23 Mart 2010 Salı

42- ULUSAL BİLİNÇ: 1

OSMAN TÜRKOĞUZ
Çeşmealtı
19 Mayıs 2009


42- ULUSAL BİLİNÇ: 1

“Ulusal bilinçten yoksun uluslar; Başka ulusların avı olurlar.”
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK.

“Ey! Lakedomyalılar-Ispartalılar-Biz, burada; kanunlarınıza saygının eseri olarak Yatmaktayız.”
Termopil Isparta Kralı LEONİDAS.

“Milletler, görünürdeki varlıklarını yitirmekle yıkılmazlar; Bu felakete uğrayanları yok eden illet HAFIZALARINI YİTİRMİŞ OLMALARIDIR.”
Prof. Dr. Güstave Lö Bon

Bu başlık altında, birkaç yazı yazmak istiyorum. Daha önceleri; ULUSAL BİLİNÇ adıyla yazmış olduğum kitabımı, Aziz Atatürkçü Dr. Yüksel Cavlak, Almanya’da yayımlatmıştı. Bir ulusun varlığı, yükselmesi ve çağdışına sürüklenip, yok olması o ulusun ulusal bilinciyle bağıntılıdır.

Türk Ulusu, Mustafa Kemal Atatürk ile kazanmış olduğu ulusal bilincini, tarikatların ve çağdışı yöneticilerin sürekli masallarıyla önemli ölçüde hırpalatmıştır. Balkan Savaşında ve Birinci Dünya Savaşında; milyonluk ordularına karşın yenilen Osmanlı Devleti, Ulusal Bilincin var olmamasının acılarına katlanmıştır. Çanakkale Muharebeleri; şahlanan ulusal bilincimizin eseridir.

Ulusal Kurtuluş Savaşımızı kazanmamız; ulusal bilincimizi kazanmış olmamızın şaheseridir.”BİZ YUNANA ESİR OLDUK / ŞU FELEĞİN İŞİNE BAK!” Esaret, feleğin işi değildir. Ulusal Bilince sahip olamamanın işidir.

15,Mayıs.1919 günü; Yunan Ordusu İzmir’i işgal ederken, İzmir camilerinde, ”Kuran’ı Kerim’de Rum suresi var. Sakın Yunanlılara karşı gelmeyin! Bundan sonra, bizi Yunanlılar yönetecektir!” diye, vaazlar veriliyordu.

Öteki tarafta da; Rahmetli Hasan Tahsin-Osman Nevres- Bey, borç para ile satın aldığı tabancasıyla, Yunan ordusuna kurşun yağdırıp, şehit oluyordu.

MÖ. 491 yılında; Pers Kralı Kserkhes-Serhas-O günlere kadar görülmemiş çoklukta bir askeri güçle, Yunan yarımadasına saldırır. Atina ve Isparta şehir devletleri; Isparta kralının komutasında birleşirler.
Maraton koyunda yapılan savaşta, Persler yenilirler. PHEİDİPPİDES isimli bir Atinalı asker; 42km.196 metrelik yolu koşarak alır ve zafer haberini Atina’ya ulaştırır. Yorgunluktan da ölür.

Daha önce; Termopil geçidini 300 askeri ile Isparta Kralı LEONİDES kapatmıştır. Üç gün süren çarpışmalarda; Persler çok kayıp verdikleri halde, Termopil’i geçemediler. Aklımda yanlış kalmadıysa; SZALAS adlı bir Hain Atinalı; Persleri gizli bir yoldan geçirerek, Ispartalıları çembere aldırttı. KRAL LEONİDAS VE 300 ASKERİ ÖLDÜLER. Bugün; Kahraman Kral LEONİDAS’IN MEZARTAŞINDA ŞU İFADE OKUNMAKTADIR:
“LAKEDOMYALILAR; BURADA KANUNLARIJNIZA SAYGIMIZIN ESERİ OLARAK YATMAKTAYIZ.”

Bendeniz; kendi tarihimizden, örnek oluşturan ulusal bilinç öykülerini vermek niyetindeydim; Ama, bu onurlu olayı atlamaya gönlüm razı olmadı.

Emevileri en güçlü ve en ünlü Hükümdarlarından birisi Harun Reşit’tir. Harun Reşit dönemi; Mukaddes Roma İmparatoru Şarlman dönemine denk gelir. Şarlman’ın, Harun Reşit’e bir saat armağan ettiği de söylenmektedir. Bu ünlü Emevi’nin üç oğlundan birisinin Anası Türk soyludur. Türk Anadan olma Memun; hükümdar olduğunda, hükümet merkezini Bağdat’tan Samarra adıyla kurduğu yeni bir şehre taşımış, tüm korumalarını Türklere vermiştir. Memun; bir gün; sarayında, çeşitli uluslardan ozanları toplar ve onlara övünmelerini söyler.

Sazını eline alan Arap Ozanı:
Hz. Muhammed’in Arap oluşundan, Kuran’ın da Arapça indirilişinden, Arap ırkının soyluluğundan ve edebi yeteneğinden söz eder.

Rum asıllı Ozan da, Sokrat’tan, Aristo’dan başlar; ilimde, sanatta ve mimarideki üstünlüklerini ve edebiyatlarını metheder.

Sıra Acem asıllı Ozana gelir: Acem asıllı Ozan; Pers saraylarının görkeminden, İran’ın zenginliğinden ve Keykavus’un adaletinden söz eder.

Sıra Türk asıllı Ozana geldiğinde; Memun:
“Haydi, bakalım, sen de övün!” diyerek, müstehzi bir tavır takınır. Sırasını savan Ozanlar; birbirlerine bakarak; bu da ne söyleyebilir; övünecek nesi var ki gibilerden göz süzüp, dudak bükerler.

Türk asıllı Ozan; şöyle bir gerinir ve:
“Benim doğduğum Türk illerinde, gerçi, ne Arap’ın, ne Acem’in, ne de Yunanlının övündüğü şeyler yoktur. Fakat Türk topraklarında; Tanrı köle yaratmaz,” der ve dimdik oturuşunu sürdürür.

Kaşkarlı Mahmut adlı Türk bilgini, 1072yılında bitirdiği ünlü kitabı divan’ı Lügat’it Türk’ü, Bağdat’taki Abbasi halifesine sunarken, şöyle der:
“Tanrı, Türkleri, yeryüzüne ikbal kıldı; dünya uluslarının yönetim yularını onların ellerine verdi. Türk dilini öğrenmek, çok gerekli bir iş olur.

Kitabının başına da:
“Yüce Tanrı’nın devlet güneşini Türk burçlarında doğdurmuş olduğunu; onların ülkeleri üzerinde göklerin bütün dairelerini döndürdüğünü gördüm. Tanrı, onlara TÜRK adını verdi. Onları, yeryüzüne ikbal kıldı. Zamanımızın hakanlarını onlardan çıkardı. Dünya uluslarının yönetim yularını onların ellerine verdi. Onları, herkese üstün eyledi.” diye de yazmıştır.

Şecere’i Terakime yazarı EbulGazi Bahadır Han: ”Türk olarak doğmuş olmak, her türlü övgüden üstündür”, der.

En Büyük Türk de”NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE;” DER.

Günümüz politikacıları da, bu ifadeyi silme pazarlığını yapmaktadırlar.

SAYIN SEYİRCİLERİMİZ…





Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi