9 Ocak 2012 Pazartesi

529/YANGINI KARŞI YANGINLA SÖNDÜRMEK!

                                                                
OSMAN TÜRKOĞUZ
         osmanturkoguz@gmail.com
         İzmir;07 Ocak 2012.

                   YANGINI KARŞI YANGINLA SÖNDÜRMEK!
                            Korkuyu yeni korkularla büyütmek!
                            Lekeleri yeni lekelerle pekiştirmek.
                   Kahramanlarımızla Vatan Hainlerimize yer değiştirtmek.
                   “Dâhili ve Harici Bedhahları “birleştirmek!”
                   Ulustan ümmet toplumuna ve Araplaşmaya geçmek!”
                                                                         OSTÜZÜ.
“Savaş, politikanın başka araçlarla devamıdır!”Tümgeneral Karl von Clasauwict,
“Politika da Askerin elinden silahlarını alarak, lafla savaşı kazanmaya çalışmak yanılgısıdır!”Ostüzü.
         Manavgat Orman İşletme Müdürlüğüne Amerika’da ormancılık kursu görmüş bir arkadaşın atanmıştı. Manavgat’ın güneyinde denizle Manavgat arasında; kumulların ilerlemesini engellemek için Romalılar tarafından oluşturulmuş bir çam ormanı vardı. Bu ormana torbalı orman tırtılları tebelleş olmuş, çamların yapraklarını yemeye başlamışlardı. Orman İşletme Müdürü arkadaşımız, bilimsel olarak bu tırtıllarla mücadeleye başlamıştı. Hastalıklı ve sağlam çam ağaçlarına tırtılları yiyen tırtıl yamyamı tırtıllar koymuştu. Bir de ne görelim, her iki tırtıl birleşerek ormanı cascavlak bir hale koymuşlardı. Hemen klasik mücadeleye girişilerek tırtılların kökleri kurutulmuştu.
         Beşkonak Bucağı ormanları çok ünlüydü. Yaşar Kemal,1954 senesinde;”Yanan Ormanlarda Elli Gün” adı altında bir yazı dizisini Cumhuriyet gazetesinde yayımlamıştı.1963’te bu yanan ormanları içim yanarak dolaşmıştım.40-50 metre boyunda yanmış çam kütükleri yerlere serilmiş haldeydiler. Buralarda çokça yangınlar çıkarsı. Yangın söndürme ekiplerinin listeleri İlçe Jandarma bölük Komutanlığında da vardı. Bu yangın söndürme mükelleflerinin kumanyası ve sigarası Orman İşletme Müdürlüğünce verilirdi. Bir akşam çıkan orman yangınına gitmemek için Manavgatlı mükellefler sabaha kadar yangın namazı kılmışlardı. Böyle bir yangını da bilimsel metotlarla söndürme denemesine kalkışılmıştı. Yangına karşı ters yönden yeni bir orman yangını başlatılmıştı. Rüzgârın yönü değişince de iki yangın birleşerek koskoca ormanı yakmıştı. Neden bunları anlatıyorum, aklıma Ülkemizdeki terör olaylarını bitirmek için aynı metotlar kullanıldığında, terör iki misline çıkmaktaydı.
         Bir zamanlar A.Öcalan’ın da karşı pozisyonda kullanıldığı iddia edilmişti, kanıt olarak ta Diyarbakır Mit Bölge Müdür Yardımcısının kızı Kesire adlı birisi ile O zaman sayın olmayan A.öçalanın evliliği gösterilmişti. İşler ters yönde gelişmişti. Sonra; Mesut Barzani’ye ve Celal Talabani’ye kırmızı pasaportlar verilmiş, Mesut Barzani’nin bölgesinde de yüzlerce karakol yapılmıştı. Irak Devlet Başkanlığına getirilen Celali Talabani:”Türklere bir kedi bile vermem’”Buyurmuştu. Her zaman kurtlar birleşerek Türk ormanlarını yok edecekler değil ya! Bu sefer de Kürtler birleşerek Türk Gençlik fidanlığını yok etmeye yönelmişlerdi. Politikacılar ne mi yapıyorlar? Hiçç! İşleri başlarından aşkın;açlıktan et yiyemeyen Milletvekillerinin maaşlarını arttırmak için türlü politik numaralar yapıyorlar ve dahi Hasdal ve Silivri’de Üsera toplama  kamplarını ha bire genişletiyorlar.

528/CENNETİ GENELEVİNE ÇEVİREN ULEMAMIZA!

                                                                       
            osmanturkoguz@gmail.com
            İzmir;09 Ocak 2012.

                        CENNETİ ERKEKLERİN ŞEYİNE BAĞLAYANLARA!
         Bizim Ulemamızın Cennet yorumunu dinledik ve Müslümanlıktan soğuduk. Bir Arap Vaizin cennet yorumu ise bizi istifra ettirdi. Bu ne kepazelik; Allah’a inanmanın, ibadeti yerine getirmenin sonucu Cenneti Geneleve çevirmek midir? Cennette başka etkinlikler yok mudur? Allaha yürekten inanarak ibadet eden kadınlarımıza öteki âlemde de düzülmek farz mı edilmiştir.
         Benim, öteki âlemde de sevdiğimle olmak bana yeter!”Fikrime bir Kadınımız:
         “Eşinizi çok mu seviyorsunuz!”Diyerek dudak bükmüştü. Ona daha başka bir şey söylememiştim. Şimdi herkese her inancımı alenen söylemek durumundayım:
         Nihâh bu dünyada yapılmış olan hukuki bir işlemdir. Ölümle beraber nikâhın yaşamsal işlevi sona erer, hukuki yükümlülükleri kalır. Dul kalan eşler de başkaları ile evlenebilirler. Eşimle ben, bu dünyada bir ve beraber olmak için birbirimizi seçmiştik. Ölüm bağımsızlığımız da geri getirmişti. Öteki âlemde eş seçme hakkı ikimizde  de  eşit olarak vardır. Eşim öldüğü zaman, O da beni eş olarak seçerse neden birlikte olmayalım. Sonrası da var: Bir çift Müslüman kadın ve erkek cennette İmam nikahı kıydırmak istemişler.Baş Melaike altı ay sonra gelmiş.Cennette nikâhınızı kıyacak  imam bulamadık bir imamı da sizin nikâhınızı kıydırmak için cehennemden bir saatliğine çıkardık.Sakın boşanmaya kalkmayın;çünkü tüm Hükema,Silivri’de demiş.
                   Ben, bu gibi sapıklara tüm kadınlarımıza adadığım şu şiiri yazdım. O sevgili kim mi diye sormayınız, O kendisini bilmektedir ve seçimini de bu dünyada yapmış olandır.
                            SEVMEK
         Sevmek dinimdir benim, SENİ Kâbe bilmişim,
         Yıllardır etrafında tavaf edip durmuşum.
         Huride ve Gılmanda gözüm de yoktur BENİM,
         Öteki âlemde de SENİ sevmek dileğim.

İzleyiciler

Blog Arşivi