13 Mart 2010 Cumartesi

26. BİR DE BENDEN DİNLE YORUMU

BİR DE BENDEN DİNLE YORUMU!/
Osman TÜRKOĞUZ
Ben, Mustafa Kemal’im!
19 Mayıs 1919, Samsun doğumlu;
Ali Rıza oğlu, Zübeyde’den olma.
Böyle çağırılırım ben;
Ahiret’te, Dünya’da, böyle çağırın beni!
Ben, bir defa gittim HAVZA’YA,
Bir defa toplandık AMASYA’DA,
ERZURUM’DA, SİVAS’TA ve ANKARA’DA.
ULUS’UN İRADESİNİ öne çıkardık,
Göksel iradeyi yere indirdik AMASYA’DA.
Ve böylece yendik, KÖTÜ KADERİ DE.
23 Nisan 1920′de; TBMM’Nİ açtık;
HIYANETLE, AÇLIKLA ve SEFALETLE
Ve dahi, düşmanlarla savaştık.
Vatan bilmez Osmanlıya,
VATAN’I öğretmek için;
ÇANAKKALE’DE öldük, öldük ve öldürdük,
Yeniden yeniye DİRİLDİK.
Durdurduk Viyana bozgununu,
ALLAHUEKBER’DE, buz yedik.
Arabistan’da,Yemen’de, Irak’ta ve Suriye’de,
ÜMMET olan Osmanlı;
Der saadet’te, “Kavmi Necibi Arap” derdi
Ve Araplar dahi, bu sözle,
böbür, böbür böbürlenerek,
Ümmet’i Muhammed’i bir kenara fırlatıp,
“Bizler, soylu Arap Kavmiyiz” derdi!
MARMARA’DA Anzavur oldu,
KONYA’DA Delibaş oldu,
İZMİT’TE, Halife Ordusu Osmanlı.
Kudurdu İHANET, kudurdu UŞAKLIK; kudurdu KÖLELİK,
Kudurdu da KUDURDU.
Vatan HAİNİ ve düşmanlar, TÜRK’Ü yok etmek için
Tek cephede birleşti, dört cephemizde, dört ordu.
Ve sizler, ey efendiler
Karınları tok, sırtları pek olan!
İNÖNÜ’LERDE, SAKARYA’DA, ÇİĞİLTEPE’DE, DUMLUPINAR’DA…
KANLA, ATEŞLE VE GÖZYAŞI İLE vurulduk
Ve dahi VURDUK.
Haksızlığa HÜKÜMLÜ Osmanlıya,
Hak nasıl alınırmış, ULUS ne demekmiş öğretiyorduk.
VATAN dedik, uğruna öldük,
ULUS dedik, ONURUMUZU BAYRAK YAPTIK.
Parayı, şöhreti ve şanı, bir kenara bıraktık.
HAK! Dedik, HAKKA taptık.
ÖZGÜRLÜK ve BAĞIMSIZ TÜRKİYE dedik.
Bu ONURLU KAVGA’DA;
İdam hükümleriyle yargılandık!
Sokaklarımızda; çakşır, potur, şalvar ve camadan.
Gencecik KIZLARIMIZ, simsiyah BEZLER içinde.
Türban, sıkmabaş, peçe ve çarşaf..
Sanki caddelerimiz ‘de binlerce OY TORBASI
Ezanlarımız, niçin Arapça okunur?
Nedir bu Milletvekillerinin halleri böyle!?.
Torpil, avanta, soygun ve talan,
suç olmaktan çıktı mı? Ne oluyoruz, NE?
BİZLER, ranzalarda yatardık,
öğrenci sıralarında sürdürürdük,
Cihana karşı savaşlarımızı…
Bulgur Pilavına, soğanla dalardık,
O’nu da bulduğumuzda, önce şükrederdik TANRIMIZA!
Beleş, KUCAK bilgisayarları almazdık,
Tek paltoyla geçirirdik kışı, ÇİFT KİŞİ
Onun için de, HİÇBİR KUCAĞA OTURMAZDIK!
DÜNYAYI OTURTURDUK KUCAKLARIMIZA.
BİZLER;
DÜYUN’U Umum iye’yi kovmadık mı, NE!!
Nedir bu, AY; EM; EF!
Kahkonen, Koterelli, Mokadam ve
Kuruger diye çağrılan MADAM!
Ne işleri var, BUNLARIN BURADA?
YOKSA, YOKSA bağımsız değil mi ÜLKEM!?.
Limanlarda yabancı gemiler,
Hava alanlarımızda yabancı filolar.
Vatan hainlerine, bunca itibar neden,
Bağımsız değil mi yoksa yargımız?
Resimlerimi şehir, şehir gezdirip,
Anma günleri düzenlenir iken sizler;
Devrimlerim çökertiliyor birer, birer…
Dini, içinizde saklı tutun dedim:
ASKERLERİ zorlamayın, KIŞLADAN çıkmaya!
Utancımdan bakamıyorum ŞEHİTLERİMİN yüzlerine.
Kadın eli sıkmayan kaymakamlar, savcılar ve yargıçlar!
Üniversiteler açmıştık, DEVRİMLER yapmıştık sözde!
Elin ideolojileri ve DOGMALARI için;
Niçin dövüşüp duruyorsunuz, Okullarda, caddelerde ve her yerde!
Soylu bir ULUS’UN ÇOCUKLARIYIZ, unutmayın;
Bir kurtarıcı gelir diye de kendinizi avutmayın.
Efendiden Efendiye satılan köleler,
Kurtarıcı beklerler EFENDİLERDEN!
Mezra, mezra, köy, köy, şehir, şehir gezin ülkemizi,
Yolluk, TAHSİSAT beklemeden!
Her izbede, bir mumunuz yanmalı,
OKULSUZ BİR TEK MEZRA BİLE KALMAMALI.
İstedikleri istasyonlarda indirtmeyin,
Özel amaç güden YOLCULARI
Şam’da, Amman’da gördünüz,
Peygamber gelinini ve Suriye gelinini.
ONURLU, Sade ve Şık, şaçları rüzgâr’da DALGALI!
İleriye, güzele ve bilime yönelin,
Önünüzde, ÇAĞDAŞ TÜRK KIZLARI olmalı
Devrimlere aykırılık, HAK ve HÜRRİYET olamaz.
Hürriyet ve hak söylemi ile DEVRİMLER BOĞULAMAZ!
Her sene, yeniden, yeniden, BENİ SAMSUN’A çıkartmayın.
Devrim düşmanlarına karşı kavgada,
HER KÖY;
HER ŞEHİR,
HER KÖŞE; HER BUCAK,
BİRER SAMSUN OLMALI…
Ulusal günlerimizde, ANITKABİR’İN bahçesinde,
Sergiler açın, oyunlar oynayın,
Müzik şölenleri düzenleyin.
MOZAİK”! Masallarına da kanmayın;
Bir bütün halinde BİRLEŞTİRDİK ANADOLU’YU.
ÖNCE, HALKLA BÜTÜNLEŞTİK;
SONRA DA VATAN’I BÜTÜNLEDİK.
Akılları sıra; GAFLET, DALALET ,
Ve hatta HIYANET’İ oynuyorlar.
Kanla ve imtihanla bütünleşti TÜRK ULUSU.
KAN ve KILIÇLA çizildi VATAN’IN SINIRLARI.
Unutulmasın ki; hiç te söylemedi demesinler;
Kanla kurulan, kılıçla çizilen,
OYLA VE OYUNLA BOZULAMAZ.
Gayrı benden söylemesi.
YABANCILARIN öğütleriyle,
Testiler ve küpler su ile dolmaz.
Unutursanız ULUSAL HAFIZANIZI;
On senede bir,
Başınıza gelmedik FELÂKET kalmaz!
Ne yapsalar, neyleseler, niteler de
Kölelikten bir türlü kurtulamazlar.
Kadınlarımıza, kızlarımıza SON SÖZÜM:
Kılık, kıyafetle namuslu olunamaz.
Her çağda, her yerde ve her kılıkta,
En yiğit, en efendi, en fedakâr senidin.
At başından TÜRBAN’I, Arap işi çarşafı,
Tesettürü at, kaldır gül yüzünden peçeyi.
At başından bezleri, başından SIKMABAŞI;
Ne çabuk unutuluyorsun?
GÖNLÜ YÜCE TÜRK KIZI,
SENİNLE KAZANDIK BİZ; KURTULUŞ SAVAŞINI.

Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi