23 Mart 2010 Salı

40- SİLAHSIZ VE JOPSUZ MİLİTAN CUMHURİYET

OSMAN TÜRKOĞUZ
22 EKİM 2008



40- SİLAHSIZ VE JOPSUZ, MİLİTAN CUMHURİYET

Sayın Yaşar Kemal Beyefendi; ünlü olmadan önce, cumhuriyet Gazetesi adına, Toros Dağlarının Serik ilçesiyle Manavgat ilçesi içersinde kalan bölümlerini gezerek uzunca bir yazı dizisi hazırlamıştı: ”YANAN ORMANLARDA ELLİ GÜN” başlığı altında yayımlanan bu yazı dizisi çok ses getirmişti.

Bu yazının yayımlanmasından dokuz sene sonrada; bendeniz de o yanan ormanlık alanlarını, içim kan ağlayarak gezmiştim.

Sayın Yaşar Kemal’in bu yangın yerlerini gezmesi esnasında, Toroslar’da yaşayan, yaşlı bir Yörük, kendisine kılavuzluk etmişti.

Sayın Yaşar Kemal, bu Yaşlı Yörüğün, ağaç ve orman hakkındaki engin bilgisine şaşırıp kaldığını anlattıktan sonra: ”Kendisinin hiç tahsili yoktu. Ağaçlara ve ormanlara dair bu kadar bilgiyi nereden aldığını sorduğumda; ”Bak Beyim; dedi. Benim hiç okumuşluğum da yok. Ben, bunca yaşıma kadar, beş sene yaşadım. Üç sene askerlik yaptım, iki sene de orman yakmaktan hapis yattım; etti mi beş sene. Ben bu beş senede adam gibi yaşadım.

Size anlattığım orman ve ağaç hakkındaki bilgilerimi de bu beş sen içersinde öğrendim.”

Bu konunun Cumhuriyetle ne ilişiği var? Biz, senden, her Cumhuriyet Bayramında söylenen hamasi bir nutuk gibi yazı istiyor ve dahi bekliyorduk” diyebilirsiniz.

Bendeniz; kıyısından, köşesinden kemirilen Cumhuriyetimiz için, başka türlü bir yazı yazma sevdasındayım. İnanmazsınız belki de, elimde değil; nerede, bir politikacımızın Cumhuriyetimize övgü dolu bir sözünü okusam—dinleyemiyorum çünkü—Aklıma, Toroslu Yaşlı Yörüğümüzün anlattığı ağaç ve orman öyküsü gelir.

Cumhuriyetimizin ve onu kuranların aleyhinde yapmadık namussuzlukları bırakmayanlar; sıkıştıklarında ve Cumhuriyetimizle ilgili önemli günlerde, Cumhuriyet Rejimine ters olarak yaptıkları eylemlerin ve davranışların aksini konuşmaktadırlar.

CUMHURİYETİMİZİN BÜTÜN FİDANLARINI, AĞAÇLARINI VE ORMANLARINI YAKANLARIN AĞIZLARINDA CUMHURİYET TANRISAL BİR SÖZ OLMAKTADIR.

Bendeniz; fırsat bulduğumda; ağızlarını şapırdata, şapırdata CUMHURİYETİMİZİ övenlere, sırf aydınlanmak için, sorular sorarım; ”-Affedersiniz Beyefendi, bu Cumhuriyet denilen şey nedir? Bendenize bunu tanımlayabilir misiniz? Muhatabım yutkunur, genizini temizledikten sonra, EEE! DİYE SESLER ÇIKARIP, GÖZLERİ GÖZLERİMDEN UZAK:”
“-Nasıl söyleyeyim Beyciğim, Cumhuriyet, Demokrasinin en ilkel şekli, demokrasiden önceki aşamanın adıdır! EEEH!
“-Yani, cumhuriyet, demokrasi mi demektir?” diye sorduğumda da, şu yanıtı alırım:
“- Hay babanıza rahmet; cumhuriyet ve demokrasi aynı anlama gelir.”
“- İngiltere, İsveç, Danimarka, Norveç ve Hollanda demokrasi ile mi yönetiliyor?”
“-Aynen öyle. Sosyal demokrasi, demokrasinin bir sonraki aşamasıdır”.
Bendeniz, asıl can alıcı soruyu sorduğumda, karşımdaki dilsizi oynamaya başlar:

“- Ama o devletler, hiç Cumhuriyet olmadılar ki! İngiltere’nin yönetim biçimi cumhuriyet mi?
Kafa yorup ta, CUMHURİYET NEDİR, DEMOKRASİ NEDİR? Diye düşünen var mı?

