TC.
OSMAN TÜRKOĞUZ
TV. İZMİR;17 Aralık 2014.
“ALLAH’IN BÜTÜN VASIFLARI
RECEP TAYYİP ERDOĞAN’DA TOPLANMIŞTIR.”İNTERNETTE YAYIN YAPAN MÜSLÜMAN! BİR
SAPIK!
“SEN ALLAH’TAN BÜYÜKSÜN STALİN!”Jozef
Stalin’e, sağlığında, SOVYET SOSYALİST CUMHURİYETLERİNDE METHİYE DÜZEN BİR
KOMÜNİST!
ALLAH’A SİRK KOŞMAK! Bu
yorum, benim yorumun değildir. Önce bunu okuyalım sonra da benim yorumumu okuyalım:
OSTÜZÜ.
“1. Büyük Günah -Şirk-
ALLAH'A Ortak Koşmak!”
“Kebair günahlarının en büyüğü Allah'a eş ve ortak
tanımaktır, şirktir. Şirk iki çeşittir. Birincisi Allah'a ortak tanımak; taş,
ağaç, güneş, ay, peygamber, şeyh, yıldız, melek veya başka bir varlık olsun,
Allah'tan başkasına tapmaktır.
Allah-u
Zülcelal bir kuran ayetinde şöyle buyurmaktadır;
''Allah
kendisine eş tanınmasının (günahını) katiyen affetmez. Ondan başkasını dilediği
kimse için affeder'' (Nisa: 116)
''Kim
Allah'a eş tanırsa şüphesiz Allah ona cenneti haram etmiştir. Onun varacağı yer
de ateştir'' (Maide:72)
''Şüphesiz
şirk büyük bir zulümdür'' (Lokman: 13)
Bu
husustaki ayetler çoktur. Allah’a ortak tanıyarak ölen müşrik kimselerin
cehennemlik olduğu kesindir.
Allah'a iman
ederek ölen bir mü'min kimse ise azap görse de sonunda cennetliktir.
Sahih bir
hadisi şerifte Hz Peygamber (a.s.v) şöyle buyurmakta;
''Size
kebair günahlarının en büyüğünü söyleyeyim mi?
-Evet, Ya
Resulullah dediler buyurdu ki;
-Allah'a
ortak koşmak, ana-baba hakkına riayet etmemek, yalan söz ve yalancı şahitlik.
Sonuncusunu o kadar tekrarladık ki keşke sussa dedik'' (Buhari, Müslim)
Bir Başka Hadiste
''Dinini değiştiren kimseyi öldürün'' (Buhari)
Şirkin
ikinci çeşidi de amelde riya ve gösteriş yapaktır. Allah-u Zülcelâl ayeti
kerimede şöyle buyurmakta;
''Artık
kim Rabbine kavuşmayı ümit ediyorsa güzel bir amel işlesin ve Rabbine ibadette
kimseyi ortak koşmasın'' (kehf: 110) yani ameliyle başkasına gösteriş (riya)
yapmasın
Hz
Peygamber (asv) buyurur ki ''Küçük şirkten aman sakının''
-Küçük
Şirk nedir Ya Resulullah? Dediler
-Riyadır
buyurdu. Kıyamet günü Allah-ü Zülcelal kullarının amellerini mükafatlandıracağı
zaman riyakarlara şöyle der: ''Dünyada amellerinizle gösteriş yaptığınız
kimselere gidin, bakalım onlarda bir şey bulacak mısınız? (Ahmed)
Bir
hadis-i Kudsi'de Allah-u Zülcelâl şöyle buyurmakta ''benimle başkasını da ortak
ederek bir amel işleyenin ameli bana değil ortak ettiğine aittir ve ben ondan
beriyim'' (Müslim)
bir
Hadis-i Şerifte Şöyle Buyrulmakta ''Kim Salih amellerini başkalarına duyurursa
yayarsa Allah da onu (günahlarını) teşhir eder''
Orucundan
açlık ve susuzluktan başka kazancı olamyan oruçlular, gece namazından uykusuz
kalmaktan başka kazancı olmayan gececiler de çoktur (Hâkim)
Yani oruç
ve namaz Allah rızası için olmadığı takdirde sahibine sevap kazandırmaz.
Nitekim başka bir hadiste şöyle buyrulur: ‘’Gösteriş için duysunlar diye iyi
amel işleyenin durumu, kesesini taş doldurup sonra alış veriş için pazara giren
kimsenin durumuna benzer ki satıcının huzurunda açtığı zaman taş olduğu
anlaşılır ve onun yüzüne çarpar. Halkın ne dolu kesesi var demesinden başka bir
kazancı yoktur. Ona bir şey vermezler’’
İşte riya
ve duysunlar diye amel eden de böyledir. Amelinden halkın konuşmasından başka
kazancı yok, ahrette de hiçbir sevabı olmaz. Çünkü Allah-u Zülcelâl şöyle
buyurmakta ‘’Onların yaptıkları herhangi bir amelin önüne geçip onu saçılmış
zerreler yaptık (duman ettik)’’ (Taberani)
Adiy b.
Hatem (r.a.) Hz Peygamber (a.s.v) şöyle bir hadis rivayet etmektedir: ‘’Kıyamet
günü grupların insanların cennete götürülmeleri emrolunur. Tam cennete yaklaşıp
kokusunu koklayıp saraylarını ve Allah’ın cennet ehli kimselere
hazırladıklarını gördükleri sırada çağırılır ve onları cenneten geri çevirin
onların cennette bir nasibi yoktur denilir.
Öyle bir
hasret ve nedametle dönerler ki ne geçmiş mahluklar ne gelecek olanlar böylesine
hasret ve nedametle dönmemişlerdir.
Bu arada:
Allah’ım! (dostların için hazırladığın sevabı bize göstermeden önce ateşe
koysaydın daha kolay olurdu) demeleri üzerine: Allah-u Zülcelâl ‘’Bunu ben
istedim. Çünkü tek başınıza kaldığınız zaman büyük günahlarla bana meydan
okurdunuz. İnsanlarla karşılaştığınız zaman ise itaatkâr görünürdünüz.’’
Hakikatte
bana verdiğinizin aksine iyi amelinizle insanlara gösteriş yapardınız. Halktan
korktunuz Hakk’tan korkmadınız. İnsanlara saygı gösterip bana tazim yapmadınız.
İnsanların hatırı için bazı şeylerden vazgeçip ama benim için terk etmediniz.
Ben de
bugün sizi büyük sevabımdan mahrum bıraktığım gibi en acı azabımı size
tattıracağım’’ (Taberani)
Bir adam
Hz. Peygamber (a.s.v.)’e ‘’Kurtuluş ne ile mümkün olur?’’ diye sormuş Hz.
Peygamber (a.s.v.) de şu cevabı vermiş ‘’Allah’ı aldatmağa kalkışmamakla’’
Adam; Nasıl aldatılabilir?’’ deyince de Hz. Peygamber (a.s.v.) şu cevabı verdi
‘’Allah ve Resulullah’ın sana emrettiği bir şeyi yaparken Allah’tan başkasının
rızasını aramakla olur. Riyadan da sakın. Çünkü Riya küçük şirktir. Kıyamet
günü bütün mahlûkların önünde riyakâr kimse şu dört isimle çağırılır: Ey Riyakâr,
Ey gaddar, ey Günahkâr, Ey Hüsrana uğrayan adam; amelin ziyan sevabın duman
oldu. Bizde hiçbir ecrin yoktur. Hilekâr adam; ameli kim için yaptıysan, git
sevabını ondan al’’ (İbn-i Ebi Dünya Zaif)
İslam
filozoflarından birine ‘’ihlâslı kimse nasıl olur?’’ demişler. İhlâslı kimse:
‘’Kötü yanlarını sakladığı gibi iyiliklerini de gizleyen kimsedir’’ demiştir.
Bir
başkasına ihlâsın en yüksek derecesini sordukları zaman şöyle demiştir: ‘’ihlâsın
zirvesi halkın mehdine övgüsüne sevinmemektir.’’
Fudayl b.
İyad (r.a.) şöyle der: ‘’İnsanlar için ameli terk etmek riya sayılır. Onlar
için yapmak da şirktir. İhlâs ise Cenabı Hakk’ın bu iki durumdan da seni
muhafaza etmesidir’’
Allah-u Zülcelâl
Cümlemizi korusun. Bizleri Affına mazhar eylesin. Rahmetiyle Yargılasın.
Bizlere razı olacağı amel-i Salih işlemeyi nasih eylesin. Âmin…”NOT: Sayın Recep Beyimiz,”Allahlımızın tüm vasıflarını
üzerinde taşıdığına göre”,ALLAH KELİMESİ GEÇEN AYETLERE RECEP YAZILMASI
GEREKMEZ Mİ?!