTULUR. MEDİNE SÖZLEŞMESİ, MÜSLÜMANLAR GÜÇLENİNCE UNUTULMUŞTUR. ARAPLAR, İSLAM KİMLİĞİ ALTINDA YAĞMA VE KATLİAMLARA DALMIŞLARDIR. ESİR ALDIKLARI İNSANLARI DA İÇ PAZARLARINDA SATMIŞLARDIR. YILANLAR, HER ÇAĞDA TÜM CANLILAR İÇİN ÖLDÜRÜCÜ ZEHİR TAŞIR. OKUYALIM: TÜRKLER NASIL LÜMAN OLDU? 3 Arap Bülbülleri ve Türklük hainlerinin anlattığı gibi değil, Kılıçla ve Zulümle Müslüman olmak zorunda bırakıldılar. OSTÜZÜ “1. Büyük Katliam ( Talkan Katliamı )”—Müslümanlık adına ve Müslüman Araplarca yapılmış olan bu katliamları Müslüman Arap tarihçileri övünerek yazmaktadırlar! OSTÜZÜ: “Buhar’da olanlar diğer Türk Beyliklerinde de etkilerini gösterir. Aynı şeylerin kendi başlarına geleceğinden korkmaktadırlar. Sogd Meliki Neyzek Tarhan şehrinin yıkıma uğramaması için Kuteybe ile Anlaşmak zorunda kalır. Bu anlaşmaya göre Tarhan haraç verecek ve Tarafsız kalacaktır. Ancak bu tarafsız kalmalar ve Türklerin Birleşememeleri Arapların işlerini kolaylaştırmış ve Türk beyliklerini İstedikleri gibi istila edip talan etmişlerdir. İlk olarak saldırıya Uğrayan Kibac Hatun'a diğer beyliklerden yardım gelmeyince, o Yardımı esirgeyenler aynı akıbete uğramışlardır. Bu olaylarda Türklerin belli bir şekilde organize olamamaları da onların Araplar Tarafından istila edilmelerini kolaylaştırmıştır. Neyzek Tarhan daha Sonra Kuteybe ile yaptığı anlaşmada hatalı olduğunu ve bu anlaşmanın kendisine hiçbir güvence getirmeyeceği gibi diğer Türk Beylerine de ihanet etmiş olacağını anlar. Tohoristan'a dönerek bütün Türk Beyliklerine birer Mektup yazar ve onları ortak bir direnişe girmeleri için uyarmaya Çalışır. İlk olumlu yanıt Talkan meliki Sehrek'den gelir. Tarhan’ın Planlarını öğrenen Kuteybe, buna karşılık Belh şehrinde hazırlık Yaparak, baharda büyük bir ordu ile Talkan şehrine doğru yürür. O Ana kadar bir direniş hazırlığı yapamayan Talkan şehri meliki Sehrek, Kuteybe'nin gelişinden önce şehri terk eder. Şehre hiç savaşmadan Giren Kuteybe'nin adamları şehirde eli kılıç tutabilen ne kadar erkek Varsa hepsini kılıçtan geçirirler. Bu katliam o zamana kadar Yapılanların en büyüğüdür. Kuteybe bu katliamı diğer beyliklere ibret olması için yapar.. Kuteybe'nin askerleri öldürebildikleri kadar Öldürürler, geri kalanları da, Talkan yolu üzerindeki ağaçlara Asarlar. Bu yolun 4 fersah ( 24 Km.) mesafelik bölümü Türklerin Ağaçlara asılan cesetleri ile doludur. Talkan katliamı tarihe, Arapların o güne kadar yaptıkları katliamların en büyüğü olarak Geçmiştir. Halk, Müslüman Araplarla savaşmadığı halde, Kuteybe ve Askerleri sırf diğerlerine örnek olsun diye 40.000 kadar kişiyi Kılıçtan geçirmiş, ağaçlara asmıştır. Bütün bunlar hep İslam VE ALLAH adına yapılmıştır. Kuteybe, Talkan katliamından sonra Suman'a girer. Erkeklerin pek Çoğunu öldürterek, kadınlarını ve kızlarını cariye olarak alıkoyar. Daha sonra Kes ve Nesef'de aynı şeyleri yapar. Erkekler öldürülür, Türk kadın ve kızları utanç verici bir şekilde Araplara cariye Olurlar. Daha sonra Faryab'a yönelir ve Faryab'ın teslim olmasını İster. Faryab halkı başlarına gelecekleri bildiklerinden teslim Olmaya yanaşmazlar. Erkekleri dövüşerek ölürler. Bütün şehir Yakılır. Araplar bu şehre yakılmış şehir anlamında Muhtereka derler. Kuteybe, Faryab'dan sonra, Tarhan'ın çekildiği kale Bazgis'i kuşatır. 2 ay süreyle devamlı olarak buraya saldırır fakat bir sonuç elde Edemez. Bu arada kış yaklaşır. Kuteybe’nin kışın savaşacak gücü yoktur ancak, kale içindeki Türklerin de yiyecekleri bitmiştir.. Her İki tarafta savaşın kendileri için kaybedildiğini düşünür. Kuteybe Son olarak bir hileye başvurur. Tarhan'ın yanına Muhammed bin Selim adındaki adamını gönderir. Muhammed ibni Selim Tarhan'ın Teslim olması durumunda kendisine hiç bir şekilde zarar Gelmeyeceği güvencesini verir. Kalenin açlık içinde olmasından dolayı Tarhan'ın Kuteybe'nin teklifini kabul etmesinden başka yapılacak bir şeyi Yoktur. Komutanları ile görüşüp teklifi kabul ederler.. Silahlarını teslim ederek kaleden çıkarlar.. Tarhan kaleden çıkar çıkmaz Yakalanır, etrafı hendek açılmış bir çadırda zincire vurulur. Kuteybe Bu arada Tarhan'ı hemen öldürmez. Haccac'a haber göndererek ne Yapacağını sorar. Haccac Tarhan için, " O bir Müslüman düşmanıdır Hiç aman vermeden öldür" der. Kuteybe önce Tarhan'ın iki oğlunu, Tarhan'ın ve toplanan halkın gözü önünde öldürtür. Arkasından 700 Kadar Türk savaşçısının başlarını gene Tarhan'ın ve halkın gözü Önünde kestirir. Tarhan'ı da bizzat kendisi öldürür. Bütün kesilen Başlar Haccac'a gönderilir. Kuteybe sanki Kuran'daki ayetleri yerine Getirmiştir. 9 Tevbe. 123. Ey iman edenler! Kâfirlerden yakınınızda olanlara karşı Savaşın ve onlar (savaş anında) sizde bir sertlik bulsunlar. Bilin ki, Allah sakınanlarla beraberdir. Tarhan'ın öldürülmesinden sonra, Kuteybe, Aral Gölü'nün altında Bulunan Harzem bölgesine yürür. Harzem'de Caygan ile Havarizat Arasında taht kavgası vardır. Kuteybe Caygan'la işbirliği yapar. Önce Havarizat ile etrafındakileri öldürtür. Arkasından Camhud Melikini yenerek 4000 civarında esir alırlar. Ancak, daha sonra Bunlar Kuteybe'nin emri üzerine öldürülürler. Bu olay, Ziya Kitapçının, İslam Tarihi ve Türkler adlı kitabında Aynen şöyle anlatılır: “Bu harblerden birinde, et-Taberi'nin bütün tafsilatı ile anlattığına Göre, bir defasında Abdurrahman b. Müslim, Kuteybe'ye, 4000 esirle Gelmişti. Kuteybe, Abdurrahman'ın böyle kalabalık Türk esirleri ile Geldiğini görünce hemen tahtının çıkarılmasını ve bir meydana Kurulmasını istedi. Tahtının üzerine mağruru bir eda ile oturan Kuteybe, bu Türk esirlerinden bin tanesini sağına, bin tanesini Soluna, bin tanesini arkasına ve bin tanesini de önüne dizilmelerini Söylemiş ve sonrada Arap askerlerine dönerek yalın kılıç bu Türklerin kafalarının koparılmasını emretmiştir. Cebbar, zorba, İnsafsız Arap komutanının etrafının bir anda bu Türklerin kafa kol ve gövdeleri ile bir kan gölü haline geldiğinden hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır. Bu harbelerde öldürülen Türklerin haddi hesabı yoktu. Nitekim bu Vahşetten adeta gururlanan bir Arap şairi Kaah el-Aşkari şöyle haykırmıştır: “Kazan ve Facfac önlerinde korkudan birbirlerine sarılmış zavallı Türkleri öldürdüğünüz geceleri hele bir hatırlayınız. Herkesi kılıçtan geçirdiniz. Sadece ata dahi binmeyecek yaşta küçük Çocuklar kaldı. Binenlerde o hırçın atların sırtında sanki bir yük Gibiydiler.” ( Sayfa 314 ). “Harzem'de ayaklanan halk, Kuteybe ile işbirliği yaptığı için Caygan’ı Öldürür. Bunun üzerine, Kuteybe bütün Harzem'i yakıp yıkar, halkı Kılıçtan geçirir. Harzemli ünlü Türk bilgini, Biruni Harzem'deki Uygarlığın yok edilişini şu şekilde anlatır. "Kuteybe, her çareye baş Vurarak Harzemlilerin yazılı dilini bilenleri, geleneklerini Koruyanlarını, bütün bilginleri öldürttü, böylece her şey karanlıklara Gömüldü. İslam Harzemlilerin içinde girerken, onların tarihi hakkında Bilinenleri artık öğrenme olanağı bırakmadı. Harzem’i yıktıktan sonra Kuteybe, Semerkant üzerine yürür. Semerkant meliki Gurek üzerine gelen Müslümanlara karşı diğer Türk Beyliklerinden yardım ister. Taşkent ve Fergana’den yardım gönderir, fakat gelen birlikler yolda Kuteybe'nin askerleri tarafından pusuya düşürülerek yok edilirler. Semerkant kuşatılır. Araplar mancınık ateşi ile saldırırlar. Daha fazla dayanamayacağını anlayan Gurek, Kuteybe ile anlaşmak zorunda kalır. Bu anlaşmaya göre: 1.Semerkant Araplara her sene 2.200.000 altın ödeyecektir. 2.Bir defaya mahsus olmak üzere 30.000 Türk gencini esir olarak Verecektir. 3.Şehirde Cami yapılacaktır. 4.Şehirde eli silah tutan kimse dolaşmayacaktır. 5.Tapınak ve putlardaki tüm mücevherler Kuteybe'ye teslim Edilecektir. Daha sonra Kuteybe, altından yapılan putları erittirerek alır ve Merv'e geri döner. Dönerken kardeşi Abdurrahman bin Müslim’i Semerkant'ın başına vali olarak bırakır. Kuteybe'nin Merv'e dönüşünden sonra, Türkler kendi aralarında İşgalci Müslümanlara karşı bir direniş birliği kurarlar. Zaman, zaman Ceyhun Irmağını geçerek Araplara pusu kurar ve ciddi zararlar verirler. Haccac Kuteybe'ye Taşkent ve Fergana'yi işgal etmesi talimatını Verir. Kuteybe Taşkent'e gider fakat başarılı olamaz. Bu arada Haccac ölür. Halife Velid, Kuteybe'ye Türklere karşı savaşları devam Ettirmesini söyler. Kuteybe bu sefer Kasgar'a doğru yola çıkar. Tam Kasgar'ı kuşatacakken Halife Velid ölür, yerine Süleyman ibni Abdülmelik halife olur. Bu yeni Halife ile arası hiç iyi olmayan Kuteybe Kasgar seferini yarıda bırakarak ona karşı ayaklanır, ancak Kendi komutanları tarafından 11 yakını ile birlikte 716 senesinde Kafası kesilerek öldürülür. Çünkü Kuteybe'nin komutanları Halifeye Karşı gelmek istememişlerdir.”Curcan Türk katliamı da Allah ve Müslümanlık adına MÜSLÜMMAN Araplarca yapılmıştır. OSTÜZÜ. HZ. Musa, Yahudileri kucaklamıştır. HZ. İsa, tüm insanları doğru bildiği yolu göstermiştir. Hz. Muhammet te Kureyş Arap Kabilesini kucaklamıştır.”Bütün dünya Müslümanlarını Kureyşli Müslümanlar yönetecek, bütün kâfirleri de Kureyşli kâfirler yönetecektir.”Hadis.

İzleyiciler

Blog Arşivi