Osmanlıdan sonra kurduğumuz devletimizin yönetim biçimi CUMHURİYETTİR. Demokrasi, TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN YÖNETİMİNİN ÖRGÜTLENME BİÇİMİDİR.

İran İslam cumhuriyetiyle bizim cumhuriyetimizin, Sovyet sosyalist Cumhuriyetler Birliği ile bizim cumhuriyetimizin ne benzerliği vardır?

Rahmetli Saddam Hüseyin’in Tikrit cumhuriyetiyle bizim cumhuriyetimizin ve öteki cumhuriyetlerin ne ortak yönü vardır?

Şu andaki cumhuriyetten söz etmiyorum!

Bundan hayli zaman önce; Liselerde okutulan, Sayın Kemal Karayazmış olduğu tarih kitabında, Gazi Mustafa kemal Atatürk’ün şu görüşüne yer vermişti:
“CUMHURİYET’TE SON SÖZ, MİLLET TARAFINDAN SEÇİLMİŞ MECLİSTEDİR. MİLLET ADINA, HER TÜRLÜ KANUNLARI O YAPAR. HÜKÜMETE GÜVENOYU VERİR, YA DA HÜKÜMETİ DÜŞÜRÜR. MİLLET, VEKİLLERİNDEN MEMNUN OLMAZSA, BELİRLİ ZAMANLAR SONUNDA, BAŞKALARINI SEÇER.

MİLLET, EGEMENLLİĞİNİİN, DEVLET YÖNETİMİNE KATILMASI, ANCAK OYUNU KULLANMASIYLA SAĞLANIR. CUMHURİYET, MİLLETVEKİLLERİNDEN OLUŞAN MECLİSİ VE BELİRLİ ZAMAN İÇİN SEÇİLMİŞ DEVLET BAŞKANLARI İLE MİLLİ EGEMENLİĞİN KORUNMASININ EN İYİ KEFİLİDİR. CUMHURİYETTE, MECLİS, CUMHURBAŞKANI VE HÜKÜMET; HALKIN HÜRRİYETİNİ VE GÜVENLİĞİNİ VE RAHATINI DÜŞÜNMEKTEN VE SAĞLAMAYA ÇALIŞMAKTAN BAŞKA BİR ŞEY YAPAMAZLAR.”

Bu görüşlere itiraz etmek mümkün müdür?

TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ YOKLUKTAN VAR EDEN MAREŞAL GAZİ MUSTAFA KEMAL, CUMHURİYET SİSTEMİNİN VE BU SİSTEMİN İŞLEYİŞİNİ BÖYLECE ORTAYA KOYDUKTAN SONRA, CUMHURİYET SİSTEMİNİN PRATİKLİĞİNİ DE BÖYLE UYGULAMIŞTIR.

Bu cumhuriyet’in kuruluşu ve işletilmesi, EVRENSEL DEMOKRATİK HAK VE HUKUK KURALLARA GÖRE YAPILIR. ÇOĞULCU VE ÇOĞUNLUKÇU DEMOKRATİK KURALLARLA YAPILAN VE HAK EŞİTLİĞİNE VE ANAYASA’YA VE YASALARA VE EVRENSL İNSAN HAKLARINA, İNSANİ DEĞERLERE GÖRE YAPILAN BİR YARIŞ SÖZ KONUSUDUR.

KADIN EN DEĞERLİ VARLIKTIR, KADIN, ERKEK EŞİTTİR.
Siyasi Partiler, ülkeyi yönetme yarışına eşit şartlarda ve eşit koşullarda katılırlar. Siyasi partiler, iktidarı ele geçirmek için yarışırlar. Siyasi partiler, ülke yönetimini devletin memurları ile yönetirler.

Plan ve program uygulama masalı ile kendi yandaşlarını; hele, hele, sistem karşıtlarını iktidarlarının kullanımında kullanamazlar.

Devleti, kadrolaşarak ele geçirmek, anayasal bir suçtur.
Bunu n adı da, KOMİNİZİM, NAZİZİM VE FAŞİZİMDİR.

Cumhuriyet, Akademik bir kavram olarak, şöylece tanımlana bilinir: ”DEVLETİ YÖNETECEKLERİN SEÇİMLE İKTİDARA GELMESİ, OBJEKTİF ÖLÇÜLERLE ÇIKARILAN KANUNLARIN, DEVLETİ YÖNETENLERLE, KANUN KOYUCULARA DA AYNEN UYGULANMASI VE İKTİDARA GELEN SEÇİLMİŞLERİN, SEÇİLMİŞ ADAM OLARAK DEĞİL DE, SADE BİR VATANDAŞ OLARAK VATANDAŞLARININ ARASINA GERİ DÖNMESİNİN UYGULANDIĞI REJİME CUMHURİYET DENİLİR.“

Savaştan evvel kartal’da bahçıvan olanları; savaştan sonra da, Kartal’da topal olarak bahçıvanlık yapmaya yolladık.

Cumhuriyet Bayramlarında ve cumhuriyet balolarında, biz çaldık ve dahi biz oynadık. Türk halkını hep seyirci olarak gördük ve kullandık.

Mareşal Gazi Mustafa Kemal’in bir ideal olarak kurduğu ve bizlere bir ideal olarak bıraktığı cumhuriyetimizin evrensel değerlerini, aydınlarımızın çoğu ve politikacılarımızın tümüne yakını İKTİDARA GELMEK İÇİN ARAÇ OLARAK KULANILMALARINI EN BÜYÜK SEÇİM KAZANMA SAVAŞI YAPTILAR.

TÜRK TOPLUMU, ORTAÇAĞDA YAŞAYAN, ARAP RÜYALARI GÖREN, ÖTEKİ DÜNYA DÜŞÜNCELERİ VE KORKULARIYLA KENDİSİNİ UYUTANLARI BAŞINDA GÖRMEKTEN HİÇ SIKILMADI.

Türkiye cumhuriyetinin yönetenler, 14 Temmuz’da, Antakya’ya bir gidip baksınlar; köylüsü ve kentlisi, tüm Antakyalılar, sahillerdedirler. Neden ve niçin geldiklerini bilmeden, her sene 14 Temmuz’da, sahillere gelirler.

Fransız yönetimi, 14 Temmuz Ulusal Bayramlarına, halkın iştirakini de sağlamış olduklarından, bu bir gelenek olarak kalmıştır.

Cumhuriyetimizin hangi kutsal geleneğine halkımızı ortak ettik?

Padişahı kovduk; 550 kişiyi Padişahlık yetkileriyle donattık. Padişah saraylarını, Atatürk’ümüz, halkımıza mal etti, yeni padişahlarımıza yeni, yeni saraylar yaptık.
Cumhuriyetimizin göğsünü, vurgun, talan ve rüşvete açtık.
Erkeklerimizin başları göğe değerken, kadınlarımızın ayaklarını yere, TANRI VE DİN ADINA bağladık.

Her şeyin özünü, şekle kurban ettik. Oy deposu halkımızı, yemek çadırlarına ve bir paket makarnaya, bir torba kömüre mahkûm ettik.

Var mı, bu saptamanın yalanı?

Mareşal Gazi Mustafa Kemal: ”CUMHURİYET, SİZDEN FİKRİ HÜR, VİCDANI HÜR, İRFANI HÜR GENÇLER BEKLER”, DEDİ.

POLİTİKACILARIMIZ VE ONLARDAN MEDET UMANLAR NELER YAPTI?
C.İ.A’NIN VE F.B.İ’IN KONTROLU ALTINDA; BONANZA FİLMİNİN ÇEVRİLDİĞİ ÇİFTLİKTE YAŞAMINI SÜRDÜREN FETHULLAH EFENDİNİN İFTAR YEMEĞİNE, TAA NEWYORK’A, GÖNDERDİĞİMİZ CUMHURBAŞKANINI ELİ KANLI BİR DİKTATÖRLE DİZE, DİZE OTURTTUK.

Çağ ve kadın düşmanı bir Arap şeyhinin ayağına gidilerek, ATATÜRK ŞEREF MADALYASININ VERİLMESİNE TANIKLIK ETTİK.

Bursa’da, Arapça ezan okunduğunda, eli kalemli, göğsü Cumhuriyet aşkıyla çarpan Militan Cumhuriyet, herkesten önce oradaydı.

Benim memleketim olan Menemen’de Kubilay’ımızın başını hainler kestiğinde, Militan Cumhuriyet yine oradaydı.

Bendeniz, T.S.Kuvvetlerinden, tüm silahlarımı ve Albay rütbemi bırakarak, Mareşal Gazi Mustafa Kemal’in yanındaki yerimi er olarak aldım.

Bir yerde; Cumhuriyetimizin aleyhinde bir kıpırdama olduğunda; SİLAHSIZ VE JOPSUZ, MİLİTAN CUMHURİYETİMİZ, TÜM KANUNLARI VE KANUN ADAMLARIYLA ORADA OLMALIDIR.

Bendeniz; ÖTEKİLERLE KARIŞTIRILMAMAK İÇİN; BU Cumhuriyet bayramında, övgü dolu yazılar yazmayacağım.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ, MANA OLARAK HER TÜRLÜ ÖVÜCÜ SÖZÜN ÜSTÜNDEDİR;

SAYIN SEYİRCİLERİM!

Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi