12 Aralık 2010 Pazar

213- DİNDAR ÇOCUK!

OSMAN TÜRKOĞUZ
İzmir; 12 Aralık 2010.

                            DİNDAR ÇOCUK!

                  Bu konudaki fikrimin sorulması üzerine.
“Ne çocukluğunu, ne gençliğini, ne de insanlığını yaşayamamış, cennette bile yeri olmayan kurbanlarımız!” Ostüzü.
“Bir yaşındaki kız çocuğuyla bile, Hz. Muhammed’in sünneti gereği evlenilir!” Suudi Arabistan’ın Baş Müftüsü.
Hz.Muhammed; Ebubekir’in altı yaşındaki kızı Ayşe ile nişanlanarak, dokuz yaşında onunla gerdeğe girdi. İhya’u ûlumitdin. DİB.1951 baskısı. S.1451.Sahihi Buhari, Muhtasar, c.2.s.79.
                  Önce Dindar’ın, sonra da Çocuğun tanımını yapmak gerek:
         DİNDAR: Dini inancı güçlü olan, mütedeyyin. Dinini hakkıyla yaşayan ya da hakkıyla yaşamaya çalışan kimse.
DİN: A.Os. İnsanların Tanrı’ya inanış ve bağlanışı. Profesör Dr. Pars Tuğlacı, Okyanus, C.S.585.
                  ÇOCUK: İnsan yavrusu. Okyanus, c.1.S.479.
         Çocuk: Eski Ceza Yargılama Usulü Kanunu madde:53:11 yaşını doldurmamış kimseler. Yeni Yasa Çocukluk yaşını 12’ye almıştır!

         Mademki Dinden söz edeceğiz, İslam Mezheplerinin fıkıh kitaplarına da bir göz atmamız gerekecektir:
         “Çocuğun baliğ olması hususunda sınırın ne olduğunda ihtilaf vardır: Ebu Hanife’ye göre, erkek çocuğun baliğ olması meni akıntısının gelmesine ya da cinsi münasebette bulunmasına bağlıdır. Bu belirtiler yok ise, 17 ve 18 yaştır! Kız çocuğunun baliğ olması ise âdet kanaması görmesi, hamile kalması ya da 17 yaştır. Malike göre 17 ve 18 yaştır. Şafii’ye göre ve Ahmet. Hanbel’e göre kız çocuğunun 15 yaşında olmasıdır.” İslam Fıkhı ve Müçtehitlerin farklı görüşleri, s.243.Mütercim Mustafa Özcan.
         Profesör Dr.Neda Armaner’in 12 Aralık 1971 tarihinde, Cumhuriyet Gazetesinde yayımlanmış makalesine bir göz atalım:
         “Din eğitiminde önemli olan sorun hiçbir zaman din değil, dinin sunuluş biçimidir. Kişinin düşünce formasyonu din bilgisinden çok, bu bilgileri telkin edenin etkisi altındadır da denilebilir. Ayrıca insanların kişiliğinin oluşumunda yalınız gençlik yıllarında öğrendiklerinin önemi daima duyulur ve bilinir.
Bu noktaya değinen büyük eğitimci J.A.Comennus (1529–1570)’in verdiği şu örnek bir gerçeği açıklar: ”Bir boya ile ilk defa boyanmış bir yün, boyanın rengini öyle sağlam bir tarzda emer ve alır ki, onu artık ikinci defa başka bir renge boyamak kolay olmaz. Bir yaş ağaç; bükülerek kolayca çember haline getirilebilir; fakat kuruduktan sonra bu çemberi düzeltmek ve ağacı tekrar eski haline getirmek istersek ağaç kırılır.
Tıpkı bunun gibi; ilk izlenimler, insan ruhuna öyle sağlam, kuvvetli ve derin izlenimler bırakır ki, onları beyinden söküp çıkarmak, adeta imkânsızdır. Esasen bu işlemleri, beyinden söküp çıkarmak değil; sadece değiştirmek mümkün olsaydı; bunu hayretle karşılamak gerekirdi.”
         İşte bu olgulara Beyin yıkama da diyoruz.
         “Beynin çalışmasını sağlayan mekanizma ŞARTLI REFLEKSTİR.” Süleymancılık, Hamret Türkoğuz, s.53.
         Dindar Çocuk, Boksör Çocuk, Derin su dalgıcı çocuk, Uzayadamı çocuk, Mühendis Çocuk, Komutan Çocuk!
         Sosyal düzen kurallarından yalınız Dini ezberleteceğimize Hukuku da çocukken ezberletsek, Hukukçu çocuk mu olur? Çocukların muhakeme yetenekleri ve zekâları gelişmediği için, din diye kendilerine anlatılanları din olarak bellerler. Dindar geçinen birisinin güzel bir yaklaşımı vardır:
         “İnsanlar güçlerinin yettiğini köle etmeye, güç yetiremediklerine de köle olmaya yatkındırlar. Erginlik çağına girişte, iç ve dış baskıların altındadırlar.”
         Çocuk iken köleleştirmede, din adına korkulardan yararlanılır: Örnek vermek gerekirse:
         “Doğrusu ben Allah’tan korkarım. Allah’ın cezası ağır olur.” 8’inci Enfâl suresi, 48’inci ayet.
         32’inci Secde Suresinin 7,8 ve 9’uncu ayetlerini bir görelim:        
         “7-Yarattığı her şeyi güzel yaratan O’DUR. İnsanı yaratmaya sulanmış topraktan (tîn) başlamıştır.”
         “8-Sonra onun suyunu süzülmüş bir özden, dayanıksız sudan yaratmıştır.”
         “9-Sonra onu düzenli bir şekle sokmuş ve içine ruhundan üflemiştir. Sizin için kulaklar, gözler ve gönüller var etmiştir. Ne kadar az şükrediyorsunuz.” Erkeklerin canlı sperm, kadınların da canlı yumurta ürettiklerini; DNA ve GEN ve RNA’DAN söz etmenin küfür olduğu da öğretilir. Hz. Muhammed’in hadislerinden söz edilirken; tüm hadis kitaplarında rastlanılan şu hadis çocuklara anlatılsa:
         “Seccadenin önünden, Domuz, Eşek; Kara Köpek ve Kadın geçerse o namaz fasit olur!”Bunu din adına duyan Kız çocuğunun ruhsal durumunu siz tayin ediniz.
         Bir Din Uleması şöyle buyurmaktadır:”                                     İnsan ibadete zorlanamaz. İbadet için niyet gerek, niyet için de irade gerek Niyetsiz ibadet yapılamayacağından iradesiz ibadet olmaz.”
         Bu ulemamızın Bakara—İnek- Suresi 2/62’inci ayetin yorumu:
         “Kur’an ayetlerini kendi anlayacağı dille anlayarak okumamış veya dinlememiş kişilere TEBLİĞ ULAŞMIŞ OLMAZ.”
         Temizlikten, dinden, hurafelerden ve Allah ile aldatanlardan habersiz, yaşının her türlü evresini yaşayacak olan bir çocuğun beynini ve vicdanını din ve Allah korkusu ile karartmak bence sapıklıktır. Bizlere her türlü nimetleri veren Ulu Tanrı’mıza ibadet değil, dini öğretmeye kalkanların çıkarına hizmet din olarak öğretilmektedir. Rahmetli Giardano Bruno’nun ünlü sözü uygulanmaktadır:”                                                                                    Tanrı yeryüzünde iradesini hâkim kılmak için, iyi insanları kullanmaktadır. Kötü insanlar da kendi çıkarlarını hâkim kılmak için Tanrı’yı kullanmaktadırlar.”
Ünlü Konfüçyüs te güzel söylemiştir:
         “Bir yerde dinden söz edildi miydi, ya canınızı ya da malınızı alacaklardır.”
         Malatyalı Şeker Hoca’nın Camisi neden dolup, taşmaktadır! İnsanları cehennem kazanlarıyla, Zebanilerle, Allah’ın gazabıyla korkutmadığı için!
Dindar Çocuk olamaz. Din ve Allah adına ruhu esir alınmış çocuk olur. Beyni taşlaşmış, peşin hükümlere tutsak bir kimse olur.
         İmam nikâhı ile evlenmiş olan bir büyük devlet adamı, karısını üç defa boşadığı için, HÜLLE gerekmekteymiş. Yani karısının bir başkası ile nikâhlanması dinen zorunluymuş. Çözüm için Kayseri’den getirtilen Hoca; ol Büyük adama namaz surelerini okutmuş.
Okunan Arapça surelerin hepisinin yanlışlarla dopdolu olduğunu görerek:
         “Devletlü Paşam, karınıza 40 sefer boş ol! Deseniz bir şey lâzım gelmez. Çünkü siz Müslüman değilsiniz. Kıldığınız namazlar bunun kanıtıdır!” Demiş.
Müslümanlık anlamadan dua okumak ve dahi yatıp kalkmak değildir.
Hayata adam gözü ile bakınız; Dindar İnsan var mıdır?
Çocukların yakasına neden sarılalım, köleleştirme niyetimiz ve yeniliklere ve ulusal çıkarlara aykırı niyetimiz de yoksa.

Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi