28 Mart 2010 Pazar

57- DEVLETLERİ YÖNETMEK

OSMAN TÜRKOĞUZ.

İmir;16Kasım.2008.

57- DEVLETLERİ YÖNETMEK

“Ders alınacak acıklı bir deneyim.”

“Büyük devletleri yönetmeye kalkmayın.”

İSMET İNÖNÜ

Rahmetli İsmet İnönü’nün, yeni nesil politikacılara (13) maddelik öğüdünü hatırlayanımız var mıdır?

Politikacılarımızın hatırlamalarına gereksinimleri olacağını hiç sanmıyorum. Sanmıyorum, çünkü ve dahi çünkü bildiğim ve gözlemlediğim kadarıyla politikacılarımızın politik bilgileri kendilerinden menkul. Politikacılarımız, binmişler bir alamete, hepsi de eksiksiz olarak gidiyorlar kıyamete.

Kahire konferansını iyi bilenlerimiz, Rahmetli İsmet İnönü’nün Churchill’i nasıl tongaya bastırdığını bilirler.

Kahire konferansının Kahramanı Rahmetli İsmet İnönü, yine de politikacılarımızı uyarmaktan geri durmamıştı: ”Büyük devletlerle politika yapmak; ayı ile yatağa girmek gibidir;” demiştir.

Tanrımıza binlerce şükür, ülkemizi yönetemeyenler, büyük devletleri yönetmektedirler. Bu onur verici davranışları gördükçe, aklıma ilginç bir öykü geliyor:

Akşehir’de, camiye hiç uğramayan bir Beynamazı camiye getirsin diye, Nasrettin Hoca’yı görevlendirmişler.

Nasrettin Hoca, Beynamazın evine vardığında; ol herifi naşerif, şarap içmekteymiş. Hocamız sesini çıkarmamış. Ol herif, hocamıza ısrarla bir bardak mey ikram etmiş. Hocamız; adamı tavlayıp, camiye götüreceğinden, ol Mey’i içmiş. Gözlerinden ateşler çıkmış, Hocamızı terler basmış. Bir kadeh daha içince, üzerinde ne varsa çıkarmış. Üçüncü ve dördüncü kadehten sonra, mesini, çoraplarını ve poturunu da çıkarıp atmış ve oynamaya başlamış.

Tam bu sırada, müezzin ezan okumaya başlayınca; Hocamızın aklı başına gelmiş, evden, doncak fırlamış, camiye doğru koşmaya başlamış.

Bizim Beynamaz da, Hocanın geride bıraktığı giysilerini kucaklayarak, Hocanın peşi sıra caminin yolunu tutmuş. Yolun iki tarafına, çift sıra dizilen Akşehirliler, olayı alkış tufanı ile karşılamışlar.

Olayı minareden gören müezzin, bütün gücü ile: ”Akşehirliler, Selçuklunun camiye getiremediği Beynamazı, Hocamız, çamaşırlarını taşıtarak, peşi sıra camiye getirtmektedir. Duyduk, duymadık demeyiniz”, diyerek, yeri göğü inletmiş.

Bir tarihte; George Buch, Beyaz Saray’ın bahçesinde, gazetecilere ve halka beyanat verirken, masasının başından: ”Aziz dostum Dragut Özal telefonda, benimle konuşacakmış”, diyerek, içeri girmişti.

Gerçekte, bunun böyle olması mümkün değildir ve düşünülemez. Kendisine şükran borcunu bir mektupla ödeyen kişi’nin, şükran borcu olan kişiyi, ulusal bir görevini yerine getirirken, dünya kamuoyunun önünde, görevi başından telefona çağırması mümkün değildir. Neden mümkün değildir? Çünkü çağrılan çağıranı ayağına Washington’a çağırmaktadır, sürekli olarak.

Bu basit politika, Türk Kamuoyunu kandırmaya yöneliktir. Seyredenlere, vay be! Dedirtmeye yöneliktir.

Gazetelerimizde bomba gibi bir haber: ”SAYIN BAY RTE. AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ BAŞKANLIĞINA SEÇİLEN BARAK OBAMA’YI KUTLAYARAK; ” SAKIN KİMSELERLE KAVGA ETMEYESİN”, DİYE DE UYARDI! VAY BEEE!

Türk basını, bu haberi kendi mantığına göre yorumladı. SAYIN RTE’NİN BEYANI AÇIK VE SEÇİKTİR. BUNUN ANLAMI, BENİM VE ÜLKEMİN HALİNE BAK, NE DEDİĞİMİ ANLARSINA VARIR.

Konuyu biraz daha açarsak, uyarının anlamı, tüm çıplaklığı ile ortaya çıkar:

*Ben, rahleler, tarikatlar, Necmettin Erbakan’lar ve Hikmetyar’ların dizi dibinde icazet alarak geliştirdiğim BEN ile Sultanbeyli belediye başkanlığına, oradan da İstanbul Büyük şehir belediye başkanlığına geldim.

*Aynı BEN’İ taşıyarak, HAPİSLERE DÜŞTÜM.

*Aynı BEN’İ taşıyarak AMPÜLLÜ SİYASİ PARTİYİ KURDUM.

*Aynı BEN’İ taşıyarak TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN BAŞBAKANI OLDUM.

*AYNI BEN’İ TAŞIYARAK TBM MECLİSİNE ÇIKIP, AYNI BEN’İ SERGİLENDİM.

*TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN OLANAKLARIYLA, CÜMBÜR CEMAAT DÜNYAYI, SAYILAMIYACAK KADAR ÇOK, AYNI BEN İLE TURLADIM VE AYNI BEN İLE TÜRKİYE’YE DÖNDÜM. Aziz kardeşim, işin en can alıcı ve örnek alınmayacak yanlarını da yazmak zorundayım, ders alasın diye.

1- Aynı ben ile ANAYASA MAHKEMESİ’NİN, YARGITAY’IN, DANIŞTAY’IN VE ADALETİN KARŞISINA DİKİLDİM.

2- Aynı ben ile TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİN KARŞISINA GEÇTİM.

3- Aynı ben ile ATATÜR’ÜN VE DEVRİMLERİ’NİN KARŞISINA GEŞTİM.

4- Aynı ben ile AYDINLIK YÜZLÜ VE AYDINLIK RUHLU TÜRK KADINLARINI BİR BEZ PARÇASINA BAĞLAMAYA KALKTIM.

5- TARİKATLARI VE SEVR MANTIĞINI LOZAN’IN YERİNE KOYMA GİRİŞİMLERİNE SESİMİ ÇIKARTAMADIM.

6- Oy almak için, alt kimlik- üst kimlik masalların, aynı ben ile sarıldım.

7- Üniter yapımızın halini, aynı ben ile bu hale koydum.

8- BEN! BEN! BEN! MASALI İLE POLİTİK GÖLLERİMİZE MAYA ÇALDIM; TÜM GÖLLERİMİZİ DE KURUTTUM.

9- Aynı ben ile soygun, yağma ve kıyı ve orman katliamlarını ve dahi ocaklar söndüren FENERLERİ görmezden geldim.

10- KENDİMLE KAVGALI OLAN BEN, BENİ BU HALLERE SOKTU. AMAN KARDEŞİM, CANIM KARDEŞİM, BİZ BİRBİRİMİZE BENZEDİĞİMİZ İÇİN BU UYARILARI YAPTIM. TALİHİMİZ BİRBİRİNRE BENZEMESİN, CANIM UMUDUM BENİM.

P.S: Az kalsın unutuyordum, benim aziz kardeşim; 47 senede oluşturduğun BEN’İ Beyaz Saray’a taşımayasın. AKP’NİN, türban, kömür, fasulye, nohut ve İFTAR ÇADIRLARIYLA OLUŞTURDUĞU %47’LİK OY ORANINI BENİM TAŞIDIĞIM ben sildi süpürdü.

O uyarının altında yatan gerçek budur, SAYIN SEYİRCİLERİMİZ.

Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi