25 Aralık 2011 Pazar

503/SENSİZ YAŞAM OLMUYOR.

                                                                           
OSMAN TÜRKOĞUZ
İzmir;25Aralık 2011.

            SENSİZ YAŞAM MI? DENEDİM,
                          OLMUYOR.

Hani beraber başlamıştık yaşama,
En kurak yerinden SENİNLE hazla!
Bir neşe getirmiyor bana yaşam,
Ne sensiz geçen kışla, ne sensiz giden yazla.
Bir yerlere çakılmışım,kanatsız ve kolsuz;
Bir hükümsüz dilekçeye dönmüşüm,
İmzasız, tarihsiz,onaysız ve pulsuz.
Uçan kuşları sayıyorum, bir SEN eksik çıkıyorsun;
Yerdeki kuşları sayıyorum bir SEN çıkıyorsun fazla.
Bir zevk vermiyor BANA artık, inan
Ne sensiz gelen kış ta, ne sensiz giden yaz da.

502/HER ŞİRDE DE SEN VARSIN.

                                                                     

                        OSMAN TÜRKOĞUZ
                        osmanturkoguz@gmail.com
                        İzmir;25 Aralık 2011.
           
                                   KURUSUN KISKANÇLIKTAN!
                        Gözlerinin yeşili cenneti yaksın atsın;
                        Melek nasıl olurmuş melekler SANA baksın.
                        Şol cennetin ırmağı kurusun kıskançlıktan,
                        Gönlümüzde çağlayan sevgi nehrine baksın.

                                    SEVGİN KALIR!
                        Seni ÇEKİP ALINCA, DÜNYADA NEYİM KALIR?
                               Seni ÇEKİP ALINCA GERİDE SEVGİN KALIR.
                               Ölsem,bitsem,çürüsem kahır topraklarında
                        Toprakta sevgim kalır, ruhunda sevgim kalır.
                       
                                    ALIN YAZIN GEREĞİ!
                        Bırak kopmasın film, nasılsa öyle bitsin;
                        SEN kimsenin değilsin yalnız bana aitsin.
                        Kederlenip, üzülmek bizim alın yazımız;
                        Alın yazın gereği yalnız bana aitsin.
               
  

502/ADINI EZBERLETTİM KUŞLARA.

                                                                
OSMAN TÜRKOĞUZ
                        osmanturkoguz@gmail.com
                        İzmir,27 Aralık 2011.

                                   ADINI EZBERLETTİM KUŞLARA.
                                                                       SÖZ VE SESLENDİRME: OSTÜZÜ.
                        Bir tül gibi inerken gönlüme sensiz gece;
                        Adını ezberlettim kuşlara hece, hece.
                        Yokluğunda bir hiçim, acılar çektim nice,
                        Batıya düştü güneş geliyor işte gece,
                        Şarkılarımdasın sen, türkülerimde nice,
                        Sensiz günler karanlık, sensiz günler bin gece,
                        Adını ezberlettim kuşlara hece, hece.

501/SEN SİLDİN GÖZLERİMİ

                                                               
OSMAN TÜRKOĞUZ
                        osmanturkoguz@gmail.com
                        İzmir;24 Aralık 2011

                                   SEN SİLDİN GÖZLERİMİ.

                        Tamı tamına verdim SANA sevgilerimi;
                        Zavallı insancıklar sevgi nedir bilmezken.
                        SEN bağladın yaramı, SEN sildin gözlerimi;
                        Zavallı insancıklar ağlamayı bilmezken.
 

500-HALKIMIZIN MASLAHATI İLE GERDEĞE GİRMEK!

                                                                               
OSMAN TÜRKOĞUZ
                        osmanturkoguz@gmail.com
                        İzmir;25 Aralık 2011.

                                    MİLLETİN ŞEYİYLE HOVARDALIK!
            İtalyan donanması Çanakkale istihkâmlarına 188 top mermisi attıkları sırada, Osmanlı Mebusan Meclisinde Muhalefet, İktidarı düşürmek için gensoru önergesi vermişti. Bu durumda dehşete kapılan Sadrazam;Muhalefet başkanına:
            “Ne yapıyorsunuz? İtalyanlar Çanakkale boğazını zorluyorlar!”Dediğinde, şu yanıtı almıştı:
            “Ne yapalım,  bu fırsatı kaçırmayalım dedik!”
            Ermeniler ve Fransa Türkiye Cumhuriyetini köşeye sıkıştırma yarışındalar. Ne gam! Türkiye bu durumla kaygılı. Hazır Meclis televizyonu da çalışmıyor. Meclis Başkanı Yozgatlı, sürekli siyasetçimiz Bay Cemil Çiçek’in çok gizli bir operasyonu ile Milletvekillerinin ve emekli milletvekillerinin maaşlarına astronomik bir zam yapılmıştır.Bir milletvekilimiz de:”Bir haftadır et yemedim!” Demiş. Halkımız, işçilerimiz ve memurlarımızın aylardır et yüzü görmediği bir utanç verici gerçekken Ne Gam?Bay Başkanımızın açıklamaları zamdan daha esef verici değil mi?
            Bay Cemil Çiçek’in her davranışının altında mutlaka bir Çapanoğlu yatmaktadır. Bütün mesele Koloni anayasasının ve cumhurbaşkanlığının hizmet süresinin yeniden oylanmasıdır. Bakınız Meclis Başkanı Bay Yozgatlı Cemil Çiçek Bey bu zamlar için ne buyurmuşlar! Bendeniz okurken utandım siz ne diyeceksiniz bakalım?
            “Milletvekili yüz düğüne gider. Küçücük bir altın yüz seksen lira. Bir altın götürseniz vatandaş:”Koskoca milletvekilinin getirdiği altına bak!”Der. Ortasını götürse Dört yüz lira. Bu zam, ihtiyaçtan dolayıdır ve kişilere sağlanmış bir imkân değil, bir statüyle ilgili imkândır. Biraz gerçekçi olmak lâzım. Dünya parlamentolarındaki bu tür durumlar da dikkate alınarak bir değerlendirme yapılmıştır”
            Bu açıklama bana İçişleri Bakanımızın açıklamalarını hatırlattı. Çoban uyursa, sürüden çalınan kuzuların hesabını sürü ne bilsin! Rahmetli Tevfik Fikret, Osmanlıdaki vurgun, talan ve rüşvet için bakınız ne yazmıştı. Günümüzde mirasta aynı miras. Ulusal Kurtuluş Savaşımızda, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki milletvekillerimiz, askere tütün alınması için Yirmişer liralarını bağışlamışlardı. Mustafa Kemal döneminde; maaşları bir albayın maaşı kadar olan milletvekillerinden de Yüzer lira kesilerek hazineye bağışlanmıştı. Şimdi Sayın devlet Büyüklerimiz ve Türk halkının demokratik temsilcileri, siz bir önerim var: Vicdanınız elverirse, dünyadaki tüm devletlerin memur ve emekçilerine vermiş olduğu maaşlara ve askari üçretlere bir bakar mısınız?
Han-ı Yağma 
Bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır
Huzurunuzda titriyor - bu milletin hayatıdır;
Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtaz
ır!
Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır, hapır...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
Bu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir!
Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
Haseb, nesep, şeref, oyun, düğün, konak, saray,
Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay;
Bütün sizin, bütün sizin, hazır, hazır, kolay, kolay...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar
Gurur-ı ihtiıamı var, sürur-ı intikaamı var.
Bu sofra iltifatınızdan işte ab u tab umar.
Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış, kapış, çanak, çanak...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!


  

İzleyiciler

Blog Arşivi