TC.
OSMAN TÜRKOĞUZ
TV.Çeşmealtı,23 Eylül 2015.
ATATÜRK’ÜN
HEYKELİNİ KALDIRTMAK?!
Demokrat Parti iktidara
geldikten sonra; ilk Atatürk büstü 25 Şubat 1951’de Kırşehir’de kırılmıştı.1951 yılında,
bir baba ve oğul, ellerindeki çekiçle, Kızılay subay orduevinin yan tarafındaki
Atatürk heykelini kırmağa çalışırlarken yakalanmışlardı. Bunların Kemal
Pilavoğlu’nun Ankara’da kurduğu TİCANİ TARİKATINA mensup oldukları anlaşılmıştı.
Ticani tarikatı 1758 yılında, Cezayir Berberi kabilesinden Ahmet Ticani
tarafından kurulmuştu. Ankara valiliği yazı işleri müdürü Kemal Pilavoğlu,
Hukuk öğrenimini bırakarak bu tarikata gönül vermişti. Kendisi 1906 Ankara
doğumluydu.1958-1974 tarihleri arasında Bozcaada’da yaşamıştı.14 yaşındaki bir
oğlan çocuğunun ırzına geçmekten de tutuklanmıştı.02 Ocak 1977 tarihinde
Ankara’da ölmüştür. Şimdi, arşivimin yardımı ile yazalım:
“1942’de
okudukları Arapça ezanla duyuran Ticaniler, 1943 yılında basıldı. Şeyhleri M.
Kemal Pilavoğlu ve 24 müridi tutuklanıp cezaevine konuldu. Suç unsuru olarak
ele geçirilen materyaller, 500’lük iki tespih, 23 maddelik esaset ele
geçirildi. Esasatte, sabah ve akşam 2 defa 100 estağfurullah, 100 la ilahe illallah,
100 salâvat/SAKALLI AHMET HOCA: “GETİR SALAVATI KAP HURİYİ DEMEKTRDİR?!”
söylenip, 1000 veya 1600 kez toplu halde La ilahe illallah veya ‘Allah’
denileceği gibi ibareler yer alıyordu. “
“24 mürit içki, zina, kumardan
uzaklaşıp, İslam’la ahlaklanmış kişilerdi. Suçlu bulundu. Hapishane yılları
başlamış oldu. Pilavoğlu, ifadesinde, “Peygamber ahlakı yolumuz, Kuranı Kerim
düsturumuz, her şeyi ondan alır ona göre hareket ederiz. Siyasi bir gayemiz
yoktur. Hakkımızda ne kadar ceza verilirse, inancımızdan vazgeçmeyiz,”
demiştir.
“Pilavoğlu’nun deli olup
olmadığının anlaşılması için üç hafta akıl hastanesinde kontrollerden
geçirildi. Akıl sağlığının yerinde olduğu tespit edilip, tekrar cezaevine
gönderildi. 1952’de 74 Ticani’ye çeşitli cezalar verildi. Pilavoğlu’da 10 yıl
hapis, 10 yıl sürgün cezalarına çarptırıldı. Sürgün cezası 5 yıl Bozca ada ve 5
yıl İmroz olarak belirlendi. Ulucanlar Cezaevi’nde Pilavoğlu, afla yaklaşık 7
yıl sonra serbest kaldı. Pilavoğlu’nun bilgisi ve isteği dışında Ticanilere
bağlı bazı müritlerin Atatürk büstlerine saldırması olayları sonrası, Celal
Bayar’ın çıkardığı Atatürk’ü Koruma Kanunu ile Laiklikle devletin düzeniyle
alakalı 163’üncü Madde genişletildi, cezalar artırıldı. Yaklaşık 40 yıl bu
kanun üzerinden yaptırımlar yapıldı. Ayrıca, Cumhuriyet Halk Partisi
tarafından, hükümetteki Demokrat Parti’yi “irticaya taviz verme” iddialarıyla
sıkıştırma vesilesi olmuş ve malum koruma kanunu çıkartılmıştır”
M.Kemal Pilavoğlu’nun deli olup
olmadığının anlaşılması için üç hafta akıl hastanesinde kontrollerden
geçirildi. Akıl sağlığının yerinde olduğu tespit edilip, tekrar cezaevine
gönderildi. 1952’de 74 Ticani’ye çeşitli cezalar verildi. Pilavoğlu’da 10 yıl
hapis, 10 yıl sürgün cezalarına çarptırıldı. Sürgün cezası 5 yıl Bozca ada ve 5
yıl İmroz olarak belirlendi. Ulucanlar Cezaevi’nde Pilavoğlu, afla yaklaşık 7
yıl sonra serbest kaldı. Pilavoğlu’nun bilgisi ve isteği dışında Ticanilere
bağlı bazı müritlerin Atatürk büstlerine saldırması olayları sonrası, Celal
Bayar’ın çıkardığı Atatürk’ü Koruma Kanunu ile Laiklikle devletin düzeniyle
alakalı 163. Madde genişletildi, cezalar artırıldı. Yaklaşık 40 yıl bu kanun
üzerinden yaptırımlar yapıldı. Ayrıca, Cumhuriyet Halk Partisi
tarafından, hükümetteki Demokrat Parti’yi “irticaya taviz verme” iddialarıyla
sıkıştırma vesilesi olmuş ve malum koruma kanunu çıkartılmıştır.1924
anayasasının 69’uncu maddesine göre, Atatürk’ü koruma kanunu çıkarılamayacağı
iddiası Ankara Hukuk fakültesi öğretim elemanı Prof.Dr. Ernest Hirsche soruldu: “Hâlbuki muhalifler, tek
bir kişi için kanun çıkarılmasının o sırada yürürlükte
olan 1924 Anayasa’sının 69’uncu maddesine aykırı olduğunu düşünüyorlardı. Bunun
üzerine hükümet, Nazi zulmünden kaçarak Türkiye’ye gelmiş olan Yahudi asıllı
ünlü Hukuk Profesörü Ernest Hirsch’in görüşüne başvurdu. Hirsch şöyle dedi:
“Anayasa başka şeylerin yanı sıra, bir şahsa imtiyazların tanınmasına imkân
sağlayacak yasaların çıkarılmasını yasaklamaktadır. Buradaki ‘şahıs’ deyimi,
‘gerçek kişi’ yani ‘insan’ anlamına gelmektedir. Madde 27’ye göre insanın
şahsiyeti, doğumunun tamamlanmasından itibaren hayatla başlar ve ölümle son
bulur. Atatürk adında bir şahıs, artık hukuki anlamda mevcut değildir.
Dolayısıyla ona yasa yoluyla bir imtiyaz sağlanması söz konusu olamaz (…)
Burada korunmak istenen Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusuna karşı Türk
milletinde genel olarak yaygın bulunan hayranlık ve saygı duygusudur.” (Aktaran
Zülfü Livaneli, Vatan, 3 Şubat 2008)
Bu açıklama milletvekillerini tatmin etmiş olmalıydı ki, kanun 25 Temmuz
1951’de kabul edildi. Pilavoğlu ve 74 müridi, 5 Mart 1952’de Ankara 1. Ağır
Ceza Mahkemesi’nde söz konusu kanuna muhalefetten 15 ay hapis cezasına mahkûm
oldular.,.”1924 Anayasamızın 69’uncu maddesi:
“Madde 69-
Türkler kanun karşısında eşittirler ve ayrıksız kanuna uymak ödevindedirler.
Her türlü grup, sınıf, aile ve kişi ayrıcalıkları kaldırılmıştır ve yasaktır.”Neden
Erbakan’ın ve onun rahlesinden feyiz alanların heykelleri ve büstleri
yoktur?!TİCANİLER ATATÜRK HEYKELLERİNE UCUBE DERLER.Sayın Erdoğan’ın modern bir
heykele UCUBE diyerek yıktırıp,sonunda da tazminat ödemesini anımsayın?!
Kanun no:6816,RG. Yayın
tarihi:31 Temmuz 1951-7872.
Madde 1:
f1. Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç
yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
f2. Atatürk'ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk'ün kabrini
tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır
hapis cezası verilir.
f3. Yukarı ki fıkralarda yazılı suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimse
asıl fail gibi cezalandırılır.
Madde 2:
f1. Birinci maddede yazılı suçlar; iki veya daha fazla kimseler tarafından
toplu olarak veya umumî veya umuma açık mahallerde yahut basın vasıtasiyle
işlenirse hükmolunulacak ceza yarı nispetinde artırılır.
f2. Birinci maddenin ikinci fıkrasında yazılı suçlar zor kullanılarak işlenir
veya bu suretle işlenmesine teşebbüs olunursa verilecek ceza bir misli
artırılır.
Madde 3:
f1. Bu Kanunda yazılı suçlardan dolayı Cumhuriyet savcılıklarınca re'sen
takibat yapılır.
Madde 4:
f1. Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Madde 5:
f1. Bu Kanunu Adalet Bakanı yürütür.”
“Kamuoyunda Atatürk'ü Koruma
Kanunu olarak bilinen 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında
Kanun, 1951'de yürürlüğe girdi. Menderes Hükümeti'ni seçimden bir yıl sonra bu
kanunu çıkartmaya, o dönemde Ticanilerin Atatürk büstlerine saldırısının yönelttiği
söylenir. Bir gecede 17 tane Atatürk büstü kırılmış,failleri de kayıplara
karışmıştı?!
Nitekim
kanunun görüşülmesi sırasında Başbakan Adnan Menderes, CHP sıralarına ölümünün
hemen ardından paralardan pullardan kendi reisleri olan Atatürk'ün resimlerini
sildirdiklerini hatırlatıyor. EK: Kâğıt Türk parası, bugün olduğu gibi, Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankasında basılmıyordu. Londra’da, Berlin’de ve Amerika’da
basılmaktaydı. Amerika’da basılan 20.000.000Türk Liralık banknotlar, Pire
limanında batan gemi ile kaybolmuşlardı. Yeniden Atatürk resimli Banknot
bastırtmak 20.000.000 Kayıp banknotların da piyasaya sürülmesine neden
olabilirdi.İsmet İnönü resimli Banknotların basılma nedeni bu olaydır?!Ostüzü.TÜRKİYE
CUMHURİYET MERKEZ BANKASININ ÖZERK BİR ANONİM ŞİRKET OLDUĞUNU DA
UNUTMAYALIM.Daha önceleri Osmanlı Bankası/İngiliz-Fransız-İtalyan ortaklı/
merkez bankası görevini görmekteydi.
Tabii
Demokrat Parti'nin 408 milletvekili gibi çok ezici bir üstünlüğü var mecliste.
CHP'nin 69 milletvekili var. Bazı DP'li milletvekillerinin muhalefetine rağmen
kolayca çıktı kanun.
Ben
size oylamanın dağılımını söyleyeyim: Üye sayısı 487, 20 milletvekilliği boşta.
288 kişi oy vermiş o gün. Kabul edenler 232, reddedenler 50 kişi. 6 kişi
çekimser kalmış. 179 kişi oya katılmamış.
Çok
ilginç. O dönemde, 50 milletvekilinin red oyu vermesi. Meclis tutanakları,
birçok milletvekilinin, böyle bir kanunun çıkarılmasından rahatsızlık duyduğunu
gösteriyor. Demokrat Parti milletvekili Halide Edip Adıvar, diyor ki:
"Tasarıyı getirenlerin esas fikriyle hepimiz hemfikiriz fakat bunun için
yeniden bir kanun yapmak, Atatürk'ü tarihten önceki …”
“CHP
grubu adına Yozgat Milletvekili Avni Doğan söz alıyor ve kanunun tunçtan
yapılmış büst ve heykelleri korumaya yönelik hazırladığını ancak asıl korunması
gerekenin Atatürk'ün ilke ve inkılâpları olduğunu belirterek, yeni bir metin
hazırlanması için tasarının Adalet Komisyonuna iadesini istiyor.
Hakikaten de yasada Atatürk'ün hatırasına hakaret etmenin cezası en fazla 3 yıl
ama heykelleri veya kabrini tahrip etmenin cezası en fazla beş yıl. Heykeli
daha mı önemli Atatürk'ten?
“Arşivlerde bazı rakamlar var: 1987'de
110, 1988'de 52, 1989'da 51,
1990'da 66, 1991'de 57, 1992'de 50, 1993'de 62, 1994'de 89 kişi hakkında
dava açılmış. Toplamda 31 mahkûmiyet, 24 beraat olmuş. 1995'de 94 kişi
hakkında dava açılmış, 45'i beraat etmiş, 3 dava düşmüş. 1996'da 124 kişiye
dava açılmış, 30 mahkûmiyet, 28 beraat var, 5 dava düşmüş. 1997'de 72 dava
açılmış, 26 kişi mahkûm olmuş, 24 kişi beraat etmiş, 3 dava düşmüş.
1998'de 116 dava var. 44'ü mahkûm olmuş, 39'u beraat etmiş, 5 dava düşmüş.
1999'da 104 dava, 42 mahkûmiyet, 48 beraat, 10 düşme var. 2000 yılında 82 dava,
49 mahkûmiyet, 34 beraat, 5 düşme. 2001 yılında 54 dava, 22 mahkûmiyet, 39
beraat, 7 düşme. 2002 yılında rakamlar fırlamış: 581 kişiye dava açılmış. 39 mahkûmiyet,
52 beraat olmuş, 7 dava düşmüş. 2003'de 74 dava, 45'i mahkûm, 40'ı beraat, 4'ü
düşmüş. 2004 yılında 54 sanık ve 36 mahkûmiyet, 31 beraat, 5 düşme var. Tabii
bu kişilerin içinde başka suçlardan yargılananlar da var. O kararları
kapsamıyor bu bilgi. Bu rakamları nasıl yorumlamak lazım?”
“2005'de
67 yeni dava açılmış. Daha önce açılan davalardan 58'i o yıl karar bağlanmış.
Tabii sanık sayısı çok fazla bu davaların. Bunlardan 33'ü mahkûm olmuş, 35'i
beraat etmiş. 2006 yılında 72 dava açılmış, 87 dava karara bağlanmış, 45
sanık mahkûm olmuş, 50 sanık beraat etmiş. 2007'de açılan dava sayısı 57.
Karara bağlanan dava sayısı 50. 29 sanık mahkûm olmuş, 22 beraat var. 2008'e
gelince, 67 yeni dava açılmış, 55 dava sonuçlanmış, 34 mahkûmiyet, 17 beraat
var.”Atatürkün heykelinin kaldırılması mümkün değildir. Sonra, Mustafa Kemal
Atatürk referandum konusu da yapılamaz.İHANET OLURSA,ANCAK BU KADAR OLUR?!1924 SENESİNDE,RİZE ÇAY
ÜRETİMİNE MUSTAFA KEMAL SAYESİNDE KAVUŞMUŞTUR.