15 Kasım 2011 Salı

462-BİR ÖNEMLİ ÖNERİ!

                                                                          

OSMAN TÜRKOĞUZ

İzmir;15Kasım 2011.

ÖNEMLİ BİR ÖNERİ!
Mustafa Kemal’in:”benim en büyük eserim TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİDİR!” Diyerek övündüğü Meclis, Reformcu Padişah diyerek Abdülmecit için üç gün sürecek bir şükran programı düzenlemek için tuğralı davetiyeler dağıtmış! Bence üç gün eksik! Her yattığı cariye için özel bir gün olmalı! Ama yine de bu geriye dönüş aklıma güzel bir öneri getirdi:
Sayın RTE,”her ailenin üç çocuk sahibi olmasını Ferman buyurmuştu. Bu Fermanlarına da bir sembol bulmak gerekmez mi?
Rus papazının Kızı Raxsalon’dan olma Sarı Sarhoş İkinci Selim’in Bir Yahudi kızı olan Nurbanu Sultan’dan olma oğlu Üçüncü Murat, üretme örneği olarak aklıma geldi. Bu Padişah’ı Ruyu Zemin; tahta geçtiği 22 Aralık 1574 senesinin Ramazan ayında, ilk işi olarak BEŞKARDEŞİNİ BOĞDURTMUŞTU. Saray’ı Hümayunun Harem dairesinde çeşitli cariyelerden doğma 132 çocuğunun beşiği sallandığına dair tarihimize not düşülmüştür. Ölüm tarihi olan 15 Ocak 1595 gününün 417’inci yıldönümü için; Türkiye Büyük Milletvekilleri Meclisince, Üremede Örnek gün ve örnek Hükümdarı Zişan için bir davetiye bastırılamaz mı? Şurada 15 Ocak 2012 ‘ye ne kaldı? Saygılarımla. PS: Davetiyeye bir saray beşiği  ve ol Padişah’ı kardeş katilimizin bir de tuğrasının resmi konulabilir
     

461-PARÇALARI BİRLEŞTİRMEDEN GERÇEĞE NASIL GİDİLİR?

                                                                            
OSMAN TÜRKOĞUZ
  İzmir;15 Kasım 2011.

            PARÇALARI BİRLEŞTİİRİN Kİ
                        BÜTÜNE VARASINIZ!
“Türkiye’mizde hiçbir iyilik cezasız; hiçbir ihanet te mükâfatsız kalmaz!                       Laedri.                                                                          
Rahmetli ve Cennetmekân Kâşif Kozinoğlu’nun, Silivri Tutsak kampındaki sır ölümü üzerine yayımlanan üç bildiriyi yan yana getirmenizi istesem:

            1-Adalet Bakanlığının ilk bildirisi: Ağır spor yapması nedeniyle ölmüştür. Esaret kampı arkadaşı tarafından yalanlanmıştır. Onca ağır spor ve ağır eğitim ve ağır vatan hizmeti sırasında ölmedi de yargılanmasına çok yakın bir zamanda öldü! Hayret!
            2-Adli tıp Kurumunun ilk bildirisi: Kalbinde üç damarı tıkalı bulunmuştur.
            3-Adli Tıp kurumunun ikinci bildirisi: Ölüm nedeni ancak altı ay sonra belirlenebilinir! Çarşıya Kiraz geldi miydi?
            Bendeniz, buradan tüm Hainlerimize sesleniyorum: Türk askerlerinin yüreklerinde üç damarları tıkalıdır:1*İhanet damarı,2*-İrtica damarı,
            3*Korku  ve kişisel çıkar damarı.
            Yüreğinin üç damarı tıkalı olan nasıl ağır spor yapabilir?
          

460-BU KADAR DA SAFLIK OLUR MU!

                                                                          
OSMAN TÜRKOĞUZ                                                                                            osmanturkoguz@gmail.com
  İzmir;15 Kasım 2011.
           
                                    BU KADAR SAFLIK OLUR MU?
            Bugün; Vatan Gazetesinde Prof.Dr. Sayın Ahmet Ercan Bey ile Çürük Binalar üzerine bir söyleşi yayımladı. Sayın Prof.Dr. Ahmet Ercan Bey:
            Başbakan—Sayın RTE—yıkmazsa, bu çürük binaları deprem yıkar!” Buyurmuş. Bu kadar saflık olur mu? Sayın RTE ile DEPREM arasında ne farkı var? Koskoca Profesör bundan habersiz! En önemlisini de bilemiyor: Sayın RTE:”Dinsiz Kemal Paşa rejimini yıkarak, Kur’ana dayalı bir Şeriat devleti kurmaya yemin ve dahi kasem etmedi miydi? Onun için, Laikliği, çağdaşlığı, Anayasayı, İLERİ Demokrasiyi ve Mustafa Kemal Devrimlerini yıkmak hedefleridir. Bunlar yıkıldıktan sonra ayakta kalanları yıkmak gericiler için söz konusu bile değildir. PS: BU YIKINTININ ALTINDA SAĞ KALABİLİRLERSE’

11 Kasım 2011 Cuma

458-TÜRKÇEMİZ ONUR BAYRAĞIMIZDIR BİZİM.

                                                                             
                                    TÜRKÇE BİZİM ONUR BAYRAĞIMIZ
                                                              VE
                                     TÜRK OLMAK NEDENİMİZDİR.
            OSMAN TÜRKOĞUZ
            osmanturkoguz@gmail.com
            İzmir;09 Kasım 2011,
                                   “ÖZTÜRKÇE KULLANMAK SALAKLIKTIR!”
            Tekirdağ’ında yayım yapan bir Site sahibi, yukarıdaki başlık altında, Osmanlıcayı göklere çıkaran ve Türkçemize hakaretler eden bir yazı yayımlamıştır. Birisi aynı zamanda üniversite mezunu bir Astsubayımız hariç; bu talihsiz makalenin yazarı Eski bir Kaymakama benzeyen yorumcuları da aynı yalelliyi çığırmışlardır ve Osmanlıca için gözyaşları dökmüşlerdir.                                                                                                                              Bulgarca; Sırpça, Rusça ve Arapça ayrı milletlerin konuştuğu dillerin adıdır. Osmanlıca da; devşirme, dönme ve Türk’e düşman kırık döllerinin uydurduğu kırık bir konuşma biçimidir. Kelimeler ve deyimler salatasıdır. Bu dilleri konuşanlar nasıl salak değillerse ve nasıl kendi dillerini koruma altına almışlarsa; Türkçe konuşanlar da salak değildir ve Türkçe de” Salakça!” Hiç değildir. Kendi ulusunun yaratmış olduğu dile ihanet edenler, bizden ve Türk Ulusundan hiç değildir.
              Bu kimselerin methederek ağladıkları Osmanlıcadan örnekleri sunuyorum ve öteki âlemde de Türkçe konuşan Ninelerimin ve Dedelerimin yanlarında olacağımı saygı ve onurla bildiriyorum.Araplar,elektrikli aletler için 4000 kelime ürettikleri gibi,Yahudiler de İsrail’e göçten sonra 60,000 kelime üretmişlerdir.
            NUR RİSALELERİ, HANGİ DİLDE YAZILMIŞTIR.
". Nur Risalelerinin Türkçe, Arapça, Farsça dillerinin hiç birini tam bilmeyen, kulak dol­gunluğu ile elde edilmiş kelimelerin, yanlış tertip edilmiş örneklerinden ibaret olduğu, bunla­rın mucize, keramet ve Allah tarafından gönderilmiş olduğu yolundaki iddiaların, ya iddia sa­hibinin kuruntusu veya iddia sahibince bile, bile uydurulmuş bir düzen olduğu, Halkın bu risalelerin Kur'andan sonra, hatta bazen ondan daha önemli olduğu görüşüne saptırıldığı, bu uğurda hapise girmenin ibadet yerine geçeceği, ölenlerin şehit olup gideceği, nurcu olmayan­ların imansızlardan, dinsizlerden meydana gelmiş bir kalabalık teşkil edeceği..." 22–7–1971

10 Kasım 2011 Perşembe

457-TÜRKÇEMİZ BİZİM ONURUMUZ.

                                                                         
            TÜRKÇE BİZİM ONUR BAYRAĞIMIZ
                                    VE
             TÜRK OLMAK NEDENİMİZDİR.
            OSMAN TÜRKOĞUZ
            osmanturkoguz@gmail.com
            İzmir;09 Kasım 2011,
                                   “ÖZTÜRKÇE KULLANMAK SALAKLIKTIR!”
            Tekirdağ’ında yayım yapan bir Site sahibi, yukarıdaki başlık altında, Osmanlıcayı göklere çıkaran ve Türkçemize hakaretler eden bir yazı yayımlamıştır. Birisi hariç; kendisi gibi emekli astsubay olan yorumcuları da aynı yalelliyi çığırmışlardır ve Osmanlıca için gözyaşları dökmüşlerdir.                                                                                                                                        Bulgarca; Sırpça, Rusça ve Arapça ayrı milletlerin konuştuğu dillerin adıdır. Osmanlıca da; devşirme, dönme ve Türk’e düşman kırık döllerinin uydurduğu kırık bir konuşma biçimidir. Kelimeler ve deyimler salatasıdır. Bu dilleri konuşanlar nasıl salak değillerse ve nasıl kendi dillerini koruma altına almışlarsa; Türkçe konuşanlar da salak değildir ve Türkçe de” Salakça!” Hiç değildir. Kendi ulusunun yaratmış olduğu dile ihanet edenler, bizden ve Türk Ulusundan hiç değildir.
 Bu kimselerin methederek ağladıkları Osmanlıcadan örnekleri sunuyorum ve öteki âlemde de Türkçe konuşan Ninelerimin ve Dedelerimin yanlarında olacağımı saygı ve onurla bildiriyorum.
           

7 Kasım 2011 Pazartesi

456- YÜZ YILLIK ÖYKÜ ATATÜRK'TEN

OSMAN TÜRKOĞUZ
İzmir; 04 Kasım 2011.

ŞİİRLER
YÜZ YILLIK ÖYKÜ ATATÜRK’TEN
(1881-1980)


İrfan Konur TÜRKOĞUZ --  Osman Zeki TÜRKOĞUZ

Şimdilerde; Emekli Hava Albayı olarak Antalya’da yaşayan Küçük kardeşim İrfan Konur Türkoğuz, elinde bir uzun şiir taslağı ile bana geleli çok uzun zaman olmuştur. Bir bölümünü yazarak dosyayı kendisine iade etmiştim. Aradan seneler geçti; bendeniz emekli edildikten sonra, bu şiir dosyasını önüme açarak bazı eklemeler yaptım. Sayın Ali Bahadır’ın Uyanış adlı haftalık gazetesinde de yazılar yazıyordum.1999 senesinde Kardeşime haber vermeden, Zonguldak’ta Uyanış Gazetesi sahibi Sayın Ali Bahadır’ın yardım ve desteği ile kitabı yayımladım. Her isteyene verdiğim ol kitaptan elimde tek nüsha kalmıştı. Bir Liseli Kızımız ol nüshayı ve başka bir tek kalmış kitabımı, okuyup, iade etmek koşulu ile alalı üç sene geçmesine karşın, hâlâ iade etmediğine göre okuyamadığına karar verdim ve dahi çok üzüldüm. Yeğenim Ata Türkoğuz, İnternet’ten bu kitabımla beraber başka kayıp kitabımı satın alarak bugün bana getirmiştir. Bendeniz de bu destanımızı bilgisayarıma yükleyerek Sayın Yazı arkadaşlarımla paylaşmak istedim. Sayın Ata Türkoğuz’un süper zekâlı ve Atatürkçü iki kızı, bu kitapla edebiyat öğretmenlerini tanıştırarak kitaptan bazı bölümlerin ev ödevi olarak verilmesini sağlamışlardır. Şimdi İlköğretim Okulu yedinci sınıf öğrencisi olan Fulya Türkoğuz, Atatürk ve Devrimlerimiz üzerine yazılar yayımlamaktadır. Çok tutulan şu benzetme onundur:
“Kuduz köpekler suyu görünce kudururlar! Yobazlar da Atatürk resmini gördüklerinde kudururlar!” Kitabımıza şöyle başlamıştık:
“GAFLET,
DALALET,
İHANET!”
Mareşal Gazi Mustafa Kemal.
SELAM!
Kör karanlıkların Tutsaklığından,
Onurlu aydınlıkların Efendiliğine!
LANET!
Onurlu Aydınlığın efendiliğinden,
Bağnazlığın,
Köleliğin,
Dogmaların tutsaklığına!
İHANETE DUR!
Küme, küme bölünemez Ulusum ve Ülkem;
Ne sağ, ne sol;
Ne de dogmatik bir yol.
KEMALİZM, her iki elin
Yürek doğrultusunda birleştiği tek kol.
YOL BELLİ—IŞIK TA BELLİ!
Kemalizm, tek ışık, tek önder, tek yol.
Başka ışık, başka yol, başka Önder aramak:
GAFLETTİR, DALALETTİR, İHANETTİR.
TÜRKOĞLU!
Sen Türkoğlu Türksün;
Bayrağının rengi Al,
Gelinin dudağı, Şehidinin kanı da Al.
Bakma âlemin Sarısına, Moruna;
Renklerden Al’ı kayır.
Sen, Türkoğlu Türk!
Kırmızıdan Kızıla,
Yeşilin her tonuna hayır!
YOLUMUZ ATA YOLU
Biz, Yiğit oğlu Yiğit; yüreği sevgi dolu;
Hak olan Halkımızın bükülmez çelik kolu!
Dört köşeyi tutsa da çıkarın köpekleri,
Yolumuzdan dönmeyiz, yolumuz Ata yolu.
YÖNÜMÜZ!
Övün, Çalış, Güven.
Yönün hep ileriye dönük olmalı,
Geriye dönme sakın sen!
Toprak olan, etten kemikten Mustafa Kemal;
Tüm sıkıntılarında Atatürk olarak
Süreklice ben varım yalınızca ben.
Güvendiğim tek şey:
Yalınız sensin Ey! Türk Gençliği,
Yalınızca SEN.

3 Kasım 2011 Perşembe

455-ALIŞAMAMAK!

                                                                                   
OSMAN TÜRKOĞUZ
Osmanturkoguzgmsil.com
 İzmir; 03 Kasım 2011.

                                   TOPLUMUMUZUN %47.02’Sİ ALIŞMIŞKEN!
                                                    ALIŞAMAMAK!
            Aşağıda, yazarını bilemediğim taşlama, senelerce önce benim posta kutuma atılmıştı. Alışamadığı için ordudan ayrılmak zorunda bırakılan ve Hukuk Fakültesini bitirerek Hukukçu olan Teğmenimizden başka kimler alıştı merakı ile beklerken; bulgur, nohut, İftira Esareti ve dini masallarla Toplumumuzun yarısının alışmış olduğunu gördüm; yine de ben alışamadım. Bu taşlamayı alışamayan vatanseverlerimiz için sizlere iletiyorum. Saygılarımla.
                                  

454-MUSTAFA KEMAL PAŞA'NIN HAYATI.

                                                                                   
            OSMAN TÜRKOĞUZ
                        osmanturkoguz@gmail.com
                        İzmir;01 Kasım 2011.

                                    “GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN HAYATI,”
                                                “Anadolu’da Türk Milli Mücadelesi.”   
                                                       “Emin Muhammed Said “
                                                                         VE
                                                           “Kerim Halil Sabit. “                                                                                                       “ Çeviren: Prof.Dr. Zekeriya Kurşun “
            1976 senesindeydi; Birleşmiş Milletlerin bir sınavını kazanarak, Barbitürük—Keyif verici –maddeler için verilen iki aylık bir kurs için Cenevre’ye gitmiştim.  İlk günü Birleşmiş Milletler binasına girdiğimde, bir şey dikkatimi çekmişti. Camlı bir bölümde Atatürk İle ilgili kitaplar ve Mustafa Kemal’in ölümünün 25’inci anma yıl dönümüne ait anma töreni resimleri. Bu tablonun önündeki şaşkınlığımı gören bir kişi, omuzuma dokunarak:
            “Niçin şaşırdınız? Dedi
“Büyük adamlar, doğumlarının ve ölümlerinin yüzüncü yılında törenle anılırlarken, yirmi beşinci ölüm yıldönümünde anılmak!”.
“Mustafa Kemal Atatürk est plus Grand homme gue les autre Grandes hommes du monde –Mustafa Kemal Atatürk dünyadaki diğer büyük adamların en büyüğüdür!”-Dedi.
Besançon Üniversitesi yaz kurslarında Fransızça tekâmül kursuna gitmiştim. Sene de 1970 idi. Devlet doktorasını vermiş bir Kadın Profesör, yazıldığı gibi okunan dil kurallarından söz ederken, Türkçeyi örnek vererek:
“İçinizde Türk var mı?”Diye sorduğunda ben ayağa fırlayarak:,
“Bizler, Mustafa Kemal Atatürk sayesinde Türküz!” Dedim.
Ol Kadın Profesör boynunu bükerek:
“Ne yazıktır ki bizim Atatürkümüz yok!” Demişti.
Fransız Jandarma Subay Okulunda okuyan Sayın Orhan Çağlargil’i makamına davet eden Okul Komutanı Albay:
“Siz, diğer müslüman ülke jandarma subaylarından neden farklısınız?” Dediğinde aynı yanıtı almıştı:
“Onların Mustafa Kemal Atatürkleri yok!”Cevabını alır.

2 Kasım 2011 Çarşamba

455-BUGÜNÜN RAPORU.

                                                                                  

OSMAN TÜRKOĞUZ
İzmir;29 Ekim 2011
           
                        Bugünün Raporu!
         Demokrat Urla Gazetesinin toplantısına davetliydik. Saat tam 1105’te Urla yol ayrımındaki Topçu adlı ünlü lokantadaydık. Bizden önce gelenler, sonradan gelecek tanıdıkları için sandalyelere eşyalar koymuşlar. Bir yer bularak oturduk. Sayın Majeste Hamret Han’ımın kahvaltı tepsisini de ben hazırlayarak getirdim. Bir iki kişi konuştu. Birisi dizüstü bilgisayardan konuşmasını okudu. Sıra bana geldiğinde, yerimden kalkarak, tüm masaları karşıma aldım ve eydirmeye başladım:
“Hepinizi saygı ile selamlar ve dahi yasaklanmış Cumhuriyet Bayramınızı kutlarım. Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında; Başkomutanımız Mustafa Kemal 41 derece ateşle Çankaya’da hasta yatarken Türkiye Büyük Millet Meclisi O’NUN Başkomutanlık yetkisini kaldırmış. Hükümet üyeleri ve Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak Çankaya’ya çıkarak, istifa edeceklerini Mustafa Kemal’e arz etmişler.24 saat izin isteyen Mustafa Kemal:
“Kahramanı olduğu kadar, Gafili de, Haini de çok milletiz!”Demiş. Az gelişmiş ve Ümmetçilikle yönetilen ülkelerde; ihanet ve Kahramanlık tahterevalli oynamaktadır. Bunu da en güzel bir tarzda bir Kızılderili Reisi anlatmıştır:
   

31 Ekim 2011 Pazartesi

453-OL KATIRIN HESABI!

                                                                           
            OSMAN TÜRKOĞUZ
            osmantuırkoguz@gmail.com
            İzmir;31 Ekim 2011.

                                             “OL KATIR’IN HESABI!”
            Kayseri Valiliğinden yansız İçişleri Bakanlığına ve şimdi de Temelli ve de asaleten İçişleri Bakanlığımıza gelip te oturmuş olan Büyük bir Devlet Adamımızın adları: İdris Naim Şahin’dir. Yüzlerce Türk insanı Terörün ve çürük bina müteahhitlerinin kurbanı olurken, bu Büyük Devlet Adamımız ve çağ üstü politikacımız bir katır sevdasına tutulmuş ki demeyin gitsin! Üst çenesindeki, ağızlarına hiç yakışmayan takma dişlerini gördüğümde:
            “Eyvah! Yine kim bilir ne çamlar devirecek!”Diye dövünmekteyim.
            24 Askerimizi teröre kurban verdiğimizde bu ünlü politikacımız; Başkomutan ve Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil eder bir eda ile:”Kandil’e hemen Türk Silahlı Kuvvetlerinin gireceği müjdesini vererek, Sayın RTE’Yİ de sıkıntıya sokmuştu.
            Van-Erciş depreminde hayatlarını kaybedenler için okunan mevlide katılmış olan bu Büyük Devlet Adamımız, orada da bu katırın ölümünü değerlendirmiş!
            “O katırın hesabını nasıl verecekler, ben merak ediyorum. Katırın hakkını korumak ta bize ait!” Buyurmuş.
Genç, yaşlı İnsanlarını, askerlerini, polislerini ve tüm sivil vatandaşlarımızı teröre ve iç ve dahi dış soygunlara karşı koruyamayan sizlere kalmışsa katırların hayatlarını korumak, katır neslinin sonu geldi demektir Sayın ön dişleri iri Bayım! Bendeniz, alçakça bir mayın tuzağında şehit olanlardan Rahmetli Bülent Emen’in, Facebook’ta yayımlamış olduğu “ALLAH,DÜŞMANIN BİLE ŞEREFLİSİNİ VERSİN!” Yazısını Bu büyük Devlet Adamımıza, şu duam ile birlikte armağan ediyorum:
            Tanrımız, Türk Milletine aklı başında ve Atatürk gibi akıllı devlet adamları versin!” Şehidimiz Bülent Emen’in Facebook’taki yazısı şöyledir:
            “Vergi vermezsin, yardım alırsın. Fatura ödemezsin, bizden keserler.
             Cahilim dersin, öğretmeni şehit edersin.
             Hastayım dersin, doktoru şehit edersin.
             Yolumuz yok dersin, mühendisi şehit edersin. Asfalt kazar mayınla patlatırsın.
             Resmi dilini bile öğrenmeye tenezzül etmediğin devletten iş beklersin.
             Fakirim dersin ama inatla çoğalıp virüsleri bile kıskandırırsın.
             Fakirim dersin, aşiret düğününde görgüsüzlüğün dibine vurursun.
             Sıkıntın varsa”Gel uzlaşalım, kardeşçe yaşayayım”, dersin; sonra “olmaz bu topraklar bizim” diye iddia edersin.
            Biz bu toprakları kanla aldık, kanla veririz, savaşalım deriz,”Pist Faşist” dersin.
            Arkamızı döndüğümüzde pusu kurarsın.
            Bıktık artık kardeş ayaklarından.
            Allah, düşmanın bile şereflisini versin.”
            Saygılarımla.”
            Efendim; şimdi aldı mı beni bir Mütelaşe! Bu katırların ve Bu İçişleri Bakanımızın halleri ne olacak!
            Sayın Osman Beyimiz; Reşo adlı katır öldü ve kurtuldu. Patlayıcı yüklü katır da öldü. Asıl sorun bunlar değildir bence ve bizce.
            Bu bizim Eşşeklerin halleri n’olacak! O’nu da bir bilene sormaya ne dersiniz! Hamret Türkoğuz, Mustafa Kemal Atatürk’ün kızlarından birisidir.

İzleyiciler

Blog Arşivi