7 Ocak 2017 Cumartesi

2142/HÜRRİYETLER BİR COPUN UCUNDADIR GARİ.


TC.                                                                                                                                                                                               OSMAN TÜRKOĞUZ                                                                                                                             osmanturkoguz@gmail.com                                                                                                                                       TV.İZMİR;07 Ocak 2017.

        Kanla ve Canla kazanılan ve ANAYASALARA YAZILMIŞ OLAN Hürriyetler; Beleş gıda maddelerinin sağlamış olduğu oylarla, lastik kaplamalı coplarla, Biber gazlı Tomalarla,çatma polis, hâkim ve savcılarla yok edilir. Önce, Abdülhamit dönemini anlatan Rahmetli Şair Eşref’i okuyalım(1847-1912).Kırkağaç/Manisa.Sağ iktidarlarda yalınızzaman değişir.

                        GİBİDİR.

        Zulm-i Sultana sükût etmek isyan gibidir,

        Cop yiyip,”Of”dememek ni’meti şükran gibidir.

        Etmeli hapse girip, nefye giderken de duâ,

        Çünkü sultan’a dua bâis’i gufran gibidir.

        Hep duâ eyleyelim:”Rabbim akıllar versin!”

        Yılda yüz bin kişi bir vehmine kurban gibidir.

        Etsen insâf ile âyine’i târihe nazar,

        Geçmişin hangi meşâhiri Hamid Han gibidir?

        Daima zapt’ı memâlekti Timurleng’in işi,

        Bu verir isteyene sâhib’i ihsan gibidir.

        Devr’i Haccâc’ı da, Cengiz’i de az çok tanırız;

        Bunların hangisi âyâ!şeh’i devran gibidir?

        Pek zekidir bu güzel işleri hep kendi yapar;

        Diplomatlar da bunu aklına hayran gibidir.

        Vükelâyı sıraya çeksem eğer, zâhir olur:

        Kimisi hırsız, uğursuz, kimi nâdân gibidir.

        İşte ezcümle sadâretteki Rif’at Paşa,

        Bir manastırda olan a’zam’ı ruhban gibidir.

        Sayesinde nice erbâb’ı danâet geçinir.

        Sifle-perverlik o zâtâ şeref’ü şan gibidir.

        Düşmeni ehli hâyâ hâmi-i erbâb’ı sekaa,

        Mûcidi derd’ü belâ vâris’i Şeytan gibidir.

        Hele ol nâzır’ı bahriye Hasan Paşa’nın

        Devlet’ü millet için varlığı tûfan gibidir.

        Elde teşbih’i riyâ,dilde beyân’ı tezvir,

        “Meclis’i has”ta bâziçe-i Şeytan gibidir.

        Nice yıldan beri tersâneyi berbat etti,

        Zırhlının her birisi ölü kaplan gibidir.

        Yediği bokları tathir edemez bahr’ı muhit,

        Seyyiât’ı karada bir koca umman gibidir.

        Dahiliyye işinin nâzır’ı müstesnâsı,

        Ya’ni memdûh-i zaman sâhib’i irfân gibidir.

        Eli bayraklısıdır ehl’i şekaanın el-hak,

        Sanma kim tatlı dili dertlere derman gibidir.

        Pek zekidir hele Tophâne müşiri Paşa,

        Sanma icâdı onun top ile cevgân gibidir.

        Genc’i tophane silahlarla lebâlep doldu:

        Ermenilerden alındı çoğu talan gibidir.

        Fahr edilmez mi ki, Tophane’deki mevcûdât

        Çakı, eczâlı tabanca, kama, kalkan gibidir.

        Seyreden bunları Çin eslihası zanneyler,

        Bâ’zısı eski taber, bâ’zısı tırpan gibidir.

        Topçuluktur bu gidişle işimiz âlemde,

        Çünkü her dâire bir vâdi-i hursan gibidir.

        Zühtü Paşa ki maârifte bugün nâzırdır,

        Cümle düşvâr olan işler ana âsân gibidir.

        Bu ne kudret ki, Elifbâ’yı okur ezberden,

        Tutinâme onun indinde Gülistan gibidir.

        O DA maliyede vaktiyle çevirdi helezon,

        Para indinde anın dîn ile îman gibidir.

        “Hariciyye düzelip mazhar’ı Tevfik oldu”

        Diyen âdemlere “akıl” deme bühtan gibidir.

        Öyle bilgiç ki Tesalya’yı sanır Afrika’da,

        Zanner kim Atina merkez’i Afgan gibidir…”

        İlahi yok nazirin, yok nazirin, yok nazirin!

        Ne vardır müsteşarın, ne müşirin ne vezirin.

        Gidenler kalmasın ukbada Allâhım cezasız,

        Yeter hâinlere dünyâda bu abdihâkirin.”Hilmi Yücebaş, Şair Eşref.

        Siz bakmayınız yasalarımızın çağdaşlığına; iktidar sahipleri çağ dışında yaşamakta ve çağdışının kurallarını da uygulamaktadırlar. İkinci Abdülhamit devrine hayranlığın altında, masallarla ve makarnalarla uyutulan toplumumuza kendi eylemlerini oynatmak düşüncesi yatmaktadır. Bakanların hırsızlıkları ortada, bakanlarla beraber dolaşmaktadır.24 karısı olan Hz.Muhammet, çok karı almak eskiden beri bir gelenektir?”Diye kendisini savunmuştu. Siz, yine de çağdaş yasalarımızı okumalısınız. YALINIZ HİÇ UNUTMAYINIZ ZALİM VE ZULÜM EBEDİ DEĞİLDİR.

        C. Haberleşme hürriyeti MADDE 22- (Değişik: 3.10.2001-4709/7 md.) Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır. Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. Yetkili merciin kararı yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını kırk sekiz saat içinde açıklar; aksi halde, karar kendiliğinden kalkar. İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda belirtilir.

        VI. Din ve vicdan hürriyeti MADDE 24- Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. 14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dinî âyin ve törenler serbesttir. Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.  Din ve ahlâk eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî temsilcisinin talebine bağlıdır.  Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.                                                              VII. Düşünce ve kanaat hürriyeti MADDE 25- Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.                                                                                                      VIII. Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti MADDE 26- Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir. (Değişik: 3.10.2001-4709/9 md.) Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir. (Mülga: 3.10.2001-4709/9 md.) Haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler, bunların yayımını engellememek kaydıyla, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz.  (Ek fıkra: 3.10.2001-4709/9 md.) Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir.                                                                                     IX. Bilim ve sanat hürriyeti MADDE 27- Herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir. Yayma hakkı, Anayasanın 1 inci, 2 nci ve 3 üncü maddeleri hükümlerinin değiştirilmesini sağlamak amacıyla kullanılamaz. Bu madde hükmü yabancı yayınların ülkeye girmesi ve dağıtımının kanunla düzenlenmesine engel değildir.                                                                                                 X. Basın ve yayımla ilgili hükümler A. Basın hürriyeti.

        MADDE 28- Basın hürdür, sansür edilemez. Basımevi kurmak izin alma ve malî teminat yatırma şartına bağlanamaz….”

        B. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkı

(Değişik: 3.10.2001-4709/13 md.) Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.”NOT: BİBER GAZI, İLAÇLI SU, MERMİ VE LASTİK KAPLI COP, GENEL SAĞLIĞIMIZIN KORUNMASINA YÖNELİKTİR.

 

İzleyiciler

Blog Arşivi