16 Aralık 2012 Pazar

883/U.K.S.İSTANBUL MİTİNGLERİNDE KONUŞAN TÜRK KADINLARIMIZ!

OSMAN TÜRKOĞUZ
İzmir;13 Aralık 2012
            İleti Yazım.      
                        KADINLAR;PEYGAMBERLERİ DOĞURURLAR,CEHENEM EHLİ SAYILIRLAR.HÜKÜMDARLARI DOĞURURLAR CARİYE VE KÖLE OLARAK SATILIRLAR.iMAMLARI VE DİN ULEMALARINI DOĞURURLAR,CENNETTE YETMİŞ İKİSİ ,KUMA OLARAK GILMANLARA VE HURİLERE KATLANIRLAR.POLİTİKACILARI DOĞURURLAR,İFFETLERİNİ BİR BEZE BAĞLARLAR.VALİLERİ DOĞURURLAR,ÖLÜME UĞURLANIRLAR.BEN;KADINLARIMIZI AŞAĞILAYAN VE ONLARI KÜÇÜK DÜŞÜREN HER BİR SÖZÜ,KAYNAĞI NE OLURSA OLSUN,ŞİDDETLE VE NEFRETLE REDDEDİYORUM.VE BU YAZIMI DA;29 EKİM,10 KASIM VE 13 ASRALIK kAHRAMANLARI TÜRK KADINLAERINA ARMAĞAN EDİYORUM.

                               ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞINDA;
                                   İSTANBUL MİTİNGLERİNDE
                                       TÜRK KADINLARI
            Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal ,CHFIRKASININ  Üçüncü büyük Kongresinde;Otuz altı buçuk saat süren ünlü Söylevine şöyle başlamıştı:
            “ 1919 senesi Mayısının 19’uncu günü Samsun’a çıktım.Vaziyet ve Genel Manzara şöyleydi:Osmanlı Devletinin dahil bulunduğu grup Harbi Umumide mağlup olmuş.Osmanlı Ordusu her tarafta zedelenmiş,şeraiti ağır bir mütarekename imzalamış….”
            “ORDUNUN ELİİNDEN ESLİHA VE CEPANESİ ALINMIŞ VE ALINMAKTA…” 
            13 Aralık 2012: ANITKABİR:
            “Kadirbilir Türk Halkının her gün artan bir sayıda beni ziyarete gelmelerinden, ülkemizde ve ülkümüzde çok fena şeylerin tezgâhlandığını anlamış durumdayım.Vaziyet ve Genel Manzara şöyledir:Beni ve bu ülke uğruna can ve kan vermiş Kahramanlarımızı inkâr edenler,vatan hainlerimizi öne çıkartarak heykellerini dikmişler.Osmanlıyı Sevre götüren bataklığı Türk toplumunun başına musallat etmişler.Sevr sürecinden daha vahim,bölünme ve parçalanma ve dahi Türkiye Cumhuriyetini yok etme sürecinde de bir haylice ilerleme kaydetmişler.Kayramanlarımız,üstün nitelikli Komutanlarımız ve aydınlarımız ibretiâlem bir hukuk ile esaret kamplarına doldurulmuş,Cumhuriyetimizin yaratmış olduğu ekonomik ve sosyal değerler Dahili ve Harici Bedhahlara peşkeş çekilmiş,Yargı,yasama ve İcra bir tek adamının tekeline sunulmuş.Ordumuzun elinden Komutanları ve yetkileri alınmış,ahlak ve yasa dışı eylemlerle Halkımız üzerinde bir korku imparatorluğu kurulmaya çalışılmış.Tüm bunlar,Türkiye Cumhuriyetini tasfiyeye yönelik eylemlerdir.unutmayınız ki Polatlıya kadar geri çekilmiştik.Unutmayınız,size kurtuluş ve şahlanışın formülünü de vermiştim:MUHTAÇ OLDUĞUNUZ KUDRET DAMARLARINIZDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR!”Bir Milleti yıkmaya karar verdiler miydi,onun elinden önce Subaylarını ve ORDUSUNU ALIRLAR.Kadınlarınızı izleyiniz!”
            Kendi ordusunu taşıyamayan uluslar;başka ulusların ordusunu taşımak zorunda kalırlar!”Publio Cornelio Tacito(MS:55/117)
            Bir toprak parçasını Vatan yapan;o vatanı da cennet yapan kadınlarımız yaratmış olduğu değerlerin sessizliği içindedirler.Bendeniz,üşenmeden Ulusal Kurtuluş savaşımızda;yapılmış olan İstanbul Mitinglerinde konuşan kadınlarımızın hamaset dolu söylevlerini yazdım.Okuması da sizden olsun.SAYGILARIMLA KALANIZ ve TÜRK KADININ ADINI HEP SAYGILARLA ANINIZ:
            Mondros’tan sonra;Müttefiklerin Osmanlı devletine karşı tutacakları parçalama ve Türk Ulusunu tarihten silme planı anlaşılınca,İstanbul’daki Yüksek Okul Öğrencilerimiz ve Vatan sever aydınlarımız,izlenecek mücadele yolunu şöylece kararlaştırmışlardı:Kemal Arıburnu,İstanbul Mitingleri.S.9
                        “GENÇLİĞİN TEKLİFLERİ:”
            “Müttefikan bütün Gençler namına Servet Bey, şu teklifleri serdetti:
            1*İşgali protesto
            2*Vazifesinin kutsiyetini bilerek, âmil olacak bir kuvvet,bir talebe heyeti teşkil etmek.3*Müderris ve Muallimleri pişüva görmek.Haşiye:Pişüva=Önder,lider.
            4*Milletin vicdanı için hakiki seferberlik ilân ederek, hudutta,içeri girmişse orada mücadele etmek.
            5*Mektepleri seddetmek…”
            Darülmuallimin fikri: 
            “Darülmuallimin namına iradı nutuk eden efendi dedi ki:”Biz,heyecanlarımızı ya vatana parçalar zammettiğimiz,ya  vatandan parçalar ayırdığımız zamanlara saklarız.Bunla İzmir meselesinin mühim olmadığını söylemiş olmuyorum,hiçbir şey ayrılmamış bile olsa öyle şerait vardır ki müstakil bir millet için icabında esir olmamak üzere         kuvvetlerini istimal lâzımdır.Bu vesile ile,başlaması tabii olan mücadelenin başına Darülfünunun geçmesini ,bunu darülfünun dimağının idare etmesini isterim.Halk zaten kendi yapıyor.;Fakat bilhassa Muallimler ,sahai tatbikiyesi Anadolu’da olmak üzere daha evvel idare almalıdır.Bu devletlere protesto yapmakla iktifa etmeliyiz.,vilayetlerimize telgraf çekiyorlar,Darülfünun da asıl ahaliye karşı ihsası  mevcudiyet etmesi lâzımdır..”
            Tıp Fakültesi:
            “Tıp Fakültesi namına irat edilen nutuk, bir numuneyi hamasetti.”kan dökerek kahramanlıkla ölmeyi tercih ediyoruz.Miting istiyoruz,umum darülfünunlara ,âlemi insaniyete hitap edilmesini istiyoruz…”Dedi.
            Hukuk Fakültesi.
            “Hukuk Fakültesi maddi ve manevi teşkilatı yapmış,diğer teşkilatlarla mesaiye hazır olduğunu  söyledi ve protestoya iştirak etti..”
            HANIMLAR
            “İnas Darülfünunu  hissiyatını nezih bir dille izhar etti.Dedi ki:”Biz de,sizin kadar,belki  daha ziyade müteellimiz.Teşebbüsatınıza  en kavi  bir imanla iştirak ediyor ve şu hakikati isma etmek istiyoruz:
                        kim demiş bir kadın küçük şeydir?”                                                                                                 Bir kadın belki en büyük şeydir!”Hamiş: Bir Türk Kadını Kara Fatmadır, Zübeyde Anamızdır.Cephemize cephane taşırken Bebesi,kendisi ve öküzleriyle donarak ölen Kahraman Şerife Bacımızdır.Ostüzü.
                        Halk arasından bir zat
            “Bu aralık hazirundan bir zat söz aldı ve halk arasından biri sıfatıyla heyecanlı bir an yaşattı:
            “Oyalanmak devresi değil,gelen telgraflar vazifenin ehemmiyetini işaret ediyor.İzmir hazırlandı,fakat taarruz etmedi.Onlar taarruz ettiler.İstanbul’da da hiçbir şeye sebebiyet vermeyiniz…”Diye haykırdı.
                       Ordudan bir zabit
            “Orduya mensup bir zabit olarak kürsüye gelen zat;aç,sefil,kör,topal kalan zabitler karşısında hiç meyus olamayan  ordu mensuplarının vatan için ölmeye hazır olduklarını söyledi:”Siz,bizi cani,katil gibi ithamlardan tenzih ediniz!” Dedi  
                                                                                                                                            FATİH MİTİNGİ,19 Mayıs 1919 Pazartesi                                                                   
        
              Elli bine yakın halk, Belediye Dairesi önünü hınca hınç doldurmuştu. Hitabet kürsüsüne Siyah zemin üzerine Beyaz  Ayyıldızlı bayrak keşide edilmiş idi..İlk sözü Halide Edip(Adıvar) adlı  Hanım aldı:”
            “Müslümanlar,Türkler,Türk ve Müslüman bugün en kara günü yaşıyoruz.Gece,karanlık bir gece.Fakat insanın hayatında sabah olmayan gece yoktur.Yarın bu korkunç geceyi yırtıp müşâşâ bir sabah yaratacağız.Yalınız ışık geldiği vakit hayatı karşılayacak,karşılayabilecek insanlar  halinde bulunalım.Millet iyi ve fena günler gördü.Günah dakikaları ve şanlı dakikalar yaşadı.Fakat kardeşler,bugün ufak günahlarımızın üzerine öyle ateşin  bir kan akmıştır ki,bu kan  bütün dünyanın günahını yıkayacak kadar temiz ve mebzuldü.(heyecan ve  galeyan).O kan bizim vazifemizi tayin etti,bize bir vazife bıraktı.”
               “Hanımlar, bugün elimizde top, tüfek denilen alet yok, fakat ondan büyük, ondan kuvvetli  bir silahımız var:Hak ve Allah var(Alkışlar).Tüfek ve top düşer,hak ve Allah bakidir,kalbimizde aşk ve iman ,milliyet duygusu var.Biz dünyada  millet sıfatına lâyık  bir millet olduğumuzu,erkek,kadın hatta çocuklarımıza kadar ispat ettik.Bugün memleketimiz taksim tehlikesi karşısında adım,adım adeden kendi durumundaki milletleri başımıza efendi yapmak istiyorlar.Bugün İzmir,yarın Konya,öbür gün İstanbul ,sonra Müslüman dünyasının olan Türk susturulmuş olacaktır.                                                                                 Buna karşı ne silahımız var.Kurşun,top,bomba…Bir top bebelerimizi öldürebilir..Bizim bundan da kavi silahlarımız var,topun yüzüne tüküren milletlerin ruhu bizde de var.sesimizi mutlak dünya işitecektir.İşitmek ve işittirmek için bugün  kuvvetli ve metin bir millet halinde bulunmalıyız.bugün Türkler arasında milli davalarını halledinceye kadar ,nasıl kurunu vustada haftada üç gün Allah mütarekesi yapışırsa öyle  Allah mütarekesi akdedilmelidir.”
                  “Arkadaşlar, Müslümanlar, Türkler,bugün buraya toplanan şu Halk kitlesinin bir tek isteği var;o da en tabii haklarının kendisinden alınmamasıdır.İsteyeceğimiz basit,yüksek ve ulvi bir haktır.Bizim sözümüzü onlar dinlemeyebilirler,fakat biz padişahımızdan bize babalık etmesini rica ederiz.Biz,erkeklerimizle beraber milletin kalbinden gelen en kuvvetli,en akıllı,en cesur milleti en çok temsil edecek bir kabine isteriz.Padişahımıza halkın hissiyatını tebliğ eder ve deriz ki:İşte kara bir gün yaşıyoruz,bugün herkes susmuştur.Bugün Türk ve Müslüman padişahın etrafında toplanmıştır.”
                     Hanımlar,Efendiler;bugün bunun Beş bini kadar bir miting de yapmış olsak bir semeresini göremeyiz.Fakat yarın var,çocuklarımız var.Buradaki Türk,Müslüman âleminin kalbidir;siz düştüğünüz zaman bir çok şey de düşecektir.Kadınlar,silahsız ve zayıf,fakat kalbi gayet metindir.bütün âlem’i İslam hep kardeşimizdir.Bundan dönen Türk Kadını değildir.Yaşasın Milletimiz!”
                     MELİHA HANIMIN NUTKU
                      “İslamlar, Bin tarihinden beri müzmin bir hastalığa tutulan sevgili vatanımız,yüz seneden beri hali ihtizarda  yaşıyordu.Fakat bugün ey Türk Saffet ve şevket ile yaşayan şark yıldızı sönmek üzeredir.Yedi asırdan beri payidar olan bu mukaddes binayı devletimiz gözlerimizin önünde yavaş,yavaş çöktürülüyor;fakat bu koca devlet yıkılırken öyle bir tarraka ile devrilmelidir ki o metin ve rain binanın çatırtısı cihanı sarsmalı,bütün insaniyeti titretmelidir.Bu enkaz altında yalınız bu milletin erkekleri değil,kadınları da ezilecektir.Hem onların hassa ve nazik vücutları bu müthiş felaket altında daha çok müteessir olacaktır.Hiç şüphesiz ki bütün felaketlerden sonra devletimin ilk avazei inkirazı olan sevgili İzmir’imizin uğrunda mukaddes ve kıymettar vatanımıza feda olarak ölmek ulvi bir şeydir.”
                    “bütün felaketlere  tahammül  ederek yaşamak daha büyük bie fedakarlıktır. Evet,zihnimiz yalınız bir gaye ile meşgul olarak ona yetişmek için yalınız o gayeti hedef  ittihaz ederek yaşayalım.Eğer lâzımsa onun için ölelim.Biz,işte aranızda bulunan Gençler sevgili milletinin ,mukaddes vatanının biran yüzünün güldüğünü görmeyen ,doğduğu günden beri kan,alev,barut, ölüm ve karanlık içinde yaşayan ,vatanı için  böyle bedbaht nesil,emin olunuz ki vatan ve millet refahının yalınız kelimelerini işiten  ve onun her saadetin fevkinde olduğunu  tasavvur eyleyen genç evlatlarınız,senelerden beri çektikleri felaketlerden bıktılar.İşte yine bu kadar acılara tahammül  edip bizim nail olamadığımız saadete,bizden sonraki neslin nail olabilmesi için fedakârlık edip yaşamak istiyoruz.Evet,vatanımızı kurtarmak için  yaşayacağız.Kuvvetle iman ediyoruz ki,büyük Allahımıza sığınarak ,cebir ile alınan bir hak elbette iade edilecektir.”  
                                 ÜSKÜDAR,DOĞANCILAR’DA YAPILAN MİTİNG
                                             (20 MAYIS 1919 Salı)               
                        Sabahat Han’ım, Asri Kadınlar Cemiyeti Namına.
                  “Ey muhterem talihsiz ahalimiz;dün muazzam Fatihimizin yüksek ve muhteşem minareleri altında ecdadımızın ruhlarından yükselen tekbirleri duyarak bir vaz’ı huşû ve hürmetle toplanan ,ağlayan 50.000feryada bugün de yeni sesler yeni avazeler karışıyor.Biz,tahayyül ettiğimiz Asri Kadın Cemiyeti Şahsiyeti mergubesinin de bu seslerin derinliklerinde gür ve kuvvetli bir hak olduğunu söylemek istiyorum.Çünkü hepimiz aynı elemle,aynı kederle malulüz ,Hepimiz gasp olunan bir hak karşısında yaşıyoruz.Fakat bugün en çok biz kadınlar o anneler,kardeşler bedbaht memleketimizde sükûn ve istirahatla yaşama hakkını kazanmak için ailelerimizin kıymetli vücutlarını birer,birer kaybederken bile bu kadar keder duymuyorduk.Evet vatanımızın halasa kavuşması için o muhterem şehitleri veriyorduk.Fakat şimdi ne oldu?Bütün bu fedakarlıklarla beklenen,istenen hak ta görünmüyor.Bunun için dökülen kanlara da hürmet edilmiyor.İşte hayatı,ruhu Türk olan İzmir’i de bugün Yunanlılar aldılar.Belki yarın da sinemizden bir şey ,kalbimizden bir hayat koparır gibi,birer,birer Konya’mızı,Bursa’mızı,hatta evet,bütün güzellikleriyle nazarları celbeden çok sevgili İstanbul’umuzu da isteyecekler. O zaman bu hayatımıza zehirli tırnaklarını takıp,her fırsatta bizi biraz daha ölüme yaklaştıran bu kahir kuvvetler karşısında yine böyle sükûn ve tevekkül ile mi yaşayacağız?Ben buna hayır diyorum.Biz kadınlar bu hak cihadında en önde olacağız ve medeniyete riyalar söyleyen varlıklara her zaman lânetler.Lânetler. Lânetler…”
                      Naciye Han’ım’ın Nutku.
                  “Necip Türk ve Müslüman kardeşler,biz tarihin,belki arzın şahit olmadığı ihtilali bir inkılabın zavallı,Kara bahtlı yavruları,bedbaht evlatlarıyız.Dört kanlı savaşın matemli mersiyesini bile bize çok gören medeni insanlar son darbeleriyle can evimizi yaraladılar.Fakat büyük bir ekseriyeti hayata sahip olan İslamlar bu kadar haksız,bu kadar şeni bir tagallübün intikamını beşiklerden mezarlara kadar taşıyacaklardır.İzmir;mülkümüzün tarih hayatından.coğrafyasından silinemez.Çünkü,onda asırlarca yaşıyan Türk hâtıralar,Türk âbideleri,tamamıyla Türk zeybekleri,,anaları var.ona sahip olmak isteyenler bu canlı âbideyi hakimiyetleri altında yaşatmazlar.Muhterem kardeşler,biz eğer vatanımızın kanlı yaralarına bir insicam ve tesanütle sarılır,onun tedavisine kırılmaz bir azim,dönmez bir sebatla koşarsak bütün bu yüksekliklerin maverasında titreyen ak,adalet müzahirimiz olacaktır.Düşününüz,siz bu cidalde yalınız değilsiniz.Arkanızda yanık bağırlarıyla,yaşlı kederleriyle koşan,yetişen kadınlar,analarınız,kardeşleriniz,evlatlarınız var.Yaşasın millet ve bütün âlemi İslam!”
                                    KADIKÖY MİTİNGİ,22 Mayıs 1919Perşembe
                                                                                                                                                                                                                                                              
                            Münevver Selma(Asker)Han’ımın Nutku.
                  “Heyecanlarımız,kanlarımız döndürülse bile göğsümüzde milliyetten yapılmış bir kalp var ki onda yabancının,bir düşmanın ne ihtirası ,ne korkusu yaşar.Onun semalarını kaplayacak ancak havay’ı istikbaldir.ben kendimi hürriyeti gasp edilmiş bir milletin kızı tutarak istikbalime nasıl yürüyeceğimi söyleyeceğim,bu beyanatım kollarımız bağlamak isteyenler için dikkate şayan olmalı..oğlum bana,”ben neyim?”Diye ilk sorduğu gün ,ona semalardan haykıran bir melek gibi”Büyük Tarihli bir Türksün!”Diye hitap edeceğim,bunda bu ses  onun ruhunda ne fırtınalar koparacak,ninnisini söylerken.bu günleri yanık sesle ruhuna söyleyeceğim.Ona Büyük Türk ırkının şarkılarını terennüm edeceğim,kundağına mimarların yaptığı  âbideleri işleyeceğim,masallarda Fatihleri,Yavuzları anlatacağım.mendilinde,kitabında,cüzdanında,fesinde hep”izmir” görecek.olur ki ona babamdan kalan altın fatihalı kılıncı,rafta sarılı duran bayrağı bir miras olarak vereceğim ve kulağına gizli bir vasiyet söyleyeceğim:işte o günden itibaren galiplerin taktığı zincirler çözülmeye mahkûmdur.Çünkü o gün oğlumun kalbine ektiğim hürriyet çiçekleri açacak,kızıl isyan olarak taşacak,sulhü müebbet düşünenler ,bize indirilecek darbenin aksisedası yarınki insanlığın sükûnetini muhakkak ihlal edecektir!”
                             HALİDE EDİP(Adıvar)Han’ımın Nutku.
                      “Müslümanlar,Türkler,Müslüman ve Türk dünyası en siyah bir matemle dalgalanıyor.Bugünkü heyecan emin olunuz ki Müslüman âlemini bir dalga gibi sarsıyor……Biliniz ki küçük görülen Türkiye ve Türkler Müslüman dünyasının başıdır,kalbidir.Türklere indirilmek istenen darbe bütün Müslüman dünyasının kafasını koparmak içindir.Emin olunuz ki,Harbi Umumide bir çok Müslüman düşmanlarımızla  beraber kan döktük.Galiçya’da,Çanakkale’de Irak’ta makamı hilafete karşı harp ederken onlar adalet içinde ,beşeriyet için harp ettiler ve öldüler.Emin olunuz ki aklandılar……Bugün aldanmayalım.hissedilen bir heyecan var.Bunu söndürmek için icat edilen yalancı haberlere inanmayalım./İnanmıyoruz sesleri/daha dün âlemi titreten Almanya.bugün başı önünde geziyor.Kendilerinin olmayan toprakları âleme tevzi etmek isteyenler,hakkın sadası önünde eğilecekler ve hakkı teslim edeceklerdir.Dostu Venizelos’a bir hediye veren Mösyö klamanso’nun arkasında milletlerin hak ve adl için harbetmiş bir Fransız milleti vardır.Yunan parasıyla çıkan Fransız gazetelerinden bir kaçından maadası bütün bu hareketleri şayanı takbih buluyorlar.Türk milletini ve Türkiye’yi parçalamak isteyen Loyt Corc’un arkasında bir İngiliz milleti vardır.Klamanso ve Loyt Corc ve bunlardan mürekkep olan dörtler meclisinin arkasından uyanacak ,emin olunuz,büyük harpler vardır.
                  Dün,İstanbul’a gelmek isteyen bir çarlık vardı.o Çarlığın yerlerinde bugün  yeller esiyor.Niçin?Biz,o Çarlığın nefesini Çanakkale’de boğduk.Burada devrilen yalınız Çarlık değildir.Adaletsizliktir..Bu adaletsizlik muvakkattir.Belki de biz adaletin geldiğini görmeyeceğiz.Fakat o geçikmiyecektir.Bütün adaletlerin üstünde bir adaleti ilâhi vardır ki o gelecek ve bütün milletleri sarsarak üzerinden geçecektir.Zinhar heyecanlarınızı unutmayınız.Yarın dünyanın son tarihi perdeleri oynandıktan sonra Türkler ne yaptı diye bize bakacaklardır.Ve bizi Çarlığı boğup adaleti kurtardığımızdan dolayı alkışlayacaklardır.Milletin üzerinde hâkim olan adalet,Türk milleti,nihayet senin de hakkını verecektir.”
                                   SULTAN AHMET MİTİNGİ.23 Mayıs 191,Cumartesi.    
                                     Halide edip(Adıvar)Han’ımın konuşması.                                      “Kardeşlerim, evlâtların;”
             “Ruhu göklerde olan yediyüz senelik şanlı tarihimiz
Bu minarelerden bugün Osmanlı tarihinin faciasını seyrediyor.Bu
bu tarihi meydanda  zafer alayları tertip eden ecdadımızın ruhu bizi
seyrediyor.Dünyaların öbür ucuna at süren namaglup erlerin evlatları
önünde ben baş eğiyor ve yemin ediyorum:Ben Müslüman tarihinin
Bedbaht bir kızıyım. Bugün de dünkü kadar kahraman ve talihsiz
Türk milletinin anasıyım. Millet namına ecdadımızın bizi seyreden
ruhlarına yemin ediyorum.Bugün kolları kesilmiş olan Türk’ün
kalbi,eski cesaret ve şecaatini kaybetmemiştir.Yemin ediyorum
ki:Osmanlı sancağına,tarihine hıyanet etmeyeceğim.Allah’a,hakka,
Milletin ilâhi hakkına dayanan Türk milleti, bütün Müslüman ve Türk dünyasına
ilan ediyorum………..”
               
                   “Türklere zalim diyenler öyle günah işliyorlar ki, tarihin karşısında
onların günahlarını, bütün denizlerin tükenmez suları bile

yıkayamayacaktır.Bugün karşınızda yükselen ses,Müslüman kardeşlerin sesidir.
Esaret boyunduruğu can damarlarına geçmiş olan milletler bizim felaketimiz
karşısında gür sesleri ile bağırıyorlar Ben,kardeş Müslüman
dünyalarına sizin namınıza hitap ediyorum; davamız şudur: Zaten elinden
Tutanları  kalmayan, ellerini,bacaklarını kaybede gazilerimiz,şehitlerimiz namına
davamızı ilan ediyorum. Bu davam da Türkiye’nin hak ve
istiklalidir.Türkler,Türkiye’nin ebedi hakkına asla dokundurmayacaklar, yarın
hakkın mahkeme’i Kübrası
önünde
zalimlerin hepsi mahkemeye çekilecek ,onlara bizim kanlarımızı
döktürdünüz diyecekler.işte kardeşlerim,işte evlatlarım, davanızdan
kaçmayınız.O gün size hak verecekler,bugün iki dostunuz vardır:Birisi
kalbi,mabetleri bizimle beraber  olan Müslüman dünyası;birisi zalimleri
yakasından sürükleyecek hak sahibi büyük
milletlerdir.Kardeşlerim;evlatlarım!Osmanlı toprağında böyle muazzam,böyle
büyük tarihi bir gün belki bir daha idrak etmeyeceğiz.Evlatlarım!Öyle bir gün olur
da bir daha toplanamazsak, içimizde ölenler olursa, Türk’ün istiklal bayrağıyla
mezarı üzerine geliniz.Eski tarihimizin,bu muazzam minarelerin bahşettiği
tarihimizin en asil, en terbiyeli vakarımızı asla unutmayacağız!Yemin
ediniz!(Vallahi sesleri).      
      Yedi yüz senelik minareler, mai semalarıyla bize baktığı bu günlerde Osmanlı
bayrağı,Osmanlı hakkı için can vermekten çekinmeyeceğinize yemin
ediniz!(Vallahi sesleri)
                               İKİNCİ SULTANAHMET MİTİNGİ
                                         30 Mayıs 1919Cuma.
               Şükûfe Nihal(Başar)Hanımın konuşması.
         “Ey sevgili İstanbul,güzel vatanım;alil talihsiz toprağım;seni kayıp etmek
Korkusunun ruhuma yaptığı derin zehirnâk acıyı bilmem bununla kaçıncı defadır
duyuyorum! Ve bu pek feci ıstırap içinde son ve ilahi bir ümitle Allah’a
yalvarıyorum ki,bu elemler artık senin için duyduğumacıların en sonuncusu,fakat
Sana ebedi malikiyetimizin ilk müjdecisi olsun.Muazzez memleket ,sen
uzaktan,uzağa duyulan güzelliğin ,şiirin,letafetinle seni hiç görmeyen bu
çocuk kalbi üzerinde ne füsunkâr bir tesir bırakmıştın. Sen, benim için geniş  
efsanevi mevzu olmuştun.Ufak,tefek tasavvurların yardımı ile
muhayyilemin yarattığı bu müstesna beldenin fevkalarz haşmet ve letafetini,seni
görmeyen bir çok zavallılara ,çılgın ateşin hikayelerimle temin ederek
muhitimde sana karşı derin emeller, iştiyaklar uyandırıyordum. Bu çılgın aşkımın
isyan ettiği dakikalarda kaç defa hülyalarımın vefasız izlerine kapılarak,lacivert
boşluklara atılmak, beyaz köpüklerinden bir istinat, bir vefa umarak, yeşil
sahillerini kucaklamak için çırpınmıştım. Aziz toprak,bilmiyordum ki;senin en
  asil çocukların böyle hicranınla ağlarken bütün âlem de sana haris, tamahkâr
gözlerini  dikmiş,bekli asırlardan beri seni bizden ayırmak için
uğraşıyorlar. Ufuklarının arkasında beni senden ayırmak için muzlim, korkunç
pençelerin uzandığını hiç bilmiyordum.saadet ne kadar sürdü?Pek,pek
az.İşte,senelerden beri seni kayıp etmek tehlikeleri karşısında kaçıncı defadır ki
çırpınıyorum, titriyorum. Ben şimdi kutsi harabelerde yalınız mersiyelerine
ağlayan
“Danyal” gibi mabetlerimizin hazin enkazı üzerinde ateşli gözyaşlarımla
matemlerimi kaydediyorum.
               Yarabbi! Gündüzlerin manidar ayanından,gecelerin vahşi sükûtundan
ürküyorum; ufuklar simsiyah! Bu sükûn ve zulmet arkasında mukadderatımızı çizen meşum ellerin hazırladığı yıldırım senin yaralı kalbin üzerinde bugün feci tarraka ile patlamasın?”
               Aziz vatan; beşiğimiz sendin,mezarımız yine sen olacaksın.İşte ben sabit,en ilahi bir iştiyakla öndeyim,o meşum günü görürsem hodgam
 ve sefil ellerde,son ve müthiş intikam alacağım.o zaman şad ve sakin bir ruhla,serin yeşil kalbinde müebbeden uzanarak eczalarım yine sana karışırken beni artık sefil beşerin hiçbir  kuvveti senden ayırmayacak.
                Mezarımın üstünde yetişen çiçeklerde gizlenen ruhum öksüz ve hazin kuşlarına bu ulvi macerayı fısıldarken önümüzden geçen yabancıların muzlim varlıkları bu gizli,ruhani müşafehenin ulviyetinden sarsılacak,senin kalbinden cebren ayırmak istedikleri vefakâr çocuklarından birinin sana ebediyen ağlayan mezarı karşısında onlar,her zaman bu memleketin gasıbı olduklarını anlayarak titreyecekler,ürperecekler,ruhum onların bu zelil idraki karşısında memnun ve şad,göklere yükselirken Allah’tan sevgili çocuğunu yine sana kavuşturmak için dua edeceğim!”       SULTAN AHMET MEYDANINDAKİ MİTİNG.
                                13 Aralık 1920,Salı
                   Nakiye Elgün,Muallimler Cemiyeti Başkanı.
                    “Elislam, ey altı asırlık muazzam tarihi mefahirle dolu büyük bir imparatorluğun,büyük camileri önünde toplanan İhtiyar,Genç,Kadın ve çocuklar!Bugün büyük bir felaketi milli,ye karşısında azim ve imanla dolu Türk Kadınlığının bir ferdi sıfatıyla huzurunuza geliyorum.kardeşler sabrımız istihfaf ediliyor,vakarımız istihkar olunuyor.En sarih hakkımız alınabilir sanılıyor.Türkler hakka tecavüz etmez,fakat hakkına da tecavüz ettirmez bir millet olduğunu anlatmak lâzımdır.14 aydır bekliyoruz.bu uzun intizar anında efk3arıumumiyelerinde lehimize cereyan hasıl olan milletlere deyni şükranı ifa etmekle beraber sair milletlerin hakkımızda bu kadar kaahirane davranacaklarını ,ta can evimizden vuracaklarını hiç zannetmiyorduk.İslam âleminin binlerce sene kalbinde sevgisini yaşattığı ana vatanı olan Anadolu’nun üstünde elem,iftirak bulutları uçuyor,İzmir’i,İstanbul’u idari ve siyasi noktainazardan vermek bizim için kabul değildir.Kadın âlemi bu sevgisini İstanbul’un kapılarında,Çanakkale muharebelerinde evladının sinelerinden siperler teşkil etmekle isabet etti.
               Efendiler;size memleketin bir kadını sıfatiyle hitap ediyorum.fatih’in,Yavuz’un,Süleyman’ın mezarını ,ecdadının ulu âbideleri olan camileri,,türbeleri bırakıp çıkacak içinizde bir erkek var mıdır?Ben tasavvur etmiyorum.Çıkmayacaksınız, bırakmayacaksınız.biz de daima sizinle beraber olacağız,yanınızdan,önünüzden ayrılmayacağız.hayatından ziyade sevdiği evladını vatan sevgisine feda eden kadınlarımızın can ile sevdiği İstanbul için canını feda edeceğine elbette inanırsınız.beş asırdan beri  saltanat ve Hilafeti Osmaniye bütün âlemi islamı himaye İstanbul’dan ifa ve icra edilmiştir.bugün bütün küreyi arz üzerinde milyonlarca Müslüman âlemini kendine raptedecek Osmanlı Hilafetinden başka bir şevket olmadığı gibi İstanbul’dan başka da bir makarrıhilafet olmayacaktır. Haktan başka bir kuvvet tasavvur etmeyen bizler, Allah’ın lütuf ve himayesine istinat davamızdan vazgeçmeyeceğiz. Eğer, Avrupa zaman, zaman dost ve müttefik addettiği tarihine düvelimuazzamadan olduğunu kabul ve kayıt ettiği Türklerin son zamanlarda duçar oldukları elim felaketleri kâfi addetmeyerek sabır ve tahammüllerini ölçmek isteyecekse Türkler de tahammülleri üzerinde ölçülebilecek mesafe kalmadığını ve artık Türklerle meskûn araziden bir karış bile vermek kabil olmadığını ispat edecektir. Önümüzde açık iki yol var: Biri tarihimize,şanımıza devam etmek;diğeri gözlerimizle beraber tarihimizi de kapayıp ebediyete götürmektir!”
                       KONUŞMACI KADINLARIMIZ HAKKINDA KISA BİLGİ.
                   1*Halide Edip(Adıvar),(1884/1964)İstanbul doğumludur. Amerikan Kız Koleji mezunudur.1918/1919 yıllarında;İstanbul Darülfünunda Batı Edebiyatı profesörlüğü yapmıştır.Ünlü Türk matematikçisi Salih Zeki Bey ile evlenmiş,ondan olan  iki erkek çocuğu yaşayamamıştır.Çıldırarak ölen Salih Zeki beyden sonra Dr.Adnan Adıvar ile evlenmiştir.Anadolu’ya geçmiş,Amerikan Mandacılığını savunmuştur.batı Cephesi karargâhında Kurmay Binbaşı Muharrem Mazlum İskora’nın emrinde onbaşı rütbesiyle çalışmıştır.İzmir alındıktan sonra,Mareşal Gazi Mustafa Kemal’in pelerini kendisine armağan edilmiş ve başçavuş rütbesiyle de terhis edilmiştir.Siyasi anlaşmazlık nedeniyle Eşi ile birlikte Batıya gitmiştir.Türk’ün Ateşle İmtihanı adlı eserini önce İngilizce yayımlamıştır.1939 yılında yurdumuza dönmüşlerdir.Dr.Adnan Adıvar,batı’da İlim ve din adlı kapsamlı bir kitap yazmıştır.Kısa süre Milletvekilliği de yapmıştır.1963 senesinde,Sultan Ahmet Meydanındaki büstü parçalanmıştır.Sinekli bakkal romanı Abdülhamit dönemini anlatmaktadır.
                   2*Asker, Münevver Saime;21 Mayıs 1951’de konya’da vefat etmiştir. Kadıköy mitinginden sonra tevkif edilmiştir.Anadolu’ya kaçarak kurtulmuştur.Ulusal Kurtuluş savaşımıza katılmış ve yaralanmıştır.İstiklal madalyası sahibidir.Konya ve İstanbul’da edebiyat öğretmenliği yapmıştır.
                   3*Nakiye Elgün (1882/23 Mart 1954),Toplumla ilgili çalışmalar yapmış,öğretmenlik,okul müdürlüğü ve milletvekilliği yapmış,Milli Eğitim Bakanlığındaki çalışmaları nedeniylede “Fazilet” ödülü almış Aydın bir Türk Kızıdır.
                   4*Şüküfe Nihal(1892/25 Eylül 1972),Hikâyeler, romanlar ve şiir kitapları yazmış bir edebiyat öğretmenimizdir.
                       Söylevlerde kullanılan yabancı sözcükler.
                   1*Amil:Yapan,yaptıran,Vali,
                   2*Ateşin:Ateşli,ateş gibi.
                   3*Pişüva: Başkan, Lider.Pişivegan:Başkan.
                   4*Seddetmek: Set çekmek, kapatmak.
                   5*Zemmetmek:Kötülemek.
                   6*Kavi:Muhavim,sert,dayanıklı.
                   7*Müteellim:Ağlayan,acıklı,elemli.,acıyan.
                   8*Müşahhas:Görülen,elle tutulan,somut.
                   9*Muazzez: İzzet ve şeref sahibi.
                  10*Mergup: İstenen,sevilen.
                  11*Mergubesinin: Sevilenin, istenilenin.
                  12*Maada:Ayrı,ayrık.
                  13*Nihal:Filiz,taze sürgün  fidan.
                  14*İştiyak: Özleme, çok göreceği gelme,hazla.
                  15*seceahat: Kahramanlık,yiğitlik.
                  16*Necip: Temiz.
                  17*Halas: Kurtuluş.
                  18*Vakar: Onur
                  19*Mai: Mavi.
          20*İhsas:Hissettirmek,  açığa vurmak.                                                                                                                                                                             
                  22*İzharı sevk: İdare etmeyi  ve yönetmeyi göstermek. ve istemek.
                  23*Hazirun: Hazır bulunanlar.
                  24*İftiras: Zorla bir yere girme,yıkma.
                  25*Cebir: Zor ve şiddet kullanmak.
                  26*Terennüm etmek:Söylemek.
                  27*İstihfaf etmek: önem ve değer vermemek.
                  28*Duçar olmak:Yakalanmak,bulaşmak,tutulmuş olmak.
                  29*İstihkar etmek:Hakaret etmek.
                  30*İstihfaf etmek: Önem vermemek, hafife almak, hakir görmek.
                                                           Ostüzü.

               


                                                                                                                               


                                                                                                                                  
                                                                                                                             


                                              
OSMAN TÜRKOĞUZ
İzmir;13 Aralık 2012
            İleti Yazım.      
                        KADINLAR;PEYGAMBERLERİ DOĞURURLAR,CEHENEM EHLİ SAYILIRLAR.HÜKÜMDARLARI DOĞURURLAR CARİYE VE KÖLE OLARAK SATILIRLAR.iMAMLARI VE DİN ULEMALARINI DOĞURURLAR,CENNETTE YETMİŞ İKİSİ ,KUMA OLARAK GILMANLARA VE HURİLERE KATLANIRLAR.POLİTİKACILARI DOĞURURLAR,İFFETLERİNİ BİR BEZE BAĞLARLAR.VALİLERİ DOĞURURLAR,ÖLÜME UĞURLANIRLAR.BEN;KADINLARIMIZI AŞAĞILAYAN VE ONLARI KÜÇÜK DÜŞÜREN HER BİR SÖZÜ,KAYNAĞI NE OLURSA OLSUN,ŞİDDETLE VE NEFRETLE REDDEDİYORUM.VE BU YAZIMI DA;29 EKİM,10 KASIM VE 13 ASRALIK kAHRAMANLARI TÜRK KADINLAERINA ARMAĞAN EDİYORUM.

                               ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞINDA;
                                   İSTANBUL MİTİNGLERİNDE
                                       TÜRK KADINLARI
            Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal ,CHFIRKASININ  Üçüncü büyük Kongresinde;Otuz altı buçuk saat süren ünlü Söylevine şöyle başlamıştı:
            “ 1919 senesi Mayısının 19’uncu günü Samsun’a çıktım.Vaziyet ve Genel Manzara şöyleydi:Osmanlı Devletinin dahil bulunduğu grup Harbi Umumide mağlup olmuş.Osmanlı Ordusu her tarafta zedelenmiş,şeraiti ağır bir mütarekename imzalamış….”
            “ORDUNUN ELİİNDEN ESLİHA VE CEPANESİ ALINMIŞ VE ALINMAKTA…” 
            13 Aralık 2012: ANITKABİR:
            “Kadirbilir Türk Halkının her gün artan bir sayıda beni ziyarete gelmelerinden, ülkemizde ve ülkümüzde çok fena şeylerin tezgâhlandığını anlamış durumdayım.Vaziyet ve Genel Manzara şöyledir:Beni ve bu ülke uğruna can ve kan vermiş Kahramanlarımızı inkâr edenler,vatan hainlerimizi öne çıkartarak heykellerini dikmişler.Osmanlıyı Sevre götüren bataklığı Türk toplumunun başına musallat etmişler.Sevr sürecinden daha vahim,bölünme ve parçalanma ve dahi Türkiye Cumhuriyetini yok etme sürecinde de bir haylice ilerleme kaydetmişler.Kayramanlarımız,üstün nitelikli Komutanlarımız ve aydınlarımız ibretiâlem bir hukuk ile esaret kamplarına doldurulmuş,Cumhuriyetimizin yaratmış olduğu ekonomik ve sosyal değerler Dahili ve Harici Bedhahlara peşkeş çekilmiş,Yargı,yasama ve İcra bir tek adamının tekeline sunulmuş.Ordumuzun elinden Komutanları ve yetkileri alınmış,ahlak ve yasa dışı eylemlerle Halkımız üzerinde bir korku imparatorluğu kurulmaya çalışılmış.Tüm bunlar,Türkiye Cumhuriyetini tasfiyeye yönelik eylemlerdir.unutmayınız ki Polatlıya kadar geri çekilmiştik.Unutmayınız,size kurtuluş ve şahlanışın formülünü de vermiştim:MUHTAÇ OLDUĞUNUZ KUDRET DAMARLARINIZDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR!”Bir Milleti yıkmaya karar verdiler miydi,onun elinden önce Subaylarını ve ORDUSUNU ALIRLAR.Kadınlarınızı izleyiniz!”
            Kendi ordusunu taşıyamayan uluslar;başka ulusların ordusunu taşımak zorunda kalırlar!”Publio Cornelio Tacito(MS:55/117)
            Bir toprak parçasını Vatan yapan;o vatanı da cennet yapan kadınlarımız yaratmış olduğu değerlerin sessizliği içindedirler.Bendeniz,üşenmeden Ulusal Kurtuluş savaşımızda;yapılmış olan İstanbul Mitinglerinde konuşan kadınlarımızın hamaset dolu söylevlerini yazdım.Okuması da sizden olsun.SAYGILARIMLA KALANIZ ve TÜRK KADININ ADINI HEP SAYGILARLA ANINIZ:
            Mondros’tan sonra;Müttefiklerin Osmanlı devletine karşı tutacakları parçalama ve Türk Ulusunu tarihten silme planı anlaşılınca,İstanbul’daki Yüksek Okul Öğrencilerimiz ve Vatan sever aydınlarımız,izlenecek mücadele yolunu şöylece kararlaştırmışlardı:Kemal Arıburnu,İstanbul Mitingleri.S.9
                        “GENÇLİĞİN TEKLİFLERİ:”
            “Müttefikan bütün Gençler namına Servet Bey, şu teklifleri serdetti:
            1*İşgali protesto
            2*Vazifesinin kutsiyetini bilerek, âmil olacak bir kuvvet,bir talebe heyeti teşkil etmek.3*Müderris ve Muallimleri pişüva görmek.Haşiye:Pişüva=Önder,lider.
            4*Milletin vicdanı için hakiki seferberlik ilân ederek, hudutta,içeri girmişse orada mücadele etmek.
            5*Mektepleri seddetmek…”
            Darülmuallimin fikri: 
            “Darülmuallimin namına iradı nutuk eden efendi dedi ki:”Biz,heyecanlarımızı ya vatana parçalar zammettiğimiz,ya  vatandan parçalar ayırdığımız zamanlara saklarız.Bunla İzmir meselesinin mühim olmadığını söylemiş olmuyorum,hiçbir şey ayrılmamış bile olsa öyle şerait vardır ki müstakil bir millet için icabında esir olmamak üzere         kuvvetlerini istimal lâzımdır.Bu vesile ile,başlaması tabii olan mücadelenin başına Darülfünunun geçmesini ,bunu darülfünun dimağının idare etmesini isterim.Halk zaten kendi yapıyor.;Fakat bilhassa Muallimler ,sahai tatbikiyesi Anadolu’da olmak üzere daha evvel idare almalıdır.Bu devletlere protesto yapmakla iktifa etmeliyiz.,vilayetlerimize telgraf çekiyorlar,Darülfünun da asıl ahaliye karşı ihsası  mevcudiyet etmesi lâzımdır..”
            Tıp Fakültesi:
            “Tıp Fakültesi namına irat edilen nutuk, bir numuneyi hamasetti.”kan dökerek kahramanlıkla ölmeyi tercih ediyoruz.Miting istiyoruz,umum darülfünunlara ,âlemi insaniyete hitap edilmesini istiyoruz…”Dedi.
            Hukuk Fakültesi.
            “Hukuk Fakültesi maddi ve manevi teşkilatı yapmış,diğer teşkilatlarla mesaiye hazır olduğunu  söyledi ve protestoya iştirak etti..”
            HANIMLAR
            “İnas Darülfünunu  hissiyatını nezih bir dille izhar etti.Dedi ki:”Biz de,sizin kadar,belki  daha ziyade müteellimiz.Teşebbüsatınıza  en kavi  bir imanla iştirak ediyor ve şu hakikati isma etmek istiyoruz:
                        kim demiş bir kadın küçük şeydir?”                                                                                                 Bir kadın belki en büyük şeydir!”Hamiş: Bir Türk Kadını Kara Fatmadır, Zübeyde Anamızdır.Cephemize cephane taşırken Bebesi,kendisi ve öküzleriyle donarak ölen Kahraman Şerife Bacımızdır.Ostüzü.
                        Halk arasından bir zat
            “Bu aralık hazirundan bir zat söz aldı ve halk arasından biri sıfatıyla heyecanlı bir an yaşattı:
            “Oyalanmak devresi değil,gelen telgraflar vazifenin ehemmiyetini işaret ediyor.İzmir hazırlandı,fakat taarruz etmedi.Onlar taarruz ettiler.İstanbul’da da hiçbir şeye sebebiyet vermeyiniz…”Diye haykırdı.
                       Ordudan bir zabit
            “Orduya mensup bir zabit olarak kürsüye gelen zat;aç,sefil,kör,topal kalan zabitler karşısında hiç meyus olamayan  ordu mensuplarının vatan için ölmeye hazır olduklarını söyledi:”Siz,bizi cani,katil gibi ithamlardan tenzih ediniz!” Dedi  
                                                                                                                                            FATİH MİTİNGİ,19 Mayıs 1919 Pazartesi                                                                   
        
              Elli bine yakın halk, Belediye Dairesi önünü hınca hınç doldurmuştu. Hitabet kürsüsüne Siyah zemin üzerine Beyaz  Ayyıldızlı bayrak keşide edilmiş idi..İlk sözü Halide Edip(Adıvar) adlı  Hanım aldı:”
            “Müslümanlar,Türkler,Türk ve Müslüman bugün en kara günü yaşıyoruz.Gece,karanlık bir gece.Fakat insanın hayatında sabah olmayan gece yoktur.Yarın bu korkunç geceyi yırtıp müşâşâ bir sabah yaratacağız.Yalınız ışık geldiği vakit hayatı karşılayacak,karşılayabilecek insanlar  halinde bulunalım.Millet iyi ve fena günler gördü.Günah dakikaları ve şanlı dakikalar yaşadı.Fakat kardeşler,bugün ufak günahlarımızın üzerine öyle ateşin  bir kan akmıştır ki,bu kan  bütün dünyanın günahını yıkayacak kadar temiz ve mebzuldü.(heyecan ve  galeyan).O kan bizim vazifemizi tayin etti,bize bir vazife bıraktı.”
               “Hanımlar, bugün elimizde top, tüfek denilen alet yok, fakat ondan büyük, ondan kuvvetli  bir silahımız var:Hak ve Allah var(Alkışlar).Tüfek ve top düşer,hak ve Allah bakidir,kalbimizde aşk ve iman ,milliyet duygusu var.Biz dünyada  millet sıfatına lâyık  bir millet olduğumuzu,erkek,kadın hatta çocuklarımıza kadar ispat ettik.Bugün memleketimiz taksim tehlikesi karşısında adım,adım adeden kendi durumundaki milletleri başımıza efendi yapmak istiyorlar.Bugün İzmir,yarın Konya,öbür gün İstanbul ,sonra Müslüman dünyasının olan Türk susturulmuş olacaktır.                                                                                 Buna karşı ne silahımız var.Kurşun,top,bomba…Bir top bebelerimizi öldürebilir..Bizim bundan da kavi silahlarımız var,topun yüzüne tüküren milletlerin ruhu bizde de var.sesimizi mutlak dünya işitecektir.İşitmek ve işittirmek için bugün  kuvvetli ve metin bir millet halinde bulunmalıyız.bugün Türkler arasında milli davalarını halledinceye kadar ,nasıl kurunu vustada haftada üç gün Allah mütarekesi yapışırsa öyle  Allah mütarekesi akdedilmelidir.”
                  “Arkadaşlar, Müslümanlar, Türkler,bugün buraya toplanan şu Halk kitlesinin bir tek isteği var;o da en tabii haklarının kendisinden alınmamasıdır.İsteyeceğimiz basit,yüksek ve ulvi bir haktır.Bizim sözümüzü onlar dinlemeyebilirler,fakat biz padişahımızdan bize babalık etmesini rica ederiz.Biz,erkeklerimizle beraber milletin kalbinden gelen en kuvvetli,en akıllı,en cesur milleti en çok temsil edecek bir kabine isteriz.Padişahımıza halkın hissiyatını tebliğ eder ve deriz ki:İşte kara bir gün yaşıyoruz,bugün herkes susmuştur.Bugün Türk ve Müslüman padişahın etrafında toplanmıştır.”
                     Hanımlar,Efendiler;bugün bunun Beş bini kadar bir miting de yapmış olsak bir semeresini göremeyiz.Fakat yarın var,çocuklarımız var.Buradaki Türk,Müslüman âleminin kalbidir;siz düştüğünüz zaman bir çok şey de düşecektir.Kadınlar,silahsız ve zayıf,fakat kalbi gayet metindir.bütün âlem’i İslam hep kardeşimizdir.Bundan dönen Türk Kadını değildir.Yaşasın Milletimiz!”
                     MELİHA HANIMIN NUTKU
                      “İslamlar, Bin tarihinden beri müzmin bir hastalığa tutulan sevgili vatanımız,yüz seneden beri hali ihtizarda  yaşıyordu.Fakat bugün ey Türk Saffet ve şevket ile yaşayan şark yıldızı sönmek üzeredir.Yedi asırdan beri payidar olan bu mukaddes binayı devletimiz gözlerimizin önünde yavaş,yavaş çöktürülüyor;fakat bu koca devlet yıkılırken öyle bir tarraka ile devrilmelidir ki o metin ve rain binanın çatırtısı cihanı sarsmalı,bütün insaniyeti titretmelidir.Bu enkaz altında yalınız bu milletin erkekleri değil,kadınları da ezilecektir.Hem onların hassa ve nazik vücutları bu müthiş felaket altında daha çok müteessir olacaktır.Hiç şüphesiz ki bütün felaketlerden sonra devletimin ilk avazei inkirazı olan sevgili İzmir’imizin uğrunda mukaddes ve kıymettar vatanımıza feda olarak ölmek ulvi bir şeydir.”
                    “bütün felaketlere  tahammül  ederek yaşamak daha büyük bie fedakarlıktır. Evet,zihnimiz yalınız bir gaye ile meşgul olarak ona yetişmek için yalınız o gayeti hedef  ittihaz ederek yaşayalım.Eğer lâzımsa onun için ölelim.Biz,işte aranızda bulunan Gençler sevgili milletinin ,mukaddes vatanının biran yüzünün güldüğünü görmeyen ,doğduğu günden beri kan,alev,barut, ölüm ve karanlık içinde yaşayan ,vatanı için  böyle bedbaht nesil,emin olunuz ki vatan ve millet refahının yalınız kelimelerini işiten  ve onun her saadetin fevkinde olduğunu  tasavvur eyleyen genç evlatlarınız,senelerden beri çektikleri felaketlerden bıktılar.İşte yine bu kadar acılara tahammül  edip bizim nail olamadığımız saadete,bizden sonraki neslin nail olabilmesi için fedakârlık edip yaşamak istiyoruz.Evet,vatanımızı kurtarmak için  yaşayacağız.Kuvvetle iman ediyoruz ki,büyük Allahımıza sığınarak ,cebir ile alınan bir hak elbette iade edilecektir.”  
                                 ÜSKÜDAR,DOĞANCILAR’DA YAPILAN MİTİNG
                                             (20 MAYIS 1919 Salı)               
                        Sabahat Han’ım, Asri Kadınlar Cemiyeti Namına.
                  “Ey muhterem talihsiz ahalimiz;dün muazzam Fatihimizin yüksek ve muhteşem minareleri altında ecdadımızın ruhlarından yükselen tekbirleri duyarak bir vaz’ı huşû ve hürmetle toplanan ,ağlayan 50.000feryada bugün de yeni sesler yeni avazeler karışıyor.Biz,tahayyül ettiğimiz Asri Kadın Cemiyeti Şahsiyeti mergubesinin de bu seslerin derinliklerinde gür ve kuvvetli bir hak olduğunu söylemek istiyorum.Çünkü hepimiz aynı elemle,aynı kederle malulüz ,Hepimiz gasp olunan bir hak karşısında yaşıyoruz.Fakat bugün en çok biz kadınlar o anneler,kardeşler bedbaht memleketimizde sükûn ve istirahatla yaşama hakkını kazanmak için ailelerimizin kıymetli vücutlarını birer,birer kaybederken bile bu kadar keder duymuyorduk.Evet vatanımızın halasa kavuşması için o muhterem şehitleri veriyorduk.Fakat şimdi ne oldu?Bütün bu fedakarlıklarla beklenen,istenen hak ta görünmüyor.Bunun için dökülen kanlara da hürmet edilmiyor.İşte hayatı,ruhu Türk olan İzmir’i de bugün Yunanlılar aldılar.Belki yarın da sinemizden bir şey ,kalbimizden bir hayat koparır gibi,birer,birer Konya’mızı,Bursa’mızı,hatta evet,bütün güzellikleriyle nazarları celbeden çok sevgili İstanbul’umuzu da isteyecekler. O zaman bu hayatımıza zehirli tırnaklarını takıp,her fırsatta bizi biraz daha ölüme yaklaştıran bu kahir kuvvetler karşısında yine böyle sükûn ve tevekkül ile mi yaşayacağız?Ben buna hayır diyorum.Biz kadınlar bu hak cihadında en önde olacağız ve medeniyete riyalar söyleyen varlıklara her zaman lânetler.Lânetler. Lânetler…”
                      Naciye Han’ım’ın Nutku.
                  “Necip Türk ve Müslüman kardeşler,biz tarihin,belki arzın şahit olmadığı ihtilali bir inkılabın zavallı,Kara bahtlı yavruları,bedbaht evlatlarıyız.Dört kanlı savaşın matemli mersiyesini bile bize çok gören medeni insanlar son darbeleriyle can evimizi yaraladılar.Fakat büyük bir ekseriyeti hayata sahip olan İslamlar bu kadar haksız,bu kadar şeni bir tagallübün intikamını beşiklerden mezarlara kadar taşıyacaklardır.İzmir;mülkümüzün tarih hayatından.coğrafyasından silinemez.Çünkü,onda asırlarca yaşıyan Türk hâtıralar,Türk âbideleri,tamamıyla Türk zeybekleri,,anaları var.ona sahip olmak isteyenler bu canlı âbideyi hakimiyetleri altında yaşatmazlar.Muhterem kardeşler,biz eğer vatanımızın kanlı yaralarına bir insicam ve tesanütle sarılır,onun tedavisine kırılmaz bir azim,dönmez bir sebatla koşarsak bütün bu yüksekliklerin maverasında titreyen ak,adalet müzahirimiz olacaktır.Düşününüz,siz bu cidalde yalınız değilsiniz.Arkanızda yanık bağırlarıyla,yaşlı kederleriyle koşan,yetişen kadınlar,analarınız,kardeşleriniz,evlatlarınız var.Yaşasın millet ve bütün âlemi İslam!”
                                    KADIKÖY MİTİNGİ,22 Mayıs 1919Perşembe
                                                                                                                                                                                                                                                              
                            Münevver Selma(Asker)Han’ımın Nutku.
                  “Heyecanlarımız,kanlarımız döndürülse bile göğsümüzde milliyetten yapılmış bir kalp var ki onda yabancının,bir düşmanın ne ihtirası ,ne korkusu yaşar.Onun semalarını kaplayacak ancak havay’ı istikbaldir.ben kendimi hürriyeti gasp edilmiş bir milletin kızı tutarak istikbalime nasıl yürüyeceğimi söyleyeceğim,bu beyanatım kollarımız bağlamak isteyenler için dikkate şayan olmalı..oğlum bana,”ben neyim?”Diye ilk sorduğu gün ,ona semalardan haykıran bir melek gibi”Büyük Tarihli bir Türksün!”Diye hitap edeceğim,bunda bu ses  onun ruhunda ne fırtınalar koparacak,ninnisini söylerken.bu günleri yanık sesle ruhuna söyleyeceğim.Ona Büyük Türk ırkının şarkılarını terennüm edeceğim,kundağına mimarların yaptığı  âbideleri işleyeceğim,masallarda Fatihleri,Yavuzları anlatacağım.mendilinde,kitabında,cüzdanında,fesinde hep”izmir” görecek.olur ki ona babamdan kalan altın fatihalı kılıncı,rafta sarılı duran bayrağı bir miras olarak vereceğim ve kulağına gizli bir vasiyet söyleyeceğim:işte o günden itibaren galiplerin taktığı zincirler çözülmeye mahkûmdur.Çünkü o gün oğlumun kalbine ektiğim hürriyet çiçekleri açacak,kızıl isyan olarak taşacak,sulhü müebbet düşünenler ,bize indirilecek darbenin aksisedası yarınki insanlığın sükûnetini muhakkak ihlal edecektir!”
                             HALİDE EDİP(Adıvar)Han’ımın Nutku.
                      “Müslümanlar,Türkler,Müslüman ve Türk dünyası en siyah bir matemle dalgalanıyor.Bugünkü heyecan emin olunuz ki Müslüman âlemini bir dalga gibi sarsıyor……Biliniz ki küçük görülen Türkiye ve Türkler Müslüman dünyasının başıdır,kalbidir.Türklere indirilmek istenen darbe bütün Müslüman dünyasının kafasını koparmak içindir.Emin olunuz ki,Harbi Umumide bir çok Müslüman düşmanlarımızla  beraber kan döktük.Galiçya’da,Çanakkale’de Irak’ta makamı hilafete karşı harp ederken onlar adalet içinde ,beşeriyet için harp ettiler ve öldüler.Emin olunuz ki aklandılar……Bugün aldanmayalım.hissedilen bir heyecan var.Bunu söndürmek için icat edilen yalancı haberlere inanmayalım./İnanmıyoruz sesleri/daha dün âlemi titreten Almanya.bugün başı önünde geziyor.Kendilerinin olmayan toprakları âleme tevzi etmek isteyenler,hakkın sadası önünde eğilecekler ve hakkı teslim edeceklerdir.Dostu Venizelos’a bir hediye veren Mösyö klamanso’nun arkasında milletlerin hak ve adl için harbetmiş bir Fransız milleti vardır.Yunan parasıyla çıkan Fransız gazetelerinden bir kaçından maadası bütün bu hareketleri şayanı takbih buluyorlar.Türk milletini ve Türkiye’yi parçalamak isteyen Loyt Corc’un arkasında bir İngiliz milleti vardır.Klamanso ve Loyt Corc ve bunlardan mürekkep olan dörtler meclisinin arkasından uyanacak ,emin olunuz,büyük harpler vardır.
                  Dün,İstanbul’a gelmek isteyen bir çarlık vardı.o Çarlığın yerlerinde bugün  yeller esiyor.Niçin?Biz,o Çarlığın nefesini Çanakkale’de boğduk.Burada devrilen yalınız Çarlık değildir.Adaletsizliktir..Bu adaletsizlik muvakkattir.Belki de biz adaletin geldiğini görmeyeceğiz.Fakat o geçikmiyecektir.Bütün adaletlerin üstünde bir adaleti ilâhi vardır ki o gelecek ve bütün milletleri sarsarak üzerinden geçecektir.Zinhar heyecanlarınızı unutmayınız.Yarın dünyanın son tarihi perdeleri oynandıktan sonra Türkler ne yaptı diye bize bakacaklardır.Ve bizi Çarlığı boğup adaleti kurtardığımızdan dolayı alkışlayacaklardır.Milletin üzerinde hâkim olan adalet,Türk milleti,nihayet senin de hakkını verecektir.”
                                   SULTAN AHMET MİTİNGİ.23 Mayıs 191,Cumartesi.    
                                     Halide edip(Adıvar)Han’ımın konuşması.                                      “Kardeşlerim, evlâtların;”
             “Ruhu göklerde olan yediyüz senelik şanlı tarihimiz
Bu minarelerden bugün Osmanlı tarihinin faciasını seyrediyor.Bu
bu tarihi meydanda  zafer alayları tertip eden ecdadımızın ruhu bizi
seyrediyor.Dünyaların öbür ucuna at süren namaglup erlerin evlatları
önünde ben baş eğiyor ve yemin ediyorum:Ben Müslüman tarihinin
Bedbaht bir kızıyım. Bugün de dünkü kadar kahraman ve talihsiz
Türk milletinin anasıyım. Millet namına ecdadımızın bizi seyreden
ruhlarına yemin ediyorum.Bugün kolları kesilmiş olan Türk’ün
kalbi,eski cesaret ve şecaatini kaybetmemiştir.Yemin ediyorum
ki:Osmanlı sancağına,tarihine hıyanet etmeyeceğim.Allah’a,hakka,
Milletin ilâhi hakkına dayanan Türk milleti, bütün Müslüman ve Türk dünyasına
ilan ediyorum………..”
               
                   “Türklere zalim diyenler öyle günah işliyorlar ki, tarihin karşısında
onların günahlarını, bütün denizlerin tükenmez suları bile

yıkayamayacaktır.Bugün karşınızda yükselen ses,Müslüman kardeşlerin sesidir.
Esaret boyunduruğu can damarlarına geçmiş olan milletler bizim felaketimiz
karşısında gür sesleri ile bağırıyorlar Ben,kardeş Müslüman
dünyalarına sizin namınıza hitap ediyorum; davamız şudur: Zaten elinden
Tutanları  kalmayan, ellerini,bacaklarını kaybede gazilerimiz,şehitlerimiz namına
davamızı ilan ediyorum. Bu davam da Türkiye’nin hak ve
istiklalidir.Türkler,Türkiye’nin ebedi hakkına asla dokundurmayacaklar, yarın
hakkın mahkeme’i Kübrası
önünde
zalimlerin hepsi mahkemeye çekilecek ,onlara bizim kanlarımızı
döktürdünüz diyecekler.işte kardeşlerim,işte evlatlarım, davanızdan
kaçmayınız.O gün size hak verecekler,bugün iki dostunuz vardır:Birisi
kalbi,mabetleri bizimle beraber  olan Müslüman dünyası;birisi zalimleri
yakasından sürükleyecek hak sahibi büyük
milletlerdir.Kardeşlerim;evlatlarım!Osmanlı toprağında böyle muazzam,böyle
büyük tarihi bir gün belki bir daha idrak etmeyeceğiz.Evlatlarım!Öyle bir gün olur
da bir daha toplanamazsak, içimizde ölenler olursa, Türk’ün istiklal bayrağıyla
mezarı üzerine geliniz.Eski tarihimizin,bu muazzam minarelerin bahşettiği
tarihimizin en asil, en terbiyeli vakarımızı asla unutmayacağız!Yemin
ediniz!(Vallahi sesleri).      
      Yedi yüz senelik minareler, mai semalarıyla bize baktığı bu günlerde Osmanlı
bayrağı,Osmanlı hakkı için can vermekten çekinmeyeceğinize yemin
ediniz!(Vallahi sesleri)
                               İKİNCİ SULTANAHMET MİTİNGİ
                                         30 Mayıs 1919Cuma.
               Şükûfe Nihal(Başar)Hanımın konuşması.
         “Ey sevgili İstanbul,güzel vatanım;alil talihsiz toprağım;seni kayıp etmek
Korkusunun ruhuma yaptığı derin zehirnâk acıyı bilmem bununla kaçıncı defadır
duyuyorum! Ve bu pek feci ıstırap içinde son ve ilahi bir ümitle Allah’a
yalvarıyorum ki,bu elemler artık senin için duyduğumacıların en sonuncusu,fakat
Sana ebedi malikiyetimizin ilk müjdecisi olsun.Muazzez memleket ,sen
uzaktan,uzağa duyulan güzelliğin ,şiirin,letafetinle seni hiç görmeyen bu
çocuk kalbi üzerinde ne füsunkâr bir tesir bırakmıştın. Sen, benim için geniş  
efsanevi mevzu olmuştun.Ufak,tefek tasavvurların yardımı ile
muhayyilemin yarattığı bu müstesna beldenin fevkalarz haşmet ve letafetini,seni
görmeyen bir çok zavallılara ,çılgın ateşin hikayelerimle temin ederek
muhitimde sana karşı derin emeller, iştiyaklar uyandırıyordum. Bu çılgın aşkımın
isyan ettiği dakikalarda kaç defa hülyalarımın vefasız izlerine kapılarak,lacivert
boşluklara atılmak, beyaz köpüklerinden bir istinat, bir vefa umarak, yeşil
sahillerini kucaklamak için çırpınmıştım. Aziz toprak,bilmiyordum ki;senin en
  asil çocukların böyle hicranınla ağlarken bütün âlem de sana haris, tamahkâr
gözlerini  dikmiş,bekli asırlardan beri seni bizden ayırmak için
uğraşıyorlar. Ufuklarının arkasında beni senden ayırmak için muzlim, korkunç
pençelerin uzandığını hiç bilmiyordum.saadet ne kadar sürdü?Pek,pek
az.İşte,senelerden beri seni kayıp etmek tehlikeleri karşısında kaçıncı defadır ki
çırpınıyorum, titriyorum. Ben şimdi kutsi harabelerde yalınız mersiyelerine
ağlayan
“Danyal” gibi mabetlerimizin hazin enkazı üzerinde ateşli gözyaşlarımla
matemlerimi kaydediyorum.
               Yarabbi! Gündüzlerin manidar ayanından,gecelerin vahşi sükûtundan
ürküyorum; ufuklar simsiyah! Bu sükûn ve zulmet arkasında mukadderatımızı çizen meşum ellerin hazırladığı yıldırım senin yaralı kalbin üzerinde bugün feci tarraka ile patlamasın?”
               Aziz vatan; beşiğimiz sendin,mezarımız yine sen olacaksın.İşte ben sabit,en ilahi bir iştiyakla öndeyim,o meşum günü görürsem hodgam
 ve sefil ellerde,son ve müthiş intikam alacağım.o zaman şad ve sakin bir ruhla,serin yeşil kalbinde müebbeden uzanarak eczalarım yine sana karışırken beni artık sefil beşerin hiçbir  kuvveti senden ayırmayacak.
                Mezarımın üstünde yetişen çiçeklerde gizlenen ruhum öksüz ve hazin kuşlarına bu ulvi macerayı fısıldarken önümüzden geçen yabancıların muzlim varlıkları bu gizli,ruhani müşafehenin ulviyetinden sarsılacak,senin kalbinden cebren ayırmak istedikleri vefakâr çocuklarından birinin sana ebediyen ağlayan mezarı karşısında onlar,her zaman bu memleketin gasıbı olduklarını anlayarak titreyecekler,ürperecekler,ruhum onların bu zelil idraki karşısında memnun ve şad,göklere yükselirken Allah’tan sevgili çocuğunu yine sana kavuşturmak için dua edeceğim!”       SULTAN AHMET MEYDANINDAKİ MİTİNG.
                                13 Aralık 1920,Salı
                   Nakiye Elgün,Muallimler Cemiyeti Başkanı.
                    “Elislam, ey altı asırlık muazzam tarihi mefahirle dolu büyük bir imparatorluğun,büyük camileri önünde toplanan İhtiyar,Genç,Kadın ve çocuklar!Bugün büyük bir felaketi milli,ye karşısında azim ve imanla dolu Türk Kadınlığının bir ferdi sıfatıyla huzurunuza geliyorum.kardeşler sabrımız istihfaf ediliyor,vakarımız istihkar olunuyor.En sarih hakkımız alınabilir sanılıyor.Türkler hakka tecavüz etmez,fakat hakkına da tecavüz ettirmez bir millet olduğunu anlatmak lâzımdır.14 aydır bekliyoruz.bu uzun intizar anında efk3arıumumiyelerinde lehimize cereyan hasıl olan milletlere deyni şükranı ifa etmekle beraber sair milletlerin hakkımızda bu kadar kaahirane davranacaklarını ,ta can evimizden vuracaklarını hiç zannetmiyorduk.İslam âleminin binlerce sene kalbinde sevgisini yaşattığı ana vatanı olan Anadolu’nun üstünde elem,iftirak bulutları uçuyor,İzmir’i,İstanbul’u idari ve siyasi noktainazardan vermek bizim için kabul değildir.Kadın âlemi bu sevgisini İstanbul’un kapılarında,Çanakkale muharebelerinde evladının sinelerinden siperler teşkil etmekle isabet etti.
               Efendiler;size memleketin bir kadını sıfatiyle hitap ediyorum.fatih’in,Yavuz’un,Süleyman’ın mezarını ,ecdadının ulu âbideleri olan camileri,,türbeleri bırakıp çıkacak içinizde bir erkek var mıdır?Ben tasavvur etmiyorum.Çıkmayacaksınız, bırakmayacaksınız.biz de daima sizinle beraber olacağız,yanınızdan,önünüzden ayrılmayacağız.hayatından ziyade sevdiği evladını vatan sevgisine feda eden kadınlarımızın can ile sevdiği İstanbul için canını feda edeceğine elbette inanırsınız.beş asırdan beri  saltanat ve Hilafeti Osmaniye bütün âlemi islamı himaye İstanbul’dan ifa ve icra edilmiştir.bugün bütün küreyi arz üzerinde milyonlarca Müslüman âlemini kendine raptedecek Osmanlı Hilafetinden başka bir şevket olmadığı gibi İstanbul’dan başka da bir makarrıhilafet olmayacaktır. Haktan başka bir kuvvet tasavvur etmeyen bizler, Allah’ın lütuf ve himayesine istinat davamızdan vazgeçmeyeceğiz. Eğer, Avrupa zaman, zaman dost ve müttefik addettiği tarihine düvelimuazzamadan olduğunu kabul ve kayıt ettiği Türklerin son zamanlarda duçar oldukları elim felaketleri kâfi addetmeyerek sabır ve tahammüllerini ölçmek isteyecekse Türkler de tahammülleri üzerinde ölçülebilecek mesafe kalmadığını ve artık Türklerle meskûn araziden bir karış bile vermek kabil olmadığını ispat edecektir. Önümüzde açık iki yol var: Biri tarihimize,şanımıza devam etmek;diğeri gözlerimizle beraber tarihimizi de kapayıp ebediyete götürmektir!”
                       KONUŞMACI KADINLARIMIZ HAKKINDA KISA BİLGİ.
B                   2*Asker, Münevver Saime;21 Mayıs 1951’de konya’da vefat etmiştir. Kadıköy mitinginden sonra tevkif edilmiştir.Anadolu’ya kaçarak kurtulmuştur.Ulusal Kurtuluş savaşımıza katılmış ve yaralanmıştır.İstiklal madalyası sahibidir.Konya ve İstanbul’da edebiyat öğretmenliği yapmıştır.
                   3*Nakiye Elgün (1882/23 Mart 1954),Toplumla ilgili çalışmalar yapmış,öğretmenlik,okul müdürlüğü ve milletvekilliği yapmış,Milli Eğitim Bakanlığındaki çalışmaları nedeniylede “Fazilet” ödülü almış Aydın bir Türk Kızıdır.
                   4*Şüküfe Nihal(1892/25 Eylül 1972),Hikâyeler, romanlar ve şiir kitapları yazmış bir edebiyat öğretmenimizdir.
                       Söylevlerde kullanılan yabancı sözcükler.
                   1*Amil:Yapan,yaptıran,Vali,
                   2*Ateşin:Ateşli,ateş gibi.
                   3*Pişüva: Başkan, Lider.Pişivegan:Başkan.
                   4*Seddetmek: Set çekmek, kapatmak.
                   5*Zemmetmek:Kötülemek.
                   6*Kavi:Muhavim,sert,dayanıklı.
                   7*Müteellim:Ağlayan,acıklı,elemli.,acıyan.
                   8*Müşahhas:Görülen,elle tutulan,somut.
                   9*Muazzez: İzzet ve şeref sahibi.
                  10*Mergup: İstenen,sevilen.
                  11*Mergubesinin: Sevilenin, istenilenin.
                  12*Maada:Ayrı,ayrık.
                  13*Nihal:Filiz,taze sürgün  fidan.
                  14*İştiyak: Özleme, çok göreceği gelme,hazla.
                  15*seceahat: Kahramanlık,yiğitlik.
                  16*Necip: Temiz.
                  17*Halas: Kurtuluş.
                  18*Vakar: Onur
                  19*Mai: Mavi.
          20*İhsas:Hissettirmek,  açığa vurmak.                                                                                                                                                                             
                  22*İzharı sevk: İdare etmeyi  ve yönetmeyi göstermek. ve istemek.
                  23*Hazirun: Hazır bulunanlar.
                  24*İftiras: Zorla bir yere girme,yıkma.
                  25*Cebir: Zor ve şiddet kullanmak.
                  26*Terennüm etmek:Söylemek.
                  27*İstihfaf etmek: önem ve değer vermemek.
                  28*Duçar olmak:Yakalanmak,bulaşmak,tutulmuş olmak.
                  29*İstihkar etmek:Hakaret etmek.
                  30*İstihfaf etmek: Önem vermemek, hafife almak, hakir görmek.
                                                           Ostüzü.

               


                                                                                                                               


                                                                                                                                  
                                                                                                                             


                                                                                                                             
                                                                                                                             
                                                                                                                                
           








                      

                                                                               
                                                                                                                             
                                                                                                                                
           








                      

Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi