13 Ekim 2012 Cumartesi

830/KORKUDAN KORKMAK!

            OSMAN TÜRKOĞUZ
            osmanturkoguz@gmail.com
            İzmir;13 Ekim 2012

                                   KORKUDAN KORKMAK!
“Bir asker, düşmandan korktuğundan daha çok komutanından korkmalıdır!”SUN-T-ZU,Dolaylı Strateji.
“Bir Mareşali bir Onbaşının emrine verirseniz, sonuç yenilgiden başka bir şey olamaz!”Mareşal Manştaym, Rusya İstila Ordularının Alman Başkomutanı.
Hiçbir şeyden;iftiradan,ölümden,sahte insanlardan,Çatma Adaletten  ve hapislerden korkmayan tek Adam,Türk Silahlı Kuvvetlerinin en Yiğit ve en Büyük Komutanı Teğmen Mehmet Ali Çelebi!Ne korku bilir,ne de korkmaktan korkar!
1970 senesinin Kasım ayının sonlarına doğru; Lozan’dan trenle Besançon’a gelirken,Küçük bir kızın isteği üzerine babası ile de tanışmıştık.Orta yaşlı bir Fransız Centilmeni olan Bey,Fransız Demiryolları İdaresinde İş Müfettişiymiş.Türk Jandarma Subayı olduğumuzu öğrenince,bizimle çok ilgilenmişti.Aklımdan hiç çıkmayan önerilerde de bulunmuştu:”Siz;ülkenize döndüğünüzde,usul gereği komutanlarınıza rapor vereceksiniz.Az gelişmiş ülkelerde siyasi iktidarlar kendilerini sürekli iktidara taşıyacak Alfabetsiz/İn Alfabete/ insanlar yaratırlar.Ve komünizm tehlikesini de bir korku aracı olarak sürekli canlı tutarlar. Komünizmden korkmak,komünizmden tehlikelidir.Biz Fransızlar,Fransa’yı yenen Onbaşı Adolf Hitlerin emrine,komünizm tehlikesi korkusu ile,Ruslara karşı savaşmak üzere iki tümen Fransız askeri vermiştik.Korkudan korkmayı unutmamalısınız!”Demişti.Ben,uzun süre bu yargının etkisi altında kalmıştım.Sonra da uzun,uzun düşünmüştüm.Tarihi örneklere bakmıştım.Yavuz Sultan Selim’den korkmak,Yılandan korkmak.Önce korkuyu analiz etmiştim,.Altında hafif ateş yanan bir sacın üstüne bağlanmış olan horoz,zıplamaya başladığında bir müzik dinletilir.Ya da Hitlerin nutku ve ya Sanın RTE’NİN Mustafa Kemal değerlerine yüklendiği yüksek perdeden masalları dinletilir.Bu işlem sonunda,görülür ki,sac ve ateş olmasa bile o ses çalındığında horoz zıplamaya başlamaktadır.Ayaklarının yanma korkusu iradesini ve aklını esir etmiştir.Acı deneyim mekanik bir eyleme dönüşmüştür.
Onbaşı Adolf Hitler,iktidara geldikten sonra;Nazi Partisine mensup SS’LERE SA’LARI DA eklemiş;Alman Polis teşkilatının Üçte ikisini kovarak onların yerine Nazi inançlı Gençleri almıştır.Gestapo’yu kurdurmuştur.İktidarı ele geçirdikten sonra,Alman Devletini de ele geçirmiştir.Alman halkının ve Alman Ordusunun çok sevilen iki generalini,güpegündüz eşleri ile birlikte öldürtmüştür.Alman Genelkurmay Başkanını da isim benzerliğinden yararlanarak Homo diye ordudan attırtmıştır.Uzun Bıçaklar Gecesinde de tüm Yahudi iş yerlerini ve Zaralı saydığı kitapları yaktırtmıştır.Profesör Dr. Rahmetli Martin Niemöller’in günlüğünde yazmış olduğu süreci tamamlamıştır:
“Önce sosyalistleri topladılar; sesimi çıkarmadım, çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar;sesimi çıkarmadım,çünkü sendikacı değildim.Sonra Yahudileri topladılar;sesimi çıkarmadım,çünkü Yahudi değildim.Sonra beni almaya geldiler;benim için sesini çıkaracak kalmamıştı!”
O ana kadar;Onbaşı Hitlerden ve Onun Gestapo’sundan korkmuş olanları büyük bir korku sarmıştı.Nazilerin dışındaki tüm Almanlar Korkudan korkmaya başlamışlardı.Tüm Alman askerlerine Führer’e/ Alman Başbuğ’u Almanyanın onuru ve gurur/sadakat yemini ettirilmiş,Nazi usulü selamlama da Almanyanın ulusal selamlaması kabul ettirilmiştir.
Alman Ordusunun tüm askerleri Onbaşı Adolf Hitlerden korkar olmuştur.Tüm Alman Komutanlarını Korkudan korkmak Paranoyası sarmıştı.Bu andan sonra da,Alman Ordusu kuzu,kuzu her millete açılmış olan savaşa koşturulmuştu.Norveç’in istilasında hatalı görülen Almanya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Onbaşı Adolf Hitlerin bir günlük emri ile,rütbesi  Onbaşı rütbesine indirilerek Doğu cephesine sürülmüştü.
Papaz Okulu kaçkını Jozef Stalin de aynı metotları kullanarak Rus ordusunu korkudan korkmak paranoyasına sokmuştu.
Yılandan korkmansın nedeni yılan zehirinin öldürücü olmasının beynimizi kilitlemiş olmasıdır.
Onbaşı Adolf Hitlerden korkulmasının nedeni,diğer insanların uğradığı akıbete uğramak endişesidir.
Sn. Recep Tayip Erdoğan;Barak Obama nasıl oturduysa öyle oturdu.Elense samimiyet gösterisinde bulundular.
Birden bire, kendilerini Türkiye Cumhuriyetinin Başsavcısı ilan ettiler. Bir gece içinde;programda yok iken ,muhalefetten de habersiz Anayasamızın 145’inci maddesini değiştirttiler.Askeri Mahkemelerin yetkilerini budattılar.Aniden Milletvekilleri Maaşlarını astronomik olarak arttırdılar.Kozmik odayı arattılar.Aynen Onbaşı Adolf hitler de böyle yapmıştı.Muhalefete mensup milletvekillerini polis kanalı ile Rayştag’a/Alman Parlamentosuna/sokturmayarak Parlamentonun kanun yapma yetkisini eline almış,Almanya’yı kararnamelerle yönetmişti.SN. RTE DE,Meclisteki çoğunluğu ile KH.Kararnamelerle Torba kanunlar yaptırtmış,Torba kanunlarla yönetilen Toplumun askerlerinin başına da el birliği ile torba geçirilmiştir.
Çatma suç dosyaları üzerine Türkiye Cumhuriyetine onurlu hizmet etmiş kimselerin evlerini arattılar. Hiç bir hukuk kuralına uymayan sürekli tutuklama kararı uygulattılar.Büyük komutanlarımızla Teröre karşı savaşmış Yiğit komutanlarımız tutuklandılar.Genelkurmay Başkanımız Terör örgütü kurmak ve yönetmek iftirası ile tutuklandı.Türk Silahlı Kuvvetleri,bir kere Sarı Öküzü vermişti.Elektronik cihazlarla neredeyse tüm insanlarımızın özellerini bile dinlettiler.Milletvekillerini paraya boğdukları gibi,haklarında hazırlanan suç dosyasını Demeklesin kılıcı gibi kullandılar.Yasama,Yargı ve Yürütme görevlerini şahıslarında topladılar.Yurtta savaş,dünyada savaşı başlattılar.Halkımızı gruplara böldüler.Anayasal bir hak olan hak arama ve gösteri haklarını kullananları Biber gazı,tazyikli su ve copla terbiye ettirdiler.Haklarını bağırarak duyurmak isteyenlerin ağızlarını yeni kurdukları polis biriminin elemanlarına kapattırdılar.Ülkemizde korkuyu egemen kıldılar.Tutuklanmak korkusunun altında,kazanılmışların yitirilme düşüncesi de egemen olduğundan Toplumumuz Korkudan korkmak paranoyasına uğratıldı.Tutuklanmayan askerlerimiz de sus ve pus oldular.Sn. Recep Tayip Erdoğan korkusu,korkudan korkmaya vardırıldı. Ama aslında,1400 koruma ile gezen SN. RTE Korkudan korkmaktadır.Diğerlerinin başına gelmiş olan akıbetlerin korkusu normal düşünce akışını bozmuştur diyebiliriz.
Onun içindir ki, Sayın Necdet Özel Paşamız,arkasındaki General ve Subaylarla,hudut boylarına gönderildi.Halkımızla konuşurken havaya kaldırdığı yumruğunu da konuşturdu.Yalınız dikkatimi çeken çok önemli bir hususu fark ettim:Evine Çatma mermi düşen Vatandaşımızla konuşurken ve gazetelerimize yansımış olan resmi çok donuk ve kaskatıydı.Korkudan korkmayı hatırlattı bendenize.
Şimdi de gelelim En Büyük ve En Yiğit Komutanımız Teğmen Mehmet Ali Çelebi’ye:
Başucunda her zaman Nutuk vardı.
.........
 ("Nutuk'u arkadaşlarına ve onların akrabalarına okumalarını salık vermesi", Savcılığın
iddianamesinde altı çizili ve büyük harflerle yazılarak suç unsuru sayıldı! /Başsavcımızın/Savcı(sı) ile Teğmen Çelebi arasında, bu konuda tartışma yaşandı)
Kitap kurduydu. Öyle ki, 2.5 yıllık cezaevi hayatında 500 kitap okudu.
Felsefeye düşkündü. Bunun bir nedeni de ağabeyi Volkan'ın felsefe öğrenimi görmesiydi. Herakleitos'un Fragmanlar'ını, Apuleius'un Başkalaşımları'nı, Platon'un Devlet'ini ve Diyaloglarını, Aristoteles'in Nikomakhos'un Etik ve Retorik'ini, Epiktetos'un Söylevleri'ni, Boethius'un Felsefenin Tesellisi'ni, Seneca'nın Tanrısal Öngörüsü'nü, Descartes’in Meditasyonlar'ını, Spinoza'nın Etika'sını, Erasmus'un Deliliğe Övgü'sünü, Thomas Hobbes'un Leviathan'ını, Francis Bacon'un Denemeleri'ni, Mevlana'nın Mesnevisi'ni çok sevdi.
Şiir seviyordu. Şair olarak Fazıl Hüsnü Dağlarca'yı, Nazım Hikmet'i, Yunus Emre'yi, Orhan Veli'yi beğeniyordu.
Futbol lisansı da olan Teğmen Çelebi okul takımının başarılı futbolcularından biriydi. Küçüklüğünden itibaren koyu bir Beşiktaşlı ve Amasyaspor'luydu.
Sualtı dalgıçlık kursiyerliğini de tutuklanmadan kısa bir süre önce birincilikle bitirmişti.
Teğmen...
O kadar zayıf, o denli narin görünüyordu ki, sanki tutmaya kalksanız kırılacak gibiydi. Tam 30 aydır Silivri'deydi. Tutuklanmasından 29 ay sonra, cep telefonuna emniyet müdürlüğünde birileri tarafından "yanlışlıkla !" 139 terör örgütü üyesinin telefon numaralarının yüklendiği yine bizzat emniyet tarafından itiraf edilmişti.EK:Bekar olan Sayın Teğmenimize bir de Kaynana yaratmıştır,bu Çatma ruhlu yalakalarımız!Ama o hâlâ tutukluydu!. Kara Pilot Teğmen Mehmet Ali Çelebi, 18 Şubat Cuma günü Silivri Mahkemesi'nde söz istedi, kürsüye geldi.
O narin, o tutmaya kalksanız kırılıverecekmiş hissi veren gencecik adam,  başına örülmeye çalışılan "dijital pusu"yu tek,tek, belgeleriyle anlattıktan sonra konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
11 Şubat 2011 saat 20.45'te düşmanın sinsi savaş silahı olan bazı TV kanallarından, "mahkeme kapılarının komutanlarımın üzerine kilitlendiğini" duydum ve üzüntüyle izledim. Hakaret olarak kabul ediyorum.. Sebep, kaçma şüphesi... Siz, Mustafa Kemal 'in askerlerinin cepheden kaçtığını gördünüz mü? Komutanlarım sınırları açsanız, çekip gitmezler.
Siz onları hizbu$$$çu mu zannettiniz?
Buradan Türk Milletine, Genelkurmay Başkanı nezdinde tüm komutanlarıma ve silah arkadaşlarıma sesleniyorum: İçiniz rahat olsun. Biliyoruz ki, bu bir savaştır. Savaşta asker yaralanır, asker esir düşer, asker ölür. Bunların bilincindeyiz. Biz Türk subayıyız. Bizim için hak yok, vazife vardır. Merak etmeyiniz, burası bize zindan değil Çiğiltepe'dir. Onuru karşısında yaşamını hakir gören Albay Reşat Çiğiltepe'nin vazife anlayışıyla buradayız. Mustafa Kemal'in, "Size ölmeyi emrediyorum!" Emri, bizler için halen geçerlidir. Sonsuza kadar da geçerli olacaktır.
Endişe duymayınız, Teğmen Çelebi'yi geçemeyenler onu yetiştiren komutanlarına ne yapabilir ki... Cephede bir Mehmet vardı, şimdi 150 Mehmet var. Cephe şimdi daha da güçlü. Bu koşullarda  sizden tahliye talep etmem, benim için vatana ihanetle eşdeğerdir. Mevzubahis vatansa bundan gayrı kalan her şey teferruattır. Şimdi kapıları kapatın! Yüzümüzü ışığa doğru uzatacağız…
Giyotin inecek. Tekrar uzatacağız…
İnecek... Uzatacağız…
Gün gelecek, giyotin kesemeyecek: K a z a n a c a ğ ı z !"...
Mahkeme arasında, az önce sanık kürsüsünde o "dev konuşmayı" yapan gencecik teğmenin bana doğru geldiğini gördüm. Saygıyla uzattı elini, "doğruları yazdığınız için minnettarız..." Diye başladı. Boğazımın düğümlendiğini hissettim, elimi kaldırıp sözünü kestim ve yalnızca o üç sözcüğü söyledim:
-          Vatan size minnettardır.”Naci barut.Varsın, Ulusal bilinçten yoksun olanlar,korkudan sussunlar ve uyutulsunlar,Teğmen Mehmet Ali Çelebilerimiz var.
-           























2 yorum:

Gülsev Eyüboğlu dedi ki...

SAYIN
TÜRKOĞUZ KOMUTANIMIZA,
EN DERİN HÜRMET VE SAYGILARIMLA...

OSMANTURKOGUZ dedi ki...

DEMOKLESİN KILICI,HARF HATASI OLMUŞ.

İzleyiciler

Blog Arşivi