25 Nisan 2013 Perşembe

1033TEK SEÇENEĞİMİZ,YALINIZ TÜRK VE TÜRKLÜK!



                        T.C.
            OSMAN TÜRKOĞUZ
            T.C.osmanturkoguz@gmail.com
            İzmir; 23 Nisan 2013

                        TEK SEÇENEĞİMİZ 
                                           YALINIZ
                                               TÜRK VE TÜRKLÜK!

“Atın üstündeki TÜRK değilse yüktür!”
                                                              Avşar Türkmen.
“Atın üstündeki TÜRK değilse at onu zaten sırtının üstüne yere atar, kendisi de kahrından ölür!”
                                                           Ostüzü.
                                   “Osmanlı Devletin dini İslamdır!”1876 Anayasası
“Türkiye Cumhuriyeti Devletinin dini İslam’dır!” 1924 Anayasası         
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti Laiktir!”  Mustafa Kemal Devrimi Anayasamız. 
“Türk-İslam Sentezi! Bulandırma!
“İslam-Türk Sentezi”!İyice sulandırma!
“Tanrı dağı kadar Türk-Hira dağı kadar Müslüman!”
“Dinsiz devlet olmaz! Ümmetçilik ve Şeriatçılık!“ 

            Bir toplum tarihsel kimliğini değiştirmeye görsün sonunda kimliksizlikten mutlaka yıkılır. M.S:555’te Kök/Gök/Türk sıfatını alan Oğuzun bir boyu, diğer Oğuz Boylarının da bu sıfatta birleşmesine örnek olmuştu. Osmanlı,”kavm’iNecib’iArap”türküleri söylerken Aksak Temur Han da Türklüğü ile övünmekte ve gurur duymaktaydı. Firdevsi’nin mezarı başında,”Kalk ta aşağıladığın Türk’ü gör!”Demişti ve ulusların en eskisi ve en şereflisi olan Türk’ün Başbuğu olmakla övündüğünü de dünyaya duyurmuştu. Buyursunlar yeniden okusunlar:
            “Türklüğü yüceltmek için yaşa! Türk’e kılıç kaldıran eli kes!”,
            “Biz ki, Melik’i Turanız. Emir’i Türkistan’ız. Biz ki, Türkoğlu Türküz. Biz ki, ulusların en kadimi ve en ulusu Türk’ün Başbuğuyuz!”09Nisan 1336/1405.Burada yalınız Tanrı Dağı vardır! Osmanlı Türklüğünü yitirdiği için yenilmiş ve tarihin çöplüğündeki yerini almıştı.
            Birinci Selim, Şah İsmail’e”ben Beyazıt Han oğlu Yavuz Sultan Selim Hanm! Sen ki eşek Türk!”  Diye mektup yazıyordu.
            Büyük Selçuklu Devleti Arap ve Acem ekseninde Türklüğünü yitirerek yok olmuştu. İplikçinin oğlu,ölümü1111,İhya’u ulum’iddin adlı, islam dinini şekle bağlayan, Farça eserini Sultan Sencer’e sunmuştu. Anadolu Selçuklu Devleti de aynı hataya düşerek Acemleşmişti. Yunus Emre Türkçe şiirler yazarken, aynı çağın Mevlana’sı da Farsça kitaplar yazmaktaydı. Sultan adları bile Farsça idi, O dahi Anadolu Türklüğünün karşısında tutunamayarak yıkıldı.
            Türk ve Oğuz geleneklerine göre kurulmuş olan Osmanlı Devleti de din adamlarının ellerine düşerek Araplaşmıştı. Araplaşma Ümmetleşme olarak sunulmuştu. Türk ve Türkçe dışlanmış, kelime salatası Farsça ve Arapça karışımı bir dil yaratılmıştı. Aydın ve din adamları sınıfı saraydan yana olmuş, Türkçe de Türk halkına bırakılmıştı. Devlet yönetiminin politikası da din adamlarının fetvalarına dayandırılmıştı. Pozitif ilim kapıları kapatılmış, Türklerin şanlı tarihleri de unutturularak Arap masalları tarih diye ortaya konulmuştur. 19’uncu asrın ikinci yarısından sonra; Türk aydınları halkımızı uyandırma savaşına girmişlerdi. Osmanlının egemenliği altındaki ulusların Fransız devriminin getirmiş olduğu Milliyetçi fikirlerle şahlanarak bağımsızlıklarını kazanmaları Osmanlıyı uyandıramamıştı. Türk ve Alevi düşmanlığının, Osmanlının devlet politikası olması sürdürülmüştü. Medrese ve dini eğitim yeterli sayılmış, halka iki şekle inilmişti: Vergi ve asker almada ve Halk ayaklanmalarının bastırılmasında. Osmanlı silahlı kuvvetlerine dayanarak halkla iletişim kurmuştu. Halkın derdi ile de ilgilenmek yerine açlıktan ve soygunlardan ayaklanan halkın karşısına silahla çıkılmıştı. Makbul İbrahim Paşa, Anadolu’daki yangına neden olan Osmanlı yöneticilerini öldürtmüştü. Orduya güvenmek Türkiye Cumhuriyetine de miras olarak geçmişti. Rehavet içindeki aydınlarımız ve derin uykulardaki halkımız”hep ordumuza güvenmişti!”Komutanlarımız da aynı hataya düşmüşlerdi. Mustafa kemal,”   Vicdanı hür, İrfanı hür, Fikri hür!”Nesiller yetiştirilmesini isterken ve miras olarak ta Akıl ve İlimi bırakmışken çağ dışı eğitim yapan ve uygarlaşmaya da düşman olan nesiller yetiştiren öğretim ve eğitim kurumlarının açılmasına ses çıkartılmamıştı. Benim Nurculuk adlı kitabımdan bir belgeyi sunmak istiyorum:
            “Hürriyet Gazetesinin 14 Kasım 1996 tarihli sayısında; Yeter Söz Milletindir köşesinde, güzel bir yazı yayınlanmıştı.15 Kasım 1996 tarihli sayısında da aynı köşede bir düzeltme ile işin aslı meydana çıkmıştı:
            “İmam-Hatip açma rekortmeni Demirel!”
            “Gazeteci Mehmet Ali Kışlalının, İmam-Hatip Liseleri konusunda Kenan evrene yönelik açıklaması üzerine, askeri dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Sağlam aradı. Sağlam, Kışlalının kendi görüşlerini yansıttığını, ama gerçeklerin böyle olmadığını söyledi. Bize verdiği tabloda en çok İmam-Hatip Lisesinin Demirel’in başbakanlıklarında açıldığı ortaya çıkıyor. Evren’in”bizim dönemimizde bir okul açtık” demesinin de doğru olmadığını belirten Sağlam, askeri dönemdeki İmam-Hatip Liseleri ile ilgili şu bilgileri verdi:                                                        
     “Elimde DİE’den derlenmiş bilgiler var. Bizim dönemlimizde imam hatip liselerinin açıldığına ilişkin gerçek şudur: 12 Eylül’den 11 Aralık 1983’e kadar görevde kaldık. 12 Eylül’e kadar 374 İmam Hatip Lisesi açılmıştı. Göreve başladığımda bir sürprizle karşılaştım; çünkü önümde geçmiş hükümetin 7.1.1980’den 9,9.l980’e kadar açma kararı verdiği 34 imam hatip lisesi daha vardı. Çoğunun temeli 1971–73 yıllarında atılmış, izin bekliyorlardı. Sayın Demirel, biz gelmeden önce bunların açılışına izin vermiş. Ancak, ben bunları ortaokul düzeyinde bıraktım, kadrolarını alarak, faaliyetlerini “durgu” hale getirdim. Olanlar biz gidince oldu. Evren’in sözünü ettiği bir imam hatip lisesi açılması da -Valinin önerisi üzerine Özal’ın yeni gelişiyle oldu. (Tabii Evren, cumhurbaşkanıydı.) Bizim dondurduğumuz 24 lisenin faaliyetine de, Özal’ın Milli Eğitim Bakanı Vehbi Dinçerler izin verdi. Gerçek budur.”
                 “İmam-Hatip Liselerini kim açtı?”
  1951-Ali Adnan Menderes 19
1962-1963 İsmet İnönü 7                                                              
1965-1971 Süleyman Sami Demirel 46
1973-1978 S.S.Demirel, N.Erbakan, A.Türkeş 233
1978-1979 Ali Bülent Ecevit(Azınlık)  4
1979-1980 S.S.Demirel(Azınlık)     36(34+2)  
1984-1989-Turgut Özal 44
1989-1991-Yıldırım Akbulut-Yılmaz 23
1991-1992-S.S.Demirel, Erdal İnönü 12
1992-1995 Tansu Çiller 130
Toplam:583
            Süleyman Sami Demirel; Laikliğin koruyucusu olarak bir üniversitemizden onur doktoru payesini almıştı!”Osman Türkoğuz; Akla,Bilime,Dine ve insan onuruna ters bir yaklaşım:Nurculuk,s114.
            Rahmetli İsmet İnönü’nün, Tabii Senatör Osman Köksal’a” Sayın Köksal, Devlet memuriyetlerine İmam-Hatiplilerin yerleştirileceğine dair sözler geliyor.Senin kulağın deliktir,Sayın Cevdet Sunay’ı bi yokla!”Demesi üzerine Cumhurbaşkanı Emekli Orgeneral Cevdet Sunay’ın huzurlarına varan Osman Köksal,doğrudan konuyu açtığın da Cevdet Sunay birden canlanarak:”Osman,tüm devlet memuriyetlerine imam-Hatip mezunlarını getirerek,rüşvetin,hırsızlığın ve haksızlıkların önüne geçeceğiz!”Buyurur.Osman Köksal duyduklarını İsmet İnönü’ye açıkladığında;O büyük devlet adamı ellerini dizine vurarak:”Eyvah bunda da hayır yokmuş!”Diye feryat eder.
            Gericilik olanca hızı ile sürdürülürken halkımız” nasıl olsa ordumuz var!”var rehaveti içersinde her gericilik olayına dinidir gözü ile bakmıştır.Komutanlarımız da bir mali hülya içersinde yükselebilme kombinezonlarına ve nutuklarla devrimlerimizi savunma içine girmişlerdir.Mahkeme kararı olmadan türk silahlı Kuvvetlerinden subay ve astsubay kaydı silmek günlük ve olağan hale getirilmiştir.
            14 Nisan 1985 günü 9’uncu jandarma Bölge komutanlığının plan tatbikatına gelen Jandarma genel komutanı Orgeneral Mehmet Buyruk, aynen şu emri vermiştir:
            “Fırsat varken,jandarmada kalmasını istemediğiniz subay ve astsubayların dosyalarını komutanlığa gönderiniz,derhal kayıtlarını silelim!”Tüm plan tatbikatlarının senaryolarını,sorularını,yanıtlarını ve cereyan planlarını bendeniz yazmıştım.Krokilerini sair hazırlıklarını ordonat yüzbaşı İlker Yıldızca yapmıştı.Bölge komutanlığını ziyaret eden Emekli Jandarma Albayı İbrahim Aksoy,o zamanki bölge komutanına:”General olmak istiyorsanız bir subayın solcudur diye kaydının silinmesini komutanlığa öneriniz!”Bölge komutanı J.Alb.Mustafa Gürsel bu öneri üzerine Sayın İlker yıldızca’nın kaydının silinmesini ivedilikle komutanlığa teklif etmişti.Ne Yazık ki o Ağustosta da emekliye ayrılmıştı.Ondan bir sonraki Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Cevat Alpaslan’ın tüm savunmalarına karşın Sayın İlker Yıldızca’nın jandarma ile ilişiği Askeri Şura kararı üzerine kesilmişti.Sayın İlker Yıldızca şimdi Karaburun’da yaşamını sürdürmektedir.Terörle mücadelede,alan hakimiyetini yitiren önce halkın desteğini yitirir,sonra da yenilir!Eski bir J.Komando subayı Ostüzü.
            Komünistlerin acımasızlığa kurban edilen Topçu Yüzbaşısı Soljenitsin’in Çarlık Rus ordusu hakkında bir değerlendirmesi vardır:
            “Çarlık Rus ordusunda en yetenekli bir subay, bir rastlantı sonucu bir Çar generalinin asasına tutunamazsa unutulmuş bataklığında unutulur gider!”Bizde de yükselecek subayların değerlendirilmesi genelde değil de tanıdık çevre içinde gerçekleştirilmiştir.Yalan,yanlış dosyalarla ordudan kaydı silinenler,bir güç olarak kendilerini ekarte edenlerin karşısına dikilmişlerdir.Yargısız infazları yapanlar da aynı çarkın dişlileri arasında öğütülürler!
         Hemen, hemen tüm silahlı kuvvetlerde,Yunanistan,Fransa,Amerika vd.Genelkurmay başkanlığı sınıf farkı gözetilmeksizin kıdem esasına göre yapılmaktadır.Bir amiral genelkurmay başkanı olduğu gibi,bir havacı da genelkurmay başkanı olabilmektedir.Türk Silahlı kuvvetlerinde genelkurmay başkanları karacı sınıfından çıkmaktadır.Bunun tüm mahsurları ortaya çıkmıştır.Yükselme korkusu ile bildiğini söyleyememek!Karacıların genelkurmay başkanlıkları ülkemizi ve Türk Silahlı Kuvvetlerini bugünlere getirmiştir.   Sistem ivedilikle değiştirilmelidir!GENELKURMAY Başkanlarımız:
            Bütün dünya uluslarında;Havacı,Denizci ve jandarma subaylarının başlarının üstünde kendi akılları ve özgür iradeleri vardır.Tüm Karacı subayların da başlarının üstünde komutanlarının akılları ve mutlak iradeleri vardır.Denize dayalı kültürlerde demokrasi ve özgür irade erken ve sağlam olarak gelmektedir.kara kültürü de kuvveti ve gücü getirmektedir!Bir uyarı yazımı tekrar okuyalım:
                                                                                                
         OSMAN TÜRKOĞUZ                
                   osmanturkoguz@gmail.com
                   İzmir;18 Eylül 2012.
         İletme yazım:
                         Hayrette ve Dehşet içindeyim!Sivil araçla nereye Beyler!Dinarın Çölovasında eşkıyaların hüküm sürdüğü bir dönemde;yaşlı bir köylüden yardım etmesini istediğimde şu yanıtı almıştım:"Sayın Komutanım;sizler,gelip geçicisiniz.Eşkıyalarımız bizlerle kalıcı.Siz kanunu uygularsınız;eşkıyalar silahlarını kullanırlar.Size en çok bir kuzu keseriz,kalırsanız altınıza yün yatak sereriz.Eşkıyaların karılarımıza ve kızlarımıza yan bakmasına sesimiz çıkmaz.Ben,Cumhurbaşkanımızın bir ziyafetinde bulundum,en küçük eşkıyaya sunulandan çok fakirdi,kadın bile yoktu.Beni sürekli koru,her türlü yardımımı da al.Siz,daha çok gençsiniz!"
                   ALAN HÂKİMİYETİNİ YİTİRMEK=YENİLMEKTİR.
         Bölücü Terör Örgütü militanları kaç kişilik gruplar halinde dolaşıyorlarsa,mücadele de o miktar askeri güçle yapılmalıdır.Terör Bölgesinde sivil otobüsle asker nakletmek,teröre yem vermektir.Daha önce de minibüslerle korumasız 35 Askerimizin kanına girilmişti. Yalınız Muhkem karakollar kurmak;davul ve zurna ile büyük askeri güçleri mücadeleye sevk etmek zayiat vermek demektir.Önemli olan ALAN HAKİMİYETİDİR!Bendeniz,bunu 14 Nisan 1985’te;Terörle Mücadele konusunda, Konya’da oynadığımız plan tatbikatında en büyüğümüze bile /Jandarma Genel Komutanı Sayın Orgeneral Mehmet Buyruk/anlatamamıştım!Terörist dağda ise,mücadele de dağda sürdürülür.Operasyonla gidip,gelmek mücadele değildir.Alan Hakimiyetini Teröriste bırakmak,halk desteğini de yitirmektir.Bir otobüs dolusu Mehmetçiğimizi de bir teröriste yem vermektir!Saygılarımla.”Yazmış ve yayımlamıştım.
         Gelelim asıl anlatmak istediğim ibretlik konumuza:
         Avrupa’da her hangi bir otele indiğinizde önce bir soru sorarlar:”Q’elest votre nasyonalité=Milliyetiniz nedir?Dinini,mezhebini soran olmaz,isteseler de soramazlar.Bir Fransız Fransızım der.Bir İtalyan da İtalyanım der.Ortaasyadaki Türkler de Kırgızım,Türkmenim, Azeriyem der.Dinlerini söylemek ihtiyacı duymazlar.Bizdeki garipliğe ne buyurulur!Dinler,insanların iç alemlerinin bir parçasıdır ve Tanrıya ulaşma yollarıdır.Hukuk,Ahlak,Örf gibi.”Efendim,bendeniz Atatürkçüyüm ve koyu da Müslümanım!Bendeniz hem Türküm hem de Müslümanım!”Türklük tek başına bir değer taşımıyor mu!İnsanların ulusal nesepleri ilgilendirir diğer insanları.”Efendim;bendeniz her iki âlemde de Türkoğlu Türküm!”Ben,ıslah ve iflah kabul etmez bir Atatürkçüyüm!”İnancım ve inançsızlığım yalınız beni ilgilendirir!Samimi ve dürüst olmak zorundayız.Saygılarımla.
                                                                 

Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi