10 Ekim 2014 Cuma

1248/ATATÜRK NE YAPMIŞ Kİ!

15 Şubat 2014 Cumartesi ATATÜRK NE Mİ YAPMIŞ Kİ! TC. OSMAN TÜRKOĞUZ osmanturkoguz@gmail.com TV. İZMİR;14Şubat 2014. Bir Sapısilik bana bu soruyu sormuştu; Cevap olarak ta: “Sülalenizin kadınlarını işgal güçlerinin düzmelerini önlemiştir. Babanızın da Ananızın da Türk olmasını sağlamıştır. Sizi insan yerine saydırtmıştır.”Türk değil mi Marsıvanın /Merzifon/eşeği, eşek değil eşekten de aşağı! Diyen Osmanlıyı tarihin çöplüğüne gömerek, Türk ulusunu layık olduğu bugünkü yerine çıkarmıştır!”Demiştim. Bu soruya en güzel yanıtı da bir öğrenci vermişti:”NELER YAPMADI Kİ!”07 Haziran 2014. ” Amerikalı bir Turist, bizim Temel Reise sormuş: “Ula Temel, siz ha bu Hamsiden kaç çeşit yemek yaparsınız bana sayar mısın? “Temel parmağının birisini bükerek:1-Tatlısını yaparız! Dediğin de Amerikalı; “Temel Reis gerisini saymaya gerek kalmadı öğrendim! Demiş! “Bu, olayın fıkra kısmı. Bir de gerçeğine bir bakalım: Amerikalı bir bilim Adamı Rahmetli Profesör Doktor Ahmet Taner Kışlalıya, Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı devrimleri anlatır mısınız? Dediğin de; Rahmetli Kışlalı, hiç tereddüt etmeden:”Harf devrimini yaptı. Arap alfabesi yerine Latin alfabesini getirdi!”Amerikalı:”Gerisini anlatmanıza gerek kalmadı. Mao Çe Tung, her türlü gücü ve şiddeti elinde tuttuğu halde Çin alfabesini değiştirmeye yanaşmadı! Demiş. Bazı soyu ve sütü bozuklarımız, ne zaman Mustafa Kemal Atatürk’ten söz açılsa, dudak bükerek bu soruyu tekrarlamaktadırlar; Atatürk ne yaptı ki!”Bu sorunun bir tek yanıtı vardır ama anlatsanız ne anlayabilirler ne de ihanetlerinden vaz geçerler. Ulan kanı da bozuklarımız, ONBİR senedir, ALLAH VE din ile aldatanlarımızın satmakla bitiremedikleri Türkiye Cumhuriyetinin her türlü değerlerini kimler yapmıştır ve dahi yaratmıştır?! Osmanlıdan hangi sanayi ve turistik kuruluşumuz kalmıştır? Dikiş İğnesini, dikiş ipliğini ve şekeri bile dışarıdan satın almaktaydı göklere çıkarttığınız Osmanlı. Tebaa ve cariye iken özgür ve eşit değerlere sahip, batılılarla her alanda yarışan insan olmanızı Atatürkçümüze borçlusunuz. Osmanlı zamanında, Türk Ordusunda görev yapacak Alman subayları bir üst rütbe ile gelmekteydiler. Alman Ordusunda Süvari subaylarının en üst rütbesi Tümgenerallik iken, Emekli Süvari Tümgenerali Liman Fon Sanders’i Mareşal rütbesi ile Gelibolu’daki 5’inci ordunun başına oturtmuşlar, Osmanlı Genelkurmay başkanlığına da bir Alman Generalini geçirmişlerdi. Kanalı fethe giden Cemal Paşanın kurmay başkanı da bir Alman Kurmaya Albayıydı. Salakça planlanan, Alman çıkarları için delilerin bile yapamayacakları Süveyş kanalı seferinde tam 30.000 devemiz ölmüştü. Ulusal Kurtuluş Savaşımızın en bunalımlı döneminde, Afgan ordusunu eğitecek Türk subaylarını O Mustafa Kemal bir üst rütbe ile Afganistan’a göndermişti. Uzun söze gerek te yok; Ninelerinizin, Analarınızın, Teyzelerinizin, Ablalarınızın ve Halalarınızın ırzlarına düşman askerleri geçememişse bunu Atatürk’e borçlusunuz! Ben,1918 Türkiye’si için bir örnek vermek istiyorum. Aklı ve vicdanı olanlar iyice okumalıdırlar.1919-1922 yıllarındaki Zonguldak Ticaret ve sanayi odasına kayıtlı 243 tüccardan sadece birisi, Türk asıllıdır. Gerisi Osmanlı vatandaşı azınlıklarla yabancılardan oluşmaktadır. Osmanlı İmparatorluğunda 243 sadrazamın yalın 10’u Türk asıllıydı. Bulgar hükümeti, Ulusal Kurtuluş Savaşı için Bulgar subayları gönderme önerisini Mustafa Kemal: “Vatan müdafaasında yalınız Türk vatandaşlarının kanı dökülür! Diyerek öneriyi geri çevirmişti. Bendeniz Osmanlı dönemindeki bugün bizim olan İzmir’imizden, Tanrı sıfatlı Bay Recep Beyimizin” Gâvur!”Dediği İzmir’imizden örnek vermekle yetineceğim: Buyurunuz birlikte okuyalım. Öncelikle şunu söylemeliyim: İzmir’deki 23 Tabibin sadece 3’ü Müslümandı. Mordoğan kasabasında Rumların özel hastanesi olduğu gibi Urla-Çeşmealtındaki bir adada da özel bir hastaneleri vardı. Urla’nın nüfusu,30.000 Rum;5500 Ermeni,550 Yahudi ve sadece çoğunluğu da köylerde olan 3500 Türk’ten oluşuyordu. Sayın Yavuz ÖZMAKAS’IN”KOÇ BİLEKLİ Vali Rahmi Bey’in İzmir Günleri ”adlı eserinin 130’uncu sahifesi: “Savaşın sonuna doğru sayılarla İzmir’dir!” “Birinci dünya savaşının son yılında,1918 izmir2inden bina sayılarına gözatacak olursak ilginç sonuçlara ulaşmamız mümkün olacaktır. İzmir kazasında 130 cami,50 mescit,27 medrese,11 tekke varken 9 sinegok,85 kilise,1 manastır bulunuyordu. Müslümanlara ait 1 kız, bir erkek öğretmen okulu,77 erkek ve 1o kız okulu vardı. Bunun yansıra bir sanayi okulu ve bir de kütüphane bulunuyordu. Bir sanayi okulu ve bir de kütüphane bulunuyordu. Yabancıların istatistiğinde ise 10 erkek,2 kız Musevi Okulu, diğer öğelere ait te 52 erkek,25 kız okulu vardı. Musevilere ait 2,diğer azınlıklara aitte 7 hastaneyi eklemek gerekir. Kazada 82 otel ve ferhanenin 43 tanesi Müslümanlarındı. Kalanlardan 4’ü Musevilerin,11’i Ermenilerin,14’ü Rumların,10’u da diğer yabancılarındı. Kentteki 2344 mağazanın 745’i Müslümanlara,168’i Musevilere,272’si Ermenilere,771’i Rumlara,379’u Da diğer azınlıklara aitti. Müslümanlar ve Rumlar 57’şer yazıhane ile başı çekiyorlardı.62 ferhanenin 12’si Ermenilerin,14’ü Rumların,302u da diğer yabancılarındı. Kentteki 9 tiyatronun 3’ü Rumların,4’ü yabancılarındı.17 sinemanın 8’i Rumlarındı. Musevilere ait 2,yabancılara ait te 4 sinema vardı.43 gazinonun 17’si Rumların,17’si yabancıların,6’sı da Müslümanlarındı. 94 Rum. Meyhanesi,78 yabancılara ait meyhane,11 Musevilere ait meyhane,14 Ermenilere ait meyhane 29 Müslümanlara ait meyhane vardı.42 rakı fabrikasından 22’si Rumlara,20’si de diğer unsurlara aitti. Kentteki 2 bira fabrikasının sahibi de yabancıydı.67 eczanenin 17’si Müslümanlara,22’siRumlara,212i yabancılara,4’üMusevilere,42ü de Ermenilere aitti. Kentteki dükkânların yarısı Müslümanların elinde bulunuyordu.8938 dükkânın 4551 tanesinin sahibi Müslümandı, Rumların sahibi olduğu dükkân sayısı 2053 idi. İzmir’de bulunan 8 bankadan 4’ü Rumlara,2’si Ermenilere,22si de yabancılara aitti.17 matbaanın 10’unu sahibi de Rumdu.20 un fabrikasının 4’ü,8 makarna fabrikasından 12i,5 helva fabrikasından 12i,14 şeker imalathanesinden 11’i Müslümanlarındı.9 Eylül 1922 sabahı yağhaneler semtinden şehir merkezine doğru ilerleyen Dört Türk askeri, bir Rum’un/Tuzcuoğlu’nun/ un fabrikasından, Rum ve Ermeni çeteleri tarafından atılan el bombaları ve açılan ateş sonucu şehit edilerek oldukları yerlerde toprağa verilmişlerdir. ŞEHİTLİK VATAN VE NAMUS PARKI ADINI TAŞIMAKTADIR. Bu şehitlerimizin adlarını yazmak bence ulusal bir görevdir: İkinci SÜVARİ TÜMENİ,4’Üncü SÜVARİ ALAYI,2’İNCİ SÜVARİ BÖLÜĞÜNDEN, Akşehir’in Mamuretülhamit köyünden Bekir oğlu MEHMET ÇAVUŞ. Aynı bölükten ANTALYA’NIN Kızılsaray köyünden Ömer oğlu HAKKI ÇAVUŞ. Yine bu alayın 4’üncü bölüğünden Nevşehir’in İneli köyünden Ahmet oğlu Er Seyit Ahmet.”Türkmen Parlak, İşgalden Kurtuluş, s.362.c.2 10 Ağustos 1920 tarihli Sevr anlaşmasının en önemli maddeleri: 1. Sınırlar (madde 27-36): Edirne ve Kırklareli dâhil olmak üzere Trakya'nın büyük bölümü Yunanistan'a, Ceyhan, Antep, Urfa, Mardin ve Cizre kent merkezleri Suriye'ye bırakılacak, İstanbul Osmanlı Devleti'nin başkenti olarak kalacak; 2. Boğazlar (madde 37-61): İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile Marmara Denizi silahtan arındırılacak, savaş ve barış zamanında bütün devletlerin gemilerine açık olacak; Boğazlar ‘da deniz trafiği on ülkeden oluşan uluslararası bir komisyon tarafından yönetilecek; komisyon gerekli gördüğü zaman Müttefik Devletlerin donanmalarını yardıma çağırabilecek; 3. Kürt Bölgesi (madde 62-64): İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcilerinden oluşan bir komisyon Fırat'ın doğusundaki Kürt vilayetlerinde bir yerel yönetim düzeni kuracak; bir yıl sonra Kürtler dilerse Milletler Cemiyeti'ne bağımsızlık için başvurabilecek 4. İzmir (madde 65-83): Yaklaşık olarak bugünkü İzmir ili ile sınırlı alanda Osmanlı İmparatorluğu egemenlik haklarının kullanımını beş yıl süre ile Yunanistan'a bırakacak; bu sürenin sonunda bölgenin Osmanlı veya Yunanistan'a katılması için plebisit yapılacak; 5. Ermenistan (madde 88-93): Osmanlı Ermenistan Cumhuriyeti'ni tanıyacak; Türk-Ermeni sınırını hakem sıfatıyla ABD Başkanı belirleyecek (Başkan Wilson 22 Kasım 1920'de verdiği kararla Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis illerini Ermenistan'a verdi.) 6. Arap ülkeleri ve Adalar (madde 94-122): Osmanlı savaşta veya daha önce kaybettiği Arap ülkeleri, Kıbrıs ve Ege Adaları üzerinde hiçbir hak iddia etmeyecek; 7. Azınlık Hakları (madde 140-151): Osmanlı din ve dil ayrımı gözetmeksizin tüm vatandaşlarına eşit haklar verecek, tehcir edilen gayrimüslimlerin malları iade edilecek, azınlıklar her seviyede okul ve dini kurumlar kurmakta serbest olacak, Osmanlı'nın bu konulardaki uygulamaları gerekirse Müttefik Devletler tarafından denetlenecek; 8. Askeri Konular (madde 152-207): Osmanlı İmparatorluğu'nun askeri kuvveti, jandarma dâhil 50.700 kişiyle sınırlı olacak ve ağır silahları bulunmayacaktı.[1][4] Türk donanması tasfiye edilecek, Marmara Bölgesi'nde askeri tesis bulunduramayacak, askerlik gönüllü ve paralı olacak, azınlıklar orduya katılabilecek, ordu ve jandarma Müttefik Kontrol Komisyonu tarafından denetlenecek; 9. Savaş Suçları (madde 226-230): Savaş döneminde katliam ve tehcir suçları işlemekle suçlananlar yargılanacak; 10. Borçlar ve Savaş Tazminatı (madde 231-260): Osmanlı İmparatorluğu'nun mali durumundan ötürü savaş tazminatı istenmeyecek, Türkiye'nin Almanya ve müttefiklerine olan borçları silinecek; ancak Türk maliyesi müttefikler arası mali komisyonun denetimine alınacak; 11. Kapitülasyonlar (madde 260-268): Osmanlı'nın 1914'te tek taraflı olarak feshettiği kapitülasyonlar müttefik devletler vatandaşları lehine yeniden kurulacak; 12. Ticaret ve Özel Hukuk (madde 269-414): Türk hukuku ve idari düzeni hemen her alanda Müttefikler tarafından belirlenen kurallara uygun hale getirilecek; sivil deniz ve demiryolu trafiği Müttefik devletlerarasında yapılan işbölümü çerçevesinde yönetilecek; iş ve işçi hakları düzenlenecek hükümlerini içeren bir antlaşmadır. OSMANLI PARLAMENTOSUNUN KABUL EDEREK YÜRÜRLÜĞE KOYDUĞU BÜTÇE KANUNUNU GENEL BORÇLAR İDARESİNDE/DÜYUNU UMUMİYE İDARESİ/ GÖREVLİ İNGİLİZ, FRANSIZ VE İTALYAN DELEGELERİNDEN OLUŞAN KOMİSYON UYGULAMADAN KALDIRABİLECEKTİR! 11 ŞUBAT 1919,GENERAL ALLENBY'DEN HÜKÜMETE TEBLİGAT! VE 11 ŞUBAT 2011 KOMUTANLAR; SİLİVRİ CEZAEVİ'NİN ETRAFI SARILARAK SİLİVRİ'DE TUTUKLANDI! BU YAZI SAYIN GÜLSEV EYÜBOĞLU’NDAN ALINMIŞTIR. 11 ŞUBAT 1919,GENERAL ALLENBY’DENOSMANLI HÜKÜMETİNE, ÜLTİMATOM! İngiliz Kraliyet Orduları Mısır Kuvvei Seferiye Kumandanı General Allenby İstanbul'da. General Allenby,11 Şubat 1919 Günü İstanbul'da İstanbul Hükümeti ve Erkanıharbiyei Umumiye toplantı yaptılar. İlgili toplandı gizlilik içinde 3 saat devam etti. SONUÇ; İngiliz Kraliyet Orduları Mısır Kuvvei Seferiye Kumandanı General Allenby'nin İstanbul Hükümeti ve Erkânıharbiye Umumiye'sine ivedi yerine getirilmek kaydıyla verdiği ÜLTİMATOM! Mısır Kuvvei Seferiyesi idaresi altında bulunan mıntıkalarda icra mevkiine ivedilikle konacak mukarrer şartlar: 1)-Altıncı Ordu Kumandanı Ali İhsan Paşanın memuriyetine derhal hitam verilecektir. 2)-Altıncı Ordu kâmilen teslimi silah ederek, top mitralyöz vesair silahları muayyen bir noktada tarafıma ita olunacaktır. 3)-Tarafımdan emir verildiğinde meskûn ahalinin elinde bulunan silahlar toplatılacaktır. 4)-Benim emri mıntıkam dâhilinde ihtiyacım olmayan Türk Jandarması teslimi silah edecek ve emrim mucibince terhis edilecektir. İdarem altındaki mıntıkalar dâhilinde bulunan Türk Jandarması terhis edilinceye kadar emrime tabi tutulacaktır. 5)-Tavır ve hareketleri âdemi memnuniyeti mucip olan Osmanlı memurları emrime teberiyetle azledilecektir. Ve bunların yerine nasp ve tayin kılınacak yeni memurların isimleri berayi tasvip(tetkik)tarafıma verilecektir. 6)-Ahvalin müsaadesine göre, Ermeniler kendi memleketlerine(sözüm ona tehcir edildikleri yerlere)geri gönderilecek bunların iskânları temin edilecek arazi vesair emlak şimdi derhal kendilerine iade olunacaktır. Ermenilerin kendi yerlerine gönderilmesi hususunda muavenet(yardım) ve mallarına iras edilmiş olan zarar ve ziyanı tahmin etmek üzere icabeden yerleri ziyaret edecek bilcümle Zabitlerime teshilat ibraz olunacaktır. 7)-Gerek cinayetler(kendilerini korumaya çalışan Türklerin savunma hakkı ona göre cinayet) ve gerek Umumi Asayişi fiilen toplantı, miting, konferans seyahat hali icrasıyla müttehem bulunan kimseleri tevkif ettireceğim; bu dahi tamamıyla benim reyime muhavvel bulunacaktır. Mısır Kuvvei Seferiyesi Kumandanı General Allenby. Bu Allenby adlı gururlu İngiliz Generali, Süveyş kanalından girerek Mısırı fethedecek olan, Alman Uşağı Salak Enver ve Cemal Paşaların birliklerinin peşine düşerek Halep’i Kudüs’ü ve Şam’ı ele geçirmişti. Sam civarında bulunan Rahmetli Selahattin Eyyubi’nin mezarına çizmesinin burnu ile vurarak: ”Kalk,yine biz geldik! ”diyerek Aslan Yürekli Rişardın öcünü almıştı! General Allenby'nin şiddetli ÜLTİMATOMU 15 Şubat 1919 da Başkent İstanbul'dan yazılarak ayni günde tüm Ordu Kumandanlıklarına ve Kolordu Kumandanlıklarına bir örneği aşağıda olan telgraflar ekinde ivedi olarak gönderildi. Örnek telgraf 1. "Altıncı Ordu Kumandanı Ali İhsan Paşa Hazretlerine, 628.12.81 sayılıdır. Harbiye 9.2.1919 müstaceldir Altıncı Ordu unvanı Onüçüncü Kolorduya tahvil olunmuştur. Kolordu Kumandanlığına münasip birini tevkif ederek heman Dersaadete avdet eylemeleri ve tevkil edilerek zatın ismiyle tarih hareketlerinin inbası mütemennadır. İmza Harbiye Nazırı-Ömer Yaver.." Örnek telgraf 2... "Altıncı Ordu Kumandanlığına, Harekât 920 sayılıdır... Erkânıharbiye Umumiye 15.2.1919 1-Miralay Cevdet Bey 13 üncü Kolordu Kumandan vekili olur. -Mumaileyhin Nusaybin'e vüruduna değin de iş bu vekâlet vazifesini Beşinci Fırka Kumandanı Kenan Beye şimdiden tevdi buyurur ve kumandadan çekilirsiniz. Kenan Bey emri ahara değin hareketini tehir eder. 2-Gerek Kolorduya ve gerekse İkinci Fırkaya bilahare Kumandanlar tayin edilecektir. 3-İaşe umurunuda şimdilik Kolordu Kumandan Vekili tedvir eder. 4-Tren hakkında ayrıca tebligat yapılacaktır. İmza Harbiye Nazırı-Ömer Yaver..............." SONUÇ; Altıncı Ordu Kumandanı Ali İhsan Paşa anlatıyor; "Yıllarca selameti ve İstiklali için didinip kan döktüğümüz Vatanımızın akıbetini düşünmeye sıra geldi. Bunun için mi yıllarca Harp etmiştik. Böyle bir mütarekenin sonu ne olacak idi? Bu herifler, daha şimdiden bu derece zalimane hareket ederlerse, Sulh Mütarekesinde neler yapmayacaklardı. Şimdiye kadar yapılan tevkifleri bizim Padişah Hükümeti yapıyordu. Bir Ordu Kumandanı olan ben Ali İhsan Paşa, Türk Hükümeti Merkezinde, yabancı bir devlet askeri ve polisi tarafından Türk Otoritesinin gözü önünde tevkif olunması 1919 da şiddetli bir baskı yapılacağının ilk alarm işareti idi. “Ve devam ediyor......"Beni Arabyan Han'ın üst katında yeni açılan Polis Tevkifhanesinde bir odaya koydular. Oysa ben beni de Bekirağa Askeri Tevkifhanesine koyacaklarını sanıyordum. Çünkü orası da tutuklu Askerler, Devlet adamları ve diğer zevatla doluydu. Mart 1919 ayı sonuna doğru beni bir İngiliz Nakliye Gemisinin en alt kamaralarının birine koyarak Malta'ya gönderdiler. Malta’da Polverista denilen ve Türk Askeri esirlerinin doldurulduğu kışlaya getirdiler. Orada Medine Fatihi Fahrettin Paşa ile aynı koğuşa koydular. Ayrıca Mısır'dan getirilmiş yüzlerce esir Türk Subayları bu kışlayı doldurmuşlardı. Polverista esir Kışlasının etrafı tel örgülerle kapatılmış ve etrafı tecrit olunmuştu. Artık her şey bitmişti. Senelerden beri burada esir hayatı yaşayan Türk Subay ve erleri arasında bende çilemi doldurmaya başladım. Memleket, Vatan, Ordu Kumandanlığı, aile her şey uzakta kalmıştı. Daha sonraları aramıza eski nazırlar, gazeteciler, Yüksek memurlar katılmaya başladı. Esir Türkler kolonisi çoğalmıştı.” ve devam ediyor…” TESADÜF(!) Tesadüf! Sadece Tarihin tozlu sayfalarından anılar MI ACABA? ACABA? YOKSA TÜRK DEVLETİ YİNE İÇ DÜŞMANLARLA DIŞ DÜŞMANLARIN YENİ İTTİFAKLARIYLA ÖRTÜLÜ İŞGAL ALTINDA MI? Saygıyla Gülsev Eyüboğlu 13 Şubat 2011 "TÜRK Ulusunun düzenini bozmaya yönelen çabalar, boğulmaya mahkumdur !Büyük TÜRK Ulusu; kendisinin ve vatanının yüksek menfaatleri aleyhine çalışan ve çalışmak isteyen bozguncu,alçak,yurtsuz ve çıkarcı beyinsizlerin gizli ve kirli niyetlerini anlamayacak ve onlara hoşgörü gösterecek bir Ulus değildir !!" MAREŞAL GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK. İstanbul; Konya, Eskişehir, Afyon, Ankara, Kütahya ve Uluborlu’nun nüfus oranlarını versem ölmeniz gerekirdi. Her şeyin tedavisi mümkündür, ihanetin ve cehaletin tedavisi mümkün değildir. Mustafa Kemal Atatürk olmasaydı, ananız gene aynı ananız olacaktı, babanızın adı da Hristo, Teyel, Yani ve Sefanı olacaktı.

İzleyiciler

Blog Arşivi