30 Nisan 2011 Cumartesi

372-DİNİ HEZEYANLARIN PSİKO-MEDİKAL YÖNÜ.-2

                                                                     
Açlığı doyurma motifi hep aynıdır. Buğday, Arpa, Ahlât.
   
Fakir yaşamında bir zengin sofrası olmamıştır ki, motiflere biftek ve siyah havyar girsin.
    
Sabah gazetesinden ilginç bir haber. Haberin son köşesinde; cin gibi, 25 yaşlarında, bıyıklı bir genç adam fotoğrafı. “Sahte Peygamber İsmail tutuklandı.” başlığı altındaki haberi okuyalım:
   
             SAHTE PEYGAMBER İSMAİL TUTUKLANDI
    Tokat’ın Turhal ilçesine bağlı Damudere köyünde kendini peygamber ilan edip köylülere elma yedirerek şifa dağıtan İsmail Özcan, yapılan şikâyet üzerine çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi.
    Askerden döndükten sonra peygamberliğe özenen genç adam, hastalarına yedirdiği elmaların şifalı olduğunu söyleyip umut dağıtıyordu. Ünü yurt dışına da taşan sahte peygamberin son günlerde evinin kapısında uzun kuyruklar oluşmuştu. Müşterilerinden para almadığını söyleyen İsmail Özcan, “Şifa dağıttığım insanlardan sadece hediye kabul ediyordum.”Dedi.
    Herkes payına düşeni alacaktır bu yangından. Delisi de, Velisi de, akıllısı da, siyasisi de. Ah” Mustafa Kemal ah! “Cumhuriyetin gerçekten de erdemli gençlere” ne de çok ihtiyacı varmış. Ne de çok.
    Sayın Yöndem’in TV röportajında; Almanlaşan insancıklarımıza acıyan acıyana. Öyle mi beyler, bayanlar.

371-DİNİ HEZEYANLARIN PSİKO-MEDİKAL YÖNÜ!-1

                                                       
      
   OSMAN TÜRKOĞUZ
      İzmir; 30 Nisan 2011


DİNİ HEZEYANLARIN PSİKO-MEDİKAL YÖNÜ!
“Yaşlanarak değil, yaşayarak tecrübe kazanılır. Zaman,insanları değil,armutları olgunlaştırır!”                                            ATA Türkoğuz.
“Bir yanlışa bir milyon kişi doğru dese, o yine de yanlıştır!”                     Albert Einstein.
“Kur’anı Kerim Hz. Muhammed’e ne vermişse,                 Risale’i Nur da onu bana vermiştir.”Sait’i Norsi—Sait Okur-
“Dün’ü iman bünyadı toğrulukla gerçeklik/
Ol tamam olmıyacak neyile din çalarsun?”
Dinin, imanın temeli doğruluktur; bunlar tam olmayanca neyle din binasını yaparsın?”                       Yunus Emre;”Tüm çağların en büyük filozof halk Ozanı”Sorbonlu bir Uzman. Ostüzü.
             Akıl hastanelerimizi dolduranlar arasında; tanrılığını, peygamberliğini, Tanrı ile konuştuğunu ve gaipten sesler duyduğunu tekrarlayanlar olduğu gibi; insanlığı sapıklıktan kurtarmak için, Tanrı tarafından görevlendirildiğini söyleyenler de vardır. Bunları dinlediğimiz zaman; sırf akıl hastanesinde oldukları için, deli deyip geçeriz. Toplumların gelişmişliğine göre; her toplumda, bu tür adamların yerleri başka başkadır. Kültürsüz, azgelişmiş, pozitif eğitim ve sağlık kontrolü olmayan toplumlarda, Delilerin Veli oldukları çok görülür. Bu dünyada, hiçbir problemini halledememiş, hiçbir arzusunu tatmin edememiş insanlara bu tür adamlar yön verirler. Bu tür adamların hezeyanları; telkin ettikleri korkular ve bıkmadan, usanmadan çaldıkları plaklar toplumun beynini yıkamaktadır.
    Fransa’da bile; son peygamber olduğunu savunan birisinin önermelerinin, seksen genç kadının ölümüne yol açtığını gazetelerden öğrenmiş bulunuyoruz.
    Öyle ise; bazı insanları bu tür hezeyanlara ve saplantılara yönelten etken nedir?
    Bunu cevaplandırabilmek için, akıl hastalıklarından bir kısmını incelemek zorundayız.

İzleyiciler

Blog Arşivi