11 Ocak 2013 Cuma

888/GAZİ MUSTAFA KEMAL'E RAPOR!

Osman TÜRKOĞUZ
osmanturkoguz@hotmail.com
İzmir,17Mayıs,2008
GAZİ MUSTAF KEMAL ATATÜRK’E RAPOR;
AnıtKabir , 10 Kasım,2007
On beş seneden beri; Anıtkabir’de, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’E , şikayet dilekçesi şeklinde,rapor sunmaktayız.Raporları ben kaleme almaktayım,candan Atatürkçü dostum Sayın Adnan Cengiz de, Anıtkabir ziyaretçilerine dağıtmaktadır.Kanunlarımızda,Anıt Kabir’de rapor ve şikayet dilekçesi dağıtılamaz diye bir kayıt bulunmadığından hiçbir engelle karşılaşmadan görevimizi yerine getirmekteyiz.Geçen sene dağıttığımız raporumuzu, Site üyelerimizle de paylaşmak istiyorum: "Ulusal ve evrensel değerlere sahip,çağdaş ,uygar, insan haklarına,özgürlüklere, iç ve dış bağımsızlığa duyarlı; etrafı düşmanlarla çevrili, çağdışı,köhnemiş ucube bir devletten,etrafı dostlarla çevrili , EVRENSEL bir devler çıkaran!
Köle, tebaa ve cariye olan; Arap'ın ve Yahudi’nin din diye anlattığı masallara din diyerek inanan,dini şekilcilik sayan, Tanrı’nın tüm gazabını kadının saçına ve kılık kıyafetine kilitleyen, cehennemi kadınlarla dolduran, bu dünya’da ve öteki dünya’da, erkekleri kümes hayvanlarına döndüren bir inanç grubundan, dinin özüne sarılan , çağın ilerisinde bir ulusu yaratan!
Başı bezle,ayakları dini yasak ipleri ile yere bağlanan TÜRK KADINI’NI,tüm bu köhne bağlardan kurtarıp ellerine gerçek cennetin anahtarlarını veren, onları lâyık oldukları yere, başımızın üzerine koyan!
Arap’ı İslam sayan, kendisinden ve geçmişinden habersiz, tüm felaketleri kadere ve alın yazgısına bağlayan; ümmetçilikten de çok öte, mezhep ve tarikat pirlerinin önünde yuvarlanan, sağlık sorunlarını muska ve okunmuş su ile çözmeye programlanmış ; kuru kalabalık bir topluluktan BEŞERİ İRADE sahibi bir ULUS yaratan ve o ulusun bireyi olmayı en büyük bir mutluluk sayan!
BİZ, yarattığın değerlerle; başımız bayrak direkleri gibi dimdik, huzuruna geldik.
DAHİLİ ve HARİCİ BEDHAHLAR’IN, TÜRK GENÇLİĞİNE HİTABINIZI üç kelimeye indirdiler.Tüm ulusal ve evrensel değerlerimiz,siyasi ve şekli İslam uğruna ve GLOBALLEŞME yoluna , yabancılara peşkeş çekildi ve peşkeş çekilmede.
Düyun’u Umumiye-genel Borçlar-IMF. Dünya Bankası ve Konsersiyum olarak geri geldi.NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE özdeyişinizi ilkellik sayan Zat’ı muhterem eşlerinin TÜRBAN’INI (864) rakımlı tepeye dikti…
Tarikat şeyhlerinin rahleleri önünde ve HİKMETYAR’IN dizinin dibinde alınan icazetlerle, CUMHURİYET ve DEVRİMLERİNİZ tersine döndürüldü.
Bir torba kömür ve bir paket erzak için, vicdanlarını ve geleceğimzi satan halkımızın bir kısmı, GAFLET’i oynamakta…
Kalemini, aklını ve vicdanını satan, holdinkleşmiş basınımızın bazı kesimleri de, DALÂLET’i oynamakta…
İkbali, kölelikte ve yalakalıkta, gören bazı iktidar sahipleri ve onların omuzdaşları da İHANET’İ, oynamakta…
DEVRİMİNİZİ , Çağdaş uygarlık düzenini korumak için, övünerek açtığınız Hukuk Fakültesi’inden, mezun olan bazı bilim adamlarımız .adınızın hiç geçmediği ,sizi hiç gelmemiş sayan yeni bir ANAYASA yapmanın taşaronluğuna soyundular.
Şekli İslam, kulluk ve kadercilik, her türlü sosyal düzen kuralının önüne geçirilmekte. ÇANKAYA’DA ,ONALTI YILDIZLI FORSUN yanında,TÜRK KADINI’NIN başına uygun görülen ,TÜRBAN adlı bir bez de kendisini göstermede.Devletimizin tüm araç , gereçleri ve kolluk güçleri,iktidar sahiplerinin düğünlerinde görevlendirilmekte…
Ne olduğu belli olmayan bir REFERANDUM için, Türkiye Cumhuriyetinin bir uçağı Kayseri’ye, bir uçağı da İstanbul’a oy atıp dönmek için , uçurulmakta…
Askerlerine çelik yelek almak için parası olmayan Türkiye Cumhuriyeti;Çankaya köşkünü yeniden dayayıp, döşemek için, bütcesine, %63lük bir artış koyabilmekte.Sayısız otomobil ve iki uçak alımı için de ödenek ayırabilmekte…
SONUÇ OLARAK:
Erdoğan ile Gül’ün çocuklarına SARAYLAR’DA DÜĞÜN
Halkın çocukları’na DAĞLAR’DA ÖLÜM düşmekte…
Ve GÖRKEMLİ CENAZE TÖRENLERİ DÜZENLENMEKTE
Bizler, yinede umutsuz değiliz ve korkmuyoruz…
Gazi Mustafa Kemal,05 Kasım1925 günü; Ankara Hukuk Fakültesi’nin açılış töreninde, günün önemini şöylece değerlendirmişti:
" Bugün, burada tanık olduğumuz açılış olayı, yüksek memur,uzman ve bilginler yetiştirmek girişiminden daha büyük bir önem taşır.Yıllardan beri süregelen Türk devrimi,varlığını ve zihniyetini toplumsal yaşamın dayanağı olan yeni hukuk kurallarıyla saptamak yoluna yönelmiştir.Türk devrimi nedir? Bu devrim, sözcüğün ilk bakışta akla getirdiği ihtilal anlamından başka , ondan daha geniş bir dönüşümü anlatmaktadır. Bugünkü devletimizin biçimi, yüzyıllardan beri gelen eski biçimleri bir yana iten en ileri bir örnek olmuştur .ulusun varlığını sürdürebilmesi için bireyleri arasında düşündüğü ortak bağ yüzyıllardan beri gelen biçimini ve özünü değiştirmiş, yani, ulus, din ve mezhep bağı yerine ,bireylerini Türk ulusu bağı ile bir araya getirmiştir.Ulus, uluslar arası savaşım alanında yaşam ve güç kaynağı olacak iklim ve araçların ancak çağdaş uygarlıkta bulunabileceğini değişmez bir gerçek olarak görmüş ve bunu kendisine ilke saymıştır
İnsanlık tarihinin akışı içinde, Türklerin 1453 zaferini, yani İstanbul’un fethini düşününüz.Bütün bir cihana karşı İstanbul’u sonsuza değin Türklüğe meletmiş olan güç ve kudret, aşağı yukarı aynı yıllarda icadedilmiş, olan matbaayı Türkiye’ye kabul ettirebilmek için hukuk adamlarının olumsuz etkilerini ortadan kaldıramamıştır.Köhne hukukun ve köhne hukukçuların ,matbaanın memleketimize girmesine izin vermeleri için aradan üç yüz yıl geçmesi gerekmiş, uzun ve yorucu bir çaba harcanmak zorunda kalınmıştır.
Bilesiniz ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşu sırasında, onun bugünkü durumunu hukuk ilmi esaslarına aykırı sayanların başında ünlü hukukçular bulunuyordu.Büyük millet Meclisi’nde egemenliğin kayıtsız ve koşulsuz ulusta olduğunu anlatan yasayı önerdiğimde; bu esasın Osmanlı Anayasası’na aykırılığını ileri sürenlerin başında da gene eski ve bilim erdemi ile ulusu kandıran, hukukçular bulunmakta idiler."
Gazi Mustafa kemal, Halifelik'in, kaldırılmasın karşı çıkan İstanbul Baro Başkanına da gerekli yanıtını verdikten sonra:"Öğrenci Efendiler, yeni Türk toplum yaşamının kurucusu olmak savıyla öğrenime başlayan sizler, Cumhuriyet devrinin gerçek hukuk bilginleri olacaksınız.Bir an önce yetişmenizi ve isteklerimizi fiilen karşılamaya başlamanızı ulusumuz sabırsızlıkla ve özlemle beklemektedir.Sizi yetiştirecek olan profesörlerin , görevlerini hakkıyla en iyi biçimde yerine getireceklerine güveniyorum.
Cumhuriyetin koruyucularından olacak bu büyük kurumun açılışında duyduğum mutluluğu hiçbir girişimde duymadım ve bunu açıklamaktan memnunum."Osman Zeki Genç Osman, Atatürk Ans.c.10
Aynı Mustafa Kemal:"Ben, manevi miras olarak, hiçbir ayet, hiçbir dogma ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum .Benim manevi mirasım ,BİLİM ve AKILDIR..dedikten sonra,Vasiyetini şöyle dile getirmiştir:Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde, akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, MANEVİ MİRASÇILARIM OLURLAR.
Çağdaş ve akılcı olmak; hele, hele ,ATATÜRK’ÜN IŞIKLI YOLUNDAN GİTMEK öyle lafla ; sözlü ve yazılı basında boy göstermekle olmaz.İnsandaki,özle olur.
OSMAN TÜRKOĞUZ
osmanturkoguz@hotmail.com
İzmir;17Mayıs.2008

Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi