29 Mart 2010 Pazartesi

58- KISKANÇLIK REKABETİ DOĞURMASIN!

OSMAN TÜRKOĞUZ

İzmir, 24 Mart 2009

58- KISKANÇLIK REKABETİ DOĞURMASIN!

Rekabet, her türlü sosyal düzen kurallarına saygılı olarak sürdürülmelidir.

Ticari rekabet, Borçlar ve Ticaret kanunlarına uyum şartlarına bağlanmıştır.

Sporda da yarışmalar, yasal sınırlar içersinde yapılmaktadır. Bu yasal sınırları aşanlara ağır yaptırımlar uygulanmaktadır.

Moda da rekabet yasal ve etik yaptırımlarla korunmaktadır. Kadınlar arasındaki rekabeti sınırlayacak önlemleri almak mümkün değildir.

Elizabeth Taylor ile Gina Lollobirijida’nın; aynı renk ve aynı biçimdeki kostümleri giyerek, Moskova’da görünmelerin tepkisi basınımızı bir hayli işgal etmişti.

Mao Ze Tung ile Çin Cumhurbaşkanı’nın kavgalarının kökeninde, eşlerini aynı elbiseyi giymiş olmaları yatmaktaymış.

Zavallı Cumhurbaşkanı intihar etmişti.

Birbirinden habersiz, Ecevit mavisi bir kumaştan elbise diktiren iki Hanımın, bir büyük Komutanımızla bir Kuvvet Komutanımızın arasını çok açtığını gazetelerimiz yazmıştı.

Rekabet kıskançlığa neden olursa; ya da, kıskançlığın beslediği rekabetler, felaketlere neden olmuştur.

TÜRK SANAYİ KURULUŞLARI, ilkel rekabeti, sonu kavgalara ve savaşlara neden olan rekabeti, senelerce önce aşmıştır. Aralarında yaptıkları CENTİLMENLİK ANLAŞMASI hâlâ yürürlüktedir. Sanayimizin öncüleri: KOÇ, SABANCILAR, ECZACIBAŞI, VESTEL VE DİĞER ONURLU SANAYİ KURULUŞLARIMIZ, yenilikte, dayanırlıkta, ucuzlukta ve ödeme kolaylıklarında, sessizlik içinde ve birbirlerine çamur atmadan, rekabetlerini sürdürmektedirler.

Bir zamanlar; Tansu Uçuran Çiller Hanımefendi; Koç Holding ile Şark tipi rekabete girişmeye kalkışmıştı! Bol rakamlı cezalar da ödemişti.

Yıkılıp, giden, silinen onlar olmuştu.

Türkiye Cumhuriyeti’nin yasaları ve Anayasası uyarınca faaliyet göstermek ve birbirleri ile yarışmak üzere kurulan siyasi partilerimiz; birbirlerini yok etme savaşlarına tutuşmuşlardır.

SOYGUN, TALAN, RÜŞVET VE TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ YIKMA SUÇLAMALARI, SÖZLÜ VE YAZILI BASINIMIZI DOLDURDUĞU HALDE; MÜDDEİUMUMÎLERİMİZ DİNLEME DURUMLARINI SÜRDÜRMEKTEDİRLER!

Türkiye Cumhuriyetinden aldığı destek paralarını deve yapan bir lider; utanmadan ve dahi sıkılmadan, televizyonlarda ve seçim meydanlarında boy göstermektedir!

Halkımızın bir kesimi de; Türkiye cumhuriyetine ve ATATÜRT DEVRİMİNE VE ÇAĞDAŞLAŞMAYA SAVAŞ AÇAN HAİNLERİ ,”Mücahit!” diye alkışlamaktadır.

Siyasi alandaki mücadele ve rekabet:

1-KISKANÇLIK;

2-İFTİRA,

3-HER TÜRLÜ SUÇLAMA,

4-TEHDİT VE ŞANTAJ,

5-DEVLET GÜÇLERİNİ KULLANARAK SİNDİRME,

6-RÜŞVET VE KUTSAL DUYGULARI SÖMÜREREK,

7-YASALARIMIZI VE MAHKEME KARARLARINI HİÇE SAYARAK SÜRDÜRÜLMEKTEDİR!

Rus Ordusunun; Tannanberg’te yenilmesi; iki Rus komutanın kıskançlığa dayanan rekabeti nedeniyledir. Orgeneral Samsunof, intihar etmiştir.

Balkan savaşında yenilmemiz; Osmanlı ordusu içinde; Hürriyet ve itilaf fırkası ile İttihat ve Terakki Fırkasının DÜŞMANLIĞA VARAN rekabetidir.

İttihatçı Alayların, Hürriyet ve itilafçı Alayları, Bulgar ordusundan daha tehlikeli görmesinden ve onların yenilmesiyle iktidar için tek başlarına kalma arzusundandır.

Siyasi partilerimiz; Anayasamızın ve siyasi partiler yasasının koyduğu sınırlar içersinde ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kırmızı çizgilerine aynen uymak koşulu ile ve rekabetle iktidar için yarışmak hakkına sahiptirler.

Kanunların ve bu kanunları uygulayan kurumların uyarılarına da aynen uymak zorundadırlar.

ATATÜRK DEVRİMİNE VE ANAYASAMIZA AYNEN UYACAKLARI HUSUSUNDA ANT BİLE İÇMİŞLRİN SERGİLEDİĞİ PERVASIZLIK ORTADADIR.

MERCİMEK, Nohut, bulgur, seçim ortamında, beyaz eşyaya ve para yardımına dönmüştür.

Devletimizin içersinde kurumlaşan iktidar partisi yandaşlarının ihlal edilen yasalar ve mahkeme kararları karşısında kılları bile kıpırdamamaktadır.

Bu yoklukta, seçim için harcanan paralarla birçok iş yeri açmak mümkün iken; siyasi parti liderleri boy gösterme yarışlarını sürdürmektedirler.

Haksız bir seçim atmosferine girişimize aldırış eden yoktur. Devletin bütün olanaklarıyla ve her türlü yasayı ve mahkeme kararlarını göğüsleyerek, iktidar partisi bu yerel seçimi kazandığı takdirde; BUNU ADI, HALKIN İRADESİ OLACAKTIR.

BU, BÖYLE BİLİNE.

Osmanlı döneminde; iki gazeteci, aralarındaki rekabeti, düşmanlık derecesine vardırmışlar. Her iki gazetenin sahipleri ve çalışanları; Kadıköy’de oturmaktadırlar ve aynı vapur ile de İstanbul yakasına gelip gitmektedirler.

Bir sabah, A gazetesinin sahibi; yüksek bir sesle: “-Bugün bir rüya gördüm; hayırdır inşallah,” der. Ve anlatmaya başlar. B gazetesinin sahibi ve çalışanları da pür dikkat dinlemeye geçerler . ”Dün gece gördüğüm rüya, çok garip bir rüyaydı. Bizim hasım gazetecimiz, bal kuyusuna düştü. Bendeniz de bok kuyusuna düştüm.” der. Karşı sıradan bir kahkaha ve alkış yükselir.

B gazetesi yeniden basılır. Başlık ta çok ilginçtir: ”ALLAH, HERKESİN FEYLİNE GÖRE, LÂYIK OLANI VERİR.”

“Bu sabah; Kadıköy vapurunda, A Gazetesinin sahibi Bay Hüsamettin; Gazetemizin sahibi Uyanık Beyefendi’nin BAL KUYUSUNA; kendisinin de BOK KUYUSUNA düştüğünü itiraf etmiştir. GÜZEL ALLAHIM; HERKESİN FEYLİNE GÖRE VERİR!” diye başlık atarak, olayı anlatmış.

Ertesi sabah; her iki taraf; Kadıköy vapurunda; güvertede, yerlerini alırlar. B gazetesi taraftarları sevinç içersinde, dünkü gazetelerini okumaktadırlar. A Gazetesinin sahibi Hüsamettin Bey; ayağa kalkarak:

“- Bu gece de bir rüya gördüm;” der. Karşı taraf, koro halinde:

“Hayırdır inşallah, yine nerelere düştünüz?” diyerek kahkaha atarlar. Hüsamettin Bey; “Bir yere düşmedim. ”UYANIK BEYLE, BİRBİRİMİZİ YALADIK” DER.

Rekabetler, bir yol bu yollara dökülmesin. SİYASİ PARTİ LİDERLERİNİN UYGULADIKLARI REKABETE SINIRI ANCAK, NOHUT VE BULGURLA UYUTULAN HALK YIĞINLARI KOYABİLİR.

NE ZAMAN MI?

UYANDIKLARI ZAMAN!

Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi