10 Mart 2013 Pazar

1011/KADINLLARIMIZIN AY HALİ/HAYIZ!



               OSMAN TÜRKOĞUZ                                                                                                                                                  osmanturkoguz@gmail.com
               İzmir;09 Mart 2013
                                                 
                                 KADINLARIN AYHALİ/HAYIZ!
"Hayızlı kadın oruç tutamaz,haramdır!"Ömer Nasuhi Bilmen,Büyük İslam İlmihali.Almanya'da; Diyanet Ateşesine gelen bir Alman kadını:"Ben müslüman olmak istiyorum,bu konuda yazılmış bir kitap verebilir misiniz?Dediğinde, bu Büyük İslam İlmihalini vermişler.Kadın üç gün sonra kitabı geri getirerek:"Ben eski dinimde kalıyorum.Bu kadar çetrefilli  dini anlamam mümkün değil!"Demiş.Bendeniz,her çağın felsefesini ve her dinin kitaplarını okudum,hepsini de anladım.Bu Büyük İslam İlmihalini okuyamadım.Bir din bu kadar çetrefilli anlatılır." Dini zorlaştırmayın,kolaylaştırın!"Hadisi bu Ulemalarmızın ağızlarında yalınız  bir sakızdır.
Bendeniz;65 yaşımda Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini de bitirmiştim.Orada gördüm ki,koskocaman proflar:"Leon Duguvi şöyle demiş,Maurice Duvergere böyle demişli dersler anlatmaktalar.Ayağa fırladım ve sordum:"Sayın Hocam,onlar öyle demişler,bu konuda siz ne diyorsunuz?"
"Onlar,bu konuda söylenecek sözlerin hepsini söylemişler,biz de onları söylüyoruz!"Dediler.Dedim ki:"Bütün büyük komutanlar,harp sanatının bütün kuralları konulmuştur demelerine karşın Mareşal Mustafa Kemal:"Hattı müdafaa yoktur,sathı müdafaa vardır!"Buyurdu;İkinci Dünya Savaşı da Satıh Savaşı olarak sürdürüldü.Bütün siyaset adamları asırlık mavalları okurlarken:"Yurta barış,dünyada barış!"Dedi,tüm uluslar barışa yöneldi."Hayatta en hakiki mürşit ilimdir!""Ben sizlere İlim ve aklı miras bırakıyorum!"Dedi kadınlarımızın başları göklere değdi.Erkeklerimiz de kemale erdi.Demek ki söylenecek çok söz varmış!"Demiştim.
Kadınlarımızın Hayız olayı ve Rahim kanaması,İslam Peygamberi ve onun yorumcuları tarafından Hayız olarak anlaşılmış ve asırlardır,bu şöylededi,şu böyle dedi masalı günümüze kadar örnek olarak gelmiştir.Kanamanın nedenine inen de yoktur.Kadın hormanlarına ve rahim içi hastalıklarına dayalı olan bu kanamaları sanki Ulu Yaratan yaratmamış gibisine kadın için bir horlama ve aşağılama nedeni saymışlar!" Hastalık demişler!Hastalıkların mikroplara dayalı olarak ortaya çıktığı günümüzde de bazı Ulemalarımız bu hali hastalık olarak kabul ve telkin etmektedirler.Bu nasıl bir hastalıktır,yalınız erişkin kadınlara musallat olan.Menopoz döneminde de kendiliğinden kaybolan!Bazı kanamaların da ölüme kadar gitmesinin nedeni nedir?Eski kafalar için,olsun her kanama kadının üreme organından gelmiyor mu?
Bendeniz;önce hayız kanamasından sonra da Rahim içi kanamasından söz etmek istiyorum:Bu konuda,Kadın Hastalıkları ve doğum Uzmanı Profesör Dr.Sayın Bülent Berker Beye başvuruyorum:
"Menstruasyon ya da diğer ifadesiyle  adet kanaması bayanlarda ergenlik döneminden itibaren başlayan ve Menopoza kadar devam eden rahim iç tabakasını döşeyen endemetrium ismini verdiğimiztabakanın belirli periyotlarla atılması olarak tanımlanabilir.Adet kanamasının belirli bir düzen halinde olmasını belirliyen ana faktör kadınlardaki hormanol düzen  ve bu hormanol düzeni sağlayan yumurtalık faaliyetleridir ki bunların da en önemlisi,ovulasyon yani yumurtlama dediğimöiz olaydır.Ader dışı kanamalardan bahsetmeden önce,normal adet kanamalarını tanımlamamaız gerekir.Normal adet kanaması 25-35 günde bir tekrarlayan (ortalama 28 günde bir),3/7 gün süren,toplam ortalama 35-50 Mililitre miktarında olan kanamadır.Adet dışı kanamalar oldukça sık bir problem olup kadın doğum hekimine en sık başvut-ru nedenlerinden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.Şunu da özellikle belirtmeek isterim ki adet dışı kanama bir belirtidir,yani altta yatan bir problem yansımasıdır. Bu nedenle bu şikayetle bize başvuran kadınlar adet dışı kanamaya neden olabilecek nedenleri,özellikle içine girdiği yaş grubuna göre öncelikli nedenler başta olmak üzere detaylı bir şekilde araştırırıız.tırmaların sonucunda saptadığımız problemler hormonal düzensizlikten kadın üreme organlarının kanserlerine kadar oldukça geniş bir yelpazede değişkenlik gösterebilir.Adet dışı kanamalar nedenlerine göre 2 ana başlıkta toplanmaktadır:Bunlar; hormonların(anovulasyon) veya pıhtılaşmayla ilgili fonksiyonlarımn bozukluğuna(idyopatik trombositopenik purpura,von Willebrand)bağlı kanamalar ve organik yani kadın üreme organlarındasn gelişen gözle ya da mikroskobik incelem neticesinde ortaya konulabilen patolojilerin (myom,rahim iç zarının kalınlaşması ve kanserler) neden olduğu kanamalardır......."Adet dışı kanamaların en yoğun olarak yaşandığı dönem,reproduktif dönem yani üreme dönemi olarask tanımladığımız dönemdir......"Meraklı olanlarımız özellikle de Ay halini kadınlarımız için alçaltıcı gören salaklarımız bu makalenin tümünü okuyarak gerçeği görebilirler.Şimdi bu konu üzerine eline kalemi alarak
geçmişin masallarını bize aktaranlarımızın hünerlerini görelim.İmamıAzama ebu Hanife Onyedi hadis var demesine karşın,Hz.muhammed'in ölümünden 245 sene sonra;buharalı bir Türk İmamı 800.000 hadis toplamış,istihareya yatarak bunu 6000/8000'e indirgemiştir.Yahudilerin tevrat'ta inandıkları islama mal edilerek kadınlarımız alçaltılmıştır.Görelim:
"Bizim başımıza hayız olayı geldiğinde oruç tutmamız emredildi!"Hadis,Hz.Ayşe'den.Hz.Peygamber hayızlı olmayı bir hastalık saymadı."Hayızlı olmak senin elinde değil!"Buyurdu.
Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Yahudilerin şöyle bir adeti vardı: İçlerinde bir kadın adet görmeye başlayınca, onunla beraber yiyip içmezler, evlerde beraber oturup kalkmazlardı. Bu durumu Ashab radıyallahu anhüm Resûlullah aleyhissalatu vesselam’a sordular. Bunun üzerine Cenab-ı Hak şu ayeti inzal buyurdu. (Mealen): "Ey Muhammed! Sana kadınların aybaşı halinden sorarlar. De ki: "O bir ezadır. Aybaşı halinde iken kadınlardan uzak kalın. Temizlenmelerine kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri zaman Allah’ın size buyurduğu yoldan yaklaşın…" (Bakara 222) ayeti üzerine Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Kadınlarınızla nikah (zevciyat muamelesi) dışında her şeyi yapın!" Buyurdu. bu ruhsat Yahudilere ulaşınca: "Bu adam ne yapmak istiyor? Bize muhalefet etmediği bir şey bırakmadı!"Dediler. (Bu sözü işiten) Üseyd İbnu Hudayr ve Abbad İbnu Bişr radıyallahu anhüma gelerek: "Ey Allah’ın Resulü! Yahudiler şöyle şöyle söylüyorlar" diye haber verdiler. "Biz kadınlarla beraber oturup kalkmıyacak mıyız?" Dediler. Resûlullah aleyhissalatu vesselam’ın rengi öylesine değişti ki, biz onlara kızdığını zannettik. Onlar da hemen çıkıp gittiler. Derken onlar yolda Resûlullah’a gönderilen hediye sütle karşılaştılar. Resûlullah o sütü hemen bunların peşisıra içmeleri için gönderdi. Böylece anladılar ki, Aleyhissalatu vesselam kendilerine gücenmemiştir
Bu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "kim hayızlının fercine veya bir kadının dübürüne (arka uzvuna) temas ederse veya kahine uğrarsa Muhammed’e indirilenden teberri etmiş (yüz çevirmiş) olur."Bu Hüreyre,Hz.muhammed'in 23 senelik kölesiydi ve Hadis rivayet etmesi yasaklanmıştır.Ostüzü.
Tirmizi, Taharet 102, (135); İbnu Mace, Taharet 122, (639).
Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Bizden biri hayızlı olur, Resûlullah aleyhissalatu vesselam da onunla mübaşeret etmek dilerse, ona hayız olur olmaz izarını bağlamasını emreder, sonra mubaşeret ederdi. Sizden hanginiz, nefsine, Resûlullah aleyhissalatu vesselam’ın nefsine hakim olduğu kadar hakim olur?"
Ebu Davud’un bir rivayetinde, "fevr" (evvelinde -ki "hayz olur olmaz" diye karşıladık-) yerine "fevh" denilmiştir (ki bu da "çoğunda" ve "evvelinde" manasına gelir.)
Nesai’nin Cümay’ İbnü Ümayr’dan kaydettiği bir rivayette şöyle denmiştir: "Ben, annem ve teyzemle birlikte Hz. Aişe radıyallahu anha’nın yanına girdim. Onlar Hz. Aişe’ye: "Hayızlı iken, sizlerle Aleyhissalatu vesselam ne şekilde mübaşerette bulunurdu?" diye sordular. Aişe validemiz:
"Hayız olduğumuz zaman bize, geniş bir izar giymemizi emreder, sonra sine ve göğsümüze iltizamda (temasta) bulunurdu."
Nesai
Muvatta’nın rivayetinde şöyledir: "Ubeydullah İbnu Abdillah İbni Ömer radıyallahu anhüma, Hz. Aişe’ye göndererek -kişi, hayızlı olan hanımıyla mubaşerette bulunabilir mi?diye sordurdu. Hz. Aişe radıyallahu anha: "Kadının alt kısmınna izarını bağlatsın sonra onunla mubaşerette bulunsun" cevabını verdi."
Muvatta
Ebu Davud ve Nesai’nin bir rivayetinde şöyle denmektedir: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam zevcelerinden bir kadınla hayızlı olduğu halde mubaşeret ederdi. Yeter ki, uyluklarının ortasına kadar izarı uzanmış olsun veya dizleri örtülü bulunsun."
Buhari, Hayz 5; Müslim, Hayz 1, 4, (293, 295); Muvatta, Taharet 95, (1, 58); Ebu Davud Taharet 107, (267, 268, 273); Tirmizi, Taharet 99, (132); Nesai, Hayz 12, 13, (1, 189).
Zeyd İbnu Eslem radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adam, Resûlullah aleyhissalatu vesselam’a sordu: "(Ey Allah’ın Resulü!) Hanımım hayızlı iken bana helal olan nedir?" Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Üzerine izarını bağlasın, yukarısına istediğinde serbestsin."
Muvatta, Taharet 93, (1, 57).
Hz. Mu’az radıyallahu anh anlatıyor: "Ey Allah’ın Resûlü! dedim, hanımım hayızlı iken bana helal olan nedir?" "İzar’ın yukarısı, ancak bundan da sakınsan daha iyi olur!" buyurdular."
Rezin tahric etti. Ebu Davud, Taharet 83, (212, 213).
İkrime, Resûlullah aleyhissalatu vesselam’ın zevcelerinden birinden naklen anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, hayızlı hanımlarıyla bir mübaşerette bulunmak dileyince hanımının ferci üzerine bir şey örterdi.."
Ebu Davud, Taharet 107, (272).
İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kişi, hayızlı karısıyla cinsi münasebette bulunursa (hatasına kefaret olarak) yarım dinar tasadduk etsin."
Bir rivayette ise şöyle denmiştir: "Kişi hayızlı hanımına, hayız halinin başlangıcında, kan kırmızı renkte iken temas ederse bir dinar tasadduk etsin. Kanın kesilmeye yüz tutup akıntının sarardığı zaman temas eden, yarım dinar tasadduk etsin."
Tirmizi der ki: "Bu hadis İbnu Abbas radıyallahu anhüma’dan mevkuf (kendi sözü) olarak da rivayet edilmiştir."
Tirmizi
Ebu Davud’un bir rivayetinde hayızlı karısına temas eden kimse hakkında Resûlullah aleyhissalatu vesselam’ın: "Bir veya yarım dinar tasadduk etsin" dediği kaydedilmiştir.
Ebu Davud der ki: "Bu rivayet (yani İbnu Abbas’ın "bir veya yarım…" diyerek yaptığı rivayet) sahihtir, (diğer "…yarım dinar…" diyen rivayet bu kadar kavi değildir.)"
Ebu Davud
Bir rivayette şöyle denmiştir: "Kişi hanımına kanama halinde temasta bulunmuşsa bir dinar, kanın kesilme halinde temas etmişse yarım dinar tasadduk eder."
Tirmizi, Taharet 103, (136, 137); Ebu Davud, Taharet 106, (264, 265, 266); Nesai, Taharet 182, (1, 153); İbnu Mace, Taharet 123, (640).
Hz. Aişe radıyallahu anha "Ben hayızlı iken Resûlullah aleyhissalatu vesselam’ın başını yıkardım" demiştir.
Buhari, Hayz 2, İ’tikaf 2, 3, 4, 19, Libas 76; Müslim, Hayz 10, (297); Muvatta, Taharet 102, (1, 60); Ebu Davud, Savm 79, (2467, 2468, 2469); Tirmizi, Savm 80, (804); Nesai, Hayz 20, (1, 193).
Yine Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, ben hayızlı iken kucağıma yaslanır ve Kur’an okurdu."
Buhari, Hayz 13, Tevhid 52; Ebu Davud, Taharet 103, (260); Nesai, Hayz 16, (1, 191).
Yine Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, (bir gün) bana (kendisi mescidde iken) "Humre’yi bana getiriver!" buyurdular.
"Hayızlıyım" diye cevap verdim.
"Senin hayızın elinde değil ki!’ Dediler."
Müslim, Hayz 11, (298); Ebu Davud, Taharet 104, (261); Tirmizi, Taharet 101, (134); Nesai, Hayz 18, (1, 192).
Hz. Meymune radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bizden biri hayızlı olduğu halde onun kucağına başını koyar, Kur’an okurdu. Bizden birimiz hayızlı iken Resûlullah’ın humrasını mescide taşır ve yayardı."
Nesai, Hayz 19, (1, 192).
İbnu Ömer radıyallahu anhüma’dan rivayete göre, "cariyeleri hayızlı oldukları halde ayaklarını yıkarlar, humrasını kendisine verirlerdi."
Muvatta, Taharet 88, (1, 52).
Ümmü Seleme radıyallahu anha anlatıyor: "Ben, Resûlullah aleyhissalatu vesselam ile birlikte kadife bir örtünün altında yatıyordum. Ay halimin başladığını farkettim. Hemen örtünün altından kayıp hayız elbisemi bulup giyindim. Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Hayız mı oldun?" buyurdular. "Evet!" dedim. Beni yanına çağırdı. Örtünün altında beraber yattık."
Buhari, Hayz 4, 21, 22, Savm 24; Müslim, Hayz 5, 296; Nesai, Taharet 179, (1, 149, 150)
Umare İbnu Gurab’ın anlattığına göre, bir halası kendisine Hz. Aişe radıyallahu anha’dan şöyle sorduğunu anlatmıştır: "Birimiz hayız olduğumuz zaman kocamızla ayrı yatmamız mümkün değil, tek yatağımız var."
Hz. Aişe şu cevabı vermiştir: "Ben sana Resûlullah aleyhissalatu vesselam’ın yaptığını anlatayım: "Bir gece eve girdi. Ben o sırada ay hali görüyordum. Mescidine geçti. -Ebu Davud der ki: "Bundan maksad evindeki namazgahıdır.- (Orada namaz kıldı), fakat bir türlü ayrılmadı. Derken benim gözlerim kapanmış, soğuk da onu üşütmüş. Gelip "Bana yaklaş!" dedi. Ben de: "Hayızlıyım!" dedim. Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Öyle de olsa! Uyluklarını aç!" dedi. Uyluklarımı açtım. Göğüs ve yanağını uyluklarımın üzerine koydu. Ben de üzerine eğildim. Isınıp uyuyuncaya kadar böyle durduk."
Ebu Davud, Taharet 107, (270).
Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Ben hayızlı iken su içer, sonra kabı Resûlullah aleyhissalatu vesselam’a verirdim. O da ağzını, ağzımın değdiği yere koyardı."
Ebu Davud ve Nesai’de de şu rivayet gelmiştir: "Ben ay halinde iken etli kemiği dişleyerek yer, sonra da Resûlullah aleyhissalatu vesselam’a uzatırdım. O da ağzını, tam ağzımı koymuş bulunduğum yere koyar(ak yer)di."
Ebu Davud
Nesai’nin bir diğer rivayeti şöyle: "Şureyh İbnu Hani, Hz. Aişe radıyallahu anha’ya: "Bir kadın hayızlı iken kocası ile birlikte yemek yer mi?" diye sordu. Hz. Aişe "Evet dedi, benim kanamam varken Resûlullah aleyhissalatu vesselam beni çağırırdı, ben de onunla birlikte yerdim. (Bu sırada) etli kemiği alır, (bana uzatır, önce benim başlamam için) bana yemin verirdi. Ben de onu alır ve bir miktar dişler (sonra Resûlullah’a uzatırdım). O da ağzını, kemikte tam benim ağzımı koyduğum yere koyar(ak yemeye başlar)dı. İçecek bir şey istediği olur, getirince ondan önce benim içmem için bana yemin verirdi, bunun üzerine ben de kabı alır bir miktar içer, sonra bırakırdım. Bu sefer onu Aleyhissalatu vesselam alır, kabın tam benim ağzımı koyduğum yerine ağzını koyarak içerdi."
Müslim, Hayz 14, (300); Ebu Davud, Taharet 103, (259); Nesai, Taharet 177, (1, 148).
Abdullah İbnu Sa’d el-Ensari radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam’a hayızlı kadınlarla beraber yemek hususunda sordum. "Onunla beraber yiyin!" buyurdular."
Tirmizi, Taharet 100, (133).
Hz. Aişe radıyallahu anha’nın anlattığına göre, bir kadın kendisine: "Temizlendiğimiz zaman kıldığımız mutad namaz bize yeter mi (hayızlı iken kılamadıklarımızın kazası gerekir mi?)" diye sormuş, o da şu cevabı vermiştir:
"Sen Harûriyye (Harici)misin? Biz Resûlullah aleyhissalatu vesselam’la beraberken ay hali gördüğümüzde, tutamadığımız oruçları kaza etmemizi söylerdi, fakat namazların kazasını söylemezdi."
Buhari, Hayız 20; Müslim, Hayız 67, (335); Ebu Davud, Taharet 105, (262, 263); Tirmizi, Taharet 97, (130); Savm 68, (787); Nesai, Hayz 17, (1, 191, 192), Savm 64, (4, 191).
İsmi Müssetü’l-Ezdiyye olan Ümmü Büsse anlatıyor: "Hacc yapmıştım. Hacc sırasında Ümmü Seleme radıyallahu anha’ya uğradım. Kendisine, "Ey mü’minlerin annesi, Semüre İbnu Cündüb radıyallahu anh, kadınlara, hayız sırasında kılınmayan namazların kazasını emrediyor (ne dersiniz)?" diye sordum, şu cevabı verdi: "Hayır, kaza etmezler. Resûlullah aleyhissalatu vesselam’ın kadınlarından biri, nifas sebebiyle kırk gece (namaz kılmadan) dururdu da, Resûlullah aleyhissalatu vesselam nifas namazını kaza etmesini emretmezdi."
Ebu Davud, Taharet 121, (312).
Hz. Aişe radıyallahu anha, kanama gören hamile kadın hakkında şunu söylemiştir: "Böyle bir kadın namazı bırakır."
Muvatta, Taharet 100, (1, 60). İmam Malik bu rivayeti belağ (senetsiz) olarak kaydetmiştir.
İbnu Ömer radıyallahu anhüma: "Ne hayızlı kadın ne de cünüp kimse Kur’an’dan hiçbir şey okuyamaz" buyurdu.İçki yasağını ve recm cezasını da Halife Ömer koydurtmuştur.Ostüzü
Tirmizi, Taharet 98, (131).
HAYIZLI VE NİFASLI KADINLARIN YIKANMASI İLE İLGİLİ HADİSLER
HAYIZ KANI HAKKINDAKİ HADİSLER!
SORU: Kur'ân kursu öğretmenliğini yapan bir kadın, kendisine adet gelirse nasıl görevini sürdürecektir? Adet halinde Kur'ân-ı Kerîm'i okuması ve okutması yasak olursa görevi aksar, yılda bir defa olsaydı buna katlanabilirdi ama bu iş her ayda tekerrür ettiği ve her defada beş altı gün devam ettiği için öğretim ve öğrenim işi aksamaktadır, bunun çaresi yok mudur?
CEVAP: Şafiî ile Hanefî mezhebinin kuvvetli görüşüne göre bunun hiç çaresi yoktur. Yalnız Hanefi âlimlerinden ve müctehid fil-mesail olan zevatlardan Tahavi'ye göre adet halinde bulunan muallime kadının yarımşar âyet okumak suretiyle öğretim yapmasında bir sakınca yoktur. Maliki mezhebine göre de adet halinde olan
muallime ile müteallime için zarurete binaen caizdir. Bunun için içtihadın üçüncü tabakasını işgal eden bu zatı taklit etmekte bir sakınca olmadığı gibi zarurete binaen Maliki mezhebini de taklit etmekte bir sakınca yoktur. Buna göre adet halinde bulunan muallime ve müteallimenin Kur'ân-ı Kerîm'i okumalarında bir beis yoktur."
Sizler ne buyuruyosunuzSayın Cumhuriyet Han'ımlarımız!

Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi