30 Temmuz 2013 Salı

1091/ÖYLESİNE BİR FIKRA!


            TC.

OSMAN TÜRKOĞUZ


İzmir;30 Temmuz 2013

                                     ÖYLESİNE BİR FIKRA!

         Sayın Recep Tayyip Erdoğanımızın, gözü ve sözü hep dışarıda. Bir Kuzey Afrikaya gitti,perişan döndü.Bir de gördü ki Gezi olayları ülke çapında patlamış.Bu durumu bana bir fıkrayı hatırlattı.

         Anadolu’muzun küçük yerleşim yerlerinde,Perşembe geceleri evleri gözetlemekten zevk alan ruh hastaları vardır.Bunlar,kimlerin ne zaman aşk yapacaklarını bilir ve o evin aşk odasını gözetlemeye alır.

         Hoca Abuzittin Efendi, omzunda portatif merdiveni ile yirmi senedir her Perşembe akşamını pencere gözetlemekle geçirmektedir. Bir  gün aklına bir fikir düşmüş:”Ula,demiş ben yirmi senedir haneleri gözetlemekteyim.Bizim evde neler oluyor.Bu Perşembe de orasını gözetleyeyim’”Demiş.Gözetleme saati geldiğinde,merdivenini evinin yatak odasına dayamış ve gözleri fal taşı gibi açılmış:Karısı ve caminin Müezzini anadan doğma yataktalar.Müezzinin acele etmesine sinirlenen karısı.

         “Acele etme, ağırdan al.Kocam gelir diye de telaşlanma!O şimdi hangi evi gözetlemektedir Allah bilir!”Diyormuş.Hocamızın gözleri kararmış,kulakları uğuldamış merdivenden küt aşağı düşerek ölmüş.”Evinin kapısı kilitli olduğu için merdivenle çıkmak istediği yatak odası penceresinden düşerek Şehit olan Hocamız Abuzittin Efendinin  cenaze namazına cümle Müslümanlar davetlidirler!”Diye de ol Müezzin minareden duyuru yapmış.

         Bizim Başsavcımız,Suriye halkının Ulusal iradesiyle Cumhurbaşkanı seçtiği Beşar Esat’ı devirmek için çevirmediği numaralar kalmadı.Mısır’da altı yaşındaki kız çocuklarının evlenmelerine,ölmüş karılarının Altı saat içinde ırzlarına geçmeye  bile İslam adına onay veren bir din satıcısı devrildi.Hoppala,Büyüğümüz onu diriltmek sevdasına düştü.Fakat,geliniz ve görünüz ki,Güneydoğumuza ,ihanet ateşleri düştü.Büyüğümüz ve hempaları bilmiyorlar ki büyüğümüzün gördüğü kör bir düştü!

.

28 Temmuz 2013 Pazar

1090/hHUKUKİ GİRİŞİMDE BULUNMAK!


               TC.

OSMAN TÜRKOĞUZ


İzmir;28 Temmuz 201
                      “HUKUKİ GİRİŞİMDE BULUNMAK!”

         “Times sayfasını kaç liraya kiraladı? Haklarında elbette hukuki girişimde bulunacağız!”Başsavcımız Majeste Recep Tayyip Erdoğan.

        Bakınız hâlâ mı hâlâ “%50 oy aldım, beni tenkit edemezsiziniz!”Buyruklarını pancar gibi bir suratla aklı kulaklarında olanlara anlatmaya çalışmaktadır.%50 oy alarak iktidara gelen bir politikacının anayasal haklarını kullananları,coplatmak,tazyikli su ve biber gazı ile yerlere sermek,yaralamak ve öldürtmek;bu vahşetleri hak sahiplerine reva gören kullarına,işkenceleri reva gördüğü halkının vergilerinden  ikramiye vermek hukuka dayalı bir hak mıdır ki hukuki girişimde bulunulsun?

        Sayın Başsavcımız,Benim Valim, Benim memurum,Benim savcım,benim hâkimim  derken şimdi de onun memuru olan bir Sefirikebir çıktı. Habere bakalım:

        “Büyükelçiden Times’a mektup!”

        “Türkiye’nin Londra Büyükelçisi Ünal Çeviköz, İngiliz The Times gazetesine mektup göndedi.Çeviköz mektubunda “Başbakan  yönelik hakaretamiz ve küçük düşürücü ifadelerin kabul edilemez olduğunu” bildirdi.Gazete,24 Temmuz’da Erdoğan’a hitaben  yazılan tam sayfa ilana yer vermişti.Mektubun altında dünyaca ünlü ,simler yer almıştı.”Sözcü.

        Bu Bay Çeviköz, Türkiye Cumhuriyetinin mi Büyükelçisidir, yoksa Recep Beyimizin, vekaletsiz iş gören  avukatı mıdır? Sayın Recep Beyimiz; Hindistan’da, Mustafa Kemal Atatürk’e ölmüş inek!”diyecek Türk ulusuna hakaret olmayacak, hadi canım sende şaşkalozlar! Orada Türkiye cumhuriyetinin Büyükelçisi yok muydu?

        Sayın Büyüklerimiz ve Hempaları; size bir fıkra anlatayım da uyanınız:On bir sene çatlayan bir binanın duvarlarının çatlağını kireç ile kapatmışlar.sonunda,duvar gümbürtü ile yıkılmış.Ustalar,Mimarlar binaya neden yıkıldığını sorduklarında şu yanıtı almışlar:

        “Onbir sene ağzımı açtım, yıkılma tehlikesini haber vereyim dedim.Her seferinde ağzımı kireçle kapattınız.Ne yapayım yıkılmaktan başka çare bırakmadınız ki!”Yıkılacaksınız,hem de gümbür,gümbür!

        Sizler; daha önceleri ilkel Arap hukukuna göre Türkiye Cumhuriyetini Darulharp bölgesi ilan ettiğinizden;bu ülkelerin yasalarını ve geleneklerini saymadığınız gibi insanlarına da her türlü zulüm ve işkenceyi yapma hakkına sahip olduğunuzu sanıyorsunuz.Sizin iktidara gelişinize söz söyleyen de yok.Onlar,insan haklarına aykırılığı iktidar olmanın hakkı sanmanızı tenkit ediyorlar,tıpkı benim gibi.

1089- BİR ADALETİN ÇÖKÜŞÜ VE ANAYASANIN ÖLÜMÜ!


  TC.
OSMAN TÜRKOĞUZ
İzmir, 27 Temmuz 2013 

                        BİR ADALETİN ÇÖKÜŞÜ
                                       VE
                        ANAYASANIN ÖLÜMÜ!

“Yüksek Yargıya yeni atanacak Yargıçların seçimi sırasında, bir Hâkim, orada bulunanlara vicdani bir itirafta bulunarak Türk Adaletinin bugünkü durumunun sinyallerini vermişti:

         “Arkadaşlar; bu AKP iktidarı eşeği aday gösterse tereddütsüz onu da seçerim!” Buyurmuştu ve Türk Adaletinin de geleceğini tüm dünyaya duyurmuştu.

Ülkemizde 2007’den beri Müdeihususilerin, maskeli yalancı tanıklarla yazmakta oldukları bir insanlık trajedisi oynatılmaktadır.

Dizi filmlerle oyalanmakta olan Türk Toplumu da bu Trajediyle ilgilenmemektedir.

Olaya tanık olan Bolu Yargıcı da ”Eşekli Adalet!”Adlı bir kitap yayınlamıştı.

”Osman Türkoğuz, Eşekli Adalette Hâkim Olmak!” Makale.
 

27 Temmuz 2013 Cumartesi

1088/DERVİŞ MEHMEDİN TORUNUNDAN!


                          TC.

OSMAN TÜRKOĞUZ


İzmir;27 Temmuz 2013


      DERVİŞ MEHMEDİN TORUNUNDAN!

“Yaptığımız hiçbir şeyi beğenmiyorsunuz. Bizden sonra gelecekler daha iyi bir şey mi yapacaklar?”Bay Bülent Arınç,23 Aralık 1930’da Menemen’de Kubilay’ımızın başını kesen Derviş Mehmedin torunu!

Bu söylem bana bir fıkrayı hatırlattı:Bizim Cumhuriyet düşmanlarımızın çok sevdikleri Osmanlı döneminde,Valilikler ve mansıplar rüşvetle satılırdı.Halep vilayetinin başına verilen Vali Paşa halkı o denli soymuş ki,sonunda ayaklanma çıkmış.isyancılar Paşanın konağına dayanmışlar.Balkona çıkan Paşa Hazretleri,gür bir sesle asilere seslenmiş:

“Beni bir dakika dinleyin. Ben buraya Dört boş teneke ile gelmiştim. Dördüncü tenekenin dolmasına az bir şey kaldı.Şimdi beni buradan def ederseniz yerime gelecek olan Vali Paşa Sekiz boş teneke ile gelecektir.O zaman ki halinizi bir düşünün,dişinizi biraz daha sıkarak evlerinize dönün!”Demiş.Paşayı haklı bulan halk ta sessizce evlerine dönmüş!

Bay Bülent Arınç şunu demek istiyor:” Bizler özel bir görevle iktidara getirildik.Türkiye Cumhuriyetinin nesi Var,nesi yoksa sattık, Maliye Bakanımız Dönme Mehmet şimşek te bunu açıkladı.Şunun şurasında,ülkenizi bölmek,Kürt devletini kurmak,Hempalarımızı Karun yapmak,Şeriatı getirmek,Osmanlıyı başınıza dolamak  gibi eften püften şeyler kaldı.Dedelerimizin de intikamını aldık.Yerimize getirilecek olanlar da bizim ipliğimizin kumaşındandır.Yeni,yeni sıkıntılar,tutuklanmalar,coplanarak gazlanmaları çekmeyin.Biraz daha sıkın dişleriniz,dağıtılmanız için şunun şurasında ne kaldı.”

 

26 Temmuz 2013 Cuma

1087/DOSTLUK ÜZERİNE SERENAT!


                TC.

OSMAN TÜRKOĞUZ


İzmir,25 Temmuz 2013


                         DOSTLUK ÜZERİNE SERENAT!

                            “Eski alay komutanım, şimdi de DOSTUM olan OSMAN TÜRKOĞUZ’UN ameliyat öncesinde ve sonrasında yanında idim. Gece de refakatçi olarak kaldım”Ahmet Avcı, 24 Temmuz 2013.

         DOST kelimesini duyduğumda; otomatik olarak, aklıma olumlu ve de olumsuz olaylar ve kişiler gelir.Öncelikle şu çok kullanılan ve hayatta daha çok kötü örnekleri olan sözün sözlük anlamına bakalım:

         DOST: i.ve S.Farsça DÛST:Sevilen,güvenilen,yakın arkadaş,gönüldaş,iyi görüşülen kimse,Düşman karşıtı.3/erkek ve kadının evlilik dışı ilişki kurduğu kimse.4/Bazı hayvanların sahibine  gösterdiği sevgi için kullanılır.5/Bir şeye düşkün olan,aşırı ilgi duyan kimse.Dostlar şehit,biz gazi,TDK.Türkçe sözlük,S.399/400.Dostun dostuna yaptığını düşman düşmanına yapmaz:Ostüzü.Türkiye Cumhuriyetinin tüm erklerinin sahibi ve bir gün önce söylediklerinin bir gün sonra tam tersini söyleyen ve yaptırtan Sayın Recep Tayyip Erdoğanımız.”Kardeşim ve en yakın Dostum Ekselans Beşar Esad”Beşer Eset mutlaka bir kaç hafta içinde gitmelidir!”Aynı söylemler giden Arap yöneticileri için de söylenmişti.Bay Recep Tayyip Erdoğan gibi dostun varsa düşmanına gerek yoktur.Bakınız Eski dostlarına yaptıklarına.O,korktuklarına ve emir kulu olduklarına dostum der!Böyle dostluklara SÜRET DOSTLUK DENİR.”Yosun tutmuş taşlar gibi/Uçup giden kuşlar gibi/Eski destler,eski dostlar!”Ünlü bir şarkı.”Dost elinden yüreğim yaralıdır”Ertuğrul Günay’ın ve Başsavcımız Recep Tayyip Erdoğanımızın Baş yardımcısı Menkup Latif  Şener.

              Dost ve Dostluk üzerine üretilen söylemler, yaşanmışlardan çıkartılmıştır.”İki dost devlet gibi!”Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Dış İşleri Komiseri Molotof Berlin’e gelerek Almanya-Sovyetler Birliği dostluk Antlaşmasını imzaladı!” “Türkiye-Sovyetler Birliği dostluk antlaşması Yirmi beş yıl daha uzatıldı!””Adam zengin olduktan sonra iki çocuk anası gül gibi karısının üstüne bir de dost tutmuş!””Dostu ile bir olarak bir yıllık eşini öldürmüş,cinayet suçunu da dostunun üstüne atmış!”

               DOSTLUK: Hiçbir çıkara dayanmadan; eylemleri ve davranışları bir olan, iki ayrı kişiliğin hayata bakışları ve olayları yorumlaması benzer özellikler taşıyan duygu ve aklı bağlılığıdır. Bu konuda aklımda iki önemli örnek vardır:

               Senelerce önce dostluğa örnek olarak okuma kitaplarında iki Gencin öyküsü anlatılırdı: Olay milattan çok önceleri Siraküze şehrinde geçmiş. Siraküze Tiranı bir genci ölüme mahkûm etmiş. Kaderine razı olan Genç adam, Tirandan uzak bir yerleşim yerinde yaşayan Yaşlı anasını son kez ziyaret ederek hayır duasını almak için iki gün izin istemiş. Tiran:”Kaçarsın, geri gelmezsin!”Diyerek izin vermemiş. Ol Gencin arkadaşı;”onun döneceğine ben kefilim.Dediği gün ve saatte dönmezse beni asarsınız!”Demiş.Tiran bu öneri üzerine ol Gencin anasını görmesine izin vermiş.iki gün yağmur yağmış,dönüş saatı geçtiği halde ufukta idamlık gençten bir görüntü yokmuş.Tiran:”Enayilik ettin,dostun seni aldattı!”Diyerek,Kefilin asılmasını emretmiş.Darağacına çıkartılan genç kefil:BENİM ARKADAŞIM MUTLAKA GELİR,HİÇ ŞÜPHENİZ OLMASIN!”DEDİĞİ SIRADA ÇOK UZAKLARDAN :”İnfazı durdurun,geliyorum!”Diye bir ses duyulmuş.Sırılsıklam,elbiseleri parçalanmış idamlık Genç,darağacına çıkarken:”Seller köprüyü yıkmış,ırmaktan geçmek için çok uğraştım,onun için de tam vaktinde gelemedim!”Demiş.Tiran,darağacına çıkarak:”Beni de aranıza dost olarak alırsanız,idamı durdururum!”Demiş ve darağacından üç kişi olarak yere ayak basmışlar.

                Hz.Muhammed’in vahiy kâtiplerinden Müslüman olmuş bir Yahudi,kendi dinine dönerek Hz. Muhammed’i çok kötülemiş.Abdullah Mukaffa/Birkaç tane bu isimde Yahudi var/Abdullah Mukaffa,Bir arkadaşı ile otururken;Halifenin adamları

Abdullah Mukaffa’yı  cezalandırmak üzere iki arkadaşın yanına gelerek:”Abdullah Mukaffa hanginiz?”Diye sorduklarında, her ikisi de ayağa kalkarak ve yemin ederek:”Abdullah Mukaffa benim!”Demişlerdir.Bizim dostluğumuz da böylesinedir.

                                                                      

 

 

                                                                      

25 Temmuz 2013 Perşembe

1086/FETTAH'A KİM YÜRÜ KULUM DEDİ?


             TC.

OSMAN TÜRKOĞUZ

TC.Osmanturkoguz@gmail.com

İzmir;25 Temmuz 2013

Fettah Tamimce Haliç’in özelleştirme ihalesini aldı!”Sözcü.

                   FETTAH’A KİM “YÜRÜ KULUM” DEDİ?

         Bu günkü Sözce’de Sayın Mehmet Türker;”Fettah’a Allah yürü kulum dedi, Fettah yürüyor!”Yazmış! Yürümek ne demek! Yürümek biz Sade ve onurlu insanlara mahsustur. Bir defa bu işte Allahlımızın bir hükmü de yoktur. Neden mi, anlatayım:

         Bay Fettah Tamimce:”Tayyip Bey’i görünce âşık oldum. Haftanın 3-4 günü rüyamda görüyorum!”Demiş!Neden olmasın;bunlar Osmanlı hayranı büyüklerimiz.Osmanlı’da erkeklerin erkeklere âşık olmaları doğal sayılırdı. Ona yürü Kulum diyen Tanrılık sıfatını da yüklenen Sayın her şeyimiz Recep Tayyip Erdoğan Cenaplarıdır. Benim merakım şudur:Bay Fettah Tamimce,her rüyadan sonramı yoksa haftalık mı abdest almaktadır!

 

 

21 Temmuz 2013 Pazar

1085/EEYVAH DEVLET TE GİTMİŞ ELİMİZDEN!


                      TC.

OSMAN TÜRKOĞUZ


İzmir;21 Temmuz 2013

 EYVAH! DEVLET TE GİTMİŞ ELİMİZDEN!

         “Her şeyi Devletten beklemeyelim. Tencere ve Tava çalanı Yargıya ve Polise şikâyet edelim!”Başsavcımız Ekselansları Bay Recep Tayyip Erdoğan.

Bir bakan herhangi bir yere gittiğinde:”Biz,devlet olarak buraya  geldik!”Der.Halbuki Bakan olarak oraya gelmiştir.Bir Vali de aynı sözü kullanır!halbuki Vali olarak oraya gelmiştir.

Devlet, örgütlenmiş Ulus demektir.15 Temmuz 1974’te Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak Kıbrıs adasına çıktık. Bir devletin tüm ögeleriyle bir yerde olmasıdır devlet olarak deyimi.1999 Yersarsıntısının yıkıntılarına devlet olarak gittik.

Taksim Gezi olayı başladığında; Cumhurbaşkanı, Başbakan vekili, İç İşleri Bakanı, İstanbul’un Sayın Recep Tayyip’i aklayan Valisi Hüseyin Mutlu ve Türkiye Devleti yerli yerindeydi. Gezi olayına akıllıca ve insani duygularla yaklaşılmıştı.Doğu Afrika gezisinden başarısızlıkla dönen Bay Recep Tayyip Erdoğan /Maalesef/yurdumuza döndüğünde olaya yaklaşımı şiddetle olmuştu.Bu şiddetle yaklaşımı da emreden Başsavcımız Sayın Erdoğan olmuştu.Her şiddetli yaklaşımın arkasında mutlaka ve mutlaka Bay Recep  Tayyip Erdoğan mevcuttu.Karalama,şiddetle olayların üstüne gitme,polise ihbar ve vur emrinin arkasında da O vardır.Vatandaşlarımızdan istemi de Vatandaşları biribirine düşürtmeye yöneliktir.Bu emrin arkasında ve önünde de Bay Recep Teyyip Erdoğan vardır.Önce Başbakanlığı,sonra Hükümeti ve Yasama erkini,sonra da Başsavcılığı ve Yargı erkini ele geçiren Bay Recep Teyyip Erdoğan en sonunda da Devleti ele geçirdiğini Türk Halkına vermiş olduğu,ilkel ve yasadışı fermanıyla kanıtlamış olmaktadır.Erklerimizi,Adaletimizi ve Anayasal haklarımızı,ülkemizin üniter yapısını bir tek kişiye kaptırdık diye üzülürken Devletimizi aynı kişiye kaptırtmışız.N’olcak şimdi bizim Devletsiz ve parçalanma noktasındaki halimiz!Bu ülkede, Sayın Başsavcımızın ne olduğunu anlatacak Cesur bir Psikolog ya da Psikanalist yok mudur!

20 Temmuz 2013 Cumartesi

1084/YUNUS EMREYİ KENDİ ALEYHİNDE KULLANMAK1


             TC.

OSMAN TÜRKOĞUZ


İzmir;20 Temmuz 2013

                        YUNUS EMRE’Yİ KENDİ ALEYHİNDE KULLANMAK!

Sorbon Üniversitesinde,”Tüm Çağların en Büyük Halk Ozanı “Sanı ile anılan Büyük Türk Yunus Emre, çıkarına aslan kesilen insanoğluna bir insanlık dersi vermişti:”KENDİNE NE DİLERSEN,GAYRA DA ONU DİLE TANRIDAN!”

Dün akşam,Büyük Politika ustamız ve Üç erkimizin de sahibi Başsavcımızdan da bu sözü dinledim ve çok acıdım:

“Kendin için istediklerini komşuların için de istemelisin!”

Hoppala Yavrum yaz geldi/Başsavcımıza niyaz geldi!”

Sayın Başsavcımız,Suriye Cumhurbaşkanı Halkının iradesiyle seçilmişti.Yani siz şimdi,iç savaşla gitmek mi istiyorsunuz ki,

Komşularınıza da bunu istiyorsunuz! Yapmayınız!

Tencere Tava çalanları yargıya şikâyet ediniz emrinizi de yadırgamadım. Bu emrinizin de Yargıya yönelik olduğunu dünya âlem bilmektedir. Tencere ve Tava çalmak suç; Halkımızdan çalmak suç değil’Hadi canım sende.

18 Temmuz 2013 Perşembe

1083/TÜRK BAYRAKLI AİLECEK TERÖR ÖRGÜTÜ!


            TC.

OSMAN TÜRKOĞUZ


İzmir,19 Temmuz 2013.

                   Bazı televizyonlarda önemli bir haber!”Ankara’da izinsiz bir gösteriyi polis su sıkarak dağıttı!”Çüş Ulan Anayasamızdan habersiz yalakalar! Anayasa madde 25/26 ve Madde 34:”Herkes önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir”Polis te bunları zorla dağıtmak için insanlık dışı eylemlerde bulunamaz!

                   TÜRK BAYR//AKLI AİLECEK TERÖRİST ÖRGÜT!

                   “Korkmayınız, sandıktan Hitler çıkmaz!Sandıktan çıktıktan sonra;Başsavcılığımızı  ve üç Anayasal Erkimizi ve dahi  polisimizi de alan Sayın Recep Teyyip Erdoğan  Beyimiz!Demokrasi vaadiyle sandığa giren tüm soytarılar sonunda Hitler olup ta çıktı!

                        Satılabilecek her şeyi sattık.Satılacak hiçbir şeyimiz kalmadı.Bu işle görevli Devlet Kuruluşumuzu lağvedebiliriz!”  Sayın Recep Teyyip Erdoğan’ın Maliye Bakanı Kürt asıllı İngiliz Mehmet Şimşek; İngiliz vatandaşlığını ve İngiliz vatandaşı eşini boşadı ve Türk vatandaşı bir eş aldı! 

Bence yanlış bir değerlendirme; Teröristlerin şehitliği!Bayraklarına! Saygı,Türk Bayrağına hakaret ve Türk Bayrağı satıcılarına işkence ve Terörist suçlaması Türk vatanının sırada olduğunun göstergesidir!

Önce Terör örgütü kurmak ve halkımızı isyana teşvik etmek  suçlaması ile gözaltına alınıp bağımsız! Bir mahkememiz tarafından tutuklanan Türk Vatandaşı Sayın  Ali Sarıçiçek, sonra da Polise Mukavemet Suçundan! Tutuklandığı ilan edilmişti!İtiraz üzerine de şartlı tahliye edilmiştir!Polis bir sürü sabıkasını bulup yayınlattırmıştır.En ilginci de hırsızlık suçu!Adaletten Korkanlar Partisi en büyük hırsız ve soyguncularını Türkiye Cumhuriyetinin en önemli makamlarına getirmişti.Madem ki  Ailecek Türk Bayrağı Teröristi Sayın ESKİ

HIRSIZ!  Neden devletin en üst katlarına getirilmemiş, hem de eşinin başı örtülü!Gösteri yürüyüşü  düzenleme  ve toplanma hakkı ne zaman beri halkımızı isyana teşviktir!Halkımızı biber gazı,tazyikli su ve sopa ile dağıtmak anayasamızın neresinde yazılıdır!

Bakınız Türk Bayraklı Terör Örgütü Kurucu Başkanı Sayın Ali Sarıçiçek, Şartlı Tahliye sonrası neler söylemiş:                                                                                                                              “Ali Sarıçiçek cezaevi çıkışında şunlar söyledi:
''Oğlumla beraber geçiyorduk. Polis çembere aldığında oğlum çember dışında kaldı. Ben çemberin içinde kaldım. Polise kaç defa rica ettim. Ağabey ben eve gideceğim. Bayrak satan insanım dedim. Bana yol vermediler. O ara iki Amerikan vatandaşı pasaportlarını gösterdi. O iki kişiye yol verdiler. Ben o ara tepki gösterdim polise. Bu vatanın evladıyız hepimiz, Amerikalı mı olmamız lazım dedim. O ara TOMA’DAN su sıkıldı. Polis arkadaşlar ağzını bozdu. Ne anam, ne avradım kaldı. Diyorlar ki bana orada polise hakaret etmişsin. O adam bana hakaret etmiş. İster istemez etkiye tepki yaratıyorsun. Durduk yere anama avradıma küfür edince ben de karşılığını verdim. Zaten o ara almaya çabaladıklarında yere düştüm. Bayrakları da bırakmadım. O arada ağızlarından küfür sarf ediyorlardı, tekme atıyorlardı. Resmen isyana kendileri teşvik ediyor. Sonra ben milleti galeyana getiriyormuşum gibi şeyler yapıyorlar. Benim sadece söylediğim, ağabey yolu açın ben evime gideyim.”

         Bak kardeşim Ali; hata sende! Sen “evime gideyim!”Demişsin. Senin dünyadan haberin yok mu kardeşim!”Ben, Kandil’e gideceğim! Ya da Van’ın Gevaş ilçesinde bir Terörist Gerilla!’nın gömü törenine gideceğim!”Diyecektin. Hem de ellerinde renkli bir bez parçasını ya da Sayın! Bölücü Başı Majeste ABDULLAH ÖÇALANIN posterini taşıyacaktın! Unutmayasın ki, Anayasal Protesto haklarını kullanan Türk halkının karşısında”Kinci Çanakkale destanını yazmak amaçlı Recepkolar vardır!Senin gibi Kanının rengini taşıyanları coplamaktan,Gazlamaktan ve tutuklamaktan da ikramiye alacaklardır.Unutmayasın ki;Adolf Hitler,idi Amin ve diğer diktatörler diktatörlüklerini polis gücü ile kurmuşlardır!

         Sayın Ali Sarıçiçek’in Eşi Sayın Merhamet Sarıçiçek, kucağında aç çocuğu,başında da başörtüsü ile basınımızın karşısına çıktı ve:

         “Benim kocam örgüt kurdu;Yedi kişiyiz,biz örgütüz(çocukları sayarak)5 tane çocuğum var.Biz örgütüz.Kazlıçeşme’de de benim eşim bayrak sattı.o zaman niye işeri almadınız,tutuklamadınız?O zaman örgüt kurmamış,  o  zaman suç işlememiş te;Taksim’de bayrak satarken mi suç işledi?Bu ne biçim adalet?”

         Sayın Merhamet Han’ım hata sizde de var: Merhameti siz almışsınız! Bu adalete Bolu Yargıcı bir kitapla isim vermişti: Eşekli Adalet!

         Hiç unutamadığım bir anımı yazmak durumundayım:1965/1968 yıllarında;Polis teşkilatı olmayan Mardin/ Derik ilçesinde jandarma bölük komutanı bir jandarma subayıydım.İlçemize ilk defa Cumhuriyet Savcılığı göreviyle gelen Sayın Oğuz Bey ile iyi iletişim kurmuştuk.Türk Anayasaları üzerine tartışırdık.09 Temmuz 1961 yılında 334 numara ile kabul edilen.Ordinaryüs Profesör Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun kaleme aldığı Anayasamızı hep savunmuşumdur.Türkiye cumhuriyetine yeni uygarlık pencereleri açan bu anayasamızın getirmiş olduğu tanımlardan:”Herkes,dil,ırk,cinsiyet,siyasi düşünce,felsefi inanç,din ve mezhep ayırımı gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.Hiç bir kimseye,aileye,zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.”O yıllarda,İlçede  birkaç Kürtçü vatandaşımızın liderliğini 1937 senesinde İstanbul Hukuk Fakültesine kaydolduğu halde Dördüncü sınıfa demir atan E.K. ile Siverekli,Derik Hükümet Tabibi Dr.Ş.K.yapmaktaydı,onun için de Yeni Anayasamızı önlerine koyarak onlarla tartışırdım.Derik kaymakamı sayın N.Güven izine gittiğinde,silah ruhsatları üzerinde kalmak şartı ile, kaymakamlık vekaletini bu Dr.Ş.K’YA verilmesini sağlardım!Bir gün Anayasamızın 20’inci maddesini açtım ve okudum:

         Madde 20:”Herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Düşünce ve kanaatlarını söz, yazı,resim ile veya başka yollarla tek başına  veya toplu olarak açıklayabilir ve yayabilir.”

         VII, Toplanma hak ve hürriyetleri

         a)Toplantı ve Gösteri Yürüyüş Hakkı

         Madde 20:”Herkes, önceden izin almaksızın, silahsız ve saldırısız toplanma ve gösteri yürüyüşü yapma hakkına sahiptir. Bu hak, ancak kamu düzenini korumak için kanunla sınırlandırılabilir.”

         En azılı Kürtçülere bu maddeyi okuyarak,gördükleri hataları bu maddedeki hakkınızı kullanarak kamu oyuna neden duyurmuyorsunuz!”Diyerek   yanıtsız bırakıyordum.

         Cumhuriyet Savcısı Oğuz Bey,bir üniversite anısını anlatmıştı.Eski anayasalarımızda toplantı ve gösteri yürüyüşü olmadığı gibi hak arama yolları da yoktu.Anayasa dersinde,bu haklar ve grev hakkı konusunu işleyen profesör,İzmir’de yaşanmış bir olayı anlatmış:

         “Bir işyerinde çok düşük ücretle Oniki saat çalıştırılan işçiler greve giderek işlerini terk etmişler. Polis,işçilerin en çok konuşanını alarak,falakaya yatırmış!Dayak ve işkence altındaki işçiden istenilen tek şey:”sizi hangi komünist kışkırttı?”Sorusuna yanıtmış.Bir hafta dayak yiyen işçi sonunda çözülmüş.”Beni grev yapmaya sevk eden komünistleri tek,tek göstereceğim!”Demiş.Soruşturmayı yürüten Müddeiumumi ve bir araba dolusu polis,gecekondu mahallesindeki tek göz bir evin önünde durmuşlar ve tek odaya dolmuşlar.Tek odada bir hasırın üstünde bir kadın ile beş çocuk oturmaktaymış.Dayaktan ayaklarının üstünde zor duran işçi;parmağı ile bu beş kişiyi göstererek:”beni greve ve gösteri yapmaya iten komünistler bunlardır.her gün ekmek,katık ve su istemektedirler.Bunları cezalandırın !”Demiş!Madem ki Yedi kişilik bir terör suçlusu var?Altı terörist neden tutuklanmamıştır,ey İkinci Çanakkale Destanını halkına karşı kazanarak taktir ve ikramiye alan Recepkolarımız ve bağımsız yargımız!

 

 

 

1082/UTANMAZLIĞIN BÖYLESİ!


            TC.

OSMAN TÜRKOĞUZ

TC:osmanturkoguz@gmail.com

İzmir;19 Temmuz2013

                            UTANMAZLIĞIN BÖYLESİ!

         Bir televizyon kanalını açtım,Şahin soyadlı bir AKP’LİNİN1982 Anayasamıza dair söylemini toplumu davar yerine koyma anlayışının ürünü olarak ve tiksinerek dinledim:”Anayasadaki Dört değiştirilemez madde Beş Generalin iradesidir.”Danışma Meclisi ve 92.07 orandaki olumlu Halk Oylaması Milli İrade değil mi!

         Şeriat Devleti kurmak ve Türklüğü aşağılamak ta Eski Bir İmamın iradesi değil mi?İnsan biraz utanır ve sıkılır.Ülkemizi bu hallere düşüren de kimin iradesidir.Bilmeden sürüleşenler için olsa bile konuşmamalısınız Sayın Bayım.

14 Temmuz 2013 Pazar

1081/TERÖRİSTLERİN ÇEKİLME OYUNU!


 

                     TC.

OSMAN TÜRKOĞUZ

TC. İzmir;14 Temmuz 2013

                   TERÖRİSTLERİN ÇEKİLME OYUNU,

                            İKİ TARAFLIDIR!

Bendeniz, övünmek gibi olmasın,Emekli Jandarma Komando Albayıyım ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum.Ömürlerini dağlarda geçiren Eşkıyaları ve Teröristleri hallerinden,kılık ve kıyafetlerinden ve hatta ellerinden ve ayaklarından hemen tanırım.Güneydoğudaki teröristlere iyice bir bakar mısınız!Sinek kaydı tıraş,üzerlerinde pırıl,pırıl elbiseler,saçları damat tıraşı,elleri pamuk eller.Bunlar size ne anlatıyor?Teröristler kesinlikle dağlarda değiller.Şehirlerde teminat altında yaşamaktadırlar.Türk Silahlı Kuvvetleri dağlarda boşuna terörist aramasın artık!

Teröristlerin ülkemizden çekilmeleri de büyük bir propaganda olarak, çift taraflı, akılıları gözlerinde ve kulaklarında olanlara sunulmaktadır.Yüzde beşi çekildi!Yüzde onbeşi  çekildi..Çekilme Kasıma  kadar sürer..Bunlar,Türk toplumunu korkutmaya yönelik masallardır.Bu haberleri dinleyenler:”Vay anasını ammada kalabalık bir güç oluşturmuşlar!”Dediğinde Türkiye tamamen bölünmüş olacaktır.Tabur,Alay ve Tugay seviyesinde ne Gerilla olur ne de Terörist olur.İkmal,korunma  ve barınma sorunu nasıl çözülür?Bu propaganda iki tarafça da yürütülmektedir.Türk toplumu,ninnilerle büyütülen Türk toplumu,masallarla bölünüp te dağılma!Bendeniz bu işin uzmanıyım,beni bir kerecik dinle!

1080/ANAYASALAR KANLA YAZILIR!


                   TC.

          OSMAN TÜRKOĞUZ

          TC.osmaanturkoguz@gmail.com

          İzmir;14 Temmuz 2013

         Anayasalar ve Askerin talimnameleri yalınız kanla yazılır.Ostüzü.

                    NAMUSLU ve CESUR HUKUKÇU YOK MU?

                            Başsavcımız ve üç Erkin sahibi ferman etti:”ANLAŞMA İLE YAZILAN 48 MADDEYİ Meclisten geçirelim!”Emriniz olur, ne demek!

                            Yozgatlı, değişmez Sağın Sadık  direği de 48 maddeyi yayına verdi!

Osmanlı Devleti, Batılı devletlerin İstanbul Konferansı ile kendisine baskı yapmalarını   önlemek için 23 Aralık 1876 tarihinde;alelacele tercüme edilen, 1831 tarihli Belçika anayasasını yürürlüğe soktu.Karakuşi hükümlerle yönetilmeye çalışılan Osmanlı devleti yazılı bir anayasaya kavuşmuş oldu.1909’dan sonra anayasada bazı değişiklikler yapıldı.İkinci ve Kinci Abdülhamit,bu anayasanın 113’üncü maddesine dayanarak Sadrazam Mithat paşayı Taife sürgüne göndererek orada boğdurttu.

         23 Nisan 1920 tarihinde Ankara’da toplanmış olan Türkiye Büyük Millet Meclisi ilk iş olarak yeni bir anayasa ile İhaneti vataniye kanunun kabul ederek yürürlüğe soktu.Aşağıda suretini verdiğim bu yeni Anayasa ile Osmanlının 1876 tarihli Anayasasına ve eklerine dokunulmamıştı.Her iki Anayasa da yürürlükte kalmıştı.20 Nisan 1924 tarihinde yeni bir Anayasa hazırlanarak yürürlüğe girmiş,1876 anayasası da tarihteki yerini almıştı.

         Şimdi de aynı yöntem devreye sokulmak istenmektedir.48 maddesi kabul edilen AKP Anayasası 1982 anayasasını fiilen yürürlükten kaldıracaktır.Atatürk’ten Korkanlar ve Türklüğe düşman Olanların Partisinin  Stepnesi haline gelmiş olan diğer siyasi fırkalar da oy birliği ile kabul etmiş olsalar bile yapılacak anayasa meşru ve geçerli olmayacaktır.Anayasalar Assemble Constitityonell/ Kurcu Meclisçe/yapılmalıdır,hukuki geçerlilik te böyledir.Uyuyanları son defa uyarıyorum.Sayın kuzu,Kuzu,kuzu kullanıldınız;yazmış olduğunuz anayasa hukuku adlı kitabınıza dönemez misiniz?Kurt olamaz mısınız?Önemli olan Mecliste hak etmiş olduğunuz!Yeri almak değil,Türk Ulusunun gönlündeki yeri alabilmektir.

TEŞKİLÂTIESASİYE KANUNU

1921 Anayasamız.

3. Tertip Düstur, Cilt: 1, s. 196

Ceridei Resmiye, 1-7 Şubat 1337

Kanun No:85

Madde 1- Hakimiyet bilâ kaydü şart milletindir. İdare usulü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir.

Madde 2- İcra kudreti ve teşri salahiyeti milletin yegâne ve hakiki mümessili olan Büyük Millet Meclisinde tecelli ve temerküz eder.

Madde 3- Türkiye Devleti Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur ve hükûmeti “Büyük Millet Meclisi Hükûmeti” ünvanını taşır.

Madde 4- Büyük Millet Meclisi vilayetler halkınca müntehap azadan mürekkeptir.

Madde 5- Büyük Millet Meclisinin intihabı iki senede bir kere icra olunur. İntihap olunan azanın azalık müddeti iki seneden ibaret olup fakat tekrar intihap olunmak caizdir. Sabık Heyet lâhik heyetin içtimaına kadar vazifeye devam eder. Yeni intihabat icrasına imkân görülmediği takdirde içtima devresinin yalnız bir sene temdidi caizdir. Büyük Millet Meclisi azasının herbiri kendini intihap eden vilayetin ayrıca vekili olmayıp umum milletin vekilidir.

Madde 6- Büyük Millet Meclisinin heyeti umumiyesi teşrinisani iptidasında davetsiz içtima eder.

Madde 7- Ahkâmı şer’iyenin tenfizi, umum kavaninin vazı, tadili, feshi ve muahede ve sulh akti ve vatan müdafaası ilânı gibi hukuku esasiye Büyük Millet Meclisine aittir. Kavanin ve nizamat tanziminde muamelatı nasa erfak ve ihtiyacatı zamana evfak ahkâmı fıkhiye ve hukukiye ile adap ve muamelat esas ittihaz kılınır. Heyeti Vekilinin vazife ve mesuliyeti kanunu mahsus ile tayin edilir.

Madde 8- Büyük Millet Meclisi, hükûmetinin inkısam eylediği devairi kanunu mahsus mucibince intihap kerdesi olan vekiller vasıtası ile idare eder. Meclis icrai hususat için vekillere veçhe tayin ve ledelhace bunları tebdil eyler.

Madde 9- Büyük Millet Meclisi Heyeti Umumiyesi tarafından intihap olunan reis bir intihap devresi zarfında Büyük Millet Meclisi Reisidir. Bu sıfatla Meclis namına imza vazına ve Heyeti Vekile mukarreatını tasdika salahiyettardır. İcra Vekilleri heyeti içlerinden birini kendilerine reis intihap ederler. Ancak Büyük Millet Meclisi Reisi vekiller heyetinin de reisi tabiisidir.

İdare

Madde 10- Türkiye coğraafi vaziyet ve iktisadi münasebet noktai nazarından vilayetlere, vilayetler kazalara münkasem olup kazalar da nahiyelerden terekküp eder.

Vilâyat

Madde 11- Vilâyet mahalli umurda manevi şahsiyeti ve muhtariyeti haizdir. Harici ve dâhili siyaset, şer’i adlî ve askeri umur, beynelmilel iktisadî münasebat ve hükûmetin umumi tekâlifi ile menafii birden ziyade vilâyata, şâmil hususat müstesna olmak üzere Büyük Millet Meclisince vaz edilecek kavanin mucibince evkaf, Medaris, Maarif, Sıhhiye, İktisat, Ziraat, Nafia ve Muaveneti içtimaiye işlerinin tanzim ve idaresi vilâyet şûralarının salâhiyeti dâhilindedir.

Madde 12- Vilâyet Şûraları vilâyetler halkınca müntehap azadan mürekkeptir. Vilâyet Şûralarının içtima devresi iki senedir. İçtima müddeti senede iki aydır.

Madde 13- Vilâyet Şûrası, azası meyanında icra amiri olacak bir reis ile muhtelif şuabatı idareye memur azadan teşekkül etmek üzere bir idare heyeti intihab eder, İcra salahiyeti daimi olan bu heyete aittir.

Madde 14- Vilâyette Büyük Milet Meclisinin vekili ve mümessili olmak üzere vali bulunur. Vali, Büyük Millet Meclisi hükûmeti tarafından tayin olunup vazifesi devletin umumi ve müşterek vazaifini rüyet etmektir. Vali yalnız devletin umumi vazaifile mahalli vazaif arasında tearuz vukuunda müdahale eder.

Kaza

Madde 15- Kaza yalnız idari ve inzibati cüzü olup manevi şahsiyeti haiz değildir. İdaresi Büyük Millet Meclisi hükümeti tarafından mansup ve valinin emri altında bir kaymakama mevdudur.

Nahiye

Madde 16- Nahiye hususi hayatında muhtariyeti haiz bir manevi şahsiyettir.

Madde 17- Nahiyenin bir şûrası, bir idare heyeti ve bir de müdürü vardır.

Madde 18- Nahiye şûrası, nahiye halkınca doğrudan doğruya müntehap azadan terekküp eder.

Madde 19- İdare heyeti ve nahiye müdürü, nahiye şûrası tarafından intihap olunur.

Madde 20- Nahiye şûrası ve idare heyeti kazai, iktisadi ve mali salahiyeti haiz olup bunların derecatı kavanini mahsusa ile tayin olunur.

Madde 21- Nahiye bir veya birkaç köyden mürekkep olduğu gibi bir kasaba da bir nahiyedir.

Umumi Müfettişlik

Madde 22- Vilâyetler iktisadi ve içtimaî münasebetleri itibariyle birleştirilerek umumi müfettişlik kıtaları vücuda getirilir.

Madde 23- Umumi müfettişlik mıntakalarının umumi surette asayişinin temini ve umum devair muamelatının teftişi, umumi müfettişlik mıntakasındaki vilâyetlerin müşterek işlerinde ahengin tanzimi vazifesi Umumi müfettişlere mevdudur. Umumi müfettişler Devletin umumi vazaifile mahalli idarelere ait vazaif ve mukarreratı daimi surette murakabe ederler.

Maddei Münferide

İşbu kanun tarihi neşrinden itibaren meri olur. Ancak elyevm münakit Büyük Millet Meclisi 5 Eylül 1336 tarihli nisabı müzakere kanununun birinci maddesinde gösterildiği üzere gayesinin husulüne kadar müstemirren müçtemi bulunacağı cihetle işbu Teşkilatı Esasiye Kanunundaki 4 üncü, 5 inci, 6’Incı maddeler gayenin husulüne elyevm mevcut Büyük Millet Meclisi adedi mürettebinin sülüsanı ekseriyetle karar verildiği takdirde ancak yeni intihabdan itibaren meriyül icra olacaktır.

         Anayasalar, Anayasa Hukukuna göre;Toplumların yaratmış olduğu devrimlerden,zaferle ya da yenilgiyle çıkılmış olduğu savaşlardan sonra kanla yazılır.Kültür seviyesi İmam-Hatip düzeyinde kalmış,ticaret anlayışını Kantin subaylığından ve Kokokola Bayiliğinden almış bir imamın anayasalardan haberi olamaz.Toplumu

türlü ayak oyunları ile esir almış Mücrimler de Dâhi olamaz. Yozgatlının kılavuzluğunu yaptığı anayasanın altından da mutlaka ve mutlaka bir Çapanoğlu çıkar!



 

13 Temmuz 2013 Cumartesi

1079/NEYZEN TEVFİK KOLAYLI'DAN1


            TC.

OSMAN TÜRKOĞUZ


İzmir;12 Temmuz 2013


                              NEYZEN TEVFİK KOLAYLI’DAN

         Neyzen Tevfik Kolaylı,24 Mart 1879 tarihinde;İzmir Vilayetinin Bodrum kazasında dünyaya gelmiş,28 Ocak 1953’te İstanbul’da vefat etmiştir.Rüştiye okulu öğretmenlerinden  Hasan Fehmi Efendinin oğludur.Ney çalmaya Bodrum’da başlamış;babasının Urla’ya tayini nedeniyle de Urla’da ve İzmir’de Ney çalmasını sürdürmüş;bir ara Abdülhamit’in şerrinden Mısıra kaçmış,Mısır’da ve geri döndüğü İstanbul’da ney çalmayı ve Hicivlerini yazmayı sürdürmüş,sür normal bir Haçcavımızdır.Tanrımız Rahmet eyleye.1948 senesi kışında Rahmetliyi Galata Köprüsünde görmüştüm.Para ve paye için şiir yazan Osmanlı aydınlarından değildir.Mısır’da tanışmış olduğu Şair Eşref te aynı meşreptendir.Allah’ı bile hicvetmekten çekinmez:

         “Serserinim düştüm aşkınla meye,

         Nasıl girdin elimdeki şu neye!

         Hem seversin beni Neyzenim diye;

         Hem de sarhoş diye destan edersin!”

         Bizde genel seçimle halkımızı temsil etmek için Meclise girenlere önce Mebus, sonra Saylav sonra da Milletvekili denildi.Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilk Mebusları Türkiye Cumhuriyetinin temelini atan birer kahraman ve doğruluk abidesiydiler.1946’dan sonra durumları çok değişti.Neyzen Tevfik kolaylı Merhum da bunları hemen hicvetti:

         “Kime sordumsa seni doğru cevap vermediler,

         Kimi Alçak; kimi Deyyus, kimi Hırsız dediler.

         Künyeni almak için partiye ettim telefon;

         Bizdeki kayda göre şimdi o mebus dediler.”

         Bugün onlara Halkımızın  çok üstünde Milletvekilleri diyoruz,yapmış oldukları işlere karşın aldıkları paraya da” Parmak Kaldırma Avantası” Diyoruz.Dokuz yüzün üzerindeki suç dosyalarının ağırlığı altında vicdanlarını kararttıklarını da biliyoruz!        

“Medreselere de devam etmiş;Medrese rezaletleri,Mollaların kendilerini gözetmeleri,Odalık,Cariye ve Hülle meseleleri Neyzen Tevfik’e çok azap ve üzüntü verdiğinden Softaları şöyle yermiştir:”

                   “Bir çürük kürsü ile etmiştir,

                    Dincilik sanatı ibrâz’ı dehâ.

                   Kisve’i zühd’ü tesâd altında

                   Gözlerinden işer,erbâb’ı riyâ.”

         “Utanırdım garazım menfaatinden korkar,

         Yoksa her şeye müsait o sarık,o kanlı yular!

         Sargı sarmış gibi bir kör çıbana, manzarası,

         O kızıl fes, o Grek damgası yüzler karası.

         Taşıdı Yüz sene bu illeti biçâre vatan,

         O cinâyet sürüsü gitti sılâya karadan!”

“Olmadım meftunu malın,sim’ü zerin,

Zevk’u şevku”ney”le “mey”dir rind’i âzâdeserin.”

         “Tanrı mekândan münezzehtir,

         “Ben de metelikten münezzehim!”

“Gitme mâziye çıkan o izbe,o kanlı yolda,

Bil ehemmiyetle!Seni karşılayan Şeytandır!

Aldatır lâfz’ı uhuvvet ile,tekin ol,kanma;

Müslümanlıkta nifak an’ane’i imândır!”

Hilmi Yücebaş, Neyzen Tevfik

10 Temmuz 2013 Çarşamba

1078NASRETTİN HOCANIN EŞEK DAVASI!


                 

                   TC.

         OSMAN TÜRKOĞUZ

         TC.osmanturkoguz@gmail.com

         İzmir;09Temmuz 2013

ŞOFÖRÜNÜN DE MİADINI DOLDURDUĞU ÇÜRÜK OTOBÜSE BİLEREK, GÜLE, OYNAYA BİNENLERİ BİR UÇURUMUN DİBİNDE, ÖLÜM BEKLER! OSTÜZÜ.

NASRETTİN HOCANIN EŞEK DAVASI!

“Halkı ile savaşan, halkına silah doğrultan bir anlayışı şiddetle kınıyorum!”Kubilay’ımızın başını kesen Derviş Mehmet’in Torunu Bay Bülent Arınç.
BAY HÜSEYİN  BAŞBAKAN YARDIMCISIHALKIN  PARASI İLE ALINAN SİLAHLAR HALKA YÖNNLENDİRİLEMZ!DEMİŞ VE ŞAMAR GİBİ YANITINI DA ALMIŞ:GEZİ PARKINDA HALKIMIZIN ÜZERİNE SIKILAN BİBER GAZLARI,ATILAN MERMİLER VE SIKILAN SULAR KİMİN PARASI İLE SATIN ALINDI?RWSİM YAPIŞTIRILAMADI.

“Seçimle gelenler,seçimle gitmelidir!”Hz. Bekr Bozdağ!

Bendeniz bu yazımı bitirdiğimde, omzumun üzerinden yazımı okuyan bir yakınımın önerisi benim de hoşuma gitti.Padişah-Patlıcan ve Dalkavuk!

Padişahı Zülcelâl Hazretleri;yanlarında Baş dalkavuğu,koruması ve maiyeti olduğu halde,seyahat ederlerken bir Patlıcan tarlasının yanından geçerler.Padişah Hazretleri:”Ben,bu patlıcanın her türlü  yemeğine,karnıyarığına,imam bayıldısına ve kızartmasına bayılırım. Sarımsaklı ve yoğurtlu enfes olur!”Der demez,Baş Dalkavuk ileri atılarak;”Devletlu Sultanım;patlıcan çok mükemmel bir sebzedir;tam padişahların sofrasına lâyıktır!”Der.Padişah bu sefer de:”Bu patlıcan denen nesneyi mutfaklara sokanın başını kesmeli,kart,çekirdekli ve acı bir nesnedir,yiyenin dilini ve damağını da yakar!”Deyince;Baş Dalkavuk:

         “Evet Sultanım, bunun yemeğini huzurunuza getireni falakaya çekmeli!Sadrazam Paşaya ferman etseniz de bu berbat sebzenin ülkeniz dahilinde ekimini yasaklasa!”Der.

         PadişahıRuyuzemin bir kahkahayı hümayun atarak:

         “Bire Nevbekârı, ben patlıcanı metherken sen de methettin. Ben patlıcanı zemmederken sen de zemmettin!Bu nice ahlaktır böyle?”Deyince,Padişahın özengisini öpen Baş Dalkavuk:

         “Devletlu Hünkarım; bendeniz  patlıcanın değil sizin dalkavuğunuzum!”Der. Başsavcımız,Baş Derdimiz Sayın Recep Teyyip Erdoğanın aynı cins sosyal olayları farklı,farklı yorumlamasını,delikten süpürülmek korkusu ile,Bırakma Obama’ya göre yaptığını anlamamız gerek!

         Nasrettin Hoca,cami avlusunun gölgelik bir yerinde otururken; komsularından birisi gülerek Hocanın yanına gelir ve:”Hocam;der,gözün aydın.Senin eşek komşunun eşeğinin boynunu ısırarak öldürdü!”Hoca oturduğu yere iyice yerleşerek:”Bundan hiç te şüphem yoktu.O eşek peygamberleri taşıyan eşeğin soyundandır!Keh! Keh! Keh!Başka bir komşusu :”Hocam o komşu yanlış görmüş!Komşunun eşeği senin eşeğinin boynunu kırarak öldürdü!”Hoca yerinden sıçrayarak ayağa kalkar ve:

         “Şimdi davanın seyri değişti, Atmış Akçeden başlar!”Der.

         Türkiye Cumhuriyetinin Başsavcısı ve üç erki de kişiliğinde birleştiren, Türk ve Türklük düşmanlığını da alenen ilan eden Bay Recep Teyyip Erdoğan, canciğer,kuzu sarması Kardeş kabul ettiği  ve Bodrum’da ailecek tatil yaptığı Suriye Cumhurbaşkanı Beşer Esat’a aniden düşman kesildi.Beşar Esat çok kısa zamanda düşürülecektir tahminini ve emrini de ilan etti.Hatay ilimiz;sığınmacılar maskesi altında meşru ve seçimle gelmiş Beşar Esat karşıtlarının eğitim alanı oldu.Komutanları olan bir  zontirik albayın karargâhı da Hatay ilimizdeydi.İsyancıların adına özgür Suriye ordusu denildi.Yaralıları alenen Ülkemiz hastanelerine getirildi.Beşar Esat düşmediği gibi yeniden Cumhurbaşkanlığına da seçilmişti.Yani Seçimle gelmişti,darbe ile de Başsavcımız ve Barak Obama istedi diye gitmeyecekti.Her şeyi herkesten iyi bilen Büyük ustamız,NATO Muammer Kaddafi’yi düşüreceğinde,görüşünü dünyamıza duyurmuştu:”NATO’NUN Libya’da ne işi varmış?”Buyurmuştu.Sonra da iki bavul içinde 300.000.000 Dolları Libyalı Vatan hainlerine gönderdiği gibi üç savaş gemimizi de NATO’NUN emrine vererek Libya’nın ablukasında görevlendirmişti.

         Hatay ilimizin Reyhanlı ilçesinde 52 Vatandaşımızın ölümüne yol açan patlamanın Suriye tarafından organize edildiğinin anlaşılması                

üzerine,Türk tankları Suriye sınırında bitişik nizamda ve açıkta mevziye sokulmuştu.Suriye’nin bir keşif uçağımızı düşürmesi üzerine de laftan başka bir şey yapamamıştık.Suriye’nin arkasında;Rusya;İran;Çin ve kuzey Kore bulunmaktaydı.Bunların onayı alınmadan da Amerika Suriye’ye bir askeri operasyon düzenleyemezdi.Bizim her şeyi en iyi bilen Büyük Ustamız,Patronundan izin almak üzere acele Waşington’a gitti ve yelkenleri inik olarak ülkemize döndü ve Suriye sözünü etmez oldu.

         Haziran ayının  sonlarına doğru; Urla’da bir iş adamının villasında dinlenirken Mısır’da bir askeri darbe ile çağdışı, Amerikanın ve Müslüman Kardeşlerin Uşağı Mursi devrildi. Une conversatione İmaginaire, Mais c’est la vérité!”

Olayı Sayın Büyük Ustamıza aktaran görevli yanlışlıkla:

“Sayın Başbakanımız; Suriye’de,Genelkurmay Başkanı bir darbe yaparak cumhurbaşkanını ve avenesini tutuklamıştır!”Deyince,sevincinden tavana kadar sıçrayan Bay Recep Teyyip Erdoğan:”Ben,Esed’in devrileceğini söylemiştim,bu sonuç benim eserimdir.Az mı her türlü yardımı etmiştim.Oh ya lellim,ya lellim!Hür Suriye Ordusunu ülkemizde eğittik,her türlü silah ve cephane yardımını da yaptık.O Laik dinsiz Esed Bodruma geldiğinde,Emine Hanıma inat eşinin başını açtırtmıştı.Ona neden mi Kardeşim dedim?Tarihten habersiz gafiller.Ben Osmanlı hayranıyım,içkilerden de ayranın hayranıyım.Osmanlıda kardeş Kardeşi ibreti âlem için öldürtmez miydi?Şimdi anladınız mı?” Peygamber Torunu olduğu halde, Karısının başını açtırtan, Anıtkabirde ağlayarak bizi küçük düşüren o Kral Abdullah’a da bunların hesabını sormaz mıyım?Derken,televizyondan Darbenin Mısır’da yapıldığını öğrendiğinde,tüm dünya duysun diyerek avazı çıktığı kadar:”                                                                                 “Seçimle gelenler,seçimle gitmelidir!”Bana Başbakan yardımcılarımı,Genelkurmay Başkanımı ve Fidanımı bağlayınız.Bakanlarım Dolmabahçe’de toplansınlar.Cuma namazı sonrası,bizim vereceğimiz sloganları atmak suretiyle Mursi lehine gösteriler düzenlensin,gösteriye katılanlara Yirmişer Lira verilsin! Bize bağlı sözlü ve yazılı basın Darbe aleyhinde vereceğimiz sloganları kullanarak derhal yayınlara başlasınlar. Allah kahretsin bunlar hep Anıtkabirdekinin işleri…”

         “Seçimle gelenler seçimle gitmelidir!”Mesajı sürekli bir şekilde kullanıldı.Ve Sayın Büyük Ustamız ve Suriye’de darbe olmadığı için de en büyük yastamız,yeni bir politikayla dünyanın karşısına dikildi.

         Sayın R.Teyyip Erdoğan İstanbul’daki metro açılışında iyice geçmişini kötüledi:

         “MISIR’DA DARBECİNİN YANINDA OLAMAYIZ!”

         “ERDOĞAN İstanbul’daki metro açılışında Mısır için “sözde yönetim”ifadesini kullandı.Ekledi:Darbenin üzerinden Dört gün geçti,biz darbecilerin yanında değiliz.”Darbeyle gelenlere eyvallah demeyiz”.Şunu unutmayın,biz,halkın iradesine saygı duymayanlara saygı duyamayız.”Dedi! Yazılı Basın!

         08 Temmuz 2013 tarihli Sözce’ye bir göz atalım:

         “Suriye’yi bıraktı şimdi derdi Mısır”

“Uzun zamandır Suriye’de Esad’ın devrilmesi için çaba harcayan Erdoğan, bugünlerde Mısır’da Mursi’yi kurtarmak için çabalıyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Bağcılar meydanı’nda Esenler Otogar-Başakşehir metro hattının açılışındaki konuşmasında,Mısır’ın,Türkiye’nin özkardeşi ,Kahire’nin de İstanbul’un öz kardeşi olduğunu söyledi.Erdoğan,”Biz,Mısır’da sadece mısır’ın huzuru,istikrarı,özellikle de demokrasinin tarafındayız.EK:Bizim için demokrasi amaç değil,araçtır.Demokrasi treninden istediğimiz istasyona vardığımız da ineceğiz.RTE.Türkiye için!””Mısır halkının tamamı bizim kardeşimizdir.”Dedi.işte Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları:

         “Mısır’da bir darbe yapılmıştır. Kimse kimseyi aldatmasın/Bırakma Obama’ya taş!/Darbe kime yönelik olursa olsun,kimi koltuğundan indirirse indirsin,kötüdür,zararlıdır,demokrasinin ve geleceğin katilidir!

         Demokrasilerde süre vardır,Demokrasilerde sandık vardır.EK:Demokrasi sadece seçim değildir!1864 Rakımlı tepenin AKP Noteri!”Hesap o süre içinde sandıkta görülür.unun dışında her yol gayrımeşrudur,haksızdır,hukuksuzdur.Meydanlarda toplanmak demokratik bir haktır ama meydandaki kalabalığa,coşkuya,sloganlara aldanıp,hiç kimse meydanları bir ülkenin fotoğrafı olarak sunamaz.”

Tahrir’i görenler acaba Adavviye Meydanı’nı neden

görmüyorlar?Oradakiler Mısır halkı değil m i?Mısır halkı sadece

Tahrir’de mi? Demokrasi arkasına meydanı alanın dayatmalar yapabileceği bir rejim değildir. Darbeye açık,açık darbe diyemeyen darbenin destekçisidir”/Elinde Beysbol sopası ile kendisini arayan BOP Başkanına serzeniş/

“Mısır’da tutuklanan,gözaltına alınan başta sayın Mursi ,Sayın Başbakan olmak üzere tüm siyasetçilerin serbest bırakılmasını bekliyoruz.”

         “Darbeyi kınamayanlar, darbeler karşısında tavır takınamayanlar ilkesizlik,samimiyetsizlik içindeki apoletli sivillerdir.Kalbimiz Mısır halkının kalbi ile bir atıyor!”Sefa MUTLU-Filiz KINIK(AA).Politika çok yüzlülük demekmiş;bu sözleri icraatlarını unutarak, yaptıklarının  tam aksini söylemek bence omurgasızlık ve yüzsüzlüktür.Bence Bay Recep Tayyip Erdoğan,acil olarak görevinden alınıp tedavi edilmelidir.Şizofreni megalomani ile birleşmiş,her ikisinin tabanında da Mitomani var!Ostüzü.AKPLİLERDE,bir darbe korkusunun hezeyanları var!

 

ERDOĞAN NE DEMİŞTİ

Bir okur hatırlattı.
RTE, Mübarek yıkılmadan önce aynen şöyle demiş:
Halkın demokratik taleplerine hiçbir iktidar duyarsız kalamaz.
Tarihte baskıyla, sindirmeyle ayakta kalan hiçbir yönetim yoktur…
Halka rağmen hiçbir iktidar ayakta kalamaz.
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışına dayanırız.
Buradan Mısır Devlet Başkanı Sayın Hüsnü Mübarek’e içten bir uyarıda bulunmak istiyoruz.
Bizler insanız.
Bizler faniyiz.
Kalıcı değiliz.
Her birimiz ölecek ve geride bıraktıklarımızdan dolayı sorgulanacağız…
Bizler halk için varız...
Halktan gelen değişim arzusunu hiç tereddüt etmeden karşılayın.
Halkı tatmin edecek adımlar atın.
Mısır’ın iyiliği için önce siz adım atın...”
Eğer RTE bu sözlerinde hala samimi ise bu sözleri önce ayna karşısında kendisine söyler, sonra da Mursi’ye hatırlatır!
RTE ve AD eğer samimi olarak Mısır halkına sahip çıkacak iseler, Mısır’da sadece tekrar genel seçim istemez, öncelikle Anayasa’nın halkın tümünü kucaklayacak şekilde düzeltilmesini talep ederler.
2.darbenin de demokrasiye dönüşmesine katkıda bulunurlar.
***

Son söz: RTE’NİN esas derdi Ortadoğu’da gördüğü “Sünni Osmanlı” rüyasına vurulan son darbeye tepki vermektir.

Artık dünyada yapayalnız kaldığının farkında.
Mısır’da demokrasinin korunması, ülkesinde demokrasi istemeyen RTE’NİN umurunda bile değil.
Bari esas tepkisinde samimi olsun.
Madem Mısır’da darbeye karşı; Mısır ile tüm ilişkilerini bir sonraki seçimlere kadar askıya alsın.
Kendi Büyükelçisi’ni geri çağırsın.
Mısır’ın Ankara’daki büyükelçisine kapıyı göstersin.
Ama biliyorum ki o yürek RTE’DE yok.
ABD’nin Ortadoğu temsilciliğinden azil edildiği bir dönemde Mısır’daki darbeye sahip çıkan ABD’yi tersleyemez, sadece sütre gerisinden hamaset nutukları atar!
Dr. Cüneyt Ülsever

“Atatürk, günümüzün en büyük lideridir. Her tarafı düşmanla çevrili, yıkık bir imparatorluktan,   yepyeni bir cumhuriyet yarattı. En önemlisi; sınırlarında hiçbir düşman ülke bırakmadı,  dost devletlerle çevrili bir Türkiye bıraktı.”
Mustafa Kemal’in ölümü üzerine,  Javaharral  Nehru’nun,  tutuklu bulunduğu cezaevinden, Kızı İndire Gandi’ye yazdığı mektup.Osman Türkoğuz;TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN İÇ VE DIŞ POLİTİKALARI,S.1
 
 

15 GB'lık kotanın 0,19 GB'ı (%1) kullanılıyor


©2013 Google - Şartlar ve Gizlilik

Son hesap etkinliği: 2 saat önce

Ayrıntılar

İzleyiciler

Blog Arşivi