13 Mart 2010 Cumartesi

25. KAŞGARLI MAHMUD!

OSMAN TÜRKOĞUZ
İzmir
19 Şubat 2010


KAŞGARLI MAHMUD! (1008-1075)
(Türk’ün ve Türklüğün Atası)


“Dört Atamız Vardır:”
“OĞUZ ATA, MAHMUT ATA, DEDEM KORKUT ATA,
KEMAL ATA!” E.P.Kd: Alb. H. Ekrem Erenoğlu



Bunların zirveye çıkarmış olduğu Türk’ü ve Türklüğü, kendilerini zirrveye çıkartabilmek için, aşağılayarak yan gelip te yatanlar! Ostüzü.

“EFENDİLER; SIRASI GELMİŞKEN, AZİZ MİLLETİME ŞUNU TAVSİYE EDERİM Kİ; BAŞININ ÜZERİNE ÇIKARACAĞĞI ADAMLARIN KANINDAKİ CEVHERİ ÇOK İYİ TAHLİL ETMEK DİKKATİNDEN BİR AN BİLE GERİ KALMASIN!” MAREŞEL GAZİ MUSTAFA KEMAL, NUTUK.



Yüzbaşı Selahattin’in Romanı’nı hatırlayanımız var mıdır acaba!
Sayın İlhan Selçuk yazmıştı. Rahmetli Yüzbaşı Selahattin Yurtoğlu 1956 yılında vefat etmiştir.
Yoksa Ergenekon Müddei hususilerinden çok çekeceği vardı. Bu rahmetli Türk Subayı, tarihimizin en küçük rütbede olduğu halde, en büyük kahramanlarından birisidir.
Kafkasya’yı boşaltan Türk Ordusunun Azerbaycan’da kalan en büyük komutanıdır.
Azerbaycan Harbiye Nazırı, kendisini Bakanlığa çağırarak:
“Osmanlının burada üç milyon altın liralık benzini vardır. İstediğiniz bir yabancı bankaya sizin adınıza üç milyon altını yatıralım; siz bu benzini bize devrediniz!” Buyurmuştur.
Ayağa fırlayan Yüzbaşı Selahattin:
“Sininle biz, ortak düşmanımız olan Ruslara karşı savaşıyoruz ve dostuz. Burada, Osmanlı ordusunun en büyük rütbeli subayı benim. Sizinle bir protokol imzalayalım; bu benzini, Ruslara karşı savaşta kullanmanız koşulu ile size bedavadan devredeyim!” Demiştir.
Gözlerinden yaşlar boşalarak ayağa kalkan Azeri General, Yüzbaşı Selahattin’in boynuna sarılarak:
“Size öldü diyorlar; sizin gibi bir subayı olan milletler ölmez!” Diyor.

AYDINLIK VE KARANLIK SAVAŞINDA; KADINLARIMIZIN VE KIZLARIMIZIN, ELLERİNDE ATATÜRK’ÜN BAYRAĞI OLDUĞU HALDE, ÖN SAFLARDA OLDUKLARINI GÖRDÜĞÜMDE ÖLESİM GELİYOR! ÖLESİM, Ey satılmış köpekler!
Bu ATATÜRK KIZLARIMIZIN Adlarını saymayacağım!
Bir kimseyi yüzüne karşı methetmek, bizlerde çok ayıp sayılır!
Sayın A.K.Ö. KAŞGARLI MAHMUD’U yazmış. Benim, her aklıma gelişinde; kendisine lâyık olmadığımız için özür dilediğim bu Büyük Türk hakkında, bendeniz de, birkaç satır yazı yazmak istiyorum. Ukalalığıma vermemenizi de rica ediyorum. Ve diyorum ki: ”BÖYLESİNE CESUR VE BİLGİLİ KADINLARI OLAN TÜRK ULUSU, KARANLIKLARA ASLA İZİN VEREMEZ!”
Asıl künyesi Mahmud bin el-Hüseyin el-Kaşgâri olan, Kaşgarlı Mahmut olarak ünlenen bu büyük Türk Milliyetçisi, dünya üzerinde ilk bilimsel milliyetçiliğin de babasıdır.
Kitabu Divanı lügati’-Türk’ü, Bağdat’taki Abbasi Halifesine taktim için ve Araplara Türkçe öğretmek için yazmıştır.
1040 Dandanakan Muharebesinden sonra; Tuğrul Bey, Büyük Selçuklu imparatorluğunu kurmuş; Şii Büveyh Oğulları’nın egemenliği altındaki Arap Abbasi Halifelerini de kurtarmıştı.
Halifenin dünyalar güzeli ve 15 yaşındaki kızını da almış, Halifeye damat olmuştu.
Türkler Arap dünyasında en saygın yerlerini de almışlardı.
26 Ağustos 1071 tarihinde de Malazgirt Meydan Muharebesi kazanılarak, Anadolu’nun kapıları Türk’e açılmıştı.
Ne yazıktır ki; Bağdat Abası Halifesi kutlama mektubunda, Alp Aslan için: ”Arabın ve Acemin Sultanı!” Sanını kullanmıştı!
Kitabın varlığından haberdar olanlar bu kitaba erişmenin heyecanını yaşamaktaydılar.
Maliye Eski Nazırlarından Nafiz Beyin yakın akrabası, Yaşlı bir Hanım, sahaflar çarşısında eski kitap satıcısı Burhan Bey’e, satılması için, Eski bir kitap bırakmıştır. Burhan Beyin dükkânına uğrayan Emekli Defterdar Ali Emiri Bey, kitabı görür, görmez değerini anlamıştır. Kitabın ederi olan 30 altın lira da yanında yoktur. Kitabın üstüne oturarak, gelen, geçen tanıdıklarından 30 altın lirayı denkleştirmiş, 3 lira da bahşiş vererek kitaba sahip olmuştur. Kitabı nasıl koruyacağına karar veremez bir durumda iken, Kilisli Rıfat (Bilge) Bey’e kitabı göstermiştir.
En sonunda bir plan yapılmış; Adliye Nazırı İbrahim Bey’e akşam yemeğine davet olunan Rahmetli Ali Emiri Bey ile sadrazam Talat paşa karşılaştırılmıştır. Sadrazam Talat Paşanın ricası üzerine, tercüme etmesi için, kitap Kilisli Rıfat Bey’e teslim edilmiştir. (1915-1917) Kitap üç cilt olarak tercüme edilerek bastırılmıştır.
Rahmetli Ali Emiri Bey (1857-1923); 4500 tanesi el yazması olmak üzere 16,500 kitap toplamıştır.
Fransızlar; kitaplar için 30,000 altın teklif etmişler. Ayriyeten de, Pariste, başında Rahmetli Ali Emiri Beyin bulunacağı bir kütüphane, bir ev, birisi Mengenli aşçı olmak üzere üç hizmetli ve Fransız Cumhurbaşkanının maaşından üstün bir aylık ta teklif etmişler.
Rahmetli Ali Emiri Bey, tüm bu teklifleri reddetmiştir. Kurulacak kütüphaneye; kendi adının verilmesi teklifini de reddederek ”MİLLET KÜTÜPHANESİ!” Adının verilmesini istemiştir.
Şirazesi koptuğundan parçalanmış ve dağılmış olan iş bu kitap matbaayı Âmire tarafından iki cilt halinde ciltlenmiştir. Bu iki ciltlik dev eser, Ayasofya Müzesinde koruma altındadır.
Rahmetli Besim Atalay tarafından yapılmış olan üç ciltlik çeviri de Türk Tarih Kurumu Matbaasında basılmıştır (1940). Tıpkıbasımları da yapılmıştır.
Kitapta 7,500 Türkçe sözlük yazılmış; karşılıkları da Arapça verilmiştir. Kitabın aslı kayıptır. Elimizde bulunan tek nüsha da 1266 tarihinde, Şam’da yazılmış olan nüshadır.
Kitabın önsözünde; devrini aşan fikirler söylenmiştir.
Bugünkü öküzlere ne demeliyiz?
“TÜRK’ÜN, TÜRKMEN’İN, OĞUZ’UN, ÇİĞİL’İN, YAĞMA’IN, KIRGIZ’IN LİSANLARINI VE KAFİYELERİNİ TAMAMİYLE ZİHNİMDE NAKŞETTİM. BU HUSUSTA OKADAR İLERİ GİTTİM Kİ, HER TAİFENİN LEHÇESİ BENCE EN MÜKEMMEL SURETTE ELDE EDİLMİŞ OLDU. TÜRK DİLİ İLE ARAAP DİLİNİN AT BAŞI BERABER YÜRÜDÜKLERİ BİLİNSİN DİYE.”
“ULU VE AZİZ OLAN ALLAH DİYOR Kİ; BENİM TÜRK İSMİNİ VERDİĞİM VE DOĞUDA YERLEŞTİRDİĞİM, BİR TAKIM ASKERİM VARDIR Kİ HER HANGİ BİR KAVME KARŞI GAZABA GELECEK OLURSAM, İŞTE O TÜRK ASKERİNİ O KAVMİN ÜSTÜNE SALDIRTIRIM!” Hadisi Kutsi, Kaşgarlı Mahmut, Divanı Lügat-it Türk. C.1. S.294,(1333).
“Türk dilini öğreniniz; çünkü Türklerin çok uzun sürecek bir hâkimiyetleri vardır.” S.G.E. C.1 S.3.
“Ölümsüz Büyük Atamız Kaşgarlı Mahmud, eserine şöyle başlamaktadır:
“ESİRGEYEN KORUYAN ALLAH’IN ADIYLA”
“ALLAH’IN DEVLET GÜNEŞİNİ TÜRK BURÇLARINDAN DOĞURMUŞ OLDUĞUNU VE TÜRKLERİN ÜLKESİ ÜZERİNDE GÖKLERİN BÜTÜN DAİRELERİNİ DÖNDÜRMÜŞ ÖLDUĞUNU GÖRDÜM. ALLAH, ONLARA TÜRK ADINI VERDİ. VE YERYÜZÜNE HÂKİM KILDI. CİHAN İMPARATORLARI TÜRK IRKINDAN ÇIKTI. DÜNYA MİLLETLERİNİN YULARI TÜRKLERİN ELİNE VERİLDİ. TÜRKLER ALLAH TARAFINDAN BÜTÜN KAVİMLERE ÜSTÜN KILINDI. HAK’TAN AYRILMAYAN TÜRKLER, ALLAH TARAFINDAN HAK ÜZERİNE KUVVETLENDİRİLDİ. TÜRKLER İLE BİRLİKTE OLAN KAVİMLER AZİZ OLDU. BÖYLE KAVİMLER, TÜRKLER TARAFINDAN HER ARZULARINA ERİŞTİRİLDİ. TÜRKLER, HİMAYELERİNE ALDIKLARI, KÖTÜLERİN ŞERRİNDEN KORUDULAR. CİHAN HÂKİMİ OLAN TÜRKLERE HERKES MUHTAÇTIR, ONLARA DERDİNİ DİNLEMEK BU SURETTE HER TÜRLÜ ARZUYA NAİLİ OLABİLMEK İÇİN TÜRKÇE ÖĞRENMEK GEREKİR!”
BU ÜLKEDE YAŞAYIP TA; ”NE MUTLU TÜRKÜM!” DEMEYENE LANET OLSUN.
EY! YÜCE ŞANLI ELİ KALEMLİ BÜYÜK TÜRK! ŞİMDİLERDE, BİZİ YÖNETENLER, OTELLERİNE AYAKLARINA GİTTİKLERİ ARAP ŞEYHLERİNE, ÇAĞDIŞILIKLARA RAĞMEN ATATÜRK MADALYASI TAKTİM EDİYORLAR VE TARİKAT ŞEYHLERİNİN DİZİ DİBİNDEKİ RAHLEDEN DE İCAZET ALIYORLAR.” Halifelik, Ostüzü. S.47.
Şimdi de; günümüzde başımızın üstüne çıkarmış olduklarımızın beyanlarına bir göz atalım:
“Dağlara ve taşlara, ”NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!” Basitliğini yazdılar.” R.P.kayseri Milletvekili Abdullah Gül Bey! PS: Şimdi mi nerede? 864 rakımlı tepede, AKP Cumhurbaşkanı ve Başnoteri!
“Sadece İmamlar resmi nikâh kıysın”, ”Ben, Millet meclisinin de dua ile açılmasından yanayım!” SN.RTE.
“Demokrasi bizim için bir amaç değil, araçtır. Amacımıza ulaşana kadar demokrasiye bağlıyız!” SN.RTE.
“Demokrasi bizim için bir tramvaydır. İstediğimiz durağa gelince ineriz!” SN.RTE
“REFERANSIMIZ İSLAMDIR. TEK HEDEFİMİZ İSLAM DEVLETİDİR!”
Ülkemizde, bir CUMHURİYET SAVCISI YOK MUDUR?
Sayın Seyircilerimiz!




Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi