16 Aralık 2010 Perşembe

215- KAZASKERLİK (KADIASKERLİK) OSMANLIDA ASKERİ YARGI

                OSMAN TÜRKOĞUZ
                 osmanturkoguz@hotmail.com
                 İzmir; 16 Aralık 2010.

                                   KAZASKERLİK (KADIASKERLİK).
                                   OSMANLIDA ASKERİ YARGI!
“KENDİ ORDUSUNU TAŞIYAMIYAN ULUSLAR, BAŞKALARININ ORDUSUNU TAŞIMAK ZORUNDA KALIRLAR.”
Publio Cornelio Tacito (M.S.55–117).
Fermandır: ”Kadıaskerlik ilmiye sınıfından olup, devşirmelerden seçilmeye!”

            Örgütlenmiş Ulusa devlet denilmektedir.
Bir devletin korunacak vatandaşları, savunulacak vatanı, egemenliği ve devlet gelenekleri vardır. Kurulmuş bir düzeni, anayasası ve yasaları vardır.
Vatandaşların ve insanların birbirileriyle, devletle ve idare ile olan ilişkileri önceden belirlenen ve o devletin yetkili kurumlarınca, usulüne uygun olarak, çıkarılarak yayımlanmış yasalara göre düzenlenir.
İnsan haklarına ve evrensel hukuka saygılı iktidarlarca bu usul uygulanmaktadır.
Günümüz Türkiye’sinde; günlük olaylara ve siyasi iktidarın çıkarlarına göre, alaminüt yasalar çıkartılmakta ve anında da şıpıdanak uygulanmaktadır.
Türkiye Cumhuriyetini onurlu bir devlet yapan, senelerce uygulanma alanı bulan sistemler, kör bir taassupla anında değiştirilerek insanlarımızın onurlarıyla oynanabilinmektedir.
Siyasi iktidar, kendi ters ve sakat uygulamalarına meşruiyet verebilmenin yollarını da yaratmaktadır. Erkler ayrılığı evrensel kuralı, Sayın RTE’NİN kişisel uygulamalarına ve ettiği yemine bırakılmış durumdadır. Anayasamızın 145’inci maddesine karşın bir gece yarısı ekspresi ile askerlerin Adliye Mahkemelerinde yargılanabilme yasası çıkartılabilmiştir. Alelacele bir halk oylamasına da sunularak halka onaylattırılmıştır.
            Son olarak ta, Askeri İdari ve Adli yargılara saldırılar başlatılmıştır. Anayasamızca varlıkları kabul edilen tüm askeri yargı kurumları aleyhinde bilimsel! Nutuklar atılmaya başlanmıştır.
Türk Silahlı kuvvetleri adamakıllı tırpanlanacak demektir. Son silahlandırma hazırlıkları da bir askeri darbe korkusunun eseri olsa gerektir.
            Oynanmak istenen, hatta oynanmaya başlanan oyun ortadadır. Türkiye Cumhuriyetinin, Atatürk düşüncesine ve evrensel düşünceye bağlı sistemlerinin tek, tek çökertilerek; şaşkınlık içindeki korkudan sinmiş halkımıza aldırmadan istedikleri sistemi getirmektir.
            Ağızlarını açtıklarında; geçmişimizin görkeminden, Osmanlının mükemmelliğinden söz edenler, tüm ulusal değerlerimizi hayalî ve olması mümkün olmayacak bir saplantıya kurban etmektedirler. Osmanlı döneminde ve daha önceki dönemlerde Askeri Yargıya bir göz atmamıza ne buyurulur!

                                   KAZASKERLİK!
            Meraklı olanlar ve ellerinin altında İslam Ansiklopedisi bulunanlar, 6’ncı cildin (522’nci) sahifesine bakabilirler.
Ankara Üniversitesinde; idare Hukuku Profesörümüz Kazaskerlik—Kadı askerlik—üzerine bir araştırma ödevi vermişti. Bu ödevi yalınız bendeniz yerine getirmiştim.
 İslam Ansiklopedisinin (522’nci) maddesini hep birlikte okuyalım:
            “Ordu içinde askerlerin ŞER’İ ve HUKUKİ davalarına ve işlerine bakmak, sefer zamanlarında hükümdara refakat edip, yine ordu mensuplarına ait davaları hal ve fasleden kadıdır. Devlet kademesinde Şeyhülislam’dan sonra gelmektedir.”
Emekli olan Kazaskerlere Arpalık olarak bir ilin geliri irat olarak verilmekteydi. Bu arpalık geliri (70.000) Akçeye kadar çıkmaktaydı.
            İlk Kazasker olarak Bursa Kadısı Çandarlı Kara Halil, 1362 senesinde atanmıştı.
            Karamanlı Mehmet Paşa’nın Manisa Çelebisini kıskanması üzerine, 1481 senesinde Fatih sultan Mehmet’i etkileyerek Kazasker sayısını ikiye çıkartmıştı. Rumeli ve Anadolu Kazaskeri. Rumeli Kazaskeri öncelik sırasına tâbi idi.
            Rumeli Kazaskeri İstanbul, Bursa ve Edirne hariç, bütün kadıların ve dahi Müderrislerin atamasını yapabilirdi.
Bu üç ilin Kadısını ve Müderrislerin tayinlerini de Veziriazam yapardı. Sadr unvanını taşırlar, Vezir ve Müşir rütbesine denk sayılırlardı.
            Divanı Hümayun’un sürekli üyesiydiler. Şeyhülislam olmadığı zamanlarda Divanı hümayunda konuşulacak olan meselelerin açıklamasını onlar yaparlardı. Adalet işlerinin yanı sıra Eğitim işlerinden de sorumluydular.
            ŞER’İ ve HUKUKİ uygulamalar idari bir görev sayılırdı.
Kazaskerler, belirli günlerde, ikindi üzeri Kazasker divanını toplarlardı. ŞER’İ ve HUKUKİ uygulamalar idari bir görev sayılırdı.
            16’ıncı yüzyılda, Şeyhülislamlık Kazaskerin görevlerinin çoğunu almıştı. Tanzimat’tan sonra da; bu vazife Evkaf Nezaretine verilmişti.
            Kazaskerlik Kurumunu Selahattin Eyyübi’nin ihdas ettiği söylenmektedir.
            Anadolu Selçuklu Devletinde de Kazaskerlik Kurumu vardı. KAZİ’İ LAŞKAR unvanını taşıyan bir kadı bu görevi yürütürdü.
            Karaman Oğullarında da, arazi meselelerine bakan bir Kazasker vardı. Akkoyunlu devletinde de KAZİ’İ MA ASKER unvanını taşıyan bir Kadı vardı.
            Mısır’da Devlet’it Türkiye devletinde de Hanefi, Şafii ve Maliki mezheplerine mensup üç Kazasker vardı.
            İkinci Mahmut’tan sonra Batıya iyice yöneldiğimizden, önceleri Fransız Askeri Ceza Kanunu, sonraları da Prusya Askeri Ceza Kanunu alınmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu askeri kanunlarla ve askeri yargı ile 19’uncu asrı tamamlamıştır.
Cumhuriyet döneminde; Rus ve Alman İç Hizmet Kanunlarından yararlanılarak İç Hizmet Kanunumuz yürürlüğe konulmuştur. Askeri Yargı geleneğimize Askeri İdari Yargılar da eklenmiştir.
1961 Anayasamızla ve 1982 Anayasamızla da Askeri Yüksek İdare mahkememiz kurulmuştur.
Sırf disiplin suçlarına bakmak üzere de Alay ve üst birliklerde Disiplin Mahkemeleri kurulmuştur.
            Saat gibi muntazam olarak çalışan ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin güven ve övünç kaynağı olan Askeri mahkemeler aleyhinde yürütülen haksız ve dahi yakışıksız kampanyalar, Türk silahlı Kuvvetlerinin kurulu düzenini bozmaya yönelik olarak değerlendirilmektedir.
Saygılarımla.
           
           
           

Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi