30 Mart 2011 Çarşamba

349-BİN UMUTTUR SAMSUNA ÇIKMAK

                                                  
OSMAN TÜRKOĞUZ
İzmir;23 Şubat 2009. 
                                                                  
                          BİN UMUTTUR SAMSUN’A ÇIKMAK!

Mareşal Gazi Mustafa Kemal; CHP’sinin üçüncü kongresinde, ALTI GÜNDE VE 36;5 SAATTE OKUDUĞU, BÜYÜK NUTKUNA ŞÖYLE BAŞLAMIŞTI:
“SAMSUN’A ÇIKTIĞIM GÜN,
GENEL DURUM VE GÖRÜNÜŞ:
1919 yılı Mayıs’ın 19’uncu günü Samsun’a çıktım,
Genel Durum ve Görünüş:
Osmanlı Devleti’nin de içinde bulunduğu topluluk, Genel Savaş’ta yenilmiş, Osmanlı Ordusu her yanda sarsılmış, şartları ağır bir “Ateşkes Anlaşması”imzalanmış. Büyük Savaşın, uzun yıllar içinde, ulus yorgun ve yoksul bir durumda. Ulusu ve ülkeyi Genel Savaşa sokanlar, kendi başlarının kaygısına düşerek, yurttan kaçmışlar. Padişah ve Halife görevinde bulunan Vahdettin, soysuzlaşmış, kendini ve yalınızca tahtını koruyabileceğini umduğu alçakça önlemler araştırmakta. Damat Ferit Paşanın başkanlığındaki Hükümet; yetersiz, aşağılık, korkak, yalınız Padişahın isteklerine bağlı ve onunla birlikte, kendilerini koruyabilecek herhangi bir duruma boyun eğmiş. Ordunun elinden silahları ve savaş gereçleri alınmış ve alınmakta.”
Bu anlatımın gerisinde, akla ve hayale sığmayan perişanlıklar, dağılmışlıklar ve parçalanmışlıklar vardı:
A-*Ülkemiz, işgal bölgelerine bölünerek:
1-İngilizler,
2-Fransızlar,
3-İtalyanlar,
4-Yunanlılar,
5-Ermeniler,
6-Yerli Rumlar tarafından işgal edilmişti.
B-*Uluslaşamamış, ümmetçilik batağında, tarikatlara, mezheplere, tekke ve zaviyelere bölünmüş Osmanlı toplumu, ortaçağın gerisine düşmüş bir görünüme bürünmüştü. Türk’ün kanı, canı ve kemikleri üzerine kurulmuş olan Osmanlı İmparatorluğu dönme ve devşirme döllerinin saltanatında Türk Ulusunun başına yıkılmıştı.
C-*Asırlarca baktığımız, yemeyip yedirdiğimiz Müslüman azınlıklar, birer millet statüsüne bürünerek işgalcilerle bir olmuş, Türk’ü sırtından hançerlemişlerdi.
D-*Hrıstiyan azınlıklar da, işgalcilerle birlik olmuşlardı.
            NEDEN BİN UMUT?
Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışını bir tek umut’a bağlayanlar; o günün toplum ve politik yapısını bilmeyenlerdir:
1-Padişah ve taraftarları, Sevr Analaşmasına karşı çıkanların, Osmanlı’nın Ordu ve Mülki gücü ile ezilerek, saltanatlarını ve hıyanetlerini sürdürme umudundaydılar.
2- Azınlıklar ve hainler, kolayca parçalanacak ülkemizden pay alabilme umudundaydılar.
3-Mezhepler, Tarikatlar, Tekkeler ve Zaviyeler eski sömürü güçlerine kavuşma umudundaydılar.
4-Ülkemizin gerçek sahipleri, kurtarılacak ülke üzerinde, her türlü sıkıntıya katlanma umudundaydılar. Halide Edip’in” Türkün Ateşle İmtihanı’nda belirttiği gibi; Sivrihisar taraflarındaki köylüler:
“JANDARMA ZÜLMÜNE RAZIYIZ; YETER Kİ, BU YUNAN GÂVURU GİTSİN!”, DİYE DUA ETMEKTEDİRLER.
MENEMEN’İN HATUNDERE KÖYÜNDE; KÖYÜN YAŞLI KADINLARI HER AKŞAMÜZERİ TOPLANARAK:                                            
“İKİNDİYE KADAR DEVLETE, İKİNDİDEN SONRA KENDİMİZE ÇALIŞMAYA RAZIYIZ; TEK, BU YUNAN GÂVURU GİTSİN”, DİYE DUA ETMEKTEDİRLER.
MUSTAFA KEMAL’İN TAŞIDIĞI İNANÇ YÜKLÜ UMUTLAR.
En Aydın ve en Vatansever Osmanlı, ülkemizin istiladan kurtuluşunun dışında bir istek ve beklenti taşımıyordu. Samsun’a çıkan 18 kişilik maiyet adamı ve 30 kişilik muhafız takımının da başka umut ve düşüncesi yoktu. İlginç bir tarihi olay yeniden yaşanıyordu:
                                   BİLGE KAĞAN
Bilge Kağan’ın babası İlteriş Kağan, Annesi İlbilge Hatun ve peşlerinden gelen 17 kişi ile Çin’e başkaldırmıştı.57 yaşında; koyduğu prensiplere aykırı olarak, bir Çinli kadınla gerdeğe girerken öldürülmüştü. Bu 19 kişi, yapacakları eylemi biliyorlardı.
                                     AMASYA GENELGESİ
Mustafa Kemal’in gerçek düşüncesinin tüm dünya’ya ilan edildiği bir belgedir. Mustafa Kemal’i kullanmak isteyen körler ve aptallar uyanmışlardır:
“VATANIN VE ULUSUN BÖLÜNMEZ BÜTÜNLÜĞÜ, ULUSUN İRADESİ İLE SAĞLANACAKTIR.”Belgeyi,   Kurmay Albay Refet Bele imzalamak istememiş, arkadaşlarının zorlaması ile parafe etmiştir AMASYA GENELGESİ ile GÖKSEL İRADE, YERİNİ İNSAN İRADESİNE BIRAKMIŞTIR. ÇAĞDAŞ VE EVRENSEL NEYİMİZ VARSA, AMASYA GENELGESİNE BORÇLUYUZ.
                ULUSAL BÜTÜNLÜĞÜN SAĞLANMASI
                                 ULUSAL KONGRELER.
Erzurum Kongresi ile Anadolu birliği sağlanmış, Türk toplumu düşmanları kovmaya odaklanmıştır.
Sivas Kongresi ile de, ANADOLU VE RUMELİ MÜDAFAİ HUKUK CEMİYETİ KURULMUŞ; HÜKÜMET İŞLERİNİ GÖRMEK ÜZERE; MUSTAFA KEMAL’İN BAŞKANLIĞDA BİRTEMSİL HEYETİ DE OLUŞTURMUŞTUR.
7/8Temmuz.1919 gecesi; Mustafa Kemal; yanında bulunan Mazhar Müfit Bey’e-KANSU’YA-  şimdilik gizli kalması kaydı ile şu notları yazdırmıştır:
            1-Cumhuriyet ilan edilecektir.
            2-Latin harfleri kabul edilecektir.
            3-Padişahlık ve Halifelik meselesi halledilecektir.
            4-Kadınlarımıza her türlü sosyal hakları verilecektir.
MAZHAR MÜFİT Bey:”Bu kadar şaka yeter “, diyerek odayı terk etmiştir.
Bugün; elimizden alınmaya çalışılan güzel, insan onuruna layık çağdaş neyimiz varsa, SAMSUN’AMUSTAFA KEMAL’İN ÇIKIŞINA BORÇLUYUZ.
ÇOCUKLARIMIZA:”ATATÜRK DÜŞMANLARI KOVDU, YURDUMUZU KURTARDI,” DEMEYİ ÖĞRETMEK BASİTLİĞİNDEN SIYRILMALIYIZ.
TÜRK ULUSUNUN ÖVÜNÜLECEK HER İŞİ, SAMSUN’A ÇIKAN MUSTAFA KEMAL’İN İNANÇLI UMUDUNUN ESERİDİR.
İlginçtir;”Dinsiz Mustafa Kemal Paşa rejimini yıkarak! Kur’ana dayalı şeriat rejimi kurma amaçları alenen ilan edilmekte; Mustafa Kemal’in peşinden ölümüne gidenlerin evlatları ve torunları da dizi filimler seyretmektedirler!
“TURGUİE, TU DOİS ATATÜRK A DİEU ET LE RESTE ATATÜRK!”
“TÜRKİYE, ATATÜRK’Ü ALLAH’A BORÇLUSUNUZ; GERİYE KALAN HERŞEYİ DE ATATÜRK’E BORÇLUSUNUZ!”DANİEL DOUMON’UN YILBAŞI TEBRİK KARTI.
HAİNLERİMİZ DE MÜTAREKE HAİNLERİ GİBİ; BU SEFER İHANETLERİNİ AMERİKAYA BORÇLUDURLAR. EĞER Kİ;12 Haziran 2011’de bir günlüğüne de uyanamazsak, İncirlerin bile olgunlaştığı bir mevsimde, hâlâ kobalak kalırsak, bu ihanetlerin bedelini mutlaka ödeyeceğimizi bilesiniz ve şimdiden mendillerinizi hazırlamalısınız.






           
           

348-BİR HABERİN ANIMSATTIKLARI!

                                                
OSMAN TÜRKOĞUZ
 İzmir;30 Mart 2011.

                        BİR HABERİN ANIMSATTIKLARI!

            Bugünkü televizyon kanallarımız Silivri Müddei hususisi Zekeriya Öz’ün ikbaline odaklanmışlardı. Müddeiumumî Zekeriya öz bey,”İstanbul Baş Müddeiumumîliği Başyardımcılığa yükselmiştir’”Benim çok aşağılık bir hafızam var! Beni hiçte rahat uyutmuyor. Bir olayı okusam ya da tesadüfen dinlesem o olayla ilgili olayları çırp! Önüme seriveriyor. İnsanın arkasında yüklenmiş olduğu davanın Türkiye Baş Müddei umumisi olursa yükselmesi doğal değil midir?
            Aklıma 2 Mayıs 1938 günü başlatılan Ünlü Moskova mahkemeleri geliverdi. Bu davayı yürütenler ve verilmiş olan J.Stalin imzalı karaları verenler ve kararlardaki idam hükümlülerini kurşuna dizenler çok yorulmuşlardı.
            Molotof, Andre Gromiko ve dahi Vişinski uzun süreli olarak bakanlıklara yükselmişlerdi. Kolay iş değildi hani yaptıkları. Özetlersek:3 Mareşal,13 Orgeneral,210 general,208 Amiral ve (30,000) Subayı kurşuna dizdirmişlerdi. Olsun; nasıl olsa onlar da karar hâkimleri gibi ileride ölmeyecek miydiler?
            Benim üzüldüğüm bir konu var da, onu teklif etmek istiyomm! Bay Zekeriya Öz, dünya ceza usulü sistemine birçok yenilikler getirmiştir: Ucu açık yargılama, hayali dosyaları biri birine ulama, ne bulursa yazdırılmıştan yana onların tümünü de iddianamesine doldurma! Bir yayınevinin basacağı kitabı daPolislerimize “Bastırtma!”Az iş mi! Ölüm halindekiTaklibihükümet suçundan hasta sanıkların, çok yaşlı Kahraman Vatanseverlerin kaçabilecekleri varsayımından hareketle onları Silivri Esir Kampının sürekli üyeleri haline getirerek “Silivri ordu Komutanlığı” oluşturmuş olduğu gözlerimizden kaçmamıştır.
            Daha sayamadığım üstün hizmetlerinden DOLAYI ”GUİNNESS REKORLAR KİTABINA ADININ YAZILMASINI; İLERİDE HEMEN YÜKSELMEK ARZUSU İLE YANIP, TUTUŞANLARA DA İYİ BİR ÖRNEK TEKİL ETMESİ BAKIMINDAN,”NE MUTLU TÜRKÜM!” DİYE BAĞIRMAKTAN ONUR DUYAN BİR TÜRK OLARAK ARZ VE TEKLİF EDERİM. PS: Aslında Nobel Ödülüne aday olmasını arzulamakta isem de, bu Evropalılara güvenemeyrum daondan kerri.
             

3447-TÜRKÜM DEMEKTEN GOCUNAN VATAN HAİNİDİR.

OSMAN TÜRKOĞUZ
osmanturkoguz@hotmail.com
İzmir;30 Mart 2011.

“TÜRKÜMDEMEKTENGOCUNAN VATAN HAİNİDİR!”
“Türk olma noktasında, TÜRKÜM demekten GOCUNMAYAN DA ben TÜRKÜM der”.Sayın RecepTürkiyelili! Aslı Potamyalılı YA. Hadi neyse!
1*-Mecelle-Madde72-“Hatası zahir olanın zannına itibar yoktur!”
2*-Mecelle-Madde24:”Mâni zail oldukça memnu avdet eder!”
3*-Mecelle, Madde5:”Bir şeyin bulunduğu hal üzre kalması asıldır!”
4*- Mecelle,madde52:”Bir batıl oldukta anın zımnında ki şey dahi batıldır!”
5*- Mecelle’nin evrensel kuralı:”KÖTÜ EMSAL OLMAZ!
Basılmamış bir kitabın imha edilmesine Avrupa Birliğinden sert uyarı:
“MÜZAKERELER KESİLEBİLİR!”
SAYIN TÜRKİYELİLİ’DEN DE Rest:”Bulgaristan’a ve Yunanistan’a baksınlar!”
Mecelle-Beş!
İslam Hukukundaki iki Devletler hukuku terimine bir göz atalım:1*-1*-Dar’ül Harp,2*-Dar’ül Sulh.
Dar’ül Harp, Savaş alanı ilan edilmiş olan ülkeler için kullanılır. Ülkemizde bu deyimi ilk defa kullanmış olan politikacımızı tanımlamak istiyorum! Sizler kim olduğunu çıkartabilirsiniz:
1*-Kurmuş olduğu siyasi partiler Anayasa mahkemesince kapatıldı,
2*-Koalisyonlarda başbakan yardımcılığı ve dahi başbakanlık yaptı.
3*-Türkiye cumhuriyetinin Bayrağını ve forsunu taşıyan uçaklarla 30 kere haçça gitti.
4*-Mücahit sıfatını alarak Türkiye Cumhuriyetine savaş ilan etti.
5*-Türkiye Cumhuriyetini Dar’l Harp bölgesi ilan ederek yasalarının geçersiz olduğunu da ilan etti.
6*-Türkiye Cumhuriyetinin 2.000.000.000.000.Lirasını da deve etti.
7*-Tabutunun üzerine Nebati yazılı bir bez örttürerek öteki dünyaya da Türk bayraksız, fakat bu Bayrak sahiplerine borçlu olarak gitti.
Türkiye Cumhuriyetinin anayasasına ve Yasalarına ve dahi Türkiye cumhuriyetinin geleneklerine uyulmamasının nendi bu İslam hukuku deyiminde saklıdır. Sayın Recep Bey;”Bulgaristan’da ve Yunanistan’da basılmamış eserlere karşı uygulamaları “emsal” olarak dünyaya ilan ediyor. Öte yandan Mecelle’den de habersizliğini itiraf etmiş oluyor. Şimdi görevli olsaydım da; bana bu basılmamış eseri yak emrini Yüce Tanrımız bile vermiş olsaydı asla dinlemezdim. Bir takım ne idiği belli ve yetkisiz kimseler meydan’ı ihanet pazarına ÇIKARAK ”ANAYASAMIZDA DEĞİŞTİRİLEMEZ MADDE YOKTUR!”Diye Bilimsel! Demeçler veriyorlar. Aşağıdaki Anayasa maddelerini, üç çocuğu ile boşattırılan bir evlilik mukavelesi sanıyorlar!
“1) Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
2) Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
3) Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı şekli kanunda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı "İstiklal Marşı"dır. Başkenti Ankara'dır.
4) Anayasanın 1’nci maddesindeki devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2’nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’ncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.”
Daha önceleri; tabutunun üzerine Nebati yazılı bir bez örttüren de “yalınız 4’üncü maddeyi kaldıralım!”Diye akıl yürütmüştü. Aklı sıra yukarıdaki üç maddeyi dayanaksız bırakacaktı. Ulusal Kurtuluş Savaşımızda bu kadar ihanet yaşanmamıştı. Önce, bir Almanın yazmış olduğu”Türkiye’nin Etnik yapısı” adlı kitap tercüme edilerek yayımlattırılmıştı. Şimdilerde de” Türkiye’nin Etnik Yapısı “adlı bir yerli yazarımızın kitabı 32’inci baskısına erişmiştir! Anayasamızın dört maddesini Koca değiştirir gibi ve de kolaylıkla değiştirmek isteyenler:
“Dünyanın hiçbir ANAYASASINDA DEĞİŞTİRİLEMEZ MADDESİ YOKTUR!” YALANINI ŞEREFSİZCE SÖYLEMEKTEDİRLER.
Almanya’nın, Ukrayna’nın, İtalya’nın ve dahi Fransa’nın anayasalarına utanmadan bir baksınlar. Öyle ya; bu toplum her yalanı yutacak kadar gafil! Hadi canım ihanet odakları siz de!
Mecelle’de evrensel bir hüküm daha vardır. Bunlar Mecelle, diye, diye höykürmektedirler,”Mani zail olunca memnu avdet eder!”zail edilecek Mani, ÇAĞDAŞLIK, ÜNİTER DEVLET YAPIMIZ VE ANAYASAMIZIN İLK DÖRT MADDESİNDE ANLAMINI BULAN DEVLET VE TOPLUM YAPIMIZ. Bunlar zail olduklarında, AVRUPA’NIN KAPILARINDA SÜRÜNDÜRÜLEN, İTELENEN VE KAKALANAN OSMANLILIK VE ARAP ÜMMETÇİLİĞİ GERİ GELEBİLECEKTİR! Arap,”Kavmi necibi Arap!” Olacaktır. Ancak;”Gocunmalara razı olanlar da TÜRKÜM DİYEBİLECEKLERDİR!
Çanakkale’de Ulusal Kurtuluş Savaşımızda ölenler,Gocunarak mı! Ölmüşlerdi!
Sizlere Mareşal Gazi Başkomutan Mustafa Kemal’in 06 Mart 1922 senesinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak, Meclis kürsüsünde yapmış olduğu konuşmasının bir bölümünü vermek istiyorum.Bu Gizli oturumda yapılmış olan konuşmanın tam metnini bir han’ım yazarımız,link olarak bana iletmiş bulunmaktadır.bu lingi de hazırlayanın ve bana iletenin adını vererek yayımlamak bir ulusal borcumdur.
“EFENDİLER;”
“Avrupa’nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlanadurmuştur. Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa’dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa’nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi bir takım zihniyetler belirdi. Hâlbuki hangi istiklal vardır ki Ecnebilerin nasihatleriyle, Ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih, böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir!”
Bu konuşma yapıldığı sırada; İngilizlerin Çanakkale Seferi başkomutanı Korgeneral Sir İan Hamilton’un anıları da henüz yayımlanmamıştı. Bakınız bu gururlu İngiliz ne yazıyordu anı defterine:
“Asrımızda, ekonomik ve politik zaferler, ancak Amerika Birleşik Devletlerinin izni ile kazanılabilinir!”
Uzatmayalım, mesele bu çerçevenin içersinde ve alenidir.

İzleyiciler

Blog Arşivi