13 Mart 2010 Cumartesi

20. TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNDEN İSTENİLEN NEDİR?

OSMAN TÜRKOĞUZ
Çeşmealtı

30 Haziran 2009


TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNDEN İSTENİLEN NEDİR?


“Yılan deri değiştirse de, yine yılandır, sokmasını sürdürür.”
“Tilki, kürkünü değiştirse de, yine tilkidir, çalmasını sürdürür!”
Os. Tü: Zü


AKP’NİN iktidara gelmesiyle; ülkemizde yaratılan ve yaşatılan siyasi süreç insanlarımızın akıllarını başlarına toplamadıklarını da göstermektedir. Aklı başında olanlar ve ATATÜK DEVRİMİ’NE yürekten bağlı olanlar; kendilerine şu soruyu sormaktadırlar:
-Ülkemiz nereye götürülmek isteniyor?
-Türk Silahlı kuvvetlerinden, ne isteniyor?

Önce, istekli, niyetli ve kararlı olanların adlarını bilelim. Gerçeğini göremeyip te, görünen hayallere ok atanlar, kendilerini oklamış olurlar.

ABD, iki savaş gemisiyle, 15, Mayıs,1919’da yunan işgaline iştirak etmişti. Lozan antlaşmasını da senatosu onaylamamıştı ve SEVR’E takılıp ta kalmıştı.

S.S.C.Birliği dağıtıldıktan sonra; Üniter devletleri parçalayarak, unsurları azınlık ve ulus olarak yaratıp, Üniter yapıyı yerle bir etme savaşına kendisini adamıştı. Önce; bu yapıyı bozmanın yollarının iç yardımcılar—DÂHİLİ BEDHAHLAR—eli ile olacağı politikası gereği, içte yardımcılar aramış ve yaratmıştır.

Uzun boylu anlatmaya gerek görmüyorum, yarattığı harabeler ortadadır. Şayet; ikiz kuleler yıkılmasaydı, ülkemizi parçalama süreci öne alınabilinirdi.

Türk silahlı Kuvvetlerinin gücünü, halkımızın ona olan yürekten bağlılığını en iyi, bize tarihimizden dolayı düşman olanlar iyi bilmektedirler.

Balkan savaşında, Osmanlının yıprattığı Türk Ordusu, vilayetlerine feci bir şekilde yenilmişti. Birinci dünya savaşında da, en güçlü orduları yenmiştir.

O zaman, Türk ulusunun gönlünden ve gözünden Türk silahlı kuvvetlerine olan öz güvenini yıpratarak silmek yolu, ülkemizi bölüp, parçalamanın yoludur’a karar verilerek, iş bu karar yürürlüğe konulmuştur.

Gözümüzden kaçan bir belge, internet’te tüm sitelerde de yayımlanmıştır. Avrupa Birliğine girmek için yapılması istenilen şeylere, şu fıkra, 23’inci madde olarak sokulmuş ve AKP’NİN yetkili kıldığı resmi sıfatlı kişilerce de onaylanmıştır: Madde:23-“Türkiye’nin güneyinde, bir Kürt devleti kurulursa ve Türkiye parçalanarak, küçük devletlere bölünürse, bu devletler de Avrupa Birliği ile müzakereleri sürdürür’.

Bu SA değildir: “Kardeşim, Mareşal Gazi Mustafa Kemal; bizlere, nasıl MUDANYA ve LOZAN’I zorla imzalattıysa; bizleri zora sokmadan, kuzu, kuzu şu 23’üncü maddemizin uygulanmasında, sesleri kısarak bizlere yardımcı olunuz! Dur
Bu politikanın uygulanması için, en büyük engel olan TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ’NİN tüm etkinliğinin ve Türk Ulusunun O’NA olan güvencesinin yıpratılarak, yıkılması gerekir.

Bu sağlandığı takdirde:
*Kuzu, kuzu Afganistan’a, MUHARİP GÜÇ OLARAK, tıpış, tıpış gitmesi de sağlanmış olur.
*Irak’ta, Lübnan’da ve İslam ülkelerindeki tüm bunalımlarda O’NU kullanmamız da mümkün olur. Müslüman güçlerin de birbirleriyle çatışması böylece sağlanmış olur.

*Türk Silahlı Kuvvetleri, U.S.A’NIN çıkar bölgelerinde Jandarma olarak kullanılmış olur. İçteki zayıflığı nedeniyle de SEVR’İ uygulamak kolaylaşır.

TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİN çökertilmesi, ATATÜRK DEVRİMİ’NİN çökertilmesidir. Bu suretle de, ATATÜRK’ÜN Müslüman ülkelere örnek olması da önlenmiş olur.

*İslam ülkelerinin tüm kaynaklarını kullanmak ve İslam ülkelerini, tüketim toplumu yapmak ta kolaylaşır.

B-Avrupa devletleri de aynı düşüncelerin politikalarını uygulayıp ta yürürlüğe koymaktadır. Avrupa devletlerinde, ulusal politikaların çatışması bu politik amacın tez gerçekleşmesine engel olmaktadır.

C-Şeriatçı İslam Devletleri: İNSANLIĞIN OLMAZSA OLMAZI OLAN LAİKLİK İLKESİNİN gitmesini, sürü haline getirilmiş; Müslüman toplumlarının uyanmasını engelleyecek ve aile egemenliğinin devamını sağlayacak bir ilke olarak görmektedirler.

KADINLARIN YÜKSELİŞİ, İNSANLIĞIN YÜKSELİŞİ VE İNSAN ONURUNUN YÜCELİŞİ OLACAĞINDAN, bu da egemen ailelerin erkeklerinin din ve iman masalları ile kadınların ırzlarına geçmelerine engel olacağından ATATÜK’E karşıdırlar.

*Atatürk Devrimi sayesinde, bir imamın da en yüksek yerlere çıkmış olması, dini masallarla uyutulan ve köleleştirilen TEBAALARINA kötü örnek olacağından, Atatürk’e düşmandırlar.

Tüm bunlar, TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİN gücünün ve otoritesinin sıfırlanması ile yok edileceğini bildiklerinden, T,S,K’ LERİNİN yıkılmasını istemektedirler. Ya maazallah; Atatürk’ün Tebaa ve Cariyeden ÖZGÜR VE EŞİT HAKLARA SAHİP ETTİĞİ insanlar örnek alınırsa! İşte korkunun esas düğüm noktası buradadır!

D-Ulusal çıkarlarının ülkemizin bölünmesine, T.S.Kuvvetlerinin bu bölünme karşısında, içersine düşürüldüğü çaresizlik nedeniyle, güçsüz kalmasına bağlı olduğunu hesaplayan ülkeler de, bu politikalarımızı desteklemektedirler.

E-İtalyan Donanması, Çanakkale’yi bombardıman ederken; Osmanlı Meclisinde, muhalefet, hükümeti düşürmek için, hükümet aleyhinde, gensoru vermiştir. Sadrazam’ın:”Ne yapıyorsunuz? İtalyan donanması, Çanakkale önlerinde ve Boğaz istihkâmlarını bombalıyor!”Diye söylenmesi üzerine de ol muhalefet başkanı:
“-Ne yapalım, fırsat elimize şimdi geçti!” Diyerek tarihimize bir leke düşürmüştür. Politikacılarımızın, Osmanlı politikacılarından bir farkları var mı? Ben, pek, siyasetten anlamıyorum da!
“Askeri şahısların, adalet mahkemelerinde yargılanması” meselesine gelince;
Bunu iki yönden irdelemek gerekir:
*Ceza Hukukunda, “geçmişe teşmil-Geçmişe mukabiliyet-MAKABLE ŞAMİLİYET- –yoktur.

Bizim, M.Birlik Komitesi, Celal Bayar’ı da sallandırmak için çıkardıkları yasayı, makable şamil hale koymak istedilerdi!
*Usul Hukukunda, yapılan değişiklikler, ister sanıkların lehine, isterse aleyhine olsun, MAKABLE ŞAMİLDİR.

*TÜRKİYE CUMHURİYETİ, HUKUK DEVLETİNDEN, KANUN DEVLETİNE DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞTÜR. Hukuk üzerinde tartışmaya da gerek kalmamıştır. İktidar; muhalefete, Milli Savunma Bakanına ve dahi T.C.BÜYÜK MİLLETVEKİLLERİ MECLİSİ BAŞKANINA bilgi vermek zorundadır. Ol Şerif; her halu kârda, yüzündeki gülücüklerini eksik etmez! Gecenin ve dahi gündüzün hiç farkı olmadığı gibi, önerge komisyondan geçmiş, komisyondan geçmemiş, onun dahi bir önemi yoktur.
Çünkü ve dahi çünkü Zerduşt böyle buyurmuştur!

*Konuya, bir de Anayasamız yönünden bakacak olursak, kazın ayağının ters bağlanmış olduğunu görürüz. Önce, şu ünlü ve %92,7 Halkoyu ile kabul edilen 145’inci Maddeyi görmemiz lâzımdır.

H.Askeri yargı
MADDE145-Askeri yargı, askeri mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu mahkemeler, asker kişilerin, askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhinde veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler.
Askeri mahkemeler, asker olmayan kişilerin özel kanunda belirtilen askeri suçları ile kanunda gösterilen görevlerini ifa ettikleri sırada veya kanunda gösterilen askeri mahallerde askerlere karşı işledikleri suçlara da bakmakla görevlidirler.
Askeri mahkemelerin savaş veya sıkıyönetim hallerinde hangi suçlar ve hangi kişiler bakımından yetkili oldukları; kuruluşları ve gerektiğinde bu mahkemelerde adli yargı hâkim ve savcılarının görevlendirilmeleri kanunla düzenlenir.
Askeri yargı organlarının kuruluşu, işleyişi, askeri hâkimlerin özlük işleri, askeri savcılık görevlerini yapan askeri hâkimlerin mahkemesinde görevli bulundukları komutanlık ile ilişkileri, mahkemelerin bağımsızlığı, hâkim teminatı, askerlik hizmetinin gerekliliğine göre kanunla düzenlenir. Kanun, ayrıca askeri hâkimlerin yargı dışındaki askeri hizmetler yönünden askeri hizmetlerin gereklerine göre teşkilâtlarında görevli bulundukları komutanlık ile olan ilişkilerini de gösterir.

Anayasamızın bu hükümlerine göre, Adalet Mahkemeleri Yargıçlarını nereye koyacaksınız! Askeri yargı mensupları, LOTO MU OYNASINLAR, TOTO MU DOLDURSUNLAR!

Düşünüyorum da; Şu, Son Rus Çarı 2’inci Nikola ve ondan sonra hükümet kuran Kerensky ne kadar da düşüncesiz insanlarmış! Gece yarısı, Duma Meclisi başkanına ile haber vermeden, toplama Duma’yı çıkart iki maddelik bir yasa, Ordu ve Ohrana yargıçlarının yetkilerini ver –yeni deyim—Adliye yargıçlarına, atla yatına git yeğenin İngiliz kralının yanına.

Ulan ben, ne aptalım! Bizimkiler darbeleri önlemek için gece yarısı ekspressi gibi bir gece yarısı darbesiyle yargılamam devrini gerçekleştiriyorlar.

Rusya’da yapılan darbe değil, İHTİLALDİ! Bir bilene sormam gerek, darbeleri önleme yasası ihtilalleri de önler mi?

Anayasa maddesi yürürlükteyken, anayasa maddesine aykırı yasa çıkartılamaz! Ancak; DE JURE ve DE FACTO durumundaki iki ayrı güce sahip, iki ayrı iktidar; yani Damat Ferit PAŞA’NIN Hain iktidarı ile ANKARA’NIN durumu söz konusu ise, YES SİR!
“Yargıç ve savcıların görevleri kanunla düzenlenir “ hükmü, ASKERİ YARGIYI KAPSAR!



Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi