KADIN NEREDEN NEREYE!
YEDİNCİ BÖLÜM:
Çok küçük yaşlardaydım;Türkeli köyüne
bir düğüne gitmiştik;köyün çeşmesinden avucumla su içerken ,Yaşlı bir kadın
gülerek:”Bak Oğlum;avuçla su içmek uzaktan Yavukluyu sevmeye benzer,ikisine de
doyum olmaz?!”Demişti…Köyümüzün adı Hatundereköyü,genellikle de Dereköyü
derler.Eskiden su değirmenleri vardı.Değirmenci Dedemin su değirmenine
gitmiştim,değirmenin içi çok karanlık ve de çok gürültülüydü.Şaşaladığımı gören
birisi,gülerek:”Değirmen damı karanlıktır,döndüğünden belli
olmaz.Kadın,erkeğine düşmandır güldüğünden belli olmaz?!”Demişti.Rahmetli babam
çok uyanık bir kişiliğe sahipti,24 sene Hatundere köyünün muhtarlığını
yapmıştı.O,beni Cehennem,Cennet,Kadın ve Erkek üzerine bilgilendirmişti:Cehennem
de,Cennet te bu dünyadadır:İşleri çok mükemmel ve huzurlu olanlar
Cennette;işleri çok kötü ve çok kahırlı olanlar da Cehennemdedir.Erkekler,bir
evin dışişleri bakanı,kadınlar da içişleri bakanıdırlar.Evi kadınlar Cennete
çevirirler.Huysuz, ahlaksız ve sert
erkekler de Cehennem Zebanisidirler…Köyümüz bir Yörük köyü olarak
geleneklerini aynen korumuştu.Köyümüzde tek eşlilik egemendi,kadın her yönden
erkeğinin yardımcısıydı.İlkokul,Üçüncü sınıfa kadar, 1943 yılında
açılmıştı.Helvacıköyü ilkokuluna giderdik.İlkel Arabın çağdışı sosyal değerleri
din olarak köyümüze girememişti.”ZAMAN DEĞİŞTİKÇE,AHKÂM DA DEĞİŞİR?!” Hükmü
Müslümanlıkta hiç uygulanmamıştır. Tüm ilkel çöl gelenekleri ibadet hükümleri gibi,
bireyleri ve toplumu esir edememişti… Amma, bugün için aynı şeyi söylememiz
mümkün olamamaktadır, tarikatlar ve çağ dışılık ülkemize kök salmıştır. Kadınlarımızı
Muhammet çağının Arap kadınlarına bakış açısıyla görmek, kadınlarımızın
işkenceye ve cinayetlere uğrama nedeni olmuştur, İslam erkek dini olarak
gelişmiştir. Gün geçmiyor ki birkaç kadınımız öldürülmüş olmasın.20 Aralık 2016
tarihli Sözcü gazetemizde bir haber:” KENDİSİNİ
DÖVEN KOCASINI ÖLDÜRDÜ!”
“Manisa’nın Saruhanlı ilçesine bağlı
İshakçelebi mahallesinde oturan ve gece geç saatlerde evine gelen Mevlüt
A(38),eşi Sevinç A(33) tartışmaya başladı. Tartışmanın büyümesi üzerine Mevlüt
A,eşi Sevinç A’YI darp etmeye başladı. Sevinç A,darp edilmesinin ardından evde
bulunan av tüfeğini alarak eşi Mevlüt A’YA iki el ateş ederek öldürdü. Olay
yerine gelen savcının incelemesinin ardından Mevlüt A’NIN cansız bedeni İzmir
Adli tıp Kurumuna sevk edildi.Jandarma tarafından gözaltına alınan Sevinç
A,ifadesi alınmak üzere savcılığa sevk edilirken,olayla ilgili soruşturma
başlatıldı.”Geçen gün de,kocasını öldüren bir kadın,gazetecilere:”Hep kadınlar
mı öldürülecektir?!”Buyurmuştu!Din olarak kabul etiğimiz ilkel Arabın kadınlar
hakkındaki olumsuz peşin hükmü,aklımızı başımıza alarak Mustafa Kemal’in
aydınlık yoluna dönmezsek çok felaketlere neden olacaktır.Dini ve Allah’ı
erkeklere ait olmaktan kurtarmalıyız.Müslümanların dışındaki tüm canlılarda
ALLAH HER İKİ CİNSE DE AİTTİR…Tevrat 39 kitaptan oluşmaktadır.Hz. Musa’nın Beş
kitabının adı,”Tora,Tora’’”dır.Her Yahudi peygamberinin birer kitabı
vardır.Tevrat’ın aslı 10/13/emre dayanmaktadır,Tevrat,Yahudi din adamlarınca
yazılmış Beni İsrailin tarihidir.On emrin aslı da şöyledir:
“On Emir (Arapça: وصايا عشر, Klasik İbranice: עשרת הדברים Aseret ha-Dvarîm, İbranice: עשרת הדברות Aseret ha-Dibrot, Latince: Decalogus), dini inanışa göre, Musa'ya Sina Dağı'nda Tanrı tarafından 2 taş tablet üzerinde verildiği söylenen bir dizi dini ve ahlaki öğretiler bütünüdür. Emirler, Tevrat Çıkış (Exodus) / Bap 20'de yer almaktadırlar:
1.
Karşımda
başka ilahların olmayacak.
2.
Kendin
için oyma put, yukarda göklerde olanın yahut aşağıda yerde olanın yahut yerin
altında sularda olanın hiç suretini yapmayacaksın, onlara eğilmeyeceksin ve
onlara ibadet etmeyeceksin.
4-Sebt gününü takdis
etmek için onu hatırında tutacaksın. Altı gün işleyeceksin ve bütün işini
yapacaksın, fakat yedinci gün efendin Rab'e Sebttir. Sen ve oğlun ve kızın,
kölen ve cariyen ve hayvanların ve kapılarında olan garibin hiçbir iş
yapmayacaksınız. Çünkü Rab gökleri, yeri denizi ve onlarda olan bütün şeyleri
altı günde yarattı.
4.
Babana
ve anana hürmet edeceksin.
5.
Öldürmeyeceksin.
6.
Zina
etmeyeceksin.
7.
Çalmayacaksın.
9-Komşuna karşı yalan
şahitlik etmeyeceksin.
10-Komşunun evine tamah etmeyeceksin, komşunun karısına yahut kölesine
yahut cariyesine yahut öküzüne yahut eşeğine yahut komşunun hiçbir şeyine tamah
etmeyeceksin..”
Çok
ilginçtir, başka ulusların malları ve canları da İsrailoğullarına helal kılınmıştır;
bu gelenek te İslama aynen yansıtılarak Araplara helal kılınmıştır?! Hz. Musa,
ırzlarına İsrail askerlerinin geçtiği kadınları öldürtür, bir oğlak vererek
gelinin ırzına geçer. Hz. Davut, General Uria’nın karısının ırzına geçerek onu
gebe bırakır ve kocası General Uria’yı da öldürtür. Hz.Davudun oğlu,Öz
Ablasının ırzına geçer. Hz.Muhammet te Oğulluğunun Karısı Zeynebi elinden alır,
imdadına da Allahı yetişir…Bu nasıl Yahova’nın
kutsal emri oluyor böyle?!Neyse,Tevrat ta insani olan Kadın—Erkek
ilişkilerinin temelinin özleme ve sevgiye dayalı olmasıdır. Süleyman’ın Mesellerine,
Neşideler Neşidesine devam edelim:
6-“Kara
olduğuma bakmayın,
Beni
güneş yaktı.
Anamın
oğulları bana kızdılar;
Beni
bağlara bekçi ettiler;
Fakat
kendi bağımı beklemedim.
7-Ey
sen canımın sevdiği bana bildir;
Sürünü
nerede otlatıyorsun?
Öğleyin
onu nerede yatırıyorsun?
Çünkü
arkadaşlarının sürüleri yakınlarında,
Niçin
yüzünü örten bir kadın gibi olayım?
8-Ey
sen kadınlar içinde güzel kadın,bunu bilmiyorsun,
Sürünün
izlerine çık,
Ve
çoban çadırları yanında oğlaklarını otlat.
9-Firavunun
arabalarına koşulu kısrağa
Seni
benzetirim ey sevgilim!
10-Yanakların
saç örgüleri ile
Boynun
gerdanlıklarla ne güzel
11-Sana
altın dizileri yapacağız,
Gümüşten
düğmelerle.
12-kral
sofrasında otururken,
Benim
sümbül yağım güzel kokusunu yaydı.
13-Memelerin
arasında yatan,
Safi
mür çıkınıdır, bana sevgilim.
14-En-Gedi
bağlarında,
Bir
salkım kına çiçeğidir bana sevgilim.
15-Ah
ne güzelsin sevgilim,
Ah
sen ne güzelsin;
Gözlerin
güvercinler!
16-İşte
sen de güzelsin sevgilim, hem ne şirinsin!
Ve
yeşilliktir yatağımız.
17-Erz
ağaçlarıdır evimizin direkleri,
Tavanımızın
oymaları da serviler.
Bap
2.Ben Şaron gülüyüm,
Derelerin
zambağıyım.
2-Dikenlerin
ar asında zambak nasılsa,
Kızların
arasında sevgilim öyledir.
3-Orman
ağaçları arasında sevgilim öyledir.
Zevk
alarak onun gölgesinde oturdum.
Ve
meyvesi damağıma tatlı idi.
4-Beni
ziyafet evine götürdü,
Ve
onun üzerindeki bayrağı sevgi idi.
5-Kuru
üzümle bana kuvvet verin, elma ile beni canlandırın;
Çünkü
aşk hastasıyım ben.
6-Sol
eli başımın altında olsun,
Sağı
da beni kucaklasın.
7-Dişi
ceylanlar üzerine yahut kırın dişi geyikleri üzerine,
Size
and ettiriyorum, ey Yerüşalim kızları!
Sevgiliyi
ayıltmayasınız ve uyandırmayasınız diye.
Onun
gönlü hoş oluncaya kadar.
8-Sevgilimin
sesi işte,
Dağların
üzerinden sekerek,
Tepelerin
üzerinden sıçrayarak geliyor.
9-Sevgilim
ceylana yahut geyik yavrusuna benzer;
İşte
duvarın arkasında duruyor;
Pencerelerden
içeri bakıyor;
Kafeslerden
gözlüyor.
10-Sevgilim
cevap verdi ve bana dedi:
Sevgilim,
güzelim kalk ta gel;
11-Çünkü
işte kış ta geçti;
Terennüm
vakti geldi,
Ve
diyarımızda kumrunun sesi işitildi;…..
O
şarap ki uyumakta olanları dudaklarından kayıp
Sevdiğim
için dümdüz akar.
Ben
sevgilininim;
O’NUN
özlediği de benim.
BAP7.11-Gelsevgilimçıkalımkıra;
Köylerdegeceleyelim.
Sabahleyinerkenbağlaragidelim;
· Bakalımasmatomurcuklarınıverdimi?
Çiçeğiaçıldım?
Venarlarçiçeklendimi? Oralarda
sana sevgimi bildireyim.a
BAP 8-KEŞKE sen bana,
Anamım memelerini emmiş kardeş
gibi olaydın!
Dışarıda seni bulunca,
Ben seni öperdim;
Beni de kınamazlardı.
8-Küçük bir kız kardeşim var,
Ve onun daha memeleri yok;
Onun için söz söyleyeceği gün,
Kız kardeşimiz için ne
yapacağız?
14-Kayanın kovuklarında,
Uçurumun kenarındaki güvercinim.
Endamını bana göster,
Sesini bana işittir,
Çünkü sesin tatlı ve endamın güzel.
15-Bize tilkileri tutun,
Bağları harap eden küçük
tilkileri;
Çünkü bağlar çiçeklendi.
16-Sevgilim benimdir ben de
onun;
Zambaklar arasında koyun
otlatıyor.
17-Gün serinleyince ve gölgeler uzayınca geri gel sevgilim!
Yarılmış dağlar üzerinde.
Ceylan gibi,geyik yavrusu gibi
ol.
BAP3 Geceleyin yatağının üzerinde
Onu,canımın sevdiğini aradım,
Aradım fakat bulamadım.
2-Haydi kalkayım bu şehirde
dolaşayım;
Sokaklarda ve meydanlarda
Onu canımın sevdiğini arayayım.
Aradım fakat bulamadım.
3-Şehirde dolaşan bekçiler beni
buldular;
Onu gördünüz mü, canımın
sevgilisini diye sordum.
4-Onlardan öte geçince hemen
Onu buldum canımın sevdiğini;
Onu tuttum ve bırakmadım,
Ta anamın evine,
Beni doğuran kadının odasına
kadar.
5-Dişi ceylanlar üzerine yahut
kırın dişi geyikleri üzerine,
Size ant ettiriyorum ey
Yerüşalim kızları!
Sevgiliyi ayıltmayasınız ve
uyandırmayasınız diye,
Onun gönlü hoş oluncaya kadar.
6-Bu kim çölden çıkıyor,
Duman direkleri gibi
Tütsülenmiş mür ile günlükle,
Satıcının her çeşit baharatı
ile.
7-İşte Süleyman’ın tahtırevanı!
İsrail yiğitlerinden,
Altmış yiğit onun çevresinde.
8-Hepsi kılıç taşıyan cenge
alıştırılmış erler;
Gecelerin dehşetinden.
Herkesin kılıcı belinde.
9-Kral Süleyman Lübnan
ağaçlarından
Kendine bir tahtırevan yaptı,
10-Direklerini gümüşten yaptı,
Tabanını altından, oturacak
yerini erguvandan;
Onun içini Yerüşalim kızları,
Sevgi ile döşediler.
11-Ey Sion kızları! Çıkın,
Kral Süleyman’ı taç ile görün,
O taç ki, onun düğün gününde ve
yüreğinin sevinci gününde, Anası onun başına giydirmişti. ..”Tevrat’ın bu
bölümü tamamen, dünyevi insanla ilgilidir…Kadın—Erkek ilişkisidir,ortam da
dünya ortamı.Şimdi de
bir Kadın kimliğinin ortamına girelim: Sonra da yazımızın kimliğine
dönelim.
AMAZON KADINLAR. Kaynak, Ünlü Tarihçi Homeros,
İlyada destanında yer alıyor. Ortaasya Türk kültürünün yaratmış olduğu
erkeklerden de çok üstün kadınların öyküsüdür bu öykü. Kadınların bağımsız bir
kimlikle tarih sahnesine çıkışları MİTOLOJİK BİR OLAYDIR. OKUYALIM:
“Karadeniz
Bölgesi'nin en büyük anakent şehri Samsun'un turizm potansiyelleri, Samsun
Büyükşehir Belediyesi tarafından gün ışığına çıkarılmaya devam ederken, antik
dönemde yaşadıklarına inanılan Amazonların anavatanın Terme olduğuna ilişkin
tartışmalara son noktayı Başkan Şenol Kul koydu. Kul, "Amazonların
Terme'de yaşadığını ben değil ünlü tarihçi Homeros söylüyor. Bence tartışılacak
bir konu yok," dedi. NOT: Diodoros, Herodotos ve Coğrafyacı Strabon da
AMAZON’LARDAN söz etmişlerdir. Ostüzü.
HOMEROS İLYADA’DA ANLATIYOR:
“Samsun'da
ilçelerin turistik değerlerini tanıtıp yaygınlaştırmak için yatırım
gerçekleştiren Büyükşehir Belediyesi, tarih boyunca birçok medeniyetin hüküm
sürdüğü Terme'de savaşçı Amazon kadınları efsanesini turizme kazandırıp
uluslararası Simenit Gölü ve Thermodon Çayı bölgesine yerleştikleri bilinen
Amazon kadınları efsanesi, uluslararası turizme hazırlanması gerektiğini dile
getirdi. Kul, "Dünyaca ünlü efsanenin Terme sahillerinde cereyan etmiş
olduğuna dair birçok tarihçinin kanaati, ilçeyi turizm potansiyeli haline
getirdi. Uzun yıllardır Simenit Gölü ve Thermodon Çayı bölgesi çok sayıda bilim
adamının araştırmalarına sahne oldu. Amazonların burada yaşamadığına ilişkin
iddialar bence bilimsel değil. Çünkü Amazonların Terme'de yaşadığını ben değil
M.Ö. 8. yüzyılın ikinci yarısında yaşayan İyonyalı ozan Homeros, İlyada
destanında Amazon kadın savaşçıların ilk kez ilçenin Thermodon /TERME/Çayı
kıyısına yerleştikleri ve Thamiskyra kentini kurduklarından söz ediyor"
diye konuştu.
RUS BİLİMADAMI DA KABUL ETTİ:
UNESCO Yönetim Kurulu Üyesi ve Amazon kadınları
araştırmacısı Rus Bilim Adamı Litvin Vitaly'nin de Amazon kadınlarının Terme'de
yaşadıklarını kabul ettiğini ve Rusça kitaplarında da tüm Amazon kadınlarının
dünyaya Terme'den yayıldıklarının dile getirildiğini anlatan Şenol Kul,
"Şu anda elimizde belgeler var. Sadece arkeolojik kazı eksikliği söz
konusu. Bu bölgedeki köylülerimiz Simenit gölü civarında sular çekildiğinde
kalıntıların gözle görülebildiğini ifade ediyorlardı. Bodrum Su Altı Araştırma
Müzesi'nden dalgıçlar geldiler ancak gölün tabanı balçık olduğu için
araştırmalarını yapamadılar. Efes arkeolojik kazılarla 1867'de bulundu. Efes
daha önce yok muydu? Bu nedenle biz de arkeolojik kazı yapılmadığı için Amazonlar
burada yaşamadı diyemeyiz;" diye konuştu.
AMAZON EFSANESİ NEDİR?
Samsun'un en büyük ilçelerinden biri olan
Terme, aynı zamanda köklü bir tarihe sahip. Tarihi milattan önce 1000 yılına
kadar uzanan ilçenin adını Termisus, Thermodon ve Amazon savaşçı kadınların
kurduğu Thamiskyra'dan aldığı rivayet ediliyor. Yerli halkı Gaskalar'dan olup
ilçe sırasıyla Hititler, Frigler, Med'ler, Persler, Romalılar, Bizans Devleti,
Anadolu Selçuklu Devleti ve Canik Beyliği'nin hâkimiyet sürdüğü coğrafya oldu.
Onlarca uygarlığa rağmen Terme, günümüzde ise en çok Amazon savaşçı kadınlar
efsanesi ile tanınıyor.
BU COĞRAFYADA YAŞADILAR:
M.Ö. 8. yüzyılın ikinci yarısında yaşayan İyonyalı
ozan Homeros, İlyada destanında Amazon kadın savaşçıların ilk kez ilçenin
Thermodon Çayı kıyısına yerleştikleri ve Thamiskyra kentini kurduklarından söz
ediyor. Efsaneye göre ellerinde mızrakları, omuzlarında ok ve yayları ile
erkeklerden oluşmuş Yunan ordularıyla amansızca savaşan ve ok atmalarını
engellemesin diye sağ göğüslerini kesen Amazon kadınları, bu coğrafyada uzun
süre hayat sürmüş. Bazı tarihçiler efsanenin bu bölgede yaşandığına dair benzer
görüş belirtirken, geçen yıl ilçeye gelen UNESCO Yönetim Kurulu Üyesi ve Amazon
kadınları araştırmacısı Rus Bilim Adamı Litvin Vitaly, bu savaşçı kadınların
Terme'de yaşadıklarını kabul ettiğini açıklamıştı.””….. Dr.Kimball,
araştırmalarını daha doğuda Altay dağlarının eteklerinde yapma kararı almıştır.
Bugünkü Kazakistan ve Moğolistan sınırları içindeki kurganlarda yaşayan savaşçı
kadınlar amazonların Orta Asya kökenli olduklarını tüm dünyaya ispat etmiştir.
Araştırmalarını
hızlandıran Dr. Kimball çevrede onlarca savaşçı kadın kurganı olduğunu
keşfetmiş ve efsane kadın savaşçıların Orta Asya kökenli olduğunu ve savaşçı
kadınlara o tarihte duyulan saygıyı kanıtlamıştır.
Gözünü
tekrar yunan mitolojisine çeviren Dr. Kimball savaşçıların sarışın olarak
tasvir edildiğini ve Pentesile’nin de sarışın olduğundan yola çıkarak
Altaylardaki yalıtılmış göçebeleri araştırmaya başlar ve Altay dağlarının
eteklerinde ıssız bir bölgede yaşayan 9 yaşlarındaki Meryemgül (Mairamgul)
ismindeki sarışın Kırgız kıza dikkat çeker...
Meryemgül’ün
ve 3000 km uzaklıktaki Karadeniz kuzeyinde bulunan kurgandan çıkan iskelet
örneklerini DNA testine gönderen Dr. Kimball çıkan sonuçlar karşısında şok
olmuştur...
2500
yıllık savaşçı kadın ve Meryemgül’ün mitokondri al DNA’sı %99,9 oranında
benzerdir... Meryemgül’ün 2500 yaşındaki savaşçının torunu olduğunu ve Troya
Savaşı’ndaki kuzeyden gelen dişi savaşçıların da kökeninin Orta Asya olduğu
yani Amazonların TÜRK olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır!
Amazonlar,
inanışa göre yalnızca bir mitos, uydurulmuş bir efsane değildir. Amazonlar,
Fatsa ya da Ordu’dan Karadeniz’e dökülen Thermedon ırmağının yakınlarında
yaşayan savaşçı kadınlardır. Başkentleri Themiskyra kentiydi.
Amazonlar,
Anadolu yarımadasında büyük bir öneme sahipti. Hem tarihçiler hem de mitos
yazarları İzmir’in, Efes’in, Sinop’un ve daha pek çok kıyı kentinin Amazonlar
tarafından kurulduğunu söylerler. Platon ve Sokrates Anadolu’da yaşayan bu çok
kuvvetli ve cesur kadınların sık, sık Yunanistan’a akın ettiklerinden bahseder.
Mitolojiye
göre Amazonlar savaş tanrısı Ares’le Harmonia (ya da Aphrodite)’nın kızlarıdır.
Tasvirlerde çok iyi ok, yay, kargı ve mızrak, iki ağızlı balta (Labrys)
kullandıkları ve at sırtında savaştıkları görülmektedir.
Amazon
sözcüğünün eski bir Anadolu diline ait olduğu söylenir. Bazı bilginlere göre
A-mazon=Memesiz anlamına gelir. Yaylarını daha rahat çekebilmek için sağ
göğüslerini kestikleri ve bundan dolayı kendilerine Amazon adı verildiği ileri
sürülür. Oysa en erken tarihlerden itibaren yapılmış olan tasvirlerin çoğunda
Amazonların göğüslerinin ikisi de görülür. Başka bir görüşe göre Amazon’un A’SI
şiddet ve güç anlamına gelir, mazon ise göğüs demektir. Sözcük bu kez memesiz
değil, tam tersi geniş ve kuvvetli göğüslü demektir. Bir diğer görüşe göre
Amazon kelimesindeki “A”, Türkçedeki -maz- eki gibi olumsuzluk getiren bir
takıdır. “Mazo” ise dokunulmaz demektir. Bu görüşe göre Amazon bir erkek
tarafından dokunulmaz olan kadın demektir. Pek çok Amazon kadınının
mitolojideki kahramanlarla ilişkisi olmuştur; Hippolyte’nin Herakles,
Antiope’nin Theseus, Penthesileia’nın Akhilleus efsanelerinde adları geçer. Bir
diğer görüşe göre ise eski Kafkas dilinde “Maza,” ay demektir. Amazonların hem
ay tanrıçasına hem de önce Kybele sonra da Efes Artemis’ine taptıkları için
Amazonlara bu ad verilmiştir. Amazonlar savaşta
tutsak ettikleri erkeklerle birlikte olup daha sonra öldürmeyi edinmişlerdir. Bazen de komşu ülkelerle bir onları anlaşma yapıp komşu ülke erkekleri ile özellikle ilkbaharda
birlikte olmuşlar, doğan çocukların kız olanlarını alıp, erkek çocukları onlara
vermişlerdir.”
Yrd.
Doç. Dr. Gülgün Köroğlu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder