T.C.
OSMAN TÜRKOĞUZ
İzmir; 23 Nisan 2013
TEK SEÇENEĞİMİZ
YALINIZ
TÜRK VE TÜRKLÜK!
“Atın üstündeki TÜRK değilse yüktür!”
Avşar Türkmen.
“Atın üstündeki TÜRK değilse at onu
zaten sırtının üstüne yere atar, kendisi de kahrından ölür!”
Ostüzü.
“Osmanlı
Devletin dini İslamdır!”1876 Anayasası
“Türkiye Cumhuriyeti Devletinin dini İslam’dır!” 1924
Anayasası
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti Laiktir!” Mustafa Kemal Devrimi Anayasamız.
“Türk-İslam Sentezi! Bulandırma!
“İslam-Türk Sentezi”!İyice sulandırma!
“Tanrı dağı kadar Türk-Hira dağı kadar Müslüman!”
“Dinsiz devlet olmaz! Ümmetçilik ve Şeriatçılık!“
Bir toplum tarihsel kimliğini
değiştirmeye görsün sonunda kimliksizlikten mutlaka yıkılır. M.S:555’te
Kök/Gök/Türk sıfatını alan Oğuzun bir boyu, diğer Oğuz Boylarının da bu sıfatta
birleşmesine örnek olmuştu. Osmanlı,”kavm’iNecib’iArap”türküleri söylerken
Aksak Temur Han da Türklüğü ile övünmekte ve gurur duymaktaydı. Firdevsi’nin
mezarı başında,”Kalk ta aşağıladığın Türk’ü gör!”Demişti ve ulusların en eskisi
ve en şereflisi olan Türk’ün Başbuğu olmakla övündüğünü de dünyaya duyurmuştu.
Buyursunlar yeniden okusunlar:
“Türklüğü yüceltmek için yaşa!
Türk’e kılıç kaldıran eli kes!”,
“Biz ki, Melik’i Turanız. Emir’i
Türkistan’ız. Biz ki, Türkoğlu Türküz. Biz ki, ulusların en kadimi ve en ulusu
Türk’ün Başbuğuyuz!”09Nisan 1336/1405.Burada yalınız Tanrı Dağı vardır! Osmanlı
Türklüğünü yitirdiği için yenilmiş ve tarihin çöplüğündeki yerini almıştı.
Birinci Selim, Şah İsmail’e”ben
Beyazıt Han oğlu Yavuz Sultan Selim Hanm! Sen ki eşek Türk!” Diye mektup yazıyordu.
Büyük Selçuklu Devleti Arap ve Acem
ekseninde Türklüğünü yitirerek yok olmuştu. İplikçinin oğlu,ölümü1111,İhya’u
ulum’iddin adlı, islam dinini şekle bağlayan, Farça eserini Sultan Sencer’e sunmuştu.
Anadolu Selçuklu Devleti de aynı hataya düşerek Acemleşmişti. Yunus Emre Türkçe
şiirler yazarken, aynı çağın Mevlana’sı da Farsça kitaplar yazmaktaydı. Sultan
adları bile Farsça idi, O dahi Anadolu Türklüğünün karşısında tutunamayarak
yıkıldı.
Türk ve Oğuz geleneklerine göre
kurulmuş olan Osmanlı Devleti de din adamlarının ellerine düşerek Araplaşmıştı.
Araplaşma Ümmetleşme olarak sunulmuştu. Türk ve Türkçe dışlanmış, kelime
salatası Farsça ve Arapça karışımı bir dil yaratılmıştı. Aydın ve din adamları
sınıfı saraydan yana olmuş, Türkçe de Türk halkına bırakılmıştı. Devlet
yönetiminin politikası da din adamlarının fetvalarına dayandırılmıştı. Pozitif
ilim kapıları kapatılmış, Türklerin şanlı tarihleri de unutturularak Arap
masalları tarih diye ortaya konulmuştur. 19’uncu asrın ikinci yarısından sonra;
Türk aydınları halkımızı uyandırma savaşına girmişlerdi. Osmanlının egemenliği
altındaki ulusların Fransız devriminin getirmiş olduğu Milliyetçi fikirlerle
şahlanarak bağımsızlıklarını kazanmaları Osmanlıyı uyandıramamıştı. Türk ve
Alevi düşmanlığının, Osmanlının devlet politikası olması sürdürülmüştü. Medrese
ve dini eğitim yeterli sayılmış, halka iki şekle inilmişti: Vergi ve asker
almada ve Halk ayaklanmalarının bastırılmasında. Osmanlı silahlı kuvvetlerine
dayanarak halkla iletişim kurmuştu. Halkın derdi ile de ilgilenmek yerine
açlıktan ve soygunlardan ayaklanan halkın karşısına silahla çıkılmıştı. Makbul
İbrahim Paşa, Anadolu’daki yangına neden olan Osmanlı yöneticilerini öldürtmüştü.
Orduya güvenmek Türkiye Cumhuriyetine de miras olarak geçmişti. Rehavet
içindeki aydınlarımız ve derin uykulardaki halkımız”hep ordumuza
güvenmişti!”Komutanlarımız da aynı hataya düşmüşlerdi. Mustafa kemal,” Vicdanı hür, İrfanı hür, Fikri hür!”Nesiller
yetiştirilmesini isterken ve miras olarak ta Akıl ve İlimi bırakmışken çağ dışı
eğitim yapan ve uygarlaşmaya da düşman olan nesiller yetiştiren öğretim ve
eğitim kurumlarının açılmasına ses çıkartılmamıştı. Benim Nurculuk adlı
kitabımdan bir belgeyi sunmak istiyorum:
“Hürriyet Gazetesinin 14 Kasım 1996
tarihli sayısında; Yeter Söz Milletindir köşesinde, güzel bir yazı yayınlanmıştı.15
Kasım 1996 tarihli sayısında da aynı köşede bir düzeltme ile işin aslı meydana
çıkmıştı:
“İmam-Hatip açma rekortmeni Demirel!”
“Gazeteci Mehmet Ali Kışlalının,
İmam-Hatip Liseleri konusunda Kenan evrene yönelik açıklaması üzerine, askeri
dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Sağlam aradı. Sağlam, Kışlalının kendi
görüşlerini yansıttığını, ama gerçeklerin böyle olmadığını söyledi. Bize
verdiği tabloda en çok İmam-Hatip Lisesinin Demirel’in başbakanlıklarında
açıldığı ortaya çıkıyor. Evren’in”bizim dönemimizde bir okul açtık” demesinin
de doğru olmadığını belirten Sağlam, askeri dönemdeki İmam-Hatip Liseleri ile
ilgili şu bilgileri verdi:
“Elimde
DİE’den derlenmiş bilgiler var. Bizim dönemlimizde imam hatip liselerinin
açıldığına ilişkin gerçek şudur: 12 Eylül’den 11 Aralık 1983’e kadar görevde
kaldık. 12 Eylül’e kadar 374 İmam Hatip Lisesi açılmıştı. Göreve başladığımda
bir sürprizle karşılaştım; çünkü önümde geçmiş hükümetin 7.1.1980’den 9,9.l980’e
kadar açma kararı verdiği 34 imam hatip lisesi daha vardı. Çoğunun temeli
1971–73 yıllarında atılmış, izin bekliyorlardı. Sayın Demirel, biz gelmeden
önce bunların açılışına izin vermiş. Ancak, ben bunları ortaokul düzeyinde
bıraktım, kadrolarını alarak, faaliyetlerini “durgu” hale getirdim. Olanlar biz
gidince oldu. Evren’in sözünü ettiği bir imam hatip lisesi açılması da -Valinin
önerisi üzerine Özal’ın yeni gelişiyle oldu. (Tabii Evren, cumhurbaşkanıydı.)
Bizim dondurduğumuz 24 lisenin faaliyetine de, Özal’ın Milli Eğitim Bakanı
Vehbi Dinçerler izin verdi. Gerçek budur.”
“İmam-Hatip Liselerini kim
açtı?”
1951-Ali Adnan Menderes 19
1962-1963 İsmet İnönü 7
1965-1971
Süleyman Sami Demirel 46
1973-1978
S.S.Demirel, N.Erbakan, A.Türkeş 233
1978-1979
Ali Bülent Ecevit(Azınlık) 4
1979-1980
S.S.Demirel(Azınlık) 36(34+2)
1984-1989-Turgut
Özal 44
1989-1991-Yıldırım
Akbulut-Yılmaz 23
1991-1992-S.S.Demirel,
Erdal İnönü 12
1992-1995
Tansu Çiller 130
Toplam:583
Süleyman Sami Demirel; Laikliğin
koruyucusu olarak bir üniversitemizden onur doktoru payesini almıştı!”Osman Türkoğuz;
Akla,Bilime,Dine ve insan onuruna ters bir yaklaşım:Nurculuk,s114.
Rahmetli İsmet İnönü’nün, Tabii
Senatör Osman Köksal’a” Sayın Köksal, Devlet memuriyetlerine İmam-Hatiplilerin
yerleştirileceğine dair sözler geliyor.Senin kulağın deliktir,Sayın Cevdet
Sunay’ı bi yokla!”Demesi üzerine Cumhurbaşkanı Emekli Orgeneral Cevdet Sunay’ın
huzurlarına varan Osman Köksal,doğrudan konuyu açtığın da Cevdet Sunay birden
canlanarak:”Osman,tüm devlet memuriyetlerine imam-Hatip mezunlarını getirerek,rüşvetin,hırsızlığın
ve haksızlıkların önüne geçeceğiz!”Buyurur.Osman Köksal duyduklarını İsmet
İnönü’ye açıkladığında;O büyük devlet adamı ellerini dizine vurarak:”Eyvah
bunda da hayır yokmuş!”Diye feryat eder.
Gericilik olanca hızı ile
sürdürülürken halkımız” nasıl olsa ordumuz var!”var rehaveti içersinde her
gericilik olayına dinidir gözü ile bakmıştır.Komutanlarımız da bir mali hülya
içersinde yükselebilme kombinezonlarına ve nutuklarla devrimlerimizi savunma
içine girmişlerdir.Mahkeme kararı olmadan türk silahlı Kuvvetlerinden subay ve
astsubay kaydı silmek günlük ve olağan hale getirilmiştir.
14 Nisan 1985 günü 9’uncu jandarma
Bölge komutanlığının plan tatbikatına gelen Jandarma genel komutanı Orgeneral
Mehmet Buyruk, aynen şu emri vermiştir:
“Fırsat varken,jandarmada kalmasını
istemediğiniz subay ve astsubayların dosyalarını komutanlığa gönderiniz,derhal
kayıtlarını silelim!”Tüm plan tatbikatlarının
senaryolarını,sorularını,yanıtlarını ve cereyan planlarını bendeniz
yazmıştım.Krokilerini sair hazırlıklarını ordonat yüzbaşı İlker Yıldızca
yapmıştı.Bölge komutanlığını ziyaret eden Emekli Jandarma Albayı İbrahim
Aksoy,o zamanki bölge komutanına:”General olmak istiyorsanız bir subayın
solcudur diye kaydının silinmesini komutanlığa öneriniz!”Bölge komutanı
J.Alb.Mustafa Gürsel bu öneri üzerine Sayın İlker yıldızca’nın kaydının
silinmesini ivedilikle komutanlığa teklif etmişti.Ne Yazık ki o Ağustosta da
emekliye ayrılmıştı.Ondan bir sonraki Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Cevat
Alpaslan’ın tüm savunmalarına karşın Sayın İlker Yıldızca’nın jandarma ile
ilişiği Askeri Şura kararı üzerine kesilmişti.Sayın İlker Yıldızca şimdi
Karaburun’da yaşamını sürdürmektedir.Terörle mücadelede,alan hakimiyetini
yitiren önce halkın desteğini yitirir,sonra da yenilir!Eski bir J.Komando
subayı Ostüzü.
Komünistlerin acımasızlığa kurban
edilen Topçu Yüzbaşısı Soljenitsin’in Çarlık Rus ordusu hakkında bir
değerlendirmesi vardır:
“Çarlık Rus ordusunda en yetenekli
bir subay, bir rastlantı sonucu bir Çar generalinin asasına tutunamazsa
unutulmuş bataklığında unutulur gider!”Bizde de yükselecek subayların
değerlendirilmesi genelde değil de tanıdık çevre içinde
gerçekleştirilmiştir.Yalan,yanlış dosyalarla ordudan kaydı silinenler,bir güç
olarak kendilerini ekarte edenlerin karşısına dikilmişlerdir.Yargısız infazları
yapanlar da aynı çarkın dişlileri arasında öğütülürler!
Hemen, hemen tüm silahlı
kuvvetlerde,Yunanistan,Fransa,Amerika vd.Genelkurmay başkanlığı sınıf farkı gözetilmeksizin
kıdem esasına göre yapılmaktadır.Bir amiral genelkurmay başkanı olduğu gibi,bir
havacı da genelkurmay başkanı olabilmektedir.Türk Silahlı kuvvetlerinde
genelkurmay başkanları karacı sınıfından çıkmaktadır.Bunun tüm mahsurları
ortaya çıkmıştır.Yükselme korkusu ile bildiğini söyleyememek!Karacıların
genelkurmay başkanlıkları ülkemizi ve Türk Silahlı Kuvvetlerini bugünlere
getirmiştir. Sistem ivedilikle
değiştirilmelidir!GENELKURMAY Başkanlarımız:
İsmet İnönü • Fevzi
Çakmak • Kazım Orbay • Salih
Omurtak •Abdurrahman Nafiz
Gürman • Nuri Yamut • Nurettin
Baransel • Hakkı Tunaboylu • Feyzi
Mengüç • Rüştü Erdelhun • Ragıp Gümüşpala • Cevdet
Sunay • Cemal Tural • Memduh Tağmaç • Faruk
Gürler • Semih Sancar • Kenan Evren
• Nurettin
Ersin • Necdet Üruğ • Necip
Torumtay • Doğan Güreş • İsmail Hakkı Karadayı • Hüseyin Kıvrıkoğlu • Hilmi
Özkök • Yaşar Büyükanıt • İlker Başbuğ • Işık Koşaner • Necdet
Özel
Bütün dünya uluslarında;Havacı,Denizci ve jandarma
subaylarının başlarının üstünde kendi akılları ve özgür iradeleri vardır.Tüm
Karacı subayların da başlarının üstünde komutanlarının akılları ve mutlak
iradeleri vardır.Denize dayalı kültürlerde demokrasi ve özgür irade erken ve
sağlam olarak gelmektedir.kara kültürü de kuvveti ve gücü getirmektedir!Bir
uyarı yazımı tekrar okuyalım:
OSMAN TÜRKOĞUZ
İzmir;18 Eylül 2012.
İletme yazım:
Hayrette ve Dehşet
içindeyim!Sivil araçla nereye Beyler!Dinarın Çölovasında eşkıyaların hüküm
sürdüğü bir dönemde;yaşlı bir köylüden yardım etmesini istediğimde şu yanıtı
almıştım:"Sayın Komutanım;sizler,gelip geçicisiniz.Eşkıyalarımız bizlerle
kalıcı.Siz kanunu uygularsınız;eşkıyalar silahlarını kullanırlar.Size en çok
bir kuzu keseriz,kalırsanız altınıza yün yatak sereriz.Eşkıyaların karılarımıza
ve kızlarımıza yan bakmasına sesimiz çıkmaz.Ben,Cumhurbaşkanımızın bir ziyafetinde
bulundum,en küçük eşkıyaya sunulandan çok fakirdi,kadın bile yoktu.Beni sürekli
koru,her türlü yardımımı da al.Siz,daha çok gençsiniz!"
ALAN
HÂKİMİYETİNİ YİTİRMEK=YENİLMEKTİR.
Bölücü Terör Örgütü militanları kaç kişilik gruplar halinde
dolaşıyorlarsa,mücadele de o miktar askeri güçle yapılmalıdır.Terör Bölgesinde
sivil otobüsle asker nakletmek,teröre yem vermektir.Daha önce de minibüslerle
korumasız 35 Askerimizin kanına girilmişti. Yalınız Muhkem karakollar
kurmak;davul ve zurna ile büyük askeri güçleri mücadeleye sevk etmek zayiat
vermek demektir.Önemli olan ALAN HAKİMİYETİDİR!Bendeniz,bunu 14 Nisan
1985’te;Terörle Mücadele konusunda, Konya’da oynadığımız plan tatbikatında en
büyüğümüze bile /Jandarma Genel Komutanı Sayın Orgeneral Mehmet Buyruk/anlatamamıştım!Terörist
dağda ise,mücadele de dağda sürdürülür.Operasyonla gidip,gelmek mücadele
değildir.Alan Hakimiyetini Teröriste bırakmak,halk desteğini de yitirmektir.Bir
otobüs dolusu Mehmetçiğimizi de bir teröriste yem vermektir!Saygılarımla.”Yazmış
ve yayımlamıştım.
Gelelim asıl anlatmak istediğim
ibretlik konumuza:
Avrupa’da her
hangi bir otele indiğinizde önce bir soru sorarlar:”Q’elest votre nasyonalité=Milliyetiniz
nedir?Dinini,mezhebini soran olmaz,isteseler de soramazlar.Bir Fransız Fransızım
der.Bir İtalyan da İtalyanım der.Ortaasyadaki Türkler de Kırgızım,Türkmenim, Azeriyem der.Dinlerini söylemek ihtiyacı
duymazlar.Bizdeki garipliğe ne buyurulur!Dinler,insanların iç alemlerinin bir
parçasıdır ve Tanrıya ulaşma yollarıdır.Hukuk,Ahlak,Örf gibi.”Efendim,bendeniz
Atatürkçüyüm ve koyu da Müslümanım!Bendeniz hem Türküm hem de
Müslümanım!”Türklük tek başına bir değer taşımıyor mu!İnsanların ulusal
nesepleri ilgilendirir diğer insanları.”Efendim;bendeniz her iki âlemde de
Türkoğlu Türküm!”Ben,ıslah ve iflah kabul etmez bir Atatürkçüyüm!”İnancım ve
inançsızlığım yalınız beni ilgilendirir!Samimi ve dürüst olmak
zorundayız.Saygılarımla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder