12 Mart 2011 Cumartesi

326-ŞERİAT YARGISI!

OSMAN TÜRKOĞUZ
 İzmir;08 Ocak 2009.                                                  
                                     

ŞERİAT YARGISI”,”YARGI ŞERİATI”,
                                               ÇAĞA DÜŞMAN BİR KAFA!
“Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını GERÇEK VE TÜZEL KİŞİLERİ BAĞLAR.”Anayasa md.153 son fıkra.%92,7
KABUL OYU İLE!
                  Çağa ve akla düşman bir kafa,”Dostluk ve Paylaşım”, adı altında, bilgisayarıma girerek, bana çağdışı ve hiçbir esasa dayanmayan, kulaktan dolma masallar iletmiş! Yanıtlamaya bile değer bulmadığım bu masalları, hemen sildim. Çok sevdiğim ve değer verdiğim bir ÇAĞDAŞ VE ATATÜRKÇÜ Dostum ısrar etti.”Bu çağdışı sayıklamaya bir yanıt vermelisin”, dedi ve sildiğim iletiyi benim adresime yeniden iletti.
                   O Beyefendinin yazısının başlığı, “YARGI ŞERİATI!” Allah! Allah dedim, Şeriatın Yargısı, Şeriat Hükümlerine göre Yargı, ŞERİ ŞERİF HÜKÜMLERİNE GÖRE YARGI OLUR.
Bu kelimelerin sözlük anlamlarına bir göz atayım dedim ve sözlükleri açtım.
                   ŞERİAT: A.İ.1-İcmayı Ümmet.2-İmamların İçtihadı ile kurulmuş temel. Dini temellere dayanan islamın hükümleri.
                   İCMA’I ÜMMET, İslam Hukukunda, çok önemli bir kurumdur.
                   İCMÂ=Cem etmek, toplamaktır. İçtihatlarına itibar edilen İslam Bilginlerinin, bir hukuk meselesinde, birbirlerinden habersiz olarak, ittifak etmeleridir.
                   İCMA’I ÜMMET’TE AYNI ANLAMDADIR. Kur’an ve Hadis hükümlerindeki kararsızlıkları ve aykırılıkları çözmek için, Medine Büyüklerinin ittifak halinde verdikleri kararlar.
                   Burada; bilgin geçinenlerin es geçtikleri iki husus vardır:
                   1-YENİ İÇTİHATLA BERABER, ESKİ İÇTİHATLAR DA YÜRÜRLÜKTE KALIRLAR.
                   2-BİR HUKUKİ MESELEDE, İÇTİHATTA BULUNANLARIN HEPSİ ÖLMEDEN, O İÇTİHAT UYGULANAMAZ.
                   Din, bölünmeleri ve parçalanıp, dağılmaları toplamak için var olan en güçlü bir sosyal araç değil midir? Kuran’ı Kerim, bu amaç ve gayeler için ihdas edilmemiş midir? Pekiyi, öyle ise nedir bu Mezhepler ve Tarikatlar! İslam’da,(73)mezhep var, tarikatların sayısını da Ulu Tanrımız bilir. İslamın Yüce Kitabı Kur’anı Kerim, birleştirici sıfatını ve görevini mezhep ve tarikatlara devretmiş olmuyor mu?
                   Dokuz sene gibi uzun bir zaman diliminde hazırlanarak, Osmanlı İmparatorluğunda yürürlüğe giren, MECELLE’İAHKÂM’I ÂLİYE-KISACASI MECELLE-DÖRT MÜSLÜMAN MEZHEBİNİN İÇTİHATLARINA GÖRE HAZIRLANMIŞ! ALEVİ DİNDAŞLARIMIZ YOK SAYILMIŞLAR!  
                   Bu insanlar, Osmanlı İmparatorluğu’nun vatandaşları değiller miydi? Askerlik yapıp, vergi vermiyorlar mıydı? Padişah’ı Ruyu zeminler uğruna da ölmüyorlar mıydı?
                   1869 yılında; dünyada en iyi medeni kanun olan 1804 tarihli KOD NAPELEON’U Ahmet Cevdet Paşa kabul ettirmeyerek, Padişah Abdülaziz’in iradesi ile yürürlüğe sokulan MECELLE ile İslam dinindeki bölünmeyi resmen onaylamıştır. Avrupa ülkelerini tek hukuk uygulaması birleştirirken, Osmanlı imparatorluğu da, ülkesi genelinde uygulattığı çok hukukla dağılma sürecini tamamlamıştır.
                   “YARGI ŞERİATI”, diyen bu vatandaşımızın, ne demek istediğini, ilk önce ortaya çıkaralım. T.D.K. Türkçe Sözlük. C.2.S.1599,  
                   YARGI:1-Kavrama, karıştırma ve değerlendirme gibi yollara başvurularak; kişi, durum, ya da nesnelerin eleştirici bir biçimde değerlendirilmesi, HÜKÜM.
                   2-Yasalara göre, mahkemede, bir olay ya da olgunun doğumuna etken olan sebeplerin de göz önünde bulundurularak değerlendirilmesi sonucu verilen karar. KAZA.
                   TÜRK YARGISI denilince, yargı sistemimiz anlaşılır.    
                   Her hangi bir konuda, analiz, sentez ve yorum yaptığımızda; ya da her hangi bir olaydan ve ya durumdan sonuç çıkardığımızda da,”TÜRK YARGISI denilir. SONUÇ.“YARGI ŞERİATI başlıklı yazının ilk satırını ele alalım:
                   “Yargının muhalefeti ile işgöremez hale gelen bir hükümet ve halkın taleplerine pranga vuran bir anlayış sükûneti-aynen aldım- Yargı, eleştirilere bile Padişahtan öte bir yaklaşımda. Kendi şeraitini terk edip, ülkemizi bir yargıçlar cennetine ya da mezalimine çevirdiler.”Benim, aklı geçmişte kalan vatandaşımın, ne hukuk bilgisi var, ne de, CHARLES LOUİS DE SECONDAT MONTESQUİEU= KUVVETLER AYRILIĞI KURAMINDAN HABERİ VAR!
                   18.Ocak.1689 tarihinde, Bordeaux’da doğup,10,Şubat. 1755 tarihinde vefat eden MONTESQUİEU’NUN kuramı, bugün, en ideal devlet güçlerinin sorumluluk bölgelerinin tayininde kullanılmaktadır. Bir devletin yönetiminde, ahenkli bir şekilde; bir birlerinin yetki alanlarına müdahale etmeksizin çalışacak üç güç vardır. Bu güçlerin alanlarının sınırları,    anayasayla ve yasalarıyla çizilmiştir.
                        1-YASAMA GÜÇÜ.(YASAMA ERKİ,)
                   2-YÜRÜTME GÜÇÜ.(YÜRÜTME ERKİ,)
                   3-YARGI GÜÇÜ.(YARGI ERKİ.)
                   Bunların görevleri belli ve sınırlıdır. Her güç, kendi sınırları içersinde, anayasa ve yasalarıyla belirtilen görevlerini, usulüne uygun olarak, yerine getirmek zorundadır. Yoksa.”YALINIZ BERLİNDE DEĞİL, TÜRKİYE CUMHURİYETİN’DE DE YARGIÇLAR VARDIR!”AFFEDERSİNİZ BU YAZI YAZILDIĞINDA VARDILAR!27 Şubat 2011).
                   Benim, bu, rüyagörmektedevam eden Vatandaşım;”YARGIÇLAR’A” yüklenmiş, Fırsat vermişken, bu konuda gerekli bilgiyi vereyim de; hangi yargıçlara yüklendiğini anlamış olalım. Yalınız; peşin olarak söyleyeyim de, sonraları yazmadınız demesinler. Anayasamızın Turgut Özal hediyeli Başkanı Sayın Haşim Kılıç, YARGIÇ DEĞİLDİR, ONA BOŞUBOŞUNA KIZMASINLAR. ESKİŞEHİR, İKTİSADİ VE DAHİ TİCARİ İLİMLER AKADEMİSİNDEN VE KENDİLERİNİ BU MAKAMA TAŞIYANLARDAN İCAZETLİDİR. Mahkemelerimiz hakkında da bilgi vereyim: Yüksek mahkemelerimiz, anayasamızın koruması altındadırlar ve anayasamızı korumakla da mükelleftirler:
                   1-ANAYASA MAHKEMESİ.
                   2–1-YARGITAY MAHKEMESİ.
                     3-2ASKERİ YARGITAY MAHKEMESİ.
                     4 -DANIŞTAY.
                   5-YÜKSEK ASKERİ İDARE MAHKEMESİ.
                   6-SAYIŞTAY.
                     7- YÜKSEK SEÇİM KURULU.
                   8-YÜCE DİVAN-ANAYASA MAHKEMESİ-
                     9 -İHTİLAF MAHKEMESİ.
                   10-YÜKSEK VERGİ MAHKEMESİ.
                   Xy: Bunların da dışında; Silivri Ergenekon ve dahi Balyoz Mahkemeleri vardır!
                   Bunun dışında,
                   1-Adli yargı,
                   2- Askeri yargı,
                   3-İdari yargı vardır.         
                   Ağır Ceza,  Asliye Ceza ve Asliye Hukuk; Sulh Ceza ve Sulh Hukuk Mahkemeleri vardır. Bunalımlı dönemlerde de Sıkı Yönetim mahkemeleri vardır.
                   Benim, kendinden menkul değerlere sahip kafalı vatandaşım; dedelerimin, kanlarının ve canlarının bedeli olarak kurdukları bu ÇAĞDAŞ VE ATATÜRKÇÜ CUMHURİYET SİSTEMİMİZE SÖZ SÖYLEMEYE SIKILMIYOR MUSUNUZ? Şimdi, sıkılmaya da gerek te kalmadı ya!
                        Bu yargıçların hangileri, sizin o canım hükümetinizin önüne taş koyuyor! Sıkılma, söyle de rahatla! Memurluk sıfatları biten Emekli devlet memurlarımız, her konuda yazı yazmakta hürdürler. Maşallah, siz bile bilmediğiniz konularda, karalama yazıları yazıyorsunuz! Nazar değmez inşallah!
                   Benim kalemşor kardeşim; T.B.M.MECLİSİ, anayasa ve iç tüzük hükümlerine göre çalışmak durumundadır.—Bu yazı yazıldığında öyleydi!-- Anayasamızın temel ilkelerine, Cumhuriyetin niteliklerine, 174’üncü maddenin sınırlarına, objektif ölçülere, çağdaş hukuk kurallarına ve TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN ÖZÜ VE NİTELİĞİNE, KAZANILMIŞ ÇAĞDAŞ HAKLARA UYMAK zorundadır.—O zaman böyleydi!--         Hiçbir kimseye ve topluma zarar vermeden, Kuran’ı Kerimin dışına çıksanız, size hiçbir kimse bir şey demez. Amma ve lakin Anayasanın dışına çıkarsanız,   sizi kimseler koruyamazlar ve dahi kurtaramazlar. Güvendiğiniz dağlar ova olur! Ama bu iş biraz zaman alır! O zamanlar böyleydi ya!
                   1762 yılında; 23 yaşındaki bir İtalyan Genç; “Suçlar ve Cezalar”, adlı bir kitap yazmış; Gencin adı BACCARİA. Bakınız ne diyor Baccaria:”Bu kitabım, bir masumun bir damlacık gözyaşını dindirirse, başarılı olmuş sayılırım!”
                   Siz,”kendi şeriatını terk edip”, buyurmuşsunuz: Hangi şeraitini!
         Araplardan bize geçenini mi? İkinci Mahmut;1830’dan sonra; memurlar için bir ceza kanunu yaptırmıştı, 1840’da bir Fransız kanununu tercüme ettirerek yürürlüğe sokmuştuk! Daha sonraları, Fransız Ticaret Kanunu ve çeşitli insan! Hukukçu yapımı kanunları ülkemizde yürürlüğe soktuk.23.Aralık.1876 tarihinde de, Belçika’nın 1831 tarihli anayasasını tercüme ettirerek, Avrupalı delegelerin korkusu ile top atışlarıyla ilan ettirmedik mi? İncele de bir bak; Vatan Haini Nemrut Mustafa’nın, Mustafa Kemal ve vatansever dava arkadaşlarını kimlerden tercüme ettikleri ceza kanununa dayanarak ölüm cezasına çarptırdıklarını bir öğren. Sizin, terk ettiğimiz Şeriat diye çırpındığınız  “şeraitiniz! Bu mu? Siz; Osmanlının almış olduğu batı adalet sistemine de karşısınız. Sizin özleminiz; KADI, KAZASKER, ŞEYHÜLİSLAM-MÜFTÜ- FETVA’DAN KURULU BİR ÇAĞDIŞINDA BIRAKTIĞIMIZ ADLİ SİSTEM! Benim, Gerici vatandaşım; O Montesquieu ne demiş, bir okuyalım:
                   “CUMHURİYET, ERDEMLİ İNSANLARIN REJİMİDİR.”
                   “ULUSUN YARGIÇLARI, YASAMA SÖZLERİNİ SESLENDİREN AĞIZDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR”.
                   “ADALETİN BULUNMADIĞI YERDE, HERKES SUŞLUDUR.”
                   “HÜRRİYETE KARŞI GÜVENİ KALMAYAN BİR TOPLUM, DERHAL YIKILIR.”
                   “DÜŞÜNMEYİ BİLMEYEN, SEVMEYİ, İNANMAYI BİLMEZ.”
         Victor Hugo da iyi bir adalet tanımı yapmıştı:”EN İYİ ADALET İNSANIN VİCDANIDIR!”Bazı insanların vicdanları bir çuval kömüre satılmışsa, adaletin tanımı da değişir:”En iyi adalet bir çuval kömürdür!” Olur! Kok mu; linyit mi diye sormayınız; kokusu seçimlerden sonra çıkmaktadır!
                   “Mecelle ve Mecelle kadılarını yitirdim”, diye, yüreğinizin yandığını hissediyorum. MECELLE, dokuz senelik bir insan emeğinin ürünüdür. Kuran’da ümmet tektir, Mecelle’de DÖR TÜR ÜMMET VARDIR! Kim böldü kim topladı! Mezhepler, Tarikatlar, Cemaatler, İmamlar, Hocalar ve Azınlık Mahkemeleri Türk Milletini, bölüm,  bölüm böldüler. TÜRK MİLLETİNİ bir araya kim ne ile ve nasıl topladı? Utanmayınız da, siz söyleyiniz, LÜTFEN! Mecelle’nin, miras, aile hukuku gibi bölümlerini1917’de, Enver Paşa hazırlattırma dı mıydı?
                        Bir Hanefi, bir Şafii, bir Maliki, bir Hanbelî, bir Alevi ve bir de Gayrım üslüm vatandaşımızın, kavgalı ve nizalı bir davası var. Nasıl, neye göre ve hangi içtihada dayanarak bu davayı çözeceksiniz?
                   Benim Gerici Vatandaşım; Peygamberimizden beri gelen bir Tanrısal uygulama var. Cebrail Aleyhiselamın tebliğine göre; cinsel gücü tekleyen Müslüman-
Erkeklerin ERİŞTE-Ev Makarnası- yemesi emredilmiş! Günümüzde ve niçin; genci, ihtiyarı ve politikacısı VİAGRA kullanıyorlar! Hatta Milletimizin parası ile USA’YA giderek, niçin çubuk taktırıyorlar!
                  “ZAMAN DEĞİŞİRSE, HÜKÜMLER DE DEĞİŞİR!”
                   “ZAMAN SANA UYMAZSA, SEN ZAMANA UYMALISIN.”
                   Affınıza sığınarak, size biraz da, İslam dinin Yüce Kitabından, KURAN’DAN söz etmek istiyorum. Kur’an, tamı, tamına 6217 ayetten oluşmaktadır
                        Bu ayetleri, şu başlıklar altında toplayabiliriz:
                   1-İBADET AYETLERİ,
                   2-MUAMELAT AYETLERİ,
                   3-MESELLER,  NASİHATLIK, ÖYKÜLER.
İbadet ayetlerinin değiştirilmesi söz konusu değildir ve değiştirilemezler de. Çoğu, Tevrat’tan, Yahudilerden geçen mesellerle de kimsenin bir problemi yoktur ve olamaz da. Zaman değiştikçe değişecek olan hükümler de, bu MUAMELAT hükümleridir. Asırlarda beri, bir torbaya konularak, en yüksek yerlerde korunan ve hiç açılmayan, açılsa da ne dediği anlaşılmayan Kur’anı Kerim, insanlarımızı korkutmada ve Arap kavmini yüceltmede kullanılmıştır. Tanrı emri, kadınlara yasaklarla dopdolu olarak anlatıla gelmiş, öyle de uygulanmıştır. Kadınlarımız, kümes tavuğu durum ve derekesine indirgenmiştir. İmrenilen ve özlenen şeriat bu mu? Bizim mahkemelerimizi ve yargıçlarımızı beğenmeyen, adalet sistemimize de RAYTİNK ÖLÇÜSÜ sokmak isteyen vatandaşımız; size, örnekleriyle sorular sormama izin veriniz, yanıtlarınızdan, imrendiklerinizin iç yüzünü bizler de öğrenmiş oluruz. Aziz Kardeşim, ne olursunuz bana Silivri’yi sormayınız! O başlı başına bir öykü. 
İSLAM HUKUKUNDA CEZALAR.                                                                                                                                A-Kısas, cinayette, ödeşme. Öldürenin, ölenin yakınları tarafından
Öldürülmesi şeriat hukuku gereğidir.
                   1-Cana karşı kısas.
                   2- candan aşağıya kısas.
                   3-Uzva karşı kısas. Cinayetin taammüden işlenmesi gerekir. Allah göstermesin, Oğlumuz Bilal; RAHMETLİ SEVİM TANÜREK HANIM SANATCIMIZA, özlediğiniz ŞERİAT’IN UYGULANDKIĞI BİR ÜLKEDE, ÇARPARAK ÖLDÜRSEYDİ! Sonucunu bile düşünmek istemiyorum!
                   B-Diyet; ölümle ya da yaralanmayla sonuçlanan suçlarda; kısas istenmediği, ya da kısasın uygulanma alanı bulunmadığı hallerde uygulanır.
                   C-Hadd, İslam Hukukunda, bazı suçlar için, Kuran’da belirtilmiş, değişmez cezalara Hadd denilir. Hadd cezası ile karşılanan suçlar, şunlardır.
                   1- Zina suçu cezası, RECM ya da sopa dayağı.
                   2-Zina iftirası suçu( kazf) cezası (80) sopa.
                   3-Hamr- içki içme- suçu cezası 80 sopa. Sonradan konulmuştur!
                   4-Hırsızlık suçu cezası, çaprazlama, el, ya da ayak kesme. Sağ el, sol ayak gibi.
                   5-Yol kesme suçu, cezası; el ve ayak kesme, sürgün ve ölüm.
                   Kuran’da İçki içmek cezası yok iken; Hz, Ömer Halife olduğunda bu cezayı getirmiştir. Zina suçu için, Kuran’da sopa cezası varken; sonradan RECM cezası getirilmiştir.
                   Esrar, Eroin gibi keyif verici maddelerin kullanılması için Kuran’da ceza hükmü yokken; bunları kullananların kafalarını kopartan Suudi’ler,   Kuran’a yeni bir suç eklemişlerdir!
                   Kur’anı kerimde;24’üncü sure2’inci ayette, zina suçu için (100) değnek yazılı iken; Hz. Ömer zamanında, sünnete dayanılarak, RECM cezası getirilmiştir! İslam’da, ilk RECM cezası, Tevrat hükümlerine göre, zina yapan bir Yahudi kadınına, çocuğunu doğurduktan sonra, Hz. Muhammet tarafından uygulanmıştır.
                            BEKLEME SÜRELERİ(İDDET MÜDDETLERİ).
                   Bakara-İnek- Suresinin 234’üncü ayetine göre.
A-    Kocası öle Hür Kadınların iddet müddetleri.4 ay,10 gündür.
B-    Köle Kadınların iddet müddetleri2 ay 5 gündür.               
C-    Kocasından boşanmış Hür Kadınların iddet müddetleri,3 aydır.
D-    Kocasından boşanmış Köle Kadınların iddet müddetleri de1,5 aydır.
          4-TÜRK MEDENİ KANUNUNA GÖRE İDDET MÜDDETİ. (4)

*Kocası ölen;
*Boşanan,                                        
*Evliliği butlanla sona erdirile kadının iddet müddeti(300) gündür. Nereden nereye getirilmişiz
                ŞİMDİ GELELİM ŞERİATIN MİRAS MESELESİNE!
                   İslam miras hukukuna, ilmi feraiz denilir. Kur’anı kerim’in 4’üncü NİSA Suresinin7,14,33 ve 175’inci ayetlerinde düzenlenmiştir. Mirasçılar, 3 gruba ayrılmıştır.
                   A-Eshab-ül feraiz ya da Zevu’l Feraiz.
                   B-Asebe.
                   C-Zevu’l Erhâm.
         A-Bu mirasçı grubuna girenler; Kur’anı kerime göre, belirlenen miras paylarını almaya hak kazananlardır:
                   1-kız çocukları(Erkek çocukları ile payları farklıdır!)
                   2-Ana.
                   3-Baba.
                   4-Erkek kardeş.
                   5-Kız kardeş( Erkek kardeşle payları farklıdır!)
                   6-Karı.
                   7-Koca.
                   8-1’e tanınan hak, oğlun kızına.
                   9-3’e tanınan hak, büyük babaya.
                   10-2’iye tanınan hak, büyük anaya.( Daha sonraları, erkek kardeşlere tanınmıştır!)
                   11-Ana bir, baba ayrı erkek kardeş!
                   12-Baba bir, ana ayrı erkek kardeş!

Önce bunlar mirastan pay alırlar: mirastan pay artarsa, ASEBE PAY ALIR.
                   ASEBE.
         Murisin erkek yanından, erkek hısımları 4 gruba ayrılır.
                   1-1’inci grup. Murisin erkek yanından, erkek art gelenleri.
                   2-2’inci grup, Murisin erkek yanından, erkek ataları.
                   3-3’üncü grup, Murisin babasının, erkek yanından, erkek ataları.
                   4-4’üncü grup, Murisin babasının erkek yanından, erkek art gelenleri.
                   ZEVU’L ERHAM. Murise, bir kadın aracılığı ile kan hımsı olanlar, ya da öteki iki gruba giremeyenler.
                   1-Birinci grup, Murisin art gelenleri,( kızının oğlu, oğlunun kızının kızı ya da oğlu)
                   2-İkinci grup, Murisin ataları(anasının babası, babasının anasının babası)
                   3-Üçüncü grup, Murisin anasının ya da babasının art gelenleri.( erkek kardeşinin kızı, ya da kız kardeşinin oğlu)
                   4-4’üncü grup, Murisin babasının ya da anasının atalarının art gelenleri(amcanın kızı, hala, dayı)         
Asebe ‘de olduğu gibi, birinci gruptan birisi varsa, ikinci gruptan olanlar, Murise daha yakın olsalar bile, mirasçı olamazlar.
Benim Dar’ul Harp inancı sahibi kardeşim, sizin ideal bulup, özlemini çektiğini şeriat, işte bu!
                   Boşanma nedenlerinden, LİAN’DAN söz edeceğim.
         Karısının işlediği zina suçunu DÖRT ERKEK TANIKLA kanıtlayamayan ERKEK’İN seçtiği boşanma yoludur! LİAN; ERKEK’İN DÖRT kez, doğru söylediğin hususunda yemin
Etmesi ve beşinci kez,”EĞER YALAN SÖYLÜYORSAM, ALLAH’IN GAZABI ÜSTÜME OLSUN!”demesiyle başlar.                         
         Kadın da, kocasının doğru söylemediğine yemin eder.”EĞER DOĞRU SÖYLÜYORSA, ALLAH’IN GAZABI ÜSTÜME OLSUN!”, DER.(24’üncü sure,6-9’uncu ayetler).                                                  
                   Lian ile boşanmada; zina şüphesi ile doğmuş olan çocuk, toplum dışı kalır, hayvan derekesine iner!
         Aziz vatandaşımız, yazdıklarınızı kısa, kısa vererek yanıtlarını da sıralayayım mı?“Ülkemizde ise, Kemalist DESPOTLUK! Vardır “
                   !“Bu ülkede, yargıçlarda-da bitişik- bilimsel gerçeklerle hareket edebilmelidirler. Kamuoyu yoklamaklarıyla halkın nabzını tutabilmeliler!”
         Sayın Beyefendi Kardeşimiz; sizin aklınız, televizyonların başvurdukları, seyirci çekme metotlarına takılmış! Yargıçlarımızın elleri anayasamızın ve yasalarımızın nabzındadır.(Daydı!” Yargıçlarımız; her hangi bir olayı; örneğin:”Hüseyin Üzmez, 14’lük bir kıza şey yapmış! Ceza verelim mi?”Diye, mahkeme salonunu dolduran meraklı seyircilere sorsunlar.
                   “İyi yapmış, cezaya gerek yok!”yanıtını alınca da beraat kararını çeksinler! Ya da; “Bir kısım dini ve dahi imanı bütün Müslüman kardeşlerimiz; Almanya’daki camilerde, ümmet’i müslümanın paralarını hortumlayarak, ülkemizde han, hamam ve dahi televizyon kurmuşlar. Ceza verelim miii?” Diye sorduklarında: Mahkeme salonunu dolduranlar, hep birlikte, ayağa kalkarak:
                   “Sakın haaa! Onlara, T.B.Milletvekilleri Meclisi, altın madalya verdiler! Beraat!”Dediklerinde;
                   “Sattım anasını, çaktım beraat kararını mı desinler!
                   Yoksa her mahkeme için, gazetelerimizde ve damadımızın televizyonunda anket mi düzenlesinler!
                  !”Padişahlıkta bile, bu kadar keyfilik görülmemiştir!”
                   !” Bakın, Yavuz Sultan Selim bir şeyden hiddetlenir, ferman buyururlar:”Tiz, bütün kâfirlerin kelleleri vurula!”.Bir günde, saray çalışanlarına kızar ve ferman buyurur:”Hepsinin de boynu vurula!”İran üzerinden gelen ipek alım- satımını bir ferman ile yasaklar.İstanbul-Edirne yolunda gördüğü ipek satıcılarının derakap boyunlarının vurulmasını ferman eyler.Bereket Şeyhülislam yürekli çıkar da fermanlarını rafa kaldırtır!Bu yetki, nerede var! Bu yetki, dinden mi, Kuran’dan mı alınmış! Hadi canım sende.
                  !” Kemalist ideoloji, bu son kararla, iflasın eşiğine gelmiştir.”Yok yav!”
                   !”Bu ülkede, hepimizin ise bize reva görülenleri Fransızlar K.Maraş’ta denediler ve Sütçü İmamları gördüler.”Çüş, desem eşekler alınırlar ve dahi utanırlar!
                   !” Verilen kararın-Anayasa Mahkemesi Kararı-hukuksal açıdan garabetine de girmeye gerek yoktur. Yargıçlar, anayasa’dan almadıkları haklarını kullanmaya kalkarak yeni bir şeriat ihdas etmişlerdir. Hukuk düzenini bozmuşlardır.”
                   !”Yargıçlar, kendi şeriatını tespit edip, ülkemizi bir yargıçlar cennetine ya da MEZALİMİNE çevirdiler.”Bendeniz, YARGIÇLARIMIZIN VEKİLİ değilim. Yargıçlarımız, bu utanç verici suçlamayı yanıtlar.
                   !”Dünya’da, şeriatla yönetilen iki ülke vardır:1-İsrail(Yahudi şeriatı)2-Vatikan, (Hıristiyan şeriatı).Bu asırda, bu denli bir kafanın ülkemizden çıkması, ekilen tohumların bereketini göstermektedir. ÜÇ ERKEK KARDEŞİNİ ÖLDÜRTEN, (40,000) Alevi Türkünün başını kestiren, Kafası kızdığında, TÜM KÂFİRLERİN KAFALARINI TİZ KESİN diyen Padişah’ı Zülcelâl, bu yargıçlardan daha iyi mi gösterilmek isteniliyor! Sayın Beyefendi; Yıldırım Beyazıt zamanında; yaşanmış bir KADILAR OLAYINI, KADIYAN’I FENAR OLAYINI okuyunuz da, o zaman ki Osmanlı adaletinin nasıl işlediğini anlayınız!
İsrail, Hz. Süleyman’ın kanunlarını kullanmıyor.1948 tarihinde, kurulduğunda da; Mecelle’yi ve Osmanlı kanunlarını kullanıyordu!
         Vatikan, 1929 PATTİ LATERANENSİ ANTLAŞMASI ile kurulmuş;044kilometre kare yüzölçümlü ve 440 vatandaşlı, sembolik bir devlet olup, kendisine ait topraklarda işlenen suçlar, İtalyan polisince takibata uğradığı gibi; suçlular da, İtalyan mahkemelerinde, İtalyan yasalarına göre yargılanırlar. Papa 2’inciJan Paul’u Vatikan’ın kendi arazisinde vuran M.A. Ağca, İtalyan mahkemesinde, İtalyan yasalarına göre yargılanıp, hüküm giymişti! Nerede kaldı ŞERİAT!                  
         Bir Türk vatandaşı olarak, sarf ettiğiniz sözlerden, tiksinerek utandığımı söylemek isterim. Sapla samanınızı ayıklamaya vaktim de yok. Bunları, sizin ve sizin gibilerin önlerine olduğu gibi koyuyorum. Beğendiğiniz ve gelmesi için can attığınız şeriat’tan bir örnek vermek istiyorum:
         İslamın Ulu Kitabı Kur’anı kerim’in,8’inci ENFÂL SURESİ’NİN 1’inci ve 41’inci ayetleri GANİMETLERİN taksimini düzenlemiştir. Okuyalım:
         1-”Sana harp ganimetlerini sorarlar. De ki:”Onlar, Allah ve Resul içindir. O halde Allah’tan korkun ve aranızda barış ve esenliği kurun. Ve eğer müminler iseniz Allah’a ve O’nun Resulü’ne itaat edin.”
         41-“Doğru ile yanlışın ayrılış günü, iki topluluğun karşılaştığı gün, kulumuza indirmiş olduğumuza inanıyorsanız şunu bilin: ganimet olarak elde ettiğiniz şeylerin beşte biri Allah’ a, Resul’e, Resul’ün yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışa aittir. Allah, her şeye kadirdir.”
         Bu apaçık ayetleri, tevile ve yorumlamaya gerek var mı? “Yok”, diyeceğinizi biliyorum. O zaman,  uygulamaya esas tutulan şu içtihat’a bir göz atalım.    
         “*Savaşa iştirak eden SÜVARİ’YE bir pay, ARAPATI ERKEKSE İKİ PAY, DİŞİ İSE BİR PAY DA DİŞİ AT’A VERİLSİN”. İSLAM Fıkhı, Tercüme eden. Mustafa Özcan. S.477–478,
         Benim hayal âleminde yaşayan Vatandaşım; bu paylar Arap atlarına verilmektedir. Develerin,  Katırların, Savaşa giren Türk atlarının ve dahi eşeklerin payları yok mu?
         Hani Şeriatın değişmez ve dahi değiştirilemez hükümleri! Gene de gözlerinden öperim. Marifet bilgisayar kullanmak değil, kafayı ve vicdanı kullanmaktır. Yine de, sizden çok şeyler öğrendim! Siz, %92,7 oy oranı ile kabul edilen anayasamızın hükümlerini beğenmiyor; yargıçlarımıza, RAYTİNK oyunu oynamalarını öneriyorsunuz! Bir defa, aklınızı başınıza alarak düşününüz: Sizin, hiç bir hukuk sistemine uymayan önerilerinizi neden kabul edelim! YARGIÇLAR MEZALİMİ!—“Bugün için mi söylenmiştir acaba!”
         *Haçlılar mezalimi,
         *Ermeni mezalimi,                                                              
         *Yunan mezalimi,
         *Rus ve Stalin mezalimi,
         *Hitler mezalimi,
         *Saddam Hüseyin mezalimi,
         *Taliban mezalimi,
         *Türklüğünüzden ve insanlığınızdan utanmadan, YARGIÇLAR mezalimi! Diyebiliyorsunuz.
        
KAYNAKÇA.
1-    Kur’anı kerim,
2-    İslâm Fıkhı. Mustafa Özcan
3-    Türk hukuk tarihi,
4-    Hüneyin ganimeti. 600Kadın esir,24,000 Deve, 44,000 Davar, 300kg. Altın, 600kg. Gümüş.
5-    Halifelik, Osman Türkoğuz.                
6-    Osmanlı dönemi fetvaları
7-    Kısası Enbiya, Ahmet Cevdet Paşa.2 cilt.
8-    Türk Hukuk Tarihi, prof. Dr. Ahmet Mumcu
9-    Mecelle                            
10-          Osmanlı döneminde verilmiş fetvalar.                       
11- Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk sistemi.
12- X1X’uncu asırda yapılan adli reformlar.
13- İktisatçı Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Haşim Kılıç ve Sacit ADALI Beylerin olumsuzluk şerhi koyduğu AYM. Kararları.
                                      

                  
                  
                                     
                                       
                  


                           
                  
                                                               8
                                                                  







                                    

                                                                                                                                                                                                                                                                                                            

Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi