OSMAN TÜRKOĞUZ
Çeşmealtı; 15 Haziran 2011.
KUBİLAY OLAYI
VE
GERİCİ AKIMLARIN GERÇEK NEDENİ
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
İlgi: 07 Haziran 2011: BİRİNCİ BÖLÜM
13 Haziran 2011: İKİNCİ BÖLÜM
“Milletler; maddi ve manevi varlıklarını yitirmekle yıkılmazlar. Milletleri yok eden illet, hafızalarını yitirmiş olmalarıdır!” Prof.Dr. Gustave le Bon.
Derviş Mehmet’in başını çekmiş olduğu ihanet kafilesi, Çukurköy caddesinden ilerleyerek, İsmet İnönü Caddesiyle kesiştiği köşedeki Yahudi asıllı Bakkal Hayım oğlu Jozef’ten urgan ve bazı malzemeler satın almışlardır. Niyetlerini açıklamış olmalılar ki, olay anında Jozef te, Müftü camisinin önündeki seyirciler arasındadır si
1. Derviş Mehmet isminde bir yobaz ve altı silahlı arkadaşı 23 Aralık 1930 günü Menemen'e gelmişler ve Müftü camisinde sabah namazı sonrası üzerinde dini ibareler yazılı bir bayrakla, camide bulunanları ve merakla cami önüne toplananları, kendileriyle birlik olmaya davet etmişlerdir. Derviş Mehmet halka hitap ederek; "Ey Müslümanlar, ne duruyorsunuz; Halife Abdülmecit hududa geldi, Sancağı Şerif çıktı, gelin altında birleşelim ve şeriat isteyelim!” Diye bağırmıştır.
Derviş Mehmet. ”72.000 Arap askeriyle Menemen kuşatılmıştır. Ankara hükümetini yıkıp, Abdülhamit’in oğlu Selim’i Halifeliğe getireceğini söyleyerek, namazdan çıkan halkı camiden çıkardıkları Yeşil bayrağın altından geçmeye zorlamıştır.
Bir yazıcı Jandarma eri, durumu Menemen ilçe jandarma komutanı j.Yzb. Fahri Bey’e bildirmiştir. Bölük komutan yardımcısı j.Üsteğmeni derhal müdahale edilmesini önermişse de, j.Yzb. Fahri Bey, Menemen piyade alay komutanlığından yardım istemiştir. Eğitime çıkmamış bir manga piyade erine manevra fişeği dağıtılarak Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın komutasında olay yerine sevk edilmiştir.
Daha önce de, piyade alayı iaşe subayı, yapılmakta olan eylemi görerek alay komutan yardımcısına bildirmiştir.
Manevra fişeklerinin gerici hainlere etki etmeyişi onları daha da “bizlere mermi işlemez! ”İnancına götürmüştür. Piyade tüfeğiyle yaralanan Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın başı Derviş Mehmet’in bir taraftarı tarafından kesilerek Yeşil bayrağın tepesine geçirilmiştir.
Olaya müdahale eden Giritli Bekçi Şevki ile Bekçi Hasan da hainlerin ateşiyle şehit edilmiştir. Piyade alayından yetişen takviye kuvvetler, hainlerin başını ve iki adamını da vurmuşlar, diğerlerini yakalamıştır.
Olaya müdahale safhaları aşağıdaki mavi renkli başlıklardadır. Olayın boyutları hakkında, Dâhiliye Vekili Şükrü Kaya ile İkinci ordu Müfettişi Birinci Ferik (Orgeneral) Giritli Fahrettin Ferd i(Altay) Paşa Dolmabahçe sarayına gelerek Reisicumhur Mustafa Kemal’e bilgi vermişlerdir. -27 Aralık 1930-
Bakanlar Kurulu; 31 Aralık 1930 tarihinde toplanarak, Anayasamızın 86’ıncı maddesine göre, Menemen ilçesi ile Balıkesir ve Manisa illerinde bir ay süreli sıkıyönetim ilanına karar vermiştir. Bakanlar Kurulunun bu kararı, 01 Ocak 1931 tarihinde, Türkiye Büyük Millet meclisinde görüşülerek oy birliği ile kabul edilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin (594) sayılı bu kararı, 3 Ocak 1931 tarihli ve (1689) sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Sıkıyönetim kararı 2 Şubat 1931 tarihinde Türkiye büyük Millet meclisinin 608 sayılı kararı ile uzatılarak, 3 Şubat 1931 tarihli ve 1716 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
İkinci Ordu Müfettişi Birinci Ferik Fahrettin Ferdi—Altay—Paşa Sıkıyönetim Komutanlığına atanmıştır. Menemen’de kurulacak Harp Divanı Başkanlığına da Birinci kolordu Komutanı Mirliva-Tümgeneral—Muğlalı Mustafa—Muğlalı—Paşa getirilmiştir. İvedilikle de Harp Divanı üyeleri, Cumhuriyet Savcısı ve yardımcısı ile sair görevlileri de atanmıştır.
. |
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 611 sayılı, mahkemece verilmiş olan ceza kararlarının infazını onama kararı Resmi gazetede yayımladığının ertesi günü, üç grup halinde idam cezaları infaz edilmiştir. Mehmet Emin, Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın başını kestiği yere kurulan sehpada asılmıştır. Diğer bir grupta, tuz Pazarına, Bedesten ve şehir sinemasının önüne, diğer bir grup ta İstasyonda idam edilmişlerdi. İdam sırasında firar etmiş olan bir hükümlü de iki gün sonra, Menemen’in Gediz nehri ötesindeki YanıkKöy civarında yakalanarak hükmü infaz edilmişti.
İzmir Suikastı girişiminde de aynı taktik kullanılmıştı. En kısa yoldan Yunan adalarından birisine kaçmak. Olay, İstanbul’daki Nakşibendî Şeyhi Hoca Esat, Hoca Saffet ve Hoca Esatın oğlu Mehmet Ali tarafından kışkırtılmasına rağmen Menemen özellikle seçilmiştir. Menemen’e mübadelede çok muhacir yerleştirilmişti ve dünyadan kopuk bir ilçemizdi.
08 Mart 1931 tarihinde Sıkıyönetim Harp Divanı çalışmaları da sona ermişti. Aynı gün; Harp Divanı Başkanı Mirliva Mustafa Muğlalı, üst komutanlarına şu telgrafı çekmiştir:
“Devrim tarihimizin Menemen’de açılan acı ve elemli bir safhası, tarihi harp divanının sona eren çalışması ve icraatı ile bugün kapanmıştır. İki ayı geçen bir zaman, geceli ve gündüzlü devam eden çalışma sırasında sizlerin kıymetli uyarma ve yardımlarından ilham alan harp divanı Heyeti, bu hissin ve vatani görevlerini başarmaktan doğan manevi gururun etkisi ile mütehassıs olarak buradan ayrılıyorlar. Başta ben olduğum halde bütün mesai arkadaşlarımın ayrılırlarken yüksek ve saygı değer kişiliğinize karşı belirttikleri minnet ve şükran duygularını sizlere arz eyler ve lütfen kabulünü istirham eylerim”. Cumhuriyet Döneninde Türkiye Cumhuriyetinde Ayaklanmalar. S.361-365.
İdam edilen Vatan Hainlerinin adları, ibret için:
1* Manisa-Kahveci çırağı Mustafa,
2*” “ -Terzi Talat,
3* “ -Topçu Hüseyin,
4* “ -Tatlıcı Mustafa,
5* “ -Eskici Hüseyin,
6* “ -Keçeli köyünden Himmet oğlu Süleyman,
7* Manisa “ -Paşa köyden Katıya Ahmet oğlu İsmail,
8* “ -Mutaf Süleyman,
9* “ -Manifaturacı Osman,
10* “ -Hafız Cemal,
11* “ -Tabur imamı İlyas Hoca,
12* “ -Ali Paşazade Ragıp Bey,
13* “ -Şeyh Hafız Ahmet,
14* “ -Giritli İbrahim oğlu İsmail,
15*Menemen -Bozalandan Koca Derviş Kafa,
16* “ -Bozalandan Hoca Hacı İsmail,
17* “ -Hacı İsmail oğlu Hüseyin,
18* “ -Görüceli Abdülkerim,
19* “ -Cum’ali Belalı Ramiz,
20* “ -Çıtaklı Molla Süleyman,
21* “ -Hayım oğlu Jozef,
22* “ -Şımbıllı Ali Osman oğlu Memet,
23* “ -Arnavut Yusuf oğlu Kamil,
24* “ -Kerim oğlu İbrahim,
25* “ -Selim oğlu Boşnak Abbas,
26*Alaşehir’de -Şeyh Ahmet Muhtar,
27* “ -Esat oğlu Mehmet Ali,
28*Manisa Hastane Md. Mütekait Laz İsmail Hoca,
29* “ -Emrullah oğlu Mehmet,
30* “ -Nalıncı Hasan, idama bedel (24) sene ağır hapis, yaş 20,
31* “ -Çoban Ramazan, idama bedel (24) ağır hapis, yaş 20,
32* “ -Giritli Küçük Hasan, idama bedel (24) sene ağır hapis, yaş 17,
33*-Harputlu Ömer oğlu Memet, idama bedel (24) sene ağır hapis, yaş 65’i
34*Erbllli Şeyh Esad, idama bedel (24) sene ağır hapis, yaş 65,
Mahkeme Başkanı Mirliva Mustafa Muğlalı, Ulusal Kurtuluş Savaşı Kahramanlarımızdandır. İstanbul’dan Anadolu’ya silah ve malzeme kaçırmak için Yavuz Grubunu kurmuştur, son parti silahlar yakalanınca Anadolu’ya kaçmıştır. Yavuz Grubunun imza ve mühürü Milli İstihbarat Teşkilatı arşivindedir. Resimleri de “Mit’in Tarihi” kitabında yayımlanmıştır.
Mustafa MUĞLALI, İkinci Dünya Savaşı sırasında; Üçüncü Ordu Komutanı iken, İran ile her türlü yasadışı işleri yapmayı itiyat haline getirmiş (33) Türk vatandaşını kurşuna dizmekten tutuklanarak 20 sene ağır hapis cezasına çarptırılmış, hapishanede perişanlıklar içersinde ölmüştür.
Van’da adının verildiği kışladan, adının silinmesi için sürekli uğraşlar verilmektedir.
Beşeri İrade; dogmaların, hurafelerin ve masalların tutsaklığından tüm ezilmişleri ve köleleştirilmişleri kurtarır. İnsanları, SEBEP-SONUÇ ilişkilerine götürür. İnsanın kendisine, aklına ve düşüncelerine egemen olmasını sağlar. İnsan iradesinin egemenliği insan düşüncesini laisizme götürür, Laisizm, tüm insanların “olmazsa olmazıdır!” Sİ Ne gu’a non’sudur. Laisizm olmayınca da insanlar mantıklı olamazlar; Tanrı ve din adına ölçer, biçer ve sürekli olarak keserler. Dünya üzerinde yaşamak için yaratılmış olan insanlar, dünyalarını yaşayamaz bir konuma getirilirler. Vaat edilen ödülü de ödüle lâyık görülen aslından büyük sanırlar.
Türk Basınında KUBİLAY OLAYI.
Yayımlanma Tarihi: 23 Aralık 2002
Yayımlayan Gazete: Hürriyet Gazetesi.
Kazanımları Savunacağız.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, devrim şehidi Kubilay’ın ölüm yıldönümü nedeni ile yayımladığı mesajda: ”Cumhuriyetimizi yıkmayı, toplumumuzun Cumhuriyet döneminde elde ettiği çağdaş kazanımları yok etmeyi amaçlayan tüm hareketlere kararlılıkla karşı konulacağını bir kez daha vurgulamak istiyorum”, dedi.
TBMM Başkanı Bülent Arınç ta yayımladığı mesajda; Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda milli birlik ve beraberliği korumaya kararlı olduklarını;” söyledi.
, Başbakan Abdullah Gül ise mesajında:
“Hiç şüphe yok ki, Türk Milleti, Cumhuriyet değerlerini, milli birlik ve beraberliğini her koşulda korumaya kararlıdır!” Değerlendirmesini yaptı.
Yazar: Emin Çölaşan
Yayımlayan Gazete: Hürriyet Gazetesi
Yayım tarihi:1- 23 Aralık 2001
2- 24 Aralık 2002
KUBİLAY OLLAYINI UNUTMAYIN
Adı Mustafa Fehmi Kubilay, baba adı Hüseyin, ana adı Zeynep, Giritli bir ailenin çocuğu.1906 doğumlu. kubilay bir öğretmen. Cumhuriyet öğretmeni. 1930 yılında İzmir’in Menemen ilçesinde askerlik görevini yapıyor. O sırada 24 yaşında.23 Aralık 1930 sabahı, bundan 72 yıl önce, Menemen’de tuhaf şeyler oluyor. Sabahın erken saatlerinde,dördü silahlı altı kişi,belediye meydanında tekbir getirerek gezinmeye başlıyor.Hepsi çember sakallı.Başlarında sarık,sırtlarında cübbe var.
“Biz şeriat istiyoruz!” Deyip Müftü camiine giriyorlar. Elebaşçıları Derviş Mehmet, camide namaz kılanlara kendisini”Mehdi” olarak tanıtıyor ve dini korumaya geldiklerini söylüyor. Arkalarında 70 bin kişilik Halife ordusu olduğunu, öğle saatine kadar şeriat bayrağı altında toplanmayanların kılıştan geçirileceğini tebliğ ediyor. Derviş Mehmet isimli sapık ve arkasındaki yobazlar,camideki yeşil bayrağı alıp,uzun bir sopaya takıyorlar.Yoldan geçmekte olan birine çukur kazdırıp bayrağı oraya dikiyorlar.Yobazlar,bayrağın çevresinde dönmeye, tekbir getirmeye,zikretmeye başlıyorlar ve bağırıyorlar:
“Şapka giyen kâfirdir. Yakında yine şeriata dönülecektir. Bize kurşun işlemez!”
İşin acı yanı, Menemen ahalisinden bazıları bunlara alkış tutuyor.
***
Olaylar ilçedeki askeri birliğe duyuruluyor. Alay komutanı—Aslında alay komutan yardımcısı olacak-yedek subay Kubilay’ı bir manga askerle birlikte olay yerine gönderiyor. Kubilay ve askerlerin silahlarında mermi yok. Süngü takıp olay yerine giriyorlar. Kubilay, askerlerini meydan girişinde bırakıyor ve yobazların teslim olmasını istiyor.İşte bu anda yobazlardan birisi ateş ediyor.Kubilay yaralanıp,yere düşüyor.Ayağa kalkıp cami avlusuna kaçıyor ama orada tekrar yere düşüyor.çevresindeki kalabalık paniğe kapılıp kaçışıyor.Derviş Mehmet ve arkadaşları,işte o anda Kubilay’ın başına çöküyorlar.Mehmet,çantasını açıp,testere ağızlı bağ bıçağını çıkarıyor.Ve yaralı yedek subay Kubilay’ın başını orada,kıtır,kıtır kesip gövdesinden ayırıyor. Kin ve nefret gözlerini öylesine bürümüş ki, kesik baştan akan kanı içiyorlar. Şaçlarından tuttuğu kesik baş şimdi Derviş Mehmet’in elindedir. Yeşil bayrağın sopasına kesik başı dikmeye çalışıyorlar; ancak bir türlü başaramıyorlar. Bunun üzerine birileri kendilerine ip getiriyor. Kesik baş, bayrağın dikili olduğu sopaya iple bağlanıyor. Bütün bunlar olurken yine tekbirler getirilmekte,”ey ahali din elden gidiyor”çığlıkları Menemen’de yankılanmaktadır. Silah seslerini duyan Mahalle Bekçisi Hasan, koşarak olay yerine yetişiyor, ateş ederek yobazlardan birisini yaralıyor. Hemen ardından yobazlar ateş edip, Bekçi Hasan’ı orada şehit ediyorlar. Arkadaşının yardımına koşan bekçi Şevki de yobazların açtığı ateş sonucu can veriyor. Birkaç dakika içinde üç şehit verilmiş, bir baş kesilmiştir.
Yobazlar mutludur! Kubilay’ın kesik başı yeşil bayrağın sopası üzerinde sallanmaktadır. İşte bu aşamada asker olay yerine yetişiyor. Komutan: ”Teslim olun!” Diye bağırıyor. Yobazların yanıtı kesindir:
“Bize kurşun işlemez!”
Askeri birlik ateş ediyor. Yobazlardan bazıları, orada yere serilirken, bazıları kaçıyor. Daha sonra hepsi birden yakalanıyor.
Menemen olayı, Genç Cumhuriyet Rejiminin 1925 yılındaki Şeyh Sait isyanından sonra tanık olduğu ikinci önemli irtica olayıdır, Hükümet derhal sıkıyönetim ilan etti. General Mustafa Muğlalı başkanlığında Harp Divanı kuruldu. Olaya doğrudan ve dolaylı katılan bütün sanıklar menemen’de yargılandı.18 gün süren yargılama sonucunda karar açıklandı:
40 kişi, sorumsuzluğu nedeni ile salıverildi.27 sanık beraat etti,41 suçlu hapis cezası aldı.36 kişiye idam cezası verildi. Ancak bazılarının cezaları yaşları nedeniyle ağır hapse çevrildi.
28 hükümlü 03 Şubat 1931 gecesi Menemen’de asıldı. Yobazlardan bazıları, yedek subay Kubilay’ın başını kestikleri yerde asıldı.
Atatürk—Soyadını henüz almamıştır. ostüzü- Menemen olayına çok kızdı. Söylentilere göre, Menemen’i haritadan silinmesini emretti. Daha 10 yıl önce Yunan işgali altında inleyen bir ilçede yobazların yaptığı ve halktan bazılarının bu yobazlara sahip çıkması, O’NU çileden çıkartmıştı.
Olayın ardından Menemen’de devrim şehidi iki Bekçi ve yedek subay Kubilay adına anıt dikildi. Anıtın üzerinde şöyle yazar:
“İNANDILAR, DÖVÜŞTÜLER ÖLDÜLER. BIRAKTIKLARI EMANETİN BEKÇİSİYİZ.”
Dün Menemen irtica olayının 72’inci yıldönümü idi. Yılanın başı, aradan geçen bunca yıla karşın ezilmedi. Yılan pusuda bekliyor, bazan da ülkeyi yönetiyor.
Yayım Tarihi:23 Nisan2002
Yazan: Hasan Pulur.
Yayımlayan Gazete: Milliyet Gazetesi.
MUSTAFA MUĞLALI VE KORKUT EKEN PAŞALAR.
Babamız ve arkadaşları, emekli subaylar,1940’larda Osmanbey’deki Suna kıraathanesinde haftada birkaç kere buluşurlardı. Hepsi de Kurtuluş savaşının subaylarıydı, görevlerini yapıp kenara çekilmişlerdi”Mustafa Muğlalı” adını ilk kez orada duyduk;”orgeneral”’den saygı ile söz ederlerdi. Daha sonra bu ismi daha çok duyduk.”Muğlalı Paşa”Kurtuluş Savaşının ve Cumhuriyetin önemli subaylarındandı, Menemen ayaklanmasında Kubilay’ın kafasını kesen gericileri yargılayan mahkemenin başkanıydı.
Çok partili düzene geçildikten sonra, Van’ın Özalp ilçesinde kurşuna dizilen 33 vatandaşın hesabı, emekli olan Mustafa Muğlalıdan soruldu. Sınır boyunca eşkıyalık, kaçakçılık yapan bu insanları 3’üncü Ordu Komutanı Mustafa Muğlalı sorgusuz, yargısız emir verip kurşuna dizdirmişti. Demokrat Partinin ısrarlı takibi sonucunda Mustafa Muğlalı yargılandı; önce idama, sonra 20 yıla mahkûm oldu, karar Askeri Yargıtay’da bozuldu ama Paşa, cezaevinde öldü.
Olay 1943 yılında olduğu zaman, İnönü Cumhurbaşkanıydı; Muğlalı Paşa yargılanıp mahkûm olduğu 1950 Martında da Cumhurbaşkanı İnönü’ydü.
“Muğlalı Olayı”, yıllar yılı askerlerin politikacılara güvensizliğine örnek gösterildi.” 27 Mayıs’ta Zırhlı tugayla İstanbul’a hâkim olan Orhan Erkanlı ”Askeri demokrasi” adlı kitabında” Muğlalı Olayı” için şöyle yazar:
“Elbette bu olayda devrin hükümetlerinin ve İnönü’nün de haberi vardı. Fakat Yiğit Muğlalı, askerliğin, kumandanlığın ezeli kuralına uyarak, (Kumandan, yapılan ve yapılmayan her şeyden sorumludur). Sorumluluğu üzerine aldı ve ölüme mahkûm oldu. Kendisi son günlerinde akli dengesini kaybetti, yapılan bu muameleyi hazmedememişti, feci şartlar içinde dünyaya veda etti
İşte bu olayı, biz Türk subayları hiç unutmadık, Muğlalı Paşa’nın acısını yüreğimizin derinliliklerinde duyarak yaşadık.”
1987’de duygularını böyle anlatan Erkanlı, yazısını şöyle tamamlıyordu:
“Kim bilir, belki ileride bir gün, son aylarda doğu ve Güneydoğu sınırlarında yapılan operasyonların hesabını da soracaklar çıkabilir!”
Şimdi buraya bir nokta koyalım, bekleyelim, göreceğiz.
Yalınız “Muğlalı Olayı” ile “Korkut eken” kaba çizgilerle benzer tarafları olsa da”aynen” demek mümkün değildir. Yargıtay kararına göre Korkut Eken, Güneydoğu’daki ya da Kıbrıs’taki “Kahramanlık” sıfatına uygun, hizmetleri nedeniyle değil,”çete kurmak” suçundan mahkûm olmuştur. Lakin herkesin aklına da, şu soru gelmektedir:
PEKİ, ÇETE KURUP HANGİ SUÇLARI İŞLEMİŞTİR?
Adam mı kaçırmıştır, banka mı soymuştur, haraç mı almıştır, ne yapmıştır?
Eğer varsa, bu somut suçlardan niye yargılanmamıştır?
BU SORUMUZ DA MUHTEREM PAŞALARADIR!
Korkut Eken yargılanırken niye mahkemeye başvurup tanık olarak dinlenmenizi istemediniz?”
Rahmetli Orgeneral Mustafa Muğlalı, Atatürk’e yürekten bağlı bir Kahraman komutanımızdı. Hatay bunalımında Mustafa Kemal Atatürk çok rahatsızdı ve bu durum da O’NU çok üzüyordu. Bu konuda Korgeneraller düzeyinde yapılmış olan bir değerlendirme toplantısında, Korgeneral Rahmetli Mustafa Muğlalı ayağa kalkarak:
“Sayın Atatürk’üm siz üzülmeyiniz. Bir manevra bahanesiyle ben Suriye’ye girer ve Hatayı işgal ederim. Siz de, hükümet politikasına aykırı davranma suçu ile beni asarsınız. Bu işte böylece halledilmiş olur!” Der.
Yayımlayan Gazete: Cumhuriyet Gazetesi
Yayım tarihi: 23 Aralık 2002.
Beyanat: Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök.
“İRTİCAYA KARŞI UYARI”
“Genelkurmay başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, devrim şehidi Kubilay; şeraitçiler tarafından şehit edilişinin 72’inci yıldönümünde anarken irticaya karşı sert uyarılarda bulundu. Özkök, ”Menemen olayları, Türk Devrim Tarihinin en önemli mihenk taşlarından birisi olarak, sayesinde vatanımızda özgürce ve esenlikle yaşadığımız çağdaş Cumhuriyetimizin ne büyük zorluklarla bu günlere getirildiğini öğrenmek ve öğretmek bakımından genç nesillerin asla unutulmaması gereken bir derse dönüşmüştür.” Dedi.
“Orgeneral Hilmi Özkök, Menemen’de şeraitçiler tarafından katledilen Devrim Şehidi Kubilay’ı anma mesajında irticaya karşı sert uyarılarda bulundu:
Menemen olayının, ”İslam dinini sapık amaçları için kötüye kullanarak halkı aldatmaya çalışan, ancak gerçekte dinin yüce değerleri ile alakası bulunmayan art niyetli kişilerin gerçek yüzlerinin anlaşılması” bakımından büyük önem taşıdığını belirten Özkök, genç nesillerin bu dersi asla unutmaması gerektiğini bildirdi!”
“Genelkurmay başkanı Özkök,mesajında Şehit Kubilay’ı “irtica ile mücadelenin sönmez meşalesi”olarak niteledi.mesajında Kubilay’a seslenen Özkök şu görüşlere yer verdi:
“Yobazlara gövdeni siper ettin:72 yıl önce Büyük Önder Atatürk’ün bizlere en kutsal emaneti olan çağdaş Cumhuriyetimizin temel değerlerinden Laikliği hedef alarak Türk Halkı’nı yeniden Ortaçağın karanlık günlerine döndürmeyi amaç edinen, çağdaş gelişme ve yaşama karşı olan yobazlara gövdeni siper ederek, Türk Devrim tarihinde unutulmaz bir sembol oldun.”Dedi ve:”Menemen olayları, islam dinini sapık amaçlarla kullananların gerçek yüzünü gösteriyor!” Dedi. Ve vitrindeki ete de soğan doğramadığını” itiraf etti. Ve dahi” Ne Darbe teşebbüsü var derim, ne de Darbe teşebbüsü yok derim!” Diyerek tarihimize not düştü. Kendi beceremediğini de Biz gençlere emanet etti.
Muğlalı Paşa’nın başına gelenleri bilmeyenler aslında Türk Silahlı Kuvvetlerine uygulananları da bilmemektedirler.
Damad’ı şehriyari Enver Paşa, başkomutan vekili olur, 1100 subayı hemen emekliye sevk eder. Demokrat Partisi İktidara gelir,15 General ve 150 Subayı emekliye sevk eder Ulusal Kurtuluş Savaşı Kahramanı Orgeneral Abdurrahman Nafiz Gürman’ı da emekliye sevk eder.
27 Mayıs 1960 Askersel darbesi olur, her rütbeden subaylardan oluşturulan Milli Birlik Komitesi, (7.500) Subayı emekliye sevk eder, EMİNSU Davası başımıza türlü dertler açar.
23 Aralık 2005 gününde devlet Büyüklerimiz hamasi beyanatlarda bulunurlar. İsterseniz, önce Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın mesajını okuyarak ferahlanalım.
“Türk Milletinin Cumhuriyet değerlerini, milli birlik ve beraberliğini her şart altında korumaya kararlı olduğunu belirterek, 75 yıl önce Şehit edilen Kubilay’ın bu kararlılığının sembolü olarak Cumhuriyet tarihinde müstesna bir yere sahip bulunduğunu kaydetti.”
“Türk Milleti, Cumhuriyet değerlerini, milli birlik ve beraberliğini her şart altında korumaya kararlıdır. Kubilay’ın bu kararlılığını bir sembol olarak Cumhuriyet tarihinde müstesna bir yeri vardır. Türkiye Cumhuriyeti, Aziz milletimizin bu kararlılığın güvencesi altında önüne çıkan her engeli aşarak muasır medeniyet hedefine doğru ilerlemeye devam edecektir. Cumhuriyetimizin kuruluş idealleri uğrunda şehit düşen Asteğmen Kubilay’ı şehadetinin 75’inci yıl dönümünde bütün şehitlerimizle birlikte savgı ve rahmetle anıyoruz.” Sayın RTE:
23 Aralık 2005 tarihinde, Cumhurbaşkanımız Mümtaz Hukukçu ve “İnsan’ı kâmil” Sayın Ahmet Necdet Sezer idi. O’NUN dahi aklının ve vicdanının sesini yansıtmış olduğu Türk ulusuna seslenişini de okummamazlık etmemeliyiz, gelecek seçimleri değil de gelecek nesillerimizi düşünen, özü ve sözü bir insanımızdır:
“23 Aralık 1930 günü Menemen’de bir grup gericinin gerçekleştirdiği eylemler Cumhuriyet karşıtlarının çirkin yüzlerini göstermeleri yönünden ibretle anımsanması gereken bir olaydır. Cumhuriyete başkaldırı niteliğindeki Menemen olayı, tarihimizdeki en acı olaylardan biridir. Menemen’de Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ı acımasızca katledenlerin temsil ettiği zihniyetin günümüzdeki uzantılarının çok iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Menemen’de şehit olan Mustafa Fehmi Kubilay, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağnazlığa ve karanlık düşüncelere karşı başlattığı savaşın simgesi olmuştur. Cumhuriyete sahip çıkılması uğrunda canını ortaya koyarak yurttaşlarımızın gönlünde ölümsüzleşmiştir. Kubilay, onurlu girişiyle Cumhuriyetin tüm kazanımlarıyla korunacağının ve somur örneği olarak tarihimizdeki saygın yerini almıştır.
Bağnaz düşünceleri birey, toplum ve devlet yaşamını etkilememesi için duyarlı olmalı, Türkiye Cumhuriyeti’nin hedeflerinin gerçekleştirilmesi yolunda ileri atılımları, ilk günkü bilinçle sürdürmeliyiz. Cumhuriyetin felsefesi, Atatürk ilke ve devrimleri için tehdit oluşturulan düşünce ve girişimler, Türk Ulusunun duyarlılığı ve sağduyusu ile kurumlarımızın kararlılığı sayesinde hiçbir zaman amaçlarına ulaşamayacaktır.
Türk Ulusunun, Yüce Atatürk’ün aydınlattığı yolda ilerleyeceğinden, Cumhuriyetimize, ulusal değerlerimize bağlılığını her koşulda göstereceğinden kuşku duymamalıdır.”
Rahmetli Fazıl Hüsnü Dağlarca’ın “Kubilay Destanı” adlı bir şiir kitabı da vardır.
Menemen önleri
23 Aralık 1930’dur,
Gece yeşilimsi dağlar ak
Bir altın çizgi gibi yerle gök arasında
Ün doğdu, doğacak.
Buz yok ama donmuştur sanki
Sarı yapraklarla kış kocaman bir yüz.
Tarla çizgileriyle bir kilim işte
Menemen ovası dümdüz.
Yalancı Mehti derviş Mehmet
Yürümüş Manisa’dan bir sarı su gibi.
Beş on adamıyla Menemen’e varmak üzere
Yılan uykusu gibi.
TANRI SEVER AYDINLIĞI
Bismillah der demez daha bismillah,
Kalkarız dağ başlarından daha güzel,
Yobaz sen Allah’a uzaksın.
Bismillah der demez bismillah,
İçimiz dışımız daha yaşamak,
Yobaz sen Allah’a çok uzaksın.
Yedek Asteğmen Kubilay, bir öğretmendi,
Bir ışıktı incecik.
Mustafa kemal’in devrimleriyle büyümüş
Başaklar sarı
Kavaklar yeşil
Irmaklarla ak..
Gündüzü yurt üzreydi
Yurt üzreydi geceleyin gördüğü düş.
BİRİNCİ YOBAZ
Yeşil bayraklar açıla
Al bayraklar neymiş ki.
Gerçek yok, şeriat var,
Kul başını eğmiş ki.
İçimiz en karanlık,
Geceye göz değmiş ki
Kara ustura olmuşuz
Kara taş bileymiş ki.
YARALIDAN BAŞ ALMAK
Üşüştüler karanlıklarından
Gözleri bir irin gibi sarı.
Daha ölmemişti Kubilay’ın üstüne
Yeryüzünün en iğrenç yobazları.
ULUSUN ELİ
Her ulusun
Bir ucu aydınlığa varırken
Bir ucu karanlıktadır daha.
Karanlıktakini lerin
Örer gözlerini
Bir örümcek.
Karanlıktakilerin
Örer kulaklarını bir örümcek.
Her ulusun bir eli vardır
Yok eder,başını kesseler bile o
Örümceği de ağlarını da.
********************************
Yok, edilecektir uygarlık yollarına dikilen geri
Allah yürek üzre bir, yurt başımız üzre bir.
Mustafa Kemal devrimlerini yaşatmak için
Bu ulus bayraktan bayrağa ant içmiştir.
.
KAYNAKÇA
1*Moltke……………..Türkiye Mektupları
2*Akit Gazetesi…… 24 Aralık 2001
3*Devrim Tarihi……..Çeşitli
4*Amasya genelgesi Nutuk
5*Erzurum ve Sivas Kongreleri.
6*Tevhidi Tedrisat kanunu
7*Atatürk’ten Özdeyişler.
8*1961/1982 Anayasaları md:154—174
9*E.J.Kd. Alb. A.Avcı… Konferans
10*A.Gölpınarlı…..Mezhepler ve tarikatlar
11*E.Behnan Şapolyo…Mezhepler ve Tarikatlar Tarihi
12*Hamret türkoğuz….Süleymancılık
13*Fazilet Takvimi….Çeşitli günler
14*Ömer Nasuhi bilmen… İslam İlmihali
14*Gn.Kur.Harp Tarihi D.Bşk.seri8 s.361-365 Menemen olayı
15*Hürriyet Gazetesi,23 Aralık 2001-24 Aralık 2002
16-Milliyet Gazetesi23 Aralık 2002
16*Kemal üstün, Arkadaşım Kubilay
17*İslam Ans. C.1 Kubilay maddesi
18*Fazıl Hüsnü Dağlarca, Kubilay Destanı
SAYIN AHMET NECDET SEZER’İN 23 Aralık 2005 günü Kubilay’ı anarken çekilmiş resmi
17’İNCİ SAHİFEDE.
Günümüze örnek gerçek bir olay:
Elazığ Akıl Hastanesinin sokağa açılan bahçe kapılarını bir akıllı, deliler de hava alıp, dışarıyı görsünler diyerek açmış. Delilerin %50’si sokaklara fırlayarak kaçmışlar. Deneyimli bir Baş hekim personele emir vermiş:
“Çabuk benim arkama geçiniz, trencilik oynayacağız. Başka türlü bu delileri tutmamız mümkün değil!” diye emir vermiş. Peş peşe takılarak, cıff! Cuff! Sesleri çıkararak sokaklara dalmışlar. Yarım saat sonra, trenin kuyruğunun çok uzadığını görerek Hastaneden içeriye girmişler. Trenin peşine takılanları saydıklarında, Başhekim şaşırmış kalmış. Kaçan delilerin tümü içeriye girdiği gibi 500 akıllı da Trenin peşine takılarak tımarhane’ye girmişler. Hayret!
Sayın Ahmet Necdet Sezer’in fotoğrafları
/ 23.12.2005
rttaşlığa geçişin simgesi olduğunu kaydetti.
Türk ulusunun, cumhuriyetin ilanı ile dünyadaki saygın yerini aldığını, din, inanç, etnik köken ayrımı olmaksızın tüm yurttaşlarıyla, birlik içinde aydınlık yarınlara yöneldiğini ifade eden Sezer, din ve devlet işlerinin ayrılarak, kutsal din duygularının siyasal amaçlarla kötüye kullanılmasının önlenmesinin, cumhuriyet yönetiminin temel yaklaşımlarından biri olduğunu ifade etti.
Sezer, Türkiye Cumhuriyeti'nin, bir yandan uygar dünyayla bütünleşme yolunda ilerlerken, öte yandan cumhuriyetin dayandığı değerler sistemine yönelen tehditlere, Atatürk devrimlerini içine sindiremeyen çevrelere karşı da kararlı bir savaşım vermek durumunda kaldığını kaydetti.
Sezer, şöyle devam etti: “23 Aralık 1930 günü Menemen'de bir grup gericinin gerçekleştirdiği eylem, cumhuriyet karşıtlarının çirkin yüzlerini göstermesi yönünden ibretle anımsanması gereken bir olaydır. Cumhuriyete başkaldırı niteliğindeki Menemen olayı, tarihimizdeki en acı olaylardan biridir. Menemen'de asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay'ı acımasızca katledenlerin temsil ettikleri zihniyetin ve günümüzdeki uzantılarının çok iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Menemen'de
Türk ulusunun, cumhuriyetin ilanı ile dünyadaki saygın yerini aldığını, din, inanç, etnik köken ayrımı olmaksızın tüm yurttaşlarıyla, birlik içinde aydınlık yarınlara yöneldiğini ifade eden Sezer, din ve devlet işlerinin ayrılarak, kutsal din duygularının siyasal amaçlarla kötüye kullanılmasının önlenmesinin, cumhuriyet yönetiminin temel yaklaşımlarından biri olduğunu ifade etti.
Sezer, Türkiye Cumhuriyeti'nin, bir yandan uygar dünyayla bütünleşme yolunda ilerlerken, öte yandan cumhuriyetin dayandığı değerler sistemine yönelen tehditlere, Atatürk devrimlerini içine sindiremeyen çevrelere karşı da kararlı bir savaşım vermek durumunda kaldığını kaydetti.
Sezer, şöyle devam etti: “23 Aralık 1930 günü Menemen'de bir grup gericinin gerçekleştirdiği eylem, cumhuriyet karşıtlarının çirkin yüzlerini göstermesi yönünden ibretle anımsanması gereken bir olaydır. Cumhuriyete başkaldırı niteliğindeki Menemen olayı, tarihimizdeki en acı olaylardan biridir. Menemen'de asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay'ı acımasızca katledenlerin temsil ettikleri zihniyetin ve günümüzdeki uzantılarının çok iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Menemen'de
Kubilay anılıyor / 23.12.2005şlığa geçişin simgesi inin gerçekleştirdiği eylem, cumhuriyet karşıtlarının çirkin yüzlerini gylardan biridir. Menemen'de asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay'ı acımasızca katledenlerin temsil ettikleri zihniyetin ve günümüzdeki uzantılarının çok iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Menemen'de şehit olan Mustafa Fehmi Kubilay, Türkiye Cumhuriyeti'nin bağnazlığa ve karanlık düşüncelere karşı başlattığı savaşımın simgesi olmuş, cumhuriyete sahip çıkılması uğrunda canını ortaya koyarak yurttaşlarımızın gönlünde ölümsüzleşmiştir. Kubilay, onurlu girişimiyle cumhuriyetin tüm kazanımlarıyla korunacağının en somut örneği olarak tarihimizdeki saygın yerini almıştır.”
Kubilay'ın şehit edilmesinin, ülkenin her köşesinde kınandığını, yurttaşların cumhuriyete
Kubilay'ın şehit edilmesinin, ülkenin her köşesinde kınandığını, yurttaşların cumhuriyete
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder