TC İKİNCİ ABDÜLHAMİT!
OSMAN TÜRKOĞUZ
TV. İZMİR;03 Kasım
2013
II. ABDÜLHAMİT HİÇ TOPRAK KAYBETMEDİ Mİ!
Hâlâ bu iddiaları savunan,
akılları kulaklarında olan Salaklara ne demeliyiz?”Ula Oğlum, bu denli aptal
olmak zorunda mısınız?
Abdülhamit’i Saniye, Bağdat
demiryolu için, gıyabında Doktora veren Kara-Bük üniversitesinin Türk Tarihinden habersiz Akademisyenlerine
ithaf olunur! Ostüzü.
“Sait Paşa; elimden gelse bu Milletin/Türk Milletinin/ dilini Arapça
yapardım! İkinci Abdülhamit
“Padişahım; siz o zaman küçük bir Arap
kabilesinin Şefi olurdunuz!” / Eğinli /Kemaliyeli/
Küçük Sait Paşa.
30
Eylül 2012 tarihli Yeniçağ Gazetesi’nde Altemur Kılıç’ın, “Ulu Hakan mı-Kızıl
Sultan mı?” başlıklı bir yazısı var. Sayın Kılıç yazısında: “Bir başka
gerçek de otuz üç yıl süren saltanatı boyunca imparatorluk mülkünden bir karış
toprak vermemişti.” diyor II. Abdülhamit için. Gerçekten doğru mu bu, II.
Abdülhamit döneminde Osmanlı Devleti, hiç toprak kaybetmedi mi?
Pts 26
Ekim 2009, 11.58
“Abdülhamid Han bir karış toprak vermemiş mi? O zaman 1877-78 Osmanlı Rus
savaşında Ayestefanos u sonra Kıbrıs’ı İngilizlere vererek Berlin Mütarekesini
imza ederek Balkanlardaki Osmanlı varlığını yok ederken, Sırplara, Yunanlılara,
Bulgarlara, Romenlere ( o zaman adı Eflak ve Boğdandı ) ve de Bosna Hersek in
Avusturya idaresine bırakan başka bir 2. Abdülhamid Handı. Abdülhamid Han evet
büyük bir liderdi, toprakları uzunca bir süre büyük kayıplar yaşamadan baskı ve
İngiliz desteğiyle yönetti, batılı kavramları ve kurumları geliştirdi ancak
iktidara geldiği 1877 yılından tahtan bir darbeyle indirildiği 1908 yılına
kadar toprak kaybı olmamıştır demek yanlıştır hatta çoğu tarihçi tarzı siyaset
diye bir Osmanlılıktan İslamcılığa en son kendisinin tahtan indirilmesiyle
gelişen veya dahada gelişme imkânı bulan Türkçülük akımına vurgu yaparlar
bununda sebebi yaşanan büyük toprak kayıpları neticesinde değişen nüfus
yapısıdır. 1908 yılında 2.Abdülhamid henüz tahta iken Makedonya’da çıkan
ayaklanmanın yarattığı karışıklık sırasında
Bulgaristan’ın Doğu Rumeli’yi, Yunanistanin Giriti,
İngilizlerin Kıbrısı, Bosna Hersekin Avusturya Macaristan tarafından ilhak
edildiğini de eklersek Abdülhamid Hanin yani 2. Abdulhamidin büyük toprak
kayıpları yaşatığını görürüz. Osmanlı Devleti Balkanlar üzerinde en büyük 2.
gerilemeyi 2. Abdülhamid döneminde yasamış ve kendisi tahtan indirildikten
sonra sonunda Balkan Savaşıyla Makedonya ve Trakya’yı da kaybederek Balkanlar
siyasetinden çekilmiştir. Kaynak benim kendi yazdığım Doktora tezimdir,
1817-1914 Osmanlı Balkan Siyasi haritasındaki değişimler, 2008 Prag Charles
Üniversitesi”
“II. Abdülhamit,
1876’da Padişah oldu, 1909’da tahttan indirildi. Otuz üç yıl padişahlık yaptı.
Bu yönüyle Osmanlı tahtında en çok oturan padişahlardan biridir. Uzun süren
yönetiminde Osmanlı Devleti’nin hangi toprakları yitirdiğine bir göz atalım:
4 Haziran 1878’de imzalanan Berlin Antlaşması’yla
Bulgaristan Prensliği kuruldu. EK: İngiltere Rus tehlikesine karşı Kıbrısı istediğinde, Osmanlı
Hariciye Nazırı Saffet Paşa, Yaverine:”Eyvah! Kıbrıs ta gitti elimizden!”Diye dövünmüştü. Ostüzü. Bulgaristan’ın
devlet olma yolundaki en önemli adım atıldı.Yine Berlin Antlaşması’yla
Sırbistan, Romanya ve Karadağ bağımsızlıklarına kavuştu. Aynı antlaşmayla Bosna
Hersek’in yönetimi geçici olarak Avusturya’ya bırakıldı. Kars, Ardahan, Batum Rusya’ya; Tesalya Yunanistan’a
verildi.
Berlin
Antlaşması’ndan sonra Kıbrıs, İngiltere’ye üs kurmak amacıyla bırakıldı.
Böylece İngiltere hem Doğu Akdeniz’i hem de Süveyş Kanalı’nı kontrol altında
tutacak bir olanağa kavuştu. Bundan sonra Kıbrıs bir daha geri gelmedi.
1974’teki “Barış Harekâtı” ile Türk varlığı yeniden söz konusu oldu
Kıbrıs’ta.
Tunus,
1881’de Fransa; Mısır, 1882’de İngiltere tarafından işgal
edildi.
1885’te
Doğu Rumeli, Bulgar Prensliği ile birleşti.
Osmanlı Devleti,
1897’de Yunanistan’la yaptığı Dömeke Savaşı’nı kazanmasına karşın, imzalanan
İstanbul Antlaşması ile Girit’e özerklik verilerek, yönetim de bir Yunanlı
prense bırakıldı. Böylece Girit de kaybedildi.
II. Meşrutiyet’in
ilanından sonra Bulgaristan, bağımsızlığını ilan etti; Bosna Hersek Avusturya,
Girit de Yunanistan tarafından işgal
edildi.
Unutmadan şunu da
söyleyelim. 1881’de Düyun-u Umumiye İdaresi kuruldu ki bu, Osmanlı’nın
iflasının resmen kabul edilmesidir.
Şimdi
önümüze bir harita açıp II. Abdülhamit döneminde Osmanlının elinden çıkan
topraklara bakalım. Bu dönem, Osmanlı Devleti’nin en çok toprak yitirdiği
dönemdir. Küçük bir araştırmayla bu gerçeğe ulaşmak varken şehir efsanelerini
bilgiymiş gibi sunmanın gereği var mı? 1950’den sonra kasıtlı olarak
Osmanlı’nın son dönemiyle ilgili yalan yanlış bilgiler üretildi. Olmayan
şeyler, olmuş gibi gösterilmeye çalışıldı. Bilgi ve belgenin yerini, söylentiler
aldı. Söylentilerle bir tarih yazılmak
istendi.
Yılların
gazetecisi Sayın Kılıç’ın tarihsel gerçeklere dayanarak II. Abdülhamit’le
ilgili yazması herkesi mutlu ederdi. Ps: FARK ETMEZ, HERKESİ ERMENEKLİ ETTİKTEN
SONRA!
Rahmetli Uğur Mumcu:
“Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olmamalı.” demişti. Ne kadar doğru bir söz…
Bilgi olmadan tarih doğru kavranmaz, anlaşılmaz, tarihten ders de çıkarılmaz.
Demek ki önce bilgimiz olacak, sonra da o bilgiler üzerinde düşüncelerimiz
oluşacak.
Adil
Hacıömeroğlu
5 Ekim 2009
Benim
yaptığım bir hesaba göre; Abdülhamit’i Sani zamanında Osmanlı Devleti tam 243.000
Kilometre kare toprak kaybetmiştir. Şimdi de gelelim Bağdat Demiryolunun
inşaatı için Almanya’ya verilen ödünlere:Bu konuda meraklı olanlarımıza sayın
Dr. Mustafa Albayrak’ın çok mükemmel 37 sahifelik araştırmasını iletebilirim.Bağdat Demiryolu
inşaatı için,Almanya,İngiltere ve Fransa arasında çok sıkı bir rekabet
vardı.Rusya ise Osmanlı Devletinin demiryolu ağına sahibolmasını askeri açıdan
aleyhine değerlendiriyordu.Alman İmparatoru olan Aptal Wilhelm İstanbul
ziyaretini Kudüs’e kadar uzatmış,İstanbul’a Almanya’da yaptırtmış olduğu
Alman/Kayzer/Çeşmesini de armağan etmişti.Osmanlı Ordusu Alman yapımı 88 Model
Piyade tüfeğinden sonra,daha gelişmişi olan 98 modeli Mauserle
donatılmıştı.Haydarpaşa-Bağdat demiryolunun yapımını, finansmanını da Alman Bankasının
karşıladığı,Alman şirketi üslenmişti.Almanlar,anlaşmaya aykırı olarak Demiryolunun
bazı bölümlerini inşa etmemişlerdi.Almanya ile Osmanlı Devleti arasındaki
anlaşmaya göre:
A-Almanya,demiryolunun iki kenarındaki
arazilerin Yirmişer Kilometresinde:
1-Ormanlardan, madenlerden, yer altı ve
yerüstü
değerlerden
yararlanabilecekleri gibi, ruhsat almadan kazı da yapabileceklerdi.
2-Kum,Çakıl ve taşocaklarını da
ruhsatsız kurabileceklerdi.
3-İhtiyaçlarına göre iskele ve
Antrepolar inşa edebilecekleri gibi, demiryolu için gerekli lokomotif, vagon ve
makine aksamını da gümrüksüz getirebilecekler ve bunlara ait depolar
yapabileceklerdi.
4-Almanya yapılacak demiryolunu 99 sene
kullanabilecekti.
5-Almanya demiryollarını satabilecekti,
6-Demiryolları satışa sunulduğunda
kilometresi için önce 7.500 Frank, daha sonra da değer artışı nedeniyle 15.000
Frank ödenecekti.
6-Alman sanayi malları kullanılacaktı.
Dikiş makineleri ve Alman pullukları Osmanlı sınırlarını kolayca aşmıştı.
7-Osmanlı devleti %30 kâr garantisi
vermişti!
Ey! Dombalak kafalılar,sizler
Abdülhamit’in bu marifetine Fahri doktorluk vereceğinize;Padişah Abdülaziz’in
iki Cariyesini öldüler numarası ile nasıl
Analığının
etekleri altına saklayarak kullandığına Fahri doktorluk verseniz!