18 Nisan 2010 Pazar

82- BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR

OSMAN TÜRKOĞUZ
Çeşmealtı; 24 Ağustos 2009

82- BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR
(1908-1969)

ATATÜRK’E yürekten bağlı, halk ağzı ile de şiirler yazan bir ATATÜRK DEVRİMİ sevdalısıdır. ÂŞIK ÖMER takma adıyla da şiirler yazmıştır.
Mustafa Kemal öldükten sonra; ”ATATÜRK’E RAPORLAR” adıyla, her ay şiir şeklinde yazdığı raporlarını bu defterinde toplamıştır.
Milletvekili olarak bulunduğu TBMM’NDE; meclis başkanının, bir sert çıkışına karşı, “edep dairesinde oturunuz!” demesi üzerine, yere çizdiği bir daire içersine oturması ile de ünlüdür.
Atatürk Devrimine ters uygulamalar yapıldığı savı ile de milletvekilliğinden istifa etmiştir.
Kendisi; Zonguldak Maden Mektebinden mezun bir maden mühendisidir. Hiciv ve mizah şiirlerini bilen de yoktur.
TBMM’de; bütçe müzakerelerinde; yalınız Manisa bağlarındaki kükürtten söz eden Yaşar Bey için:
“Kitabei sengi mezar
Der Hazreti Mir Yaşar;
Fikri sabitinden mürd oldu;
Kükürt derken kükürt oldu!”

Refik Koraltan için de:

“Yirmi yıldan beri öter cırcır o,
Meydanda Fitnen yok, Dalavaciro!”

Bu şehir adlı şiiri de ilginçtir ve dahi güncelliğini hiç yitirmemiştir:

Neleri gördü bu şehir;
Dâhisi, kurnazı, divanesi!
Kimi bahçe nanesi yedi, kimi yaban nanesi!
Bir tak kurmalı bu şehrin ortasına
Ve yazmalı üstüne:
Börekçi Hasan ustanın imalâthanesi!”

10 Kasım 1953’te; 136 Harbiyelinin çektiği top arabasının üzerinde, Mareşal Gazi Mustafa Kemal’in aziz naşı vardı. Bendeniz de, bir geri saftaki tören birliğindeydim. Tam 16 saat ayakta kalmıştık. Rahmetli İsmet İnönü de, Anıtkabir’e kadar yaya olarak törene iştirak etmişti.
O zamanlar, helikopter yoktu. Bir uçak, sürekli olarak alçaktan uçarak film çekiyordu ve Rahmetli Behçet Kemal Çağlar da; kendi sesinden aşağıda vereceğim şiiri okuyordu.

“Bizim En Büyük delimiz!”
“Seni anlatmağa ne akıl erer, ne de dil,
Keramet izhar ediyormuş Mister Çörçil.
“O daha dünya’ya lâzımdı“ derken;
Ne vardı bu kadar gidecek erken?
İşte böğrümüzde kaldı elimiz,
Nerdesin bizim büyük delimiz?
Küçük akıllılar para etmiyor!

İrkilmez Ata çocuğu irkilmez,
Zapt edilmez ATAM, zapt edilmez,
Biz varken senin kalenin burçları.

Bakışlarımız kılıç inançları.
Bekliyoruz devrimini biz;
Çökmeyeceğiz diz.

İsterse refah kahrolsun,
İsterse hayat zehir olsun,
İsterse kurşun düşsün,
Yanımıza, belimize!

İsterse yeni velinimetler,
Geçinmek için,
Bir kuru dilim ekmek vermesin elimize.

Yer sarsılsa yerinden,
Dünya düşse peşimize,
Ne senden vazgeçeriz,
Ne senin eserinden.

Onlar inançları ile öldüler.
Bütün hainler, yeniden ve teker, teker dirildiler.
10 Kasımlarda; hüzünlerinden yaprakları dökülen kavak ağaçlarının tepelerine kargalar tünediler!

PS: Rahmetli Hilmi Yücebaş’a saygılarımla.
Şiirleri,”Hiciv Antolojisi’nden almıştım.


Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi