TC.
OSMAN
TÜRKOĞUZ
TV.İZMİR;23
Mart 2016.
O KADAR DA DEĞİL!?
Temel
bel ağrısından Çıkıkçıya gitmiş;Çıkıkçı balık yağında unu hamur yaparak ısıtıp
,naylon üzerine sererek Temelin beline
bağlamış ve sıkı sıkıya da tembihlemiş:”Bak Temel,bu ilacı günde dört defa
yapacaksın,beş gün sonra yine geleceksin.Bel ağrın geçse bile Fadime’den de
uzak duracaksın,anladın mı?”Demiş.Temel köyün en üst başında bir ev kiralayarak
hemencecik oraya taşınmış?!Rahatsızlığımı,Tabibimin tanısını ve önerisini de yazmıştım?”BİLGİSAYARINDAN BİRAZ
UZAK DUR?!”Tabibimin haklı olduğuna yürekten inanmaktayım.Ama ben,Temeli örnek
almadım bilgisayarımın bulunduğu kütüphanede yatmaktayım ve arasıra bilgisayarımı
da okşamaktayım?! Ancak,Hastalık ve Dert muharebeyi sürdürmeye engel
olmamalı.Sakarya Meydan Muharebesinden önce Mangal dağında attan düşerek
kaburgasını kıran Mustafa Kemal,kırık kaburgası ile 22 gün ve 22 gece Meydan
Muharebesini yönetmiştir.25/26 Ağustos 1922 gecesi Ahır dağlarındaki geçitten
Afyon ovasına süvari kolordusu ile akan kolordu komutanı Fahrettin Ferdi(Altay)
Paşamız,Sıtmadan Kırkbir derece ateşli hasta iken,iki ata bağlanan bir sedye
içersinde görevini sürdürmüştü.
Dün,hava
açınca; Rahmetli Kâzım Karabekir Paşamızın “İstiklal Harbimizin Esasları,”adlı
kitabını alarak Oyak Sitesinin Küçük parkına oturdum.Camiden çıkanlar da ,selam
vererek gelip yanıma oturdular.İçlerinden birisi “Yahu Komutan,biz namaza
giderken kitap okuyordunuz,namazdan çıktık hâlâ kitap okumaktasınız.Sizi
birazda camide görsek?!Buyurdu.”Aranıza karışarak camiye gitmek için hiçbir
günahım olmadığı gibi,cennete gitmek gibi de bir niyetim
yok?!Dedim.Birisi:”Hoppala?!Cennete gitmek insanın kendisinin elinde
mi?Dediğin de,gitmemek kendi elinde,boğaz köprüsünden çift taraflı herkez
geçerken canı geçmek istemeyen de köprüden denize atlamaz Mı?”Orası doğru,o
okuduğunuz kitap ne üzerine?Dediler.Rahmetli Kâzım Karabekir’in Ulusal Kurtuluş
Savaşı üzerine,”İSTİKLAL HARBİMİZİN ESASLARI” adlı bir kitap.Birisi ayağa
fırladı,”size iki sorum olacaktır,bakalım onları nasıl
açıklayacaksınız?Dedi.Sorunuzun cevabını bilemezsem öğrenir yine burada
anlatırım buyur!Dedim.18 Martta Deniz zaferimizin 101’inci yılını kutladınız.Bol
bol da Atatürk’ü övdünüz.Burdur Yeşilova müftüsü Kutlu Doğum
haftasında,Hz.Muhammedin/salallahü ve sellem/ bizzat Çanakkale’de savaştığını
bu nedenle düşmanı yendiğimizi anlatmıştı.Neden ondan söz edilmedi?”İkinci
sorum da,Sakarya Savaşını Ermişlerin kazandığı, İstiklal Harbini de Kâzım
Karabekir’in kazandığı,Mustafa Kemal’inde onu İsmet Paşa ile birlikte ketenpereye getirerek ,kazanılan zafere sahip
çıktıklarına ne diyorsunuz?”
Hindistanlı
bir Hacı, rüyasında Hz. Muhammed’i mezarında göremeyince bu efsane üretilmiştir.
Hz. Muhammed,08 Haziran 632 tarihinde vefat etmiştir. Mezara konulan ceset BEŞ
SENEDE, İSKELETİ HARİÇ, toprak haline dönüşmektedir. Sonra, bu bir rüyadır.18
Mart deniz zaferidir. Hz. Muhammed, düşman gemilerine ok mu atmıştır, mızrak mı
sallamıştır. Kara muharebelerinde de Türk manga, takım, bölük, tabur, alay ve
19’uncu fırka komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal’in emrine mi girmiştir?
Düşman ölüleri arasında da okla öldürülenlere rastlanılmamıştır.Sonra,Mekke ve Medine
Torunlarının desteğinde yağmalanırken,Kerbela’da 72 torunu öldürülürken neredeymiş
bu Hz.Muhammet?
Dedim ve yanımda getirdiğim yastığı da belime dayadım.Affınıza
sığınıyorum,belimden de rahatsızım?!Dediğimde,soru soran ayağa kalkarak:”Camiye
gelseydiniz hiçbir rahatsızlığınız kalmazdı?!”Dedi.Emin misiniz? Dediğimde
de,”Allah’a inandığım gibi,” dedi. Sakallı Ahmet Hocayı nasıl bilirsiniz?Soruma
da,hep birlikte:”Din Uleması,tarikat ve iman sahibidir?!Dediler.
“Kadınlara düşman olan ve kadınların
okutulmamasını söyleyen O Sakallı Ahmet Hoca,On gün önce, kalp krizi geçirerek
acilen kaldırıldığı hastanede BİR KADIN DOKTORUMUZ TARAFINDAN KURTARILMIŞTIR?!O
CAMİYE GİTMEZ VE NAMAZ DA KILMAZ MIYDI?!Tık yok?!Bakınız Rahmetli Kâzım
Karabekir bu küçücük kitabının başına neler yazmış:
“YANLIŞ BİLGİ FELAKET KAYNAĞIDIR?!”Ve yazısını şöylece bir şiir ile
sürdürmüş:
“Cihana
feyz saçan varlık hakikat nurudur her dem,
Ancak
bu nurla kurtuldu beşer zulüm ve esaretten.
Hakikat
olmayan yerde seciye ve ilim kalmaz,
Çünkü
bunlar hakikatten başka şeyden gıda almaz.
Bunun
için
Terâkki
eyleyen millet neme lâzım deyip yatmaz,
Arar,
sorar, söyler, yazar, hakikat kaybolup batmaz.
Hakikat
nuruna bir nur eklemek için bütün millet,
Birbirile
yarış yapar, bunun adı büyük hizmet.
İşte
böyle bir diyarda:
Riya,
Yalan,
Propagandalar
falan,
Avutamaz,uyutamaz,düşünceyidaraltmaz,hakikati
karartamaz…..”Okumamı sürdürdüm,”UYANDI MI BEŞER?”Şiirini de okudum:
“Uykuda
görülen ancak rüyadır,
Yani
karışık şeyler ve hülyadır.
Hakikat
bir ilimdir, rüya bir hayal.
Telepati
var da fakat muhal.
Muhal
hakikate, ilme yardımı
Beşer
alamadı rüya ile adımı.
Süründü,
tünedi binlerce sene.
Rüyaları
çıkıyordu tersine,
Rüya
ne olacak, karmakarışık,
Terakkiye
göstermiyordu ışık.
“Bunun
için:
Bırakıldı
rüya, hülya yerine,
Gök
gözetlendi, inildi derine.
“Anlaşıldı:
Neymiş
gökte parlayan, dolaşan,
Altta,
üstte bazen haddini aşan
“Bulundu.
Madenler,
kuvvetler, kazıldı yerler,
Buna
beşerin uyanması derler.
“Eridi:
İlim
karşısında Cin, Peri, Devler.
“Yürüdü:
Bir
kazan su ile demirden evler.
Geziyor
denizde seyyar şehirler,
işe
yarıyor hırçın nehirler….”Bu bölümün tamamını okuduktan sonra,”Bir İhtiyaç”
adlı eserinden almış olduğu şiiri de okudum:
“Nihayet:
“İnsanlar
uçtu gök’e balonla,
Sonra
ev gibi rahat salonla,
Önce
çocuk gibi yere bağlı,
Sonra kanatlı, çelik
ayaklı,
Gramofon, elektrik, telefon,
Diz çöktü beşerin önünde en son.
Kalktı dünyadan ses mesafesi,
Ram oldu mevcutların kâffesi.
Parladı hakikat nuru her yerde,
İlim olan yerden kalktı siyah
perde.
Fakat uyuyan:
Ya müstemlekede,
Ya tehlikede.
Peki!
Neden uyandığı halde Beşer,
Neden yıkar, yakar, asar, keser?
Aynı milletin fertleri bile,
Kurtuluşunun çaresi diye!
Binlerce onurlu ırkını boğdu?
Çoluk, çocuğunu bir şeysiz
kovdu?
Maksat yıkmak mı, yoksa yapmak
mı?
Hakkı bırakıp, güce tapmak mı?
Hâlâ bir yanda:
Yalan dolanla servete konan,
Kumara binler atan.
Öbür yanda:
Açlıktan ölen, soğuktan donan,
Yaşamak için hayatını satan.
Sonra her yerde:
Hâlâ ateş, hâlâ kan,
Ne servet kalıyor, ne de can.
Hak denilen şey, ilim, emek mi?
Yoksa eğilip etek öpmek mi?...”
Her taraf işsiz, açlarla dolu,
Yetim öksüzler ki yok kanadı,
kolu.
Beşeriyete o, hayat yine
serttir,
Aç tok kavgası,yine o derttir….”Şiirlerin
tamamını okuduktan sonra,ortaya sordum:
“Rahmetli Kâzım Karabekir
Paşamızın ŞİİRLERİNDE ANLATTIKLARINA NE DİYORSUNUZ?”Hepsi birden yanıtladı:Çok
doğru yazmış?!Yürekten katılırız!Dediler.Bana soru sorana sordum:
“AFFEDERSİNİZ,RÜYANIZDAKOMŞUNUNKARISINI
DÜZDÜNÜZ?GERÇEKTE SUÇ MU İŞLEMİŞ OLDUNUZ?!Ayağa fırladı: Suç olur mu Komutanım alt tarafı bir rüya?!”Dedi.
Sorunuzun
cevabı verilmiştir.Geçelim ikinci sorunuza?!Dedim?!
Rahmetli Kâzım Karabekir,
Mustafa Kemal, askerlikten ve tüm
görevlerinden istifa ettikten sonra, bir süvari takımı ile Mustafa kemalin
kaldığı yere gelerek, huzuruna çıkıp:
“BEN VE KOLORDUM EMRİNİZE AMADEDEYİZ
SAYIN AZİZ KUMANDANIMIZ?!Demişti.Güç
kendisindeyken neden istifa etmiş bir komutanın emrine girmişti?!Sivas kongresi
sırasında Mustafa Kemali tutuklamaya gelen ta PAŞADAN GAYRI KİMSE KURTAMAZ?!DİYEREK TEKLİFİNİ GERİ
ÇEVİRMİŞTİ?BUNA NE DİYORSUNUYZ?Dediğim de.Hepsi birden:
“BİZ BUNLARARI HİÇ
BİLMİYORDUK?!DEDİLER.
1) Mekke ve Medine’yi
ve’l Kabbe’yi savunmayan Ermişlerin Sakarya Meydan Muharebesine iştirakleri,
,SAKARYANIN VE ANKARA’NIN DAHA ÖNEMLİ OLDUĞUNUN İŞARETİ SAYILMAZ MI? Sonra, Şehitlerimiz
ve Yaralılarımız arasında hiç Ermişlere ait olanlara rastlanılmamıştır… Hemen birisi,
atıldı:”Onlara ok, kılıç, mızrak ve kurşun değmez?’Dedi. Uhut Gazasında Hz.Muhammedin
iki dişi neden kırılmıştı? Soruma hep birlikte cevap verdiler:
“Mekkeli Müşriklerden
birisinin hamlesi nedeniyle kırılmıştı?!Dediler.Bu sorunun yanıtı da verilmiştir,dedim.susup
kaldılar.
HİÇ BİR ŞEY BİLMEYENLER
ANLATILAN HER MASALA İNANIRLAR;Masallarla Büyütülenler de hep çocuk kalırlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder