T.C.
OSMAN TÜRKOĞUZ
İzmir;24 Mayıs 2013
TARİH TEKERRÜR MÜ EDİYOR!
“Biz Amerika Birleşik Devleti neden mi
çok güçlüyüz? Anlatayım; biz,vatan hainlerimizi öldürürüz,diğer ulusların vatan
hainlerini de o ulusların başına yönetici olarak koyarız;biz bunun için çok güçlüyüz!”Henry Kıssinger,USA’NIN Alman
asıllı Yahudi Dış İşleri Bakanlarından!
Bir karşılaştırmadan önce:
ABRAHAM LINCOLYN’İN OĞLUNUN ÖĞRETMENİNE YAZDIĞI MEKTUP!
Rahmetli Abraham Lınkolyn,1809/1865
tarihleri arasında yaşamış Amerikan’ın 16’ıncı ve en büyük başkanlarından
birisidir,4 Kasım 1842 tarihinde;Bayan Mary Todd ile evlenmiş,dört erkek
çocuğundan yalınız birisi yaşamıştır.Köleliği kaldırdığı,Amerika Birleşik
Devletlerinin dağılıp parçalanmasına engel olduğu için;Güneyli bir Kaçık Aktör
tarafından tiyatro locasında tabanca ile vurularak öldürülmüştür!
Cumhurbaşkanı Bay Abdullah Gül ve eşi Bayan Hayrinüsa Gül; Başkan
Abraham ve eşi Mary Lınkolyn üzerine çevrilen filmin kendi hayatlarını da
yansıttığını iddia etmişlerdir! Ne alakası var demeyiniz!D’apres Leures!
‘Lincoln’ün eşinin yaşadıklarını yaşadım’
“Çok film seyretmeye de vaktim olmuyor ama geçenlerde Abdullah
Bey’le birlikte Lincoln’ü izledik. O kadar çok benzerlikler hissettim ki
izlerken insan duygulanıyor. ‘Bütün ülkeler aynı süreçlerden aynı tecrübelerden
geçiyor, aynı şeyleri belirli zamanlarda yaşıyor’ diye düşünüyorsunuz. Bazı
sahneler vardı Lincoln eşiyle olan, kendimi koydum yerine. Ben de onun
yaşadıklarının benzerlerini yaşadım.
"Çok açık konuşmak istemiyorum ama artık o günler geride
kaldı, çok önyargıyla bakılan günler yaşadık. Şimdi mesela kızları okutmaktan
bahsediyoruz öyle değil mi? Öyle günlerimiz oldu bizlerin çok açık konuşmak
gerekirse. Çok üzüldüğümüz, yüreğimizin burkulduğu günler oldu. Ama çok şükür
şimdi geriye dönüp baktığımda Türkiye çok mesafe kat etti. Çevre ülkelerle
kıyasladığımda örnek bir ülke oldu. Bayan Hayrinüsa Gül Kadınefendimiz!
Sayın Abdullah Gül’ün çok ilginç bir
saptamasını da önceden vereceğim:
“Vicdan sahibi hiçbir siyasi,ülkesinde
yaygın insan hakları ihlalleri yaşanırken başı dik gezemez!”PS:Bu söz söylendiğinde,Sayın
Erdoğan Amerika kıtasını arşınlamaktaydı da!
Bendeniz, ilk önce, bu Büyük Başkanın oğlunun öğretmenine yazdığı
mektubu vermek istiyorum:
“Öğret ona ki. "Öğrenmesi
gerekli, biliyorum; tüm insanların
dürüst ve adil olmadığını.
Fakat şunu da öğret ona; her alçağa karşılık bir kahraman, her bencil politikacıya karşılık kendini adamış bir lider vardır."
"Her düşmana karşılık bir de dost
olduğunu da öğret ona! Zaman alacak biliyorum, fakat eğer öğretebilirsen ona,
kazanılan bir doların, bulunan beşinden daha değerli olduğunu öğret. Kaybetmeyi
öğrenmesini öğret ona! Ve hem de kazanmaktan neşe duymayı, kıskançlıktan
uzaklara yönelt onu." "Eğer yapabilirsen, sessiz kahkahaların gizemini
öğret ona. Bırak erken öğrensin, zorbaların görünüşte galip olduklarını."
"Eğer yapabilirsen, ona, kitapların mucizelerini öğret. Fakat ona, sessiz
zamanlar da tanı! Gökyüzündeki kuşların, güneşin yüzü önündeki arıların ve
yemyeşil yamaçtaki çiçeklerin edebî gizemini düşünebileceğini... Okulda hata
yapmanın, hîle yapmaktan çok daha onurlu olduğunu öğret ona. Ona, kendi
fikirlerine inanmasını öğret. Herkes ona yanlış olduğunu söylediğinde
dahi." "Nazik insanlara karşı nazik, sert olanlara karşı da sert olmasını
öğret ona... Herkes birbirine takılmış bir yöne giderken, kitleleri izlemeyecek
gücü vermeye çalış oğluma! Tüm insanları dinlemesini öğret ona, fakat tüm
dinlediklerini gerçeğin eleğinden geçirmesini ve sadece iyi olanları almasını
da öğret." "Eğer yapabilirsen, üzüldüğünde bile nasıl gülümseyeceğini
öğret ona. Gözyaşlarında hiçbir utanç olmadığını öğret. Herkesin, sadece kendi
iyiliği için çalıştığına inananlara, dudak bükmesini öğret ona. Ve aşırı ilgiye
dikkat etmesin" "Ona, kuvvetini ve beynini en yüksek fiyatı verene
satmasını, fakat hiçbir zaman kalbi ve ruhuna fiyat etiketi koymamasını
öğret.Uluyan bir insan kalabalığına kulaklarını tıkamasını öğret ona. Ve eğer
kendisinin haklı olduğuna inanıyorsa, dimdik dikilip savaşmasını öğret. Ona
nazik davran, fakat onu kucaklama! Çünkü ancak ateş çeliği saflaştırır. Bırak,
sabırsız olacak kadar cesarete sahip olsun. Bırak, cesur olacak kadar sabrı
olsun. Ona, her zaman kendisine karşı derin bir inanç taşımasını öğret. Böylece
insanlara karşı da derin bir inanç taşıyacaktır." "Bu büyük bir
taleptir. Ne kadarını yapabilirsen bir bak bakalım. O, ne kadar iyi, küçük bir
insan. Oğluma!”
Belki
de bu devletlü büyüklerimiz bana kızacaklardır amma ben onların
yaşantıları arasında,bildiğim
kadarıyla,hiçbir benzerlik göremedim:Anlatayım:1*Bir kere Rahmetli Başkan Abraham Lınkolyn, yaşadığı çağda hiç okula gitmeden kendi, kendisini yetiştirmiş,hiçbir bölücü fraksiyonun kapısına da bağlanmamıştır!Sayın Abdullah Gül’ün bir bursla Londra’daki bir İngiliz İstihbarat okulunda okuyarak akademik bir san kazandığı iddia edilmektedir.Bunu en iyisi, ağabeysinden Ali Kemal ödülü alan,devre arkadaşı Sayın Fehmi koru bilir!
2*4 Kasım 1842’tarihinde,33 yaşında iken,evlendirme yaşını aşmış Mary Todd ile evlenmiştir.
3*Sayın Gül ise,30,5 yaşında iken Ortaokul öğrencisi ,evlenme yaşını henüz ikmal etmemiş, 14 yaşındaki Hayrinüsa adlı bir kız çocuğu ile evlenmiştir.
4*Kocasına desteği nedeniyle her türlü ahlak dışı iftiralara uğrayan Bayan Mary Todd; iki erkek kardeşinin de bu nedenle Güneylilerin ordusuna subay olarak geçtikleri halde, insanların hür ve bağımsız olduğunda direnebilmiştir. Halbuki Sayın Bayan Gül,aile baskısı ile başını ve yüzünü kapatmak zorunda kalmıştır.Baş örtüsü nedeniyle de Dış İşleri bakanı iken Türkiye Cumhuriyeti aleyhine AİHM’NE dava açmıştır.
5*Başkan Abraham Lınkolyn, ülkesinin ve Amerikan halkının bölünerek parçalanmaması için beş sene kanlı bir savaşı göze almıştır. Sayın Abdullah Gül; önce sahtekârlıktan ve 2.000.000.000.000 Türk liralık Türkiye Cumhuriyeti parasını hiç etmekten hüküm giyen Necmettin Erbakan’ın peşine takılmıştır. Sonra da; TC harflerinin kaldırılmasına sessiz kalarak onayını vermiştir!
6*Orhon Abidelerinde;”Üste mavi gök çökmese,altta kara yer yarılmasa Türk’ün töresini kim bozar!”
“Ey Türk Ulusu!Su gibi akıttığın kanına,dağlar gibi yığdığın kemiklerine layık ol!”Yazdığı halde;Sayın Abdullah Gül,R P Kayseri milletvekili iken, bir İngiliz gazetecisine “Ne Mutlu Türküm Diyene!”Özdeyişi aleyhinde hiçbir Türkün kabul edemeyeceği bir alçaltıcı beyanda bulunmuştur:
“Dağlara ve taşlara, ne Mutlu Türküm diyene Basitliğini yazdılar!”Atatürk devriminin yozlaştırılmasına da ortak olmuştur. Sonra;1977 yılında; Beyazıt meydanındaki patlama ile itham edil,ekip içindeki resmi de yayımlanmıştı!
Türk ve Türklük aşağılanırken, bir grup Amerikan vatandaşı MELUNCAN”,Abraham Linkolyn’ün Türk kökenli olduğunu kanıtlama savaşındadırlar! Rahmetli Büyük İnsan ve En Büyük Başkan Abraham Linkolyn tarihin seyrini değiştirerek üniter bir Amerikan ulusu yaratmıştır! Sayın Gül de ,Mustafa Kemal ile değiştirilmiş olan Türklüğün seyrini değiştirme savaşındadır!Bunlar arasında ruhen bir benzerlik göremediğim gibi şeklen de bir benzerlik göremiyorum!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder