14 Ocak 2017 Cumartesi

1149-ŞEYH BEDRETTİN,HÜSEYİN HAYDAR.


TC.                                                                                                                                                                                     OSMAN TÜRKOĞUZ

                    HÜSEYİNHAYDAR,                                                                                                                                                         AYDINLIKGAZETESİ,14OCAK2017.                                                              DOĞU TABLETLERİ YETMİŞÜÇÜNCÜ TABLET: BEDRETTİN.

         Osmanlı;73 Celladıyla düşünen kafaları keserek,Cumhuriyetimize ihanetlere kalkan elleri bırakmıştır.OSTÜZÜ.

                       VIII

“Serez’in pazar yerinde, korkarak, yavaş sesle çiseleyen

Yağmur, çevirdi bir ince kara, gece güne devrilirken.

İpekle dâra çekilen, kaldırdı arşıâlâya dağı taşı.

Yağıyor Türkmen eleğinden akbuğday unu gibi kar,

Hece, hece yağıyor efkâr, bilgemizin çırılçıplak etine.

Ağıyor aklın mabedine ruh, teninde buhurdan gibi tüten,

Basıyor erk mührünü Mansur gibi, ölüm tezkeresine.

Kar yağıyor ince, ince, yağdıkça eşitliyor aşk mülkünü.

Kar yağıyor elif, elif, doğacak güneşlerden mükellef,

Madem çıktı us milinden tekerlek, Yunus’a isyan gerek.

Er geç kurtaracak yakasını hak, vahşeti mevcuttan,

Avlarken avlandı çarkıfelek, birleşti vahdeti vücut ile tek,

Örttü kardeş bağını kar, çıplak dalları, kesik başları.

Seçilmiyor artık şehidin sallanmayan gölgesiz gövdesi,

Yok oldu, eridi içinde şeker şerbet bir külek sütün.

Ulaştı tanrısal öfke Ağaç Denizi’nin tutuşan bedenlerine,

Kadı asker, kul değil hâşâ, kül çıktı huzura dimdik,

Maddedeki nuru, nurdaki maddeyi elimize alalım dedik.

Kar yağıyor ince, ince, yağdıkça inliyor arzın ruhu,

Donup kalıyor hümayunun debdebeli saltanat hukuku.

Kar yağıyor ali, ali, nefessiz nefsine Ali Osman’ın,

Yağıyor karanlık felsefesine, yağıyor mürted ve mülhit.

Doluyor anbean benim diyen, bende diyenin can kafesine.

 

IX

Kar eridi, dar eridi, ahu zar eridi aktı, kalktı öldü denilen,

Ezildi tarihin tunçtan teknesinde çağlar canhıraş.

Vuruştu kıtalarca, yaşamın türeyen ile çürüyeni ve illa,

Battıktan sonra güneş, yine kan içinde doğmakta.

Asya’da görüldü basübadelmevt ve aklıselimin amentüsü,

Göründü pazar yerinde ipe çekilenin gerçek ütopyası,

Ortaklaş arkadaş, yaklaş yoldaş çağrısıyla geldi yan yana.

Batı deryalarından Doğu okyanuslarına uzanan safta,

Dikildi kötülüğün karşısına iyiliğin silahlı kadısı,

Dağlarda çağlayan keklik ile bildirildi hayatın türküsü.

Yuvarlandı taçlar tahtlar, sarıklar, kavuklar süründü,

Silkindi karanlık uykusundan, kadın erkek tüm muzlumlar.

Hüner elde belirdi, kelam dilde örüldü, canda eridi gül,

Korkmadan, yüksek sesle, bir yiğit haykırışı gibi.

Rahman eridi, Şaman eridi, coşup aktı soylar, boylarıyla,

Yeraltında yatan kahramanlar, doğruldu mezarında,

Toplanıyor bir daha Asya’nın inleri cinleri tan kapısında,

Altı yüz yılda gerçeğin kayasına kazınan çağrıyla.

Nasıl yükselttiyse Süleymaniye’yi özünden Sinan,

Öyle atıldı Yükselen Asya temelleri, Bedrettin şanından.

    



1148/BAY RECEBİN RÜYASI.


                  TC.                                                                                                                                                                                        OSMANTÜRKOĞUZ                                                          osmanturkoguz@gmail.com                                                                                                                     TV.İZMİR;15 Ocak 2017.

                 SAYIN BAY RECEBİN RÜYASI!Enver Paşayla bitmişti…

                NEYZEN TEVFİK,05 Şubat 1336/1920.

                        MAŞALLAH…Duru Görü….

        “Mevsimi geldi, vatan pürşeref-ü şan olacak!

        Seyreden satvet-i milliyeyi hayran olacak!

        Ordumuz arz-u semâlarda hükümran olacak!

        Saf-be-saf ins-ü melek bende-i Turan olacak!

        Yakacak Avrupa’yı naire-i savletimiz,

        Yıkacak yumruk ile şeş ciheti milletimiz,

        Tutacak enfüs-ü âfakı bütün şöhretimiz,

        Nice mamûrelerin halkı perişan olacak!

        Yapacak yeryüzünde gayretimiz bir heykel,

        Tapacak diktiğimiz heykele akvam-ı düvel!

        Serfürü eyleyecek bizlere ahkâm-ı ezel,

        En küçük bir kulumuz Nemse ve Alman olacak!

        Alacak Rusya’da Petersburg’u askerimiz,

        Dalacak kutb-u şimali’ye yaman leşkerimiz,

        Olacak Eskimolar bende-i fermânberimiz,

        Şerrimizden nice zîruh herâsan olacak!

        Yıkacak bir elimiz vâdi-i Hindistan’ı,

        Sıkacak tâ boğazından Japon’u ve Efgan’ı,

        Tıkacak bir kümese Bulgar ile Yunan’ı!

        Sırp’tan evvel kulumuz Çin’le İtalyan olacak!

        Yanacak İngiliz’in kuvvet-i bahr’ü ve berri,

        Sanacak Leh’le Fransız, bizi dehrin pederi,

        Kazanacak bir yalan atsak ta eğer cin-ü-peri,

        Bu işe ilk şaşıran belki şeytan olacak!

        Yeryüzü hep bizim oldu, gelelim şu sadede,

        Bütün ahvam-ı cihan üştü amanla medede,

        Bir kişi kalmadı artık karışan nik-ü bede.

        Rub-u meskûn yeniden saha-i ümran olacak!

        Nafia emredecek şimdi mühendis Agop’a

        Bir tünel açmak için şöyle kutub’tan kutub’a,

        Köprü inşâsı için lâzım olan hayli duba,

        Vükelâ Meclisinin boş kafasından olacak!

        Dolacak şanlı eserlerle maârif sepeti,

        Bir risale kalacak nispeten ansiklopedi,

        Şişecek hikmet ile kilyesi, kalbi, kebedi,

        En küçük bir talebe dâhi-i devran olacak!

        Yazacak ismini yanlışsız o dem Meb’usan,

        Kalacak hayret içinde bu işe hep ayan,

        Vükelâ karşısında olacaklar lerzan,

        Bunların bilmediği din ile iman olacak!

        İşte bu zümre hukuk-i vatanın müntehibi,

        Ötecekler bir ağaçta tüneyen Karga gibi!

        Bir sadâdan nice har, vâkıf-ı cihan olacak!

        Derk-ü fehm eyleyemez bizdeki fikri Sokrat,

        Bu ne tefrit-i tecahül ne ilimde ifrat,

        Marta karşı çıkacak zil borusu mah-ı Şubat,

        Bütçemiz Vezne-i Maliye’de raksan olacak…”Neyzen Tevfik, Hilmi Yücebaş. NOT: Bu rüya ile devletimiz yıkılmış, ülkemiz de elden gitmişti. Mustafa Kemal yetişmişti imdadımıza, ŞİMDİ ELİMİZDE, HAYALLERE DAYANAN BİR USTAMIZLA, EKMELETTİNE DOMALAN BAŞKA BİR KEMALİMİZ VAR. Ustamız, ESKİ BİR RÜYAYLA SURİYEYE ÇATTI VE BATTI, GÜNEYDOĞU SORUNUNDA TAKLALAR ATTI, ÇIKAYIM DERKEN BATAKLARTAN BAPTA İYİCE BOKA BATTI. ÜLKEMİZİN NEYİ VAR NEYİ YOKSA SATTI… GERİSİNİ BİLMİYORSANIZ MAKARNAYA DEVAM.?!

İzleyiciler

Blog Arşivi