23 Mart 2016 Çarşamba

2081/O KADAR DA DEĞİL!


TC.

OSMAN TÜRKOĞUZ


TV.İZMİR;23 Mart 2016.

                O KADAR DA DEĞİL!?

        Temel bel ağrısından Çıkıkçıya gitmiş;Çıkıkçı balık yağında unu hamur yaparak ısıtıp ,naylon üzerine sererek  Temelin beline bağlamış ve sıkı sıkıya da tembihlemiş:”Bak Temel,bu ilacı günde dört defa yapacaksın,beş gün sonra yine geleceksin.Bel ağrın geçse bile Fadime’den de uzak duracaksın,anladın mı?”Demiş.Temel köyün en üst başında bir ev kiralayarak hemencecik oraya taşınmış?!Rahatsızlığımı,Tabibimin tanısını ve  önerisini de yazmıştım?”BİLGİSAYARINDAN BİRAZ UZAK DUR?!”Tabibimin haklı olduğuna yürekten inanmaktayım.Ama ben,Temeli örnek almadım bilgisayarımın bulunduğu kütüphanede yatmaktayım ve arasıra bilgisayarımı da okşamaktayım?! Ancak,Hastalık ve Dert muharebeyi sürdürmeye engel olmamalı.Sakarya Meydan Muharebesinden önce Mangal dağında attan düşerek kaburgasını kıran Mustafa Kemal,kırık kaburgası ile 22 gün ve 22 gece Meydan Muharebesini yönetmiştir.25/26 Ağustos 1922 gecesi Ahır dağlarındaki geçitten Afyon ovasına süvari kolordusu ile akan kolordu komutanı Fahrettin Ferdi(Altay) Paşamız,Sıtmadan Kırkbir derece ateşli hasta iken,iki ata bağlanan bir sedye içersinde görevini sürdürmüştü.

        Dün,hava açınca; Rahmetli Kâzım Karabekir Paşamızın “İstiklal Harbimizin Esasları,”adlı kitabını alarak Oyak Sitesinin Küçük parkına oturdum.Camiden çıkanlar da ,selam vererek gelip yanıma oturdular.İçlerinden birisi “Yahu Komutan,biz namaza giderken kitap okuyordunuz,namazdan çıktık hâlâ kitap okumaktasınız.Sizi birazda camide görsek?!Buyurdu.”Aranıza karışarak camiye gitmek için hiçbir günahım olmadığı gibi,cennete gitmek gibi de bir niyetim yok?!Dedim.Birisi:”Hoppala?!Cennete gitmek insanın kendisinin   elinde mi?Dediğin de,gitmemek kendi elinde,boğaz köprüsünden çift taraflı herkez geçerken canı geçmek istemeyen de köprüden denize atlamaz Mı?”Orası doğru,o okuduğunuz kitap ne üzerine?Dediler.Rahmetli Kâzım Karabekir’in Ulusal Kurtuluş Savaşı üzerine,”İSTİKLAL HARBİMİZİN ESASLARI” adlı bir kitap.Birisi ayağa fırladı,”size iki sorum olacaktır,bakalım onları nasıl açıklayacaksınız?Dedi.Sorunuzun cevabını bilemezsem öğrenir yine burada anlatırım buyur!Dedim.18 Martta Deniz zaferimizin 101’inci yılını kutladınız.Bol bol da Atatürk’ü övdünüz.Burdur Yeşilova müftüsü Kutlu Doğum haftasında,Hz.Muhammedin/salallahü ve sellem/ bizzat Çanakkale’de savaştığını bu nedenle düşmanı yendiğimizi anlatmıştı.Neden ondan söz edilmedi?”İkinci sorum da,Sakarya Savaşını Ermişlerin kazandığı, İstiklal Harbini de Kâzım Karabekir’in kazandığı,Mustafa Kemal’inde onu İsmet Paşa ile birlikte  ketenpereye getirerek ,kazanılan zafere sahip çıktıklarına ne diyorsunuz?”

        Hindistanlı bir Hacı, rüyasında Hz. Muhammed’i mezarında göremeyince bu efsane üretilmiştir. Hz. Muhammed,08 Haziran 632 tarihinde vefat etmiştir. Mezara konulan ceset BEŞ SENEDE, İSKELETİ HARİÇ, toprak haline dönüşmektedir. Sonra, bu bir rüyadır.18 Mart deniz zaferidir. Hz. Muhammed, düşman gemilerine ok mu atmıştır, mızrak mı sallamıştır. Kara muharebelerinde de Türk manga, takım, bölük, tabur, alay ve 19’uncu fırka komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal’in emrine mi girmiştir? Düşman ölüleri arasında da okla öldürülenlere rastlanılmamıştır.Sonra,Mekke ve Medine Torunlarının desteğinde yağmalanırken,Kerbela’da 72 torunu öldürülürken neredeymiş bu Hz.Muhammet?

 Dedim ve yanımda getirdiğim yastığı da belime dayadım.Affınıza sığınıyorum,belimden de rahatsızım?!Dediğimde,soru soran ayağa kalkarak:”Camiye gelseydiniz hiçbir rahatsızlığınız kalmazdı?!”Dedi.Emin misiniz? Dediğimde de,”Allah’a inandığım gibi,” dedi. Sakallı Ahmet Hocayı nasıl bilirsiniz?Soruma da,hep birlikte:”Din Uleması,tarikat ve iman sahibidir?!Dediler.

“Kadınlara düşman olan ve kadınların okutulmamasını söyleyen O Sakallı Ahmet Hoca,On gün önce, kalp krizi geçirerek acilen kaldırıldığı hastanede BİR KADIN DOKTORUMUZ TARAFINDAN KURTARILMIŞTIR?!O CAMİYE GİTMEZ VE NAMAZ DA KILMAZ MIYDI?!Tık yok?!Bakınız Rahmetli Kâzım Karabekir bu küçücük kitabının başına neler yazmış:

            “YANLIŞ BİLGİ FELAKET KAYNAĞIDIR?!”Ve yazısını şöylece bir şiir ile sürdürmüş:

                “Cihana feyz saçan varlık hakikat nurudur her dem,

                Ancak bu nurla kurtuldu beşer zulüm ve esaretten.

                Hakikat olmayan yerde seciye ve ilim kalmaz,

                Çünkü bunlar hakikatten başka şeyden gıda almaz.

                               Bunun için

                Terâkki eyleyen millet neme lâzım deyip yatmaz,

                Arar, sorar, söyler, yazar, hakikat kaybolup batmaz.

                Hakikat nuruna bir nur eklemek için bütün millet,

                Birbirile yarış yapar, bunun adı büyük hizmet.

                        İşte böyle bir diyarda:

                                       Riya, Yalan,

                                               Propagandalar falan,

                Avutamaz,uyutamaz,düşünceyidaraltmaz,hakikati karartamaz…..”Okumamı sürdürdüm,”UYANDI MI BEŞER?”Şiirini de okudum:

                “Uykuda görülen ancak rüyadır,

                Yani karışık şeyler ve hülyadır.

                Hakikat bir ilimdir, rüya bir hayal.

                Telepati var da fakat muhal.

                Muhal hakikate, ilme yardımı

                Beşer alamadı rüya ile adımı.

                Süründü, tünedi binlerce sene.

                Rüyaları çıkıyordu tersine,

                Rüya ne olacak, karmakarışık,

                Terakkiye göstermiyordu ışık.

        “Bunun için:

                Bırakıldı rüya, hülya yerine,

                Gök gözetlendi, inildi derine.

        “Anlaşıldı:

                Neymiş gökte parlayan, dolaşan,

                Altta, üstte bazen haddini aşan

        “Bulundu.

                Madenler, kuvvetler, kazıldı yerler,

                Buna beşerin uyanması derler.

        “Eridi:

                İlim karşısında Cin, Peri, Devler.

        “Yürüdü:

                Bir kazan su ile demirden evler.

                Geziyor denizde seyyar şehirler,

                işe yarıyor hırçın nehirler….”Bu bölümün tamamını okuduktan sonra,”Bir İhtiyaç” adlı eserinden almış olduğu şiiri de okudum:

        “Nihayet:  

                “İnsanlar uçtu gök’e balonla,

                Sonra ev gibi rahat salonla,

                        Önce çocuk gibi yere bağlı,

                        Sonra kanatlı, çelik ayaklı,

                Gramofon, elektrik, telefon,

                Diz çöktü beşerin önünde en son.

        Kalktı dünyadan ses mesafesi,

        Ram oldu mevcutların kâffesi.

                Parladı hakikat nuru her yerde,

                İlim olan yerden kalktı siyah perde.

                                Fakat uyuyan:

                                Ya müstemlekede,

                                Ya tehlikede.

        Peki!

                Neden uyandığı halde Beşer,

                Neden yıkar, yakar, asar, keser?

                Aynı milletin fertleri bile,

                Kurtuluşunun çaresi diye!

                Binlerce onurlu ırkını boğdu?

                Çoluk, çocuğunu bir şeysiz kovdu?

                Maksat yıkmak mı, yoksa yapmak mı?

                Hakkı bırakıp, güce tapmak mı?

                Hâlâ bir yanda:

                Yalan dolanla servete konan,

                Kumara binler atan.

Öbür yanda:

                Açlıktan ölen, soğuktan donan,

                Yaşamak için hayatını satan.

Sonra her yerde:

                Hâlâ ateş, hâlâ kan,

                Ne servet kalıyor, ne de can.

                Hak denilen şey, ilim, emek mi?

                Yoksa eğilip etek öpmek mi?...”

                Her taraf işsiz, açlarla dolu,

                Yetim öksüzler ki yok kanadı, kolu.

                Beşeriyete o, hayat yine serttir,

                Aç tok kavgası,yine o derttir….”Şiirlerin tamamını okuduktan sonra,ortaya sordum:

                “Rahmetli Kâzım Karabekir Paşamızın ŞİİRLERİNDE ANLATTIKLARINA NE DİYORSUNUZ?”Hepsi birden yanıtladı:Çok doğru yazmış?!Yürekten katılırız!Dediler.Bana soru sorana sordum:

                “AFFEDERSİNİZ,RÜYANIZDAKOMŞUNUNKARISINI DÜZDÜNÜZ?GERÇEKTE SUÇ MU İŞLEMİŞ OLDUNUZ?!Ayağa fırladı: Suç olur mu Komutanım alt tarafı bir rüya?!”Dedi.

         Sorunuzun cevabı verilmiştir.Geçelim ikinci sorunuza?!Dedim?!

                Rahmetli Kâzım Karabekir, Mustafa Kemal,  askerlikten ve tüm görevlerinden istifa ettikten sonra, bir süvari takımı ile Mustafa kemalin kaldığı yere gelerek, huzuruna çıkıp:

                “BEN VE KOLORDUM EMRİNİZE AMADEDEYİZ SAYIN AZİZ  KUMANDANIMIZ?!Demişti.Güç kendisindeyken neden istifa etmiş bir komutanın emrine girmişti?!Sivas kongresi sırasında Mustafa Kemali tutuklamaya gelen ta PAŞADAN GAYRI KİMSE  KURTAMAZ?!DİYEREK TEKLİFİNİ GERİ ÇEVİRMİŞTİ?BUNA NE DİYORSUNUYZ?Dediğim de.Hepsi birden:

                “BİZ BUNLARARI HİÇ BİLMİYORDUK?!DEDİLER.

1)   Mekke ve Medine’yi ve’l Kabbe’yi savunmayan Ermişlerin Sakarya Meydan Muharebesine iştirakleri, ,SAKARYANIN VE ANKARA’NIN DAHA ÖNEMLİ OLDUĞUNUN İŞARETİ SAYILMAZ MI? Sonra, Şehitlerimiz ve Yaralılarımız arasında hiç Ermişlere ait olanlara rastlanılmamıştır… Hemen birisi, atıldı:”Onlara ok, kılıç, mızrak ve kurşun değmez?’Dedi. Uhut Gazasında Hz.Muhammedin iki dişi neden kırılmıştı? Soruma hep birlikte cevap verdiler:

“Mekkeli Müşriklerden birisinin hamlesi nedeniyle kırılmıştı?!Dediler.Bu sorunun yanıtı da verilmiştir,dedim.susup kaldılar.

                HİÇ BİR ŞEY BİLMEYENLER ANLATILAN HER MASALA İNANIRLAR;Masallarla Büyütülenler de hep çocuk kalırlar.

 

 

               

 

 

 

               

               

 

 

 

               

 

2090/BİR KADININ BAKANIN ONURSUZLUĞU!


              TC.

OSMAN TÜRKOĞUZ


TV. İZMİR;23 Mart 2016.

                                   BİR KADIN BAKANIN ONURSUZLUĞU?!

         Karaman’da ENSAR VAKFINDA,45 Erkek öğrencinin ırzına geçilmesi olayını, bir Erkekle beraber yorumlayan Aileden sorumlu AKEPE’NİN Kadın Bakanı,”BİR KEREDEN BİR ŞEY OLMAZ… Dediğinde cümlenin devamından çok korkmuştum, çok şükür:”Bakınız bana bir şey olmuş mu?”Demedi. Hanımefendi, Sen bir kere yapıldın kadın oldun. Cemil İpek te bir kerenin sonunda HOMO oldu. Orospuluğa ve İpneliğe ve hırsızlığa  giden yol bir kereden geçmektedir. Sen kalkıp:”Ben aileden sorumlu bakanım, maslahattan ve götten sorumluluk bana ait değildir! Deseydin osurmamış olurdun. Senin demek istediklerini, biz Profesör Dr.Rahmetli Mustafa Akdağ’ın TÜRK HALKININ DİRLİK VE DÜZENLİK KAVGASI,”adlı eserinde okuduk: Medreselere DİN ÖĞRENMEK İÇİN yeni gelen öğrenciler, daha ilk günü, yaşlı medrese öğrencileri tarafından insafsızca düzülmekteydi. Asırlar boyunca bir gelenek olarak sürdürülen bu tecavüzler, Osmanlılık sevdalılarınca Türkiye Cumhuriyetin zavallı Erkek çocuklarına, sizlerin derin hoşgörüsü sayesinde, Kuran Kurslarında uygulanmaktadır. Sizin bu, bir insana yakışmayacak olan bu aşağılık beyanınız, yeni tecavüzlere zemin hazırlamaya yönelik olduğu kadar, başka tecavüz olaylarını hafife alarak önlenmesine yöneliktir. SİZLER, AKEPE OLARK MİLLETİN YARISIN KURAN KURSU ÖĞRENCİSİ, DİĞER YARISINI DA ONLARI ŞAPAN DİN HOCALARI YAPMAK SEVDASINDA MISINIZ? MİLLETİN YARISI AKTİF DİĞER YARISI DA PASSİF Mİ OLSUN?UYANAN TÜRK HALKI SİZİN BELANIZI VERSİN?!

 

İzleyiciler

Blog Arşivi