12 Mart 2011 Cumartesi

327-İDDİA,SAVUNMA VE YARGILAMA MAKKAMLARI

OSMAN TÜRKOĞUZ
İzmir; 11 MART 2011

SAVUNMA, İDDİA VE YARGILAMA (KARAR) MAKAMLARI!
                         “Savcı ile Avukat bir tutulmaz!”
                   Silivri duruşmalarında bir Mahkeme Başkanı, Sayın                                                                   Mehmet Karababa

        “Ben, avukatlarla hâkimlerin yemek yemesi nasıl doğru değilse, savcılarla polislerin yemek yemesini doğru bulmuyorum. Amerika’da savcılar, sanık lehine delil toplamaz. Ama bizde savcılar hem aleyhte hem lehte delil toplarlar. AYRICA AVUKATLAR PARA KARŞILIĞI HİZMET VERİR. SAVCILAR VE HÂKİMLER İSE KAMU ADINA HİZMET EDER VE MAAŞ ALIR. BU NEDENLE AVUKAT VE SAVCILARIN MAHKEME HEYETİNE EŞİT MESAFEDE OLDUĞUNU DÜŞÜNMENİZ YANLIŞTIR. Burası Amerika değil. Hâkim ve savcı nasıl oturup kalkacağını sizden öğrenecek değil.” Mahkeme Başkanı Sayın Mehmet karababa. YAZILI Basınımız.
        Türkiye Cumhuriyetinde; bir ceza Mahkemesi:
        1*-İddia Makamı,
        2*-Savunma Makamı,
        3*-Yargılama ve Karar Makamlarından oluşmaktadır. Bu üç makam olmadan Muhakeme—Yargılama— yapılamaz. Bir Sanığın Avukat tutacak parası yoksa ücretini devletimizden almak üzere, o yerin Barosu tarafından bir Avukat, Savunma makamı olarak görevlendirilir.  Bu üç makam da, maaş aldıkları yerlere göre değil de bir hakkın adilce tahakkuku için, YARGI ERKİNİ kullanmak üzere var olmak zorundadırlar. Biri birlerine göre de üstünlük ve öncelik ileri sürülemez. Nazi Almanyası ve Stalin Rusyası hariç! Maaş alma durumu bir makama öncelik ve itibar kazandırıyorsa, SAVUNMA MAKKAMLARINI HAZİNE AVUKATLARINDAN TEŞEKKÜL ETTİRELİM. Anayasa Mahkememizin Örnek Başkanlarından Sayın Yekta Güngör Özden’inde bir Savunma Makamı temsilciliğinden geldiğini de unutmayalım.
        “Sanıklık”,bir suç zanlısına mahkeme tarafından verilmiş, birçok hakları olan bir sıfattır. Ülkemizde, neyin ne olduğu hiç belli değilken, sayılamayacak kadar çok askere, bilim adamlarına ve gazetecilerimize idari makamlar tarafından suçluluk damgası suç! Dosyaları hazırlanarak ilgili Müddei hususilere teslim edilmeden vurulmuştur. Amerika’da bu duruma hiç rastlanılamaz.
        3–7 Mart 2003tarihinde oynanmış olan bir harp Oyunun dosyaları, bir ”Taklib’i hükümet” suçunun belgeleri olarak özel mahkemelere, Başsavcılığını ilan eden Amerikan Başkanının himayelerinde BEŞ SENE SONRA sevk edilemez. Kaldı ki, bu Harp Oyununa emirle, not almak için, iştirak ettirilenlerin çoğu emekli olmuş, birçoğu da daha büyük komutanlıklara geldikleri halde, NE BU KONUDA BİR TOPLANTI YAPMIŞLAR NE DE MADDİ BELGELER, HAZIRLIKLAR VE SİLAHLAR TEMİN ETMEMİŞLERSE! Darbeler üç kıçıkırık silahı gömerek yapılmamıştır. Adama gülerler. Dümdüz arazilerde Dozerlerle, zar, zor, gece yarıları çıkarılan pırıl, pırıl yağsız, parafinsiz ve ambalajsız silahlara ulaşılarak darbe yapıldığı nerde görülmüştür. Yağmur sularından etkilenmemesi için çok sıkı ambalajlanan silahlar, özenle hazırlanmış meyilli araziye gömülür. Ben, Amerikalıların Ünlü Yeşil bereli RANGER birliklerinde komando kursu görmüş bir jandarma komando subayıyım. Bendeniz; olası bir işgal anında; özel kişilerce kullanılmak üzere Silahlarla o silaha ait fişekleri ve cephaneleri beraber gömen subayı, haşat ederdim. Hadi canım sende! Amerika’da bu şekilde bir suç ve dava olamaz! Almanya’da Hitler Sapığı iktidara geldiğinde; Jozef Stalin, Rusya, Ukrayna ve Beyaz Rusya’da toplam olarak 625.000) özel görevlinin kullanacağı silah ve cephaneyi toprağa gömdürmüş; bu yerleri Almanların işgal etmesiyle de, Almanlara karşı kullandırtmıştır. PS: Bu konudaki araştırma yazımı taktim edeceğim.
        Bendeniz bu tartışma ile bir mahkemenin yüce başkanının fikrini açıklamasını hayretle karşılayamadım. Sayın Avukat, ilkel şeriat devletleri dışında uygulanmakta olan Evrensel Pozitif Hukuk kurallarını açıklıyor; Sayın Mehmet Karababa da Türkiye’nin yeni yargılama hukuku uygulamasını itiraf ediyor.
        Sayın Avukat ile Sayın Savcının mahkeme heyetine farklı mesafede olduğu büyük bir gerçektir.
        1*Sayın İddia Makamlarının arkasında, bu Pehlivan Tefrikası davalarının Türkiye Başsavcısı Sayın Recep Bey vardır. Savunma Makamlarının arkasında da, Avukat olduklarında giymiş oldukları yakası solarak, ezilmiş siyah bir avukatlık cübbeleri vardır.
        2*Sayın, bu ünlü davaların güçlü ve Ankara’dan tam destekli, İddia Makamı Zekeriya Öz Beyin itiraflarından öğrendiğimize göre de; bu Davalar için hazırlanmış olduğu tüm davranışlarından anlaşılan Polisimizin ve RECEPKO’LARIMIZIN hazırlamış oldukları suç dosyalarını ve dahi iddianameleri mahkemelere bir imza ile göndermenin Müddeilere düşmüş olduğunu öğreniyoruz.
        3*Hâlbuki tüm Savunma Makamları, savunmalarını kendileri hazırlayarak, bilgisayarlarına yüklediklerini ve çıktısını alarak yalınız ilgili makamlara ilettiklerini tüm dünyanın bilmiş olduğu bir gerçektir!
        4*Bu Davaların İddia Makamlarının altlarında devletin tahsisli arabaları vardır. Arkalarında da elleri tetikte korumaları ve lojmanları da vardır. Savunma Makamlarının korunmaları Allahlarına kalmıştır.
        5*Sayın Özel görevli ve Türkiye Başsavcısından tam destekli İddia Makamları, posta ile gönderilen “Darbe planlarındaki sanıklar! Aleyhindeki belgeleri çürütmek için! Onlar lehine Donanma Komutanlığı taban döşemelerinin altından eski masalların tıpkı kopyasını bularak,163 Kahramanı yeniden tutuklatırlar!
        Sayın Savunma Makamları da, çiğnenen Evrensel hukuka dayalı insan hakları ve Usul Hukuku ADINA HOPLAYARAK ZIPLARLAR! Suçları vatan savunması olan bu suçluların! Eşleri ve Çocukları bu haksızlıklar karşısında baygınlıklar geçirerek bu suçluların! Resimlerini ve sırtlarından derileri imiş gibi soyulan Üniformalarını koklarlar.
        6*Kendilerine Bu davaların Türkiye Başsavcısı tarafından
Verilenleri, bu davalardaki başarıları nedeniyle nice yüksek makamlar beklediği halde; bu davaların Savunma Makamları da, evlerinin ve iş yerlerinin aranılarak sanık listesine girmeleri zamanını ve sırasını beklenmektedirler.
                 “BURASI AMERİKA DEĞİLDİR!” Mahkeme Başkanı Sayın                                                                    Mehmet karababa.
        Bu, son suçlama ve yargılama olayları ve Sayın Türkiye Başsavcısı’nın beyanatları üzerine verilmiş en doğru bir Hâkim karardır!
        1*-Amerika Birleşik Devletlerinde bir Başkan—Aynı zamanda Başbakandır da—“Ortada hiçbir belge yok iken kalkıpta:
        “Ben bu davanın başsavcısıyım. Bu davanın ucu nereye kadar giderse, Polisimiz ve Savcılarımız oraya kadar gidecekler!”Diyemez. Zira Amerika Birleşik Devletlerinde kanunlarına sıkı, sıkıya bağlı POLİS, FBİ, CİA, FEDERAL SAVCILAR, FEDERAL MAHKEMELER VE BASIN VE EGEMENLİĞİN SAHİBİ UYANIK BİR SEÇMEN KİTLESİ VARDIR! Böyle konuşan bir Başkanı önce tam teşekküllü bir ASKER HASTANESİNE  SEVKEDERLER SONRA DA DEFTERİ Kebirini yasal bir izlek sonunda dürerler. Bu beyanatı dinleyenler de:                 ”Ula Coni, bizim Başkan dellenmiş mi!”Derler VE Mısır gevreklerini de keyifle ve çıtır, çıtır yerler!
        Amerika Birleşik Devletleri Ceza Mahkemeleri JÜRİLİDİR. Yargılanmakta olan sanığın yükletilen suçun sahibi olup olmadığına JÜRİ karar verir. İddia Makamı ile Savunma Makamı, Mahkemenin Yargıcına ve Jüriye eşit mesafede ve konumdadır. İddia Makamının, Sanıkları, Tanıkları, Polisi ve Bilirkişileri sorguya çekme hakkı Savunma Makamına da tanınmıştır. Savunma makamı, dava konusu olay hakkında araştırma ve delil toplama ve bunları mahkemeye sunma ve Jüri üyelerine delillerini gösterme hakkına da sahiptir. Bunlar, bir ceza davasının bulunmazsa olmaz öğeleridirler. Bir Amerikan Mahkemesi Yargıcının duruşmaya geç gelen İddia makamı sahibini (21 saat) odasına hapsettiği de unutulmamalıdır.
        Sayın Recep Beyimiz; İskenderun’da buyurdular kim:”Mahkemeler süratle karar vermelidirler!”Bu, dış ve iç baskılar üzerine:”Aman Beyler, iş tersine dönmek üzere, meseleleri tatlıya bağlayınız!” Talimatıdır. Amerika’da hiçbir Adli, İdari ve Askeri yetkili böyle bir beyanatı uluorta ve yüksek sesle tüm dünyaya karşı veremez.
        Amerika’da; bütün dünyanın gözü önünde çalınmakta olan davula, Mahkeme Başkanı DAVUL, o Mahkemenin iki Üyesi de DÜMBELEK diyemezler!
        Amerika’da Mahkemeler elde edilen delillere göre objektif olarak karar verirler. Dünyanın hiçbir mahkemesinde de” suret dosyalar üzerine (162) Kahraman ve Masum devlet hizmetlisi yeniden, yeniden tutuklanamaz. Ve:”Yeni deliller ve kanıtlar bulunabilir”Mesajı dışarıya:”Elinizi çabuk tutun aman, ne yapıp, yaparak yeni deliler ve yeni kanıtlar yaratın! X-“TOUTE ET SAN DESSUS DESSOUS!”YA DA, Fransızcaya adapte bir Türkçe deyim ile:”X1Les affaires sont fourchetes nous fuoillons! Mantığı ile BU KAHRAMANLARIN tutukluluk hallerinin devamına karar verilemez.
        2*-Amerika’da; Anayasanın 145’inci maddesine aykırı olarak, geceyarısı Ekspresi hızı ile muhalefet partileri uyutularak, askerler aleyhine yasa çıkartılamaz.
        3*-Amerika’da Harp oyunu dosyaları benzerleri ileri sürülerek, tebligat yapmadan, şerefli insanların evleri ve iş yerleri yeni yetme polis müfrezeleriyle basılarak, karısının ve kızının çeyiz sandıkları aranamaz. Amerika’da; Amerikan Silahlı Kuvvetleri küçük ve suçlu duruma düşürecek eylemler de hiç olamaz ve dahi yapılamaz!
        4*-Amerika’da, tutuklananların başları polis elleriyle bastırılarak, hiçbir kimse polis arabasına bindirilemez. Daha fazla saymaya da gerek yok. Sayın Hâkim Mehmet karababa’nın: ”BURASI AMERİKA DEĞİLDİR! ” SÖZÜNE YÜREKTEN KATILIYORUM.
        X-X1-HERŞEY ALT, ÜST OLDU; İŞLER DE ÇATALLAŞTI TÜYELİM!

326-ŞERİAT YARGISI!

OSMAN TÜRKOĞUZ
 İzmir;08 Ocak 2009.                                                  
                                     

ŞERİAT YARGISI”,”YARGI ŞERİATI”,
                                               ÇAĞA DÜŞMAN BİR KAFA!
“Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını GERÇEK VE TÜZEL KİŞİLERİ BAĞLAR.”Anayasa md.153 son fıkra.%92,7
KABUL OYU İLE!
                  Çağa ve akla düşman bir kafa,”Dostluk ve Paylaşım”, adı altında, bilgisayarıma girerek, bana çağdışı ve hiçbir esasa dayanmayan, kulaktan dolma masallar iletmiş! Yanıtlamaya bile değer bulmadığım bu masalları, hemen sildim. Çok sevdiğim ve değer verdiğim bir ÇAĞDAŞ VE ATATÜRKÇÜ Dostum ısrar etti.”Bu çağdışı sayıklamaya bir yanıt vermelisin”, dedi ve sildiğim iletiyi benim adresime yeniden iletti.
                   O Beyefendinin yazısının başlığı, “YARGI ŞERİATI!” Allah! Allah dedim, Şeriatın Yargısı, Şeriat Hükümlerine göre Yargı, ŞERİ ŞERİF HÜKÜMLERİNE GÖRE YARGI OLUR.
Bu kelimelerin sözlük anlamlarına bir göz atayım dedim ve sözlükleri açtım.
                  

İzleyiciler

Blog Arşivi